Powered By Blogger

5 Kasım 2015 Perşembe

SOKAKLAR YANIYOR (1965)

Senaryo ve Yönetmen:Bilge Olgaç,
Operatör:Fethi Mürenler
Yapım:Roket Film/ Semih Evin


Montaj: Turgut İnangiray, Oral Özütürk, Ali Ün, Senkron: Diamendi Filmeridis, Jenerik: Refik Onubil, Ses Kayıt: Marko Buduris, Prodüksiyon Amiri: Cengiz Batuhan, Laboratuar Şefi: Cemil Orhon, Laboratuvar: Erol Yıldırım, Bayram Güzel, Süleyman Koyuncu,


Oyuncular: Turgut Özatay, Gülgün Ok (Sema), Tamer Yiğit (Yavuz), Hayati Hamzaoğlu , Tuncel Kurtiz (Orhan), Gülbin Eray (Oya), Faik Coşkun (Faik), Osman Türkoğlu (Asım), Yaşar Şener (Yaşar), Cihan Erman, Hülya Demirtay, Kadri Ögelman (Kadir), Hakkı Kıvanç (Orhan’ın adamı), Sedat Demir (Ömer), Özdemir Han, Zeki Tüney, Hülya Demirtay, Mahmure Handan (Dadı), Nezihe Güler (Yavuz’un annesi), Nurdan Nur,


Konu: Yavuz. Civarın en yakışıklı, en cesaretli erkeği. ‘Mahallenin namusu benden sorulur’lardan. Dışarlıklı bile olsa kızlara sataşılmasına dayanamıyor. Oya’nın fettanlığı nedeniyle kavga etmediği gün yok gibi.


Aslında yaşamı çöpsüz üzüm. Fabrikatör babası Asım’ın yanında çalışıyor. Neşe dolu Laz uşağı’ Ömer ve kundura tamircisi Kadir gibi iyi arkadaşları var. Mekânları Halil’in Kahvesi ve Recep’in Gramofonlu Meyhanesi. Şimdilik tek sorunu ‘tavla ağacı’ Kadir Usta’nın ‘ifadesini alabilmek’ Oya’yı yalnızca bir kez dansa götürmüş. Çocukluk arkadaşı olarak görüyor ve “Ben sadece sevdiğim insanla evlenirim” diye yırtınıyor ama dinleyen kim. Genç kızın babası Faik, Asım’la çoktan anlaşmış bile. Onları ve işlerini birleştirecekler. Oğlu Orhan ‘memleketteki’ (İstanbul’un dışı ‘memleket’ olarak geçiyor) tarlaları satmaya gitmiş. Az bulunur güzellikteki Oya, küçükken geçirdiği menenjit nedeniyle ‘dedikleri, istedikleri yapılmazsa çıldırıverir alimallah’. Mahallenin erkekleri onun, o ise ‘bir at sineği gibi’ Yavuz’un peşinde. “Dümen suyunda yunus balığı mübarek.” Oysa delikanlı ‘rüyalarındaki meleği’ bekliyor. ‘Çoktandır böyle bir heyecana hazırlamış kendisini’. Genç kızın hayatındaki ilk erkek filmde adı söylenmeyen Özdemir Han. İşsiz güçsüzün biri. Hapisten yeni çıkmış ve burnumda tüttün, hasret dindirelim biraz’ diye, ‘şöyle cep ısıtacak kadar para’ diye sıkıştırıp duruyor.


Orhan filmin ‘kötü adam’ı. Ömer’in sözleriyle ‘deli bozuk’. Her şeyi, özellikle ‘kadınların ruhiyatı manivelalarını bilirim’ havalarında. Kız kardeşinin namusuna çok düşkün. Ama ‘dile düşmesini sağır sultandan sonra duyar’ Durumu öğrenince üç adamını iyice fırçalamıştı; “Adam mısınız siz be? Oya’nın ismi ağızlarda sakız olmuş siz karşıma geçmiş çan çan ediyorsunuz.”
Kahvede saldırdığı Yavuz’dan bir güzel sopa yiyince hırsını kardeşinden çıkarıyor. Kahramanımız bu evliliği istemiyormuş, mahalleye rezil olmuşlar, Faik için hiç önemli değil; “Padişahın arkasından bile kılıç sallarlar. Söylenen her söze kıymet verirsek yaşayamayız. Nikâhta keramet vardır, unutulur her şey.”
O günlerde mahalleye bir genç kız Sema ve kardeşi Hikmet gelir. 10 gün önce ölen babaları, Asım’ın arkadaşıymış.


Kimsesiz kalınca ‘bir iş verir’ umuduyla gelmişler. Bakıştıklarında anlıyoruz ki Yavuz’un hayalleri gerçekleşiyor. Orhan, güzel kızı görünce adamlarına deneyimlerini aktarmıştı; “Fena parça değil ha. Şuna bir sokulalım… 

Tavlanmayacak kız yoktur. Yeter ki usulünü bil. İki çift laf edeceksin ama laf gibi laf edeceksin. Ciğerine oturtacaksın… Kısmet ayağı ile geliyor baksana. Şıpın işi tamamdır ifadesi. Yengenizdir haa, hürmet edin ona.” Sevgiye, aşka falan boş veriyor ama ‘düşmez kalkmaz bir hacı yatmaz’ misali sonradan ‘tuşa gelip’ Sema’ya tutulur. İki kardeş, romatizmalarını tedavi ettirmek için Yalova’ya giden Rukiye Teyze’nin evine yerleşirler. Sema, Yavuzların fabrikasın-da çalışmaya Hikmet de ilkokula başlar.

Orhan ‘gelişmiş ülkeler’in yöntemini iyi bellemiş. İstediğini elde etmedikçe rahat, huzur vermek yok. Genç kıza yaklaşırken başlangıçta çok nazik. Ceketini ilikliyor. Ama yüz bulamayınca ‘siz’li, ‘gençsiniz, güzelsiniz’li cümleler yerini gözdağına bırakır; “Benden iyisini mi bulacaksın… Seni kimseye yar etmem, anlıyor musun? Sana yan bakanı yaşatmam. Bana yar olmayan hiç kimseye yar olmaz.”


Adam tutup Yavuz’u dövdürmeye kalkar. Bu işi onun yaptırdığı anlaşılmasın diye bulduğu fedailer harikaydı; Hayati Hamzaoğlu, Erdoğan Seren, Çetin Başaran, Enver Dönmez.Hastalık numarası da sonuç vermeyince Oya artık işin başa düştüğünü anlamış İçinden çıkılması zor bir durum. Asım “Kızın namusunu temizleyeceksin yoksa evlatlıktan reddederim” diye tutturmuş. Düğün günü yakın. Oya, Kadir Usta’yla “Yaya kaldın Tatar Ağası. Atı alan Üsküdar’ı geçti” diye alay ediyor ama kahramanımızın kurtuluşu yine bu emektar ayakkabı tamircisinin uyanıklığı sayesinde olacaktır. Yine de onca kişinin ölümü Sema ve Yavuz’un mutluluğunu gölgelemiştir herhalde. (Yazan: Murat Çelenligil)


Filmi Tam İzle
 

SİYAH GÖZLER (1965)

Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo:İrfan Ünal Nejat Saydam
Operatör:Mike Rafaelyan
Fon Müziği:Metin Bükey Tuncer Aydınoğlu
Yapım:Akün Film/ İrfan Ünal/ Recai Akçaoğlu


Prodüksiyon Amiri: Melih Üstüngör, Prodüksiyon Temsilcisi: Osman Göktan, Reji Asistanı: Orhan Aykanat, Erdal Aksü, Operatör Asistanı: Tosun Bayri, Set Amiri: Basri Büyükcan, Prodüktör Yardımcısı: Yorgo İstavridis, İbrahim Seven, Işık Direktörü: Fehmi Eryılmaz, Montaj: Özdemir Arıtan, Negatif Montaj: Ali Berkan, Senkron: Taner Oğuz, Arif Özalp, Laboratuvar: Mihal İskarpidis, Tanaş, Recai Karataş, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Şarkılar: Sevim Şengül


Oyuncular: Türkan Şoray, Fikret Hakan, Cahit Irgat, Nilüfer Koçyiğit, Reha Yurdakul, Nedret Güvenç, Suna Sunay, Selahattin Gürsoy, Naciye Topal, Devrim Toto


Konu: Kör olma tehlikesiyle yaşayan güzel bir kızla, ona karşı fedakarlıktan kaçınmayan bir gencin aşkı

SİLAHLAR KONUŞSUN (1965)

 SİLAHLARIN SESİ – Bknz: KANUN DER Kİ

SİLAHA YEMİNLİYİM (1965)

Yönetmen:Kemal İnci
Senaryo:Yücel Uçanoğlu
Kamera:Kenan Davutoğlu
Yapım:Kazankaya Film/ Hasan Kazankaya


Oyuncular: Yılmaz Güney, Nebahat Çehre, Hayati Hamzaoğlu, Nuran Aksoy, Atilla Ergün, Hakkı Haktan, Sami Tunç, Lütfi Engin


Konu: Küçük Hasan okul arkadaşı Zeynep’le evine döndüğünde çığlıklar duyar. Kapıyı açtığında, kız kardeşine tecavüz edildiğini görür. Duvarda asılı tüfeği alıp adamı öldürür. Ceza kanunlarına göre Hasan'ın yaşı tutmadığı için önce ıslahevine gönderilecek, sonra hapse girecektir. Hasan 4 yıl islah evinde kalır. 8 yılını da hapiste geçirecektir. Hasan, okul ve çocukluk arkadaşı Zeynep'le (Nebahat Çehre) mektuplaşmaktadır. Zeynep, büyüyünce öğretmen olmuştur.
Hasan'ın öldürdüğü adamın oğulları Kadir'le (Hayati Hamzaoğlu) Ali (Atilla Ergün), intikam için harekete geçerler. Okumuş bir genç olan Ali, kan davasına karşıdır. Ama yine de ağabeyinin etkisi altındadır. Bir gece Hasan'ın evine baskın düzenleyip tüm aileyi uykuda öldürürler. Kadir ve Ali tutuklanır. Mahkemede Kadir, bütün suçu üzerine alınca Ali serbest bırakılır, Kadir hapse girer.


Hasan (Yılmaz Güney) ise cezasının bitmesine üç ay kala, hapisten kaçar. Anasının, babasının, kız kardeşinin kanı yerde kalmayacaktır. Hasan, kasabaya dönüp dayısı Yakup'un (Hakkı Haktan) evine gizlenir. Hasan'ın kaçışı ve kasabada gizlenmesi çevrede duyulunca Ali paniğe kapılır. Bu arada Kadir de hapisten kaçmıştır. İki kardeş ölüm korkusu içindedirler. Bir domuz çiftliğinde kulübede saklanırlar.

Hasan, dayısının başını belaya sokmamak için evinden ayrılmak zorunda kalır. Gizlice Zeynep'i okulda bulur. Zeynep, onu kan davasından vazgeçirmeye çalışır. Ama Hasan, silaha yeminlidir. Kaçakların peşinde olan jandarma, Hasan'ın, dayısının evinde kaldığını öğrenir. Hasan, bu kez Zeynep'in öğretmenlik yaptığı okulda gizlenir. Kadir ve Ali de ölüm korkusundan kurtulmak için Hasan'ın izini sürerler. Önce yerini öğrenmek için dayısını yakalayıp öldürürler. Hasan da iki kardeşi aramaktadır. Kadir'in evine gidip karısını bulur, içi ne kadar kinle dolu olsa da onu öldürmez. Karısının (Nuran Aksoy), bütün bu olaylarda bir suçu yoktur. Hasan'ın hedefi Kadir'le Ali'dir.


Silahlı iki kardeş gizlendikleri yerden çıkarak okula giderler. Zeynep henüz gelmemiştir. Okulun bir odasında saklanıp beklerler. Zeynep okula geldiğinde üzerine saldırıp, okulun uzağındaki ve daha önce saklandıkları bir yere götürürler. Zeynep'in elleri kolları bağlıdır. Hasan, Kadir'in karısından öğrendiği bu yeri bulur ve silahını ateşler. Önce Ali'yi, sonra da Kadir'i öldürüp intikamını alır. Hasan, çocukluk arkadaşı Zeynep’i kurtarır. Hasan jandarmaya teslim olmak zorundadır. “Gülşah Nezaket Maraşlı, “Osman Fahir Seden’le Türk Sinemasında Düet” syf, 180 ”

SIRTIMDAKİ BIÇAK (1965)

Senaryo ve Yönetmen:Natuk Baytan “*”
Kamera:Kaya Ererez
Yapım:Figen Film


Oyuncular: Yıldırım Gencer, Tülin Elgin, Erol Taş, Kenan Pars, Afif Yesari, Hakkı Kıvanç,


Konu: Şoför aşığıyla bir olup kocasını öldüren kadının Esralı ve macera dolu öyküsü

________________________
“*” Eduardo Borras’ın (1907-1968), senaryosundan Daniel Tinayre’nin (1915-1994), 1960 yılında filme çektiği ve 22 Temmuz 1962 yılında Batı Almanya’da  gösterime giren “Rufian, El” isimli filminde uyarlama. Bu İspanyol filmde başlıca rolleri; Egle Martin “İsabel-Forelle”, Carlos Estrade “Hector” (1927-2001) ve Oscar Rovito “Raul” (1944) oynamışlar. (kyn: www.imdb.com)

SEVMEK ZAMANI (1965)

Yönetmen:Metin Erksan
Senaryo:Metin Erksan,Kemal Demirel

Görüntü Yönetmeni:Mengü Yeğin
Yapım:Troya Film/ Metin Erksan


Oyuncular: Müşfik Kenter, Sema Özcan, Kemal Ergüvenç, Süleyman Tekcan, Oya Bulaner, Adnan Uygun, Deniz Çakır, Fadıl Garan


KONU: "Sevmek Zamanı" Metin Erksan'ın sinema kişiliğini ortaya koyan en önemli filmlerinden biridir. Film, tanımadığı bir kadının resmine aşık olan, daha sonraları ise kadına da ilgi duymaya başlayan bir adamın tutku dolu kara sevdasını anlatmaktadır. Boyacı Halil, ustası ile adada köşklerden birini boyarken, duvarda asılı duran bir kadın fotoğrafına aşık olur. Bu aşk öylesine büyür ki, her gün bu köşke gelip fotoğrafın karşısında saatlerce oturup, düşler kurmaya başlar. Bir gün resmin sahibi çıkagelir ve resmine aşık olan Halil'e aşık olur. Ama Halil kadının resmine öylesine aşıktır ki, kadının aşkını istemez. Halil'in "Ben senin resmine aşığım, resmin sen değilsin ki" sözleri tasavvufi felsefede yer alan "Surete aşık olma"dan izler taşır. Halil tarafından reddedilen Meral, İstanbul'a geri döner. Halil, yaptığı kabalığı anlar ve Meral'den özür dilemeye gelir. Halil, Meral'in babasına gider ve kızıyla evlenmek istediğini söyler. Baba, Halil'i çok beğendiğini ama, Meral'in zenginliğe alışmış bir kız olduğunu unutmamasını söyler. Meral'le Halil'in yolları bir kez daha ayrılır. Meral eski sevgilisi Başar'la evlenme hazırlıklarına başlar. Düğün günü, gelinliğiyle Meral, Halil'i ziyarete gelir. Halil, sandalla göle açılmıştır. Sandalda gelinlik giymiş bir manken ve Meral'in fotoğrafı vardır. Sahilde kendisini bekleyen Meral'e doğru kürekleri çeker, onu sandala alır. Film tam mutlu sonIa bitecekken Başar tüfeğiyle iki el ateş eder ve film boş bir sandal görüntüsüyle biter. (Birsen Altıner)


Ödül:


 As Dergisinin sinema yazarları arasında düzenlediği 1965-1969 yılları arasının en iyi 10 filmi arasında
► en iyi 2. Film


► Film zaman zaman ağır temposu ve ağır diyaloglarıyla bile "şiirsel" bir anlatım taşıyor. Sonbaharda durgun ve insana huzur veren bir göl, gölde bir sandal, sandalın içinde biradam, bir resim ve gelinlik giymiş bir manken, kıyıda gelinliği içinde bir genç kız. Sanki bu filmle Erksan, daha önceki her filminde ele aldığı insanlar arası çatışmalardan, yaşama kavgasından kaynaklanan bir yorgunluktan kaçmak, uzaklaşmak istemiş gibidir. Filmin önemi, biraz da bu tür bir atmosfer kurma çabasının sinemamızdaki ilk örneklerinden biri olmasından gelir. Yağmurda yürüyen bir kadın, bir erkek, yağmurlu boş sokaklar, ıssız, upuzun sahil, yaprakları dökülmüş ağaçlar ve müziğiyle yönetmen tutkulu bir aşkı estetik kaygılar taşıyarak anlatmak istemiş ve bunda da başarılı olmuştur. Bu başarıda filmin müziğinin de etkisi görülür. Filmin müziği Türk musikisinden düzenlenmiş ve filmin akışı içinde oldukça etkili öğe olarak kullanılmıştır. Bu müzik sayesinde boyacı Halil'in düş dünyasına seyircinin de katılımı sağlanır.


Hareket Yayınlarından çıkan "Sevmek Zamanı"nın senaryo kitabının sunuşunda bu filmdeki felsefe şöyle anlatılır:


Bu film Fuzuli'nin “Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacımdan tabip// Kılma derman, kim helakim zehri dermanındadır” beyiti ile Yunus'un 'Senin aşkın beni benden aluktur// Ne şirinden dert bu dermandan içerü” 


beytini temellendiren platonik aşk esasından hareket ederek, Leyla ile Mecnun'un, Kerem ile Aslı'nın kara sevdalarını anlatır.

Film ticari başarısızlığa uğramış, birkaç, özel gösteri dışında seyircisine ulaşmamıştır. Seyircilere yarım yamalak çıkmasına rağmen yine de her göreni çarpan bu film için sinema çevrelerinden herhangi bir ses çıkmamıştır.
Türkiye'de pek çok sinema yazarının sessiz kaldığı, bu filme 1966 yılında Tunus'ta yapılan Kartaca Film Festivali'nden teklif gelir daha doğrusu, Türkiye'den sadece Metin Erksan bu festivale davet edilir. Festivali düzenleyenler Metin Erksan’dan yarışma içi izlenmek üzere "Yılanların Öcü"nü, Yarışma dışı izlenmek üzere de "Sevmek Zamanı"nı ve bu filmde oynayan iki şer oyuncuyla birlikte festivale katılmasını isterler. "Yılanların Öcü” birincilik ödülünü alırken, "Sevmek Zamanı” da oldukça ilgi görür.


Metin Erksan "Sevmek Zamanı"nda eski bir masal geleneğinden yararlandığını söylü-yor. Yani "surete aşık olmaktan". Yönetmene göre bu batı masallarında da vardır ama, doğu masallarında daha sık görülür.
Yönetmen "Sevmek Zamanı"nda dürüstlükle sürdürülen bir aşkı anlatmaya gayret ettiğini söylüyor. Halit Refiğ'in de dediği gibi "Sevmek Zamanı", Osmanlı sanatlarını, saray müziğini, divan şiirini sevmeyenler için kolay kolay yenilir, yutulur bir lokma değildir.

 
Yine Halit Refiğ'e göre "Sevmek Zamanı" halk sineması da değildir ama, halk sineması örneği olmaması filmin değerini düşürmemektedir.Metin Erksan filmi için "Önce insanı anlatan film" diyor; “'Sevmek Zamanı”, büyük toplumsal sorunları çözme, bir eyleme önder olma, Türk Sinemasına yeni bir şeyler getirme, uluslararası film yarışmaları için yapılma gibi tutarsız, boş savlardan uzaktır. 'Sevmek Zamanı' yalnızca insanın dramını anlatır. Türk sinemasında bazı çevreler son zamanlarda toplumsal gerçekçilik, toplumsal sorunları anlatma diye bir kaygıya düştüler. Dünyanın politik, ekonomik ve toplumsal sorunlarına, sinema sanatına şimdiye kadar bilgi eksikliklerinden ötürü her zaman ters açıdan bakan ve ancak 1960'tan sonra uykudan uyanan bu cesur yeni toplumcular, ün kazanmak için kelle kesen yiğitler misali 'Petrol sorununa, toprak reformuna, gecekondu sorununa, grev sorununa, yabancı sermaye sorununa dair filmler yapacağız, yaptık' diyorlar. İyi ama bu sorunlara dair ancak belgesel filmler yapılır. Sanat insanı anlatır. Sorunu anlatmaz. Sorunun içindeki insanı anlatır. Sanat insanoğlunun dramını anlatır.

SEVMEK SENİ (1965)

Senaryo ve Yönetmen:Cengiz Tuncer
Kamera:Paşa Gündoğdu,Cengiz Tacer
Yapım:Be-Ye Film/ Nusret İkbal

Işık Direktörü: Lütfü Cengiz, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Montaj: İzak Dilman, Senkron: Mustafa Kent, Negatif Montaj: Ender Teker, Müzik: John Sabatian Bach, 
(Lale Film Laboratuarında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Beklan Algan, Selma Güneri, Ayfer Feray, Giovanni Scognamillo

Konu: Düzenli bir hayatı ve ailesi olan genç bir adam, günün birinde birdenbire hayatını saran kalabalıklar içinde yapayalnız olduğunu hisseder. Bu mutsuzluk, evden soğumasına ve sık sık ayrılmasına neden olur. Sonu olmayan bir arayış içine girer. Medet umduğu tek şey, hayatına renk ve zenginlik katacak yeni bir aşktır. Mutsuz adam, genç bir kızla tanışır, ancak o da hayatın anlamını bulmaya çalışmaktadır. Büyük bir ikilem yaşayan genç adam, sevgilisiyle arasına giren çevreyi suçlar ve gerçek aşkı aramayı sürdürür.

SEVİŞMEK YASAK (1965)

Yönetmen:Mehmet Dinler
Senaryo:Suavi Sualp
Foto Direktörü:Manasi Filmeridis
Yapım:Ülkü Film/ Ülkü Erakalın,Kadri Yurdatap


Oyuncular: Fatma Girik, Cüneyt Arkın, Vahi Öz, Hulusi Kentmen, Suzan Avcı, Aziz Basmacı, Mürüvvet Sim, Sami Hazinses, Hayri Caner, Ersun Kazançel, Faik Coşkun


Konu: Genç bir kimyager meşrubat sanayinde devrim yaratacak bir formülü bulur. Ama ne var ki başvurduğu meşrubat fabrikalarından hiç biri onun buluşuna aldırış bile etmez. Ama o ısrarla buluşunun meşrubat sanayinde bır devrim yaratacağını söyler. Sonunda değeri anlaşılır, bu kez fabrikalar onun peşinde koşmaya başlarlar. Herkes formülün peşindedir. Bu arada aynı formülü ele geçirmek isteyen bir genç kız da devreye girer. Sonrası ise formülle birlikte yeni bir aşkın başlangıcı olur.

SEVİNÇ GÖZYAŞLARI (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden
Operatör: Necati İltaç
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden


Yönetmen Ast: Ümit Can, Kamera Ast: Kâzım Çakırman, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Set Amiri: Hasan Nurdan, Işıklar: İlhan Aslım, Dekor: Saim Bilge, Senkron: Taner Oğuz, Montaj: Kenan Davutoğlu, Negatif Montaj: Ali S. Berkan, Prodüksiyon Müdürü: Adnan İrkut, Prod. Amiri: Yüksel Tanık, Editör: Mihal Skarpetis,
(Kemal Film Stüdyosunda çekilmiş, Acar Film stüdyolarında seslendirilmiştir.)


Oyuncular: Ayhan Işık (Ayhan), Filiz Akın (Selma), Ajda Pekkan (Filiz), Feridun Karakaya, Bedia Muvahhit, Nubar Terziyan, Önder Somer, Sevil Candan, Mürüvvet Sim, Hüseyin Baradan, Mümtaz Ener, Nubar Terziyan, Sevil Candan, Mürvet Sim


Konu: Hulusi Paşa'nın konağında çalışan bir uşağın oğlu olan Ayhan’ı (Ayhan Işık), babası öldükten sonra Paşa büyütmüştür. Çok başarılı bir müteahhit olan Ayhan, konakta bir sığıntı olan Selma (Filiz Akın) ile evlenmeye karar verir. Hulusi Paşa'nın şımarık kızı Filiz (Ajda Pekkan) Selim'le nişanlanır. Çok geçmeden Paşa iflas eder. Bu Selim'in hiç hoşuna gitmez ve Filiz'i terk ederek Avrupa'ya gider. Ancak Filiz hamiledir. Bunu duyan Paşa kalp krizi geçirir. Ayhan'dan, kızının hamile olduğunu, Selim'in kaçtığını ve bu konakta yediği ekmeğin hatırı için onunla evlenerek aile şerefini kurtarmasını ister.

Ayhan önce direnir Selma ile yaptığı planları anlatır, fakat ölüm döşeğinde olan bir hastanın son ricasını kıramaz ve Paşa'nın kendi üzerinde hakkı olduğunu düşünerek kabul etmek zorunda kalır. Depresyona giren Selma, konaktan ayrılır. Kendini bir kamyonun altına atar. O anda Ayhan yetişir ve kızı kurtarır. Selma, gerçeği öğrendiğinde anlayışla karşılayarak, isterse onu ömür boyu bekleyeceğini söyler. Yeniden eski günlerine dönerler. gerçekten seven Filiz, Selma'ya kaptırmamak için her şeyi göze alarak elde etmeye çalışır. Bu arada Selim karanlık işlere karışmıştır. Esrar dolu bir çanta ile kaçarken konağa sığınır. Peşinde çetenin adamları vardır. Filiz'i çıplak fotoğraflarıyla tehdit ederek kendisini saklamasını söyler. Filiz onun dediğini yapar, ancak kendisi de çıkarcı davranarak Selim'i tehdit eder. Selim'den istediği şey, Selma'yı Ayhan'dan uzaklaştırmasıdır. Yoksa çantayı vermeyecektir. Selim, Selma'ya gider, Filiz’in çıplak fotoğraflarını gösterir. Ayhan'dan uzaklaşmazsa fotoğrafları basına verip büyük iş adamını rezil edeceğini söyler. Çaresiz kalan Ayhan'a bu hayata artık tahammül edemeyeceğini, kedisini sevmediğini, bir başka erkeği sevdiğini ve ayrılmak istediğini söyler.


Ayhan ona inanmaz, neden böyle davrandığını ısrarla sorar, ancak kız söylemez ve kaldığı evden ayrılır. Bu arada çete adamları Selim’i yakalarlar. Filiz'e telefon ederek çantayı isterler. Filiz, Selim'in numara yaptığını, ama bunu yutmayacağını söyler. Fakat yine de korkar, adamların bahçede tarif ettikleri yere koyar. Adamlar. çantayı Selim'i bırakırlar. Bu kez de Selim, kaptırdığı esrarların parasını çıkarmak için, çıplak fotoğraflarla onu yeniden tehdit eder.Tam yirmi beş bin lira ister. Filiz, bu parayı kocasından koparabilmek için Selma’nın konağa geldiğini ve para istediğini söyler. Ayhan, Selma'nın böyle bir istekte bulunacağına ihtimal vermemekle birlikte, Filiz'in inandırıcılığı karşısında parayı verir. O da para karşılığında resimleri Selim’den alır. Ancak Selim, resimlerin negatifleri için tekrar tehdit eder sefer 50 bin lira ister. Filiz, Selma'ya giderek zor durumda olduğunu parayı vermezse fotoğraflarının basına dağıtılıp Ayhan'ın şerefinin iki paralık olacağını ve bu parayı Ayhan'dan kendi namına istemesini söyler.


Selma dediğini yapar ve parayı alır, Filiz de Selim'e verir. Selim rahat durmaz, bu kez Ayhan'dan para sızdırmaya çalışır. Buluştuk-larında çatışma çıkar. Selim, her şeyi itiraf ederek Filiz'in a!acılığıyla ondan sürekli para sızdırdığını söyler. Gerçeği öğrenen Ayhan, Filiz'i terk ederek Selma'ya döner. Ayhan'ı sonsuza dek kaybetmenin acısıyla gözü dönen Filiz, önce Selim'i öldürür. Sonra gider Selma'nın gözü önünde Ayhan'ı vurur. Ken-disi de intihar eder. Ayhan iyileştikten sonra Selma ile evlenerek mutluluğuna kavuşur.

 Ustanın kendine has bir anlatım tarzı olarak benimsediği "dış sesle anlatım bu filmde de önümüze çıkıyor. Selma, sesli anlatımlarıyla seyirciye bir nevi "rehberlik" ediyor. Hemen her şey Yeşilçam'a özgü zincirini takip ediyor, iyi ile kötünün çatışması, fedakar erkek fedakar kadın, aşk, entrika, kötülerin cezalandırılması ve mutlu son bu filmde yerini alıyor kuşkusuz .


Filmde melodramın bazı bilindik öğeleri ayıklanabilseydi eğer, çok değerli bir çalışma addedilebilirdi. Selma 'nın evden ayrılır ayrılmaz kendini bir kamyonun altına atması ve anında olaya Ayhan'ın karışarak müdahale etmesiyle kızı kurtarması bir yana, Selim'den hamile kalan Filiz'in film boyunca hamileliğinden bir daha bahsedilmemesi, yönetmenin içine düştüğü bir kısırdöngü olarak görülebilir. Ayrıca bu çalışmada Usta, yine kendini tekrara gidiyor ve "İki Aşk Arasında değişik bir versiyonunu bize sunuyor. Bunlara rağmen Usta'nın sinemacılığını olanca gücüyle hissettirdiği filmin mükemmel bir kurgusu ve birbirine zincirleme ilginç bir düzeneği vardır. “Gülşah Nezaket Maraşlı, “Osman Fahir Seden’le Türk Sinemasında Düet” syf, 180 ”


SEVGİM VE GURURUM (1965)

Yönetmen: Süreyya Duru
Senaryo:Erdoğan Tünaş “Muaazzez Tahsin Berkant’ın aynı isimli romanından uyarlama”
Kamera:Özdemir Öğüt
Yapım:Duru Film/Naci Duru


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Cüneyt Arkın, Cahide Sonku, Avni Dilligil, Mümtaz Ener, Mahmure Handan, Süleyman Tekcan, Leman Öztürk, Ömer Dönmez, Selâhattin İçsel, Ferah Nur, Çocuk Yıldız: Ömer Dönmez (Ömercik)


Konu: Kocasının aşırı kıskançlıklarına dayanamayıp evini terk eden bir kadının öyküsü

SEVGİLİ ÖĞRETMENİM (1965)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo:Bülent Oran
Foto Direktörü:Turgut Ören
Yapım:Ülkü Film/Ülkü Erakalın - Pesen Film/Nevzat Pesen


Reji Asistanı: Zühal Üstüntaş, Işıklar: Aslan Yıldız, Set Amiri: Erdoğan Avcı, Set Elemanları: Haydar Doğan, Mustafa Buvan, Vedat Yedibal, Montaj, Senkron: Nazmi Özer, Seslendiren: Nevzat Pesen, Prodüksiyon Amiri: Semih Sezerli, Foto Direktör Asistanı: Zihnnoğlu, Prodüktörler: Kadri Yurdatap, 

(Süperfon Stüdyolaraında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Hülya), Ediz Hun (Metin), Süleyman Turan (Turan), Gürel Ünlüsoy (öğrenci), Yusuf Sezgin (öğrenci), Engin İnal (İnal), Burçin Oraloğlu (öğrenci), Vahi Öz, Mualla Sürer (Mualla), Semih Sezerli (öğrenci), Necdet Tosun (öğrenci), Baykal Kent (öğrenci), Faik Coşkun (hademe), Kaya Volkan, Mahmure Handan (Hülya’nın annesi), Erdoğan Uçkaya, Ahmet Turgutlu (Kasap Zihni), Öztürk Serengil, Feridun Çölgeçen (Sağır öğretmen), Tanju Gürsu, Erol Solak, Selâhattin İçsel (manav), Nezihe Güler, Süleyman Tekcan, Savaş Tuğ


KONU: Sınıfı erkek öğrencilerden oluşan öğretmen, Amerikanvari bir okulda ders vermektedir. Zamanla öğretmen-öğrenci ilişkileri sınıftaki erkekler tarafından aşka dönüştürülecektir. Ancak burada kârlı çıkan öğrenci Ediz Hun olacaktır.

SEVEN KADIN UNUTMAZ (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden “*”
Foto Direktörü: Kenan Kurt
Yapım: Kemal Film/Osman F. Seden - Saner Film/Hulki Saner


Sesleri Aİan: Tuncer Aydınoğlu; Müzikleri Derleyen: Fecri Ebcioğlu, Set Amiri: Hasan Nurdan, Prod. Amiri: Adnan İrkut, 

(Kemal Film Platosu'nda Çekilmiş, Acar Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır)

Oyuncular: Türkan Şoray, Ediz Hun, Muzaffer Tema, Çolpan İlhan, Talat Gözbak, Mümtaz Ener, Nubar Terziyan, Mine Sim, Mualla Sürer, Fikret Uçak, Tanju Çölen


KONU: Evli ve iki çocuklu bir adamla sevişen bir daktilocu kızın öyküsü.

___________________________

 “*” Fannie Hursi’nin (1889-1968) romanından, Eleanore Griffin’in (1904-1995) senaryosundan David Miller’in (1909-1992) filme çektiği ve 11 Ekim 1961 yılnda Amerika’da gösterime giren “Back Street” (Arka Sokaklar) isimli filminden uyarlama. Bu filmin başlıca oyuncuları: Suzan Hayward (1917-1975), John Gavin (1928) ve Vera Miles (1929)


Not: Burada yeralan Back Street Filmi 1932 yılı çekimidir. 
 

SEVECEKSEN YİĞİT SEV (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Hüsnü Cantürk
Operatör: Cahit Engin
Müzik: Şefik Gürmeriç
Yapım: Klüp Film / Hüsnü Cantürk


Oyuncular: Fatma Girik, Tamer Yiğit, Erol Taş, Münir Özkul, Ali Şen, Mürvet Sim, Ahmet Turgutlu, Adil Güldürücü, Yıldız Kafkas


Konu: Almanya’dan dönüş yapan, bir gençle çiftlik sahibi amcasının evlendirmek istediği kızın öyküs
ü.

SEVDALI KABADAYI (1965)

Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Foto Direktörü: Memduh Yükman
Yapım: Saner Film / Hulki Saner


Oyuncular: İzzet Günay, Ajda Pekkan, Vahi Öz, Mualla Sürer, Muzaffer Nebioğlu, Hayri Esen


Konu: Bir trafik kazası sonunda verilen kan sayesinde korkusuz bir kahraman haline gelen, pısırık bir gencin komedisi.

SERSERİ AŞIK (1965)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo:Bülent Oran “*”
Foto Direktörü:Memduh Yükman
Yapım: Melek Film / Şahan Haki


Laboratuar Şefi: Hilmi Başcan, Montaj-Senkron: Turgut İnangiray, Sezai Elmaskaya, Laboratuvar: Hayati Akbulut, Gani Maraşlıoğlu, Erdoğan Dolapçı, Sesleri alan: Yorgo İliadis,
(Erman Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Hülya), Sadri Alışık (Doktor), Cüneyt Arkın (Erol), İsmail Dümbüllü, Rengin Arda (Romantik Ayşe), Mualla Sürer, Hulusi Kentmen, Necdet Çağlar, Rengin Arda, Necdet Tosun (Bakkal Arif), Orhan Çoban (Garson Ahmet), Haydar Karaer, Muzaffer Yenen (Doktor), Kamer Baba (Sadık), Mehmet Aslan (Nuri),Faik Coşkun, Ersun kazançel (Ali), Mustafa Dağhan, Zuhal Üstüntaş, Hüseyin Baradan, Nubar Kamçılı, Talia Saltı, Nubar Kamçılı, Mehmet Aslan,


Konu: Hülya (Hülya Koçyiğit) ve Erol (Cüneyt Arkın) birbirlerini çok sevmektedirler. Hülya şarkıcılık yapmaktadır ve bu durum Erol’un babası (Hulusi Kentmen) tarafından hiç hoş karşılanmaz. Hülya’yla konuşur ve kendi cemiyetlerinden birisi olmadığı için oğlundan ayrılmasını ister,onu bir servet avcısı olarak görmektedir. Hülya bunu kabul etmediğinde adamlar tutar ve Hülya’nın ses tellerini ona gizlice bir karışım içirerek şarkı söyleyemez duruma getirir. Oğlunu da bu sevdadan döndürtmek için bu adamlar döverler ve Hülya’nın peşini bıraktırtmak isterler. Hülya ortadan kaybolur. Sesini kaybedince geriye bir şey kalmamıştır onun için. Aşkını kalbine gömer ve gider.


Hülya intihar edecekken onu bir serseri bulur.Doktor(Sadri Alışık) lakaplı serseri Hülya’yı evine götürür. İlkin bütün mahalle bu duruma karşı çıkarlar ve mahallenin iffetinin elden gittiği yönünde şeyler söyleyerek Hüya’nın gitmesi için baskı kurarlar.Hülya mahalleden birinin kız çocuğunu bir kamyonun altında ezilmekten kurtardığında işler değişir.Herkes son derece olumludur.
Hülya mahalle için bir şeyler yapmaya başlar.İlkin bütün çocukları tedavi ettirir.Ardından bütün çocukların toplu sünnet edilmesini sağlar. Bu sırada Erol’un babasıyla ilişkileri kötüleşir ve Erol bedbaht duruma düşer.


Serseri Hülya’ya aşık olur ancak onun kendisini bir ağabey gibi sevdiğini öğrendiğinde aşkını kalbine gömerek Erol’un babasına gider konuşur,ancak hiç işe yaramaz,yalnızca terslenerek gönderilir. Toplu sünnet düğününün içinde Hülya şarkı söylemeye çalışır ancak sesi çıkmaz.Bunun üzerine ameliyat edilmesi gerektiğini öğrenirler ve gerekli parayı Erol’un babasından çalar.  Hülya artık şarkı söyleyen ve kısa zamanda şöhrete kavuşmuş biridir. Erol bir afişte Hülya’yı görür ve gidip onu bulur. Kendi durumunu Hülya’nın evinde kaldığı adama, serseri aşığa anlatır ve adam aşka uygun bir yücelik göstererek Hülya ve Erol’u birleştirir. Erol’un babasıysa artık bu ilişkiye onay vermiştir ve kasadan parasının çalınmadığı yönünde ifade değiştirir polise gidip. Hülya ve Erol kavuşabilsinler diye aşkını içine gömmüştür Serseri ve başkalarının mutluluğuyla mutlu olabilmektedir.




Filmi tam izle
___________________________________



“*” Charles Chaplin’in (1889-1997) senaryosunu yazıp yönettiği ve 29 Eyül 1952 yılında Arjantin’de gösterime giren "Limelight” (Sahne Işıkları) isimli filmden uyarlama. Filmde başlıca roleri: Charles Chaplin, Clarire Bloom (1931) ve Buster Keaton (1895-1966)