Powered By Blogger

13 Kasım 2015 Cuma

ÇALIKUŞU (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden (Reşat Nuri Güntekin’in aynı isimli romanından)
Kamera: Kenan Kurt
Müzik: Nedim V. Otyam
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden


Prod. Temsilcisi
: Adnan İrkut; Prod. Amiri: Hasan Nurdan; Yön. Asist.: Erden Kıral, Uğur Duru, Fevzi Tatbak; Kamera Asist.: Özer Kormazlar; Prod. Asist.: Cemil Paskap; Ar Direktör: Yüksel Tanık; Işıklar: İlhan Aslım; Işık Asist.: Bedri Uğur, Hasan Özdoğan, Nedim Karabulut; Dekorlar: Saim Nahit Bilge; Kostümler: Muazzez Doğan; Aksesuarlar: Fikret Güryalçın, Ercüment Saraç, Avni Keser, Rıza Şenışık; Montaj: Özdemir Arıtan; Senkron: Arif Özalp, Taner Oğuz; Neg. Montaj: Ali S. Berkan; Laboratuvar: Tanaş Petridis, Recai Karataş; Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu; (Kemal Film Platosu'nda Çekilmiştir. Acar Film Stüdyosu'nda Hazırlanmış ve Seslendirilmiştir)


Oyuncular: Türkan Şoray (Feride), Kartal Tibet (Kamuran), Kadir Savun (Dr. Hayrullah Bey), Cahit Irgat (Şeyh Yusut), Zeynep Değirmencioğlu (Munise), Aliye Rona (Hatice Hanım), Kerim Afşar (Yzb. İhsan Bey), Bedia Muvahhit (Fransız okulu başmuallimesi), Parla Şenol (Feride'nin çocukluğu), Muzaffer Tema (Nizamettin Bey), Serpil Gül (Müjgan), Şaziye Moral (Besime Hanım), Nubar Terziyan (Aziz Enişte), Mürüv-vet Sim (Ayşe Hanım), Necdet Mahfi Ayral, Cahide Sonku, Neriman Köksal, Eşref Kolçak, Mualla Sürer, Vahi Öz, Nedret Güvenç, Suna Pekuysal, Efgan Efekan, Çolpan İlhan, Kani Kıpçak, Önder Somer, Yılmaz Gruda, Hümaşah Hican, Şakir Arseven, Samiye Hün, Emel Turgut, Sevil Candan, Nezahat Tanyeli, Ayşegül Devrim, Tolga Tığin, Devlet Devrim, Nezihe Güler, Nevin Nuray, Mümtaz Ener, Ferah Nur, Hale Rakunt, Leman Akçatepe, Gürel Ünlüsoy, Hayri Esen, Mine Sun, Nur İnsel, Nurlan San, İlhan Hemşehri, Muazzez 00gan, Emire Erkut, Osman Türkoğlu, Ömercik, Gülten Ceylan, Kadriye Tuna, Hüseyin Salıcı, Giray Alpan, Sabahat Işık, Reha Kıral, Bedros Çiçekcan, Muammer Gözalan, Feridun Çölgeçen, Renan Fosforoğlu, Ali Seyhan, Selahattin İçsel, Danyal Topatan, Nuri Altınok, Ergun Köknar

Konu: Uzunluğu nedeniyle sinemalarda iki bölüm halinde gösterilen filmde: Annesini küçük yaşta kaybetmiş olan Feride (Türkan Şoray), babası Nizamettin Beyi (Muzaffer Tema) de savaşta kaybedince, hayatta tek yakını olan teyzesi Besime Hanımın (ŞaziyeMoral) yanına yerleşir. Feride ele avuca sığmayan, oldukça haylaz ve yaramazlığıyla çevresindekileri bıktıran bir çocuktur. Bu yüzden ona "Çalıkuşu" lakabını takarlar. Okul çağına gelince, bir Fransız okuluna yatılı olarak verilir. Bu arada, okul yıllarından beri teyzesinin oğlu Kamuran'a (Kartal Tibet) bir türlü kabullenemediği garip bir ilgi duymaktadır. Okulunu bitirip çok güzel bir kız olunca, Kamuran da ona aşık olur. Fakat Kamuran oldukça uçarı ve çapkın bir gençtir. Her ne kadar Feride'ye aşık olsa da başka kızlarla onun gözü önündeflört etmekten çekinmez. Son olarak Kamuran'ı aşığıyla bir ağacın altında yakalayan Feride, bir de onun başkasıyla evleneceğini duyunca, gururu incinir ve yaşadığı hayal kırıklığı yüzünden teyzesinin evinden ayrılır. Anadolu'da öğretmenlik yapmaya başlar. Ele avuca sığmayan Feride, bundan sonra bir yaprak gibi oradan oraya savrulacaktır. Öğretmen olarak ilk gittiği yer, Zeyniler adlı küçük bir köydür. Oldukça eski olan ve arka bahçesinde mezarlık bulunan okulda, eski alfabeyle ders veren Hatice Hanım (Aliye Rona) adında yaşlı bir hoca vardır. Dindar olan Hatice Hanım, Feride'yi kızı gibi sever. Feride, buradaki öğretmenliği sırasında bir dizi olayla karşıla-şır. Haksızlıklara karşı gelmeye çalışır ve güçsüz çocukları korur. Köyde, annesi kötü yola düşüp aklını kaybettiği için köylüler ve çocuklar tarfından horlanan Munise (Zeynep Değirmencioğlu) adında bir kız çocuğunu evlat edinir. Bundan sonra küçük Munise'yi her gittiği yere götürecek, Kamuran' da bıraktığı sevgiyi bu küçükte bulacaktır.


Zeyniler’deki okul kapandıktan sonra, bu kez bir şehire tayin edilir. Fakat orada öğretmenlik yerine askeriyede doktor olan Hayrullah Bey'in (Kadir Savun) yanında hemşirelik yapar. Aynı zamanda da bazı konaklarda Fransızca dersleri vermeye başlar. Güzelliği ile dillere düşen Çalıkuşu’nun adı bu kez Gülbeşeker konmuş, kendisine aşık birçok genç peşinden koşmaktadır. Burada da türlü olaylarla karşılaşır. Feride, en son bir konakta tuzağa düşürülmeye çalışıldığını anlayınca buradan ve şehirden kaçar. Bu kez Kuşadası'na öğretmen tayin edilir. Burada, artık emekli olmuş olan Hayrullah Bey ile yeniden karşılaşır. Hayrullah Bey babacan bir insandır ve Feride'yi kızı yerine koymaktadır. Kurtuluş Savaşı başlamış, Feride'nin tayin edildiği okul bu kez bir hastane haline getirilmiştir. Böylece tekrar hemşireliğe başlar. Bu arada, ateşli bir hastalığa yakalanan Munise'sini de kaybetmiştir. Bir gün, İstanbul'dan gelen bir haberle Kamuran'ın evlendiğini öğrenir. Buna çok kızmakla birlikte, çok da üzülür. 

Çünkü Kamuran'a duyduğu aşk hiçbir zaman azalmamıştır. Kalbine gömdüğü aşkın verdiği acıya rağmen, mesleğinin gerektirdiği tüm fedakarlıklara katlanmaktadır. Savaş sürerken, cephedeyken 'yüzünden ağır yaralar almış olan Yüzbaşı İhsan (Kerim Avşar) adlı bir genç getirilir. Yüzbaşı, Feride'ye ilgi duysa da, ameliyattan sonra yüzündeki yara izleri kalınca ona açılamaz. Ancak Feride, onun bu duygularını hissetmiş ve evlenme teklif etmiştir. Kendisine acındığı hissine kapılan Yüzbaşı, bunu gururuna yediremez ve tekrar cepheye döner.


Etrafta, Feride hakkında yeniden dedikodular yayılmaya başlar. Bir baba gibi Feride'yi her türlü fenalıktan korumaya çalışan Doktor Hayrullah, dedikoduların daha fazla yayılmaması ve onun zarar görmemesi için genç kıza evlenme teklif eder. Feride buna çok şaşırsa da, bu güne kadar baba bildiği adamın teklifini çaresiz kabul eder. Evlendikleri gün Hayrullah Bey'in odasına gelinliğiyle girdiğinde, Hayrullah Bey ona kahkahalarla güler, kendisini kızı gibi gördüğü' bundan sonra da böyle olacağını, bu evliliğ namusunu koruyabilmesi için formalite olduğunu söyler. Bir gün Hayrullah Bey, Feride'nin günlüğünü bulur. Günlükten, onun bugüne kadar söylemediği, kendisini diyar diyar gezdiren sırrını nihayet öğrenir. Feride hala Kamuran' a aşıktır. Bir müddet sonra ölen Hayrullah Bey, ölmeden evvel günlüğü bir paket yaparak Kamuran'a vermesi, için Feride'ye emanet eder.


Feride, herşeyden habersiz, paketi Kamuran'a verir. Kamuran Feride'nin hala kendine aşık olduğunu öğrenince, teyze kızı Çalıkuşu Müjgan'ın (Serpil Gül) da yardımıyla onu yeniden kazanmaya çalışır. (Gülşah Nezaket Maraşlı “Türk Sinemasında Düet”)

 Kuşkusuz Çalıkuşu'nun başarısını yalnızca bu kadar çok çevrilmesine bağlamak yanlış olacaktır. Filmin olay örgüsüne baktığımızda Çalıkuşu yani Feride erkek çocuk gibi yetişmiştir. Çünkü annesi yoktur. Hıçkırık'ın Kenan'ı nasıl anne sevgisinden uzak büyümüşse aynı şekilde Feride de bu bağı kuramamıştır. Üstelik bir asker olan babası tarafından yetiştirilmiş, anne figürünü önce katı kuralları olan baba daha sonra da okulda rahibelerden almıştır. Feride'nin teyzesinin oğlu ve sevgilisi Kamuran ise kız gibidir. Feride Kamuran'a "Sen yanlış doğmuşsun; Sen kız, ben erkek olacakmışım" der. Ancak bir yandan da Kamuran’ı kıskanır. Onun başka bir kadınla beraber olmasına dayanamaz. Tüm zerafetine, kadınsı tavırlarına karşın Kamuran kadınların hoşlandıkları, üstelik çapkın bir erkektir. Feride Hıçkırık'ın Nalan'ı gibi Kamuran'ın sevgilisini "domuz", "sarı çıyan" olarak nitelendirir. Çünkü tüm rahat tavırlarına karşın bir kadındır. Bu tür kadınları kınar . Ferıde de başka bir kadın yüzünden Kamuranlı terk ettikten sonra Anadolu yollarına düşer. O artık vatan için savaşan bir muallimedir. Kadın hakları savunucusu olur. Ancak düşlerini hep gelin olmak süsler. Ev işlerini yapmaktan hoşlandığını sık sık belirtir. Böylece bir yandan çağdaş kadın imgesini sunarken, bir yandan da geleneksel kadın imgesini yansıtır. Hıçkırık'da Ahmet Oktay'ın belirttiği gibi kadın toplumsal kimliğe sahip değilken Çalıkuşu'nda bu kimlik oluşmuştur.


Öte yandan Feride erkekler için de bir sevgi nesnesidir. Her gittiği yerde erkekler ona aşık olurlar. Çalıkuşu olan adı, bir yerde ipek böceği, başka bir yerde Gülbeşeker olur. Feride hep kendisine aşık olan erkekler yüzünden şehir değiştirmek zorunda kalır. Bu yüzden erkekleri "fena mahluklar" olarak niteler. Ayrıca "Ah, bu erkekler! Hepsinde aynı gurur, aynı kendini beğeniş.

 Bizim de bir kalbimiz olduğunu, bizim de mutlaka isteyecek bir şeyimiz olabileceğini bir türlü akıllarına getirmek istemiyorlar" diyerek erkekleri tanımlar.
Feride aslında erkeklerin kendisine gösterdiği ilgiden memnundur ve kendisini çok beğenir. Aynaya bakar. Kendisini izler. Gözlerini,yanaklarını, çenesini öpmek için aynaya uzanır ve öper. Fakat aynaların da erkek icadı olduğundan insanın kendi kendine saçlarını, gözlerini öpememesinden yakınır. Feride tüm erkeklere olan düşmanlığına karşın kadınsı yanından hiçbir şey kaybetmemiştir. 0, erkeklerin seksüel arzularına seslenen bir kadındır.


Feride bu imgelerin yanı sıra vefalı kadın ve annelik rolünü de üstlenir. Feride Kamuran'a sadık kalır. Kamuran ise başka bir kadınla evlenir ve çocuk sahibi olur. Karısı öldükten sonra Feride ile tekrar karşılaşır. Feride onun çocuğuna analık ederek bu rolü de üstlenir. Daha önce de Munise adlı kız çocuğunu evlat edinerek bu rolü üstlenmiştir.


Bu kadın imgelerinin yanı sıra Feride de seven kadın, terk edilen kadın dolayısıyla mutsuz kadın imgelerine de rastlamak olanaklıdır. Böylece filmi izleyen kadınların Feride'nin kişiliğinde özdeşleşebilecekleri pek çok kadın imgesi vardır. Ayrıca NilgünAbisel sinemanın Türkiye'de tek popüler kültür biçimi olduğu yıllarda, ekonomik koşulların gereği olarak ya da en azından talebi arttırmak amacıyla kadın seyirciye yönelik 'erkek bakışının dengesini taşıyan çok sayıda film yapılmış olduğunu vurgular.


Çalıkuşu’nda oluşan arketipler konaklar, rahibe okulları, Anadolu, savaş, aşk, öğretmenlik, ayrılık, hemşirelik ve analıktır. Kuşkusuz Hıçkırık, Çalıkuşu ve Üç Arkadaş gibi filmlerin kült konumuna oturmasındaki nedenlerden biri de bu filmlerin romantik olmalarıdır. Rauf Mutluay'a göre romantizm, belli yaşların zorunlulukla yaşadığı bir dönemdir; romantik Feride'nin bu onur kavgası, çalışkan ve iyi yürekli öğretmen adayının gerçeklikle yaşatılması, her kuşağın bu esere uğramasını gerektirecektir. İyimser mutluluğuyla ulaştığı sonuç da, kendi durumlarına çözüm arayan nice aşk kırgınlarının özlemlerine denk düşer. Kamuran pişmanlığı, kadın okurların isteğine uygun; Hayrullah Bey babacanlığı ise namus anlayışımıza koşuttur.


Öte yandan bu filmlerde melodramdan güldürüye dek sinema türlerinin pek çoğunun da bir arada barındığını görmek olanaklıdır. Çalıkuşu kimi kez komedi kahramanı kimi kez ise bir melodram kahramanı ile izleyicinin karşısına çıkar ve onların hoş anlar yaşamasına neden olur. (Canan Uluyağcı) “Sinema Yazıları, Seçil Büker ”


"Çalıkuşu", Yeşilçam'ın bilinen melodram kalıplanı aşmış, Ustanın kendine münhasır çekim açılarıyla, yakın planlarıyla ve bu kez kararlılıkla sürdürülen duru anlatımıyla özgün bir eser olarak ortaya çıkmıştır.Türkan Şoray'ın hayalimizdeki Feride'yi silerek kendini ortaya koyduğu oyununa rağmen, geniş ve tutarlı bir kadroyla desteklenen bu gerek mekan seçimi gerek oyuncu seçimi ve yönetimi bakımından en anılmaya değer çalışmasıdır. Çalıkuşu", sinema camiasında Kemal Film bir "prestij filmi" olarak anılmakla birlikte, tekniği sapasağlam bir üstün yapım olarak hala yerini korumaktadır. (a.g.e.)

 1966'da, yayınlanışından 44 yıl sonra sinemaya uyarlanan Çalıkuşu'nda Reşat Nuri, Feride'nin serüvenini anlatır. Edebiyat tarihimizin en tanınmış romanlarından olan Çalıkuşu, Feride'nin serüveni yanında, fonda imparatorluk Türkiye'sini çeşitli tipleri ve sosyal yapıları ile verir; Feride ve Kamuran'ın inişli çıkışlı aşkları olayIarın arasına yerleştirilir.


1947 yılında Turgut Demirağ tarafından sinemada ki ilk filmi olarak planlanan, Çalı-kuşu'nun yapım maliyeti yönünden ertelen-mesi, beyaz perdeye uygulanmasını gecik-tirmiş fakat sulandırılmış bir çok benzerinin yapılmasını engelleyememiştir. Feride ile Hayrullah Bey'in kağıt üzerinde kalan evlilik-leri pek çok filmimizde tekrarlanmış, bu tür senaryo yazarlarımız/ yönetmenlerimiz tara-fından çok sevilmiştir.


1966'da; ilk düşünüldüğünde olduğu gibi, hayli kabarık bir maliyetle sinemaya uyarlanan Çalıkuşu; film olarak romanın gördüğü itibarı görmemiştir. Nedeni ise, değinildiği gibi, benzerlerinin fazlaca yapılmış olması ve genelde sinema seyircisi ile roman okurunun (hele 60'lı yıllarda) farklılık göstermesidir.(“Orhan Ünser “Kelimelerden Görüntü
ye” syf; 40)

12 Kasım 2015 Perşembe

CİBALİ KARAKOLU (1966)

Yönetmen:Hulki Saner
Senaryo Adnan Saner
Foto Direktörü: Turgut Ören
Yapım: Saner Film / Hulki Saner


Prodüksiyon Amiri: Nevzat Altındal, Set Amiri: Şerif Ablak, Prodüksiyon Asistanı: Metin Ok, Işıklar: Ender Işık Servisi, Şef: Mehmet Çakar, Laboratuvar: Cavit Korkmaz, Abdullah Akdeniz, Dublaj Amiri: Hayri Esen, Erkan Esenboğa, Montaj-Senkron: Aleksi Aleksanduru, Asistan Rejisör: Oksal Pekmezoğlu, Kamera Asistanı: Zihniye Ören,
(Saner Film Stüdyosunda Hazırlanmış, Süperfon’da seslendirilmiştir.)


Oyuncular: Cüneyt Arkın (Orhan), Muammer Karaca (Cafert Saba/Necip Zoka), Sevda Ferdağ (Ayfer), Sevim Emre (Esen), Mualla Sürer (Esen’in annesi), Renan Fosforoğlu (Esen’in babası), Naci Girgin, Müşerref Çapın (Cafer’in karısı), Faruk Pekel (Polis), Naci Girgin (Vasfi), Rıza Pekkutsal (Bekçi Rıza), Necabettin Yal (Komiser Muavini)


Konu: Cibali Karakolu, Haliç"teki Cibali semtinin iskelesine yakın bir yerdedir. Eski tip bir binadaki bir semt Karakoludur. 40 sene evvelsinin yokluk dönemlerinde Cibali Karakolu"nda çalışanlar bu yoklukların tümünden nasibini almaktadır. Karakoldaki Bekçi Rıza tam bir çarıklı kurmay zekasına sahip olup herkesin huyuna gitmeyi kendine iş edinmiştir. Cibali Karakolu"nun Emniyet Amiri Cafer Sapa, zekasıyla ve idareciliği ile tam bir görev adamıdır. Amirlerini çok iyi idare ederken, eş dostla da neşesini bulmasını bilir. Karakolda pek nadir olarak iş gören Cafer Sapa kendini haklı görmektedir. Çünkü Karakolda ne daktilosu çalışır ne de telefonu. Cafer Sapa arada sırada çalan telefonlara devamlı olarak ben birinci sınıf Emniyet Amiri Cafer Sapa diye ciddiyetle cevap vermeyi ihmal etmez. Cafer Sapa ayrıca çok çapkındır. Kendisinin Ayfer isminde bir metresi vardır. Metresine para verirken bir hayli cömert olan Cafer Sapa, kendisini kadına bir tüccar olarak tanıtmıştır. Cafer Sapa"nın evinde kiracı olan Orhan isminde genç ona bir hayli zor günler geçirtmektedir. Bu arada Cafer"in metresini de tavlamış olan Orhan artık uslanmaya karar vermiş ve Esen isminde bir kızla nişanlanmıştır. Orhan ne yapıp, yapıp düğünü Esen"in babasına yaptırmayı ayarlar. Nihayet düğün günü gelir. Birinci sınıf Emniyet Amiri Cafer Sapa da düğüne davetlidir. Karısı ile düğüne gelir. Yalnız aynı düğüne Ayfer de gelmiştir. Orhan"ın yakın arkadaşı Ayfer"i idare etmek için kendisinin damat olduğunu söyler. Orhan da misafirmiş gibi etrafta dans eder. Akıl almaz karışıklıkların yaşandığı o gece evde arkadaşını kurtarmaya gelen Orhan da vardır. Cafer Sapa yatakta, Ayfer"le yakalanmamak için don gömlek kaçar Cafer"in karısı da eve gelince Cafer Sapa o korkunç zekasıyla herkesi idare ederek karısını alır ve evden gider. Orhan"ın arkadaşının çabalarıyla son tatlıya bağlanır ve Cafer Sapa Cibali Karakolu"ndaki vazifesine başlar, bu karışıklıktan sonra ilk yapacağı bir randevu evi basmaktır.

CESUR KARDEŞLER (1966)

Yönetmen: Kemal İnci
Senaryo: Kayahan Arıkan
Kamera: Sami Acun
Yapım:  Kaya Film / Kayahan Arıkan


Oyuncular: Nilüfer Aydan, Tunç Oral, Samim Meriç, Necdet Çağlar, Kazım Kartal, Zuhal Tan

CAN DÜŞMANI (1966)

Yönetmen: Semih Evin
Senaryo: Hayri Gülnar
Operatör: Fethi Mürenler
Yapım: Roket Film / Semih Evin


Sesleri Alan: Ferruh Kırmaz, Senkron: Adrine Muradyan, Laboratuvar: Yılmaz Erman, Aslan Tektaş, Erol Çintan, (Milli Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Fikret Hakan, Selma Güneri, Vasfi Uçaroğlu, Reha Yurdakul, Özdemir Han, Muammer Gözalan, Mualla Fırat, Kadri Ögelman, Nilüfer Özhan, Necati Er, Asuman Arsan, Yaşar Şener, Hakkı Kıvanç, Bedri Çavuşoğlu, Küçük Yıldız: Nilüfer Özhan


Konu: Ayağından sakat bir gencin, kız kardeşini öldürenlerden almaya çalıştığı intikam öyküsü

CAMOKA’NIN İNTİKAMI (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Suat Yalaz
Foto Direktörü: Mustafa Yılmaz
Müzik Nedim Otyam
Yapım: Olcay Film / Suat Yalaz


Montaj: Özdemir Arıtan, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu,
(Acar Film Stüdyosunda seslendirilmiş ve hazırlanmıştır)


Oyuncular: Kartal Tibet (Karaoğlan), Figen Say (Almila), Danyal Topatan (Camoka), Yavuz Selekman (Emircan), Recep Filiz (Çalık), Elif İnci (Gülcan), Fikret Uçak , Selahattin Geçgel


Konu: Karaoğlan’la sevdiği kızın babasını öldüren Camoka ile olan mücadelesi.

BÜYÜK İNTİKAM (1966)

Yönetmen: Hasan Kazankaya
Senaryo: Bernardo D’Andria
Kamera: Kaya Ererez
Yapım: Kazankaya Film / Hasan Kazankaya


Oyuncular: Fikret Hakan, Nebahat Çehre, Suha Doğan, Hüseyin Güler, Alp Aslan,

BURÇAK TARLASI (1966)

Yönetmen: Ümit Utku
Senaryo: Yılmaz Güney
Operatör: Yılmaz Gürbüz
Yapım: Kervan Film / Kemal Utku


Set Asistanları: Orhan Başkan, Alâattin Tetik, Sait Bahtıkara, Laboratuvar: İbrahim Üstüner, Hüseyin İnci, Montaj: İsak Dilman, Senkron:Mustafa Kent, Jenerik: Refik Onubil, Ender Teker, Müzik Direktörü: Nuri Sezigüzel, Dublaj İdare Eden: Sacide Keskin, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Reji Asistanları: Yavuz Işık, Operatör Asistanı: Hasan Uçar, Prodüksiyon Amiri: Sadri Karan, Nuri Tuğ, Ar Direktör: İsmail Konca, (Lâle Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Nuri Sesigüzel, Pervin Par, Necdet Çağlar, Özkan Yılmaz, Tevhit Bilge, Meral Sayın, Necdet Tosun, Nevzat Okçugil, Abdullah Ferah, Nuri Tuğ, Yavuz Karakaş, Zeki Tüney, Melek Ayseven, Nevcati Er, Laman Akçatepe, Mahmure Handan, Nusret Camgöz, Enver Dönmez, Zerrin Sezer, Danslar: Belkıs Tamer, Sait Bahtıkara,


Konu: Köyde geçen bir kan davasının öyküsü.

BU ŞEHRİN BELALISI (1966)

Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Bülent Oran
Kamera: Turgut Ören
Yapım: Gürsu Film / Tanju Gürsu


Eser: Orhan Kermal, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Laboratuvar: Mihal Skarpetis, Recai Karataş, Negatif Montaj: Ali Berkan, Montaj: Mehmet Bozkuş,


Oyuncular: Tanju Gürsu (Burun kıran Yusuf), Neriman Köksal (Neriman), Erol Taş , Sevda Nur (Gül), Hayati Hamzaoğlu (Balyoz Seyfullah), Yılmaz Köksal (Yaylı Ferit), Beh-çet Nacar, Cemal Konca, Enver Dönmez (Jilet), Necdet Kökeş (Bonculk), Lütfü Engin, Asım Nipton (Meyhaneci Donanma Rıza), Selahattin İçsel (Komiser)


Konu: Yıllar sonra birbirlerine kavuşan bir baba oğul ile, Beyoğlu’nu haraca kesen bir çetenin öyküsü.

BOYACI (1966)

Yönetmen: Sırrı Gültekin
Eser ve Senaryo: Sadık Şendil
Kamera: Mustafa Yılmaz
Müzik Metin Bükey

Yapım: Birsel Film / Nüzhet Birsel, Özdemir Birsel

Prodüksiyon Amiri: Memduh Karakaş, Reji Asistanı: Savaş Eşici, Kameraman Asisitanı: Cemal Yılmaz, Jenerik: Refik Onubil, Prodüksiyon Assistanı: Atalay Çakat, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Senkron: Arif Özalp, Kemal Çokcan, Montaj: Özdemir Arıtan, Negatif Montaj: Ali Berkant,
(Acar Film stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)


Oyuncular: Sadri Alışık (Dalgacı Mahmut), Selda Alkor (Leyla), Çolpan İlhan, Sadettin Erbil (Avukat), Hüseyin Zan (Cemil), Ali Seyhan (Cemil’in Adamı), Vural Cantürk (Mahmut’un arkadaşı), Yıldırım Yıldıran (Kara Dut), Nurhan Damcıoğlu (Cemil’in sevgilisi), Rıza Tüzün (Ahmet Tokdemir), Muammer Gözalan (hissedar), Zeki Sezer (hissedar), Memduh Karakaş (hissedar), Tahsin Koray (meyhane müşterisi), Cemal Konca (Bekçi), Küçük Yıldız: Taner Erhal (Leyla’nın kardeşi),
Konu: Mirasa konan bir boyacı ile sekreter kızın aşkı.

BOMBACI EMİNE (1966)

 “Kadın Kahramanlarımız”

Senaryo ve Yönetmen: Nuri Akıncı
Kamera
: Cezmi Ar
Yapım: Televizyon Film / Nuri Akıncı


Oyuncular: Yusuf Sezgin, Birsen Menekşeli, Sevda Ferdağ, Necdet Çağlar, Devlet Devrim, Avni Dilligil, Feridun Çölgeçen, Gülgün Erdem, Nevzat Kığı, Mualla Omay


Konu: İstiklal savaşı sırasında orduya hizmet eden kadın kahramanlarımızdan Bombacı Emine’nin öyküsü.

BOĞAZİÇİ'NDE AŞK (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Cahit Günal
Kameraman: Paşa Gündoğdu
Yapım: Günal Film / Cahit Günal


Oyuncular: Tunç Oral, Sevim Emre, Asuman Arsan, Hüseyin Kaşif, Ersun Kazançel, Papat-ya Alkaya, Suzan Avcı


Konu: İstanbul'a gelen bir turist kafilesinin öyküsü.

BOĞAZİÇİ ŞARKISI (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Nejat Saydam
Kameraman: Melih Sertesen
Yapım: Acar Film / Murat Köseoğlu


Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Şarkıları Okuyan: Sevim Şengüli Tanju Okan,


Oyuncular: Selda Alkor (Mine Uzunoğlu/Şükran Tülay), Tamer Yiğit (Tarık pakoğlu), Adnan Şenses( Adnan), Atıf Kaptan (Kadir Uzunoğlu), Nuri Altınok (Rüstem Pakoğlu), Talat Gözbak (Süleyman), Baki Tamer (Mine’nin abisi), Osman Alyanak (Hasan), Necdet Tosun (Tombul Ali), Muammer Gözalan (Komiser), Hülya Gür (Mirgün), Selahattin İçsel (Cezaevi Md.) Nezihe Güler (Ebe), İlhan Hemşeri (Hakim), Ali Demir (üye), Giray Alpan, Hüseyin Salıcı (büfeci), Nahire Karay


Konu: Bir vapur gezisinde tanışan iki müzik talebesinin müzikal aşk öyküsü


Filmi İzle
 

BİTMEYEN ÇİLE (1966)

Yönetmen: Dr. Arşavir Alyanak
Senaryo: Ahmet Üstel
Kamera: Manasi Filmeridis
Yapım: Hür Film


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Erol Tezeren, Turgut Özatay, Figen Say, Kenan Pars, Nurhan Nur, Feryal Koçyiğit,


Konu: Yıllar sonra karşısına çıkan çocuğuyla karısı arasında bocalıyan bir annenin öyküsü.

BİRAZ KÜL BİRAZ DUMAN (1966)

Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Safa Önal
Kameraman Ali Yaver
Müzik Direktörü Avni Anıl
Yapım: Metin Film / Işık Toroman


Prodüksiyon Müdürü: Nuri Tuncer, Prodüksiyon Asisitanı: Şükrü Kirişçi, Kameraman Asistanı: Sertaç Karan,


Oyuncular: Tamer Yiğit (Sedat), Gönül Akkor (Aysel), Ayla Algan (Suzan), Kenan Pars (Kenan), Selahattin İçsel (Hükümlü), Ali Seyhan (Ahmet), Erden Ener, (Ayşe’nin ablası), Hüseyin Kutman (Avukat), Remziye Fırtına (Misafir), Reşit Çıldam (hükümlü)


Konu: Aysel,babasını kaybettiği için üvey ablasının yanında kalmak için İstanbul'a kalmaya gelir,burada yarım kalan müzik hayatına devam etmek ister, ancak eniştesi Ahmet daha ilk geceden Aysel'e tecavüz etmek ister, bu yüzdende Aysel yolda karşılaştığı Sedat'ın yanında çalışmaya başlar.. Sedat'ın gazinocu arkadaşı Kenan da Aysel'e yardım etmek ister, ancak Aysel ilk zamanlar, şöhreti istemiyerek, Sedat'ın yanında bir çatı katında sade bir hayat yaşamağa karar verir..Zamanla Sedat ile Aysel arasındaki bu ilgi aşka dönüşür, ancak Sedat'ın mutsuz bir evliliği ve bir kızı vardır, bu durumu zamanla Aysel'e söylemek ister, Sedat karısı Suzan'dan ayrılmak ister,bunun için de tüm zenginliği karısına bırakır, ama gene de Suzan, kocasının hırsızlık yaptığını söyleyerek polise şikayet eder,


Aysel'e de Sedat'ın evli olduğunu söyleyerek, iki sevgiliyi birbirinden ayırır, bundan sonra Sedat için düşüş, Aysel içinse şöhretli bir hayatın kapıları açılacaktır…

BİR MİLLET UYANIYOR (1966)

Yönetmen: Ertem Eğilmez
Senaryo: Sadık Şendil (*) (Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu'nun aynı isimli romanından)
Kamera: Kriton İlyadis,, Orhan Kapkı
Yapım: Arzu Film / Ertem Eğilmez, Nahit Ataman


Oyuncular: Kartal Tibet (Yzb. Davut), Erol Taş (Ahmet), Hayati Hamzaoğlu (Bigalı Efe), Tugay Toksöz (Mülazım Faruk), Önder Somer, Atıf Kaptan, Münir Özkul (Tilki Onbaşı), Sevda Nur, İhsan Yüce, Danyal Topatan (Kara Bilal), Şeref Gedik, Faik Coşkun


Vizyon Tarihi: 20 Mart 1967


 4. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (25 Mayıs – 5 Haziran 1967)


► “En Başarılı Tarihi Film”


Jüri Üyeleri: N. Nazif Tepedelenlioğlu, Claude Mathiss, Faruk Timurtaş, Aclan Sayılgan, Orhan Çağman, Ayfer Feray, Temiz Gürses, Hikmet Türkmen, Charles Courtnay, Muharrem Ergin, Orhon M. Arıburnu, Aram Gülyüz, Emine Işınsu, Orhon Batı, Tarık Buğra.


Konu: Gizli görevle İstanbul'a gelen yüzbaşı Davut ve Tilkiyi bir meyhanedeki tehlikeli durumdan meçhul yardımcıları! kurtarır ve Erenköy'e giderler. Yolda öğretmen Nesrini Yaver Feridun'un saldırısından kurtarırlar. Nesrin'i elde etmek isteyen Feridun. Davut'un kimliğini öğrenince. Nesrin'e şantaja başlar. Davut'u kurtarmak için Feridun'a giden Nesrin tekrar saldırıya uğrar, teyzesi tarafından kurtarılır. Olaya Yahya Kaptan karışır; Yahya Kaptan, Davut ve arkadaşlarının 'meçhul' yardımcılarıdır, çatışmalar sırasında Feridun ölür. Ölen Feridun'un adamları Davut ve Tilkiyi yakalar, Yahya Kaptan gelip kurtarır, birlikte "Yahya Kaptan'ın köyüne giderler, köy inzibat kuvvetleri tarafından sarılır. Tilki kaçar, Davut ve arkadaşları kurşuna dizilmek üzere iken son anda kurtulur ve orduya katılırlar. Zaferden sonra Davut ile Nesrin evlenir.

_____________________________________
(*) Kaynak kitaplarda senaryonun Tepedelenlioğlu’nun eserinden uyarlandığı yazıyorsa da, böyle bir eser yoktur. Doğrudan film hikayesi olarak sinema için yazılmıştır. Tepedelenlioğlu tarafından yazılan bir “sineroman” dır. (Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye” syf, 43)