Powered By Blogger

1 Kasım 2022 Salı

 

ESKİCİ VE OĞULLARI (1990)


Yönetmen: Şahin Gök Senaryo: Yaşar Güner Kamera Hüseyin Ererez, Yapım: Tuğçen Film/Asuman Kuşkonmaz Prodüksiyon Amiri: Cihat Karahan, Müzik: Cahit Berkay, Işık Düzeni: Bayram İlvur, Teknisyenler: Akif Eskici, Doğan Erdoğdu, Set Amiri: Murat Özlük, Yardımcılar: İsmet İlvur, İzzet Yılmaz, Kamera Asistanı: Ahmet Gürkonak, Yönetmen Asistanı: Sevgi Edil, Ses Kayıt: Naci Ismık, Seslendirme Yönetmeni: Ersan Uysal, Efekt: Atilla Ertüz, Ayhan Arlı, Mix: Erkan Aktaş, Laboratuar: Yahya Öztürk, Mustafa Oruç, Baskı: Zekeriya Şahin, Negatif Montaj: Eyüp Yıldız, Kurgu: Mevlut Koçak, Fono Film stüdyosunda hazırlanmıştır

Ouyuncular: Kadir İnanır (Mehmet), Fikret Hakan (Baba), Şehnaz Dilan (Gelin), Levent İnanır (Ali), Menderes Samancılar (Ünal), Filiz Taçbaş (Zelha), Güzin Özipek, Yaşar Güner (Bahri), Cengiz Sezici (Elçi), Nurhan Nur (Anne), Perihan Doygun (Fadime), mKemal Akgün (Koca), İsmail Timuçin (Cemil), Hilkmet Çam (Göçmen), Bekir Demir (Rezzak), Rauf Ozangil (Şarapçı), Bayram İlvur (Şampiyon), Recep Genç (Hasbi), Osman Güleryüz (Şoför), Mustafa Güleryüz (Cavit), Ceylan Güleryüz (Ayşe), Sercan Güleryüz (Küçük oğlan), Özhan Kavuk (Kahveci çırağı),

Konu Filmde, yoksul bir ailenin hayat mücadelesi konu edilir. Ayakkabı tamirciliği yapan bir baba, iki oğluyla beraber çalışır. Baba, büyük oğlu Mehmet’in başka bir işte çalışmasını ister. Mehmet de karısı ve çocuklarıyla beraber pamuk işçiliği yapmaya karar verir. Babasıyla anlaşamayan küçük oğlan Ali de onlarla beraber çalışmaya başlar. Baba ise hep beraber çalışarak paralarını birleştirmeyi, daha sonra da dükkânı yenilemeyi teklif eder. Bunun üzerine bütün aile pamuk toplamaya gider. Yeni bir işe atılan aile için işler plânladıkları gibi gitmeyecektir. (Meltem İşler Sevindi)

KİTABIN ÖZETİ: Topal eskici, Trablus'ta savaşırken sol bacağını kahpe bir İtalyan kurşununa verir. Gençliğinde kundura tamirciliği ve demircilik öğrenmiştir. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra bir süre eskicilik yapar. İşleri gayet güzeldir. Bir zaman sonra kunduracılık üzerine işleri tasarlar. Bunun üzerine Çukurova'nın zengin köylerinden birine göçer. Eskicilikten bıkmıştır. Demir araçların onarımıyla uğraşacaktır. İşler iyi gider, İkinci Dünya Savaşı bitip de renk renk, biçim biçim traktörler akmaya başlayınca Topal'ın işleri bozulur: Memleket ziraatının işi bundan böyle Amerikan makineleriyle görülecekti. Orta Çağdan kalma köhne demirci dükkanlarına ne ihtiyaçları vardı. Köyle ilişiğini keser kentin yolunu tutar. Kent değişmektedir: Yeni apartmanlar, oteller, asfalt yollar…Ve Topal yeniden eskiciliğe başlar. Büyük oğlunun çalıştığı fabrika işi paydos edince ve büyük oğlu üç çocuğuyla ortada kalınca, geçinmek adamakıllı güçleşir. Baba ve iki oğul eskici dükkanında çalışmaktadır ama Dokuz boğazı beslemiyor bu dükkan, zorla değil ya! Babasının küfürlerinden ve başının çaresine baksın sözlerinden bıkan büyük oğul tohumlu pamuk toplamaya karar verdi. Küçük oğul da katılır bu karara Ve hemen düşlere başlar: Kışın ağasıyla kendi hesaplarına açsalar eskici dükkanını. Hiç olmazsa vara yoğa bağırıp çağırması, pis pis küfürleriyle babası yoktur başlarında. İki kardeş, güle oynaya, çalışır akşam Dükkanda kapanıp kalmak zorunda değildirler. Haftada bir iki gün kafaları çekseler, geri kalan günlerde sinemaya, tiyatroya gider; vakit geçirirler. Madem eskicilik fosladı, işi ısmarlamacılığa, toptancılığa dök. Dükkanım var makinem var, kalıplarım her bir şeyim tamam. Eksik olan sermaye mi? diyen Topal, oğullarıyla birlikte pamuk toplamaya giderse, hep birlikte çalışarak gereksindikleri sermayeyi sağlayabileceklerine inanır. Bir sabah boyaları dökük bir kamyon gelir; tekmil mahalle kapılara, pencereler dökülmüştür. Dokuz kişilik aile pamuk toplamak için yola düşer. Sarı sıcak, sivri sinekler; Hepsi sıtmaya yakalanır. Önce Topal başlar şikayete: Ne dedik de geldik buralara? Yazısı da yabanı da bataydı. Bizim harcımız mı bu? Kötü çalışma koşulları, yoksulluk, sıtma aileyi birbirine düşürür: Topal karısı ve kızıyla kente döner. İki oğul güçleri yettiğince dayanırlar. İşin acemisi olduklarından fazla pamuk toplayamazlar. Topladıkları pamuk aldıkları avansın ancak yarısını karşılar. Şimdi ne yapacaklardı? Şehre birkaç kuruş parayla dönüp tekerlekli dükkan açmaktan geçmiş, borçlarını nasıl ödeyeceklerini, bu işin içinden nasıl çıkacaklarını düşünüyorlardı. Bundan böyle küçük oğlu da bugün bulduğunu bugün yiyordu. Sonunda küçük oğul da büyük oğul ve ailesi de, hasta, bitik, nerdeyse ölüm döşeğinde, kente dönerler. Topal'ın babalık duyguları coşar, varını yoğunu çocukları için harcar. Eskici dükkanını olduğu gibi devredip borçlarını öderler. El elde, baş başta kalmıştı. Dokuz kişiye ekmek yediremeyen eskici dükkanı da elden gitmişti.

 


FİLMİ İZLE 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder