Powered By Blogger

18 Ekim 2024 Cuma

UZUN HİKAYE (2012)

 

Yönetmen Osman Sınav Senaryo Yiğit Güralp Görüntü Yönetmeni Vedat Özdemir Müzik Ulaş Özdemir Yapım Sinegraf Ltd./Osman Sınav, Suat Kapkı Yapım Koordinatörü: Hakan Matarac, Uygulayıcı Yapımcı: Taner Özbel, Kurgu: Murat Önal, Sanat Yönetmeni: Yelkan İşkorkutan, Reza Hemmatirad Yapım Ekibi: Cansu Günbattı, Basın Sorumlusu: Özlem Demirkıran, Yardımcı Yönetmen: Ozan Uzunoğlu, Kurgu Asistanı: Erkan Tanık, Renk Düzenleme: Pascal Nowak, Işık Şefi: Ceyhun Parlak, Işık: Kaan Bektaş , Boom Operatörü: Furkan Atlı , Efektler: Abdullah Ercan, Oyuncu Seçimi: Harika Uygur, Selim Baha
r, Online Asist: Serdar Akbal

Oyuncular: Kenan İmirzalıoğlu (Bulgaryalı Ali), Tuğçe Kazaz (Münire), Altan Erkekli (Emin Efendi), Zafer Algöz (Şeref), Güven Kıraç (Tren Şefi), Cihat Tamer (okul müdürü), , Mahir Günşiray (Savcı), Kürşat Alnıaçık (Zopuroğlu İsmet), Osman Alkaş (Musa Çavuş), Cengiz Bozkurt (Müstahdem), Mustafa Üstündağ (Makasçı), Erkan Avcı (Selami), İsmail Hakkı Ürün (gazozcu Nurettin) , Bora Koçak (kara Turan), Ferdi Kurtuldu (foto Tombul), Ufuk Karaali (istasyon şefi), Ushan Çakır (Mustafa), Damla Sönmez (Ayla), Taner Ölmez (Celal), Batuhan Karacakaya Mustafa) , Elif Atakan, Elif Yılmaz (Feride), Berk Buğra (üçgen Erdoğan), Başak Kasacı (makasıçının karısı), Buğra Bahadırlı (üçgen RErdoğan), Meriç Benlioğlu (Sevim), Melih Çardak (Zopuroğlu), Sait Genay (mantocu), Şener Kökkaya (Çerçi Abdullah), Mustafa Alabora (Kamil Zeki Bey), Taha Yusuf Tan (Mustafa 5 Yaş), Fatma Betül Cordal (makasçının kızı), Oğuz Okul

Konu: Pelvan Sülüman yetim torunu Ali’yle birlikte Bulgaristan’dan İstanbul’a göç eder. Hemşerilerinin yardımıyla Eyüp Sultan’da bir eve yerleşirler. Burada sebze yetiştirip, hayvan bakarak hayata tutunurlarken Ali de bir yandan okula gider. Pelvan Sülüman’ın ölümüyle Ali, dedesiyle yaşadığı eve dönmek istemediğinden her şeyi satıp evden ayrılır. Bu sırada ortaokulu bitirir; kâtiplik, kitapçılık, muhasebe ve avukat yardımcılığı gibi pek çok işte çalışır. Aynı mahalleden tanıştığı Münire’yle birbirlerine âşık olurlar. Münire’nin ailesi sinema işletmektedir ve mahallenin belalılarındandır. Evlenmelerine izin vermeyeceklerini bildiklerinden durumu Münire’nin ailesine hiç açmazlar. Münire de ağabeylerinden korktuğundan kaçamaz. Bir gün aile Münire’yi sinema sahibinin oğluyla evlendirmeye kalkar. Münire karşı çıkınca da onu tekme tokat döverler. Bu olay üzerine Münire, Ali’yle kaçmaya karar verir. Ali hem Münire’yi kaçırır hem de işlettikleri sinemayı ateşe verir. Münire’nin ailesi peşlerine düşer. Çift, aileye yakalanmamak için yıllarca şehir şehir dolaşır.

Şehir şehir dolaşmalarının neticesinde Ali hiçbir işte uzun süre tutunamaz. Bir kasabada ortaokul kâtipliği yaparken ilgisiz, kaba okul müdürüne rağmen okul bahçesini hademelerle birlikte düzenler. Meyve ağaçları diker, havuz yapar, çardak kurar. Güzelleşen bahçeyi gören müdür, kasabanın ileri gelenlerini her gün bahçeye davet ederek kendi yapmışçasına övünür ama Ali’yi ve hademeleri bahçeden yararlandırmaz. Duruma sinirlenen Ali karşısına dikilince de onu “Sosyalist” diye damgalayarak işten atar. Ali de kasabadan ayrılmadan bahçeyi darmadağın eder; tüm mahsulü toplar, dağıtır. 

Aile yine yollardadır. Bu sırada oğulları Mustafa 5-6 yaşlarındadır ve Münire ikinciye hamiledir. Bindikleri trenin şefi yardımıyla bir bucakta metruk bir vagona yerleşirler. Ali bir tahıl tüccarının yanına muhasebeci olarak girer. Tüm sıkıntılara rağmen geçen güzel günler Münire’nin doğumda ölmesiyle sona erer. Ali ve Mustafa vagon evi arkalarında bırakarak oradan ayrılır.

Aradan yıllar geçmiş Mustafa 16 yaşına gelmiştir. Yaşadıkları kasabada Ali arzuhalcilik yaparken, Mustafa da bir yandan liseyi okumakta bir yandan da çalışmaktadır. Ev sahibi Çerçi Abdullah’ın kas erimesi hastalığı olan oğlu Celal’le de yakın arkadaştır. İkisi de savcının kızı Ayla’ya âşıktırlar. Mustafa ilk aşkının sarhoşluğu içindeyken Ali, Çerçi Abdullah’a dükkân yapmaya kalkınca Çarşıağası İskender Zopuroğlu ile çatışır. Zopuroğlu, Ali’yi sakıncalı yayın bulundurmaktan polise şikâyet eder. Mustafa, Ali’nin yıllardır daktilosunda yazdığı yazılardan oluşan dosyayı kirli çamaşırlarının olduğu poşette unutunca polis bir şey bulamadan evden ayrılır. Hem yaşanan bu durum hem Mustafa’nın Ayla’yla konuşmasının savcıya bire bin katılarak anlatılması nedeniyle o kasabayı da terk ederler.

Gittikleri Hanyeri Kasabasında bir kitapevini devralırlar. Liseyi bitirmiş, üniversiteyi de kazanamamış olan Mustafa “Küçük Kitapçı”da çalışırken biçki dikiş öğretmeni Sevim Hanımın öğrencisi Feride’yi görür ve ona âşık olur. Ali de açtığı kitapevinin hayal ettiği gibi bir “kültür ocağı” haline gelmediğini görünce kendini yazmaya verir. Artık Yeşil Hanyeri Gazetesinin başyazarıdır. Yazdıklarından rahatsız olanlar tarafından şikâyet edilince hakkında dava açılır, daha ilk duruşmada tutuklanır. Yalnız kalan Mustafa’nın dükkânına bir gün, kasabanın sarhoş fotoğrafçısı Selami tarafından takip edilen Sevim Hanım ve Feride girer. Mustafa, kadınları koruduğu için mahalle dedikodularına malzeme olur. Feride de ev hapsine alınır. Mustafa, babasını örnek alarak Feride’yi kaçırmak ister ancak Feride ailesine laf gelmemesi için teklifi reddeder. Yıkılan Mustafa, babasına her şeyi anlatır ve kasabadan ayrılmak için izin ister. Babasının desteğiyle ve hediye ettiği daktilosuyla İstanbul’a doğru trenle yola çıkar. Aniden gelen bir dürtüyle bilmediği bir istasyonda iner ve gittiği otelde daktiloyla hayatını yazmaya koyulur.

“Pek çok ayrıntıları bulunan, anlatması uzun sürecek, anlatılmadan da anlaşılmayacak olan olay ya da konu” anlamına gelen ve kitabın adını oluşturan Uzun Hikâye, anlatılan dönemin siyasal ve sosyal yapısını aşk ve sevgi çerçevesi içinde ele alan 107 sayfalık anlatımıyla isminin ve türünün hakkını vermektedir. İki bölümden oluşan eserde yazar, hikâyeyi bir çocuğun ağzından aktarır. Aktarılanlardan ve yazarın diğer eserlerinden yola çıkarak kitabın otobiyografik özellikler taşıdığı görülebilir. Yer yer mizahi, akıcı bir dil ve üslupla, adeta bir sohbet havasında ilerleyen kitap, küçük nüanslarla 2012 yılında Osman Sınav tarafından beyaz perdeye aktarılmıştır. (Pınar Tufanlı. )

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder