Powered By Blogger

8 Ekim 2015 Perşembe

NACİYEM

Yönetmen Sırrı Gültekin
Senaryo Sadık Şendil
Foto Direktörü Kazım Koşkan
Yapım Şan Film / Baki Üsküdarlı


Oyuncular: Mahir Özerdem (Hasan), Oya Tarı (Naciye), Ahmet Tarık Tekçe (Dayı), Tanju Özsu (Hasan’ın arkadaşı), Gazanfer Özcan (Yedibuçuk), Özdemir Han (Necdet), Küçük Yıldız: Fulya Özcan,Faik Coşkun (Topal), Yavoz Yalınkılıç, Mustafa Yavuz, Selahattin İçsel (Benzinci), Tanju Özsu (Hasan’ın arkadaşı), Servet Erfa, İlhan Esmer, İlhan Sayıl, Nazif Girgin,


Konu: Bir miras nedeniyle çeşitli dolaplar çeviren kişilerin macerası.


Not: Filmin jeneriği beyaza yakın bir görün-tüsü üzerine beyaz bir renkle yazılmış olduğundan. Okumak mümkün olamamıştır.

MOR SEVDA (1961)

Senaryo ve Yönetmen Hüseyin Örmen
Kamera Cahit Engin
Yapım Güney Film / Hüseyin Peyda


Oyuncular: Hüseyin Peyda, Leyla Altın, Necdet Tosun, Renan Fosforoğlu, Danyal Topatan, Zerrin Zer, Zerhan Zer, Danslar: İnci Birol


Konu: Diyarbakır yöresinde geçen bir müzik öğretmeninin aşk öyküsü

MİNNOŞ (1961)

Yönetmen Sırrı Gültekin
Senaryo Sadık Şendil
Foto Direktörü: Rafet Şiriner
Yapım Kazan Film / Şevket Kazan


Oyuncular : Ahmet Tarık Tekçe, Gülderen Ece, Adnan Şenses, Gazanfer Özcan, Suna Pekuysal, Özdemir Han, Aziz Basmacı, Şevkiye May, Özdemir Han


KONU: Haliç kıyılarında terkedilmiş hurda gemide geçen bir aşk öyküsü

MELEKLER ŞAHİDİMDİR (1961)

Senaryo ve Yönetmen Süha Doğan
Görüntü Yönetmeni Şevket Kıymaz
Yapım Nil Film / Seyit Bortçetin


Oyuncular: Göksel Arsoy, Türkan Şoray, Öztürk Serengil, Atıf Kaptan, Semih Sezerli, Hulusi Kentmen, Şaziye Moral


Konu: Bir casus şebekesini ortaya çıkarmak için görevlendirilen bir subayın macerası.

MAHALLEYE GELEN GELİN (1961)

Yönetmen Osman F. Seden
Senaryo Bülent Oran
Foto Direktörü Kriton iliadis
Yapım Kemal Film /  Osman F. Seden


Ar Direktör: Saim Nahit Bilge; Ses: Lami Kamil; Dekorlar: Zare Cirityan; Aksesuar: Ali Kan; Prodüksiyon Mümessili: Adnan İrkut, Prodüksiyon Amiri: Hasan Danabaşoğlu, Set Ekibi: ilhan Kırımlıoğlu, Fikret Güryalçın, Cemil Paskap, Hasan Danabaşoğlu; Işık Şefi: Necati İltaç; Reji Asistanı.: Orhan Aykanat; Işık Asist.: İlhan Aslım; Kamera Asistanı: Yavuz Gönenç; Işık Asistanı: İlhan Aslım, Müzik Direktörü: Metin Bükey; Prodüktör: Yüksel Tanık; Prodüksiyon Asistanları: İ. Kırımlıoğlu, Cemil Paskap, F. Güryalçın, Cafer Çelebi, (Kemal Film Platosu'nda Çevrilmiş, Acar Film Stüdyosu'nda Seslendirilmiştir


Oyuncular: Orhan Günşiray (Orhan), Fatma Girik (Belgin), Saadettin Erbil, Mürvet Sim, Sami Hazinses, Hulusi Kentmen, Mümtaz Ener, Necdet Tosun, Rengin Arda, Renan Fosforoğlu, Nubar Terziyan, Rauf Alazan, Eşref Vural, Orhan Aykanat, Asim Nipton, Haydar Karaer, Ali Seyhan, Ayşe Dolar, Mualla Sürer, Hasan Danabaşoğlu, Ali Kan, Ahmet Tarık Tekçe, Cemil Paskap, Mürüvvet Sim


Konu: Oldukça zengin bir oyuncu kadrosunun yer aldığı "Mahalleye Gelen Gelin" de. zengin ile fakir kesim arasındaki sınıf farklılıklarının anlatıldığı filmin zengin olan kadın kahramanı, sevdiği erkek uğruna kendi rahat hayatını terk ederek aşkı tercih etmektedir .

Sosyetik bir çevreden gelen Belgin (Fatma Girik), edebiyata merak sarmış ve bir roman yazmaya heveslenmiştir. Fakat yazacağı roman için gerçek malzemelere ihtiyacı vardır. Bunun üzerine Belgin malzeme tolayabilmek için zengin bir fabrikatör olan amcasının fabrikasında işçi olarak çalışmaya karar verir. Fakat bu iş için uçarı nişa"nlısını epey güç ikna etmiştir. Nihayet izin koparan Belgin, dadısıyla birlikte fabri-ka civarındaki bir mahalleye yerleşir. Bir süre sonra, fabrikada şoför!ük yapan Orhan (Orhan Günşiray) Belgin'le ilgilenmeye başlar. Onu önceleri pek ciddiye almayan genç kız, sonraları ona yakınlık duymaya başlar ve iki genç birbirlerine aşık olurlar. Orhan'ın, Belgin'in peşinde dolaşmasından hoşlanmayan nişanlısı ve amcası genç kızı bir tuzakla ondan uzaklaştırılar. Orhan'la bağını koparan Belgin, nişanlısıyla nikah masasına oturur. Tam bu fabrika civarında oturan mahalleli nikahı basar ve Belgin'i kaçırır.Orhan'ın mert bir delikanlı olduğunu anlayan amcası bu yaptığından utanır ve yeğeniyle evlenmesine izin verir.


► İkinci Dünya Savaşı öncesi Alman sinemasının "dramatik güldürü” türünü Türk sinemasına uygulamayı deneyen ve bunu biraz da 1940 dönemi Hollywood güldürüleri ile karıştıran Seden için bu" tipi güldürü" türü yeni bir dönem açıyor, onu değişik, umutla iyimser bir havaya götürüyor. Seden için bu yenilik, hem çizdiği çerçevede, hem kişiler arasındaki çatışmada, hem anlatımda oluyor. Mahalleye Gelen Gelin"in anlatımı çok daha sade, genellikle zorlamadan oldukça uzak. Seden'e özgü biçim oyunlarını sürdüren (mesela Orhan'la A. Tarık Tekçe'nin kavgasındaki çok hızlı panIar, Orhan'la Belgin arasındaki aşk sahneleri gibi), şiddete yer veren (mahalle kavgalarfında), yer yer de kadının ezilişine eğilen ve tüm bunları bir ölçü içinde verebilen film bir bütüne varıyor.


Seden için asıl dönüş, fasit daireden çıkma teşebbüsü "Mahalleye Gelen Gelin" ile oluyor. Usta, bu filmde kendine özgü bir güldürü anlayışı ile ortaya çıkıyor. Daha sonra bu tarz güldürü türüyle sık sık" karşımıza çıkacak olan Usta, "Mahalleye Gelen Gelin" ile türünün en iyi örneklerinden birini veriyor. (Gülşah Nezaket Maraşlı, “Osman Fahir Seden’le Düet”)

 

MAHALLE ARKADAŞLARI (1961)

Senaryo ve Yönetmen Metin Erksan
Kamera Mengü Yeğin, Fethi Mürenler
Müzik ve Şarkılar Abdullah Yüce
Yapım Ergenekon Film / Nejat Duru


Oyuncular: Efkan Efekan, Suphi Kaner, Suna Selen, Kadir Savun, Semih Sezerli, Suzan Avcı, Mümtaz Ener, Erol Taş, Senih Orkan


Arkadaşlık Üzerine Bir Film: 'Mahalle Arkadaşları"


Konu: Metin Erksan, "Gecelerin Ötesi'nden sonra hemen hemen aynı kadroyla aynı yapım şirketi adına "Mahalle Arkadaşları’nı çeker. Aynı mahallede oturan bir grup sıradan insanın maceralarını anlatan film, arkadaşlık teması üzerine kurulmuş bir çalışmadır. Haliç'te çatana kaptanlığı yapan bir adamla zengin bir kızın aşkının evliliğe dönüşmesi için, mahalle arkadaşlarının desteğinin anlatıldığı film, "Gecelerin Ötesi" gibi ağır bir trajedi havasından uzak, trajikomik bir filmdir.


Yönetmen üç çeşit arkadaşlık olduğuna inanıyor. Mahalle arkadaşlığı, asker arkadaşlığı ve hapishane arkadaşlığı... Buna bir de hastane arkadaşlığını ekleyebiliriz. Metin Erksan, artık mahalle arkadaşlığının kalmadığını vurgularken, "Mahalle Arkadaşları"ndaki Haliç görüntülerinin kalmadığını da hatırlatıyor: Film, Haliç'te geçen mahalli bir filmdi. Şimdi o Haliç kayboldu. Bu film Haliç nostaljisi açısından son derece önemli. Halic'in kıyısındaki gemi tezgâhlan, evler, mahalleler, iskeleler, Haliç va-purları, Haliç mahallelerinde oturaninsanlar, boş arsalar, Ayvansaray, surlar vs. gibi arlık göremeyeceğimiz çevre manzaraları içermesi açısından ''Mahalle Arkadaşları'nı önemli bir belgesel olarak kabul edebiliriz. “”

KÜLKEDİSİ (1961)

Yönetmen ve Senaryo Nejat Saydam “*”
Kamera Mike Rafaelyan
Yapım Emin Film / Talat Emin


Oyuncular: Muhterem Nur, Sadri Alışık, Tur-gut Özatay, Salih Tozan, Sabiha İzer, Zeki Alpan, Handan Adalı, Gazanfer Özcan, Mualla Sürer, Osman Zıt,


Konu: Zengin sevgilisine kendini hizmetçi olarak tanıtan bir kızla, topal bir kuklacının öyküsü.

_____________________________

“*” 1953 yılında yönetmen Charles Walters tarafından filme çekilen “Lili” isimli filmden uyarlama. Filmde başlıca rolleri dönemin en ünlü oyuncularından. Leslie Caron, Mel Ferrer, Zsa Zsa Gabor ve Yean Pierre Aumont oynamışlardır

KÜÇÜK HANIMEFENDİ (1961)

Senaryo ve Yönetmen Nejat Saydam (Muazzez Tahsin Berkant'ın aynı isimli romanından)
Operatör Mike Rafaelyan
Yapım Birsel Film / Nüzhet ve Özdemir Birsel


Prodüksiyon Amiri:
Metin Gürkan, Reji Asistanı: Yılmaz Atadeniz, Operatör Asistanı: Paşa Gündoğdu, Işık: Şimşek Prodüksiyoın, Figürasyon: Güler Zaim, Makyaj: Zeki Alpan, Dekorasyon: Milano Möbşle, Kuaför: Süslen Salonu, Müzik: Metin Bükey, Ses Mühendisi: Lâmi Kâmil, Montaj-Senkron: Mehmet, Negatif Montaj: Ali Berkan, Laboratuar: Mihail İskarpetis, (Acar Film Stüdyosunda saeslendirilmiştir.)


Oyuncular: Ayhan Işık (Ömer), Belgin Doruk (Neriman), Sadri Alışık (Bülent), Ahmet Tarık Tekçe (Rasim), Avni Dilligil (Av. Feridun), Aliye Rona (Fehime), Şaziye Moral (Anne), Nubar Terziyan (Ekrem Dayı), Osman Türkoğlu (Hayri), Fadıl Garan (Noter), Dursune Şirin (Dadı Şetaret), Selahattin İçsel (Köylü), Zeki Alpan, Fadıl Garan,


KONU: Eskişehirli Şahinoğlu (romanda İstanbullu Gelgeç) ailesi çok zor durumda. Ömer’in adı söylenmeyen abisi kumarda her şeylerini kaybedip kendini öldürmüş. (Kitaptaysa kardeşi Münir tüm paraları petrol aramasına harcıyor.) Köşk ve (romanda Manisa’daki) çiftlikleri Emniyet Sandığı’na hacizli. Avukat Feridun Üstün “Bugün yarın kapınız çalınacaktır” diyor.Ömer..32 yaşında. “Sıhhatli, güzel, dinç bir adam.” Liseden terk. Geçmişte çok varsıllar ama keşke babaları (filmde Münir romanda Naci Bey), çocuklarının bir gün çalışmak zorunda kalabileceklerini düşünseydi. Romandaki Ömer’in durumu daha zor, birkaç ay evli kaldığı eşi Nüveyre tifodan ölmüş. Anne Şaziye Hanım ve dayı Ekrem ailenin durumu için çok kaygılılar.


Bursalı bir köylü, bilmeden, Feridun Bey’e bu sıkıntılı durumun çözümü için fikir veriyor. “..Bizim oracıkta Hikmet Bey’in köşkü vardır. İpek fabrikatörü..O köşkün önünden ne zaman geçsem içerden kadın çığlıkları gelirdi. Bir gece..taşa sarılı bir zarf düştü önüme. Bir adam buldum okuttum ‘..bulan insaniyet namına, Eskişehir’de Avukat Feridun Üstün Beye götürsün’ diye yazıyordu.” Zarftan “Feridun Bey amca, beni kurtarın. Neriman” yazılı bir kâğıt çıkar. (Romanda Feridun, Neriman’ın vasisi. Noter Yusuf Nu-man Bey de Ömerlerin gelirine bakıyor. Film işi fazla uzatmadan ikisini tek kişi yapmış.) Bursa sahnelerinde, kaçınılmaz olarak “Bursa’nın Ufak Tefek Taşları” türküsü var.


Neriman Özar..19 yaşında fakat 15 gösteriyor. Romanda ise 23 yaşında ve soyadı Kozacı. Babası Hikmet Bey, Bursa’daki Kozacı kumaş fabrikalarının sahibi. 5 (kitapta 7) sene önce ölmüş. 7 (romanda 1 buçuk) milyonluk liralık kalıtı Neriman’ın ama şimdilik 2. eşi Fehime Hanım’ın denetiminde O da genç kızı delirtip paranın tümüne konmak istiyor. Feridun Bey’in bulduğu çözüm; Ömer ve Neriman’ın evlenmesi. Böylece Şahinoğlu ailesi parasal sorunlarından, Neriman ise üvey annesinin planladığı tımarhaneden kurtulacak.Üvey anne, Neriman’ı tekrar ‘inhisarı altına almak için’ gelir ama biraz geç kaldı (romanda bu ve filmin sonundaki kaçırılma kısımları yok). Nikâh kıyıldı bile. (Nikâh memuru rolündeki Zeki Alpan, büyük olasılıkla sanatçıların makyajında yardımcı olmuştur..Asıl debelenme bundan sonra başlıyor. Çünkü sorun artık ‘maddi veya kanuni’ değil ‘hissi’. Ömer, perişan haldeki genç kızı beğenmez ve bilinmeyen bir yere (romanda Mısır’a) gitmek üzere evi terk eder. (Dahası, aylar sonra resmini iste-yen eşine ‘kendinizi yalnız hissetmemeniz için’ diyerek bir maymun resmi gönderiyor.) Belki ‘tesadüf’, Feridun Bey’in Bursa’da bindiği ve Ömer’i Eskişehir’deki evden götüren taksilerin plakaları aynı; T. 4523.
Şaziye Hanım, kendini toplaması için Neriman’ı Şetaret bacı ile sayfiyeye (romanda Madam Sürvik’le İsviçre’nin Vaud kantonunda Leysin köyüne) gönderir. Burada genç kız iyileşip güzelleşiyor.


Bülent Soysal.. (Romanda Hukuk son sınıf öğrencisi ve soyadı, özellikle 60 ve 70’leri bilenler için şaşırtıcı olabilir; Demirel. (Dayı Ekrem’in soyadı ise ; Baykal.) Büyük bir rastlantı ile Ömer’in arkadaşı. (Adları yer mi değiştirmeliydi.) Neriman’ın sevgisini kazanmak için komik bir şekilde çekişirler. Maymun sütü bile içiyorlar. Tarabya Otelini seyrettiğimiz Şale Bahçesi ne güzeldi. Kitapta, filmde olmayan biri var ; Nezihe Hanım. Neriman’a çok yardımı dokunur.


Şaziye Hanım’ın ölümü genç evlileri tekrar bir araya getiriyor. Ama, Neriman o kadar güzel ki Ömer onun karısı olduğunu anlamıyor bile.(Murat Çelenligil – sinamatürk veri tabanı)


· Küçük Hanım"ın Toplumsal Varoluşu


Popüler sinema, yaygın olarak beğenilen, izlenen, sanat eserinin içsel gereksinimini taşıma kaygısından çok tecimsel kaygılara yönelik' olarak hazırlanan, sorunları pembelik içinde eriterek aktaran filmler için kullanılan bir terimdir. Popüler filmlerin bütün bu özelliklerine karşın, o kalıbın içinde gizlenmiş kimi gerçekler vardır ki bunları
gözardı etmemek gerekir. Nedir bu tür filmlerin bunca izlenmesini, sevilmesini sağlayan gerçekler? Bu soru, 1960-1970 yılları arasında çekilen ve halktan oldukça yoğun bir ilgi görmüş olan Küçük Hanımefendi adlı popüler diziye yönlendirildiğinde ne tür yanıtlar ortaya çıkacaktır?

Konuya toplumsal-siyasal yapı açısından bakıldığında, dizinin başlangıç ve bitiş yıllarının ülkemiz açısından oldukça anlamlıyıllar olduğu görülür. 1960 yılı, Milli Birlik Komitesi'nin, demokratik hak ve özgürlükleri güvence altına almak amacıyla siyasal yaşama el koyduğu yıldır. 1950 sonrası çok partili yaşama geçişle birlikte geliştirilmeye çalışılan yaşam biçimi sosyo-ekonomik açıdan başarısız gitmektedir. Bu dönem "her mahallede bir milyoner yaratma" politikasının uygulandığı, özel girişimciliğin desteklendiği bir dönemdir. Bu uygulamalar sonucu toplumsal sınıflar da belirginleşmeye başlamış hatta sınıflar arası hatlar keskinleşmeye yüz tutmuştur. Bir yanda köyden kente göçün de etkisiyle işsizlikle savaşan, gelir düzeyi düşük grup, diğer yanda ekonomik güçleri gittikçe gelişen, zenginleşen grup vardır. Bu durum doğal olarak toplumsal çalkantılara, huzursuzluklara ve dengesizliklere yol açmaktadır. 27 Mayıs 1960'da gerçekleşen ve yeni bır anayasa ile desteklenen eylem, bu ortamı düzenleme amacı taşır. İşte. Küçük Hanımefendi dizisi böyle bir ortamda ortaya çıkar.


Bir diğer sınıfsal gösterge ise giyim-kuşamdır. Zengin sınıfı temsil eden Neriman dönemin modasına uygun, şık, özenli ve çok sayıdakı pahalı giysileri, bunları tamamlayan ayakkabı, çanta, şapka gibi eşyalarıyla bu işlevini iyi bir şekilde yerine getirmektedir. Kuşkusuz çevresindeki benzer insanların giyim-kuşamı da bu çizgidedır. Küçük Hanım Neriman'ın eğitim durumu belirsizdir. Dönemin Türkiye'sinde eğitim oranı zaten düşüktür, özellikle kadınlarda bu oran daha da düşmektedir. Bu bağlamda onun da eğitim düzeyinin altının çizilmemesi anlamlıdır. Çünkü kültürel düzey değil, ekonomik düzey Önemlidir, tıpkı sınıfsal ayrımda olduğu gibi. Neriman'ın toplumsal varoluşunu belirleyen etmenlerden biri de kadın oluşudur….Neriman, kadınlık rolünü benimsemiş "uyumlu" bir kadın tipi olarak belirlenir. Onun içi kadın olmak güzellik, erkeğe uyum ve sadakatla eşanlamlıdır. Sorumlulukları aile için ve evle sınırlıdır, bu konumuyla da toplumsal yapıyla çelişmez. Kadınlığı bu boyutuyla yaşayışı kadın-erkek ilişkilerinde açıkça ortaya konur. Onun için aşk kutsaldır. Bu kutsallık inancı, aşkta karşısına çıkacak her türlü engeli yıkma gücü verir ona. Çünkümutluluk erkeğe, yani aşka bağlıdır. Engellerin en önemlisi, erkeğin düşük gelir düzeyinde olmasıdır, yani bir başka sınıftan. Yaşam biçimi ya da kültürel farklılık gündeıne gelmez. Dizinin erkek kahramanı da, toplumda erkeğe yüklenen geleneksel ve cinsel rollerle çatışmaz. Kadın açısından koruyucu bir şemsiye görevi üstlenir. Bunu gerekirse fiziksel gücünü kullanarak yerine getirir dikkati çeken bir nokta, erkek kahramanın ekonomik düzeyinin kadına oranla çok düşük olmasına karşın bu görevin altınının çizilmesidir. 

İzleyici açısından filmlerin anlamını daha iyi değerlendirmek amacıy-la, dönemin kültürel ortamını da gözden geçirmek gerekmektedir. Toplumdaki ikili yapı kültürel alanda da kendini göstermiş, elit kültür varlığını sürdürürken, popüler kül-tür ürünleri halk arasında hızla yayılmaya başlamıştır. 

Okuma-yazma oranının düşüklüğü paralelinde cep kitapları, tefrikalar, fotoromanlar, mizah yayınları ve sinema halk için önemli bir konuma gelmiştir. Sinemanın dönem açısından en önemli işlevi ise, ekonomik koşulları sınırlı halk için eğlencedir. Toplumsal ve kültürel bakış açısı yanında, izleyicinin psikolojik boyutta bu dizide neler bulduğu yolunda da çıkarımlar yapılabilir. Perdede zengin, lüks içinde yaşayan, eğlenen yani yaşamları kolaylık ve rahatlık içinde süren insanlar vardır. Bir anlamda özlem duyulan, özlenilen yaşam biçimi sergilenmektedir. Bu özlem bazı öğelerle özdeşleşmeye taşınır. Adler'in tanımıyla özdeşleşme" başkalarına ait heyecanları, duyumları ve duyguları paylaşma olanağından, sosyal duygudan oluşmaktadır". İnceoğlu da konuyu şöyle açıklar: "çoğu kez birey, fiilen temasta olmadığı fakat, psikolojik bağlarla bağlı olduğu kişi ya da grupla özdeşleşir. Özellikle sosyal sınıf değiş-tirme beklentilerinde bu durum açıkça gözlemlenebilir." Dizide özdeşleşme kişisi, özleyici için özlem duyulan yaşam biçimine, sıradan hatta fakir biri olarak girebilen erkek kahramandır. Zengin kadınla karşılaşan ve sevilen erkek için yollar açılınca izleyici için de gizli umutlar oluşturulur. Dizinin ünlü yıldızları da özdeşleşmenin bir başka boyutunu oluşturur. İşte izleyiciden oldukça yoğun ilgi gören bu dizi, belirlenen bu özellikleriyleyani kimliğiyle izleyicinin kimliğini yakalamış, onunla örtüşebilmiştir. Dizinin son filmi 1970 yılında çekilmiştir. Bu yıllara gelindiğinde ülke öncelikle yönetsel düzeyde yeni değişimlere gebedir. Yaratılmaya çalışılan sosyal refah, eşitlik, hak ve özgürlük umutları halkta karşılığını bulamamıştır. Umudun yerini tepkiler almış, hatta bu tepkiler şiddet boyutunda kendini göstermeye başlamıştır. Böyle bir toplumsal ortamda küçük kaçışların, küçük umutların, avuntuların edinildiği seyirlikler de işlevini yitirmeye başlamıştır. Bu anlamda Küçük Hanım da gözden düşmüştür. (Mediha Sağlık) “Sinema Yazıları, “Seçil Büker””

KÜÇÜK DÜNYA (1961)

Yönetmen Vedat Akdikmen
Senaryo Ayten Kuyululu Ürkmez
Kamera Muhlis Hasa
Yapım Sin-Er Film


Oyuncular: Mustafa Yalçın, Tijen Par, Ayfer Koray, Fatma Bilgen, Can Dirim

Not: Film çekimi bittikten sonra filmin negatifleri yanmış olduğundan filme ulaşmak mümkün değil.

7 Ekim 2015 Çarşamba

KOLSUZ BEBEK (1961)

Senaryo ve Yönetmen Münir Hayri Egeli
Eser: Kemalettin Tuğcu
Foto Direktörü: Gani Turanlı
Yapım Ceylan Film / Münir Hayri Egeli


Oyuncular: Uğur Başaran, Suna Selen, Yavuz Caner, Nuray Uslu, Yüksel Soner, Yıldız Süsler, Nazik Açmaz, Nazif Kulak, Ülkü Kulak, Hülya Turan, Tayfun Torun, Yakut Egeli, Sadri Arıbaş, Gülbün Egeli


► Sabahın hayli ilerlemiş bir sabah olmasına rağmen, geniş salonun kalın perdeleri sımsıkı kapanmıştı. Avizede tek bir ampul yanıyor ve salona gece görüntüsü veriyordu. Eter kokan salonun bir köşesinde, zayıf ve sağlıksız görünen Vedat Bey oturuyor, önünde duran bardaktaki süte isteksiz istek-siz bakıyordu. Dışarıda hızlı ayak sesleri belirdi. Kapı vurulmadan açıldı, içeriye yirmi beşyaşlarında kadar bir hemşire girdi. Başında hemşire şapkası, üzerinde yalnız boynun-dan bağlı bir pelerin ve içinde hemşire elbiseleri vardı. (Kitabın İçinden bir alıntı)


Üç Öykülü Bir film


Talihsiz Fatoş,


 Konu: Sevmediği halde, bir oyun sonucu Cemil'le evlenmek zorunda kalan 
Fatoş'un öyküsü

Üç Küçük Afacan


Konu: Üç küçük yaramazla Muazzez ablanın öyküsü

Öğretmenin Kalbi 

Konu: Kolsuz bir bebekte kendinden bir parça bulan küçük bir kızın öyküsü.

 

KIZIL VAZO (1961)

Yönetmen Atıf Yılmaz
Senaryo Vedat Türkali (Peride Celal'in aynı isimli romanından)
Foto Direktörü Manasi Filmeridis
Yapım Güven Film / Yoakim D. Filmeridis


Prodüksiyon Müdürü: Semih Sezerli, Prodüksiyon Asistanı: Gani Maraşlıoğlu, Dekoratör: Fethi Oğuz, Set Amiri: Danyal Topatan, Asistan: Mustafa Oğuz, Kamera Asistanları: Nedim Akanlar, Hüseyin Karındoyuran, Feyzi Eryılmaz, Işıklar: Kenan Eryılmaz, Sesleri Alan: Lâmi Kamil, Laboratuvar: Mihal Skarpeti, Recai Karataş, Montaj: Mehmet Bozkuş, Negatif Montaj: Ali Berkan, Müzik: Yalçın Tura, (Acar Film Stüdyosunda seslendirilmiş ve hazırlanmıştır. )


Oyuncular: Göksel Arsoy, Belgin Doruk, Şaziye Moral, Ahmet Tarık Tekçe, Sevim Emre, Mümtaz Ener, Hayati Hamzaoğlu, Hüseyin Baradan, Bilge Zobu, Muazzez Arçay, Bilkay Tekben, Hüseyin Baradan, Muazzez Arçasy, Mehnmet Bahadır, Osman Türkoğlu, İhsan toru0, Yusuf Çağatay, Ab-dullah Ataç, Sevda Sel, Turan Jilet, Sevim Çağatay,

KONU: Aileleri arasında sürüp giden kan davasına karşılık, sevişen iki gencin öyküsü.


► Aynı yönetmenle yapılan ikinci çevrimde, farklı olarak önce Tosunoğlu ailesini tanırız. Sönmezoğlu ailesiyle aralarında 60 yıllık bir kan davası var. Şevket, Sirkeci Limanında oğlu Rıza’ya verip veriştiriyordu ; “..Sana düşerdi ailenin namusunu temizle-mek. Yapmadın. Yüzümü kara çıkardın.” 


Rıza..Mesleği, önceki yapıtlardan değişik . Bu kez bir doktor. Kan davasına karşı çıktıkça babası deliriyor ; “Keşke seni hiç okutmasaydım. Namus nedir, şeref nedir bunları bilmez olmuşsun.”

İlginçtir, delikanlı, kanlıları Kemal ve kızı Azi-ze’yi isim olarak bile tanımıyor. Genç kız ise kan davasından da habersiz. Babasına ‘bir şehirden ötekine taşınıp durmalarının’ nedenini soruyor. “Hayatımızda garip bir ‘şey’ vardı ve bu ‘şey’ benden gizleniyordu.


Önceki yapıtlarda, iki aile arasındaki sorun dede Sönmezoğlu’nun Esma’yı 50 yıl önce kaçırmasıyla başlarken burada genç kızı Kemal kaçırıyor (25 yıl önce). “Saadetimiz çok sürmemişti. Azize’nin doğumundan sonra Esma’nın kardeşleri saklandığımız yeri bastılar. Esma’yı gözlerimin önünde kurşunladılar. Çıldırmıştım. Esma’nın iki kardeşini de öldürdüm. Üçüncüsü, Rıza’nın babası Şevket, ağır yaralı olarak kurtuldu.” Kemal, filmin sonuna doğru Hüseyin’e bunları anlatıyor. Roman ve ilk çevrimde, aralarında kan bağı yokken bu kez Azize, Rıza’nın hala kızı.Erguvan Gazinosu. Azize, arkadaşları Hüseyin ve Nermin’le eğleniyor. Rıza Hüseyin’in ‘tıbbiyeden arkadaşı’ ve kız kardeşi Nermin’le ‘bir çocukluk aşkı’ yaşamış.Delikanlı ilerde güzel Azize için “Bir gün içinde değiştirdi beni. Garip bir mutluluk tattırdı bana. Apansız huzura kavuştum” diyecek-tir. Genç kız ve babası son olarak Gülçeşme’de Kuleli Köşk’e yerleşmişler. Kemal, uçan kuştan kuşkulanan biri ama artık basireti mi bağlandı nedir Şevket’in adamı Hamdi’yi bahçıvan olarak işe alıyor. ‘Çoktandır Hüseyin’i müstakbel damadı olarak düşünüyordu’. Azize’nin Rıza’yı seçtiğini üstelik onun bir Tosunoğlu olduğunu öğrenince işler karışıyor. Sönmezoğlu ailesi, her zaman olduğu gibi başka yere gitmek üzereyken gözü dönmüş durumdaki Şevket, Kemal’i öldürür ve Azize’yi yaralar. Sonraki bir gün, yarım bıraktığı işi tamamlamak ve zümrütlü altını almak için geri gelir. Rıza ona engel olmaya çalışıyor. Roman ve ilk çevrimden daha değişik bir şekilde, oğluyla boğuşurken kendini vurur. (Murat Çelenligil)

KARDEŞ UĞRUNA “YENGEM” (1961)

Senaryo ve Yönetmen Sami Ayanoğlu
Kamera Cahit Engin
Yapım İnan Film / Hüseyin Sarıkayaya


Oyuncular: Türkan Şoray, Sami Ayanoğlu, Turgut Öatay, Sevgi Umur, Erol Günaydın


Konu: Bir çiftlikte geçen, yaşlı bir adamla aşık olduğu kızın öyküsü

KARANLIKTA YAŞAYANLAR

Senaryo ve Yönetmen Natuk Baytan
Kamera Fahri Danışman
Yapım Doğan Film


Oyuncular: Kenan Pars, Aysel Tanju, Orhon M. Arıburbu, Diclehan Baban, Hulusi Kentmen 


Konu: Köye gelen bir öğretmenle, köyde bulunan petrol yüzünden cinayet işleyen bir katilin öyküsü.

KARA DUT (1961)

Senaryo ve Yönetmen Sırrı Gültekin
Eser Mehmet Gürkaya
Kamera Rafet Şiriner
Yapım Kurt Film / Mehmet Arancı


Oyuncular: Leyla Sayar, Yılmaz Duru, Öztürk Serengil, Suphi Kaner, Atıf Kaptan, Aysel Tanju, Vahi Öz, Mualla Sürer, Nilgün Özhan, Servim Çağatay


Konu: Çingenelerin küçük yaşlarda kaçırdı-ğı bir kızın öyküsü.

KALP YARASI (1961)

Yönetmen Türker İnanoğlu
Senaryo Eyüp Sabri Gülener “*”
Foto Direktörü Kâzım Koşkan
Yapım Erler FilmTürker İnanoğlu / Nuş Film Ortak Yapımı


Oyuncular: Kenan Pars, Gönül Bayhan, Suna Selen, Yavuz Caner, Hüseyin Zan, Mualla Sürer


Konu: Başarılı bir avukat olan Bülent’e (Kenan Pars), boşanma davası açmak isteyen bir kadın gelir. Bülent, kadını fikrinden caydırmak için on yıl önce yaşadıklarını anlatır... Eşi ve çocukları ile mutlu bir yuvası vardır. Arkadaşı Nihat’ın düğününe gidemeyip kutlama için evlerine gittiklerinde Bülent Nihat'ın kardeşi Sevda ile tanışır. Sevda’dan çok etkilenen Bülent, bir baha-ne ile genç kızla buluştuğunda, ona görür görmez aşık olduğunu ve birlikte olmak istediğini söyler. Sevda’nın da duyguları karşılıksız değildir. Artık Bülent için ne ev, ne eş, ne de çocukların önemi vardır. Sevdanın ilişkisi bir mektupla ortaya çıkınca ailesi genç kızı Adana’ya, ablasının yanına gönderir. Bülent işini ve evini iyice boşlamıştır. Sevda’nın ardından o da Adana’ya yola çıkar. Yolda trafik kazası geçirip belleğini yitirir. Kazayı gazetede okuyan Sevda sinir krizi geçirince onu İstanbul’a getirirler. Bülent’in tedavisi Avrupa’da yapılır. Dört yıl sonra iyileşmiş olarak döner. Ailesini bulupişine devam etmek ister. Ve onları bulur. Mutlu günler yeniden başlamıştır. Bir gün rastlantı sonucu Sevda ile karşılaşır ama tanımaz. Sevda ona geçmişi hatırlatır. İki sevgili yeniden birlikte olmaya başlar. Sevda hizmetçinin yardımı ile evden Bülent’e kaçmaya karar verir. Ama hizmetçi olayı şoföre anlatınca, Bülent’in eşi Süheyla’nın (Gönül Bayhan) da haberi olur. Yine de hiçbir şey bilmiyormuş gibi Bülent’in bürosu-na gider. Kardeşinin kaçtığını öğrenen Nihat ise avukatı öldürmek için büroya gelmiştir. Süheyla Nihat’ı oyalayıp cinayeti engellemeye kararlıdır. Nihat Bülent’in, Süheyla da Nihat’ın peşinden gider. Bülent ile Sevda İzmir’de bir otelde saklanırlar. Tabii Nihat ve ardından Süheyla da aynı otele gelir. Süheyla Bülent’i uyarırsa da Nihat odaya girer. Süheyla Bülent ile Sevda’yı öldürmemesi için Nihat’ı ikna etmeye çalışır.


Çıkan kavgada Sevda vurulur. Herşey karmakarışıktır. Süheyla evine geri dönecektir. Bülent eşinden af diler ve bir şans daha ister. Barışırlar. Bu yuvalarının da kurtuluşu anlamına gelmektedir... Tüm bunları dinleyen ve etkilenen kadın Bülent’in bürosundan çıktığında, kafasından eşinden ayrılma fikrini sonsuza dek silmiştir

_______________________________
“*” Claudine West ve George Froeschel’in senaryosundan Mervyn Le Roy’un rejisiyle çevrilen ve 14 Eylül 1943 de İsveç’te gösterime giren “Random Harvest” isimli 1942 yılı yapımlı filmden uyarlama. (kyn: The Internet Movie Database”)

Not: Agâh Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü 1.cilt syf.174”de filmin 1953 yılında çekildiğini belirt-mektedir. (y.ö)