Powered By Blogger

16 Kasım 2015 Pazartesi

GÖKLERDEKİ SEVGİLİ (1966)

Senaryo ve Yönetmen: A. Remzi Jöntürk, (*) 
Foto Direktörü: Mahmut Demir,
Yapım: Duru Film/Naci Duru


Oyuncular: Cüneyt Arkın (Timur Karaşah), Selda Alkor (Yıldız Çömlekçioğlu), Ali Şen (Timur'un babası Veysel Karaşah), Ulvi Uraz (Yıldız'ın babası Tahir Çömlekçioğlu), Fatma Bilgen (Timur'un annesi Piraye), Mürüvvet Sim (Yıldız'ın teyzesi Emine), Ersun Kazançel (Timur'un arkadaşı Veli), Kazım Kartal (Durdu Dayı), Bedri Çavuşoğlu (Kahya), Necip Tekçi (Kara Yorgi), Reşit Çıldam (Stefan), Adnan Mersinli, Zeki Tüney, Hikmet Olgun


Konu: Pilot Timur köyünde Yıldız'ı görür, sever onunla olur ama göreve çağrılır, giderken ona verilmek üzere kendini beğenmiş annesine mektup bırakır ama annesi vermez üstelik daha sonra onun evlediği yalanını bile söyler. Pilot Timur o hızla soluğu Kıbrıs'ta alır, rum çetelerle savaşan bir kahraman olur. bu arada babasının evden yol verdiği Yıldız'dan bir oğlu olmuştur. Bir ara vurulur ,öldüğü bildirilir ancak yararlıdır ve vatana döner Yıldız'ına kavuşur

__________________________
(*) Mervyn Le Roy'un (1900-1987) “Waterloo Bridge” (Waterloo Köprüsü) (1940) isimli filminden. Filmin başlıca rollerini Vivien Leigh (1913-1967 ve Robert Taylor (1911-1969) paylaşmışlar.


GECELER YARİM OLDU (1966)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo:Bülent Oran
Kamera:Gani Turanlı
Yapım:Duygu Film/Ülkü Erakalın


Oyuncular: Nuri Sesigüzel, Selda Alkor, Neriman Köksal, Saltuk Kaplangı, Sami Hazinses, Nubar Terziyan, Necdet Yakın

Konu: İki sevgili arasında kalan fakir bir gencin öyküsü hasta olan sevgilisin iyileşmesi için fedakarlık yapacak sevmediği zengin kadının aşkını kabul edecektir.. Nuri Sesigüzel’in olay filmlerinden birtanesi..türküleriyle izlenmeye değer bir melodram....

GAVURDAĞLI (1966)

Senaryo ve Yönetmen:Kayahan Arıkan
Kamera:Sami Acun
Yapım:Zafer Film / Kayahan Arıkan


Oyuncular: Nilüfer Aydan, Tunç Oral, Hüseyin Oylum, Gülbin Eray, Hayati Hamzaoğlu, Özkan Yılmaz, Gülbin Eray, Bilal İnci, Camgöz Nusret, Enver Dönmez, Attila Yurdeşin, Sunay Sun, Hasan Kaya, Kazım Kartal, Taner Kalaycı, Yıldırım Gencer

GAVUR DAĞIN EŞKİYAS (1966)

 Bknz: GAVURDAĞLI

GARİP ÇALIKUŞU (1966)

Yönetmen:Abdurrahman Palay
Senaryo:Selahattin Dursun
Kamera:Rafet Şiriner
Yapım:Şafak Film / Alaettin Perveroğlu


Oyuncular: Yıldız Tezcan, Salih Güney, Yıldırım Gencer, Aliye Rona, Sami Hazinses, Şaziye Moral, Şeref Köylübay, Sami Tunç, Emine Erman, Osman Apekan,

GARİBAN (1966)

Yönetmen:Aram Gülyüz
Senaryo:Bülent Oran (*)
Foto Direktörü Memduh Yükman
Yapım: Metro Film / Aram Gülyüz


Reji Asistanları: Yücel Çakmaklı, Mustafa Akkaş, Kameraman: Muzaffer Turan, Işık Şefi: Rıdvan Varol, Set Elemanları: Muammer Hücuptan, Mahmut Tarakçı, Prodüksiyon Amiri: Adil Kıbıcı, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Montaj: İsak Dilman, Senkron: Mustafa Kent, Negatif Montaj: Ender Teker, Laboratuvar Şefi: İbrahim Üstüner, (Lâle Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Sadri Alışık (Gariban Ali), Orhan Günşıray (Ekrem), Esen Püsküllü (Gül), Ergun Köknar (Osman), Mümtaz Ener (Meyhaneci Kamil baba), Sevim Sevil, Faik Coşkun (Bakkal Arif), Memduh Ünsal (Komiser), Bedros Çiçekyan, Kamer Baba, Seyfi Havaeri


Konu: Polisten kaçıp bir eve sığınan suçlu bir gençle,ona aşık olan meyhanecinin kızı,ve ona aşık olup,duygularını bir türlü açamıyan garibanın hikayesi…

____________________________________
(*) Fransız Yönetmen René Clair‘in (1898-1981) senaryo ve rejisiyle çekilen 1957 yılı yapımı Fransız-Amerikan ortak yapımı olan “Porte des Lilas “Lale Sokağı” isimli filminden uyarlama. Başlıca rolleri Pierre Brasseur (1905-1972), Georges Brassens (1921-1981), Henri Vidal (1919-1959) oynamışlar.

GADDARLAR (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Nazif Kurthan
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Meriç Film / Samim Meriç


Oyuncular: Samim Meriç, Sevda Nur, Gülbin Eray, Tuncer Necmioğlu, Bilal İnci

FIRTINA BEŞLER (1966)

Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo:Erdoğan Tünaş
Kamera:Memduh Yükman
Yapım:Metro Film / Aram Gülyüz


Oyuncular: Selda Alkor, Tamer Yiğit, Süleyman Turan, Naci Erhun, Reha Yurdakul, Sevinç Pekin, Ergun Köknar, Naci Erhun, Pekcan Koşar, Suna Pekuysal, Engin İnal

Konu: kıbrısta savaşıp daha sonra birbirlerinden ayrılan 4 erkek bir kadının yıllar sonra bir arkadaşlarına yardım için tekrar kıbrısta bir araya gelmelerinin hikayesi.

FERHAD İLE ŞİRİN (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Nuri Akıncı
Kamera: Cezmi Ar
Yapım: Ömür Film / Nuri Akıncı


Oyuncular: Tunç Oral, Nuran Aksoy, Selma Akçin, Nevzat Kuğu


Konu: Bir aşk efsanesi. Ferhad İle Şirin:
Ferhad, nakkaşlık yapan, Şirin’e sevdalı yiğit bir delikanlıdır. Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Şirin’e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir. Amasya Sultanı Mehmene Banu’ya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat. Sultan; Şirin’i vermek istemediği için olmayacak bir iş ister delikanlıdan. “ Şehir'e suyu getir, Şirin'i vereyim” der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı uzak bir yerdedir. Ferhad'ın gönlündeki Şirin aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kayaların böğrüne böğrüne. Kayalar yarılır, yol verir suya. Zaman geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir sanki şehirde Mehmene Banu, bakar ki kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat’a. Su kanallarını takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhat’a ulaşır. Ferhat’ın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da. “Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin'in öldü. Bak sana helvasını getirdim” der. Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner. “Şirin yoksa dünyada yaşamak bana haramdır” der. Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üzerine bütün ağırlığıyla oturur. Ferhat'ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten “ŞİRİN !” seslenişleri yankılanır kayalarda. Ferhad'ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar ki Ferhad cansız yatıyor. Atar kendini kayalıklardan aşağıya. Cansız vücudu uzanır Ferhad'ın yanına. Su gelmiştir, akar bütün coşkusuyla, ama iki seven genç yoktur artık bu dünyada. İkisini de gömerler yan yana. Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş, sevenlerin anısına, ama iki mezar arasında bir de kara çalı çıkarmış. iki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için. ve ikisini konuşmak üzere baş başa bırakır. Ferhat Hüsrev’in dileğini yerine getirir ve Şirin’den ayrılır. Bu arada saray ve şehir su sıkıntısı çekmektedir. Su gelmesi dağın delinmesine bağlıdır. Daha önce bunu deneyenler, çöküntü altında kalarak can vermişlerdir. Ferhat bu iş için gönüllü olur. Kral Hüsrev Şirin ile Ferhad’ın birbirlerini sevdiğini anlamıştır. Onları birbirine kavuşturmaya karar verir. Ferhad bu arada dağda çalışmalara başlamıştır. Meryem’in yardımcısı olan Rahsane Ferhad’ı dağda bulur. Ona, umudunu tamamen kesmesi için Şirin’in öldüğünü söyler. Ferhad yürekten yıkılmıştır. Hırsla, acıyla ve sabırla sağı delmeye devam eder ama bir çöküntü ölmesine sebep olur. Şirin haberi alınca Ferhad’ı bulur, sevdiğinin acısına dayanamaz ve o da oracıka can verir. İki sevgilinin ruhları ölümsüzlük aleminde birleşecektir.

FEDAİLER (1966)

Senaryo ve Yönetmen:Kayahan Arıkan
Kamera:Sami Acun
Yapım:Olguner Film / Necati Olguner


Oyuncular: Salih Güney, Sevinç Pekin, Hayati Hamzaoğlu, Serap Olguner


Konu: Kıbrıs'ta çetecilerle mücadele eden mücahitlerin kahramanlık öyküsü.

FATİHİN FEDAİSİ (1966)

Yönetmen: Tunç Başaran
Senaryo:Safa Önal
Foto Direktörü:Orhan Kapkı
Yapım: Sine Film/Muzaffer Arslan Erman Film/Hürrem Erman


Reji Asistanı: Funda Öktem, Laboratuar Şefi: Hilmi Başcan, Montaj-Senkron: Turgut İnangiray, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Laboratuvar: Gani Maraşlıoğlu, Hayrettin Bulut, Erdoğan Dolapçı, Haydar Özdemir, Tahsin Demircan, Ziya Uçar, Işık Teknisyeni: Nuri Pözüt, Asım Artav, Set: Halis Özer, Recep Koçak, Salih Güner, Seslendiren: Yorgo İliadis, Asistanı: İlia İliadis, Ar Direktör: Semih Sezerli, Kostümler: Stavro Yuanidis, Dekoratör: Fethi Oğuz,
(Erman Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır).


Oyuncular: Kartal Tibet, Tijen Par, Sevda Ferdağ, Kenan Pars, Süleyman Turan (Fatih), Cahit Irgat, Ayfer Feray, Devlet Devrim, Mümtaz Ener, M. Ali Akpınar, Yavuz Karakaş, Feridun Çolgeçen. Zuhal Aktan, Zeki Alpan, Birsen Ayda, Aynur Aydan, Lale Belkıs, Sevgi Can, Oktar Durukan (Attila, Hun Kralı), Hüseyin Kutman, Moris, Behçet Nacar, Ahmet Danyal Topatan, Kayhan Yıldızoğlu, İhsan Yüce. Osman Türkoğlu, Ahmet Turgutlu, Faik Coşkun, Sami Hazinses, İlhan Hemşeri,


Konu: Sancakbeyi Murat'ın gizli bir görevle gittiği Bizans'taki kahramanlık öyküsü : Sultan Mehmet (Fatih) Osmanlı Devleti'nin geleceğini güvence almak için Sancakbeyi Murat'ı (Kartal Tibet) Bizans İmparatorluğu'na önemli bir görevle gönderir. Sancakbeyi Murat'ın üstesinden geleceği üç önemli görevi vardır: ilki Osmanlı tahtına göz diken Murat Han'ın kardeşi Orhan Çelebi ile Fatma Sultan'ın iznini bulup onları kaçıracak, ardından Bizans imparatoriçesi Theodora'nın d il ler e destan hazinesini ele geçirecek ve sonra da Ayasofya'da saklanan kutsal imparatorluk tacını elde ederek Bizans'ın manevi açıdan güçsüz düşmesine neden olacaktır. Sultan Mehmet "Ya ben Bizans'ı alacağım, ya da Bizans beni" diyerek Sancakbeyi Murat'a babadan kalma kılıcı verip onu Bizans' a gönderir. Bu arada Osmanlı'nın iyi niyet elçileri de diplomatik yoldan Bizans'la ilişki kurmak için Constantinapole'un yolunu tutarlar. Elçiler, Bizans imparatoru Constantin'e kenti savaşmadan teslim etmesini, teslim ettiği takdirde tüm özgürlüklerinin korunacağını ve boş yere insan ölmemesini tavsiye ederler. imparator ise Katoliklerle anlaşma yaparak küçük bir haçlı seferi düzenleyerek Osmanlı’ları yok edeceğinden söz eder. Ve bu buluşmadan hiçbir netice alınmaz. imparator Constantin'in Katoliklerle birleşip güçlenme isteği başta prenses Zori olmak üzere hiçbir Bizans üst düzey yetkilisinin işine gelmez. Bizans'ın bölüneceğinden kuşku duyarak imparatoru devirip yerine prenses Zori'yi getirmek isterler ve bunun için çalışmalara başlarlar.ancak beyi Murat, Sultan Mehmet'in verdiği görevleri yerine getirmeye başladığı sırada Osmanlı ordusu da İstanbul'un fethi için Edirne'de hazırlıklara başlar. İmparator Constantin elinde bulunan Murat'ın oğlu Orhan Çelebi'yi Sultan Mehmet'e karşı bir koz olarak kullarım ak ister ve onu ordu ve silah vererek "kardeşi kardeşe kırdırmak için" Osmanlı ile savaşmasını söyler. Ama Orhan Çelebi buna yanaşmaz. Constantin yeni entrikalar peşinde koşarken Edirne'de toplanan Osmanlı ordusu da Constantinapole'e doğru yola çıkar.

FAKİR VE MAĞRUR (1966)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Bülent Oran (*)
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım: Kadri Film / Kadri Yurdatap


Yönetmen Yardımcısı: Tolgay Ziyal, Şeref Gedik, Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Senkron: Özdemir Arıtan, Taner Oğuz,



Oyuncular: İzzet Günay (Osman), Selda Alkor (Gül), Kenan Pars (Ahmet), Figen Say (Jale) Kemal İnci (Hamdi), Nedret Güvenç (Ayten), Atıf Kaptan (Atıf), Ege Erkanat (Engin), Ertğrul Bilda (Ertuğrul), Lebibe Çakın (Ayten’in kayınvalidesi,), İlhan Hemşeri, Cüneyt Türel (Osman), Sevim Sevil, Muammer Gözalan (Ekrem), Ayşin Atav, Levent Adan

Konu: Milyoner babasının sevdiği adamdan ayırmak istediği bir kızla, zengin olan avukatın aşk öyküsü.

______________________________
(*)Amerikalı yönetmen: Vincent Sherman’ın yönettiği Richard Powell’in romanından, James Gunn’un senaryolaştırdığı Yaung Philadelphians “Genç Filedelfiyalı” (1959) filminden uyarlama. Fişlmde başlıca rolleri, Paul Newman, Barbara Rush, Alexis Smith oynamışlardır.

FAKİRİN MEMET (1966)

Yönetmen: Ferit Ceylan
Senaryo:Suha Doğan
Kamera:Fevzi Eryılmaz
Yapım:Kent Film / Ferit Ceylan


Oyuncular: Ahmet Mekin, Nurlan San, Baki Tamer, Süha Doğan, Mine Soley, Necati Er

FAKİR ÇOCUKLAR (1966)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo:Bülent Oran
Kamera:Cahit Engin
Yapım:Uğur Film/Memduh Ün, Kadri Film/Kadri Yurdatap


Oyuncular: Fatma Girik, Reha Yurdakul, Gürel Ünlüsoy, Cahit Irgat, Funda Postacı, Nilüfer Uygur, Erol Tezeren, Özkan Yılmaz, Mine Soley


Konu: Yusuf Vehbi'nin başrolünü oynadığı aynı isimli Mısır filminin yerli uyarlaması.


Memduh Ün Anlatıyor:
Kayıp filmlerimden biri bu. Negatifleri güya korundukları Belediye depolarının birinde yandı kül oldu çünkü. Bugün seyretmek olanaksız “Fakir Çocuklar”ı ve filmden fazla bir şey anımsamıyorum.


Yalnızca Mısırlı oyuncu Yusuf Vehbi'nin aynı adı taşıyan ve büyük hasılat yapan filminden Bülent Oran'ın bir uyarlaması olduğunu söyleyebilirim. 2008 yılı içinde kaybettiğimiz, dostum yapımcı Kadri Yurdatap'ın babası Selami Münir Yurdatap Arap kökenli, dünya iyisi bir insandı. Arapça bildiği için oynayan Mısır filmlerinin 15-20 sayfalık özetlerini hika-ye tadında yazardı. Yayınlanan bu hikayelerin epey okuru vardı bu yayınların. Bu film özetinden faydalandığımızı hatırlıyorum. Fakir Çocuklar adından da anlaşılacağıgibi bir melodramdı, fakat Mısır filmi gibi bir gişe getirisi olmadı, Bu da doğaldı. çünkü aceleyle çekmiştim, özenmeden. “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor”, Kabalcı Yayınları, Ağustos 2009-İstanbul”

FAKİR BİR KIZ SEVDİM (1966)

Yönetmen: Sırrı Gültekin
Eser ve Senaryo: Sadık Şendil
Kamera: Nedim Akanlar
Yapım: Gültekin Film / Sırrı Gültekin


Kamera Asistanı: Ali Özügül, Müzik Direktörü: Metin Bükey, Laboratuvar: Cemil Orhon (Şef), Süleyman Koyuncu, Erol Yıldırım, Montaj: Ali Ün, Senkron: Cevat Sezer, Negatif Montaj: Oral Özütürk, Sesleri Alan: Makro Buduris, Prodüksiyon Amiri: Kayhan Berker, Işık: Ender Işık Servisi, Jenerik: Refik Onnubil, Prodüktör Asistanları: Kadir Çakar, İsmet Özçınar, Deniz Kaya, Telesine: Marg Video Stüdyoları: Temel Güner, Emin Zengel

Oyuncular: Cüneyt Arkın (Cüneyt), Gönül Yazar (Gönül), Münir Özkul (Kaptan), Semih Sezerli (Kaptanının yeğeni), Tanju Okan (şoför), Oya Tarı (Gigi), Feridun Çölgeçen (Ahmet Bakıroğlu, Kudret Şandra (terzi), Ahmet Turgutlu, (Sansar), Hüseyin Zan (Niyazi), Elif İraz, Nuri Tuğ, Fahri Ünsal, Kayhan Berker, Müşerref Çapın (Giginin annesi), Adnan Mersinli, Şarkılar: Gönül Yazar, Tanju Okan


Konu: Nişanlısı Gigi’nin “Hello, Joe!” diye seslendiği Cüneyt, yakışıklılığı ve varsıllığı ile yüksek sosyetede önemli bir kişi olabilecekken, aksine o çevreden ve ‘(sabah sabah) viski içmek, bezik oynamak, partilere katılmak’ gibi züppeliklerden hoşlanmaz. Çevresindekilerin sevgilerini sınamak için, babasının ‘büfe ve müzik getirteceği doğum günü partisinden’ önce kaymak tabakanın kuaför ve terzileri aracılığı ile ‘bir balon uçurur’; Bakır kralı Ahmet Bakıroğlu iflas etmiştir. Öngörüleceği gibi toplantıya (Gigi’nin, nişan yüzüğünü geri getiren hiz-metli dışında) kimse gelmez. Delikanlı işi daha da ileri götürür; ‘Bıktığı bu çevreden uzaklaşıp’, iflas söylentilerine karşın “Ben seni bırakmam, para da istemem” diyen şoförlerinin Haliç’teki gecekondu mahallesine, ‘hasretini çektiği insanların alemine’ [‘Sokak Kızı’ (1962) filmindeki Nihat’a benzer şekilde] yoksul biri gibi karışır. Babasına da “Sıkılıyorum. İzin verirseniz İtalya’ya kadar gideyim.
Roma’yı pek severim. Tam da opera mevsimi” diyerek, ortalarda görünmeyeceği günlerin gerekçesini hazırlar. Gerçek olmasını hep istediğimiz o mahallede Kaptan’la(yeğenleri) Gönül ve ona yan bakanı ‘ufalayan’ kıskanç abisiyle (Semih Sezerli ve Tanju Okan’ın filmdeki isimleri hiç söylenmiyor), Vefalı Niyazi ve Garson Sansar’la karşılaşıyor(uz). Onların zor ama umut dolu yaşamlarını ve Haliç’in artık olmayan görüntülerini çok sevdik.


Bir gece “Dokunma bana, dut oldum ben” diyen Kaptan’ın, üzerinde bir gemi dümeni olan evinin bahçesinde anlattıkları; “Abim kaptandı. Bu kulübe onun gemisinin kaptan köşkü. Böyle iki tane gemimiz vardı..Bütün emeli beni okutmak, mektepli bir kaptan yapmaktı. Sonra bir gün bir kazada gidiverdi. Hem de yengemle beraber..Ortakları katakulliyle gemilerin üstüne oturdular..‘Ulan etmeyin’ dedim ‘Abimin bari kaptan kulübesini olsun bana verin’ dedim. Nasılsa işte bunu bana verdiler. Ee, yaşım 13, şu gördüğün iki velet kaldı mı benim elime. Sonra gel de oku..Verdim kendimi onları büyütmeye. Çocuklar büyüdükten sonra geldim buraya yerleştim. Ya işte böyle, sözde kaptan olacaktık çımacı bile olamadık.”


Cüneyt, onların yaptığı her işi yapar; Sırt hamallığı, çarşıda portakal satışı, genç kıza çamaşır için su taşıma ve odun kırma. Akşamları Kumkapı’da Kör Samet’in Meyhanesi’nde beraber içerlerken acemice de olsa “Hieeyt” diye bağırmayı bile öğrenir. Bu sırada, şimdilerde hayal dahi edilemeyen ama o zamanlar en azından olmasını isteyebildiğimiz bir şey olur ; Farklı sınıflardan Gönül ve Cüneyt arasında, dillendirilmese de bir sevgi başlar. Sesi güzel ama genç kız, şarkıcılık için “Kolay değil iyi bir yere girmek. Ya önceden meşhur olacaksın yahut da patrona..anlarsın ya..” diyerek ‘Buğulu Gözler’deki (1970) Canan ve ‘Bir Demet Menekşe’deki (1973) Nesrin gibi Almanya’ya gitmek üzeredir.


Cüneyt, soyadının ve parasının yardımı ile ona bir gazinoda iş bulur. Kazandığı ün ve para, Gönül’de olumsuz bir değişiklik yapmaz. “Kolay evlenemem ben. Gönlüm sevmeli gönlüm. Yoksa, bakır kralının oğlu bile vız gelir bana.” Kendisine, şarkıcılıktayardım eden kişinin Cüneyt, onun da bakır kralının oğlu olduğunu anlayınca, incinip Almanya’ya gitmeye karar verir. Türk Hava Yolları’nın 012 sayılı uçağında, Hamburg’a gittiğine, gözyaşları içinde pişman olmuş


ken bir el, Cüneyt’in eli bir mendil uzatır. Ama, Gönül'ün yaşlı gözlerini mendil değil delikanlının dudakları kurutuyor. (Murat Çelenligil)