Powered By Blogger

2 Kasım 2022 Çarşamba

 

PİANO PİANO BACAKSIZ (1990) 



Senaryo ve Yönetmen: Tunç Başaran (Kemal Demirel'in "Evimizin İnsanları" isimli kitabından uyarlama) Görüntü Yönetmeni: Colen Molinier Müzik: Can Kozlu Yapım: Çiçek Film/Arif Keskiner, Jale Onanç Editör: Veli Akbaşlı, Kurgu: Veli Akbaşlı, Yardımcı Yönetmen: Jale Başaran, Kamera Asistanı: Kemal Şanlı, Negatif Kurgu: Tamer Eşkazan, Film Baskı: Ayhan Şen, Uğur Orbay, Işık Şefi: Nezir Yücel, Berzan Yücel, Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu, Seslendirme Yönetmeni: Erhan Yazıcıoğlu,

Oyuncular: Rutkay Aziz (Kerim), Emin Sivas (Kemal), Serap Aksoy (Kamile), Ayşegül Ünsal (Feriha), Yaman Okay (Hızır), Taner Barlas (Senayi), Yalçın Güzelce (Hasan), Meral Çetinkaya (Münevver), Özcan Özgür (Abdurrahman), Suna Selen (Sıdıka), Meriç Başaran (Ulviye), Cemal San, Sabriye Kara (Asiye), Müşfik Kenter (Büyük Kemal), Menderes Samancılar (Tevfik), Mustafa Göçmen

KONU: 1940'lı yıllarda 'dışarıda' Dünya Savaşı tüm hızıyla sürerken, İstanbul'daki eski bir konağın odalarında yaşayan yoksul ailelerin sıcacık öyküsü. Sıkıntı diz boyudur, ekmek karneye bağlanmıştır ama kahramanlarımız gene de güler yüzlü ve umutludur, çünkü her birinin geleceğe ilişkin düşleri vardır. O iyi insanlar ve yaşadıkları, sekiz dokuz yaşlarındaki bir çocuğun gözünden aktarılır.

Tunç Başaran'ın "Uçurtmayı Vurmasınlar"m ardından bir kez daha büyüklerin dünyasını anlamaya çalışan bir çocuğu başköşeye oturttuğu "Piano Piano Bacaksız", Kemal Demirel'in 1985'te yayımlanan "Evimizin İnsanları" adlı romanından uyarlama.

Annesi Kerime ve babası Kumarcı Hasan'la birlikte yaşayan Kemal, konaktakilcrin neşe kaynağıdır. Mahallenin açık hava sinemasında çalışarak harçlığını çıkarmaya çalışan, ayağı çıplak, gömleği yırtık küçük çocuğun hayallerini, satın alacağı gıcır gıcır çizmeler süslemektedir. Konakta yaşayanların umudu olan dayısı Kerim onun gözünde tam bir kahramandır, çünkü yaşanan sefalete son verecek tek insandır. Kendi dünyasında yaşayan biraz garip bir adam olan Kerim'in düşlerinde ise İtalya'ya gitmek vardır. Bir de 'Hızır' dolaşır ortalıkta, en lazım olduğu anlarda yetişen... 10. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde En iyi Yönetmen ödülünü Fehmi Yaşar'la ("Camdan Kalp") paylaşan Tunç Başaran, "Çoğu insanın şans yıldızı gökyüzündeyken küçük Kemal'in yıldızı eski konağın bahçesinde bulunan kör kuyunun içindedir. İnsanın yoksulu, üstelik Kemal gibi küçük bir çocuksa, barıştan yana, umuttan yanadır" diyerek tanımlar filmin başkarakteıini. Kemal'in babasıyla birlikte yatağın yünlerini havaya atışı ya da hamur alması için verilen beş kuruşla beş kuruşluk bir pastanın karşısında nefis mücadelesi vermesi, filmin unutulmaz sahnelerindendir. Müşfik Kenter'in anlatıcı olarak sesiyle, Neşet Ruacan'ın müzikleriyle hayat verdiği "Piano Piano Bacaksız"da Rutkay Aziz'in, Kamile Teyze rolündeki Serap Aksoy'un, Hızır rolündeki Yaman Okay'ın ya da çalınan tavuğunu geri almaya çalışan Sıdıka Hanım'ı canlandıran Suna Selen'in katkıları da yüksek düzeydedir. Genellikle kapalı mekanda geçen, şehri, konağın çevresini bile geniş geniş göstermeyen film, Kemal Demirel'in hüzünlü bir iyimserlikle örülü masalsı romanını beyazperdeye neredeyse bire bir aktaran Tunç Başaran'ın edebiyat uyarlamalarındaki başarısını bir kez daha gözler önüne serer. (T.A.) Sinema En İyi Yüz Film.

► 1940'larda İstanbul' da eski bir konakta, her biri bir başka odada yaşayıp giden kişiler. Çevrede savaş, yokluk, karne... Yoksulluk ve sıkıntı... Ama asla umutsuzluk değil. Çünkü herkesin kendine göre düşleri, geleceğe dönük ufak da beklentileri var. Roman (ve film), tüm bunları yaşayan, gözleyen 89 yaşındaki bir çocuğun gözleriyle anlatılmış.

Yakın geçmişin, özellikle savaş gibi karmaşık dönemlerin, o dönemi çocuk gözleriyle yaşayanlarca anlatılması. ..

Tunç Başaran'ın filmi, kuşkusuz tüm bu beklentiyi tam olarak karşılamasa da, romanının temel özelliklerini, umut ve iyimserliğini korumuş, dahası perdede olgun bir sinema diliyle yeniden yaratmış.

Film, hemen hemen tümüyle Uçurtmayı Vurmasınlar'da da egemen olan 'pembe' bir bakışla, belirgin bir iyimserlikle anlatılmış...

Bu eleştirilebilir (Nitekim Uçurtmayı Vurmasınlar'da da eleştirilmişti). Ama Tunç Başaran'ın dünyası bu, onun dünyaya bakmak için seçtiği gözlükler, seçtiği çerçeve... Bu kişisel tavra, bu bireysel seçime nasıl karşı çıkarsınız? Başaran'ın naif ve iyimser dünyasına katılabildiğiniz ölçüde (ki Uçurtmayı Vurmasınlar'da bu katılış oldukça geniş olmuştu) sevebileceğiniz ve izleyebileceğiniz düzeyli bir film Piyana Piyano Bacaksız; oyuncularının iyi seçimi ve yönetilişiyle de dikkat çeken ve ayrıca göz dolduran bir 'nostaljik sinema' denemesi ... “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf, 128”

& 1940'lı yıllarda 'dışarıda' Dünya Savaşı tüm hızıyla sürerken, İstanbul'daki eski bir konağın odalarında yaşayan yoksul ailelerin sıcacık öyküsü. Sıkıntı diz boyudur, ekmek karneye bağlanmıştır ama kahramanlarımız gene de güler yüzlü ve umutludur, çünkü her birinin geleceğe ilişkin düşleri vardır. O iyi insanlar ve yaşadıkları, sekiz dokuz yaşlarındaki bir çocuğun gözünden aktarılır.

Tunç Başaran'ın "Uçurtmayı Vurmasınlar"m ardından bir kez daha büyüklerin dünyasını anlamaya çalışan bir çocuğu başköşeye oturttuğu "Piano Piano Bacaksız", Kemal Demirel'in 1985'te yayımlanan "Evimizin İnsanları" adlı romanından uyarlama.

Annesi Kerime ve babası Kumarcı Hasan'la birlikte yaşayan Kemal, konaktakilcrin neşe kaynağıdır. Mahallenin açık hava sinemasında çalışarak harçlığını çıkarmaya çalışan, ayağı çıplak, gömleği yırtık küçük çocuğun hayallerini, satın alacağı gıcır gıcır çizmeler süslemektedir. Konakta yaşayanların umudu olan dayısı Kerim onun gözünde tam bir kahramandır, çünkü yaşanan sefalete son verecek tek insandır. Kendi dünyasında yaşayan biraz garip bir adam olan Kerim'in düşlerinde ise İtalya'ya gitmek vardır. Bir de 'Hızır' dolaşır ortalıkta, en lazım olduğu anlarda yetişen... 10. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde En iyi Yönetmen ödülünü Fehmi Yaşar'la ("Camdan Kalp") paylaşan Tunç Başaran, "Çoğu insanın şans yıldızı gökyüzündeyken küçük Kemal'in yıldızı eski konağın bahçesinde bulunan kör kuyunun içindedir. İnsanın yoksulu, üstelik Kemal gibi küçük bir çocuksa, barıştan yana, umuttan yanadır" diyerek tanımlar filmin başkarakterini Kemal'in babasıyla birlikte yatağın yünlerini havaya atışı ya da hamur alması için verilen beş kuruşla beş kuruşluk bir pastanın karşısında nefis mücadelesi vermesi, filmin unutulmaz sahnelerindendir. Müşfik Kenter'in anlatıcı olarak sesiyle, Neşet Ruacan'ın müzikleriyle hayat verdiği "Piano Piano Bacaksız"da Rutkay Aziz'in, Kamile Teyze rolündeki Serap Aksoy'un, Hızır rolündeki Yaman Okay'm ya da çalınan tavuğunu geri almaya çalışan Sıdıka Hanım'ı canlandıran Suna Selen'in katkıları da yüksek düzeydedir. Genellikle kapalı mekanda geçen, şehri, konağın çevresini bile geniş geniş göstermeyen film, Kemal Demirel'in hüzünlü bir iyimserlikle örülü masalsı romanını beyazperdeye neredeyse bire bir aktaran Tunç Başaran'ın edebiyat uyarlamalarındaki başarısını bir kez daha gözler önüne serer. (T.A.)


FİLMİ İZLE 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder