Powered By Blogger

24 Ekim 2015 Cumartesi

PLAJDA SEVİŞELİM/NEŞELİ AŞIKLAR

Senaryo ve Yönetmen: “*” Orhan Elmas
Foto Direktörü: Turgut Ören,
Yapım: Suna Film / Aziz Sarıkaya


Oyuncular: Ajda pekkan, Ekrem Bora, Erol Büyükburç, Gürel Ünlüsoy, Nevzat Bilsel, Ali Şen, Tevhit Bilge, Necdet Çağlar, Ersun Kazançel, Feridun Çölgeçen, Hayri Caner, Renan Fosforoğlu, Sevim Emre, Nigün Esen, Seher Şeniz, Nilüfer Koçyiğit, Serpil Gül

__________________________

 “*” Stanley Shapiro (1925-1990) ile Maurice Richlin’în (1920-1990) senaryosundan Robert Mulligan’ın (1925-2008) rejisiyle 1961 yılında filme aktarılan “Come September” isimli filmden uyarlama. Bu filmde başlıca rolleri, Rock Hudson (1925-1985), Gina Lollobrigida (1927), Sandra Dee (1942-2005) ve Bobby Darin (1936-1973) oynamışlardır

23 Ekim 2015 Cuma

PAYLAŞILMAYAN SEVGİLİ (1964)

Yönetmen: Yücel Hekimoğlu
Senaryo “*” Safa Önal
Operatör: Cahit Engin
Yapım: Artist Film / Recep Ekicigil


Oyuncular: Filiz Akın (Müjgan Suna Soylu) Tanju Gürsu (Murat Soylu), Muhterem Nur (Nevin), Renan Fosforoğlu, Muzaffer Yenen, Nezihe Güler, Meriç Başaran Çocuk oyuncu: Parla Şenol (d: 1956


Konu: Üvey anne ile kız çocuğunun dramatik öyküsü.

___________________________________

“*” Richard Gughes (1900-1976) ve Jack Whittingham’ın (1910-1972) senaryosundan, Charles Crichton’un (1910-1999) rejisiyle 1954 yılı yapımı olan ve 11 Ağustos 1955 yılında Amerika’da (USA) gösterime giren The Divided Heart” filminden uyarlama. Filmde rol alan başlıca oyuncular; Cornell Borchers (1925), Yvonne Mitchell (1925-1979) , Armin Dahlen (1919) (kyn: www.imdb.com)

ÖPÜŞMEK YASAK (1964)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Suavi Sualp
Foto Direktörü: Manasi Filmeridis
Yapım: Mine Film / Kadri Yurdatap


Reji Asistanları: Temel Gürsu, Zuhal Üstüntaş, Kamera: Nedim Akanlar, Kamera Asistanı: Hayri Erdinç, Set Amiri: Erdoğan Avcı, Set Asistanları: Haydar Doğan, Mustafa Buvan, Işıklar: Ekrem Köksalan, Seslendiren: Tuncer Aydınoğlu, Montaj: Özdemir Arıtan, Senkron: Taner Oğuz, Negatif Montaj: Ali Berkan, Osman Bilen, Laboratuar: Mihal Skarpetis, Recai Karataş, Prodüksiyon Asistanı: Semih Sezerli, (Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Fatma Girik (Oya Selamet), İzzet Günay (Kaya Keramet), Ajda Pekkan (Sema Selamet), Öztürk Serengil (Naci Keramet), Vahi öz (Kemal Selamet), Hulusi Kentmen (Burhan Keramet), Ersun Kazançel, Neriman Köksal (Neriman), Mualla Sürer (Nafiye Selamet), Handan Adalı (Anne Keramet), Necdet ToSun, Muharrem Gürses (Hacı Efendi), Diclehan Baban (Nebahat), Semih Sezerli, Kaya Volkan, Erdoğan Avcı,


Konu: İstanbul'un şirin ilçesi Şile'de Keramet ve Selamet adında birbirlerine rakip iki aile vardır. Her iki aile de Şile-Üsküdar arası yolcu taşımacılığı yapmaktadır. Burhan Keramet'in Kaya ve Naci adında iki oğlu, Kemal Selamet'in ise Oya ve Sema adında iki kızı vardır. Her iki ailenin çocukları İstanbul'da ve tesadüfen Nebahat hanımın pansiyonunda kalmaktadır. Kaya ile Oya birbirlerine aşıktır ama her ikisinin de kardeşi onları ayırmaya çalışmaktadır. Bir gün her iki kardeşe de birer mektup gelir. Babaları onlardan son model birer otobüs almalarını ve en kısa zamanda Şile'ye getirmelerini istemiştir. …

ÖP ANNENİN ELİNİ (1964)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Atıf Yılmaz
Foto Direktörü: Mustafa Yılmaz
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün


Ar Direktör: Fethi Oğuz, 1. Asistan: Tunç Başaran, 2. Asistan: Cevat Şahiner, Set Direktör: Nuri İnal, Asistanları: Haydar Doğan, Ali Kıraç, Montaj: Özdemir Arıtan, Senkron: Arif Özalp, Taner Oğuz,, Negatif Kurgu: Ali Berkan, Osman Bilen, Işık Direktörü; Erol Batıbeki, Operatör Asistanı: Cemal Yılmaz, Laboratuvar: Mihal Skarpetis, Seslendiren: Tuncer Aydınoğlu, Prodüksiyon Amiri: Adnan Uygur,


Oyuncular: Ayhan Işık (Tarık Bac), Fatma Girik (Aynur Akay). Hulusi Kentmen,(Büyükbaba Cemalettin Bac) Nejat Çetinok (Teoman Bac), Aziz Basmacı (Lütfullah Yağyakar), Necdet Tosun (nikah şahidi), Zuhal Tan (Gönül), Yaşar Şener (Kemençeci), Asım Nipton, Memduh Alpar (İşadamı), Atıf Tuna. Hüseyin Baradan (nikah şahidi), Haydar Karaer, Selahattin İçsel (Saz Heyeti), Faruk Panter, Vahi Öz (bekçi), Recep Yurdaşen, Yaşar Şener, Tunç Başaran, Muzaffer Yenen, Savaş Tuğ, Faruk Panter, Araksi Hebo, Nezihe Güler (Anne), Taliha Sallı, Gülten Ceylan (hizmetçi), Gülgün Erdem


Konu: Büyük bir şirketin patronu olan Tarık bey (A. IŞık), eski sekreteri ve gözdesi Gönül (Z. Tan) ile tüm bağlarını kopardıktan sonra yeni bir sekreter aramaya başlar. Gazete ilanına ilk başvuran Aynur (F. Girik) adında genç bir kızdır. Aynur tecrübesizliğine rağmen çok yetenekli bir kızdır. Onu daha çok Tarık beyin babası Cemalettin bey (H. Kentmen) ve oğlu Teoman (N. Çetinok) çok beğenmişlerdir. Hatta Teoman onunla arkadaşlık etmeyi bile planlamıştır. Şirket, bir Japon şirketi ile ortaklaşa büyük bir işe girmiştir. Fakat henüz bir anlaşma sağIanamamıştır.


Bu ortaklığın peşinde rakipleri Salim beyde (A. Tuna) vardır. Amacı yapılan sözleşmeyi ele geçirmektir. Bunun içinde Tarık bey ile bir gönül ilişkisi içine girmiş olan eski sekreteri Gönül kullanılacaktır. Fakat Aynur bunun farkına varınca engel olacaktır. Tarık bey, Gönül'e sert davranan Aynur'u işten çıkarır. Fakat Cemalettin bey ve Teoman Aynur'dan yana olacaktır. Aslında Tarık bey'de Aynur'u sevmiştir ama bunu belli edeme-mektedir. Sonunda Cemalettin bey Aynur ile sahte bir nikah yaparak evlenir. Bu bir oyundur. Çünkü işten kovulan Aynur artık ailenin annesi olarak içlerindedir. Tarık bey bu duruma deli olmaya başlar. Sonunda Aynur'u sevdiğini kendisi de kabul etmiştir. “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”

Memduh Ün Anlatıyor: 

 “…Ağaçlar Ayakta Ölür'ün çekimleri sırasında Yıldız Kenter'le sette sinema üzerine sık sık laflardık. Senaryo sıkıntısı çektiğimizden yakınırdım hep. Bir gün, Kenterler'de oynadıkları bir oyunun metnini getirdi, Çöl Faresi'ydi adı. Okuduğumda. Fatma'yla Ayhan için dört dörtük olduğunu düşündüm Senaryoyu Vedat Türkali yazacaktı. Ama Hoca, senaryoyu bir türlü yazamadı. Galiba başka bir şirketle anlaşması vardı. Yetiştiremeyeceğini anlayınca Atıf Yılmaz'a rica ettim, senaryoyu o yazdı. Ayrıca başka bir işim nedeniyle sette olamadığım bir gün, gelip, filmin dahili sahnelerinin bir bölümünü çektiğimiz Yalova Termal otelde Fatma ile Ayhan'ın bir gece sahnesini yönetmişti.

Bence bu film çekmiş olduğum en iyi komedi. Komedi anlayışı ölçülü. Filmde en çok rahatsız olduğum şeylerden biri Ayhan Işık'ın gece eve sarhoş gelişiydi. Ayhan'ın oyunu, Hüseyin Baradan'ın abartıları beni son derecede rahatsız etti, yeniden izlediğimde. Ayhan görüntüsüyle, oyunuyla, iyi kullanıldığı zaman ekranda çok iyi sonuç veren oyunculardan biriydi. Büyük bir yıldızdı. Ama sarhoşu oynarken ipin ucunu kaçırmış, çok abartmış, ben de nedense denetleyememişim. Yönetmen ben olduğuma göre, suçu üzerime alıyorum. Bu sahnenin dışında Ayhan Işık'ı seyrederken, ayağı yere sağlam basan bir adam duygusu doğuyor içimde. Altmışların başında moda olan, ama bugün bizi rahatsız edecek kadar ince bıyıkları, tek kusuru diyebilirim. Fatma filmde Türkmenistanlı bir kızı oynadığından kaşları havadaydı, bu da beni çok rahatsız etti. Japonlar işin içine karıştığı için biz böyle bir makyaja başvurmuşuz, ama Fatma açısından hiç de iyi olmamış, oyuncumuzu çirkinleştirmiş. Belli sahnelerde kaşları o hale getirseydik, yani Ayhan'ın bürosuna iş aramaya geldiği zaman normal olsaydı da, japonlarla yapılan konuşmalar sırasında kaşları havaya dikilseydi, çok daha iyi olurdu diye düşündüm filmi yeniden izlerken. Saçı da rahatsız etti aslında, peruktu ve iyi değildi. 


Taksim'deki Çin lokantasına yemeğe çok gittiğim için oranın iki sahibiyle aramızda bir iletişim oluşmuştu. Çekik gözlü oldukları için japon rollerini onlara oynattım. Uzun yıllardır İstanbul'da oldukları için Türkçe biliyorlardı, sette anlaşması çok kolay oldu. Onlar için de tatlı bir anı olmuştur bu filmde yer almak. Filmdeki Memduh Alpar'ın japonca konuşmalarını da onlar düzenlemiştiler. Dublaja da gelip her şeyi denetlemiş ve düzgün olmasını sağlamışlar-dı. Fatma'nın okuduğu japonca şiir ise oyunun özgün metninden alınmaydı. Filmin ticari başarısı bayağı iyiydi 10 üzerinden 8 oldu, 27 - 28 iş gününde çekmiştik. Hulusi Kentmen her oynadığı filmde olduğu gibi çok sıcak, çok başanlıydı. Burada role şahane uymuştu.Nejat Çetinok'u da beğendim, o da iyiydi. Vahi Öz de mükemmeldi. Aziz Basmacı, bildiğim sevimli, kemik Aziz Basmacıydı. Ama filmi seyrettiğimde bir Türk filmi gibi gelmedi bana. Mümkün olduğu kadar yabancı bir oyunu yerlileştirmeye çalışmışız, ama yine de yabancı kalmış, tam bizden olmamış…”Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor” Kabalcı yayınları Ağustos 2009 ”

ÖLÜMÜN ÜCRETİ (1964)

Yönetmen: Feyzi Tuna, Cevat Şahiner
Görüntü Yönetmeni: Memduh Yükman, Yılmaz Gürbüz
Yapım: Adalı Film, Handan Adalı


Oyuncular: İzzet Günay, Sevda Ferdağ, Reha Yurdakul, Gülbin Eray, Faruk Panter


Konu: Fuhuş batağına saplanan bir kızı bu bataktan kurtarmaya çalışan bir polisin maceraSI.

ÖLÜM ALLAHIN EMRİ (1964)

Yönetmen: Kenan Pars
Senaryo: Afif Yesari
Görüntü Yönetmeni: Ali Uğur
Yapım: Mask Film / Kenan Pars


Şarkılar: Baki Duyarlar, Coşkun Erdem, Okuyanlar: İsmail Demirdöğen, Semra Sar,


Oyuncular: Ahmet Mekin, Semra Sar, Kenan Pars, Mine Soley Necdet Tosun, Nubar Terziyan, Fuat İmer, Asım Nipton, Nezihe Güler, Yaşar Şener, Bedri Çavuşoğlu, Misafir Oyuncu: Sevim Şengül

ÖKSÜZ KIZ (1964)

Yönetmen: Orhan Aksoy
Senaryo:  Hamdi Değirmencioğlu
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Erman Film / Hürrem Erman


Kamera Asst.: Tangör Toydemir,


Oyuncular: Zeynep Değirmencioğlu, Türkan Şoray, Ediz Hun, Hulusi Kentmen, Reha Yurdakul, Ferah Nur,


Konu: Annesini üvey annesi sanan bir kızın dramatik öyküsü.

ON KORKUSUZ ADAM “*” (1964)

Yönetmen: Tunç Başaran
Senaryo: Recep Ekicigil
Kamera: Mustafa Yılmaz,
Yapım: Artist Film / Eşref Ekicigil,


Prodüksiyon Amiri: Eşref Yeni Pazar, Asistanı: Hidayet Koç, Set Amiri: Nizam Ergüden, Asistanı: Erol Batıbeki, Montaj: Turgut İnangiray, Laboratuvar: Hilmi Başcan, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Sesleri Çeken: Yorgo İlyadis, (Erman Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Tamer Yiğit, Yılmaz Güney, Tijen Par, Sevda Ferdağ, Adnan Şenses, Tunç Oral, Özkan Yılmaz, Işın Kaan, Lütfi Umu, Oktar Durukan, Selma Güneri, Devlet Dev-rim, Mehmet Ali Akpınar, Turan Aksoy, Ye-ner Yılmaz, Ercan Tekkan, Abdullah Ferah, Eşref Küçükpazar, Apo Ferah, Nizam Ergüden ve Erol Taş


Konu: Kıbrıs'ta Rum çeteleri Türk köylerine baskınlar düzenlemekte, savunmasız kadınları, masum çocukları öldürerek çevreye dehşet saçmaktadırlar. Makarios'un örgütlediği bu çetelerden birinin başında Gregoryen (Mehmet Ali Akpınar) adıyla anılan bir Rum vardır. Aleko (Turan Aksoy), Hristo (Nizam Ergüden) ve diğer yandaşlarıyla yaktıkları bir köyde iki Türk kızma (Selma Güneri, Devlet Devrim) tecavüz ederler. Silahsız ve savunmasız köylüleri, küçük çocukları uçurumdan aşağı atan Rum çete reisi Gregoryen, Halil'i (Tamer Yiğit) de teslim alır. Halil, Rum çeteleriyle savaşan köy delikanlılarından biridir. Arkadaşlarının gizlendikleri yeri söylemesi için sorguya çekilir. Halil direnir ve kendini uçurumdan boşluğa atar.


Ertesi gün motoruyla balığa çıkan Rüstem (Işın Kaan), Antalya sahilleri yakınlarında baygın bir durumda Halil'i bulur. Onu, kız kardeşiyle (Tijen Par) alıp evine götürür. Halil kendine geldikten sonra Kıbrıs Türklerine yapılan zulümleri anlatır. Halil ve Rüstem bir karara varırlar. Antalya yöresinden gönüllü toplayıp Kıbrıs'ta gözü dönmüş Rum çetecilerine karşı savaşacaklardır. Kısa sürede korkusuz gençlerden ve ilginç tiplerden oluşan bir takım kurulur. Kıbrıs'a hareket etmek üzere Aspendos'da buluşacaklardır. Sekiz kişi olmuşlardır. Konyakçı (Yılmaz Gü-ney), Kürt Mahmut (Erol Taş), veremli Suphi (Adnan Şenses), Kadir (Lütfi Umu) ve diğerleri...


Yollarının üzerindeki ormanda karşılaştıkları bir hapishane kaçağı (Oktar Durukan) da onlara katılır. Balıkçı Rüstem'in teknesiyle Antalya'dan hareket edip Kıbrıs'a doğru yola çıkarlar. Bir süre önce gönüllüler arasına katılmak için başvurup, ancak çok genç olduğundan gelmesini uygun bulmadıkları bir kaçak yolcu daha vardır teknede. Çaresizdirler, bu üniversiteli genci de aralarına almak zorunda kalırlar. Ekipten bazı kişiler, bir kadın olarak kendilerine köstek olacağı korkusuyla Rüstem'in kız kardeşinden rahatsızdırlar. Ama Tijen, bu korkularının yersiz olduğunu ve bir erkek gibi savaşa hazır olduğunu söyleyince yürekler serinler, kuşkular dağılır.


Kıbrıs'a ayak basan on korkusuz adam, geceyi terk edilmiş bir Türk köyünde geçirirler. Ardından Halil'in köyüne vardıklarında köylüler onları karşılar. Aralarında Halil'in kız kardeşi Sevda (Sevda Ferdağ) da vardır. Köylülerin de desteğini alan Halil ve arkadaşları bir süre sonra, Türklerin başına bela olan çeteyle dağlık bir bölgede karşı karşıya gelir. Gregoryen şaşkındır. Öldüğünü sandığı Halil, sağ olarak karşısındadır. Çatışırlar. Rumlar birkaç ölü verdikten sonra çil yavrusu gibi dağılıp kaçarlar.


Gönüllüler pusu kurup, Rumlara sandıklar dolusu cephane taşıyan konvoyu silahla tararlar. O gün, köyde yalnızca nöbetçi olarak hapishane kaçağını bırakmışlardır. Gregoryen, bunu fırsat bilip, adamlarıyla köyü basar. Halil ve arkadaşları el koydukları silahların bir bölümüyle döndüklerinde, köy garip bir sessizlik içindedir. Gördükleri manzara korkunçtur. Hapishane kaçağı olan arkadaşları asılmıştır. Halil'in kız kardeşi Sevda kurşunlanarak öldürülmüştür. Meydan cesetlerle doludur. Birden silahlar patlar. Köyün çevresine pusu kuran çeteyle bir intikam savaşı başlar. Rumlar büyük kayıp verirler. Ama Kürt Mahmut, veremli Suphi, Kadir ve Tunç (Tunç Oral) ölür. Konyakçı, Gregoryen'in peşindedir. Halil, "Onu bana bırak," der ve çete reisini kurşun yağmuruna tutarak öldürür. Bu sırada Türk jetleri göklerdedir, adayı kuşatma altına almıştır...



Notlar: Filmin temel öyküsü, Amerikalı yönetmen John Sturges'in 7 Silahşörler adlı western türü filminden uyarlandı. Tamer Yiğit'in başrolünü üstlendiği filmde, özellikle de Yılmaz Güney, suskun, sürekli konyak yudumlayan, şapkasını gözlerine doğru indiren kendine özgü garip ve sıcak tavırlarıyla seyircinin ilgisini çekti. Filmin büyük iş yapması nedeniyle, bu kez Yılmaz Güney üzerine kurulu, Konyakçı adıyla bir 'devam filmi' (1965) çekildiyse de, bu film beklenen gişe hasılatını elde edemedi.” (Giovanni Scognamillo, "On Korkusuz Adam", Akşam'dan aktarma, Sinema 65, Sayı 5, Mayıs 1965)
_______________________________________________

“*” . William Roberts’in senaryosunu yazdığı ve John Sturges’in (1911-1992) 1960 yılında yönettiği “The Magnificent Seven” filminde rol alan oyunculadan bazıları, Yul Brynner, Eli Wallach, Steve McQueen, Charles Bronson, James Coburn







22 Ekim 2015 Perşembe

ON GÜZEL BACAK (1964)

Yönetmen : Aram Gülyüz
Senaryo: Safa Önal
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Divan Film / Hasan Kazankaya


Oyuncular: Orhan Günşiray, Filiz Akın, Öztürk Serengil, Gülgün Erdem, Fatma Bilgen, Orhon Arıburnu, Feridun Çölgeçen, Erol Günaydın


Konu: Kendilerin, polisiye bir olay içinde bulan beş güzel kadının öyküsü

NEM ALACAK FELEK BENİM (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Süha Doğan
Kamera: Şevket Kıymaz
Yapım: Ünal Film / Ali Ünalan


Oyuncular: Muhterem Nur Turgut Özatay Kadir Savun, Aysel Tanju, Reha Yurdakul, Vahi Öz, Sevil Candan


Konu: Karısına tecavüz edenlerin peşine düşen ve onlardan intikam alan bir gencin öyküsü.

MUHTEŞEM SERSERİ (1964)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo; Özdemir Hazar “*”
Diyaloglar: Bülent Oran
Foto Direktörü: Memduh Yükman
Sanat Yönetmeni: Adil Kıbıcı,
Yapım: Melek Film / Şahan Haki,Berç Arman Kürkçüyan


Reji Asistanları: Mehmet Arslan, Temel Gürsu, Kamera Asistanı: Ferhad Onad, Set Amiri: Erdoğan Avcı, Işıklar: Kenan Eryılmaz, Ar Direktör: Adil Kıbıcı, Laboratuvar: Hayati Akbulut, Yılmaz Erman, Erdoğan Dolapçı, Ali Özügül, Laboratuar Şefi: Hilmi Başcan, Montaj/Senkron: Turgut İnangiray, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Seslendiren: Yorgo İliadis, Prodüksiyon SAmiri: Semih Sarıoğlu


Oyuncular: Fatma Girik, Ayhan Işık, Süleyman Turan, Zuhal Tan, Ahmet Tarık Tekçe, Bedia Muvahhit, Vahi Öz, Suzan Avcı, Erkan Yolaç, Nilgün Esen, Hulusi Kentmen, Semih Sezerli, Devlet Devrim, Hayri Caner, Mualla Sürer, Necdet Tosun, Kaya Volkan, Afif Yesari, Savaş Tuğ, Ayhan Aktunç, Mehmet Arslan, Zuhal Tan, Selahattin içsel, Mehmet Aslan, Tülin Dilek, Adnan Uygur, Nubar Kamçılı, Hakkı Haktan, Niyazi Vanlı


KONU: Yeni Sabah gazetesinin iki çapkın muhabiri Naci (A. lşık) ve Piire Nuri (S.Turan), patronları Vahi Bey'i (V.Öz) son derece kızdırmaktadırlar. Çünkü doğru düzgün haber yapamamaktadırlar. Tam kovulacakları sırada yeni bir şans tanınır onlara. Bir arap ülkesinin ana kraliçesi Fevziye sultan (B.Muvahhit) ve kızı prennses Zuhal (N.Esen) İstanbul'a geleceklerdir. Fevziye sultan ve prenses Zuhal dünyanın her yerinde gaze-tecilerden kaçmayı başarmışlardır. Bu nedenle İstanbul'a geldiklerinde fakir bir kız olan Fatma'yla (F. Girik) yakınlık kurarlar ve onun Zuhal'in yerine geçmesini sağlarlar. Böylece gazeteciler yanıltılacaklardır. Fevziye sultan ve prenses Zuhal İstanbul'da ünlü fabrikatör Şemsi Bereketli'nin (H. Kentmen) köşkünde kalacaklardır. Şemsi bey bu köşkte kız kardeşi Muazzez hanım (M. Sürer) ve geri zekalı olan yeğeni Zühtü (A. T. Tekçe) ile birlikte yaşamaktadır. Muazzez hanım, Fevziye sultanın oynadığı oyundan habersiz oğlu Zühtü ile prenses Zuhal'in evlenmesini istemektedir. Naci ve Nuri bu köşke hizmetkar olarak girerler. Amaçları olayı bir yazı dizisi haline sokmaktır. Fakat Naci bir süre sonra prennses olduğunu düşündüğü Fatma'ya aşık olmaya başlar. Bu durumda yazacağı yazı dizisinden vazgeçer. Çünkü Fatma da ona aşık olmuştur. Bu arada köşkün bir başka köşesinde de Naci ve evin hizmetçisi Sırma (D. Devrim) arasında bir aşk başlamıştır. Bütün bunlar olurken sultan ve prensesin ülkelerinde bir grup terörist tahta göz dikmişler, bunun içinde Fevziye Sultan ile Prenses Zuhal'in yok edilmesine karar vermişlerdir. Bu iş içinde Akrep namıyla tanınan Mustafa (E. Yolaç) adlı bir gangster bulunmuştur. Naci bu suikaste engel olacak ama gerçekler ortaya çıkınca da işler değişecektir. (“Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”)

______________________________

“*” Amerikalı (USA) yazar Dalton Trumbo (1905-1976) ve Lan McLellan Hunter’in (1915-1991) senaryosundan, William Wyler’in (1902-1981) 1953 yılında yönettiği “Roman Holiday” (Roma tatili) isimli filminden uyarlama. Bu filmde rol alan unutulmaz oyuncular; Gregory Peck (1916-2003), Audrey Hepburn (1929-1993), Eddie Albert (1906-2005) ,

 

MUALLA (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın (Muazzez Tahsin Berkant’ın aynı isimli romanından uyarlama)
Kamera:Manasi Filmeridis
Yapım: Pesen Film / Nevzat Pesen - Ülkü Film / Ülkü Erakalın


Oyuncular: Türkan Şoray, Ediz Hun, Kenan Pars, Suzan Avcı, Nilgün Esen, Feridun Çölgeçen, Aliye Rona, Uğur Kıvılcım


Konu: Hiç tanımadığı fakir bir kızla evlenen yazarın aşk öyküsü.

MOR DEFTER (1964)

(Karanlık Dünyam)

Yönetmen:
Osman Nuri Ergün
Senaryo: Erol Aksoy (Çetin Altan’ın aynı isimli romanından uyarlama)
Operatör Necati İltaç
Yapım: Fer Film / Fahriye Tamkan


Oyuncular: Yılmaz Güney (Suphi), Evrim Fer, Aliye Rona, Cahit Irgat (İsmail Sami), Aliye Rona, Ali Şen (Kerem), Senih Orkan, Devlet Devrim (Selma), Mürvet Seyfioğlu, Cemal Beller, Hakkı Kıvanç, Kazım Kartal, Orhan Çoban, Nizam Ergüden

Konu: Müzikli danslı bir partide gençler çılgınca eğlenmektedirler. Yerlerde sere serpe uzanıp sevişenler vardır. Herkesin kafasına göre takıldığı bu çılgın gecede, partiye katılanlar arasından bir kraliçe seçilecektir. Seçme görevi gençlerden Suphi'ye (Yılmaz Güney) verilir. Gecenin kraliçesi seçilen kız soyunacaktır. Suphi, partideki kızlara tek tek göz attıktan sonra birini seçer. Bu esmer güzeli Selma'dır (Devlet Devrim). Selma soyunmaya başladığı sırada İffet (Mürüvvet Seyfioğlu), birden kıskançlık krizine kapılır. Ve pistin ortasında saç saça boğuşup yer-lerde sürünürlerken flaşlar patlar. Tekin (Senih Orkan) fırsattan yararlanıp açılan saçılan Selma ile İffet'in fotoğraflarını çeker.
Meryem (Evrim Fer), Profesör İsmail Sami'nin (Cahit Irgat) asistanlığını yapmaktadır. Meryem, profesörün evinde çalışırken telefon çalar. Emniyet Amirliği'ne yapılan bir ihbara göre İffet öldürülmüştür. Morga kaldırılan genç kız üç aylık hamiledir. İffet, şair Suphi'-nin sevgilisi, profesörün de öğrencisidir. Profesör İsmail Sami, Suphi'nin ablasıyla (Aliye Rona) evlidir. Meryem, Suphi'ye hayrandır. Onun yazdığı şiirleri okur. Suphi'nin, seks partisinde kraliçe seçtiği Selma'yla da ilişkisi vardır.


Morg doktoru Kerem (Ali Şen), profesörden yardım ister. İz bırakmayan cinayetler üzerinde araştırma yapan İsmail Sami'nin otopside bulunması gerekmektedir. Tüm şüpheler, garip davranışlı, sokaktaki dilencilerle arkadaşlık eden ve sürekli ölümden bahseden Suphi'nin üzerinde yoğunlaşmıştır. Meryem, Suphi'nin peşini bırakmaz. Bir gece kulübüne birlikte giderler. Selma da oradadır. Suphi, Selma'yı görünce Meryem'i terk eder.


Kayınbiraderinden şüphelenen profesör, polise ihbarda bulunur. Polisler evi basarlar. Evde arama yapan polis Suphi'yi bulamaz. Meryem'in yatağında ikisi birliktedirler. Polis kontrolü altında olan ev ikinci kez basılır. Suphi pencereden atlayıp kaçar. Bu arada Suphi de İffet'in katili olarak eniştesinden
şüphelenmektedir. Meryem'le birlikte profesörü takibe alırlar, İsmail Sami'nin fotoğrafçı Tekin'in evinden çıktığı görülür. Meryem zili çalar. Kapıyı açan Tekin, karşısında Suphi'yi görünce paniğe kapılır. Suphi, Tekini döverek profesörün burada ne aradığını sorar. Tekin bir fotoğraf çıkarır. Morg doktoru Kerim'le İffet'in yatakta çekilmiş resmidir bu. Suphi morga gidip, Kerim'i İffet'in cesedini okşarken bulur. Bu noktadan sonra Suphi'ye göre katil Kerim'dir. Kerim her şeyi anlatır. İffet'i onunla profesör tanıştırmıştır. Kerim, İffet'e âşık olunca, profesör yataktaki resimleri çektirmiş, sonra da şantajla Kerim'den para sızdırmıştır.


Olaylar birbirine karışınca Suphi herkesten şüphe etmeye başlar. Eniştesini sorguya çekip suçlar. Korku içindedir. Kafasında kurguladığı hayallerin seyri değişir. Ablasının, eniştesinin ve Meryem'in birlik olup kendisine tuzak hazırladıklarını kurar. Tüm çevresine kuşkuyla bakan Suphi, yalnızca kafasının içindeki gerçeklere göre yaşamaktadır. Tam bu noktada çılgın hayallerinden sıyrılıp gerçek yaşama döndüğünde, kendini şizofreni teşhisiyle bir akıl hastanesinde bulur. Kafasının içinde suçladığı, öldürdüğü insanları, ablasını, eniştesini, Meryem'i canlı olarak karşısında görünce bu kez tam çıldırır. Aslında, İffet bir trafik kazasında ölmüştür. Ve Suphi, sevgilisi İffet'in ölümüne kendisinin sebep olduğunu sanarak suçluluk duygusu içinde hep hayal görmüştür. “Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”

MİRASYEDi (1964)

Yönetmen: Türker İnanoğlu
Senaryo: Bülent Oran
Kamera: Yılmaz Gürbüz
Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu


Yönetmen Yardımcısı: İsmail Konca, Kamera Asistanı: Hasan Uçar, Fotoğraflar: Nazım Bora, Müzik: Metin Bükey, Şarkılar: Ahmet Sezgin, Işık Şefi: Atacan Boran, Dublaj Yönetmeni: Sacide Keskin, Sesleri Alan: Marko Buduris, Montaj: Mehmet Bozkuş, Laboratuvar: Cemil Orhon, Erol Yıldırım, Bayram Güzel, Süleyman Koyuncu, Prodüksiyon: Memduh Karakaş, 


Oyuncular: Filiz Akın, Ahmet Sezgin, Suzan Avcı, Vahi Öz, Hüseyin Baradan, Ali Şen, Süha Doğan, Şaziye Moral, Aziz Basmacı, Mualla Sürer, Necdet Tosun, Necip Tekçe

Konu: Ahmet (Ahmet Sezgin) ve Filiz (Filiz Akın) evlenmek için para biriktiren iki sevgilidir. Ahmet yoksul olduğundan buna karşı çıkan Filiz’in ailesi, kızlarını zengin Hacı Bey (Vahi Öz) ile evlendirmek ister. Hacı göz koyduğu Filiz’e saldırdığında Ahmet ve arkadaşları genç kızı kurtarır. O sırada polis Ahmet adında birine miras kaldığını öğrenir. Mirasçılar Ahmet’i arar. Para kokusu alan Filiz’in ailesi kızlarını Ahmet’e vermeye razı olur. Suzan’a (Suzan Avcı) haber verirler. Ahmet’le Filiz köşke yerleşir. Eşi ile birlikte mirası isteyen Suzan Ahmet’e kur yapar. Ahmet’in nişanlı olduğunu söylemesi bile onu yolundan döndürmez. Daha sonra ikisini birlikte yakalayan Filiz köşkü terk eder. Dünyası yıkılmış dalgın genç kıza bir araba çarpar. Yaralı Filiz hemen hastaneye kaldırılır. Kendisine geldiğinde görme yeteneğini yitirdiğini anlar. Bu onun için bir acı darbe daha demektir. Bu arada gerçek mirasçı Ahmet ortaya çıkar. Ahmet köşkten kovulup arkadaşlarının yanına gider ama oradan da dışlanır. Filiz de onu kovar. Pişman olan Ahmet Filiz’in göz ameliyatı için köşkü soyar. Hizmetçi onu tanır. Ahmet Ahmet (Ahmet Sezgin) ve Filiz (Filiz Akın) evlenmek için para biriktiren iki sevgilidir. Ahmet yoksul olduğundan buna karşı çıkan Filiz’in ailesi, kızlarını zengin Hacı Bey (Vahi Öz) ile evlendirmek ister. Hacı göz koyduğu Filiz’e saldırdığında Ahmet ve arkadaşları genç kızı kurtarır. O sırada polis Ahmet adında birine miras kaldığını öğrenir. Mirasçılar Ahmet’i arar. Para kokusu alan Filiz’in ailesi kızlarını Ahmet’e vermeye razı olur. 


Suzan’a (Suzan Avcı) haber verirler. Ahmet’le Filiz köşke yerleşir. Eşi ile birlikte mirası isteyen Suzan Ahmet’e kur yapar. Ahmet’in nişanlı olduğunu söylemesi bile onu yolundan döndürmez. Daha sonra ikisini birlikte yakalayan Filiz köşkü terk eder. Dünyası yıkılmış dalgın genç kıza bir araba çarpar. Yaralı Filiz hemen hastaneye kaldırılır. Kendisine geldiğinde görme yeteneğini yitirdiğini anlar. Bu onun için bir acı darbe daha demektir. Bu arada gerçek mirasçı Ahmet ortaya çıkar. Ahmet köşkten kovulup arkadaşlarının yanına gider ama oradan da dışlanır. Filiz de onu kovar. Pişman olan Ahmet Filiz’in göz ameliyatı için köşkü soyar. Hizmetçi onu tanır. Ahmet ameliyat parasını verip ortadan kaybolur. Arkadaşları onu polise ihbar eder. Ameliyat başarılıdır ve Filiz’in gözleri açılır. Polis eve bakın düzenlediğinde genç kız parayı Ahmet’in verdiğini anlar. Arkadaşlarına gerçeği anlatır. Onlar da polise haber verdiklerine pişman olurlar. Filiz gerçek mirasçı Ahmet ile konuşup, Ahmet’i affetmesini rica eder ve herşeyi anlatır. Gerçek mirasçı mahkemede lehte tanıklık yapınca Ahmet tahliye olur. İki sevgili için acılı günler sona ermiştir. Tıpkı arkadaşları gibi onlar da çok mutludur.

MEYHANECİ “Can Düşmanı” (1964)

Yönetmen: Türker İnanoğlu
Senaryo: Bülent Oran
Eser: İlhan Engin
Kamera: Yılmaz Gürbüz
Müzik: Sezen Cumhur Önal,Metin Bükey
Yapım: Erler Film /Türker İnanoğlu


Şarkılar: Sevim Şengül, Yönetmen Yardımcısı: Birsen Koyu, Kamera Asistanı: Hasan Uçar, Işık Şefi: Atacan Boran, Sanat Yönetmeni: İsmail Konca, Dublaj Yönetmeni: Sacide Keskin, Sesleri Alan: Marko Buduris, Laboratuvar: Cemil Orhon, Prodüksiyon Amiri: Sadri karan,


Oyuncular: Filiz Akın, Tamer Yiğit, Erkan Yolaç, Vahi Öz, Hüseyin Baradan, Necdet Tosun, Turgut Özatay, Nevzat Okçugil, Ren-gin Arda, Zuhal Tan, Toros Karabulut,


Konu: Kanser olduğunu ve üç aylık ömrü kaldığını öğrenen Erol (Tamer Yiğit) intiharın eşiğine gelir. Ama başaramaz. Radyo çağrısı ile ağır yaralı bir genç kıza uyan kanını verip hayatını kurtarır. Kendisini ise hapisten çıktığını duyduğu İpsiz Sabri (Turgut Özatay) adlı kiralık katile öldürtmek ister. Bu işleri bıraktığını söyleyen Sabri, hasta oğlunun tedavisi için para karşılığı kabul eder. Kanıyla kurtulan Sema (Filiz Akın) ise Erol’u bulmuş, teşekkür için onu doğum gününe davet etmiştir. Birbirlerine aşık olurlar. Erol hastalığını gizler. Bu umutsuz ilişkiyi bitirmek için eski sevgilisi Jale’den yardım ister. Yaptıkları oyun tutar ve Sema ile ayrılırlar.


Sema ise ona aşık olan Selim’le (Erkan Yolaç) Erol’un gittiği meyhanede genç adama nişanlandığını bildirir. O gece Erol’a hastaneden bir çağrı gelir. Hastaneye gittiğinde hasta olmadığını, raporların karıştığını öğrenir. Sema’yı bulup tüm gerçeği anlatır. İki sevgili barışırlar. Oğlu iyileşen Sabri ise Erol’un peşindedir. Onu kaçtığı yerde yaka-layan Sabri’nin silahının boş olduğunu anlayan Erol, şaşırır. Sabri aslında onu öldürmeyeceğini, aldığı parayı hak ettiğini göstermek için böyle davrandığını söyler. Sorunlar ve üzüntüler sona erdiğinde Sema ile Erol, çoktan nikah memurunun önüne oturmuşlardır bile.