Powered By Blogger

19 Ekim 2024 Cumartesi

ROMANTİK KOMEDİ 2: BEKARLIĞA VEDA (2013)

 

 Yönetmen Erol Özlevi Senaryo Aslı Zengin, Ceren Aslan Yapımcı Boyut Film /Murat Tokat Yapım Sorumlusu: Gülsevil Işık, Yapım Amiri: Kanat Işık, Reji Koordinasyon: Sinem Arslan, 1. Yönetmen Yardımcısı: Silva Delioğlu, 2. Yönetmen Yardımcısı: Sedat İnci, Ses Teknisyeni: Seçkin Akyıldız,

Oyuncular: Sinem Kobal (Didem), Sedef Avcı (Esra), Burcu Kara (Zeynep), Engin Altan Düzyatan (Cem), Gürgen Öz, Cemal Hünal , Öykü Çelik, Nurseli İdiz, Ali Ersan Duru, Gökçe Özyol, Özge Ulusoy,

Konu: Esra (Sedef Avcı) heyecanla evlilik hazırlıkları yaparken, en yakın arkadaşı Didem (Sinem Kobal) de kızlar arasındaki tek bekâr kişi olarak kalmaktan dolayı panikler ve sevgilisi Cem'I (Engin Altan Düzyatan) evliliğe ikna etmek için çeşitli taktikler uygulamaya başlar. Didem evlenme teklifi beklerken, Cem yeni filminde başrol oynadığı Gözde'yle (Özge Ulusoy) tanışır ve filmine konsantre olur. Bunun üzerine kıskançlık krizlerine giren Didem, Cem'i yakın takibe alır. Bu takip esnasında erkeklerin Antalya "Adam & Eve Otel"de bekârlığa veda partisinde olduklarını öğrenir. Böylece komik ve romantik bir macera başlar. Kızlar erkeklerin bekralığa veda partisinde neler yaptıklarını görmek için oryantal kılığında otele sızarlar.

 
Bekarlığa Veda : Veda Olması Umuduyla (Seçil Toprak 13 Şubat 2013) Türünün iyi örneklerini izlemeye doyamadığımız romantik komediler Hollywood’da altın çağını otuzların sonlarına doğru başlayan ve kırklı, ellili yıllarda devam eden zaman süresinde yaşadı. Tükenen ömrünü doksanlarda yeniden canlandırarak devam ettirenler, türün iyikötü örnekleriyle baş başa kalmamızı sağladılar. Şöyle bir doksanlara doğru uzanıp günümüze gelirsek çoğunlukla kötü örneklerin karşımıza çıktığını görürüz. Kötü derken neyi kastettiğimizi de açmamız gerekir zannımca.

“Klişe” uzun süredir kullanılagelmiş ve artık etkisini yitirmiş söz, durum, ifade vs için kullanılır. Sinemanın türleri için de çoğu zaman klişe ifadesini kullanırız. Bu bazen kötülemek için kullanılır ancak çoğunlukla “dahil olduğu türü adım adım izleyen” manasını idafe eder. Dolayısıyla aslında “klişe” olmanın kötücül bir tarafı yoktur çünkü izleyiciye, izleyeceği şeyin garantisini verir. Karşınızdaki bir romantik komediyse mesela, ortada bir aşk hikâyesi olacağını, tarafların tanışma, âşık olma, uzaklaşma ve yeniden birleşme hallerini izleyeceğimizi; özellikle yanlış anlamalar, yan tiplemeler vs yoluyla da komedi sosunun filme yedirileceğini biliriz. Bunları harfi harfine yerine getiren filme elbette klişe diyeceğiz, ancak izlediklerimizden memnun olmayacağız anlamına da gelmeyecektir bu yakıştırma. En azından türün sevenleri için bir garanti belgesi manasına bile gelebilir bu ifade. Gelgelelim filmlerin klişenin kalıplarını doldururken de dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Örneğin romantik komedilerin olmazsa olmazı oyuncuların kimyasal uyumu ve birbirini her açıdan tamamlayabilme yetileri. İki kişilik bir evren yaratıyorsanız filminiz için bu belki daha kolay sağlanabilir oyuncular arasında. Ancak siz çoklu bir ortam yaratıp üç çift yaratmaya çalışıyorsanız filminizin akışı içerisinde, o zaman oyuncularınıza fazlasıyla güveniyorsunuz demektir ya da birbirlerinin açığını kapatacaklarına inanacak kadar iyimser bir yaklaşım içindesinizdir. İşte adını ısrarla dahil olduğu türün adından alan Romantik Komedi, ikinci yaklaşıma sahip bir film. Yani çoklu bir ortam içinde oyuncularının açıklarının kapanabileceğine inanıyor. Öyle olmasa sanırım varlığı güzellikten / yakışıklı olmaktan ibaret tiplemeler yaratılmazdı senaryoda. İşte bu, kötü oyunculuk, senaryo… sinyallerini vermekte ilk elden.

Birinci filmin kaldığı yerin bir sene sonrasından devam eden Romantik Komedi 2, birinci bölümde sevgili olma adımlarını izlediğimiz Esra (Sedef Avcı) ve Mert’in (Cemal Hünal) evlilik sürecine yoğunlaşıyor gibi yapıyor. Aslında daha çok ön planda olan yine aynı zamanlarda sevgili olmuş Didem (Sinem Kobal) ve Cem’in (Engin Altan Düzyatan) ilişkisi. Hatta filmi almış yürümüş diyebileceğimiz kişi Sinem Kobal. Durum böyle olunca Sinem Kobal’ın canlandırdığı Didem tiplemesinin önemi artıyor.

Didem’in hayattaki tek amacı gibi görünen sevgilisini dizginleme ve parmağına yüzüğü geçirme motivasyonu, film boyunca dur durak bilmeden devam ediyor. Israrla, her fırsatta “evlilik, evlenmek, gelinlik, damat” vs gibi sözleri ağzından düşürmeyen Didem sayesinde evlilikten soğuyor insan. Üstelik filmin senaryosunun iki kadın (Aslı Zengin, Ceren Aslan) tarafından kaleme alındığını bilmek hayretlerimizi artıyor inanın. Kadınlara bu kadar dar çerçeveden bakan, hayattaki tek amaçları zengin koca bulup oturmak isteyen, tek eğlenceleri tüm gün alışveriş yapıp erkek arkadaşlarını delirtecek derecede kıskanmak vs gösteren) bu senaryoyu siz ne kadar eğlenceli veya gerçekçi bulursunuz bilemeyeceğim. Kendi açımdan son derece rahatsız olduğumu ayrıca bu düşüncenin, zengin tiplemeler yaratmaktan çok; sığ, aşağılayıcı, tek tip söylemler içerdiğini de belirtmeliyim. Filme yan bir tipleme olarak belki komiklik sağlasın diye yedirmeyi düşünebileceğiniz böylesi bir tiplemenin filmin orta yerine yerleşmesi ve filmin tüm motivasyonunu buradan alması son derece rahatsız edici. Hatta daha da rahatsız edici olan yukarıda da belirttiğim gibi bunların iki kadının elinden, aklından çıkması.

Seri filme dönüşebilecek bir düşünceyle biten birinci filmin ardından gelen bu ikinci film de yeni filmlerin gelebileceğini gösteriyor bizlere. Birinci filmdeki gülmece tiplemesi Gürgen Öz’ün canlandırdığı Yiğit’ti hatırlarsınız. Bu filmde Yiğit’e biraz da alan sağlanmış sağlanmasına da filme skeç havası katmaktan da öteye gidememiş bu eklemleme maalesef.

(www.eksisinema.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder