Powered By Blogger

16 Kasım 2015 Pazartesi

HUDUTLARIN KANUNU (1966)

 
Senaryo ve Yönetmen: Lütfi Ö. Akad
Eser: Yılmaz Güney,
Foto Direktörü: Ali Uğur
Müzik: Nida Tüfekçi
Yapım Dadaş Film /  Kadir Kesemen


Reji Asistanı: Çetin İnanç, Kamera Asistanı: İzzet Akay, Sesleri Alan: Marko Boduris, Montaj: Ali Ün, Prodüksiyon Amiri: Abdullah Ataç, (Yıldız Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Yılmaz Güney (Hıdır), Evrim Fer, Erol Taş (Ali Cello), Tuncel Kurtiz (Bekir), Pervin Par (Ayşe Öğretmen), Osman Alyanak (Hasan Derviş Ağa), Atilla Ergün (Üsteğmen Zeki), Kadir Savun, Hikmet Olgun, Aydemir Akbaş (Abuzer), Tuncer Necmioğlu (Aziz), Enver Dönmez (Mayıncı), Danyal Topatan, Muharrem Gürses (Duran Ağa), Necati Er, İhsan Bayraktar, Tuncer Necmioğlu, Ferhat Gözoğlu (Gaffar), Ah-met Sert, Gonca Alyanak, Muharrem Gürses, Hikmet Olgun (Yusuf), Sırrı Elitaş (İsmail), Nusret Özkaya,


 4. Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (25 Mayıs – 5 Haziran 1967)
► Yılmaz Güney “En İyi Erkek Oyuncu”
► “Hudutların kanunu” En İyi 3. Film


Jüri Üyeleri: N. Nazif Tepedelenlioğlu, Claude Mathiss, Faruk Timurtaş, Aclan Sayılgan, Orhan Çağman, Ayfer Feray, Temiz Gürses, Hikmet Türkmen, Charles Courtnay, Muharrem Ergin, Orhon M. Arıburnu, Aram Gülyüz, Emine Işınsu, Orhon Batı, Tarık Buğra.


► As Dergisi’nin Sinema Yazarları arasında düzenlediği araştırmada, 1965-1969 döneminin en iyi 10 filmi arasında birinci.


Jüri Üyeleri: Cüneyt Şeref, Hayri Caner, Nezih Coş, Turhan Gürkan, Agâh Özgüç, Halit Refiğ, A.Kâmil Suveren, Erman Şener.


KONU: Güneydoğu'da, sınır yakınlarındaki bir kasabaya genç bir üsteğmen atanır. Adı Zeki Ergun'dur (Atilla Ergün). Birkaç gün önce jandarmalarla kaçakçıların çatıştığı Deliviran köyüne çavuşla birlikte gider. Kaçakçılardan biri ölmüştür. Muhtarın karşıladığı üsteğmen, yaşlıların ve kaçakçıların toplandığı köy meydanında onlarla konuşur. Kaçakçılığın bir meslek olmadığını, bu işten vazgeçmelerini söyler. Onları uyarır. Kaçak malları dükkanında satan, sınırdan mal geçirip götüren kaçakçıları besleyen Ali Cella (Erol Taş), kasaba eşrafından adamlarını da yanına alıp, hediyeleriyle birlikte üsteğmeni ziyaret ederler. Üsteğmen onlara yüz vermez, hediyeleri de almaz. Onun, köy meydanında görüp dikkatini çeken, yalnızca kaçakçı Hıdır'dır (Yılmaz Güney). Karısı öldüğünden küçük oğlu Yusufla (Hikmet Olgun) hayatını sürdüren Hıdır'a bir teklifte bulunur üsteğmen. Sınırdaki geçişleri ihbar edecektir. Hıdır, "Caiz mi?" diye sorar ve teklifi geri çevirir. Hıdır, karakoldan çıkarken dönüp, "Bir kere ihbar yaparım. Bu gece geçecekler," der. Üsteğmen, "Kim?" diye sorduğunda, Hıdır, "Ben" der.


Deliviran köyünde çocukların okuyup yetişmeleri için bir okul açılacaktır. Kasabanın öğretmeni Ayşe'nin (Pervin Par), bu köye tayini çıkmıştır. Ancak kaçakçılardan Bekir (Tuncer Kurtiz) ve bazı kişiler köyde okul açılmasına karşıdırlar. Çünkü okul yapılırsa, kööye hükümet görevlileri, öğretmen gelecek, gözaltında olduklarından kaçakçıların işleri de bozulacaktır.

Üsteğmen Hıdır'ı çağırır. Okul konusunda yardımcı olmasını, karşı çıkanların direnişi bırakmaları için onları uyarmasını ister. Hıdır sessizdir. Oğlu Yusuf'u düşünür. O da okuyacak, kendisi gibi kaçakçı olmayacaktır. Hıdır, artık Bekir gibi düşünenlerden yana değildir.


Okul törenle, Milli Eğitim Müdürü'nün katılımıyla açılır. Ayşe öğretmen derslere başlar. Hıdır'ın oğlu Yusuf da öğrencileri arasındadır. Üsteğmenin bir amacı da kaçakçıların bu yasadışı eylemlere son verip, onları toprağa bağlamaktır. Çevrede büyük toprak sahibi olan Duran Ağa'yla (Muharrem Gürses) konuşur. Ekilmeyen, biçilmeyen tarlalarının bir bölümünü, hayatını kaçakçılıkla geçinen köylülere açmasını ister. Duran Ağa, böyle bir tekliften hoşnut olmasa da çaresizdir. Kumandanı kıramaz. Bekir de dahil olmak üzere Hıdır ve diğerleri tarlaya inip toprağı sürmeye başlarlar. İşleri bozulan Ali Cello, üsteğmeni öldürtmek için adamlarından Gaffar'ı peşine takar. Bekir ise topraktan umudunu kesip, eski işine, kaçakçılığa dönme niyetindedir. Duran Ağa da Hıdır'ı zorlar. Sınırdan karşıya geçecek sürüsü vardır. Hıdır, bu işleri bırakmıştır, kabul etmez. O, ekilip biçilen toprağa yağmur beklemektedir. Bu sırada Ayşe öğretmenden acı bir haber alır. Bekir okulu yakmıştır. Hıdır atına atlayıp köye iner. Bekir, yanan okulun pencerelerinden eşyaları dışarı atmaktadır. Hıdır, onu bir tokatla yere yıkar. Bekir, silahma davranırsa da ikinci kurşunla vurulup ölür. Duran Ağa, Hıdır'a inat, çekilmiş tarlaların üzerine davarlarını salıp, tüm mahsulü çiğnetir. Koyun sürüsü, bir uçtan bir uca tarlayı talan etmiştir.


Üsteğmen gelir, Hıdır teslim olmaz, kaçar. Duran Ağa'nın peşindedir. Onu kasabada kıstırıp vurur. Duran Ağa'nm ölümünden sonar Hasan Derviş (Osman Alyanak) mağarada saklanan Hıdır'ı bulur. Ağaya sattığı sürüyü geçirmesini teklif eder. Hayyvan başına istediği parayı verecektir. Tarladaki emekleri boşa giden Hıdır, bu kez işi alır. Sürünün geçeceği sınır bölgesindeki mayınların temizlenmesi için bir adam (E nver Dönmez) kiralanır. Çobanların getirdiği sürü, sınırdan içeri girdiklerinde arka arkaya patlar mayınlar. Geçiş bölgesi temizlenmemiştir. Hıdır, mayıncıyı vurur. Ali Cello engellemiştir. Hıdır ve iki adamı, sabah karanlığında Harrran kapısından kasabaya girerler. Han içinde ve yan sokaklarda çatışma başlar. Ali Cello, elinde silah yüksek duvarlı dar sokaklarda kaçmaktadır. Ayşe öğretmenin evinde kalan Yusuf, silah seslerini duyunca, "Babam," deyip sokağa fırlar. Jandarmalar sokak başlarıını tutmuşlardır. Yusuf, babasıyla karşılaşır. Hıdır, Ali Cello'yu vurduktan sonra kale kapısından çıkar. Atına atlar, Yusuf'u terkisine alıp dört nala uzaklaşır.

Hıdır, oğluyla sınır boyuna geldiklerinde çevre jandarmayla sarılmıştır. Hıdır teslim olmaz. Dikenli telleri geçip mayın tarlasına girer. Mayınlardan biri patlar, dizi parçalanmıştır. Bir patlama daha duyulur. Geriye dönemez. Yusuf, "Baba," diye bağırıp koşar. Üsteğmen engelleyemez. Yusuf telleri aşıp babasmın kollarına atılır. Ona sarılır. Hıdır ölmüştür. “Agâh Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney” syf, 167 ”


 Akad'ın en önemli eserlerinin yaratılmasına tekabül eden bu dönemin ilk filmi Hudutların Kanunu'dur. Akad'ın ifade ettiği gibi, Yılmaz Güney Akad'ı seçmiştir. Senaryonun yazımı ve yönetimiyse tamamıyla Akad'ın kontrolüne teslim edilmştir. Hudutların Kanunu, Yılmaz Güney'in hikayesidir. Hikaye, Yılmaz Güney'in o zamanki oyunculuk tiplemesine uygun olarak, çapkın ve gözüpek, silahşör bir kaçakçının hikayesidir. Akad bu senaryodaki en önemli eksiğin kaçakçıların sosyo-ekonomik konumu oldu-ğunu saptayıp yeni bir senaryo yazar.


Senaryonun önemli bir kısmı, filmin çekile-ceği Urfa ve Harran'da, kaçakçılarla ve resmi görevlilerle yapılan söyleşiler ve diğer yöresel incelemelerle şekillenir.
Akad'ın filme alacağı senaryodaki Hıdır karakteri, kahraman çapkından, hayatını ağaların hizmetinde üç kuru kazanmak için çaresizce tehlikeye atan trajik bir karaktere dönüşür. Senaryodaki üsteğmen ve öğretmen karakterleri, Türkiye'nin öncü, modernleşmeci kesimini temsil eder. Bu karakterler, bölgenin toprağının ekilmesinin, okul açılmasının teminatı olarak bölge çocuklarının üzerinde kurtarıcı etki yapacaklarını savunurlar. Ancak bölgenin hakimi olan gerici unsurlar, ağalar bu değişime izin vermez.


Akad, senaryonun yazımı sırasında yaptığı araştırmalarda, "devlet fert ilişkisi"nin kendi kurgusundan çok farklı, "çok vahim" olduğunu görmüştür.
Yılmaz Güney'in 200 sayfalık özgün senaryosunda da buna benzer sahneler bulunmaktadır. Ancak, bu şekilde sansürün kesinlikle onay vermeyeceğinin ve bu filmin yapılmasının mümkün olamayacağının bilincinde olarak, Akad, kendi kurgusunu değiştirmez, ancak kendi yazdıklarında devlet-fert ilişkisini abartarak "idealize etmiş" olduğunun da bilincindedir.


Hudutlann Kanunu'nun Hıdır'ı, çocuğu için daha iyi bir gelecek kurmak adına, modern subay ve öğretmenin önerdiği her şeyi yapıyor ama gerici unsurlara yenik düşüyordu. Dolayısıyla, kaçakçılık yapan insanın mağduriyetini, esas olarak bu işi yaptıran ağanın buradan kazançlı çıktığını, meselenin ekonomik yanını, içyüzünü gerçekçi biçimde vurgulayabilmiştir Akad. Bunun yanında, görüntüde sadelik içinde ulaşılan derinlik arayışı bu tilmde dikkate değer bir senteze varmıştı.


Mekan araştırmaları sırasında, Harran düzlüğünün görünümü Akad'ın yalın sinema dili konusundaki kararını etkilemişti. Öte yandan, Yılmaz Güney, daha sonraki oyunculuk ve yönetmenlik kariyeri için kilometre taşı olacak bir projede yıldızlaşıyordu. Gerçekten de, Güney'in bu filmdeki performansı çok etkileyiciydi.
Yılmaz Güney'in has bir sinema oyuncusu oluşunun hakkını veren Akad, meslek hayatında sadece iki oyuncuyla bu kadar uyumlu bir çalışma tutturduğunu, diğerinin de Sezer Sezin olduğunu belirtiyor.


Hudutların Kanunu, Akad'ın gerçek anlamda özgün bir görüntü estetiğini kurabildiği ve bu üsluptaki sadeliğin ulusal kültürün köklerinde var olduğuna inandığı sadelikle örtüştüğünü savunduğu ilk filmidir. Üstelik, Akad'ın diğer filmlerinde ustalığını kanıtladığı, aksiyon gerektiren çatışma sahneleri bu filmde de başarıyla yönetilmişti.


Film seyircilerden ve eleştirmenlerden büyük ilgi gördü, "Ulusal Sinema" teorisyenlerince hem yönetmenlikteki ustalığı hem de "Batı sineması gibi bireyi didiklemeyip, bir Türk sanatçısına yaraşır biçimde, Doğulu bilgelere yaraşır soğukkanlılıkla belli bir toplumsal sistem içerisinde kişilerin birbirleriyle münasebeti açısından filmini kurması" nedeniyle övülürken, Yeni Sinema dergisi çevresinde yer alan yazarlar yapıtı önemli bir toplumsal gerçekçi yapıtı olarak tanımlıyordu. Giderek birbirlerini dinleyemeyecek kadar karşıtlaşan bu iki önemli tartışma ve teori grubu, Hudutların Kanunu filminin değerini, hemen hemen aynı argümanlarla teslim ediyordu.


Film Berlin ve Venedik film şenliklerine çağrılmış ancak merkez film kontrol komisyonunun kararıyla yurtdışına çıkarılmasına izin verilmemiştir. (Necla Algan, “Türkiye’nin Görsel Belleğine Bir Öncü ve Bir Usta) Yılmaz Güney'in daha önce sansür kurulunca reddedilmiş olan "Hudutların Kanunu" adlı senaryosunu, Lütti Ö. Akad yeniden düzenleyip yazdıktan sonra Urfa' da çekimlere başlanmıştır. Urfa emniyet yetkilileri, senaryonun sansürce reddedilmiş olduğunu bildirerek çekimleri durdurmuş, yönetmen Akad birkaç kez Emniyet müdürlüğüne çağırıp ifadesini almışlardı. Akad'ın yazmış olduğu senaryonun Ankara'dan tasdik edildiği bildirildikten sonra çekimlere yeniden başlanmıştır.


Filmin çekimleri bittikten sonra, bu kez sansür kurulunca filmin gösterime girmesi iki kez yasaklanır. Üçüncüsünde ise şartlı olarak gösterim izni verilir. Sansürün öne sürdüğü şartlardan biri, filmin finaliyle ilgiliydi. Filmin sonunda kaçakçı Hıdır, peşindeki jandarmalardan kurtulmak için bir mayın tarlasına girer ve bir mayına basmasıyla birlikte havaya uçar. Can çekişirken oğlu koşarak ölmekte olan babasına sarılır. Bu etkili finalde Hıdır oğluna: "Babanın akıbetini gördün, sen bu yola düşme, okuluna dön." sözlerini söylemesi halinde filmin gösterime çıkabileceğiydi. "Hudutların Kanunu", sonu değiştirilmeden oynatılmış, emniyet de farkına varmamıştı. Sansür kurulu filmin yurtiçinde gösteerilmesini onaylamasına karşı, neden-se yurtdışında gösterillmesini ekseriyet kararıyla yasaklamıştı.

Akad, filmiyle ilgili bir şöyleşide düşüncesini şöyle aktarııyor:
"Hudutların Kanunu'nda yalın bir sinema denemesi yaptım. Sade ve öz bir anlatım. Halk masallarındaki sade ve kesik anlatımı denemek istedim. Bu yolun Türk sinemasına has bir üslupla götüreceğine inanıyorum. Konuya gelince, meselelere çözüm bulmaktan çok, meseleleri açıklamayı, bir nevi teşhirini yaparak çözümü seyirciye bırakmayı uygun görüyorum... Gerçekçiliğe yüzde yüz bir sadakat vardır. Ancak belli bir tarafı var ki onu da tam gerçek olarak veremedik. O da şudur: Filmde devlet ve fert ilişkileri tam olarak verilemiyar. Bu da birtakım sansür endişeleri yüzünden olmuştur. Aslın


da bu mantıkta devlet ve fert ilişkileri bu filmde görüldüğü gibi değildir." “Artun Yeres, “ Sakıncalı 100 Film” syf, 237 ”

HIZIR EFE (1966)

Yönetmen: Mehmet Aslan
Yönetmen Asistanı: Çetin İnanç,
Senaryo: Lütfi Ö. Akad
Kamera: Ali Uğur
Yapım: Alfan Ticaret / Hamit Gürsoy


Oyuncular: Fikret Hakan, Pervin Par, Tuncer Necmioğlu, Atilla Ergün, Aynur Ayda, Behice İmer, Osman Yörükoğlu, Hamdi Şarlıgil, İsmet Erten, Behçet Nacar, Ahmet Turgutlu, Hüseyin Zan, Küçük Yıldız: Haluk Yıldız


Konu: Zorbaların koruduğu Ömer Efendi'nin kıyımlarına dağlarda karşı koyup, sonra da düze inerek öcünü alan Hızır Efe'nin öyküsü.


HER ŞAFAKTA ÖLÜRÜM (1966)

Yönetmen: Asaf Tengiz
Senaryo: Feyzi Tuna
Kamera: Hayrettin Işık
Yapım:  Tengiz Film / Asaf Tengiz


Oyuncular: Fikret Hakan, Safiye Filiz, Senih Orkan, Ali Şen, Asuman Arsan

HEDEF ANKARA (1966)


Senaryo ve Yönetmen: Nejat Okçugil
Kamera: Dinçer Önal
Yapım: Yılmaz Film / Yılmaz Gündüz

Oyuncular: Fatma Girik, Yılmqaz Gündüz, Yıldırım Gencer, Sevim Çağlayan, Nuran Aksoy, Sadettin Düzgün, Ahmet Evintan, Kudret Karadağ

Konu: Bir casusluk olayının öyküsü.

HAZRETİ SÜLEYMAN VE SABA MELİKESİ (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Muharrem Gürses
Kamera: Fevzi Eryılmaz
Yapım: Atilla Film / Muharrem Gürses


Oyuncular
: Atilla Gürses, Esen Püsküllü, Sami Ayanoğlu, Devlet Devrim, Gülgün Erdem, Bahri Özkan, Mehmet Ali Akpınar, Danyal Topatan, Şeref Vural, Mustafa Alev, Feridun Çölgeçen, Necati Er, Yavuz Karakaş, Nuran Aksoy, Mine Soley

HAZRETİ AYŞE (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Nuri Akıncı
Kamera: Cezmi Ar
Yapım:  Televizyon Film  / Nuri Akıncı


Oyuncular: Yıldız Tezcan, Tunç Oral, Agah Hün, Devlet Devrim, Selma Akçın, Sunay Sun, Hayri Karakaş, Refik Kemal Arduman, Turhan Tanseli, Zeki Alpan, Mustafa Alev


Konu: Hz. Ayşe’nin biyografisi.Hz. Ayşe Hazreti Muhammed’in eşi, müminlerin annesi… 612 yılında Mekke’de doğdu. Babası Hz.Ebubekir, annesi Ümmü Ruman binti Amir İbn Umeyr’dir. Çok küçük yaşta müslüman olmuştur. Resulullah Efendimiz, ona “Hümeyra” lakabını vermiş;

HAYAT KASIRGALARI (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Talat Gözbak
Kamera: Dinçer Önal
Yapım: Gözbak Film / Talat Gözbak


Oyuncular: Talat Gözbak, Sevim Emre, Altan Karındaş, Hüseyin Peyda, Mümtaz Alpaslan, Feridun Çölgeçen, Şadan Ada-nalı, Ünsel Aybek, Danyal Topatan, Sami Hazinses


Konu: Bir aile dramının öyküsü.

HAYATLARINI KANLA YAZDILAR (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Cahit Günal
Kamera: Vedat Akdikmen
Yapım: Uzun Film/Abdulkadir uzun, Günal Film/Cahit Günal


Oyuncular: Tunç Oral, Sevin. Pekin, Orhan Alkan, Attila Ergün, Tevhid Bilge, Papatya Akkaya, Muazzez Arçay, Nezihe Güler, Memduh Ünsal, İsmail Göktürk


Konu: Bir şarkıcı kızla bir gencin öyküsü

HALİME'Yİ SAMANLIKTA VURDULAR (1966)

Yönetmen:Sırrı Gültekin
Senaryo:Sadık Şendil
Kamera;Nedim Akanlar
Yapım ;Gültekin Film / Sırrı Gültekin


Oyuncular: Gönül Yazar, Beklan Algan, Hüseyin Peyda, Yıldırım Yıldıran, Mürüvvet Sim, Reha Yurdakul


Konu: Saf bir genç kız olan Halime’nin samanlıkta tecavüze uğraması ve sonraları şarkıcı olan bir köylü kızının hikayesi .

GÜNAHKAR KADIN (1966)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo:Bülent Oran
Kamera:Cahit Engin
Yapım:Duygu Film / Ülkü Erakalın


Oyuncular: Türkan Şoray (Türkan), Filiz Akın (Filiz), Sadri Alışık (Osman), Kuzey vargın (Ayhan), Feridun Çölgeçen (Türkan’ın ba-bası), Uğur Kıvılcım (Uğur), Semih Sezerli (Aliş), Hüseyin Baradan (Bar patronu)


Konu: Türkan (Türkan Şoray), kolejde okuyan bir kızkardeşi Filiz (Filiz Akın) ile, içki ve kumar düşkünü alkolik babayı geçindirmek zorunda kalan bir bar kadınıdır. Her gece kendisine vurgun müşterilerin içinde namusunu korumanın üstesinden gelebilmiştir ama günahkar kadın damgasını da yemiştir. Patronlarının ısrarlı olarak sesinin yanında bir başka şeylerini de satmasını istemelerine rağmen sonuna dek direnir. Çünkü kardeşinin eğitimi onun yaşama tutunduğu tek dal, tek umuttur. Paralı bir okulda okuyan kardeşi ise ne kendisinin bir bar kadını olduğunu bilir, ne de babasının bir ayyaş. Çünkü Türkan kardeşine yazdığı tüm mektuplarda eğitimi için gereken parayı gecegündüz çalışan babası tarafından gönderildiğini söyler.



Filiz okuldan sonra ablasına yardım etmek amacıyla iş arar ve bir teksitil fabrikasında desen çizmeye başlar. Fabrikanın müdürü olan genç Ayhan'la (Kuzey Vargın) kısa sürede arkadaş, daha sonra da sevgili olurlar. Bu sevgi onları evliliğe götürür. Artık yaşamı değişmiştir. Bu arada ablasının barda çalıştığını öğrenerek ondan ayrılır. Ablası ise her şeyi onun iyiliği ve okuması için yaptığından hiç söz etmez.

GÜNAH ÇOCUĞU (1966)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran
Foto Direktörü: Memduh Yükman
Yapım: Sarıkaya Film / Aziz Sarıkaya


Oyuncular: Ekrem Bora, Ajda Pekkan, Selma Güneri, Salih Güney, Meral Küçükerol, Ceyhan Cem, Gürdal Onur


Konu: Kendisini çocuk yaşta terk eden annesiyle randevuevinde karşılaşan, sonrada annesini bu yola düşüren dostunu öldüren bir gencin dramı

GÖKLERDEKİ SEVGİLİ (1966)

Senaryo ve Yönetmen: A. Remzi Jöntürk, (*) 
Foto Direktörü: Mahmut Demir,
Yapım: Duru Film/Naci Duru


Oyuncular: Cüneyt Arkın (Timur Karaşah), Selda Alkor (Yıldız Çömlekçioğlu), Ali Şen (Timur'un babası Veysel Karaşah), Ulvi Uraz (Yıldız'ın babası Tahir Çömlekçioğlu), Fatma Bilgen (Timur'un annesi Piraye), Mürüvvet Sim (Yıldız'ın teyzesi Emine), Ersun Kazançel (Timur'un arkadaşı Veli), Kazım Kartal (Durdu Dayı), Bedri Çavuşoğlu (Kahya), Necip Tekçi (Kara Yorgi), Reşit Çıldam (Stefan), Adnan Mersinli, Zeki Tüney, Hikmet Olgun


Konu: Pilot Timur köyünde Yıldız'ı görür, sever onunla olur ama göreve çağrılır, giderken ona verilmek üzere kendini beğenmiş annesine mektup bırakır ama annesi vermez üstelik daha sonra onun evlediği yalanını bile söyler. Pilot Timur o hızla soluğu Kıbrıs'ta alır, rum çetelerle savaşan bir kahraman olur. bu arada babasının evden yol verdiği Yıldız'dan bir oğlu olmuştur. Bir ara vurulur ,öldüğü bildirilir ancak yararlıdır ve vatana döner Yıldız'ına kavuşur

__________________________
(*) Mervyn Le Roy'un (1900-1987) “Waterloo Bridge” (Waterloo Köprüsü) (1940) isimli filminden. Filmin başlıca rollerini Vivien Leigh (1913-1967 ve Robert Taylor (1911-1969) paylaşmışlar.


GECELER YARİM OLDU (1966)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo:Bülent Oran
Kamera:Gani Turanlı
Yapım:Duygu Film/Ülkü Erakalın


Oyuncular: Nuri Sesigüzel, Selda Alkor, Neriman Köksal, Saltuk Kaplangı, Sami Hazinses, Nubar Terziyan, Necdet Yakın

Konu: İki sevgili arasında kalan fakir bir gencin öyküsü hasta olan sevgilisin iyileşmesi için fedakarlık yapacak sevmediği zengin kadının aşkını kabul edecektir.. Nuri Sesigüzel’in olay filmlerinden birtanesi..türküleriyle izlenmeye değer bir melodram....

GAVURDAĞLI (1966)

Senaryo ve Yönetmen:Kayahan Arıkan
Kamera:Sami Acun
Yapım:Zafer Film / Kayahan Arıkan


Oyuncular: Nilüfer Aydan, Tunç Oral, Hüseyin Oylum, Gülbin Eray, Hayati Hamzaoğlu, Özkan Yılmaz, Gülbin Eray, Bilal İnci, Camgöz Nusret, Enver Dönmez, Attila Yurdeşin, Sunay Sun, Hasan Kaya, Kazım Kartal, Taner Kalaycı, Yıldırım Gencer

GAVUR DAĞIN EŞKİYAS (1966)

 Bknz: GAVURDAĞLI

GARİP ÇALIKUŞU (1966)

Yönetmen:Abdurrahman Palay
Senaryo:Selahattin Dursun
Kamera:Rafet Şiriner
Yapım:Şafak Film / Alaettin Perveroğlu


Oyuncular: Yıldız Tezcan, Salih Güney, Yıldırım Gencer, Aliye Rona, Sami Hazinses, Şaziye Moral, Şeref Köylübay, Sami Tunç, Emine Erman, Osman Apekan,

GARİBAN (1966)

Yönetmen:Aram Gülyüz
Senaryo:Bülent Oran (*)
Foto Direktörü Memduh Yükman
Yapım: Metro Film / Aram Gülyüz


Reji Asistanları: Yücel Çakmaklı, Mustafa Akkaş, Kameraman: Muzaffer Turan, Işık Şefi: Rıdvan Varol, Set Elemanları: Muammer Hücuptan, Mahmut Tarakçı, Prodüksiyon Amiri: Adil Kıbıcı, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Montaj: İsak Dilman, Senkron: Mustafa Kent, Negatif Montaj: Ender Teker, Laboratuvar Şefi: İbrahim Üstüner, (Lâle Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Sadri Alışık (Gariban Ali), Orhan Günşıray (Ekrem), Esen Püsküllü (Gül), Ergun Köknar (Osman), Mümtaz Ener (Meyhaneci Kamil baba), Sevim Sevil, Faik Coşkun (Bakkal Arif), Memduh Ünsal (Komiser), Bedros Çiçekyan, Kamer Baba, Seyfi Havaeri


Konu: Polisten kaçıp bir eve sığınan suçlu bir gençle,ona aşık olan meyhanecinin kızı,ve ona aşık olup,duygularını bir türlü açamıyan garibanın hikayesi…

____________________________________
(*) Fransız Yönetmen René Clair‘in (1898-1981) senaryo ve rejisiyle çekilen 1957 yılı yapımı Fransız-Amerikan ortak yapımı olan “Porte des Lilas “Lale Sokağı” isimli filminden uyarlama. Başlıca rolleri Pierre Brasseur (1905-1972), Georges Brassens (1921-1981), Henri Vidal (1919-1959) oynamışlar.

GADDARLAR (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Nazif Kurthan
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Meriç Film / Samim Meriç


Oyuncular: Samim Meriç, Sevda Nur, Gülbin Eray, Tuncer Necmioğlu, Bilal İnci

FIRTINA BEŞLER (1966)

Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo:Erdoğan Tünaş
Kamera:Memduh Yükman
Yapım:Metro Film / Aram Gülyüz


Oyuncular: Selda Alkor, Tamer Yiğit, Süleyman Turan, Naci Erhun, Reha Yurdakul, Sevinç Pekin, Ergun Köknar, Naci Erhun, Pekcan Koşar, Suna Pekuysal, Engin İnal

Konu: kıbrısta savaşıp daha sonra birbirlerinden ayrılan 4 erkek bir kadının yıllar sonra bir arkadaşlarına yardım için tekrar kıbrısta bir araya gelmelerinin hikayesi.

FERHAD İLE ŞİRİN (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Nuri Akıncı
Kamera: Cezmi Ar
Yapım: Ömür Film / Nuri Akıncı


Oyuncular: Tunç Oral, Nuran Aksoy, Selma Akçin, Nevzat Kuğu


Konu: Bir aşk efsanesi. Ferhad İle Şirin:
Ferhad, nakkaşlık yapan, Şirin’e sevdalı yiğit bir delikanlıdır. Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Şirin’e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir. Amasya Sultanı Mehmene Banu’ya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat. Sultan; Şirin’i vermek istemediği için olmayacak bir iş ister delikanlıdan. “ Şehir'e suyu getir, Şirin'i vereyim” der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı uzak bir yerdedir. Ferhad'ın gönlündeki Şirin aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kayaların böğrüne böğrüne. Kayalar yarılır, yol verir suya. Zaman geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir sanki şehirde Mehmene Banu, bakar ki kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat’a. Su kanallarını takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhat’a ulaşır. Ferhat’ın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da. “Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin'in öldü. Bak sana helvasını getirdim” der. Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner. “Şirin yoksa dünyada yaşamak bana haramdır” der. Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üzerine bütün ağırlığıyla oturur. Ferhat'ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten “ŞİRİN !” seslenişleri yankılanır kayalarda. Ferhad'ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar ki Ferhad cansız yatıyor. Atar kendini kayalıklardan aşağıya. Cansız vücudu uzanır Ferhad'ın yanına. Su gelmiştir, akar bütün coşkusuyla, ama iki seven genç yoktur artık bu dünyada. İkisini de gömerler yan yana. Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş, sevenlerin anısına, ama iki mezar arasında bir de kara çalı çıkarmış. iki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için. ve ikisini konuşmak üzere baş başa bırakır. Ferhat Hüsrev’in dileğini yerine getirir ve Şirin’den ayrılır. Bu arada saray ve şehir su sıkıntısı çekmektedir. Su gelmesi dağın delinmesine bağlıdır. Daha önce bunu deneyenler, çöküntü altında kalarak can vermişlerdir. Ferhat bu iş için gönüllü olur. Kral Hüsrev Şirin ile Ferhad’ın birbirlerini sevdiğini anlamıştır. Onları birbirine kavuşturmaya karar verir. Ferhad bu arada dağda çalışmalara başlamıştır. Meryem’in yardımcısı olan Rahsane Ferhad’ı dağda bulur. Ona, umudunu tamamen kesmesi için Şirin’in öldüğünü söyler. Ferhad yürekten yıkılmıştır. Hırsla, acıyla ve sabırla sağı delmeye devam eder ama bir çöküntü ölmesine sebep olur. Şirin haberi alınca Ferhad’ı bulur, sevdiğinin acısına dayanamaz ve o da oracıka can verir. İki sevgilinin ruhları ölümsüzlük aleminde birleşecektir.

FEDAİLER (1966)

Senaryo ve Yönetmen:Kayahan Arıkan
Kamera:Sami Acun
Yapım:Olguner Film / Necati Olguner


Oyuncular: Salih Güney, Sevinç Pekin, Hayati Hamzaoğlu, Serap Olguner


Konu: Kıbrıs'ta çetecilerle mücadele eden mücahitlerin kahramanlık öyküsü.

FATİHİN FEDAİSİ (1966)

Yönetmen: Tunç Başaran
Senaryo:Safa Önal
Foto Direktörü:Orhan Kapkı
Yapım: Sine Film/Muzaffer Arslan Erman Film/Hürrem Erman


Reji Asistanı: Funda Öktem, Laboratuar Şefi: Hilmi Başcan, Montaj-Senkron: Turgut İnangiray, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Laboratuvar: Gani Maraşlıoğlu, Hayrettin Bulut, Erdoğan Dolapçı, Haydar Özdemir, Tahsin Demircan, Ziya Uçar, Işık Teknisyeni: Nuri Pözüt, Asım Artav, Set: Halis Özer, Recep Koçak, Salih Güner, Seslendiren: Yorgo İliadis, Asistanı: İlia İliadis, Ar Direktör: Semih Sezerli, Kostümler: Stavro Yuanidis, Dekoratör: Fethi Oğuz,
(Erman Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır).


Oyuncular: Kartal Tibet, Tijen Par, Sevda Ferdağ, Kenan Pars, Süleyman Turan (Fatih), Cahit Irgat, Ayfer Feray, Devlet Devrim, Mümtaz Ener, M. Ali Akpınar, Yavuz Karakaş, Feridun Çolgeçen. Zuhal Aktan, Zeki Alpan, Birsen Ayda, Aynur Aydan, Lale Belkıs, Sevgi Can, Oktar Durukan (Attila, Hun Kralı), Hüseyin Kutman, Moris, Behçet Nacar, Ahmet Danyal Topatan, Kayhan Yıldızoğlu, İhsan Yüce. Osman Türkoğlu, Ahmet Turgutlu, Faik Coşkun, Sami Hazinses, İlhan Hemşeri,


Konu: Sancakbeyi Murat'ın gizli bir görevle gittiği Bizans'taki kahramanlık öyküsü : Sultan Mehmet (Fatih) Osmanlı Devleti'nin geleceğini güvence almak için Sancakbeyi Murat'ı (Kartal Tibet) Bizans İmparatorluğu'na önemli bir görevle gönderir. Sancakbeyi Murat'ın üstesinden geleceği üç önemli görevi vardır: ilki Osmanlı tahtına göz diken Murat Han'ın kardeşi Orhan Çelebi ile Fatma Sultan'ın iznini bulup onları kaçıracak, ardından Bizans imparatoriçesi Theodora'nın d il ler e destan hazinesini ele geçirecek ve sonra da Ayasofya'da saklanan kutsal imparatorluk tacını elde ederek Bizans'ın manevi açıdan güçsüz düşmesine neden olacaktır. Sultan Mehmet "Ya ben Bizans'ı alacağım, ya da Bizans beni" diyerek Sancakbeyi Murat'a babadan kalma kılıcı verip onu Bizans' a gönderir. Bu arada Osmanlı'nın iyi niyet elçileri de diplomatik yoldan Bizans'la ilişki kurmak için Constantinapole'un yolunu tutarlar. Elçiler, Bizans imparatoru Constantin'e kenti savaşmadan teslim etmesini, teslim ettiği takdirde tüm özgürlüklerinin korunacağını ve boş yere insan ölmemesini tavsiye ederler. imparator ise Katoliklerle anlaşma yaparak küçük bir haçlı seferi düzenleyerek Osmanlı’ları yok edeceğinden söz eder. Ve bu buluşmadan hiçbir netice alınmaz. imparator Constantin'in Katoliklerle birleşip güçlenme isteği başta prenses Zori olmak üzere hiçbir Bizans üst düzey yetkilisinin işine gelmez. Bizans'ın bölüneceğinden kuşku duyarak imparatoru devirip yerine prenses Zori'yi getirmek isterler ve bunun için çalışmalara başlarlar.ancak beyi Murat, Sultan Mehmet'in verdiği görevleri yerine getirmeye başladığı sırada Osmanlı ordusu da İstanbul'un fethi için Edirne'de hazırlıklara başlar. İmparator Constantin elinde bulunan Murat'ın oğlu Orhan Çelebi'yi Sultan Mehmet'e karşı bir koz olarak kullarım ak ister ve onu ordu ve silah vererek "kardeşi kardeşe kırdırmak için" Osmanlı ile savaşmasını söyler. Ama Orhan Çelebi buna yanaşmaz. Constantin yeni entrikalar peşinde koşarken Edirne'de toplanan Osmanlı ordusu da Constantinapole'e doğru yola çıkar.

FAKİR VE MAĞRUR (1966)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Bülent Oran (*)
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım: Kadri Film / Kadri Yurdatap


Yönetmen Yardımcısı: Tolgay Ziyal, Şeref Gedik, Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Senkron: Özdemir Arıtan, Taner Oğuz,



Oyuncular: İzzet Günay (Osman), Selda Alkor (Gül), Kenan Pars (Ahmet), Figen Say (Jale) Kemal İnci (Hamdi), Nedret Güvenç (Ayten), Atıf Kaptan (Atıf), Ege Erkanat (Engin), Ertğrul Bilda (Ertuğrul), Lebibe Çakın (Ayten’in kayınvalidesi,), İlhan Hemşeri, Cüneyt Türel (Osman), Sevim Sevil, Muammer Gözalan (Ekrem), Ayşin Atav, Levent Adan

Konu: Milyoner babasının sevdiği adamdan ayırmak istediği bir kızla, zengin olan avukatın aşk öyküsü.

______________________________
(*)Amerikalı yönetmen: Vincent Sherman’ın yönettiği Richard Powell’in romanından, James Gunn’un senaryolaştırdığı Yaung Philadelphians “Genç Filedelfiyalı” (1959) filminden uyarlama. Fişlmde başlıca rolleri, Paul Newman, Barbara Rush, Alexis Smith oynamışlardır.

FAKİRİN MEMET (1966)

Yönetmen: Ferit Ceylan
Senaryo:Suha Doğan
Kamera:Fevzi Eryılmaz
Yapım:Kent Film / Ferit Ceylan


Oyuncular: Ahmet Mekin, Nurlan San, Baki Tamer, Süha Doğan, Mine Soley, Necati Er

FAKİR ÇOCUKLAR (1966)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo:Bülent Oran
Kamera:Cahit Engin
Yapım:Uğur Film/Memduh Ün, Kadri Film/Kadri Yurdatap


Oyuncular: Fatma Girik, Reha Yurdakul, Gürel Ünlüsoy, Cahit Irgat, Funda Postacı, Nilüfer Uygur, Erol Tezeren, Özkan Yılmaz, Mine Soley


Konu: Yusuf Vehbi'nin başrolünü oynadığı aynı isimli Mısır filminin yerli uyarlaması.


Memduh Ün Anlatıyor:
Kayıp filmlerimden biri bu. Negatifleri güya korundukları Belediye depolarının birinde yandı kül oldu çünkü. Bugün seyretmek olanaksız “Fakir Çocuklar”ı ve filmden fazla bir şey anımsamıyorum.


Yalnızca Mısırlı oyuncu Yusuf Vehbi'nin aynı adı taşıyan ve büyük hasılat yapan filminden Bülent Oran'ın bir uyarlaması olduğunu söyleyebilirim. 2008 yılı içinde kaybettiğimiz, dostum yapımcı Kadri Yurdatap'ın babası Selami Münir Yurdatap Arap kökenli, dünya iyisi bir insandı. Arapça bildiği için oynayan Mısır filmlerinin 15-20 sayfalık özetlerini hika-ye tadında yazardı. Yayınlanan bu hikayelerin epey okuru vardı bu yayınların. Bu film özetinden faydalandığımızı hatırlıyorum. Fakir Çocuklar adından da anlaşılacağıgibi bir melodramdı, fakat Mısır filmi gibi bir gişe getirisi olmadı, Bu da doğaldı. çünkü aceleyle çekmiştim, özenmeden. “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor”, Kabalcı Yayınları, Ağustos 2009-İstanbul”

FAKİR BİR KIZ SEVDİM (1966)

Yönetmen: Sırrı Gültekin
Eser ve Senaryo: Sadık Şendil
Kamera: Nedim Akanlar
Yapım: Gültekin Film / Sırrı Gültekin


Kamera Asistanı: Ali Özügül, Müzik Direktörü: Metin Bükey, Laboratuvar: Cemil Orhon (Şef), Süleyman Koyuncu, Erol Yıldırım, Montaj: Ali Ün, Senkron: Cevat Sezer, Negatif Montaj: Oral Özütürk, Sesleri Alan: Makro Buduris, Prodüksiyon Amiri: Kayhan Berker, Işık: Ender Işık Servisi, Jenerik: Refik Onnubil, Prodüktör Asistanları: Kadir Çakar, İsmet Özçınar, Deniz Kaya, Telesine: Marg Video Stüdyoları: Temel Güner, Emin Zengel

Oyuncular: Cüneyt Arkın (Cüneyt), Gönül Yazar (Gönül), Münir Özkul (Kaptan), Semih Sezerli (Kaptanının yeğeni), Tanju Okan (şoför), Oya Tarı (Gigi), Feridun Çölgeçen (Ahmet Bakıroğlu, Kudret Şandra (terzi), Ahmet Turgutlu, (Sansar), Hüseyin Zan (Niyazi), Elif İraz, Nuri Tuğ, Fahri Ünsal, Kayhan Berker, Müşerref Çapın (Giginin annesi), Adnan Mersinli, Şarkılar: Gönül Yazar, Tanju Okan


Konu: Nişanlısı Gigi’nin “Hello, Joe!” diye seslendiği Cüneyt, yakışıklılığı ve varsıllığı ile yüksek sosyetede önemli bir kişi olabilecekken, aksine o çevreden ve ‘(sabah sabah) viski içmek, bezik oynamak, partilere katılmak’ gibi züppeliklerden hoşlanmaz. Çevresindekilerin sevgilerini sınamak için, babasının ‘büfe ve müzik getirteceği doğum günü partisinden’ önce kaymak tabakanın kuaför ve terzileri aracılığı ile ‘bir balon uçurur’; Bakır kralı Ahmet Bakıroğlu iflas etmiştir. Öngörüleceği gibi toplantıya (Gigi’nin, nişan yüzüğünü geri getiren hiz-metli dışında) kimse gelmez. Delikanlı işi daha da ileri götürür; ‘Bıktığı bu çevreden uzaklaşıp’, iflas söylentilerine karşın “Ben seni bırakmam, para da istemem” diyen şoförlerinin Haliç’teki gecekondu mahallesine, ‘hasretini çektiği insanların alemine’ [‘Sokak Kızı’ (1962) filmindeki Nihat’a benzer şekilde] yoksul biri gibi karışır. Babasına da “Sıkılıyorum. İzin verirseniz İtalya’ya kadar gideyim.
Roma’yı pek severim. Tam da opera mevsimi” diyerek, ortalarda görünmeyeceği günlerin gerekçesini hazırlar. Gerçek olmasını hep istediğimiz o mahallede Kaptan’la(yeğenleri) Gönül ve ona yan bakanı ‘ufalayan’ kıskanç abisiyle (Semih Sezerli ve Tanju Okan’ın filmdeki isimleri hiç söylenmiyor), Vefalı Niyazi ve Garson Sansar’la karşılaşıyor(uz). Onların zor ama umut dolu yaşamlarını ve Haliç’in artık olmayan görüntülerini çok sevdik.


Bir gece “Dokunma bana, dut oldum ben” diyen Kaptan’ın, üzerinde bir gemi dümeni olan evinin bahçesinde anlattıkları; “Abim kaptandı. Bu kulübe onun gemisinin kaptan köşkü. Böyle iki tane gemimiz vardı..Bütün emeli beni okutmak, mektepli bir kaptan yapmaktı. Sonra bir gün bir kazada gidiverdi. Hem de yengemle beraber..Ortakları katakulliyle gemilerin üstüne oturdular..‘Ulan etmeyin’ dedim ‘Abimin bari kaptan kulübesini olsun bana verin’ dedim. Nasılsa işte bunu bana verdiler. Ee, yaşım 13, şu gördüğün iki velet kaldı mı benim elime. Sonra gel de oku..Verdim kendimi onları büyütmeye. Çocuklar büyüdükten sonra geldim buraya yerleştim. Ya işte böyle, sözde kaptan olacaktık çımacı bile olamadık.”


Cüneyt, onların yaptığı her işi yapar; Sırt hamallığı, çarşıda portakal satışı, genç kıza çamaşır için su taşıma ve odun kırma. Akşamları Kumkapı’da Kör Samet’in Meyhanesi’nde beraber içerlerken acemice de olsa “Hieeyt” diye bağırmayı bile öğrenir. Bu sırada, şimdilerde hayal dahi edilemeyen ama o zamanlar en azından olmasını isteyebildiğimiz bir şey olur ; Farklı sınıflardan Gönül ve Cüneyt arasında, dillendirilmese de bir sevgi başlar. Sesi güzel ama genç kız, şarkıcılık için “Kolay değil iyi bir yere girmek. Ya önceden meşhur olacaksın yahut da patrona..anlarsın ya..” diyerek ‘Buğulu Gözler’deki (1970) Canan ve ‘Bir Demet Menekşe’deki (1973) Nesrin gibi Almanya’ya gitmek üzeredir.


Cüneyt, soyadının ve parasının yardımı ile ona bir gazinoda iş bulur. Kazandığı ün ve para, Gönül’de olumsuz bir değişiklik yapmaz. “Kolay evlenemem ben. Gönlüm sevmeli gönlüm. Yoksa, bakır kralının oğlu bile vız gelir bana.” Kendisine, şarkıcılıktayardım eden kişinin Cüneyt, onun da bakır kralının oğlu olduğunu anlayınca, incinip Almanya’ya gitmeye karar verir. Türk Hava Yolları’nın 012 sayılı uçağında, Hamburg’a gittiğine, gözyaşları içinde pişman olmuş


ken bir el, Cüneyt’in eli bir mendil uzatır. Ama, Gönül'ün yaşlı gözlerini mendil değil delikanlının dudakları kurutuyor. (Murat Çelenligil)

FABRİKANIN ŞOFÖRÜ/Kanlı Aşk (1966)

Yönetmen: Ümit Utku
Senaryo:Safa Önal
Kamera: Yılmaz Gürbüz
Müzik: Nuri Sesigüzel
Yapım: Kervan Film / Ümit Utku


Oyuncular: Nuri Sesigüzel, Fatma Girik, Necdet Tosun, Necdet Çağlar, Muazzez Arçay, Tevhid Bilge, Tansu Sayın, Osman Türkoğlu, Süheyl Eğriboz, Nuri Tuğ, Muzaffer Yenen. Teviik Soyurgal, Hüseyin Salıcı, Necati Dalgakıran, Yavuz Işık, Doğan Özinan, Gülten Ceylan, Mustafa Yavuz, Serkis Kiraz, Mehmet Büyükgüngör , Çocuk Oyuncu: Nilgün Utku


Konu: Ali (N. Sesigüzel) kendi köyünden Memiş ağanın (O. Türkoğlu) kızı Ayşe'ye (F. Girik) aşıktır. Fakat Memiş ağa kızını zengin birine vermek istemektedir. Hatta damat adayı da hazırdır. Ali bunu duyunca Ayşe'yi kaçırır ve evlenirler. Fakat Ayşe'nin ağabeyleri peşlerini bırakmazlar. Fakat aralarında çıkan çatışmada Ali iki kardeşi de vurur ve hapse girer. Ali hapisteyken bir kızı dünyaya gelir. Ali'nin uzun zaman yatacağı düşünürken çıkan afla serbest kalır. Memiş ağa küçük torunu Gül'ü (N. Utku) babasına düşman olarak yetiştirmektedir. Buna Ayşe'de engel alamamaktadır. Ali köye döndüğünde küçük kızını düşmanı olarak bulur. “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”

EŞREFPAŞALI (1966)

Yönetmen:Erdoğan Tokatlı
Yönetmen Asistanı: Çetin İnanç,
Senaryo:Safa Önal
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım:Dadaş Film/Kadir Keseme





Oyuncular: Yılmaz Güney (Kudret), Nebahat Çehre (Ayşe), Kadir Savun (Ayı), Aydemir Akbaş (Ayı’nın yavrusu), Feridun Çölgeçen (Ali Bey), Ergun Köknar, Senih Orkan (Amcaoğlu), Erol Günaydın (Mıstık), Tuncer Necmioğlu (Fakülteli), Ali Şen (Halil), Özdemir Ayhan (Hasan), Atilla Ergün (Arnavut Kamil), Renan Fosforoğlu (Remzi), Faruk Panter (Ali Bey’in adamı), Rıza Pekkutsal, Muadelet Tibet (Şerife Abla), Dündar Aydınlı (Kabadayı), Zeki Sezer (misafir), Hakkı Haktan (Brekçi), Hicri Yılmaz, Müşerref Çapın (Ali Bey’in karısı), Şenay Koncay, Ahmet Koç (Garson), Giray Alpan, Ekrem Gökkaya, Çetin Başaran, Sevinç Pekin, Giovannbi Scognamillo

Konu: Fakir mahallenin zengin işadamların-dan Ali Bey (Feridun Çölgeçen) yoksul halkın evlerine gözünü dikmiştir. Amacı, evleri yıkıp ucuz fiyatla kapatacağı arsalar üzerine, Amerikalılarla ortak bir turşu fabrikası kurmaktır. Mahalle halkına evlerini boşaltmaları için para dağıtır. Mahallenin iri kıyım ünlü kabadayısı Hasan'ı (Özdemir Aydın) arkasına almıştır. Ali Bey'in Paris'te yaşayan kızı Ayşe (Nebahai Cehre), babasını ziyarete gelir. Evler boşaltılacaktır. Üç yıl hapiste yatıp çıkan mahallenin delikanlılarından Kudret (Yılmaz Güney), arsaların yok pahasına ele geçirilmesine karşıdır. Ayşe'yle tanışıp babası Ali Bey'i arar. Mahalledeki kahveye uğrar. Kahvede kabadayı Hasan'ın özel bir koltuğu vardır. Bu koltuğa oturmaya kimse cesaret edemez. Oturan dayağı yer. Kahvedekiler Kudret'i uyarırlar. Delikanlı kulak asmaz, çevresindekilerin meraklı bakışları arasında koltuğa gömülüp bacak bacak üstüne atar. Haber üzerine Hasan çıkagelir. Herkes Kudret'in feci bir dayak yiyeceğini düşünürken, delikanlı dev yapılı kabadayıyı bir güzel döver, Kudret'in şöhreti tüm mahalleye yayılır.
Ali Bey, evleri boşaltmaları için mahalle halkına baskı yapar. Meydanda topladığı ev sahiplerine, fabrika kurulup hizmete girdiğinde herkesin iş sahibi olacağı sözünü verir. Evlerin yıkılacağı gün, Kudret, Ali Bey'in adamlarıyla kapışır. Polis gelip, kavgacılarıkarakola götürür ve ifadelerini alır. Uyanık işadamı mahalle sakinlerine boş kâğıtlara imza artırmıştır. Serbest bırakılan Kudret, ev sahiplerini uyarır. Ali Bey dolandırıcıdır.


Bu olaydan sonra Ali Bey'le Kudret arasında amansız bir savaş başlar. Adamı, kaba-dayı Hasan'a başvurup, işini bozan Kudret'in ortadan kaldırılmasını emreder. Ali Bey'in diğer iki adamı, Fakülteli (Tuncer Necmioglu) ile Amcaoğlu (Senih Orkan), halkı kendi yanlarına çekmek için çeşitli vaatlerde bulunurlar. Karşılarına çıkan Kudret, her ikisini de mahalle ortasında döver. Şikayet üzerine ne-zarete atılan Kudreti, Ali Bey'in kızı Ayşe kurtarır. Kefil olmuştur. Kızının da düşmanından çıkması Ali Beyi çıldırtır, kızıyla tartışır.


Kandırıldıklarının halâ farkında olmayan mahalleli, evlerinden taşınırlar. Davasında yalnız kalan Kudret, direnir, evini boşaltmaz. Gizlice Ayşe'yle buluşup dertleşir. Onu anlayan yalnızca Ayşe'dir. Hasan'dan sonra Kudret’i Amcaoğlu ile Fakülteli arar. Silahlanıp onu öldüreceklerdir. Mahalle ortasında kanlı bir çarpışma dönerken, Amcaoğlu onu sırlından vurur. Ayşe, polislerle birlikte olay yerine geldiğine Kudret de yaralı olarak yerde, annesi başındadır. Ali Bey, dolandırıcılık suçuyla 20 yıla mahkûm olur. Kudret, iyileşir. Mahalleli, boşalttıkları evlerine kavuşur. “Agah Özgüç”


► Filmin senaryosu, çekime başlanmadan önce Aydın Engin tarafından yazıldı. Ancak çekim sırasında senaryoya eklemeler ve çıkarmalar yapılarak değiştirildi. Erdoğan Tokatlı ile Yılmaz Güney, film selinde Eşrefpaşalı'nın senaryosunu ortaklaşa yeniden yazdılar (Erdoğan Tokatlı’yla 10 Şubat 2004 tarihli konuşmamızdan). Ayrıca filmin video kaseti, Almanya'da Ulus Video kuru


mu tarafından Kudret adıyla çıkarıldı. (Agah Özgüç)

EŞKIYA (1966)

Yönetmen:Hicri Akbaşlı
Senaryo:Veli Akbaşlı
Kemeraman: Mengü Yeğin
Müzik ve Türküler: Şükrü Osmanoğlu
Yapım: Altın Film / Uğur Terzioğlu 


Oyuncular: Sibel Göksel, Tanju Korel, Ali Cağaloğlu, Osman Tükoğlu
Konu: Dağa çıkıp, kocasını ve oğlunu öldü-ren adamdan intikam alan bir kadının öyküsü.

ERKEK VE DİŞİ (1966)

Yönetmen: Halit Refiğ
Hikaye  Halit Refiğ,
Diyalog Bülent Oran “Prosper Merimee’nin “Karmen” isimli romanından uyarlama”
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün


Prodüksiyon Amiri:
Melih Altınışık, Asistanları: Savaş Eşici, Sevil Urfalı, Erol Batıbeki, Sohban Koloğlu, Cemal Yılmaz, Müzik: Metin Bükey, Şarkılar: Sevim Şengül, Montaj: Özdemir Arıtan, Seslendiren: Tuncer Aydınoğlu, (Acar Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)


Oyuncular: Fikret Hakan (Burhan Özdemir), Selda Alkor (Sevtap), Reha Yurdakul (Komiser Mahmut), Kuzey Vargın (Recep), sevda Nur (Meral), Özkan Yılmaz , Saadet Eliaçık (Nurinisa Namlı), Haydar Karaer (Av. Ethem), Memduh Ün (Faik)


Konu: Bir esrar şebekesini ortaya çıkaran bir polis memuruyla iki güzel kızın macera öyküsü.

ERKEK SEVERSE (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Orhan Aksoy “Frank Yerby’nin “Gurur Şatosu” isimli romanından uyarlama ”
Kamera:Orhan Kapkı
Yapım:Orhan Film / Hayrettin Aksoy, Orhan Aksoy


Laboratuar: Hayati Akbulut, Erdoğan Dolapçı, Laboratuar Şefi: Hilmi Başcan, Gani Maraşlıoğlu, Ses Kayıt: İlia İliadis, İlia İliadis, (Erman Film Stüdyolarında hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Ediz Hun (Ömer), Filiz Akın (Nilgün), Ajda Pekkan (Serap), Reha Yurdakul (Bülent), Gülseren Aksoy (Mine), Cahit Irgat (Cahit Irgat), Behçet Nacar (Fedai), Faik Coşkun, Hüseyin Zan, Faruk Panter, Hakkıı Kıvanç, Selahattin İçsel (Faik Baba), Kudret Karadağ (fedai), Haydar Karaer (fedai), Hüseyin Güler (fedai), Mehmet Büyükgüngör, Ahmet Turgutlun (Muhtar), Zeki Sezer,


Konu: Gözü yükseklerde olan bir gencin, bu uğurda sevdiği kızı terk ederek,zengin bir kızla evlenerek ticari hayatta hiç bir engel tanımadan yükselişinin aşk öyküsü.

ELİ MAŞALI (1966)

Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo: Hulki Saner
Kamera: Kriton İlyadis
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Saner Film / Hulki Saner


Oyuncular: Türkan Şoray, Ediz Hun, Reha Yurdakul, Leman Akçatepe, Yılmaz Köksal, Muammer Gözalan, Cevat Kurtuluş, Meral Kurtuluş, Doğan Tamer

Konu: Macera tutkunu bitirim bir kızın aşk komedi öyküsü

EL KIZI (1966)

Senaryo ve Yönetmen : Nejat Saydam (Orhan Kemal’in bir eserinden)
Kamera: Melih Sertesen
Yapım: Acar Film / Murat Köseoğlu


Dekorlar: Fethi İnan, Bilal Uysal, Reji Asistanları: Zeki Dinçoy, Operatör Asistanı: Tosun Bayrı, Prodüksiyon Asistanı: İbrahim Sevin, Aksesuar: Nazım Akbulut, Işıklar: Fehmi Eryılmaz, Ahmet Ateş, Montaj: Özdemir Arıtan, Negatif Montaj: Ali Berkan, Senkron: Taner Oğuz, Arif Özalp, Laboratuvar: Recai Karataş, Tanas Petridis, Besteler ve Müzikleri İdare eden: İbrahim Özaral, Prodüksiyon Amiri: Melih Üstüngör, Sesleri Alan ve Müzik Aranjmanı: Tuncer Aydınoğlu, (Acar Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir. )


Oyuncular: Türkan Şoray (Nazan), Ekrem Bora Mazhar), Cahide Sonku (Saime), Çolpan İlhan (Nesrin), Suzan Avcı (Neriman), Tunç Oral (Haldun), Handan Adalı (Naciye), Taner Erhal, Hüseyin Zan (Sami), Feridun Çölgeçen, Erol Solak, İsmail Varol, Vahit Volkan, Nezihe Güler, Nevin Nuray, Küçük Yıldız: Taner Erhal, Misafir Aktör: Sadettin Erbil,


Konu: Kocasından ayrıldıktan sonra kötü yollara düşen bir kadınla yıllardan beri ayrı kaldığı oğlunun dramatik öyküsü.