Powered By Blogger

18 Ekim 2024 Cuma

HÜKÜMET KADIN (2013)

 

 Senaryo ve Yönetmen Sermiyan Midyat Müzik Cem Yıldız Görüntü Yönetmeni Hayk Kirakosyan Yapımcı Necati Akpınar Sanat Yönetmeni: Kaan Kaşıkır Dekor Tasarım : Kurtuluş Turgay, 2. Yönetmen Yardımcısı: Silva Delioğlu, Steadicam Operatörü: Akın Çakır

Oyuncular: Demet Akbağ, Sermiyan Midyat, Ercan Kesal, Bülent Çolak, Cezmi Baskın ;Mahir İpek, Rıza Akın, Haki Biçici, Ahmet Sarsılmaz, Doğukan Polat, Bahadır Efe, Ayberk Atilla, İpek Bilgin, Aziz Sarvan, Olgun Toker, Burcu Gönder, Gülhan Tekin, Renan Bilek, Kemal Uçar, Resul Kenru, Orçun Kaptan, Sarp Aydınoğlu, Nazmi Kirik, İpek Elban, Dilek Yorulmaz, Muhittin Oymakçıer

 Konu: 8 Çocuklu Midyatlı sıradan bir kadın olan Xate'nin komşularından tek farkı, kocasının Midyat Belediye Başkanı olmasıydı. Birgün, başına gelenler onun da Midyatlılar'ın da hayatını değiştirdi! Okuma yazması olmayan Xate Midyat Belediye Başkanı oldu! Mutfak işlerine girişir gibi giriştiği devlet işlerinde çocuklarının kendi aralarındaki çocukça rekabeti Midyat halkına kahkahalar attıran maceralara neden oldu. Ama hiçbir şey Xate'yi yolundan döndürmedi.

Hükümet gibi kadın Xate, işleri elinin hamuru ile çözmenin yolunu her seferinde buldu. Midyat'ta henüz kimse farkında olmasa da sadece onun için değil tüm ülke için hayat eskisi gibi değildi aslında. Ama en azından Midyat’ın değişimine giden yol, kahkahalarla doluydu!.

 
Bir Koltukta Kırk Karpuz  (Güzin Tekeş 01 Şubat 2013)

Türkiye’de 12 Eylül sonrası yetişen her çocuk “sakın politikaya bulaşma”, “aman siyasetten uzak dur” cümleleri zihnine kazınarak büyüdüğünden olsa gerek, politik mizah dendiğinde akla fazla suya sabuna bulaşmadan, derdini şakayla karışık anlatmaya çalışan ve pek de sivri dilli olmayan bir mizah anlayışı gelir oldu. Genç kuşak sinema izleyicisinin ülkede olup bitenlerden pek fazla haberi olmadan büyüdüğü bir iklimde, işini siyasi iktidarla fazla çatışmaya girmeden yapmak tabii sinemacıların da işine geldi. Hal böyle olunca da birkaç yılda bir beyazperdede BKM yapımı eğlencelik filmler izler olduk. Ancak bu tutmuş formül ne yazık ki her zaman başarılı sonuç vermiyor. Hele de önümüzde hafızalarına yer etmiş, söylemeye çalıştıkları kadar mizahı ve görselliğiyle de yaptığı işin hakkını veren bir “Vizontele” örneği olunca, ardıllarının işi zorlaşıyor. İşte yönetmenliğini Sermiyan Midyat’ın yaptığı “Hükümet Kadın” bu zincirin “Ay Lav Yu” ile beraber en zayıf halkası.

Yönetmenin, babaannesinin hikayesinden esinlenerek yazdığı film, halk tarafından sevilen ve tek derdi beldeye su getirmek olan sekiz çocuklu Midyat Belediye Reisi Aziz Veysel’in talihsiz bir kaza ile hayatını kaybetmesinin ardından, onun misyonunu üstlenen karısının, yani Midyat’ın ilk kadın belediye başkanı Xate’nin hikayesini anlatıyor. Okuması yazması bile olmayan, kendi halinde bir ev kadını olan Xate, gerektiğinde hem çocuklarını hem de belde halkını karşısına alarak kolları sıvıyor ve beldeye su getirmek için amansız bir mücadeleye girişiyor. Tabii bu arada kendi çıkarlarının peşinde olan ahali de boş durmuyor.

Sermiyan Midyat, “Hükümet Kadın”da, “Ay Lav Yu”daki gibi gene hem yazıyor, hem yönetiyor, hem de oynuyor. Yönetmenin bu bir koltuğa kırk karpuz sığdırma sevdası filmin söylemine de aynen yansıyor. Hazır film çekiyoruz ne derdimiz varsa bir avazda anlatalım mantığı yapılan işin son sürat duvara toslamasına yol açıyor. Filmde baştan sona bir kakafoni hüküm sürerken, inanç özgürlüğünden dem vurarak başlayan didaktik anlatım, 67 Eylül olaylarına da hafifçe dokunan, “siyah olmazsa beyazın ne kıymeti var” söyleviyle devam ediyor. Yönetmen hızını almışken hem çocuk gelinlerden bahsediyor hem anadil probleminden… Gel gelelim doğru kurulamamış dramatik yapı, verilmek istenen bütün mesajları kenar süsü gibi boynu bükük bırakıyor. Dramatik yapının zayıflığı, üzerine bir de kötü mizah eklenince, iyice göze batıyor. Israrla tekrarlanan boru döşeme esprisi, anlatıla anlatıla eskimiş Karl Marx fıkrası, kapitalizmsosyalizm kıyaslamasının yanı sıra anca çocukları güldüren kelime oyunları izleyicinin damağında paslı bir tat bırakıyor. O kadar ki, Demet Akbağ’ın “Vizontele”nin Siti Ana’sından aşina olduğumuz performansı bile filmi kurtarmaya yetmiyor.

Diğer yandan tüm olumsuzluklara rağmen film belli bir dinamiği korumayı başarıyor ve sonuna kadar sıkmadan kendini izletiyor. Bu noktada Sermiyan Midyat’ın oyuncu olarak hakkını vermek gerek. Her ne kadar olan bitene pek müdahale etmeden, kenardan sırasının gelmesini bekleyen kötü adam karakteri filmin bütünü içinde yetersiz kalıyorsa da Midyat üstüne aldığı filmin kötü adamı rolünün altından ustalıkla kalkıyor. Hal böyle olunca da filmden geriye acaba Sermiyan Midyat kendine bu kadar yüklenmeyip, senaristliği ve yönetmenliği ehil ellere bıraksa olamaz mıymış sorusu kalıyor… (www.eksisinema.com)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder