Powered By Blogger

29 Ekim 2015 Perşembe

EKMEKÇİ KADIN (1965)

Yönetmen: Zafer Davutoğlu
Senaryo: Osman F. Seden  (“Xavier de Montep’in 1884 de yazdığı “La Porteuse de Pain” isimli romanından”)
Kamera: Kenan Kurt
Müzik: Fecri Ebcioğlu,
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden

Prodüksiyon Amiri: Adnan İrkut, Yönetmen Asistanı: Fikret Uçak, Kamera Asistanı: Kenan Davutoğlu, Ar Direktör: Saim N. Bilge, Set Amiri: Hasan Nurdan, Işık: İlhan Aslım, Uğur Duru, Montaj-Senkron: Osman Bilen, Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Recai Karataş, Ses: Tuncer Aydınoğlu, 
(Kemal Film Platosunda çekilmiş, Acar Film Stüdyosu’nda seslendirilmiştir).

Oyuncular: Türkan Şoray (Ayşe/Leyla), İzzet Günay (Zafer) Kenan Pars (Nazmi Usta), Efgan Efekan (Metin), Kadir Savun (İsmail Hakkı), Senih Orkan (Salim Emre), Hüseyin Baradan (Lütfü Sırman), Çolpan İlhan (Sevim), Nubar Terziyan (Komiser), Mürüvvet Sim (Gülizar Hisarlı), Ergül Buharalı (Cevat Şahin), Hayri Esen (Doktor), Mümtaz Ener (İsmail Hilmi Paşa), Cahit Irgat (Ağır Ceza üyesi), Feridun Çölgeçen (Savcı), Talat Gözbak (Ağır ceza üyesi), Hakkı Haktan, Selahattin İçsel (Bakkal), Faik Coşkun (Pasaport görevlisi), Hüseyin Güler (İhsan), T. Fikret Uçak Doktor), Nezihe Güler, Mine Sun, Muammer Gözalan (Doktor), Ünal Gürel, Savaş Tuğ, Ali Seyhan (Otel Görevlisi), Zeki Tüney (Gazeteci), Adnan İrkut, Os-man Türkoğlu (Cezaevi Müdürü), Kaya Volkan, Murat Tok, Kazım Kartal, Behçet Nacar, Hüseyin Kaşif, Fadıl Garan (Fabrika Görevlisi), Talat Gözbak (Ağır Ceza üyesi), Yusuf Sezer, Talia Saltı (Cezaevi görevlisi), Araksi Hebo, Zeki Alpan (Piyano Hocası), Ünal Gürel


Konu: 1943’ün göz açtırmayan kışı. İstanbul. Lütfü Beyin fabrikasında kapıcılık yapan Ayşe Çelik, ne dünya savaşını ne de bir sene önceki ‘Struma Faciası’nı düşünecek durumda.. Kocası Selim, aynı yerde 12 yıl çalıştıktan sonra bir iş kazasında ölmüş. İki çocuğu, 3-4 yaşlarındaki Metin ve birkaç aylık Zeynep’le ortada kalınca ‘patrona yalvarıp yakarıp’ genç kadına bir iş verdirmişler. Filmin başında, ekmek, peynir, helva ve (ilerde başına dert olacak) gazyağı almak için Bakkal Hayri’ye giderkenki perişanlıkları ; Ayşe’nin sol elinde ‘kulpu iğreti tutturulmuş bir gaz tenekesi’, koltuk altında çuval, lastiği gevşemiş çorabı ayak bileğine kadar düşmüş. Sağ eliyle Metin’i, o da Nazmi Ustanın armağan ettiği içi saman dolu tahta atı sürüklüyor. Zeynep’i (sütü mü, zamanı mı yok, filmden anlaşılmıyor) sütanası Gülizar’a bırakmış. O da laf dokunduruyor “Sütanalık kolay mı? Çamaşıra gitsem bunun üç Haftada 10 kâğıda olmuyor bu iş.” Üstelik, göz kamaştıran güzelliği de başına bela. Ölen kocasının ‘en iyi’ arkadaşı olduğunu söyleyen Nazmi, meğer onu ‘ilk gördüğü andan beri’ seviyormuş. Peşini bırakmıyor.


Fabrikanın sahibi Lütfü Sırman, karısı ve çocuğu Kemal’le çok mutlu. Başarılı bir mühendis olan Lütfü Bey, tekstil makinelerinde ‘istihsali üç misline çıkaracak’ bir yöntembulmuş. Ancak, basireti mi bağlandı nedir, bu konudan yalnızca Nazmi Ustaya söz ediyor; “Şimdilik bir sen biliyorsun bir de ben. Dünyada itimat ettiğim tek insansın.. Bütün kredilerimi topladım bankalardan. İstediğinden fazlası var kasada. Hiçbir şeyden şüphelenmesinler diye muhasebeye bile bildirmedim para çektiğimi. Al anahtarları. Bir muvaffak olalım milyonlar su gibi akacak..”


Ayşe’yi bakkaldan gazyağı alırken gören Hacı Hüsrev Efendi, zaman yitirmeden durumu Lütfü Beye anlatır ; “Allah saklasın, cayır cayır yanarız. Benden söylemesi.” Fabrika sahibi ile Ayşe arasında yaşanan geçici gerginlik, sonradan genç kadının suçlanmasında kullanılacaktır.


Evlenme isteğine defalarca olumsuz yanıt alan Nazmi öyle bir şey yapar ki; Bir gece fabrikayı kundaklar (hem de Ayşe’nin gazyağını kullanarak), işçi Cevat’ı öldürüp kimliğini değiştirir, Lütfü Beyi öldürür ve buluşu ile ilgili kağıtları alır, kaçmadan önce de tabancayı Ayşe’nin odasına bırakır. Yangında tanınmaz hale gelen Cevat, ‘mucize kabilinden yanmayan’ nüfus cüzdanı nedeniyle Nazmi zannedilir.


Ayşe tutuklanır. ‘Suçu sabit görüldüğünden müebbet hapsine’ karar veriliyor. Metin’e bundan sonra ‘kocamın tek arkadaşı sendin’ dediği, emekli öğretmen ve ‘Örnek Talebe Yurdu’ müdürü İsmail Hakkı bakacaktır. Zeynep’i ise sütanası Gülizar kaçırmış. (Sonradan, neyse ki, İstanbul Belediyesi Yetimhanesine bıraktığını öğreneceğiz.) Nazmi, Cevat Şahin olarak Mısır’a gidiyor. Burada mensucat fabrikaları sahibi ve Türk asıllı İsmail Hilmi Paşa ile tanışır. Lütfü Beyin geliştirdiği yöntemle Paşa’nın yanında çalışmaya başlar. Zamanla ortağı olur ve güzel kızı Gülsüm’le evlenir. Kızı Sevim’in doğumu sırasında karısını kaybeder. ‘Hiçbir pişmanlık, hiçbir vicdan azabı’ duymadığı bu yıllarda yaşamındaki tek karanlık gölge, onun aslında Nazmi Erkmen olduğunu bilen Salim’dir. Bir rastlantı ile bu durumu anlayan Salim, Cevat’ın dayısıdır ve “20’ye yakın suçun faili olarak” Türkiye’de aranmaktadır. 


Nazmi’den sızdırdıklarını ‘batakhanelerde ve barlarda yiyip çılgınca bir hayat sürüyor’.Ayşe ise kendini çevresine sevdirmiş ve hapishanenin revirinde hastabakıcı olarak çalışmaktadır.


21 yıl sonra.. ‘Tesadüflerin’ bir araya getirdiği kişiler. Metin, avukat olmuş ve İsmail Hakkı Babanın öğrenci yurdunda kalıyor. En iyi arkadaşı Kemal bir tekstil mühendisi ve tahmin edileceği gibi Lütfü Beyin oğlu. Kemal’in ‘her saniyesini ona taparak geçirecek kadar sevdiği’ genç kız ise yıllar önce yetimhaneye bırakılan Zeynep. Orada Leyla adı verilmiş ve şimdi ‘bir moda evinde manken olarak’ çalışıyor. Nazmi (yeni adıyla Cevat), “Mısır’daki bütün tesislerini ve sermayesini anavatana getirip Batı Mensucat’ı kurunca” kalp hastası kızı Sevim de olaylardaki yerini alır. Bu arada, 26 Kasım tarihli, dönemin etkili gazetesi Akşam’da Nazmi’nin resmini gören Ayşe kaçarak İstanbul’a gelir. Adını Zehra olarak değiştirir. Bir bakkalda ekmek dağıtıcısı olarak çalışırken kızını bulur. Sevim’in Kemal’e aşık olmasıyla, Nazmi, Leyla’yı delikanlıdan uzaklaştırmak ister ama karşısına ‘haklı ve mazlum’ olmanın verdiği güçle Ayşe çıkıyor. Hiç olmazsa roman ve filmlerde ‘hak yerini er geç bulur’. (Murat Çelenligil)


Filmi tam izle
 

DÜNKÜ ÇOCUK / KAHREDEN DARBE (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Semih Evin “*”
Kamera: Orhan Çağman
Yapım: A Film 


Oyuncular: Fikret Hakan, Ayfer Feray, Avni Dilligil, Cahit Irgat, Erol Keskin, Nisa Serezli


Konu: Gazeteciye aşık olan bir kadının, kirli işler çeviren ailesinden sevgilisine kaçış öyküsü

_____________________________

 “*” Albert Mannheimer’in (1913-1972) bir eserinden, Garson Kanin’in (1912-1999) senaryolaştırıp Yönetmen George Cukor’un (1899-1983) 26 Aralık 1950’de vizyona giren “Born Yesterday” isimli filminden uyarlama. Amerikan yapımı bu filmde başlıca rolleri William Holden (1918-1981), Broderick Crawford (1911-1988), Juddy Holliday (1921-1965) paylaşmışlardır.

DUDAKTAN KALBE (1965)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran (Reşat Nuri Güntekin’in aynı isimli romanından),
Kamera: Turgut Ören
Yapım: Birsel Film / Özdemir Birsel


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Cüneyt Arkın, Gönül Yazar, Muzaffer Tema, Esen Püsküllü, Erol Tezeren, Avni Dilligil, Gül Gülgün, Faik Coşkun, Rengin Arda


Konu: Paris dönüşü birlikte olduğu sevgilisini terk edip, komşu çiftlik sahibinin kızıyla evlenen bir gencin aşk öyküsü.


Ödül:


 Yıldız Dergisinin okuyucuları arasında düzenlediği Yıldız Mükâfatı yarışmasında 


► “Dudakta Kalbe” en iyi film”
►“Muzaffer Tema” en iyi erkek oyuncu

DÖRT DELİ BİR APTAL (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Sami Ayanoğlu
Kamera: Mehmet Muhtar
Yapım: Çığ Film / Sami Ayanoğlu


Oyuncular: Sami Ayanoğlu, Mümtaz Alpaslan, Suzan Avcı, Sami Hazinses, Cahit Irgat, SunaPekuysal, Sunay Sun


Konu: Beş çocuğu da zihinsel özürlü olan bir babanın öyküsü

DOKUZ CANLI ADAM (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Cevat Okçugil
Kamera: Mehmet Ali Özdemir
Yapım: Yıldız Film / Cevat Okçugil


Oyuncular: Yılmaz Gündüz, Nebahat Çeh-re, Devlet Devrim, Atıf Kaptan, Mine Soley, Nevzat Okçugil, Talat Gözbak, Feridun Çölgeçen, Nusret Özkaya


Konu: Şehri kasıp kavuran iki çeteyle onlara karşı koyan bir polisin macera dolu öyküsü.

DOKUNMA BOZULURUM (1965)

Yönetmen: Ümit Utku
Senaryo: Sadık Şendil
Operatör: Ali Yaver
Yapım: Kervan Film/Kemal Utku


Reji Asistanı: Hayri Gülnar, Montaj: Yılmaz Atadeniz, Türküler: Gülcan Sevim, Sesleri Alan: Necip Sarıca, Senkron: Mustafa Kent, Negatif Montaj: Ender Teker,Laboratuvar: İbrahim Üstüner, Prodüksiyon Amiri: Niyazi Er,
(Lâle Film Stüdyosunda hazırlanmıştır).


Oyuncular: Öztürk Serengil, Aysel Tanju, Nilgün Utku, Vahi Öz, Münir Özkul, Mualla Sürer, Sunay Sun, Suna Selen, Jale Öz, Muharrem Gürses, Meral Sayın, Ali Seyhan, M. Ali Akpınar, Yavuz Karakaş, Muzaffer Yenen, Küçük Yıldız: Nilgün Utku (d:1960)


Konu: Çete reisinin başı kadın olan bir eroin çetesiyle onların peşine düşen bir hafiyenin komedisi.

DEVLERİN KAVGASI (1965)

Yönetmen: Kemal Kan
Senaryo: Vecdi Uygun (Ziya Pişirici’nin eserinden)
Kamera: Fevzi Eryılmaz, Mustafa Kırkağaç
Yapım: Çan Film / Zeki Çan


Yönetmen Yardımcısı: Ziya Pişirici, Işıklar: Kemal Tüfek, Dekorlar: Sohban Koloğlu, Set: Mehmet Kurgen, Laboratuar: Semih Pekyüz, Yılmaz Erman, Aslan Tektaş, Kamil Koçar, Montaj-Negatif Montaj: Ali Rıza Yılmaz, Senkron: Adriana Muratyan, Sesleri Alan: Ferruh Kırmaz, Kunt Tulgar, Prodüksiyon Amiri: Aleattin Altınok,

(Milli Film stüdyosunda hazırlanıp seslendirilmiştir).

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Erol Taş, Pervin Par, Kenan Pars, Nilgün Esen, M. Ali Akpınar, Ali Ekdal, Eşref Vural, Zeki Çan, Kazım Kartal, Tünay Süer, Nusret Camgöz, Natuk Baytan, Muzaffer Yenen, Kazım Kartal, Ali Ekdal, Alaettin Altınok, Selma Aykut, Ömer Yayam, Eşref Vural, Küçük Yıldız: Filiz Altınok,


Konu: Kötü yolda olan abisi Erol yüzünden kötü işlere bulaşan taksi şöforü Cüneyt’in bu hayattan kurtulma şavaşı

28 Ekim 2015 Çarşamba

DAVUDO/Erkek Erkeğe (1965)

Yönetmen: Hasan Kazankaya
Senaryo: Yücel Uçanoğlu
Operatör: Vedat Akdikmen
Yapım: Kazankaya Film / Hasan Kazankaya


Sesleri Alan: Marko Buduris, Negatif Montaj: Oral Özütürk, Laboratuvar: Cemil Orhon, Erol Yıldırım, Bayram Güzel, Süleyman Koyuncu, Muharrem Gündüz, Işık Şefi: Mazhar Eröz (Güneş Işık Servisi), Prodüksiyon Amiri: Kadri Topçu, Set Ekibi: Emsal Yıldız, İhsan Akdağ, Mustafa Köprülü, Reji Asistanı: Şengün Gökçay, Salih Dikişçi, Yardımcı Rejisör: Yücel Uçanoğlu,
(Yıldız Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Yılmaz Güney (Davudo), Pervin Par (Ayşe), Hayati Hamzaoğlu (Kürt Kerim), Kuzey Vargın (Beko), Hakkı Haktan (Haydar Ağa), Sami Tunç (Ramazan), Lütfi Engin, Temel Gürsu, Abdullah Ferah, Hüseyin Güler, İsmet Erter, Mazhar Eröz, Araksi Hebo, Gül Yargin,


Konu: Davudo (Yılmaz Güney), kendi halinde sessiz bir köylü çocuğudur. Babasından kalan küçük bir toprak parçasında anasıyla birlikte yaşar. Köyün ağası Dino, Davudo'nun toprağına göz dikmiş satın almak ister. Davudo direnir, satmaya yanaşmaz. Bu küçücük toprak parçası çocukluk anılarıyla doludur. Dino'nun adamları anasını sürekli rahatsız ederek Davudo'yu yıldırmaya çalışırlar. Davudo ise her seferinde ağaya, "Biz burada doğduk, burada öleceğiz" diye haber salar.

Dino saldırılarını sürdürür. Bu kez adamlarını gönderir. Evi sararlar Davudo baba yadigarı silahıyla ateş açarak saldırganlardan kendini korur. çatışmada ağanın oğlu vurulur. Ölüsünü atın sırtına ağaya götürürler. Ağa, oğlunun vurulması üzerine tüm adamlarını toplayıp tekrar bir saldırı düzenler. Davudo, annesinin ısrarlarıyla evden kaçar. Anası ise yatağın altına girip saklanır. Saldırgannnları bulamayıp giderlerken bahçeyi de ateşe verirler.


Davudo, dağlara çıkmıştır. Peşinde olan düşmanlarıyla kayalık arazide çatışmaya girer. Dino'yu vurup öldürür. Davudo artık dağların adamı olmuştur. Jandarmadan gizlenen Davudo, ünlü eşkıya Kürt Kerim'le (Hayati Hamzaoğlu) tanışır. Kürt Kerim, adamları kaçırttığı Haydar Ağa'nın (Hakkı Haktan) kızı Ayşe'yi (Pervin Par) elinde rehine olarak tutmaktadır. Kızının can karşılığı olarak On ağadan yüklü bir para istemektedir.


Kürt Kerim, adamlarıyla köye inip, yine zengin bir köylünün küçük üoğlunu kaçırırlar. Köylüler korku içindedirler. Davudo da, zalim bir çetenin içinde olduğundan, tedirgindir. Kürt Kerim, ortalıkta kimsenin olmadığı bir gün Ayşe'ye tecavüz etmek ister. Ayşe'nin çığlıkları dağlarda yankılanırken köyden dönmekte olan Davudo yetişip bu çirkin saldırıyı engeller. Bu arada jandarmalar da çevreyi kuşatır. Davudo, bu fırsattan yararlanıp kızı, eşkıyaların elinden kaçırır. Geceyi dağlık bir bölgenin eteğinde geçirirler. Sabaha karşı köyün yakınlarında kızı serbest bırakır.


Jandarmaların elinden kurtulan Kürt Kerim, kızı elinden kaçırdığı için çılgına döner. Babasından para beklediği küçük çocuğu adamlarının gözleri önünde acımadan vurup öldürür. Bu vahşet karşısında adamlarından Ramazan (Sami Tunç) ile Yusuf paniğe kapılıp kaçarlar. Dağlarda gizlenen Davudo, Beko'ya (Kuzey Yargın) rastlar. Beko, delikanlılarından biridir.. Sevdiği kızı babası vermedi için dağlara çıkmıştır. Davudo delikanlıyı teselli eder.


Kürt Kerim, bir soygun peşindedir. Köylüye gönderilen banka kredisine gözünü dikmiştir. Pusuya yatıp arabayı çevirirler. Kürt Kerim'in adamları para çantasını alıp kaçarlarken, Davudo ile Beko önlerini keser. Davudo köye inip parayı muhtara teslim eder. Kürt Kerim, ellerinden parayı da kaçırınca intikam için Davudo'nun evini basıp anasını öldürür. Davudo, Beko'yla birlikte eve geldiğinde yıkılır. Dağda Kürt Kerim'i bulur. Dağlar silah sesleriyle inlerken Beko vurulur. Davudo, Kürt Kerim'i ayakları üzerinde döndüre döndüre öldürür. Iyiliğini unutamayıp onu dağlarda arayan Ayşe, Davudo'ya doğru koşar. “Agâh Özgüç, Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”

 Kemal İnci'nin yönettiği “Silaha Yeminliydim” adlı filmle birlikte çekildi. Hasan Kazankaya'nın yönetmenliğini yaptığı Davudo'nun bir bölümünü de Yücel Uçanoğlu çekti (Uçanoğlu'yla 19 Mart

DALGACI MAHMUT (1965)

Yönetmen: Cevat Okçugil
Senaryo: Temel Tezol,
Foto Direktörü: Necat Okçugil
Yapım: Yıldız Film/Cevat Okçugil


Oyuncular: Ajda Pekkan, Eşref Kolçak, Senih Okran, Sadettin Erbil, Avni Dilligil, Yılmaz Gündüz, Vasıf Okçugil, Asuman Arsan, Tahiye Salem, Nevzat Okçugil, Nusret Özkaya, Renan Fosforoğlu


Konu: Vaktiyle kirli işler çeviren bir genç tövbekar olup yeni bir hayat kurar. Günün birinde bir pavyonda işlenen cinayeti kendisine yüklerler.bu arada gencin eşini ve çocuğunu kaçırır sonunda genç karısını ve çocuğunu kurtarıp haydutları adalete teslim eder.

DAĞLARIN OĞLU (1965)

Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo: Bülent Oran “**”
Kamera: Erhan Canan Şevket Kıymaz, Paşa Gündoğdu
Yapım: Işık Film / Işık Toroman



Prodüksiyon Amiri: Abdullah Ataç, Set : Mahmut Özbilgin, Vedat Edişen, Selahattin Genç, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Dublajı İdare eden: Sacide Keskin, Reji Asistanları: Burak Kutluk, Sevinç Pekin, Alpay Ziyal, Negatif Kurgu: Turgut İnangiray, Negatif Kurgu: Recai Karataş, Laboratuar: Hüseyin İnci, Fehmi Acar, İbrahim Üstüner, Şeref Mehtap, Senkron: Mustafa Kent

Oyuncular: Yılmaz Güney (Ahmet), Nebahat Çehre (Gül), Erol Taş (Hamo/Hamit Bey), Danyal Topatan (Öksüz), Reha Yurdakul (Hayri), Hüseyin Zan (Oski),Kudret Karadağ (Koğuş Ağası) Gündüz Aykut, Abdullah Ataç, Selahattin Genç, Baran Kutay, Abdullah Ferah, Çetin Ahmet, Apo Ferah, Dansllar: Birsen Bengü, Erzurum Folklor ekibi.


KONU: Arap giysili üç arkadaş Suriye’de büyük bir otelin kumarhanesini soyup kaçarlar. Soyguncular Türkiye sınırları içine girerken, jandarmalar yollarını keser. Soygunculardan Şehmuz yaralıdır. Ahmet (Yılmaz Güney) jandarmalarla çarpışırken, Hamo (Erol Taş) bıçağını çekip yanalı arkadaşını kalleşçe öldürür. Amacı, soygun paralarından bir hisseye daha sahip olmaktır. Hamo, jandarmaların elinden kurtulur, Ahmet'le kaçabilmeleri için iki at getirmek üzere yakın çiftliklerden birine gider. Ne var ki bir daha geri dönmez, paralarla kaçmıştır. Ahmet teslim olur

Hapse giren Ahmet, orada tanıdığı gariban bir mahkûmla arkadaşlık kurar. Adı Oksüz'dür (Danyal Topatan). Bir süre sonra genel af çıkar. Öksüz, çok sevdiği arkadaşı Ahmet'ten ayrılmak istemez. Ancak, çevresinde Rüzgâr Ahmet olarak tanınan Ahmet'in yaşamı tehlikelerle doludur, öksüz, uğrunda ölmeye bile razıdır, Demir parmaklıklar arasında başlayan bu dostluk, özgürlüklerine kavuştuktan sonra da devam edecektir.


Kalleş arkadaşı Hamo'nun peşine düşen Ahmet, bu arada köyün bıçkın delikanlılarını çevresine toplar. Kaçırdığı paralarla büyük bir çiftlik ve bir çeltik fabrikası sahibi Hamo'ya karşı bir güç oluşturmuştur. Adamlarıyla birlikte önce fabrikaya, sonra da çiftliğe gider. Hamo hazırlıklıdır. Fabrika müdürü (Reha Yurdakul) haberi uçurmuş-tur, iki eski arkadaş yıllar sonra ilk kez karşı karşıya gelirler. Hamo, hiçbir şey olmamış gibi dostça davranışlar sergiler. Ahmet'e kızı Gül'ü tanıştırır. Gül, Ahmet'ten hoşlanmıştır yemeğe kalması için ısrar eder. Ertesi gün de köyde düğün vardır. Ahmet, Hamo'nun düzenlediği silahlı atış müsabakasına katılır. Keskin bir nişancı olan Ahmet, direkler üzerindeki tüm cam şişeleri teker teker parçalar. Birden yüreğine korku düşen Hamo tedirgindir.


Ahmet ile Gül (Nebahat Çehre), çay kenarında gizlice buluşurlar. Ahmet, kızın zaafından yararlanıp onu iğfal eder. Sonra da Gül'e tüm acı gerçeği açıklar. Onu, babasından intikam almak için iğfal etmiştir. Gül, birden yıkılır. Hamo, neden sonra kızının düşmanıyla ilişkisini, fabrika müdürünün ihbarıyla öğrenecektir. Baba, kızını odaya kapatıp, dayak zoruyla bir buluşma mektubu yazdırır. Hamo'nun amacı Ahmet'i tuzağa düşürmektir. Mektubu alan Ahmet buluşma yerine gittiğinde, çevresi Hamo'nun adamlarıyla sarılmıştır. Bir direğe bağlanıp kırbaçlanır ve her attığını vurduğu sağ eli silah dipçiğiyle parçalanır. Bu işkencenin ardından Ahmet, yarı ölü olarak ar sırtında köyüne gönderilir.
Ahmet eski gücüne kavuşmak için sakatlanmış eliyle atış talimleri yapar.


Artık silah kullanabilecek duruma gelmiştir. Ahmet pusuya yatıp intikam gününü beklerken. Gül babasının baskılarına dayanamaz çiftlikten kaçar. Ahmet'i bulduğunda her şeyi anlatır, üstelik hamiledir. Gerçek ortaya çıkmıştır. Ahmet, “Babanı sana ve karnındaki çocuğumuza bağışlıyorum. Bizi kimselerin bulamayacağı bir yere kaçıp gidelim," der. Ama kaçamazlar çevreleri sarılmıştır, Gül, silahını çekip karşılarına dikilen babasına, "Öldüreceksen, önce beni öldür" diye haykırır. Ama, zalim baba kızını dinlemez. Adamlarına işaret verince kanlı bir çatışma başlar. Son anda öksüz de gelmiştir. Hamo, Ahmet'in kurşunlarıyla can verirken kızına, "Beni affet, bütün kabahat bendeydi," der, Jandarmalar çevreyi kuşatıp Ahmet'i götürürlerken, Öksüz'ün teselli etmeye çalıştığı Gül'le son kez göz göze gelir. Gül, çocuğunu doğurup Ahmet'i bekleyecektir...”Agâh Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”

Not 

 ►Almanya'da satışa çıkarılan video kasetinin jeneriğinde film adı “Dağların Arslan”ı olarak görülmektedir.
___________________________________

“*” Senaryosu Calder Willingham (1992-1995), Guy Trosper (1911-1963) tarafından yazılan ve 1962 yılında Marlon Brando’nun rejisiyle, “One Eyed Jacks” ismiyle (Tek Gözlü Jack) 30 Mart 1961 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde vizyona giren filmden uyarlamadır. Bu filmin başrollerini, Marlon Brando (1924-2004), Karl Malden (1912-2009), Ben Johnson (1918-1996), gibi stralar oynamıştır. (kyn: www.imdb.com)





DAĞ ÇİÇEĞİ (1965)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran
Kamera: Cahit Engin
Yapım: Lamek Film/ Kemal Demircioğu


Oyuncular: Tamer Yiğit, Safiye Filiz, Adnan Şenses, Muhterem Nur, Muzaffer Tema, Mehmet Arslan, Faik Coşkun, Aysel Tanık, Hüseyin Zan


Konu: Köyden şehre göçtükten sonra şarkıcı olan kızla askerden dönen nişanlısının öyküsü

ÇİÇEKÇİ KIZ (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Nejat Saydam “*”
Görüntü Yönetmeni : Melih Sertesen
Yapım : Acar Film / Murat Köseoğlu


Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Şarkıları Hazırlayan ve Çalanlar: İbrahim Özaral, Ayhan S. Özışık, Metin Bükey, Alattin Şensoy, Şarkıları Okuyan: Sevim Şengül,


Oyuncular: Tanju Gürsu, Selda Alkor, Nuri Altınok, Avni Dilligil, Reha Yurdakul, Diclehan Baban, Necdet Tosun, Sami Hazinses, Abdurrahman Palay, Sevda Ferdağ


Konu: Bestekar bir baba ile Amerika'dan dönen oğlu, çiçekçi bir kıza aşık olurlar.

_______________________________

“*” Jesus Maria de Arozamena’nın kendi hikaesinden yazdığı senaryodan, İspanyol yönetmen Luis Cesar Amadori’nin (1903-1977), 1958 yılında yönettiği “ La, Violetera” isimli filminden uyarlama. Başlıca rolleri Sara Montiel (1928), Raf Vallone (1916-2002), Franck Villard’ın (1917-1980) oynadıkları İspanyol - İtalyan ortak yapımı (www.imdb.com)

ÇANAKKALE ARSLANLARI (1965)

Yönetmen: Turgut N. Demirağ
Askeri Yönetmen: Alb. Nusret Eraslan
Senaryo Alb. Nusret Eraslan/Turgut N. Demirağ
Eser Dr. Fahri Celal Göktulga
Fotoğraf Direktörü: Gani Turanlı
Yapım : And Film/Turgut Demirağ
Türk Silahlı Kuvvetleri Foto Film Merkezi Ortaklığı


Operatörler: Assubay Yaşar Kutun, Ali Başeğmez, Çetin Özarda, Film Müziği: Nedim V. Otyam Orkestra ve Korosu, Reji Asistanları: Ferdi Merter, Ülkü Sezer, Fikret Uçak, Kamera Asistanı: Ahmet Erhan, Fotoğrafçılar: Assby: Erol Coşangül, Yusuf Ferah, Prodüksiyon: Assby. Ziya Gemedere, Engin Deniz, Makyaj: Zeki Alpan, Montaj-Senkron: Yılmaz Atadeniz, Mustafa Kent, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Laboratuvar: Dassonuille Brüksel– Belçika, Trükaj Stüdyosu: Pierre Levie Brüksel– Belçika,


OYUNCULAR: Tanju Gürsu, Ajda Pekkan, Muzaffer Tema, Hulusi Kentmen, Talat Gözbak, Atıf Kaptan, Haluk Kurtoğlu, Ülkü sezer, Senih Orkan, Ferdi Merter, Ahmet Turgutlu, Haydar Karaer, Asım Nipton, İlhan Hemşeri , Yavuz Karakaş, Ülkü Sezer, Feridun Çölgeçen, Zeki Tüney, Oya Engin, Memduh Alpar, Baki Turanlı, Ali Pekkan, Celal Ersöz, Köksel Önem, Mehmet Büyükağaoğlu, Ziya Erim, Osman Türkoğlu, Engin Deniz, Fikret Uçak,

Konu: Yıl 1915. Türk topraklarını istila etmeyi kafalarına koyan ,devletlerinden İngiltere, Fransa ve Yunanistan, Çanakkale sahillerine birleşik bir donanma göndermişlerdir. Plana göre, önce Çanakkale ele geçirilecek, sonra İstanbul ve İzmir'e çıkarma yapılacaktır, Düşman zırhlılarının gece, gündüz devam eden atışının desteğinde, Çanakkale'-ye tabur tabur asker çıkar. Türk bataryaları menzilli olduğu için top atışlarına karşılık veremiyordur. Nihayet, siperlere gizlenmiş Türk askerleri ile düşman birlikleri 'arasında amansız bir mücadele başlar. Bir Türk alayı pusuya düşürülerek son erine' kadar şehit edilir. Düşman püskürtülmüştür. Fırka kumandanları arasında kaynaşma vardır. Bazıları, savaş taktiği için üst makamlardan verilen emirleri uygun bulmamaktadırlar. Bu subaylardan biri Mustafa Kemal, Çanakkale'nin tek bir kumanda eline verilmesini teklif eder. Bir müddet sonra, savaş Türkler lehine dönmeye başlamıştır.


► Çanakkale Savaşı, insanlık ve 'medeniyet tarihine altın yazılmış kutsal bir mücadele, bizim gibi, bütün dünya milletlerinin hala unutulmadığı bir kahramanlık destanıdır. «Çanakkale Arslanları» nın 'savaş sahneleri askeri bir tatbikat seviyesine bile ulaşamamıştır. Ortada belirli bir iş birliği vardır. Ama, bu yalnız ticari kalıplara sığabilecek basit bir anlaşmadır o kadar. Futbolun ne, olduğunu iyi bilen insanlara derme çatma melodramları yutturuyoruz.Süper prodüksiyon hayaliyle milli duygularımızın ölçüsünü kaçırmayalım. Önemli olan bu netice hakkında bizim söyleyeceğimiz iki kelime değil, filmi seyrettikten sonra «Çanakkale»yi yaşamış olanların duyacağı üzüntüdür... Sinemayı bilenler için de bu filim olsa olsa mucit Lumiere kardeşleri mezarlarından' hortlatacaktır. (8 Kasım 1965 Ses Mecmuası.)


fİLMi tam izle 
 

CUMARTESİ SENİN PAZAR BENİM (1965)

Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo: Safa Önal
Foto Direktörü: Gani Turanlı
Yapım: And Film / Turgut Demirağ - Gürsu Film Tanju Gürsu


OYUNCULAR: Tanju Gürsu, Selda Alkor, Fik-ret Hakan, Altan Günbay,


Konu: Soyguna karoışan ve başı derde giren iki arkadaşın maceralı öyküsü.

CİCİ KIZLAR (1965)

Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo: İlhan Engin
Foto Direktörü: Memduh Yükman
Yapım: Melek Film / Şahan Haki


Kurgu: Sezai Elmaskaya, Turgut İnangiray, Sanat Yönetmeni: Stavro Yuanidis, Yönetmen Yrd: Mehmet Aslan, Merih Kaya, Laboratuar Şefi: Hilmi Başcan, Laboratuvar: Gani Maraşlıoğlu, Haydar Akbulut, Erdoğan Dolapçı, Işık Şefi: Kenan Eryılmaz, Ses Kayıt: Yorgo İlyadis, Asistanı: İlia İliadis. Prodüksiyon Amiri: Semih Sarıoğlu, Set: Cafer Çelebi, Muammer Gucuktan, Erol Şen, Zeki Tunçbaş


Oyuncular: İzzet Günay (Ömer Çiftbaş), Ajda Pekkan (Nermin Çiftbaş), Esen Püsküllü (Ayşe Aslanbaş), Hüseyin Baradan (Abdullah), Suphi Tekniker (Bülent Aslanbaş), Hulusi Kentmen (Rasim Aslanbaş), Vahi Öz (Feridun Çiftbaş), Zafer Önen (Mahmut), Nezihe Güler (Nermin’in annesi, Haydar Karaer, Afif Yesari, Mehmet Arslan, Bedros Çiçekyan


Konu: Tekstilci bir kızla ona sahip olmayı arzulayan rakip fabrikatörün öyküsü.