Senaryo: Sefa
Önal (Esat Mahmut Karakurt’un aynı isimli romanından)
Görüntü Yönetmeni: Kenan
Kurt
Yapım: Er
Film / Berker İnanoğlu
Teknik Müdür: Samim
Utku,
Oyuncular: Ayhan Işık (Orhan), Selda Alkor (Bayan Çing-Çung/Neslihan),
Turgut Özatay (Mr. Charles), Cahit Irgat Türk Albay), Kayhan Yıldızoğlu (Bay
Çing-Çung), Orhan Alkan, Suha Doğan, Feri CanSel (Madelana), Feridun Çölgeçen
(Otel Görevlisi), Talat Gözbak Lübnan Polisi), Necip Tekçe, Sadri Karan, Seyfi
Havaeri, Halit Vurgun, Behcet Nacar, Erol Keskin, Hüseyin Kutman, Yaşar Şener,
Erdoğan Seren, Mustafa Yavuz, Lütfü Engin, Ali Demir, Hüseyin Zan (Amerikalı
Albay), İlhan Hemşeri
KİTABIN ÖZETİ: 1951 yılının bir ilk bahar gecesi; Binbaşı Orhan Genelkurmay
Başkanlığının emriyle; Hong Kong’da Birleşmiş Milletler’e bağlı ülkelerin
subaylarının oluşturmuş olduğu bir kurula katılmak için İstanbul’dan yola
çıkmıştır. Kurulun amacı, son yıllarda, Hong Kong’da oluşturulan yasadışı gizli
bir komünist teşkilatını ortadan kaldırmaktır.
Orhan Bey, taksiden inip Yeşilköy Havalimanı’na girer. Uçağı
hareket etmek üzeredir. Kontrollerden sonra uçaktaki yerini alır. Yanında güzel
bir bayan oturmaktadır. İlerleyen saatlerde Orhan Bey’le bayanın arasında bir
samimiyet oluşur. Bayanın adı Madalena’dır. Onlar sohbetlerine devam
ederlerken, uçakta bir anons yapılır. Uçak, Şam Havalimanı’nda bir saat kadar
sürecek bir mola verecektir. Fakat havaalanına indikten sonra; uçağın bu gece
kalkmasının kötü hava şartlarından dolayı imkansız olduğunu öğrenirler. Saat
iki buçuk civarıdır. Bütün yolcular geceyi, firmanın ayarladığı bir otelde
geçireceklerdir. Ancak Bayan Madalena geceyi uçakta geçirmek ister, hostes
bunun mümkün olmadığını söyleyince, koltuk değneklerini ister. Orhan Bey, bu
sözlerin üzerine kısa bir şaşkınlık geçirir. Daha sonra Bayan Madalena’ya
yardım eder ve uçaktan inerek otele giderler.
Otelde, Madalena ile Orhan Bey’in odaları karşılıklıdır. Otele
gelişlerinden yaklaşık bir saat geçmiştir. Orhan Bey, üzerini değiştirmiş ve
yatmak üzeredir. Tam bu sırada kapı çalınır ve içeriye koltuk değnekleriyle
yürümeye çalışan Madalena girer. Madalena Orhan Bey’e aşık olduğunu ve O’nu
arzuladığını söyler. Orhan Bey çok şaşırır ve yaklaşık on dakika kadar
birbirlerinin gözlerine kilitlenirler. Daha sonra kadın kendini Orhan Bey’in
kollarına bırakır.
Sabah olmuştur. Orhan Bey ve Bayan Madalena uyanmışlardır.
Yaklaşık bir saat sonra kapı ani bir şekilde zorlanmaya başlar. Bu erken saatte
kapıyı böylesine kim zorlayabilirdi acaba. Biraz sonra kapı açılır ve içeriye
üç tane silahlı adam girer. Orhan Bey adamlara ne istediklerini sorar. Adamlar
polistir ve Bayan Madalena’yı beyaz zehir kaçakçılığı yaptığı gerekçesiyle
tutuklamak isterler. Orhan Bey büyük bir hayretle Madalena’ya döner ve titrek bir
sesle, doğru olup olmadığını sorar. Madalena büyük bir üzüntü ve pişmanlık
içinde suçunu itiraf eder. Daha sonra ayağa kalkarak giyinir ve teslim olur.
Bayan Madalena sakat değildir.
Saat sabahın yedisidir. Orhan Bey, bir gecede, tüm bu yaşadığı
olayların ardından, uçaktaki yerini almış ve yoluna devam etmektedir ancak
Orhan Beyin yanı bu sefer boştur.
Yaklaşık iki gün süren yolculuktan sonra, uçak Hong-Kong’a iner.
Ertesi gün Orhan Bey; İngiliz Merkez Komutanlığı binasındaki odasında tüm
hızıyla çalışmalarına başlamıştır. Orhan Bey yaklaşık bir haftadan beri
aralıksız çalışmaktadır ve elde ettikleri gizli istihbaratları da periyodik
olarak bir şifre dahilinde Türkiye’ye, Genel Kurmay Başkanlığı’na
göndermektedir. Bunlardan sonuncusu, dün gerçekleşmiştir. Hong-Kong’dan
Tokyo’ya gitmek üzere hareket eden bir İngiliz askeri uçağı havada infilak
etmiştir.
Orhan Bey, işten arda kalan zamanlarında, güvenlik
gerekçesiyle kaldığı otelden pek fazla dışarı çıkmamaktadır. Akşamları, otelin
barında eğlenmektedir. Yine bir akşam, burada otururken, iki masa ötesinde
oturan ve göz kamaştırıcı güzelliğe sahip bir bayan gözüne çarpar. Orhan Bey,
bu güzel bayandan çok etkilenir. Kadının yanında şişman, kısa boylu bir adam
bulunmaktadır. Orhan Bey kadın hakkında bilgi edinmek için garsonu yanına
çağırır ve kadının kim olduğunu sorar. Garsonun söylediğine göre kadının adı
Çing Çung’dur. Kendisi Hong-Kong’un en güzel ve en zengin kadınıdır. Yanındaki
şişman ve kısa boylu adam ise Çin’in en zengin iş adamlarından biridir ve Madam
Çing Çung’un kocasıdır. Orhan Bey kadının evli olduğunu öğrenince çok üzülür.
Orhan Bey, bu gece, bu güzel bayanla, en azından küçük bir dans etmek ister.
Fakat kocası yanındadır. Kendi kendine epey düşünür. İki kadeh viskiyi ard arda
içer, son bir kez cesaretini toplayarak bayanın yanına gitmeye karar verir.
Ayağa kalkarak ağır adımlarla bayanın masasına kadar gider ve masanın başında
dikilir. Bayanla dans etmek istediğini kendisine söyler. Madam Çing Çung’un
kocası bu teklif üzerine deliye döner ve hangi cüretle böyle bir teklifte
bulunduğunu Orhan beye sorar, tam bu sırada Madam Çing Çung, kocasına Orhan
Bey’le dans edeceğini söyler ve masadan kalkar. Dans esnasında Orhan Bey kadına
olan aşkının ve O’ndan ne kadar çok etkilendiğini anlatır. Aslında kadında
Orhan Bey’den etkilenmiştir, ancak kadın evli olduğu için bu duygularını Orhan
Bey’e açık bir şekilde söyleyemez.
Dansın bitiminde Madam Çing Çung, Orhan Bey’e bir daha
görüşmemeleri gerektiğini söyler ve teşekkür ederek vedalaşır. Aradan yaklaşık
bir hafta geçmesine rağmen Orhan Bey kadını unutamamıştır. Bir sabah, otelin
kapısı çalınır ve içeriye giren hizmetçi Orhan Bey’e ziyaretçisi olduğunu
söyler. Ziyarete gelen, Madam Çung’un yardımcısı küçük bir kızdır. Madam Çung,
Orhan Bey’i yarın sabah, Güneş Dağının eteklerine davet etmektedir. Küçük kız,
Orhan Bey’e oraya nasıl gidileceğini anlattıktan sonra gider. Bu dağda “erikler
çiçek açtı” adında bir ayin yapılmaktadır. Orhan Bey ile Madam Çing Çung bir
yolunu bulup burada gizlice konuşurlar. Artık ikisi de, geriye dönüşü olmayan
bir aşkın içinde olduklarını anlarlar. Aynı gün; işyerinde Orhan Bey’e bir
telgraf gelmiştir. Telgrafta, akşam saat altıda, on tane Türk subayını taşıyan
bir uçağın buraya gelmek üzere yola çıkacağı yazmaktadır. Bahsedilen heyet
geldikten sonra çalışmalar hız kazanır ve bu sıralarda faaliyetlerini arttırmış
olan gizli komünist teşkilatı hakkında, çok önemli belgeler ele geçirilir.
Alınan istihbaratlara göre, komünistler bir askeri uçağı bombalayacaklardır. Bu
olay engellenir. Artık komünist teşkilatı neredeyse yakalanmak üzeredir. Bu
arada alınan istihbaratlardan Madam Çung ve kocasının da bu teşkilatın içinde
olduğu öğrenilir.
Komünist teşkilatının başkanı, aldıkları bu son darbeden sonra çok
gizli bir plan hazırlamıştır. Yeni hedefleri; birkaç gün içinde Tokyo’ya gitmek
üzere harekete geçecek olan ve içinde, Türk Binbaşısı Orhan Bey’inde bulunduğu
bir uçağı havaya uçurmaktı. Plan için gerekli her şey hazırdı. Uçak, yerden
kalktıktan on dakika sonra havada infilak edecektir. Bütün bu planı baştan sona
dinleyen Madam Çing Çung, şok olur ve Orhan Bey’i buradan kurtarmanın bir
yolunu arar. Bir dahaki buluşmalarında Orhan Bey’e bu uçağa binmemesini söyler.
Bu konuda çok ısrar etmesine rağmen, Orhan Bey böyle bir şeyin imkansız olduğunu
ve o uçağa mutlaka binmesi gerektiğini söyler.
Uçağın hareket saati gelmiş ve motorlar çalışmıştır. Tam bu
sırada pistte hızla ilerleyen gri renkte bir spor arabası görülür.
Havaalanındaki tüm polisler alarma geçerler ancak arabayı yakalayamazlar.
Arabanın içindeki Madam Çing Çung’dur. Bu arada uçağın hareketi durdurulur.
Madam Çung, uçağın yanında durarak bomba olduğunu söyler ve hızla havaalanından
çıkar. Araba bütün hızıyla havaalanın karşısındaki dağlara tırmanır. Bu arada
polisler çok geride kalmıştılar. Madam Çung, arabayı bir uçurumun kenarına
getirir ve kendisi dışarı çıkarak arabanın aşağı yuvarlanmasına yardımcı olur.
Polislerden kaçmayı başaran Madam Çung, kendisini takip eden
komünist teşkilatı üyeleri tarafından yakalanır ve kocasıyla birlikte kurşuna
dizilmek üzere teşkilat merkezine götürülür. Bu sırada, teşkilatın yeri
askerler tarafından tespit edilmiş ve İngiliz albayının emriyle, Bnb. Orhan bu
yeri basmak ve militanları ele geçirmek üzere, yanında on beş kadar askerle
yola çıkmıştır. Merkeze vardıklarında Madam’ın kocası öldürülmüştür. Orhan Bey,
Madam Çung’u kurtarır. Artık komünist teşkilatı yok edilmiş, görev sona
ermiştir. Daha sonraları Orhan Bey, aslında Madam Çung’un Türkistan’lı olduğunu
öğrenir. Gerçek adı da Neslişan’dır. Burada bulunmasının amacı ise Türkistan’a
gizli silah yardımında bulunmaktır. Neslihan, sonunda Orhan Bey ile Türkiye’ye
gelir.