Powered By Blogger

24 Ocak 2016 Pazar

AT HIRSIZI (1967)

Yönetmen: A. Remzi Jöntürk (*)
Senaryo: Aydın Öner (**)
Görüntü Yönetmeni: Cengiz Batuhan
Yapım: Efes Film / Mualla Özbek


 Reji ekibi Ömer Tanyel, Kamera Asistanı: Salih Dikişçi, Negatif Kurgu: Sezai Elmaskaya, Laboratuvar Şefi: Hilmi Başcan, Laboratuvar: Hayati Akbulut, Okay Körmükçü, Erdoğan Dolapçı, Gani Maraşlıoğlu, Işık Şefi: Rıdvan Ses Kayıt: Yorgo İlyadis, Senkron: Varol Mehmet Özdemir, Prodüksiyon Amiri: Çetin Dağdelen, Asistanı: Turan Gülsever, Set: Mahmut Adanalı, Selahattin Geçgel, Hamit Akçay, Şarkılar: Cihan Yekta, Şükrü Osmanoğlu

Oyuncular: Yılmaz Güney, Semiramis Pekkan, Nihat Ziyalan, Danyal Topatan, Ali Şen, Hüseyin Zan, İsmet Erkan, Muadelet Tibet, Ali Seyhan, Ferit Coşkun, Mete Mert, Enver Dönmez, Lütfi Engin, Hızır Beyaz, Reşit Çıldan, Hasan Baytraktar, Yılmaz Koçlı, Adnan Mersinli, Haluk Orçun, Ferit Coşkun, Türküler: Şükrü Osmanoğlu, Cihan Yekta, Nihat Ziyalan, Muadelet Tibet, Ali Seyhan, İsmet Erkan, Haluk Orçun, Reşit Çıldam, Enver Dönmez, İsmet Ertan, Selahattin Geçgel, İsmet Erten, Faik Coşkun, Adnan Mersinli, İhsan Bayraktar, Hızır Beyaz, Yılmaz Koreli


Konu: Köyün zenginlerinden çiftlik sahibi Sadık (Danyal Topatan), Rasim Ağa'nın (Ali Şen) kızı Zeynep'e (Semiramis Pekkan) vurgundur. İstanbul'da yaşayan Zeynep, arabasına atlayıp sık sık babasını ziyaret eder. Uzun süre çiftlikte kalır. Sadık da bu ziyaretlerin birinde Zeynep'i görüp ona aşık olmuştur. Ama Zeynep, İstanbul'da zengin bir adamın oğluyla nişanlıdır. Kaba saba bir köylü olan Sadık Ağa, adamlarına emreder. . Derhal Kel Aziz'i (Ali Seyhan) bulacaklardır. Ona Zeynep'i kaçırması için haber gönderirÜç adamı evine gittiklerinde Kel Aziz'i yatakta bulurlar. Kafası, elleri, ayakları alçılar içindedir. Çevrede at hırsızı olarak tanınan Banuş'tan (Yılmaz Güney) dayak yemiştir. Sadık Ağa, bu kez, bu görev için Banuş'u aratır. Banuş, atları seven ve beğendiği atı, kimin olursa olsun alıp götüren, mangal yürekli, korkusuz bir adamdır. Garibanlara yardım eder, para dağıtır, içki ısmarlar. Gönlü bol, eli açıktır. Sadık Ağa'nın adamları Banuş'u, randevucu Melahat'ın evinde bulurlar. Sadık Ağa'nın çiftliğine götürülen Banuş sorar. Para karşılığında Rasim Ağa'nın kızını kaçıracaktır. Anlaşırlar, kızı teslim ettiğinde paranın ikinci yarısını alacaktır.


Banuş, ağaya verdiği sözü yerine getirir, kızı kaçırıp teslim eder. Ama ertesi gün pişman olur. Büyük bir suçluluk duygusu içindedir. Para karşılığında bir adama kız kaçırdığı için kendini 'gavat' yerine koyar. Kızı geri alacaktır. Zeynep, kapatıldığı odanın camlarını kırıp kaçmaya çalışırken, Banuş, Sadık'ın çiftliğine beyaz atıyla gelir. Zeynep'i kaçırır. Rasim Ağa'nın kızına kavuştuğu için keyfine diyecek yoktur. Banuş'a olan tüm kızgınlığı bir anda geçer. Onu mükafatlandıracaktır. Adamlarıyla haber gönderip onu çiftliğine davet eder. Kızını Sadık belasından kurtarmanın karşılığı olarak ne isterse verecektir. Önce para teklif eder, Banuş istemez. Oysa onun istediği kızı Zeynep'tir. Ama bir türlü söylemeye dili varmaz. "Sen bana istediğim şeyi veremezsin," der ve çıkıp gider.Yüreğine ateş düşen Banuş dertlidir. Analığı Emine'ye (Muadelet Tibet) gidip, Rasim Ağa'nın kızını sevdiğini söyler. Zeynep'e kafayı takan Sadık ise Banuş'a düşman kesilmiştir. İntikam almak için hazırlık yapar. Tüm umudu, hapiste olan kabadayılardan Nihat'tadır (Nihat Ziyalan). Nihat, Banuş'un süt kardeşidir. Bir adamı vurduğundan tutuklanmıştır. Nihat birkaç gün sonra hapisten çıkar. Sadık, Nihat'tan yardım ”ister. Amacı onu, Banuş'a karşı kullanmaktır.


Nihat, birlikte büyüdükleri Banuş'u ne kadar sevse de, onun efsanesini yıkıp yerini almak istemektedir. Nihat kızı kaçırmak için çiftliğe geldiğinde süt kardeşiyle karşılaşır. Çatışırlar. Banuş omzundan vurulmuştur. Banuş'u sevdiğini anlayan Zeynep, onu hasta yatağında ziyaret eder. Banuş iyileşir, Zeynep'i arar. Rasim Ağa, kızını alıp evlendirmek için İstanbul'daki nişanlısına götürmüştür. Banuş, onu bulmak için atına atlayıp İstanbul'a gider. Beyaz atıyla İstiklal Caddesi'nde, Taksim Meydanı'nda deli danalar gibi dolaşıp durur. Ama sonunda Zeynep'i bulur. Ancak ikisi ayrı çevrelerin insanlarıdır. Banuş, kırgın bir yürekle köyüne döner.


Zeynep, İstanbullu nişanlısının nikah töreninde 'hayır' cevabını verip kaçar. Emine ananın evinde, gelinliğiyle Banuş'u beklemektedir. Oysa Banuş, dağlara çıkmıştır. Nihat, yanlış yaptığı için süt kardeşinden af dilerken, Sadık'ın adamları çiftliği basıp kızı kaçırırlar. Banuş, Sadık'ın çiftliğine gittiğinde çevresi sarılır. Ayaklarından bir ağaca bağlanıp baş aşağı sarkıtılan Banuş'u öldüreceklerdir. Daha önce ellerinden kurtulup çalılıklar arkasına saklanan Zeynep ortaya çıkıp teslim olur. Banuş'u ağaçtan indirip bir atın arkasından sürükleyerek götürdükleri sırada Nihat, silahını çekip karşılarına dikilir. Nihat vurulup düşer. Zeynep'i de vurmuşlardır. Ayaklarından bağlı olarak çatışmaya katılan Banuş da agır yaralıdır. Sürünerek süt kardeşinin yanına gider, onu öper. Sevgilisinin beyaz gelinlik içindeki cesedine yaklaşır. Kucağında son nefesini verirken Banuş'un elinde bir papatya vardır. “Agah Özgüç “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güneysyf, 182-184”

_______________________________________

(*) Almanya'da Ulus Video kurumu tarafından çıkarılan filmin jeneriğinde yönetmen olarak Mithat Konuklar adı geçer. Filmin orjinal afişinde de aynı kişinin adı yazılır. Filmin yönetmeni Remzi Jöntürk'tür. Mithat Konuklar yönetmen değil, Kemal Film Şirketi'nin Adana şubesi müdürü olup Yılmaz Güney'in de arkadaşıdır. (Agah Özgüç “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney” )


(**) Afişlerde ve jenerikte senaryo yazan olarak adı geçen Aydın Öner, gazeteci Aydın Engin'in takma ismidir (Agah Özgüç, a.g.e.) 
 

AŞKIN MERHAMETİ YOKTUR (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Haşim Turyan
Görüntü Yönetmeni: Sami Acun
Yapım: Kayabalı Film / Nevzat Kayabalı


Oyuncular: Tanju Korel, Meltem Mete, Nevzat Kayabalı, Nurettin Kayabalı, Nazım Bora, Hamdi Öznehir, Hikmet Gül, Lale Bora, Hayri Taşdelen, Kara Mehmet, Tacettin Erkek

AŞKINLA DİVANEYİM (1967)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Vecdi Uygun
Görüntü Yönetmeni: Cengiz Tacer
Yapım: Metin Film / bIşık Toroman (Erman Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Nuri Sesigüzel (Nuri/Ömer), Selma Güneri (Selma), Nurlan San (Suzan), Kenan Pars (Kenan), Semih Sezerli (Stil Ali), Atıf kaptan (Arif), Beyhan Akbaşlı, Baykal Kent, Hüseyin Zan, Erdoğan Seren, Orhan Çoban, Enver Dönmez, İsmet Ertan, Beyhan Benek, Mümtaz Ener, Bilal İnci,


Konu: Biri bitirim bir kabadayı, diğeri köyden büyük şehre gelip ünlü bir türkücü olan iki kardeşin macera ve aşk öyküsü.. Filmin kötü adamı Kenen Pars. Nuri Sesigüzel’in iki zıt kardeşi başarıyla canlandırdığı izlenebilir bir yapım.

AŞKIM GÜNAHIMDIR (İlk Aşkım) (1967)

Yönetmen: Osman Nuri Ergün
Senaryo: Safa Önal (Selami İzzet Sedes’in aynı isimli romanından)
Görüntü Yönetmeni: Nejat Okçugil
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu


Oyuncular: Ediz Hun, Figen Say, Kuzey Vargın, Pervin Par, Nubar Terziyan, Suha Doğan, Ali Seyhan, Ersun Kazançel, Sadri Karan


Konu: Nuri Bey eski bir dostunun kızı olan Selma'yı babası ölünce yanına aldırır. Zengin biri olan Nuri Beyin, Şermin adında bir kızı vardır. Karısı Cemile ise asalet düşkünü olmasından dolayı Selma'ya soğuk davranır. Şermin genç bir mühendis Melih ile nişanlıdır. Fakat ilk karşılaşmalarında Melih Selma'ya aşık olur; Selma'da aynı duygular içindedir fakat ortada Şermin ve ailesi vardır. Selma kendini Melihten kopartır, aynı günlerde evin Anadolu'da ki oğlu Nejat gelir ve Selma'ya aşık olur. Selma Nejat ile evlenir; Melihte Şermin ile evlenir: dışarıdan mutlu gören evliliklerine rağmen Selma ve Melih birbirlerini severler. Bunu öğrenen Şermin Selma'yı evden kovar, olayı öğrenen ve kıskançlık krizine giren Nejat'la kavga eden Selma evden kaçar, bir kaza geçrir, hastane odasında herkesin içinde Melihe olan aşkını haykırarak can verir. “Orhan Ünser “Kelimelerden Görüntüye, syf,173”

ASLAN YÜREKLİ REŞAT (1967)

 (YEŞİL GÖZLÜ YOSMA)

Senaryo ve Yönetmen: Mehmet Aslan
Görüntü Yönetmeni
: Dinçer Önal
Yapım: Ankara Film / Hayri Caner


Oyuncular: Tamer Yiğit, Gönül yazar, Süleyman Turan, Baki Tamer, Hayri Caner, Benan Öz, Behçet Nacar, Ece Han, Yavuz Karakaş, Birsen İz

Konu: Bir çete tarafından öldürülmek istenen zengin ve evli bir adamın benzeri olarak ortaya çıkan bir külhanbeyinin macerası.

ASLAN YÜREKLİ KABADAYI (1967)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Halit Refiğ Bülent Oran, Memduh Ün “Mike Spillane’nin “The Deep” isimli romanından uyarlama
Görüntü Yönetmeni: Mustafa Yılmaz
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün


Oyuncular: Ayhan Işık, Sevda Ferdağ, Atlan Günbay, Ayfer Feray, Süha Doğan, Nusret Ataer, Osman Nuri Ergün


Konu: Öldürülen arkadaşının intikamını alan bir polisin öyküsü.


Memduh Ün Anlatıyor:
Ayhan Işık'la yoğun çalıştıgım yıllardı Kara filmler çekiyordum art arda. Ayhan'a da bu filmlerin kahramanlığı yakışıyord u. Micky Spillane'in Mike Hammer dizisinden bir kitabı geçmişti. Elime. Deep başlıklı bu roman çok hoşuma gitmişti. Gerçi senaryoyu yazarken öykünün ikinci bölümünde kitaptan tamamen ayrıldık.


Mike Hamrner tipi aslında Kurtlar Vadisi'nden kaçmış gibiydi. Adamları vurur, kadınları öper, yatak odasına götürürdü. Özel dedektifti kendisi, lüks bir yazıhanesi, Velda isminde bir sekreteri vardı Ama aralarında bir ilişki olduğu hissettirilmiyordu bize. Senaryoda bana Halit Refiğ yardımcı oldu, diyalogları ise Bülent. Romanda bir takım kötü adamlar vardı. Sayısız cinayet işleniyor ve katil sonda film boyunca şipşak fotoğraflar çekip duran bir gazete muabiri çıkıyordu. Her olayın içinde dolaşan sümsuk bir herifti, hiç klmsenin dikkatini çekmeyecek kadar silik biriydi. Gazetecinin hangi nedenlerle bu kadar kişiyi öldürdüğünü anımsamıyorum. Ama benim amacım Ayhan'la bir film çekmekti, bu nedenle romana bağlı kalmak Ayhan'ı harcamak olurdu .


Filmin sonunda Ayhan istihbarat görevlisi çıkıyordu. Saçmaydı, ama buna zorunluyduk. Ayhan film boyunca herhalde 15-20 adam öldürüyordu, bu nedenle denetimden çıkmamız için polis kimliğini kullanmamız gerekmişti.
Filmi 22-23 günde çektim. Baştaki Toma Balcı'nın vurulduğu sahnenin dışında Ayhan'sız sahne yoktu. Ayhan sayılı gün verdiği için Aslan Yürekli Kabadayı'yı biraz aceleyle çektiğimi görüyorum bugün yeniden izlediğimde lşçiliğim bazı sahnelerde çok başarılı değil. Filmin ticaribaşarısı iyiydi. Ayhan Işık'lı öteki filmlerim kadar hasılat yapmıştı.


Filmde ıskaladığım bir şey cinsellik olmuş, hikaye boyunca onlarca adam sinek gibi ölürken cinsellik seyirciyi rahatlatabilirmiş oysa. Sevda Ferdağ'ı özellikle Altan Günbay'la olan karşılıklı sahnelerde iç gıcıklayıcı bir unsur olarak kullanabilirmişim, ama yapamamışım. Üzülerek itiraf ediyorum, ama ben hiçbir filmimde iyi bir biçimde kullanamadım cinselliği. Sevda Ferdağ'dan faydalanmak istemişim aslında, ama yeterli olamamış bu örneğin duş sahnesi çok utangaçça çekilmiş, aşırı kısa kullanmışım planları. Hiç koymasam daha iyiymiş. ( “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor”, Kabalcı yayınları, Ağustao 2009-İstanbul )

 

ASLAN ARKADAŞIM “KUDUZ RECEP” (1967)

Yönetmen Senaryo: Aydın Engin 
Kamera: Cengiz Batuhan
Yapım: Efes Film / Mualla Özbek


OYUNCULAR: Yılmaz Güney, Figen Say, Tuncel Kurtiz, Metin Serezli, Danyal Topatan, İsmet Erten, İhsan Gedik, Faruk Panter


Konu: Olaylar Osmanlı İmparatorluğu döneminde geçer. Çevresinde 'Kuduz1 adıyla tanınan Recep (Yılmaz Güney), milliyetçi, yürekli ve herkesin çekindiği sarhoş bir serseridir. Keskin nişancılığıyla da ün yapan Recep, kendini bir kumandan olarak düşler. Düşman işgali altındaki ülkeyi kurtarmak için çevresindekileri ve arkadaşlarım örgütlemek, en büyük ideallerinden biridir. Bir gün, sırtına geçirdiği omuzlan sırmalı pasa elbisesiyle, göğsüne taktığı madalyalarla ortaya çıkıp, "işte şimdi biz de bir hükümet kurduk. Hükümet benim, paşa da benim," der Ardından arkadaşlarını topiayıp, düşmana karşı amansız bir savaşa girer. ...


Recep dağlarda çarpışırken, köyü basan düşmanlar kadınları öldürüp küçük çocukları da asarlar. Bu baskınlar sırasında Recep'in ailesiyle yakınları da öldürülmüştür. Recep, büyük bir kinle dağdan inip köyüne döner. Pusuya düşürülen genç adam, düşmanları tarafından alaya alınır. Kumandan olmak çapulcu işi değildir. Ceza olarak onu bir sala bağlayıp göle atarlar. Ama Recep kurtulur.
Recep'in ölmediğini öğrenen düşmanları, bu kez de köyündeki yavuklusu Zeynep'le (Figen Say) birlikte iki kızı kaçırırlar. Yıkık ve terk edilmiş bir eve götürülen kızlara işkence yapılır, dansöz elbiseleri giydirilip göbek attırılır. Recep delirmek üzeredir. Tüm arkadaşlarına, evlerine ve çocuklarına dönmeleri için emir verir. Tek başına kalan Recep, makineli tüfeğini bir dağ geçidine yerleştirip pusuya yatar. Düşmanları uzaktan görünür. Yakına geldiklerinde tetiğe durmadan basar. Tüm gücüyle bağırır, haykırır. O, asıl şimdi kudurmuştur. Recep, kurşun değil, içinde biriktirdiği kinini kusmaktadır. “Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”

 

ANJELİK OSMANLI SARAYLARINDA (*) (1967)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran
Görüntü Yönetmeni: Cahit Engin
Yapım: Fatih Film / Müfit İlkiz


Oyuncular: Tamer Yiğit, Sevda Ferdağ, Turgut Özatay, Kadir Savun, Süha Doğan, Atilla Ergün, Feridun Çölgeçen, Vahi Öz, Cenk Er, Gülgün Erdem


Konu: Tarihi bir film

___________________________________
(*)Serge Anne Golon’un (1903-1972) tüm dünya dillerine çevirisi yapılan bir dizi “Angeélique” (Anjelik) isimli romandaki Şuh ve seksi kadın karakteri.

ANADOLU KIZI (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Hüsnü Cantürk
Görüntü Yönetmeni: Vahit Engin
Müzik: Kasım İnaltekin
Yapım: Klüp Film / Hüsnü Cantürk


Oyuncular: Fatma Girik, Şahin Gültekin, Önder Somer, Ali Şen, Meriç Başaran, Meltem Mete

ANA (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Lütfi Ö. Akad
Görüntü Yönetmeni: Cengiz Tacer
Müzik: Abdullah Nail Bayşu, Orhan Gencebay
Yapım: Şahin Film / Nami Dilbaz


Oyuncular: Türkan Şoray (Döndü), Erol Taş (Şevket), Kadir Savun (Musa), Yılmaz Duru (Üzeyir), Osman Alyanak (Salman), Gonca Alyanak (Halime), Selahattin İçsel (Murat Dayı), Hakkı Haktan (Esnaf), Asım Nipton (Yusuf), Sırrı Elitaş (Temel), Talia Saltı: (köylü kadın), Orhan Çoban (Garson),


Konu: .Anadolunun kapanmak bilmeyen bir yarası olan kan davasının öyküsü. Türkan Şoray’ın ilk kez gerçek oyun gücünü gösterdiği filmlerinden bir tanesi, bunun yanında Lütfü Akad ustanın yönetimi, Erol Taş ve Kadir Savunun oyunları gerçekten izlenmeye değer .

AMANSIZ TAKİP (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Semih Evin
Görüntü Yönetmeni: Vedat Akdikmen
Yapım: Roket Film / Semih Evin


Oyuncular: Kartal Tibet, Neriman Köksal, Reha Yurdakul, Mine Sun, Asuman Arsan, Leman Akçatepe, Ersun Kazançel, Haluk Orçun, İsmet Erten, Muammer Gözalan, Özdemir Akın, Sadettin Düzgün, Güler Sürer, Behçet Nacar


Konu: Çocuğu kaçırılan bir adamın intikamı.

ALTIN ÇOCUK BEYRUT'TA (1967)

Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Bülent Oran
Görüntü Yönetmeni: Turgut Ören, İbrahim Şamat, Kaya Ererez,
Yapım: Göksel Film/ Göksel Arsoy


Oyuncular: Göksel Arsoy, Tarup “Lübnan’lı oyuncu”, Reha Yurdakul, ,Hüseyin Baradan, Osman Alyanak, Necdet Çağlar, , Mehmet Ali Akpınar, Erdoğan Böken, Senih Orkan, Osman Alyanak, Mümtaz Alpaslan, Çetin Başaran, Hakkı Haktan, Hüseyin Zan, Gülgün Erdem, Güler Sürer, Lübnanlı Artistler: Somir Loma, Sami Maksut, Hasan Mattar


Konu: Türk-Lübnan ortak Yapımı olan ve kısmen Beyrut’ta çekilen fimde Narkotik şubesi İstanbul’un eğlence merkezlerinde operasyonlar yapmakta ve uyuşturucu ticareti yapanları tutuklamaktadır.


Orta Doğu’da uyuşturucu trafiği “Ejder” olarak bilinen maskeli bir caninin eline geçmiştir. Türk Emniyet Teşkilatı ile ortaklaşa çalışmak üzere İstanbul’a gelen Lübnan Ulusal Güvenlik Başmüfettişi Ali, Ejder’in Orta Doğudaki faaliyetlerini açıklayan bir dosyayı da beraberinde getirmiştir.


Ejder’i durdurabilecek tek kişi vardır; üstün yeteneklere sahip Türk ajanı Altın Çocuk (Göksel Arsoy). Bond’u örnek alan Altın çocuk, Beyrut’a uçar ve bir taraftan da çeşitli güzel kızlarla sevişmekten geri kalmaz. Elindeki teknolojik aletleri kullanarak sonunda Ejder ile (Reha Yurdakul) karşılaşır. Karşılıklı mücadele sonunda Ejder kaçarken, Altın çocuk onu tüfekle vurur

ALTIN ÇOCUK (1967)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Bülent Oran
Görüntü Yönetmeni: Şevket Kıymaz
Müzik: Süheyl Denizci ve Orkestrası
Yapım: Göksel Film / Göksel Arsoy


Oyuncular: Göksel Arsoy, Sevda Nur, Atlan Günbay, Helen Mauille, Kim Sheridan, Anita Penny, Cecilla Hkenfeld, Reha Yurdakul, Gamze Öz, Meriç Başaran, Bilal İnci, Papatya Akaya, RErdoğan Büken, Kaya Volkan, Hasan Ceylan, Haydar Karaer, Tarup (Lübnanlı Yıldız), Altın Çocuk Şarkısı: Ayten Alpman


 Ümit Deniz'in, Mayk Hammer'den esinler taşıyan Murat Davman'ı sinemaya uyarlandıktan yıllar sonra öykü olarak pek ortalara çıkmayan. Göksu'nun bu kez James Bond izini sürdüren “Altın Çocuk”unu Memduh Ün Bülent Oran'ın senaryosu ile sinemamızın yabancısal tipleri arasına kazandırır. Sonradan dörtfilmlik bir diziye dönüşecek serüvenin ilkinde kahramanımız: İstanbul'da bir casus şebekesinin gizli faaliyetlerini ortaya çıkaran bir Mit ajanıdır. (Gündelik tüketimli serüven filmlerinden olan yapıttan tek kalıcı özellik başrol oyuncusu ve Yapımcı Göksel Arsoy'a yakıştırılan -filmin de adı olan- Altın Çocuk şanıdır.) “Orhan Ünser, Kelimelerden Görüntüye, syf, 184”


Memduh Ün Anlatıyor:

 
Altın Çocuk macera türünde James Bond'un bir tür yerli çeşitlemesiydi. Bu tarz filmlerinin kapı pencere kırdığı günlerde bu türden Göksel'in esinlenmiş olması doğal, film tasarısı onun aklına gelmişti. Film iş açısından iyi gittiği için Göksel bunun ardından Altın Çocuk Beyrut'ta adını taşıyan bir film daha yapmıştı; bu kez Altın Çocuk filmi hakkında Uzun Uzun konuşmak istemiyorum, çünkü taşıdığı değer daha çok tarihi diyebilirim Yani bu tarzın yurdumuzda yapılan ilklerinden. Ama bugün özellikle de dünya sinemasında serüven filmleri öyle bir teknikle çekiliyor ki, Altın Çocuk gözümde çok sönük gözüküyor.


Filmin ticari başarısı iyiydi, 7-7,5 civarındaydı. Zaten iş yapmasa ikincisi çekilemezdi. Göksel ekonomik kaygılarla beni ve ekipten kimseyi Londra'ya götürmedi. Başta gördüğümüz, Londra'da acemice çekilmiş sahneleri üçüncü sınıf bir yönetmen üstlenmiş, kurgu çalışması da epey sarkık ve kötü olmuştu, ama Göksel yapımcıydı, son sözü o söylüyordu ve bu sahnelerin de tıpatıp, olduğu gibi kullanılmasını istemişti ısrarla. Ben de kıramamıştım onu çok istediği için; terse düşmek işime gelmemişti çünkü. Oysa bu sahneler filmin baş tarafını çok durduruyor film sallanıyor.


Filmin sahibi yapımcıdır. Ben de yapımcılık yaparken, yönetmenin haklarına çok tecavüz ettim. Göksel Londra'da çektiği o berbat sahneleri çok seviyor, çok güveniyordu. Ayrıca Londra'da nerden bulduysa. üç çirkin kız oynatmıştı.

Ben itiraz edip, sesimi yükseltsem, bu filmi bırakıyorum demem gerekirdi. Ya filmden ya da bu sarkık sahnelerden vazgeçmeliydim; ben sahneleri bırakmayı tercih etmişim. “Memduh Ün filmlerini Anlatıyor”Vadullah Taş ”
 

ALPASLAN'IN FEDAİSİ ALPAGO (1967)

Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo: Sevda Sezer
Görüntü Yönetmeni: Melih Sertesen
Yapım: Acar Film / Murat Köseoğlu


Oyuncular: Cüneyt Arkın, Zeynep Aksu, Turgut Özatay, Reha Yurdakul, Birsen Ayda, Suzan Avcı, Muzaffer Tema, Atıf Kaptan

Konu: Bir rastlantı sonucu Alpaslan'ın yaşamını kurtaran Alpago onun fedaisi olur. Bu arada Alpaslan'ın kız kardeşi Ayşem Sultanla' ile de bir aşk yaşar. Alpaslan, Nizamülmülk, Hasan Sabbah gibi gerçek kişilerin yer aldığı tarihi fonun önünde bir kurgusal macera olmaktan öteye gitmez, açılışta ve finalde, Bursa kılıç kalkan ekibinin folklorik gösterileri ise (herhalde) turistik kaygılar taşır.

ALLAHA ADANAN TOPRAK (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Yavuz Figenli
Operatör Ali Uğur
Yapım: Eren Film /Ali Uğur


Reji Asistanı: Nida Tibet, Operatör Asistanı: İzzet Akay, Set İşçileri: Murat Serenli, Yücel Güngör, Hamit Akçay, Ahmet Demir, Dekorlar: Plâto Sohban, Prodüksiyon Amiri: Zekl Tezcan, Ses Mühendisi: Rauf Tözüm, Negatif Montaj: Adnan Yalman, Senkron: İhsan Yanık, (Ses Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir)


Oyuncular: Yılmaz Duru (Rüstem), Figen Say (Zeynep), Cihat Aşkın (Murat), Aliye Rona (Aliye kadın), Hüseyin Baradan (Kerimoğlu), Nurhan Nur (Zehra Ana), Ersun Kazançel (Dengesiz), Reşit Çıldam, Nezihe Güler, İsmet Erten, Suzan Uçaner, Kemal Tüfek, Suzan Tüfek, Behice İmer, Mümin Yeşil, Türküler: Hasan Mutlucan, Saz: Kenan İşler,


Konu: Ziraat mühendisi olarak köye dönen Aliye kadının oğlu Rüstem çok mutlu, çok sevinçlidir... Aliye kadın oğlu Rüstem’i güzelliğiyle yedi köye nam salmış Zeynep’le başgöz etmek ister. Oysa Zeynep Murat’la sözlü olup, Murat da rüstemin en yakın arkadaşıdır. Rüstem Zeynep’e kardeş gözüyle bakmasına rağmen annesinin sözüne karşı gelemez ve Zeynep’le düzmece bir evlilk yapmağa razı olur. Düğün günü kendi eliyle Zeynep’i, arkadaşı Murat’a teslim ederek, kaçmalarına müsaade eder ama annesi Aliye kadın ve köylü Rüstem’i rezil edecekler, köy meydanında Aliye kadın herkesin içinde Rüstem’i tokatlayıp, “bana gelinimi getireceksin” diyecektir. Rüstem silahını kuşanarak kaçakların peşine düşer.. Kerimoğlu Recep’te onları ayırmak için Zehra kadından yerlerini öğrenip, tez vakitte harekete geçer. Nihayet Rüstem iki kaçağı uyurken yakalar.. ya onları geri götürecek köylünün ve annesi Aliye kadının şerefini kurtaracak ya da en yakın sevdikleri için canını seve seve feda edecektir.. Rüstem üvey kardeşi Murat ve Zeynep’in kollarında son nefesini verirken, yatacağı mezarın yalnız kendisi ait olmasını isteyecek, Burası ALLAHA ADANAN TOPRAK olarak kalacaktır...