Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Senaryo: Yılmaz Güney
Görüntü Yönetmeni: Feridun Kete
Yapım: Amaç Film / Yücel Uçanoğlu
Oyuncular: Yılmaz Güney, Esen Püsküllü, Nihat Ziyalan, Ünsel Aybek,
Gülgün Ok, Sami Tunç, Meriç Başaran, Alp Aslan, Turgay Torun, Zeki Sezer, Kenan
Tüzer, Osman Baş, Ahmet Koç, Orhan çağman, Ramazan Yaşınhak, Savaş Eşici, Cezmi
Kahraman, Hayrinüsa Demirel, Aşkın Dilek, Güler Sürer, Selahattin Ersoy, Sezgin
Polat
Konu: İlkyardım
Hastanesi'ne ağır yaralı bir adam gelir. Büyük Orfi (Yılmaz Güney) adıyla
çevresine korku salan ünlü kabadayılardan biridir bu. Karnında beş kurşun
vardır. Hemen ameliyata alınır. Orfi, çocukluk arkadaşı Recep (Nihat Ziyalan)
tarafından vurulmuştur. Polis, hastaneye ifade almaya geldiğinde, Orfi
şikayetçi olmaz. Recep'in ismini de vermez. Recep'le birlikte büyüyen Örfi,
babasını bir liman kazasında yitirmiş, annesine laf atan kahveciyi de ekmek
bıçağıyla öldürmüştür. Hapisten çıktıktan sonra annesi ölmüştür,
kız kardeşi Cemile'yi de zengin bir aileye evlatlık vermiştir.
Şimdi Cemile (Gülgün Ok) bir polis şefiyle evlidir ve bir çocuğu vardır,
mutludur. Cemile, Orfi'nin ağabeyi
olduğunu bilmez. Orfi, tehlikeli ve kanun dışı bir yaşam sürdüğünden bu gerçeği
kız kardeşinden saklamıştır. Cemile, çok küçük yaşlarda evlatlık olarak
verildiği zengin avukatı da gerçek babası sanmaktadır.
Hastanede yatan Orfi'yi bir kız ziyaret eder. Sevgilisidir bu
(Meriç Başaran). Orfi, sevgilisinin yardımıyla hastaneden kaçar. Aşırı kan
kaybı sebebiyle öldüğü sanılan Orfi ortaya çıkınca Recep'i büyük bir korku
alır. Kendisi gibi ünlü bir kabadayı olmak isteyen gençleri çevresine toplayan
Recep, Orfi ölmediği için üzgündür. Çünkü, kim Orfi'yi öldürmeyi başarırsa, o
bölgenin 'azraili olacaktır.
Orfi'nin Recep'e beş kurşun borcu vardır. Düşmanını bulur ve beş
kurşunu karnına boşaltır. Recep ağır yaralı olarak hastaneye kaldırlır. Orfi
borcunu ödeyip öcünü de almıştır. Ameliyattan sonra sorguya çekilen Recep de
ondan şikayetçi olmaz. Kentin huzurunu bozan kabadayıları takibe alan
Cemile'nin kocası Komiser Enver (Ünsel Aybek), kesin sonuca bir an önce
ulaşabilmek için tahkikatı genişletir.
Orfi, kız kardeşini evlatlık olarak verdiği avukat Şevket'in evine
uğrar. Komiser Enver, eşi Cemile ve çocukları yemektedirler. Orfi, avukatla
gizlice bir odada görüşür. Ölümle burun burunadır. Recep hastaneden kaçmıştır.
Eğer kendisine bir şey olursa durumu kız kardeşine anlatmasını tembihlerdi.
Orfi'nin yaraları, tedaviyi yarım bıraktığından henüz
iyileşmemiştir. Kent dışına çıkmaya karar verir. Recep'in baş adamı Sinan (Sami
Tunç) tayfasıyla evi bastığında Orfi yoktur. Sevgilisini sorguya çekerler. Orfi'nin
yerini söylemeyince de kızı öldürürler. Ardından polis de Orfi'nin evine gelir.
Komiser Enver, evde araştırma yaparken çerçeve içinde karısının resmini görür.
Şaşırmıştır. Cemile'nin fotoğrafı bir kanun kaçağının evinde ne arıyordur diye
kendi kendine sorar.
Örfi, kent dışında arabasını sürerken birden fenalaşır. Karnını
tutarak kendini dışarı atar. Bir köstebek tarlasına geldiğinde yığılıp kalır.
Gözlerini açtığında kendini bir çiftlik evinde bulur. Başucunda bir kız vardır.
Çiftlik sahibinin baytar kızı Ayşe (Esen Püsküllü) ameliyat yerlerini yeniden
dikmiştir. Babası ise polise haber vermeye gitmiştir. Polisten önce evi saran
Recep ve adamları Orfl'yi öldürmeye gelmişlerdir. Sinan ve Recep anlaşamazlar.
Orfi'yi öldürme hakkı Recep'tedir. Sinan buna karşı çıkar. Polis, teslim
olmaları için çağrıda bulunur. Orfi, önce Sinan'ı, sonra da Recep'i vurup
öldürür.
Avukat babalığından Orfi'nin ağabeyi olduğunu öğrenen Cemile de
Orfi'yi kurtarmaya gelmiştir, ancak geç kalır. Orfi, kız kardeşinin polis
kocasının kurşunuyla vurulur. Ağabeyinin üzerine kapanan Cemile üzgün, kocası
Enver ise onu sağ yakalayamadığı için pişmandır...(Agah Özgüç, “Bütün
filmleriyle Yılmaz Güney” syf; 213-215)
Asker
kaçagı olarak aranan Yılmaz Güney, aynı anda dört filmde birden oynar: Marmara
Hasan, Aslan Bey, Kargacı Halil ve Azrail Benim. Sonuncu filmin çekiminin
bitmesine üç gün kala, askerlik şubesine teslim olmak zorundadır. Alınan üç
günlük izinle Polonezköy'de “Azrail Benim”'in çekimi gece gündüz çalışılarak
bitirilir. Çekimden sonra Yılmaz Güney tutuklanarak Sivas'taki tugayına
gönderilir (Yücel Uçanogğlu'yla 29 Mart 2004 tarihli konuşmamızdan- “Agah
Özgüç"