Powered By Blogger

6 Ekim 2015 Salı

GÖNÜLDEN GÖNÜLE (1961)

Senaryo ve Yönetmen Süha Doğan
Kamera Ali Yaver
Müzik Alaettin Yavaşça
Yapım Nil Film  / Seyit Borçetin


Oyuncular: Türkan Şoray, Leyla Sayar, Efgan Efekan, Hüseyin baradan, Atıf Kaptan, Salih Tozan, Özdemir Han, Semih Sezerli, Şakir Arseven, Muammer Gözalan, İhsan Devrim, Yavuz Caner, Dursune Şirin, Şaziye Moral, Yavuz Caner


Konu: Bestekâr Şevki beyle, paşa kızı Nazan'ın aşk öyküsü.

GÖNLÜM YARALI (1961)

Senaryo ve Yönetmen Muharrem Gürses
Foto Direktörü Lazar yazıcıoğlu
Yapım Yakar Film / Suzan Yakar Rutkay


Oyuncular: Muhterem Nur, Adnan Şenses, Atıf Kaptan, Nebile Teker, Muharrem Gürses, Aziz Basmacı, Mümtaz Ener, Ahmet Tarık Tekçe


Konu: Yeşilçam’da şarkılı filmlerin rağbette olduğu dönemlerde Adnan Şenses’in şarkılarıyla dolu bir şarkıcının öyküsü.

ESMER DELİKANLI

Yönetmen Yavuz YalınkılIç
Senaryo Baki Tamer
Kameraman Muzaffer Pekgüleryüz
Yapım Yasemin Film


Oyuncular: Baki Tamer, Oktar Durukan, Suzan Avcı, Mine Coşkun


Konu: Şuh bir kadın uğruna yuvasını yıkan bir babanın öyküsü

DÜĞÜN ALAYI (1961)

Senaryo ve Yönetmen Hulki Saner
Kamera Kosta Psaros
Yapım Bronz Film / Hulki Saner


Oyuncular: Belgin Doruk (Mine), Eşref Kol-çak (Erol), Suzan Avcı (Mimi), Hulus Kentmen (Murat)


Konu: Erol'la sevgilisi Mimi bir gezi dönüşü arabaları bir köyde arıza yapınca Murat'ın otelinde kalırlar ana Nimi sabırsızdır kalmak istemez atlı bir arabayla Erol ve Mine tarafından İstanbul'a uğurlanır. Dönüşte atın kaçmasıyla eski bir değirmende gecelemek zorunda kalan Erol'la Mine hakkında köyde dedikodular başlar ve mecburen evlenip İstanbul'a gelirler. Erol Mine'yi hep hakir görür aşağılar sonundada köye yolar ama pişman olur, onu sevdiğini anlamıştır. Acilen köye geri döner evlenmek üzere olan Mine'yi damadı döverek geri alır

DUVAKSIZ GELiN (1961)

Senaryo ve Yönetmen Suphi Kaner
Kamera Ali Uğur, Vedat Akdikmen
Yapım Yakar Film /Suzan Yakar Rutkay


Oyuncular: Fatma Girik, Tanju Özsu, Ahmet Tarık Tekçe, Nebile Teker, Sabiha izer, Mümtaz Ener, Semra Ünşiray, Aziz basmacı, Suphi Kaner


Konu: Birbirlerine komşu köşklerde oturan iki aile birbirlerine düşmanndırlar. Ailelerden birinin kızı diğerinin oğlunun ölümüne sebep olmuştur yıllar önce. Şimdide aynı ailelerin torunları birbirlerine aşık olmuştur. Bu aşk da aileleri barıştırmaya yetmez. Çünkü iki gen-cin gizli nikahı basılacak ve genç kız vurulacaktır.

DOĞMADAN ÖLENLER (1961)

Senaryo ve Yönetmen Türker İnanoğlu
Operatör Mustafa Yılmaz
Yapımcı Tual Film Hasan Tual 


Oyuncular: Turgut Özatay, Gülistan Güzey, Oktar Durukan, Nilgün Esen, Necdet Tosun, Faik Coşkun, Atıf Kaptan, Suphi Kaner, Yavuz Caner, Tanıl Ergun, 


Konu: Hizmetçilik yapan bir kadınla, çocu-ğunun dramatik

DİKENLİ GÜL (1961)

Yönetmen Dr. Arşavir Alyanak
Senaryo Bülent Oran
Foto Direktörü Gani Turanlı
Yapım Pesen Film / Nevzat Pesen


Reji Asistanı: Mehmet Arslan, Operatör Asistanı: Ahmet Erhun, Laboratuvar: Yılmaz Arslan, Hayati Akbulut, Tanas Pekridis, Montaj-Senkron: Turgut İnangiray, Sesleri Alan Marko Buduris, (Erman Film stüdyosunda hazırlanmıştır)



Oyuncular: Orhan Günşiray, Türkan Şoray, Suna Selen, Salih Tozan, Ahmet Tarık Tekçe, Handan Adalı, Gürdal Onur, Sami Hazinses, Mehmet Arslan, Aysal Tanju, Necdet Tosun, Ömer ve Nadia,

Konu.: Hırsız bir sokak kızıyla, maceracı bir gencin güldürüsü.

DERBEDER (KIRIK AŞK) (1961)

Yönetmen Abdurrahman Palay
Senaryo İrfan Sabuncu
Müzik Zeki Duygulu
Kamera Ali Yaver
Yapım Dar Film / Sıtkı Şumnulu


Oyuncular: Muhterem Nur, Abdurrahman Palay, Ahmet Tarık Tekçe, Gönül Bayhan, Şaziye Moral, Suna Pekuysal


Konu: Kendisini fakir olarak tanıtan ve hizmetçilik yapan zengin bir koızla fakir delikanlının aşk öyküsü.

DELİ GÖNÜL (1961)

Senaryo ve Yönetmen Tekin Akpolat
Kamera Vedat Akdikmen
Yapım Akpolat Film / Tekin Akpolat


Oyuncular: Muhterem Nur, Abdurrahman Palay, Ahmet Tarık Tekçe, Gönül Bayhan, Şaziye Moral, Suna Pekuysal


Konu: Kendisini fakir olarak tanıtan ve hizmetçilikj yapan zengin bir koızla fakir delikanlının aşk öyküsü.


DAĞLARIN ASLANI SEPETÇİOĞLU “*” (1971)

Yönetmen İhsan Sedat
Senaryo ve Müzik Sadi Yaver Ataman
Yapım And Film / Turgut Demirağ


Oyuncular: Çolpan İlhan, Yılmaz Duru, Yavuz Caner, Diclehan Baban, Ahmet Tarık Tekçe, Ali Şen
_______________________


(*)“ SEPETÇİOĞLU” Kastamonu’nun Araç ilçesinin Yukarı Avşar köyünden. Babasının bir karış toprağı yok. Köylük yerde topraksızlık kötü. El eline muhtaç eder topraksızlık. Muhtaç eder ki, gündelik işler karın doyurmaz. Eli görür, cebi görmez insanın. Osman-’ın babası da öyle. N’apsın? Ek bir gelir gerek. Sepet yapıp satıyor. Hani çok bir şey kazanmıyor ama, geçinip gidiyorlar.Babasının ölümünden sonra Osman güç durumlara düşüyor. Geçim sıkıntısı çekiyor. Köyü terketmek zorunda kalıyor sonunda Varıp Kastamonu’ya yerleşiyor. Baba mesleği sepetçiliği de iş ediniyor kendisine. Zaten bir anası, bir kendi. Geçinip gidiyorlar. Kollu sepet, ekmek selesi, küfe, çeşit çeşit. Küçüklü büyüklü. Günde birkaç tane yapıp satıyor. Bir de şu var ki, devir çok eski. Anadolu beylerin elinde. Her beylik kendi bölgesinde yaşayanlardan sorumlu. Yani ki, onların kazancını beylikler vergiliyor. Beyin emrinde sipahiler. Köy köy; kent kent dola-şıp kazançlarının bir kısmını topluyor. Ama öyle bir toplayış ki, düşman başına. Sipahilerin dediği dedik, çaldığı düdük. Varıyorlar harmanın başına “Bu harmandan elli gülek buğday ayırın aşar olarak” diyorlar. O ka-dar. çiftçinin eli kolu bağlı. Harmandan elli gülek buğday çıkar mı, çıkmaz mı. Belli de-ğil. Çıkarsa geriye ne kalır.


Kışın çoluk çocuk ne yer. Soran yok. Ya gelecek yılın tohumluğu? Sipahiler zalim! Gaddar! Şundan ki, sırtları kalın sipahilerin. İlk güvenceleri “Bey” sipahilerin. Sonra “Beylerbeyi”. Sonra da “Padişah”. Padişah açıyor ağzını “Şunca buğday, şunca arpa. Şunca deve gerekli bana” diyor. O kadar! Emri beylerbeyi alıyor, bey’e iletiyor. Bey de sipahilere. Ha, bir de “mültezim” denilen gelir toplayıcılar var. Filan köyün tüm gelirini kabala alıyor. Yani, bey istediği öşrü bildiri-yor. Diyelim ki bey köyden yüz çuval pirinç istiyor. Bunu mültezim köylüden topluyor. Ayrıca kendisi için de ek yapıyor buna. Artık insafına kalmış. Ne kadar pay isterse onu da ekleyip varıp köylüye bildiriyor. “Ürününüzden şuncasını öşür olarak istiyo-rum. Filan yere getirip teslim edeceksiniz.” O kadar! Kim ki istenileni vermedi, ferman padişahtan. İnsaf sipahiden İşte Sepetçioğlu’nun yaşadığı devir, bu devir. Sepetçioğlu’nun yaşadığı beylik de İsfendiyaroğulları Beyliği. İsfendiyaroğlu Hamza Bey’de din-iman kıt! İnsaf vicdan hak getire! Öşrü artırdıkça artırıyor. Köylü bir deri bir kemik. Umurunda değil beyin. Durmadan daha çok vergi alınması için emir yağdırıyor.


 Sepetçioğlu o zamanlar daha “efe” değil. Osman diyor herkes! “Sepetçioğlu Osman”. Günlerden bir gün, dükkanında sepet örüyor Osman. Kapı tekmeyle açılıyor. “Hamza Bey’in emridir. Hafta sonuna kadar yüz tane sepet vere-ceksin öşür olarak. Ellisi sele, ellisi kulplu ol-sun”. Tak kapı sipahiler dışarda. Sepetçioğlu almış başını ellerinin arasına. Başlamış hesaplamaya. Günde iki sepet örse, hafta sonuna kadar oniki sepet yapar. Eldekileri de eklese, elli sepeti geçmez. Bunların tümünü verirse neyle geçinecek. Üstelik düğün hazırlığı var. Üçbeş kuruş bir kenara atmak gerek. Varıp anasına açmış durumu. Anası tasalı. “Oğlum sana kötülük yaparlar. Ne yapıp yap, istediklerini yerine getir. Baban rahmetli de çok çektiydi. Sepetleri yetiremeyince yollarda çalıştırdılar. Ev yapımında iş verdiler. Sen sen ol, çekin Osmanlı’dan. İstediklerini yetir. Yoksa iyi olmaz”. Olmazı belli. Ya çaresi? Ne yapsın Osman. Varıp komşu sepetçilerden ödünç sepet istese kim verir. Hepsi aynı durumda. Çaresiz Osman. Gözlerinde uykular kaçık. Hafta sonunu iple çekiyor. “Gelsinler. Durumu anlatırım. Nişanlıyım. Yakında düğünüm olacak. Biraz anlayış gösterin bana derim. Bunlar da insan. Canımı alacak değiller ya! Olanı alır giderler” diyor. İyi. Hoş! Ama evdeki Pazar çarşıya uymuyor. Hafta sonu gelip de sipahiler kapıya dayanınca işler karışıyor. “Vay efendim vay! Nişanlıymış da para gerekliymiş. Öküzün yamacına koşul da aklın başına gelsin. Gör bakalım, yol yapmak mı kolay yoksa sepet mi?” Osman’ın cevap vermesine kalmadan iki kişi yakalamış kollarından. Sürüye sürüye atın terkisine bağlamışlar. Sürmüşler atları doğru Bey’in huzuruna. Daha bir dolu adam bekliyor kapıda. Kiminin üstü başı lime lime, kiminin gözü yaşlı. Osman da girmiş aralarına. Girmiş ya, alıp veriyor, alıp veriyor. Çok geçmeden Bey görünmüş. Elinde nar çubuğu. Sıradan girmiş. “Demek emirlere karşı durur-sunuz. Canınız ucuz sizin. Keyfiniz bilir. Alın bunları yol yapımına koşun.” O kadar! Bey buyurur, beycik vurur. Adamlar sıra sıra dizilir yollara.Osman’ın içi içine sığmıyor. Osman tetikte. Osman yolun kuytusunu kolluyor. Sonra süzülüveriyor karanlıklara. Ver elini Kasta-monu. İlkin anasına varıyor. Durumu sergili-yor. “Böyleyken böyle. Canımı zor kurtar-dım. Bu işin oluru yok. Sizi size bırakıyorum. Ben bu işi Bey’in yanına koymayacağım. Onca zavallı adamın ahını alacağım Bey’-den”. Anası ürkek, “Oğul beyle yarışa çıkıl-maz. Kolu uzundur Bey’in. Sağ komaz seni. Kapısında kulu çok. Baş edemezsin” diyorsa da Osman kararlı. “Görsünler el mi yaman Bey mi! Dinsizin hakkından imansız gelir. Yanına koymam bunu. Sen benim baba yadigarı tüfeğimi ver. Nişanlıma da gözkulak ol” deyip atlamış atına. Doğruca nişanlısının evine. Nişanlısı da yürekli kız. Üstelemiyor hiç. Osman düşüyor yollara. Varıp Bey’in konağına ulaşıyor. Pusu kuru-yor. İsfendiyaroğlu Hamza Bey de at sırtın-da gezintiye çıkıyor çok geçmeden. Sözün kısası, Sepetçioğlu Osman, hakkından geli-yor Bey’in. Sonda da atını mahmuzlayıp Gülpü Dağına sığınıyor. Gaddar Bey’in ölümünü duyan halk sevinç içinde. Dilden dile anlatıyorlar Sepetçioğlu’nu. Bundan böyle de adını, “Sepetçioğlu Osman Efe”yapıyorlar. çokluk da Sepetçioğlu deyip kısadan kesiyor.

Bey öldü diye, beylik dağılmıyor elbet. Hamza Bey’in oğlu Rüstem Bey alıyor beylik sırasını. Babasından daha gaddar Rüstem Bey. Halkı daha çok eziyor. Bir tek Sepetçioğlu karşı duruyor Rüstem Bey’in buyruklarına. Buyruğa buyrukla karşı koyu-yor üstelik. Rüstem Bey, öşrün oranını artırın-ca o da buyrukluyor : “Filan gün, filan saat-te, falan yere şu kadar baş koyun getirin.” O kadar! Koyunlar gelirse gelir; yoksa Bey’in adamlarından bir kaçı gider. Gidecek adamları da iyi seçiyor Sepetçioğlu. En gaddarlarını, halka en çok eziyet edenini seçiyor sipahilerin.


Bey’de bir telaş. Atlılar çıkarıyor Gülpü Da-ğına. Boş. Halk seviniyor. Sepetçioğlu’nun adı dillerde. Herkes elinden gelen yardımı geri komuyor. Aç-susuz bırakmıyorBey bakıyor bu işin oluru yok. İşi kurnazlığa döküyor. Sepetçioğlu’nun anasıyla nişanlısı-nı yakalatıp getirtiyor konağına. Sonra da haber salıyor Sepetçioğlu’na : “Ya gelir teslim olur, ya da anasıyla nişanlısını boğdu-rurum.” Sepetçioğlu durumu öğrenince bir gece baskın yapıyor Rüstem Bey’in konağı-na. Anasıyla nişanlısını alıp kaçıyor. Kimi, “Beyin adamlarının arasında Sepetçioğlu’nu tutanlar vardı, onlar yardım etti” diyor; kimi, “Sepetçioğlu çatal yürekli. Bir nara atmış ki yerler yerinden oynamış. Kimsenin kılı kıpırdamamış” diyor.


Sözün özü, Sepetçioğlu, anasıyla nişanlısını da alıp Gülpü Dağına çıkmış yeniden. Adı daha da büyümüş. Halk daha tutar olmuş. Beyin yüreği korkulu. Öşürü, eziyeti bırakıp bir tek Sepetçioğlu’nun peşine takmış adamlarını. Sepetçioğlu derseniz üç can. Anasıyla nişanlısı da yardımdan çok yük oluyarlar ona. Sipahilerin yaklaşma haberini duyunca yer değiştiriyorlar. Gün oluyor aç-susuz, saatlerce yürüyorlar. Anası derseniz yaşlı. Yola dayanamıyor. Teslim olmayı da istemiyor. Biliyor ki Rüstem Bey sağ komaz bu kez. Derken sipahilerin tuzağına düşüyor-lar birgün. Sepetçioğlu, aslanlar gibi döğüşüyor. Nişanlısı da öyle. Ama anası; anası yürüyemiyor gayrı. Vuruşa vuruşa geri çekiliyorlar. Ama, uzun sürmüyor bu. Sipahi-ler dağın tepesini dolanıp arkadan sarıyor-lar. Daha çok dayanamıyor Sepetçioğlu.


Üçünün ölüsünü şenlikle şehire getiriyor sipahiler. Günlerce yiyip içip keyfediyorlar. Halk geriden geriden izliyor bu şenlikleri. Bir de türkü yakıyorlar Sepetçioğlu için. Alıp Sepetçioğlu’nun tüm yiğitliğini koyuyorlar bu türküye…


SEPETÇİOĞLU Sepetçioğlu bin ananın kuzusu, Hiç gitmiyor kollarımın sızısı, Böyle imiş alnımızın yazısı, Yassıl dağlar Osman Efem geliyor. Yaslan Sepetçioğlu yaslan, Laleli çimenli dağlara yaslan, Analar doğurmaz sen gibi aslan, Yassıl dağlar, Osman Efem geliyor aman!Kalk gidelim kışla önü aşağı, Salıvermiş ince belden kuşağı, Yaman olur Kastamonu uşağı, Yassıl dağlar, Osman Efem geliyor aman!
Kaynak: Yaşar Özürküt Öyküleriyle Türküler -3 İstanbul-2002 (www.gulum.net/hikaye)


ÇILGIN AŞK (1961)

Senaryo ve Yönetmen Muharrem Gürses
Kamera Rafet Şiriner
Yapım Nazar Film / Baki Üsküdarlı


Oyuncular: Muhterem Nur, Turgut Özatay, Muzaffer Nebioğlu, Ahmet Tarık Tekçe, Nezahat Tanyeri, Salih Tozan, Zeki Alpan, Mualla Sürer


Konu: Parayla herşeyi elde etmek isteyen zengin bir kadının öyküsü

ÇAPKINLAR

Senaryo ve Yönetmen Nevzat Pesen
Kamera Manasi Filmeridis
Yapım Pesen Film / Nevzat Pesen 


Oyuncular: Orhan Günşiray, Leyla Sayar, Hüseyin Baradan, Bedia Muvahhit, Lebibe Çakın, Sadri Karan

Konu: Gazeteci Faruk'la köpekleri kaybolan iki kız kardeşin maceralı öyküsü

CİLALI İBO ZORAKİ BABA (1961)

Yönetmen Mehmet Dinler
Senaryo Osman F. Seden
Kamera Kriton İIiadis
Yapım Seden Film / Yüksel Tanık


Seslendiren: Lami Kamil; Montaj ve Senkron: Zafer Davutoğlu; Neg. Montaj: Ali Berkan; Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Mahmut Babacan; Dekorlar: Zare Cirityan, Saim N. Bilge; Aksesuar: Cemil Paskap, Ali Kan, Prod. Amiri: Adnan İrkut; Işık Direktörü: Necati İltaç; Işık Yardımcıları.: İlhan Aslım, Fikret Güryalçın, Lütfi Güryalçın, Cafer Çelebi, Yön. Asist.: Orhan Aykanat; Kamera Asist.: Yavuz Gönenç; Müzik: Metin Bükey; Şarkılar: "Sevim Taniirek, Gönül Yazar, Muzaffer Akgün, Semra Atalay, Ahmet Ustün; Prodüksiyon: Yüksel Tanık, (Kemal Film Stüdyosunda çevrilmiş, Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Feridun Karakaya, Serpil Gül, Hüseyin Baradan, Suna Pekuysal, Rauf Alazan, Mualla Sürer, Necdet Tosun, Faik Coşkun, Mehmet Ali Akpınar, Muammer Gözalan, Ali Seyhan, Ayşe Dolar, Sevil Alagöz, Adnan İrkut, Hasan D. Danabaşoğlu, Halit Vurgun, Küçük Erol, Meral özer,

Konu: milyoner bir işadamını oğlu gangsterler tarafından kaçırılır cilalı ibo küçük çocuğu içeriye kadın kılığına girerek kurtarır

CAMBAZ KIZIN AŞKI (1961)

Yönetmen Türker İnanoğlu
Senaryo Safa Önal
Kamera Yılmaz Ceylan
Yapım Erler Film / Türker İnanoğlu


Yönetmen Yard: Metin Miroğlu, Şarkılar: Mehmet Serdengeçti, Sanat Yön: Sohban Koloğlu, Negatif Montaj: İlya Pençoğlu,Prodüksiyon Amiri: Arif Eriş, Montaj: Ertem Göreç, Laboratuvar: Cemil Orhon, Işık Şefi: Hüseyin Özşahin, Fotoğraflar: Turgut Ören, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Müzik: Fecri Ebcioğlu


Oyuncular: Efgan Efekan, Sabina, Turgut Özatay, Suphi Kaner, Atıf Kaptan, Saime Bekbay, Kadri Ögelman, Faik Coşkun, Mualla Sürer


Konu: Bir cambaz kızla, ailesinin evlenmelerine karşı çıktığı bir zengin gencin aşk öyküsü.

BÜLBÜL YUVASI

Yönetmen: Nejat Saydam, (Muazzez Tahsin Berkant'ın romanından)
Senaryo Nejat Saydam, Özdemir Birsel
Operatör Mike Rafaelyan
Yapım: Birsel Film / Nüzhet ve Özdemir Birsel


Müzik: Metin Bükey, Rauf Tözüm, Ses Mühendisi: Lâmi Kâmil, Reji Asistanı: Sedat Demir, Operatör Asistanı: Hüseyin Kutluk, Dekorlar: Sohban Koloğlu, Işıklar: Şimşek Prodüksiyon, Laboratuvar: Mihal Iskarpetis, Recai Karataş, Mahmut Boz, Negatif Montaj: Ali Berkan, Kurgu: Mehmet Bozkuş,


Oyuncular: Belgin Doruk, Göksel Arsoy, Kenan Pars, Altan Erbulak, Sadettin Erbil, Birsen Kaplangı, Sabiha İzer, Şaziye Moral, Lebibe Çakın, Sema Eriş , Nezihe Güler, Selahi İçsel, Fadıl Garan, Vahi Öz, Nilgün Özhan, Aynur Aynur Unan, Semra Eriş,

Konu: Zengin gencin aradan çekilmesi sonucu fakir sevgilisiyle evlenen bir kızın Öyküsü