Powered By Blogger

11 Aralık 2022 Pazar

 

SEKSENİNCİ ADIM (1995) "Step Eighty"

Yönetmen: Tomris Giritlioğlu, Senaryo: Mehmet Eroğlu (yazarın "Yarım Kalan Yürüyüş" adlı romanından) Görüntü Yönetmeni: Yavuz Türkeri Müzik: Münir Nuretttin Beken Yapım: TRT/Cafer Özgül Sanat Yönetmeni: Mustafa Ziya Ülkenciler, Kurgu: Bilge Can,

Oyuncular: Zuhal Olcay, Levent Ülgen, Derya Alabora, Haluk Bilginer, Hümeyra, Meral Çetinkaya, Selçuk Yöntem, Tunca Yönder, Emre Baykal, Civan Canova, Taner Barlas, Altan Erkekli

Konu: 12 Eylül sonrasında bir araya gelip geçmişi sorgulayan, birbirleriyle hesaplaşan eski eylemci bir grup arkadaşın öyküsü. Çocukluk yıllarını yetimhanede geçiren ve 18 yaşındayken hızlı bir eylemci olup işkencelerden geçen Korkut Laçin (Levent Ülgen), 12 Eylül kurbanlarından biridir. Kadınların ve arkadaşlarının hayranlık duyduğu, gizemli bir kişiliğe sahip kanarya tutkunu Korkut, polisin takibindedir. Genç adam çareyi ülkeden kaçmakta bulur. Uzakdoğu'da şileplerde çalışır, tayfalık yapar. Ama yine de yakalanıp Türkiiye’ye iade edilir. Hapis yatıp, çıkar. Yıllar önce politikaya soyunan gençlik arkadaşı Sedat'ı arar. Aralarında çözülmesi gereken bir sorun vardır. Sedat'ın karısı (Zuhal Olcay) ile tanışıp onunla sevişir. Ve sonunda efsanevi Korkut, eski nişanlısı olan Sedat'ın kız kardeşi tarafından öldürülür.

 ÖDÜL:

8. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde (1996)
►“80.Adım” "Seçiciler Kurulu Özel Ödülü"
► Hümeyra "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu",

15. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde (1996
► "En İyi Film" ve "En İyi Yönetmen"

(Jüri Üyeleri: Prof. Dr. Oğuz Onaran “bşk.” Mahinur Ergun, Keriman Ulusoy, Ümit Ünal, Uğur Vardan),

 Köln 6. Türkiye Film Festivali'nde (1996)
►Zuhal Olcay "En İyi Kadın Oyuncu",

SİYAD (Sineema Yazarları Derneği) seçiminde (1997
► "En İyi 5. Film"

► Zuhal Olcay "En İyi Kadın Oyuncu"

& Seyircinin tüm olanı biteni anlayıp kavrayabildiğini söylemek zor doğrusu. Oldukça kafa karıştırıcı ve karmaşık halde, büyük bir geriye dönüş olarak tasarlanıp kurulmuş filmde... Korkut Laçin'in trajik öyküsünü sürekli flashback'lere başvurarak anlatıyor Tomris Giritlioğlu, yer yer ilginç bir polisiye tadında. Ne yazık ki Suyun Öte Yanı"yla "Yaz Yağmuru"nu gö'rmediğim, belgeselden yetişen yönetmen Tomris Giritlioğlu'nun romandaki baskı, şiddet, ihanet, yılgınlık boyutlarını yansıtan bir gerilim atmosferine oturtulmuş anlatımı, görsel bakımdan göz dolduran zevkli bir düzey tutturuyar ve ölgün bir tempoda seyrederken, gitgide daha bir ilgiyle yürüyor "80.Adım". (Sungu Çapan, “Doğuştan ruhu bereli, kimsesizin teki" Milliyet , 13 Aralık 1996)


&Tomris Giritlioğlu, günümüzde film yapımını destekleyen ve Türk sinemasına elini uzatan tek TV kanalı olan TRT'nin koruyucu kanatları altında yıllardır sessiz sedasız, kendine özgü bir sinemayı koza gibi örüyor. Ve ortaya oldukça kişisellik taşıyan bir toplam koymayı başarıyor. Sanatçının dördüncü konulu filmi olan 80. Adım, Mehmet Eroğlu'nun Yarım Kalan Yürüyüş adlı romanından, yine Eroğlu tarafından uyarlanmış. Uzakdoğu ve savaş deneyimlerini romanlarında başarıyla kullanan Eroğlu atmosferini taşıyan bir öykü bu... Bangkok'ta başlayıp açık denizlerden geçerek İstanbul'da sonuçlanan ve "özünde korku ve cesareti sorgulayan ve bunların sanıldığı gibi birbirlerinden uzak olmadığını" savunan bir hikâye ...


Giritlioğlu'nun filminde, başarılmış şeyler ile başarılamamış olanlar iç içe... Karmaşık biçimde, sürekli geriye dönüşlerle anlatılan öykünün belli bir gizemi ve çekiciliği var. Bangkok'tan başlayarak birçok çekim, filme amaçlanan egzotik atmosferi vermeyi ve bu atmosfer içinde, sanki politik sosla donanmış bir Howard Hawks filmi içindeki bir Humphrey Bogart benzeri kişiliğin serüvenini canlandırmayı başarıyor.


Ama olumsuzluklar da var. Başta Tunca Yönder, yabancıları canlandıran ve hepsi inanılmaz bir İngilizce'yle konuşan tüm oyuncular, Korkut kişiliğinin özellikle kadın oyuncuların deneyimi yanında sırıtan oyunu gibi yan öğeler filmi zedeliyor. Genelde ses ve seslendirme çabaları da yetersiz. Yine de 80. Adım, sinemamız içinde farklı ve değişik bir çaba, baştan sona belli bir merak ve ilgiyle izlenen bir fılm.. Görmenizde yarar var. “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf 133”

__________________________



 FİLMİ İZLE 


Theme: The story of a group of ex-activist friends who came together after September 12, questioned the past and settled accounts with each other. Korkut Laçin (Levent Ülgen), who spent his childhood years in an orphanage and was tortured when he was 18, is one of the victims of September 12. Korkut, a canary lover with a mysterious personality admired by women and his friends, is in pursuit of the police. The young man finds the solution to flee the country. He works in freighters in the Far East and is a crew member. But he is still caught and returned to Turkey. Go to jail and get out. He calls his youth friend Sedat, who went into politics years ago. There is a problem between them that needs to be resolved. He meets Sedat's wife (Zuhal Olcay) and has sex with her. And in the end, the legendary Korkut is killed by his ex-fiancee, Sedat's sister.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder