Powered By Blogger

30 Ekim 2015 Cuma

FİŞEK NECMİ (1965)

 “Kasımpaşa’nın Belalıları”

Yönetmen :
Nişan Hançer
Senaryo: Suavi Sualp
Filmi Çeken Çetin Gürtop
Yapım: Ni-Va Film / Nişan Hançer


Sesleri Alan: Marko Buduris, Montaj ve Senkron: Diamandi Filmeridis, Laboratuvar: Cemil Ohon, Bayram Güzel, Süleyman Koyuncu, Muhittin Gündüz, Erol Yıldırım, Reji Asistanları: Alpay Ziyal, Nezih Tunar, Operatör Asistanı: Hüseyin Karındoyuran, Işık: Ender Işık Servisi, Set Amir: Naci Saraç, Prodüksiyon Amiri: Memduh Karakaş, Eser: Orhan Sabuncu,
(Yıldız Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Ayhan Işık, Bilge Tandoğaç, Gülbin Eray, Suzan Avcı, Fatma Belgen, Necdet Tosun, Asuman Arsan, Mustafa Dağhan, Muammer Gözalan, Attila Yurdesin, Hakkı Kıvanç, Çetin Başaran, Hüseyin Zan, Kerim Öztürk, Hüseyin Gülen, Revü ve Danslar: Beste Kudret Şandra


Konu: Cinayete kurban giden bir kadının mirasına göz koyan adamla, bu konuyu aydınlatmaya çalışan bir polisin öyküsü.

FIRILDAK NACİ (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Hicri Akbaşlı
Görüntü Yönetmeni: Rafet Şiriner
Yapım: Cihan Film / Suzan Yakar 


Oyuncular: Tamer Yiğit, Sibel Göksel, Gülbin Eray, Hasan Ceylan, Faik Coşkun, Adil Güldürür


Konu: büyük şehirde yaşamaya çalışan serseri bir gencin macera ve aşk öyküsü

FAKİR GENCİN ROMANI (1965)

Yönetmen: O. Nuri Ergün,
Senaryo Fikret Arıt
Operatör Orhan Kapkı
Müzik Metin Bükey,
Yapım Ak-Ün Film/ İrfan Ünal, Recai Akçaoğlu


Işıklar: Ekrem Köksaşlan, Reji Asistanları: Namık Karakılıç, Erdal Aksu, Kamera Asistanı: Tangör Toydemir, Seslendiren: Yorgo İlyadis, Operatör Asistanı: Tangör Taydemir, Prodüksiyon Asistanı: İbrahim İnan, Set Amiri: Basri Büyükcan, Prodüksiyon Amiri: Melih Üstüngör, Laboratuar Şefi: Hilmi Başcan, Montaj-Senkron: Turgut İnangiray, Sezai Elmaskaya, Şarkılar: Sevim Şengül, (Erman Film Strüdyosunda Hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Cüneyt Arkın (Turgut), Filiz Akın (Filiz), Neriman Köksal (Nermin), Muzaffer Tema (Orhan), Gürel Ünlüsoy (Fikret), Kadir Savun, Osman Türkoğlu (Recep), Zeki Alpan (Doktor), Ali Şen, Nedret Güvenç (Leman), Necdet Tosun (Nuri), Ömetrcik (Küçük Turgut), Kenan Pars, Öztürk Serengil (Patron), Nubar Terziyan (Faik), Faik Coş-kun, Ömer Yiğit, Muammer Gözalan (Rıdvan), Mustafa Yavuz (Şoför), Ümit Uyguner, Naciye Nazlı, Bedros Çiçekyan, Naciye Nazlı, Öztürk Serengil,


Konu: Aşık olduğu Filiz`in teyzesinin kızı olduğunu öğrenecek olan Turgut geçmişte ailesine yaşattığı acılardan dolayı Teyzesi Nermin`e kin duymaktadır.
60’lı yılların İstanbul’u bekçi düdüklerinin duyulacağı bir sokak. Liseyi bitirip ‘Üniversite Giriş İmtihanları’na hazırlanan Turgut yorgun argın ‘bir arkadaşından ders çalışmaktan’ dönüyor. (Sonraki birkaç sahnede, onu okutabilmek için başkalarının evlerine çamaşıra giden annesi Leman Hanım’ı, Manav Faik Amca’yı, ‘Yeşil Eğin Kasabı’ Nuri’yi, Bakkal Recep’i, Kahveci Salim’i ve komşularını tanıyıp en az onun kadar mutlu olacağız.


Evlerin birinde, yirminci evlilik yıldönümlerini, ‘verdikleri bir parti’ ile kutlayan Orhan Bey ve Nermin Hanım’ın kızları Filiz (Sevim Şengül’ün sesi ile) şarkı söylüyor; ‘Yıldızların Altında’. Turgut’un bahçe duvarındaki par-maklıklardan hayranlıkla dinlediği genç kızı, iki sahne sonra üniversite sınavında delikanlının hemen yanı başında ve soruların çözümünde ondan yardım alırken göreceğiz. “Eğer siz olmasaydınız.. imkânı yok bir tekini bile cevaplandıramazdım. Hızır gibi yetiştiniz.”


Filiz’in Mimarlık Bölümü’nü, Turgut’un İnşaat Mühendisliği’ni kazandığı bu sınavla başlayan arkadaşlıkları, kapısında Plaj Gazinosu yazılı sevimli çayevinde devam eder. Bir gece annesine şöyle diyecektir “Onunla evlenmeyi düşündüm fakat hemen aklımdan çıkardım. Bu bir kurdun başını gece aya kaldırıp uluması gibi bir şey…Böyle bir hakkı nasıl görürüm kendimde anne? Biz ayrı dünyaların insanlarıyız…O çok zengin bense henüz bir meslek sahibi bile değilim. Her şeyden önce istikbalimi düşünmek zorundayım.”Okulu çok başarılı bir şekilde bitirip yurt dışından burs kazandığında mahallelinin sevinci görülmeye değer. Ana ile oğlunu kutlamak için Nuri et, Faik Amca sebze-meyve, Recep ise ‘zeytinyağı veriyor. Faik Amca’nın sözleri “Mahallemiz iyi bir manav kaybetti. Ama ne yapalım, mühendis de lazım. ”Leman Hanım, ‘elinde koca bir diploma olan’ oğlu için ‘çok varlıklı da olsa’ Filiz’i istemeye gider. “Göğsümü gere gere isterim. Hem de başımı eğmeden isterim.” Ama orada karşılaştığı kişi ve yaşadığıüzüntü yaşamını yitirmesine neden olacaktır. Filiz’in annesi, Leman Hanım’ın kardeşidir.


Yıllarca önce, Turgut’un babasının (Kenan Pars’ın filmdeki adı hiç söylenmiyor) durumu iyiyken, Nermin’in sevdiği ama ‘işsiz güçsüz’ bir genç olan Orhan’la evlenmesine ve iş kurmasına yardım etmişlerdi. Eli biraz para görünce ‘bar kadınları ve kumar’dan vazgeçemeyen Orhan, kendisini uyarmak isteyen velinimetini kovar ve bir araba kazasında ölümüne neden olur. Leman Hanım oğlu ile bir süre kardeşinin evinde kalır.


Hizmetçi gibi kullanılmasına ses çıkarmaz ama bir gün Orhan, Turgut’u dövünce oradan ayrılır. Rastlantılar, yıllar sonra, iki kız kardeşi bir araya getirmiştir ne var ki Nermin onu aşağılayıp kovar. Bunca üzüntüye dayanamayan Leman Hanım da olanları oğluna anlatacak kadar yaşayabilir.
‘Anacığını toprağa sevdiği kızı da kalbine gömen’ Turgut yurtdışında çalışmaya gider ve çok başarılı bir iş yaşamı olur. Bu yıllarda Filiz, Fikret’le evlenmiş, bir oğlu olmuştur. Adı da Turgut. Ama Fikret’in kumar tutkusu aileyi batırmıştır. Orhan Bey bu duruma daha fazla dayanamaz ve onu öldürür.


Kasap Nuri’nin okuduğu bir gazeteden ‘Uzun müddetten beri İsveç’te olan Yüksek Mimar  Turgut Subaşı’nı yakın doğu’daki inşaat firmalarının paylaşamadıklarını ama onun memleketinde çalışmayı tercih ettiğini ve kısa zamanda ülkesine geleceğini’ öğreniyoruz. Nermin Hanım onu havaalanında karşılar ve çok büyük bir ilgi gösterir. Filiz’le beraber, bir zamanlar Zeki Müren’den ‘Yıldızların Altında’ şarkısını dinledikleri o sevimli çay bahçesine giderler. Aynı masaya otururlar ama…biz de onlar gibi filmin başındaki heyecanı yaşayamıyoruz. Bir zamanlar bir kız vardı. Beraber buraya geldiğimiz, sevinçlerimi paylaştığımüzüntülerimi anlattığım bir genç kız. Onu çok, pek çok sevmiştim…Küçükken zengin çocuklarının eskileri ile giyinirdim. Onların attıkları oyuncaklarla oynardım. Tahsilimi elden düşme kitaplarla yaptım. Ama artık..istemiyorum. Seni sevmiyorum.. sevmiyorum seni.”


Canına kıyan Filiz’in Turgut’a bıraktığı ‘veda’ mektubu “Oğlum Turgut’u sana emanet ediyorum. Onu da kendin gibi yetiştir. Ama ona affetmesini öğret…” (Murat Çelenligil)

ERKEK DEDİĞİN BÖYLE OLUR (1965)

Senaryo ve Yönetmen:  Nuri Akıncı
Görüntü Yönetmeni: Cezmi Ar
Yapım: Televizyon Film / Nuri Akıncı


Oyuncular: Yusuf Sezgin, Pervin Par, Tuncer Necmioğlu, Barboros Erbeş, Nevzat Kığı


Konu: Annesini öldürüp, karısına tecavüz eden bir adamın intikam hırsı.

ELVEDA SEVGİLİM (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden
Kamera: Necati İltaç
Müzik: Fecri Ebcioğiu
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden, Özdemir Birsel, Nüzhet Özdemir


Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu; Reji Asist.: Fikret Uçak; Işık: İlhan Aslım; Set Amiri: Hasan Nurdan; Prodüksiyon Temsilcisi: Adnan Irkut; Ar Direktör: Yüksel Tanık
(Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır,)


Oyuncular: Türkan Şoray (Türkan kadiroğlu), Ediz Hun (Osman Kadiroğlu), İzzet Günay (Kemal Selimoğlu), Kadir Savun (Ömer Kadiroğlu), Ferah Nur (Modaevi sahibi) Nubar Terziyan (Hüseyin Selimoğlu), Mümtaz Ener (Yaşar Ağa), Mehmet Ali Akpınar (Nuri), Ali Seyhan, Ergül Buharalı (Şoför Ham-di), İlhan Hemşeri (Başkomiser Fahri), Emel Akçatepe


Konu: Selimoğulları ve Kadiroğulları kan davası yüzünden birbirlerine düşman iki ailedir. Türkan Kadiroğullarının kızıdır ve kuzeni Osman onu sevmektedir. Türkan ise düşman oldukları ailenin tek oğlu olan Kemal’le yakınlaşmaya başlamıştır. Bu durum ailelerin tepkisini çeker. Birbirlerini seven iki gencin her şeye rağmen birlikte olma çabasını anlatan dramatik bir film.

ELLER YUKARI (1965)

 Sokakların Belâlısı 

Yönetmen:
Nişan Hançer
Senaryo: Suavi Sualp
Kamera: Nejat Okçugil
Yapım: Ni-Va Film /Nişan Hançer


Oyuncular: İzzet Günay, Birsen Menekşeli, Neriman Köksal, Kenan Pars, Mümtaz Ener, Hüseyin Zan


Konu: Mücevher setine sahip olmak isteyen bir soyguncu çetesiyle, bir poılisin öyküsü.

EKMEK KAVGASI (1965)

Yönetmen: Yılmaz Duru
Senaryo: Sabahat Duru
Görüntü Yönetmeni: Enver Burçkin
Yapım: Tura Film/Yılmaz Duru


Oyuncular: Yılmaz Duru, Muhterem Nur, Kenan Pars, Senih Orkan, Gülbin Eray, Mine Soley, Nilgün Esen, Nevzat Okçugil, Necati Er, M. Ali Akpınar, Enver Dönmez


Konu: Üç çocuğu ile köyden kente gelen bir ailenin kötü insanlara karşı giriştiği mücadelenin öyküsü.

29 Ekim 2015 Perşembe

EKMEKÇİ KADIN (1965)

Yönetmen: Zafer Davutoğlu
Senaryo: Osman F. Seden  (“Xavier de Montep’in 1884 de yazdığı “La Porteuse de Pain” isimli romanından”)
Kamera: Kenan Kurt
Müzik: Fecri Ebcioğlu,
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden

Prodüksiyon Amiri: Adnan İrkut, Yönetmen Asistanı: Fikret Uçak, Kamera Asistanı: Kenan Davutoğlu, Ar Direktör: Saim N. Bilge, Set Amiri: Hasan Nurdan, Işık: İlhan Aslım, Uğur Duru, Montaj-Senkron: Osman Bilen, Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Recai Karataş, Ses: Tuncer Aydınoğlu, 
(Kemal Film Platosunda çekilmiş, Acar Film Stüdyosu’nda seslendirilmiştir).

Oyuncular: Türkan Şoray (Ayşe/Leyla), İzzet Günay (Zafer) Kenan Pars (Nazmi Usta), Efgan Efekan (Metin), Kadir Savun (İsmail Hakkı), Senih Orkan (Salim Emre), Hüseyin Baradan (Lütfü Sırman), Çolpan İlhan (Sevim), Nubar Terziyan (Komiser), Mürüvvet Sim (Gülizar Hisarlı), Ergül Buharalı (Cevat Şahin), Hayri Esen (Doktor), Mümtaz Ener (İsmail Hilmi Paşa), Cahit Irgat (Ağır Ceza üyesi), Feridun Çölgeçen (Savcı), Talat Gözbak (Ağır ceza üyesi), Hakkı Haktan, Selahattin İçsel (Bakkal), Faik Coşkun (Pasaport görevlisi), Hüseyin Güler (İhsan), T. Fikret Uçak Doktor), Nezihe Güler, Mine Sun, Muammer Gözalan (Doktor), Ünal Gürel, Savaş Tuğ, Ali Seyhan (Otel Görevlisi), Zeki Tüney (Gazeteci), Adnan İrkut, Os-man Türkoğlu (Cezaevi Müdürü), Kaya Volkan, Murat Tok, Kazım Kartal, Behçet Nacar, Hüseyin Kaşif, Fadıl Garan (Fabrika Görevlisi), Talat Gözbak (Ağır Ceza üyesi), Yusuf Sezer, Talia Saltı (Cezaevi görevlisi), Araksi Hebo, Zeki Alpan (Piyano Hocası), Ünal Gürel


Konu: 1943’ün göz açtırmayan kışı. İstanbul. Lütfü Beyin fabrikasında kapıcılık yapan Ayşe Çelik, ne dünya savaşını ne de bir sene önceki ‘Struma Faciası’nı düşünecek durumda.. Kocası Selim, aynı yerde 12 yıl çalıştıktan sonra bir iş kazasında ölmüş. İki çocuğu, 3-4 yaşlarındaki Metin ve birkaç aylık Zeynep’le ortada kalınca ‘patrona yalvarıp yakarıp’ genç kadına bir iş verdirmişler. Filmin başında, ekmek, peynir, helva ve (ilerde başına dert olacak) gazyağı almak için Bakkal Hayri’ye giderkenki perişanlıkları ; Ayşe’nin sol elinde ‘kulpu iğreti tutturulmuş bir gaz tenekesi’, koltuk altında çuval, lastiği gevşemiş çorabı ayak bileğine kadar düşmüş. Sağ eliyle Metin’i, o da Nazmi Ustanın armağan ettiği içi saman dolu tahta atı sürüklüyor. Zeynep’i (sütü mü, zamanı mı yok, filmden anlaşılmıyor) sütanası Gülizar’a bırakmış. O da laf dokunduruyor “Sütanalık kolay mı? Çamaşıra gitsem bunun üç Haftada 10 kâğıda olmuyor bu iş.” Üstelik, göz kamaştıran güzelliği de başına bela. Ölen kocasının ‘en iyi’ arkadaşı olduğunu söyleyen Nazmi, meğer onu ‘ilk gördüğü andan beri’ seviyormuş. Peşini bırakmıyor.


Fabrikanın sahibi Lütfü Sırman, karısı ve çocuğu Kemal’le çok mutlu. Başarılı bir mühendis olan Lütfü Bey, tekstil makinelerinde ‘istihsali üç misline çıkaracak’ bir yöntembulmuş. Ancak, basireti mi bağlandı nedir, bu konudan yalnızca Nazmi Ustaya söz ediyor; “Şimdilik bir sen biliyorsun bir de ben. Dünyada itimat ettiğim tek insansın.. Bütün kredilerimi topladım bankalardan. İstediğinden fazlası var kasada. Hiçbir şeyden şüphelenmesinler diye muhasebeye bile bildirmedim para çektiğimi. Al anahtarları. Bir muvaffak olalım milyonlar su gibi akacak..”


Ayşe’yi bakkaldan gazyağı alırken gören Hacı Hüsrev Efendi, zaman yitirmeden durumu Lütfü Beye anlatır ; “Allah saklasın, cayır cayır yanarız. Benden söylemesi.” Fabrika sahibi ile Ayşe arasında yaşanan geçici gerginlik, sonradan genç kadının suçlanmasında kullanılacaktır.


Evlenme isteğine defalarca olumsuz yanıt alan Nazmi öyle bir şey yapar ki; Bir gece fabrikayı kundaklar (hem de Ayşe’nin gazyağını kullanarak), işçi Cevat’ı öldürüp kimliğini değiştirir, Lütfü Beyi öldürür ve buluşu ile ilgili kağıtları alır, kaçmadan önce de tabancayı Ayşe’nin odasına bırakır. Yangında tanınmaz hale gelen Cevat, ‘mucize kabilinden yanmayan’ nüfus cüzdanı nedeniyle Nazmi zannedilir.


Ayşe tutuklanır. ‘Suçu sabit görüldüğünden müebbet hapsine’ karar veriliyor. Metin’e bundan sonra ‘kocamın tek arkadaşı sendin’ dediği, emekli öğretmen ve ‘Örnek Talebe Yurdu’ müdürü İsmail Hakkı bakacaktır. Zeynep’i ise sütanası Gülizar kaçırmış. (Sonradan, neyse ki, İstanbul Belediyesi Yetimhanesine bıraktığını öğreneceğiz.) Nazmi, Cevat Şahin olarak Mısır’a gidiyor. Burada mensucat fabrikaları sahibi ve Türk asıllı İsmail Hilmi Paşa ile tanışır. Lütfü Beyin geliştirdiği yöntemle Paşa’nın yanında çalışmaya başlar. Zamanla ortağı olur ve güzel kızı Gülsüm’le evlenir. Kızı Sevim’in doğumu sırasında karısını kaybeder. ‘Hiçbir pişmanlık, hiçbir vicdan azabı’ duymadığı bu yıllarda yaşamındaki tek karanlık gölge, onun aslında Nazmi Erkmen olduğunu bilen Salim’dir. Bir rastlantı ile bu durumu anlayan Salim, Cevat’ın dayısıdır ve “20’ye yakın suçun faili olarak” Türkiye’de aranmaktadır. 


Nazmi’den sızdırdıklarını ‘batakhanelerde ve barlarda yiyip çılgınca bir hayat sürüyor’.Ayşe ise kendini çevresine sevdirmiş ve hapishanenin revirinde hastabakıcı olarak çalışmaktadır.


21 yıl sonra.. ‘Tesadüflerin’ bir araya getirdiği kişiler. Metin, avukat olmuş ve İsmail Hakkı Babanın öğrenci yurdunda kalıyor. En iyi arkadaşı Kemal bir tekstil mühendisi ve tahmin edileceği gibi Lütfü Beyin oğlu. Kemal’in ‘her saniyesini ona taparak geçirecek kadar sevdiği’ genç kız ise yıllar önce yetimhaneye bırakılan Zeynep. Orada Leyla adı verilmiş ve şimdi ‘bir moda evinde manken olarak’ çalışıyor. Nazmi (yeni adıyla Cevat), “Mısır’daki bütün tesislerini ve sermayesini anavatana getirip Batı Mensucat’ı kurunca” kalp hastası kızı Sevim de olaylardaki yerini alır. Bu arada, 26 Kasım tarihli, dönemin etkili gazetesi Akşam’da Nazmi’nin resmini gören Ayşe kaçarak İstanbul’a gelir. Adını Zehra olarak değiştirir. Bir bakkalda ekmek dağıtıcısı olarak çalışırken kızını bulur. Sevim’in Kemal’e aşık olmasıyla, Nazmi, Leyla’yı delikanlıdan uzaklaştırmak ister ama karşısına ‘haklı ve mazlum’ olmanın verdiği güçle Ayşe çıkıyor. Hiç olmazsa roman ve filmlerde ‘hak yerini er geç bulur’. (Murat Çelenligil)


Filmi tam izle
 

DÜNKÜ ÇOCUK / KAHREDEN DARBE (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Semih Evin “*”
Kamera: Orhan Çağman
Yapım: A Film 


Oyuncular: Fikret Hakan, Ayfer Feray, Avni Dilligil, Cahit Irgat, Erol Keskin, Nisa Serezli


Konu: Gazeteciye aşık olan bir kadının, kirli işler çeviren ailesinden sevgilisine kaçış öyküsü

_____________________________

 “*” Albert Mannheimer’in (1913-1972) bir eserinden, Garson Kanin’in (1912-1999) senaryolaştırıp Yönetmen George Cukor’un (1899-1983) 26 Aralık 1950’de vizyona giren “Born Yesterday” isimli filminden uyarlama. Amerikan yapımı bu filmde başlıca rolleri William Holden (1918-1981), Broderick Crawford (1911-1988), Juddy Holliday (1921-1965) paylaşmışlardır.

DUDAKTAN KALBE (1965)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran (Reşat Nuri Güntekin’in aynı isimli romanından),
Kamera: Turgut Ören
Yapım: Birsel Film / Özdemir Birsel


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Cüneyt Arkın, Gönül Yazar, Muzaffer Tema, Esen Püsküllü, Erol Tezeren, Avni Dilligil, Gül Gülgün, Faik Coşkun, Rengin Arda


Konu: Paris dönüşü birlikte olduğu sevgilisini terk edip, komşu çiftlik sahibinin kızıyla evlenen bir gencin aşk öyküsü.


Ödül:


 Yıldız Dergisinin okuyucuları arasında düzenlediği Yıldız Mükâfatı yarışmasında 


► “Dudakta Kalbe” en iyi film”
►“Muzaffer Tema” en iyi erkek oyuncu

DÖRT DELİ BİR APTAL (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Sami Ayanoğlu
Kamera: Mehmet Muhtar
Yapım: Çığ Film / Sami Ayanoğlu


Oyuncular: Sami Ayanoğlu, Mümtaz Alpaslan, Suzan Avcı, Sami Hazinses, Cahit Irgat, SunaPekuysal, Sunay Sun


Konu: Beş çocuğu da zihinsel özürlü olan bir babanın öyküsü

DOKUZ CANLI ADAM (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Cevat Okçugil
Kamera: Mehmet Ali Özdemir
Yapım: Yıldız Film / Cevat Okçugil


Oyuncular: Yılmaz Gündüz, Nebahat Çeh-re, Devlet Devrim, Atıf Kaptan, Mine Soley, Nevzat Okçugil, Talat Gözbak, Feridun Çölgeçen, Nusret Özkaya


Konu: Şehri kasıp kavuran iki çeteyle onlara karşı koyan bir polisin macera dolu öyküsü.

DOKUNMA BOZULURUM (1965)

Yönetmen: Ümit Utku
Senaryo: Sadık Şendil
Operatör: Ali Yaver
Yapım: Kervan Film/Kemal Utku


Reji Asistanı: Hayri Gülnar, Montaj: Yılmaz Atadeniz, Türküler: Gülcan Sevim, Sesleri Alan: Necip Sarıca, Senkron: Mustafa Kent, Negatif Montaj: Ender Teker,Laboratuvar: İbrahim Üstüner, Prodüksiyon Amiri: Niyazi Er,
(Lâle Film Stüdyosunda hazırlanmıştır).


Oyuncular: Öztürk Serengil, Aysel Tanju, Nilgün Utku, Vahi Öz, Münir Özkul, Mualla Sürer, Sunay Sun, Suna Selen, Jale Öz, Muharrem Gürses, Meral Sayın, Ali Seyhan, M. Ali Akpınar, Yavuz Karakaş, Muzaffer Yenen, Küçük Yıldız: Nilgün Utku (d:1960)


Konu: Çete reisinin başı kadın olan bir eroin çetesiyle onların peşine düşen bir hafiyenin komedisi.

DEVLERİN KAVGASI (1965)

Yönetmen: Kemal Kan
Senaryo: Vecdi Uygun (Ziya Pişirici’nin eserinden)
Kamera: Fevzi Eryılmaz, Mustafa Kırkağaç
Yapım: Çan Film / Zeki Çan


Yönetmen Yardımcısı: Ziya Pişirici, Işıklar: Kemal Tüfek, Dekorlar: Sohban Koloğlu, Set: Mehmet Kurgen, Laboratuar: Semih Pekyüz, Yılmaz Erman, Aslan Tektaş, Kamil Koçar, Montaj-Negatif Montaj: Ali Rıza Yılmaz, Senkron: Adriana Muratyan, Sesleri Alan: Ferruh Kırmaz, Kunt Tulgar, Prodüksiyon Amiri: Aleattin Altınok,

(Milli Film stüdyosunda hazırlanıp seslendirilmiştir).

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Erol Taş, Pervin Par, Kenan Pars, Nilgün Esen, M. Ali Akpınar, Ali Ekdal, Eşref Vural, Zeki Çan, Kazım Kartal, Tünay Süer, Nusret Camgöz, Natuk Baytan, Muzaffer Yenen, Kazım Kartal, Ali Ekdal, Alaettin Altınok, Selma Aykut, Ömer Yayam, Eşref Vural, Küçük Yıldız: Filiz Altınok,


Konu: Kötü yolda olan abisi Erol yüzünden kötü işlere bulaşan taksi şöforü Cüneyt’in bu hayattan kurtulma şavaşı

28 Ekim 2015 Çarşamba

DAVUDO/Erkek Erkeğe (1965)

Yönetmen: Hasan Kazankaya
Senaryo: Yücel Uçanoğlu
Operatör: Vedat Akdikmen
Yapım: Kazankaya Film / Hasan Kazankaya


Sesleri Alan: Marko Buduris, Negatif Montaj: Oral Özütürk, Laboratuvar: Cemil Orhon, Erol Yıldırım, Bayram Güzel, Süleyman Koyuncu, Muharrem Gündüz, Işık Şefi: Mazhar Eröz (Güneş Işık Servisi), Prodüksiyon Amiri: Kadri Topçu, Set Ekibi: Emsal Yıldız, İhsan Akdağ, Mustafa Köprülü, Reji Asistanı: Şengün Gökçay, Salih Dikişçi, Yardımcı Rejisör: Yücel Uçanoğlu,
(Yıldız Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Yılmaz Güney (Davudo), Pervin Par (Ayşe), Hayati Hamzaoğlu (Kürt Kerim), Kuzey Vargın (Beko), Hakkı Haktan (Haydar Ağa), Sami Tunç (Ramazan), Lütfi Engin, Temel Gürsu, Abdullah Ferah, Hüseyin Güler, İsmet Erter, Mazhar Eröz, Araksi Hebo, Gül Yargin,


Konu: Davudo (Yılmaz Güney), kendi halinde sessiz bir köylü çocuğudur. Babasından kalan küçük bir toprak parçasında anasıyla birlikte yaşar. Köyün ağası Dino, Davudo'nun toprağına göz dikmiş satın almak ister. Davudo direnir, satmaya yanaşmaz. Bu küçücük toprak parçası çocukluk anılarıyla doludur. Dino'nun adamları anasını sürekli rahatsız ederek Davudo'yu yıldırmaya çalışırlar. Davudo ise her seferinde ağaya, "Biz burada doğduk, burada öleceğiz" diye haber salar.

Dino saldırılarını sürdürür. Bu kez adamlarını gönderir. Evi sararlar Davudo baba yadigarı silahıyla ateş açarak saldırganlardan kendini korur. çatışmada ağanın oğlu vurulur. Ölüsünü atın sırtına ağaya götürürler. Ağa, oğlunun vurulması üzerine tüm adamlarını toplayıp tekrar bir saldırı düzenler. Davudo, annesinin ısrarlarıyla evden kaçar. Anası ise yatağın altına girip saklanır. Saldırgannnları bulamayıp giderlerken bahçeyi de ateşe verirler.


Davudo, dağlara çıkmıştır. Peşinde olan düşmanlarıyla kayalık arazide çatışmaya girer. Dino'yu vurup öldürür. Davudo artık dağların adamı olmuştur. Jandarmadan gizlenen Davudo, ünlü eşkıya Kürt Kerim'le (Hayati Hamzaoğlu) tanışır. Kürt Kerim, adamları kaçırttığı Haydar Ağa'nın (Hakkı Haktan) kızı Ayşe'yi (Pervin Par) elinde rehine olarak tutmaktadır. Kızının can karşılığı olarak On ağadan yüklü bir para istemektedir.


Kürt Kerim, adamlarıyla köye inip, yine zengin bir köylünün küçük üoğlunu kaçırırlar. Köylüler korku içindedirler. Davudo da, zalim bir çetenin içinde olduğundan, tedirgindir. Kürt Kerim, ortalıkta kimsenin olmadığı bir gün Ayşe'ye tecavüz etmek ister. Ayşe'nin çığlıkları dağlarda yankılanırken köyden dönmekte olan Davudo yetişip bu çirkin saldırıyı engeller. Bu arada jandarmalar da çevreyi kuşatır. Davudo, bu fırsattan yararlanıp kızı, eşkıyaların elinden kaçırır. Geceyi dağlık bir bölgenin eteğinde geçirirler. Sabaha karşı köyün yakınlarında kızı serbest bırakır.


Jandarmaların elinden kurtulan Kürt Kerim, kızı elinden kaçırdığı için çılgına döner. Babasından para beklediği küçük çocuğu adamlarının gözleri önünde acımadan vurup öldürür. Bu vahşet karşısında adamlarından Ramazan (Sami Tunç) ile Yusuf paniğe kapılıp kaçarlar. Dağlarda gizlenen Davudo, Beko'ya (Kuzey Yargın) rastlar. Beko, delikanlılarından biridir.. Sevdiği kızı babası vermedi için dağlara çıkmıştır. Davudo delikanlıyı teselli eder.


Kürt Kerim, bir soygun peşindedir. Köylüye gönderilen banka kredisine gözünü dikmiştir. Pusuya yatıp arabayı çevirirler. Kürt Kerim'in adamları para çantasını alıp kaçarlarken, Davudo ile Beko önlerini keser. Davudo köye inip parayı muhtara teslim eder. Kürt Kerim, ellerinden parayı da kaçırınca intikam için Davudo'nun evini basıp anasını öldürür. Davudo, Beko'yla birlikte eve geldiğinde yıkılır. Dağda Kürt Kerim'i bulur. Dağlar silah sesleriyle inlerken Beko vurulur. Davudo, Kürt Kerim'i ayakları üzerinde döndüre döndüre öldürür. Iyiliğini unutamayıp onu dağlarda arayan Ayşe, Davudo'ya doğru koşar. “Agâh Özgüç, Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”

 Kemal İnci'nin yönettiği “Silaha Yeminliydim” adlı filmle birlikte çekildi. Hasan Kazankaya'nın yönetmenliğini yaptığı Davudo'nun bir bölümünü de Yücel Uçanoğlu çekti (Uçanoğlu'yla 19 Mart