Powered By Blogger

18 Ekim 2024 Cuma

ERKEK TARAFI: TESTOSTERON (2013)

 

Yönetmen İlksen Başarır Senaryo Kemal Aydoğan , İlksen Başarır , Mert Fırat Görüntü Yönetmeni Hayk Kirakosyan Yapım Eser Andrzej Saramonowicz Mars Entertainment Group / Kutu Film / Hazal Dut , Seyhan Kaya , Sevil Demirci, Muzaffer Yıldırım Kurgu: Ömer Özyılmazer, Sanat Yönetmeni: Baran Uğurlu, Yardımcı Yönetmen: Merve Özmutlu, Devamlılık: Özlem Ayçiçek, Afiş: Emre Erdem, Müzik: Taner Yücel , Okan Kaya , Ahmet Kenan Bilgiç

Oyuncular: Mert Fırat (Tankut), Timur Acar (Aliş), Metin Coşkun (Adem), Onur Ünsal (Korcan), Emre Karayel (Kamber), Cihan Ercan (Seçkin), Tuna Kırlı (Volkan),

Konu: Aşkı mantık mı, duygular mı, yoksa biyoloji mi yönetir? Her şey nikah salonunda evlenmek üzere olan gelinin salondaki konuklardan biriyle öpüşmesiyle başlar. Nikah salonu savaş alanına döner, kimin kime vurduğu belli değildir. Ortalık yatışınca kavganın tarafları olan farklı mesleklere ve karakterlere sahip 7 adam ünlü bir pop şarkıcısı olan gelinin neden kendi halinde bir bilim adamıyla olan ilişkisini nikah salonunda bitirmeye çalıştığını tartışır. Gece boyunca tek ortak noktaları olan “kadınlar” üzerinden konuşurlar. Kadınlarla olan komik hikayelerini anlattıkça zaafları ve zayıflıkları teker teker ortaya saçılır.

 Bizim Büyük Çaresizliğimiz (Salihcan Sezer 22 Kasım 2013)

2008’de Oyun Atölyesi tarafından sahneye konulduğunda, kısa sürede büyük hit olurken; Kemal Aydoğan yönetimindeki başarılı ve şöhretli kadrosuyla, beş sene boyunca kapalı gişe sahnelerde resmen şov yaptı. İzleyenlere özgün eğlence ve kaliteli komedi vaat eden bu oyun, Testosteron; geçen sene yeni bir anlayış, reji ve ekiple sahnelendiyse de filme alınan, açıkçası biraz daha tutulan ilk versiyonu oldu. Ulaş Torun’un mevkisinde Cihan Ercan’ın forma giymesi haricinde as kadrosuyla oynayan takımı; beyazperde deplasmanında yöneten, kamera kenarında taktikler veren ve sahada çekip çevirense İlksen Başarır.

Evlilik gerçekleşmek üzereyken, iptal olan bir düğünün akabinde; çeşitli bağları bulunan yedi erkeğin hesaplaşması, kavgaları ve dostluğu üzerinden gelişen bir hikaye konu ediliyor Erkek Tarafı’nda. Sürekli geri dönüşleri bulunan bu ironik, komik ve ters köşelerle dolu hikayede yalnızca düğün anından 1 Kadın, 1 Erkek dizisini anımsatan bazı görüntüler gösterilmiş. Tiyatroda flashback teknik ve doğal zorlukları itibariyle pek tercih edilmez. Ancak sinemanın bu görsel niteliğinden, hikayeyi renklendirebilecek olanaklarından yararlanmamanın açıklaması ‘hayal gücümüzü kısıtlamamak’ mıdır? Muhtemelen bilinçli tercih olsa da; bu haliyle popüler bir oyunun seyircisiz, platformsuz, full hd dvd çekimini izliyor gibiyiz zaman zaman. Geçmiş hikayelerini anlatan oyuncuların yüzlerini ve ifadelerini takip ediyor; canlandırmasını yine biz zihnimizde kuruyoruz. Farklarsa çok küçük; sözgelimi şiddet anlarında, başlar sargılandıktan sonraki sahne geçişleri tiyatroda ‘blackout’la çözümlenirken, burada montaj görüyoruz. Bunun dışında alabildiğine, teatral hava korunmuş ve oyun içeriğine bağlı kalınmış. Hemen her tiyatrosinema uyarlamasında gördüğümüz mekan ve dış çekimle ilgili kritik kararları bu filmde de görüyoruz. Neredeyse tek mekan ve hiç dış çekim yok, farklı bağlantılar da kullanılmamış. Mesela eş ve hatta tanıdık/akraba sorunsalı, yalnızca bir adet telefon konuşmasıyla aradan çıkarılmış. Dolayısıyla ortada film senaryosu yerine, geliştirilmiş oyun teksti bulunduğunu söyleyebiliriz. Peki bu saydıklarım dert mi? Cevap tamamen öznel.

Filmin içeriğini, karakterlerini ve diyaloglarını; bazıları seksist bulacaklardır (tıpkı oyunu evvelden yorumladıkları gibi). Oysa metnin asıl derdi; toplumsal cinsiyetçiliği, mizoJinniyi ve ataerkil söylemi alaya almak, mizahını yapmak Özellikle ‘kadınlara nasıl davranılması gerektiği’yle ilgili bazı karakterlerin tutumlarının yüzeyselliğine gülmemizi bekliyor film. Ve ne iyi yapıyor! Belki testosteron yüzünden ‘anlaşılır’ kılıyor ama bu yüzeyselliğe onay vermeye yahut (içten içe) desteklemeye koca bir asla. Hatta bu ayrımı belirginleştirmek için mesela baba karakterine ırkçı sayılabilecek öğeler ekliyor ki; onun zihniyetinin sakilliğini ve saçmalığını daha net algılayabilelim. Burada da asıl krediyi Andrzej Saramonowicz’in Mitos Boyut’un dilimize kazandırdığı basılı metne vermek gerek. Şu ana dek, okuduğum en komik oyun Testosteron. Üstelik bunu ‘kadın karşıtı’ bir kimlik üzerinden kesinlikle yapmıyor. Aksine ‘erkek’lik hallerine karşı bayağı tavırlı. Cinselliğe bakışı oldukça sığ, kararlarının neredeyse tamamını hormonları doğrultusunda veren bir grup üzerinden; erkek olmanın zorluklarına, güven, sadakat ve sevilme sorunlarına, erkek/kadınbaba/oğul gibi ilişkilerin kırılgan yapısına ve her şeyden öte testosterona karşı çaresizliklerine değiniyor. Film de yönetmenin becerileri nedeniyle aynı tavrı koruyarak karanlık, tehlikeli sulara hiç dalmıyor. Tiyatrosinema arası mecburi samimiyet farkı da en aza indirilmeye çalışılmış. Bununla birlikte ortaüst sınıf karakterlerinin kalifiye mesleklerinin ve özgün teorilerinin bir araya geliyor, hatta birbirlerini tekrarlıyor olmaları için özel tiyatro mantığında uygundur denilebilir. İş beyazperdeye geldiğinde ise sıva pek tutmuyor; isimler ve yerler değişse de, mot a mota yakın çeviride kayıp gözüküyor. Dolayısıyla iç piyasanın bayıldığı ‘bizden’ vasfının düşük oluşu, kehanetimce sinemada da büyük hit olabilecek bu eserin gişesine olumsuz etki edecektir.

Erkek Tarafı’nın çok ağır bastığı bazı şeyler var; Tolga Çebi’nin defalarca dinlenebilen, harika müzikleri ve oyunculuklar. Küçük farklarla sırasıyla Onur Ünsal, Mert Fırat, Tuna Kırlı muhteşem. Metin Coşkun tekliyor mu derken, taklit sahnesinden itibaren performansını yükseltiyor. Emre Karayel rolünü pek parlatamamış ve Timur Acar ile Cihan Ercan rolleri gereği biraz geri planda kalmış olsalar da hepsi gayet iyi.

Bir takım eksiklerinin beklentilerle yakın ilişkisinden dolayı filmin genelini kurban etmek adil değil. Eser de, sahnelemesi de yüksek kaliteye sahipken; böylesi uyarlamaların sorumluluğunu üstlenmenin de bir çok çapraz eleştiriyi beraberinde getirebileceğini akılda tutmak gerek. Dolayısıyla büyük resimde küçük detaylara takılmamaya gayret ederek bitirilebilir ki; enerjisi, coşkusu ve sıcaklığıyla Erkek Tarafı, kanımca Türk Sineması’nın son yıllardaki en eğlenceli komedisi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder