Powered By Blogger

5 Ocak 2018 Cuma

ERİKLER ÇİÇEK AÇTI (1968)

Yönetmen: Osman Nuri Ergün
Senaryo: Sefa Önal (Esat Mahmut Karakurt’un aynı isimli romanından)
Görüntü Yönetmeni: Kenan Kurt
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu
Teknik Müdür: Samim Utku,

Oyuncular: Ayhan Işık (Orhan), Selda Alkor (Bayan Çing-Çung/Neslihan), Turgut Özatay (Mr. Charles), Cahit Irgat Türk Albay), Kayhan Yıldızoğlu (Bay Çing-Çung), Orhan Alkan, Suha Doğan, Feri CanSel (Madelana), Feridun Çölgeçen (Otel Görevlisi), Talat Gözbak Lübnan Polisi), Necip Tekçe, Sadri Karan, Seyfi Havaeri, Halit Vurgun, Behcet Nacar, Erol Keskin, Hüseyin Kutman, Yaşar Şener, Erdoğan Seren, Mustafa Yavuz, Lütfü Engin, Ali Demir, Hüseyin Zan (Amerikalı Albay), İlhan Hemşeri

KİTABIN ÖZETİ: 1951 yılının bir ilk bahar gecesi; Binbaşı Orhan Genelkurmay Başkanlığının emriyle; Hong Kong’da Birleşmiş Milletler’e bağlı ülkelerin subaylarının oluşturmuş olduğu bir kurula katılmak için İstanbul’dan yola çıkmıştır. Kurulun amacı, son yıllarda, Hong Kong’da oluşturulan yasadışı gizli bir komünist teşkilatını ortadan kaldırmaktır.

Orhan Bey, taksiden inip Yeşilköy Havalimanı’na girer. Uçağı hareket etmek üzeredir. Kontrollerden sonra uçaktaki yerini alır. Yanında güzel bir bayan oturmaktadır. İlerleyen saatlerde Orhan Bey’le bayanın arasında bir samimiyet oluşur. Bayanın adı Madalena’dır. Onlar sohbetlerine devam ederlerken, uçakta bir anons yapılır. Uçak, Şam Havalimanı’nda bir saat kadar sürecek bir mola verecektir. Fakat havaalanına indikten sonra; uçağın bu gece kalkmasının kötü hava şartlarından dolayı imkansız olduğunu öğrenirler. Saat iki buçuk civarıdır. Bütün yolcular geceyi, firmanın ayarladığı bir otelde geçireceklerdir. Ancak Bayan Madalena geceyi uçakta geçirmek ister, hostes bunun mümkün olmadığını söyleyince, koltuk değneklerini ister. Orhan Bey, bu sözlerin üzerine kısa bir şaşkınlık geçirir. Daha sonra Bayan Madalena’ya yardım eder ve uçaktan inerek otele giderler.

Otelde, Madalena ile Orhan Bey’in odaları karşılıklıdır. Otele gelişlerinden yaklaşık bir saat geçmiştir. Orhan Bey, üzerini değiştirmiş ve yatmak üzeredir. Tam bu sırada kapı çalınır ve içeriye koltuk değnekleriyle yürümeye çalışan Madalena girer. Madalena Orhan Bey’e aşık olduğunu ve O’nu arzuladığını söyler. Orhan Bey çok şaşırır ve yaklaşık on dakika kadar birbirlerinin gözlerine kilitlenirler. Daha sonra kadın kendini Orhan Bey’in kollarına bırakır.

Sabah olmuştur. Orhan Bey ve Bayan Madalena uyanmışlardır. Yaklaşık bir saat sonra kapı ani bir şekilde zorlanmaya başlar. Bu erken saatte kapıyı böylesine kim zorlayabilirdi acaba. Biraz sonra kapı açılır ve içeriye üç tane silahlı adam girer. Orhan Bey adamlara ne istediklerini sorar. Adamlar polistir ve Bayan Madalena’yı beyaz zehir kaçakçılığı yaptığı gerekçesiyle tutuklamak isterler. Orhan Bey büyük bir hayretle Madalena’ya döner ve titrek bir sesle, doğru olup olmadığını sorar. Madalena büyük bir üzüntü ve pişmanlık içinde suçunu itiraf eder. Daha sonra ayağa kalkarak giyinir ve teslim olur. Bayan Madalena sakat değildir.


Saat sabahın yedisidir. Orhan Bey, bir gecede, tüm bu yaşadığı olayların ardından, uçaktaki yerini almış ve yoluna devam etmektedir ancak Orhan Beyin yanı bu sefer boştur.

Yaklaşık iki gün süren yolculuktan sonra, uçak Hong-Kong’a iner. Ertesi gün Orhan Bey; İngiliz Merkez Komutanlığı binasındaki odasında tüm hızıyla çalışmalarına başlamıştır. Orhan Bey yaklaşık bir haftadan beri aralıksız çalışmaktadır ve elde ettikleri gizli istihbaratları da periyodik olarak bir şifre dahilinde Türkiye’ye, Genel Kurmay Başkanlığı’na göndermektedir. Bunlardan sonuncusu, dün gerçekleşmiştir. Hong-Kong’dan Tokyo’ya gitmek üzere hareket eden bir İngiliz askeri uçağı havada infilak etmiştir.

Orhan Bey, işten arda kalan zamanlarında, güvenlik gerekçesiyle kaldığı otelden pek fazla dışarı çıkmamaktadır. Akşamları, otelin barında eğlenmektedir. Yine bir akşam, burada otururken, iki masa ötesinde oturan ve göz kamaştırıcı güzelliğe sahip bir bayan gözüne çarpar. Orhan Bey, bu güzel bayandan çok etkilenir. Kadının yanında şişman, kısa boylu bir adam bulunmaktadır. Orhan Bey kadın hakkında bilgi edinmek için garsonu yanına çağırır ve kadının kim olduğunu sorar. Garsonun söylediğine göre kadının adı Çing Çung’dur. Kendisi Hong-Kong’un en güzel ve en zengin kadınıdır. Yanındaki şişman ve kısa boylu adam ise Çin’in en zengin iş adamlarından biridir ve Madam Çing Çung’un kocasıdır. Orhan Bey kadının evli olduğunu öğrenince çok üzülür. Orhan Bey, bu gece, bu güzel bayanla, en azından küçük bir dans etmek ister. Fakat kocası yanındadır. Kendi kendine epey düşünür. İki kadeh viskiyi ard arda içer, son bir kez cesaretini toplayarak bayanın yanına gitmeye karar verir. Ayağa kalkarak ağır adımlarla bayanın masasına kadar gider ve masanın başında dikilir. Bayanla dans etmek istediğini kendisine söyler. Madam Çing Çung’un kocası bu teklif üzerine deliye döner ve hangi cüretle böyle bir teklifte bulunduğunu Orhan beye sorar, tam bu sırada Madam Çing Çung, kocasına Orhan Bey’le dans edeceğini söyler ve masadan kalkar. Dans esnasında Orhan Bey kadına olan aşkının ve O’ndan ne kadar çok etkilendiğini anlatır. Aslında kadında Orhan Bey’den etkilenmiştir, ancak kadın evli olduğu için bu duygularını Orhan Bey’e açık bir şekilde söyleyemez.
Dansın bitiminde Madam Çing Çung, Orhan Bey’e bir daha görüşmemeleri gerektiğini söyler ve teşekkür ederek vedalaşır. Aradan yaklaşık bir hafta geçmesine rağmen Orhan Bey kadını unutamamıştır. Bir sabah, otelin kapısı çalınır ve içeriye giren hizmetçi Orhan Bey’e ziyaretçisi olduğunu söyler. Ziyarete gelen, Madam Çung’un yardımcısı küçük bir kızdır. Madam Çung, Orhan Bey’i yarın sabah, Güneş Dağının eteklerine davet etmektedir. Küçük kız, Orhan Bey’e oraya nasıl gidileceğini anlattıktan sonra gider. Bu dağda “erikler çiçek açtı” adında bir ayin yapılmaktadır. Orhan Bey ile Madam Çing Çung bir yolunu bulup burada gizlice konuşurlar. Artık ikisi de, geriye dönüşü olmayan bir aşkın içinde olduklarını anlarlar. Aynı gün; işyerinde Orhan Bey’e bir telgraf gelmiştir. Telgrafta, akşam saat altıda, on tane Türk subayını taşıyan bir uçağın buraya gelmek üzere yola çıkacağı yazmaktadır. Bahsedilen heyet geldikten sonra çalışmalar hız kazanır ve bu sıralarda faaliyetlerini arttırmış olan gizli komünist teşkilatı hakkında, çok önemli belgeler ele geçirilir. Alınan istihbaratlara göre, komünistler bir askeri uçağı bombalayacaklardır. Bu olay engellenir. Artık komünist teşkilatı neredeyse yakalanmak üzeredir. Bu arada alınan istihbaratlardan Madam Çung ve kocasının da bu teşkilatın içinde olduğu öğrenilir.

Komünist teşkilatının başkanı, aldıkları bu son darbeden sonra çok gizli bir plan hazırlamıştır. Yeni hedefleri; birkaç gün içinde Tokyo’ya gitmek üzere harekete geçecek olan ve içinde, Türk Binbaşısı Orhan Bey’inde bulunduğu bir uçağı havaya uçurmaktı. Plan için gerekli her şey hazırdı. Uçak, yerden kalktıktan on dakika sonra havada infilak edecektir. Bütün bu planı baştan sona dinleyen Madam Çing Çung, şok olur ve Orhan Bey’i buradan kurtarmanın bir yolunu arar. Bir dahaki buluşmalarında Orhan Bey’e bu uçağa binmemesini söyler. Bu konuda çok ısrar etmesine rağmen, Orhan Bey böyle bir şeyin imkansız olduğunu ve o uçağa mutlaka binmesi gerektiğini söyler.

Uçağın hareket saati gelmiş ve motorlar çalışmıştır. Tam bu sırada pistte hızla ilerleyen gri renkte bir spor arabası görülür. Havaalanındaki tüm polisler alarma geçerler ancak arabayı yakalayamazlar. Arabanın içindeki Madam Çing Çung’dur. Bu arada uçağın hareketi durdurulur. Madam Çung, uçağın yanında durarak bomba olduğunu söyler ve hızla havaalanından çıkar. Araba bütün hızıyla havaalanın karşısındaki dağlara tırmanır. Bu arada polisler çok geride kalmıştılar. Madam Çung, arabayı bir uçurumun kenarına getirir ve kendisi dışarı çıkarak arabanın aşağı yuvarlanmasına yardımcı olur.

Polislerden kaçmayı başaran Madam Çung, kendisini takip eden komünist teşkilatı üyeleri tarafından yakalanır ve kocasıyla birlikte kurşuna dizilmek üzere teşkilat merkezine götürülür. Bu sırada, teşkilatın yeri askerler tarafından tespit edilmiş ve İngiliz albayının emriyle, Bnb. Orhan bu yeri basmak ve militanları ele geçirmek üzere, yanında on beş kadar askerle yola çıkmıştır. Merkeze vardıklarında Madam’ın kocası öldürülmüştür. Orhan Bey, Madam Çung’u kurtarır. Artık komünist teşkilatı yok edilmiş, görev sona ermiştir. Daha sonraları Orhan Bey, aslında Madam Çung’un Türkistan’lı olduğunu öğrenir. Gerçek adı da Neslişan’dır. Burada bulunmasının amacı ise Türkistan’a gizli silah yardımında bulunmaktır. Neslihan, sonunda Orhan Bey ile Türkiye’ye gelir. 

 

EFKARLI SOSYETEDE (1968)

Yönetmen: Türker İnanoğlu
Senaryo: Safa Önal
Kamera: Çetin Gürtop
Yapım: Erler Film / Türker İnanoğlu

Işık: Şevket Yılmaz, Mehmet Çakar, Kamera Asistanı: Hüseyin Karındoyuran, Ses: Tuncer Aydınoğlu, Teknik Yönetmen: Mehmet Bozkuş, Yapım Koordinatörü: Memduh Karakaş, Yapım Sorumlusu, Selahattin Bozkurt, Yönetmen Yardımcısı: Erdal Aksü, Fotoğraf: Metin Öven, Jenerik: Refik Onubil, (Acar Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır).

Oyuncular: Sadri Alışık, Filiz Akın, Vahi Öz, Mümtaz Ener, Hüseyın Baradan, Feridun Çölgeçen, Necdet Tosun, Şaziye Moral, Nevzat Okçugil

Konu: Rüknettin Püsküloğlu yalnız, hasta ve zengin bir işadamıdır. Avrupa’ya tedaviye giderken uçağı kaçırır, vazgeçer, intiharı düşünür. Arif (Sadri Alışık) ve Şemsi (Necdet Tosun) onu görür ve kurtarır. Evlerine götürüp karnını doyururlar.

Rüknettin’in yemek yiyince ağrıları geçmiştir. Sevinir, kim olduğunu söylemez. İki kafadarla birlikte işportacı oyuncak satmaya başlar. İşadamı Naci (Vahi Öz) ise kızı Selma’yı (Filiz Akın) ortağı Nihat ile evlendirmek ister. Selma reddeder. Rüknettin’in oğlu Tahsin ile evleneceği yalanını uydurur. Aslında böyle biri yoktur. Naci Rüknettin daha zengin diye kabul eder. Nihat’ın adamları Selma’yı kaçırırken Arif ve arkadaşları genç kızı kurtarır. Selma babasına söylediği yalanı anlatır. Arif’ten de geçici bir süre Tahsin’miş gibi davranmasını ister. Nihat onun kim olduğunu bilmektedir ve gerçeği Selma’nın ailesine söyler. Yalan ortaya çıkmasın diye Rüknettin uşağı ile Arif ve arkadaşlarını köşküne gönderir. Kimliğini hala saklı tutmaktadır. Mutlu bir çift gibi görünmek için sık sık buluşan Arif ve Sema, sonunda gerçekten birbirlerine aşık olur. Bu arada Arif’in annesi Rüknettin ile karşılaşır ve onu tanır. Nihat ise nişan öncesi Arif’in kimliğini ortaya çıkarma çabasındadır. Rüknettin Arif’in annesi ile seyahatten dönmüş bir çift gibi nişana gelir. Arif bunun da bir numara olduğunu düşünür. Ama nişandan sonra herşeyi itiraf eder. Rüknettin de gerçek kimliğini açıklar. Annesini de eşi olarak tanıtır. Bu doğrudur, çünkü yıllar önce Rüknettin, Arfi’i ve annesini para için terketmiş gerçek babadır. Arif babasını affetmez ve eski yaşamına geri döner. Selma ve Rüknettin herşeylerini bırakıp Arif’in yanına giderler. Onların bu davranışlarının içtenlikli olduğunu anlayan Arif babasını affeder. Annesi, Rüknettin, Selma ve Arif birlikte yaşayacakları yeni yaşamlarına umut ve sevgiyle sarılırlar...

EFELERİN ÖCÜ (1968)



Yönetmen: Cevat Okçugil
Senaryo: Nijat Özdeniz
Kamera: Mehmet Ali Özdemir
Yapım: Özaltın Film

Oyuncular: Yılmaz Gündüz, Özkan Yılmaz, Gül Ayşe, Hüseyin Oylum, Talat Gözbak, Saadettin Düzgün, Tansu Sayın, Kaan Batur, Nevzat Okçugil, Kudret Karadağ, Lütfü Engin, Nazım Bora, Muzaffer Yenen, Şarıka Eray, Tarık Şimşek, Cemal Ertokuş

Konu: Öldürülen anne ve babasının intikamını alan bir efenin öyküsü.

DÜNYANIN EN GÜZEL KADINI (1968)


Yönetmen : Nejat Saydam
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Melih Sertesen
Yapım: Acar Film/Murat Köseoğlu

 Kurgu: Özdemir Arıtan, Sanat Yönetmeni: Semih Sezerli, Yönetmen Yardımcıları: Şahin Gök, Cevat Şahiner, Kamera Asistanı: Işık Şefi: Cengiz Arlı, Dekor: Mustafa Acar, Ali Karakılıç, Bilal Uysal, Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar, İsmail karadaş, Prodüksiyon Amiri: Rafet Gülerman, Asistanı: Oğuz Çarkçı, Set Amiri: Ahmet Ateş, Set: İlhami Erkület, Hikmet Koyunat, Himmet Kurgun, Ali Ertuhi, Şarkılar: Gülderen Gül, Belkız Özener, (Acar Film Stüdyolarında hazırlanmıştır).

Oyuncular: Türkan Şoray (Türkan Moray), Murat Soydan (Fikret Soydan), Yusuf Sezgin (Yusuf Tekin), Muzaffer Tema (Necmi Fırat), Semih Sezerli (Uşak), Rafet Gülerman, Bedia Muvahhit (Binnaz), Muammer Gözalan (Şakir) Leman Öztürk, Sevtap Erboran, Talia Saltı (Leman), Faik Coşkun (gazino çalışanı), Selahattin İçsel (kapıcı), Sedat Gökhan (gazino müşterisi), Muzaffer Yenen (Doktor), Ali Demir (Komiser), Mehmet Büyükgör, Remziye Fırtına, Vahit Volkan, Rafet Gülerman, Leman Öztürk, Arap Celal, Baykal Kent

Konu: Şarkıcı olmak için varını yoğunu ortaya koyarak bu uğurda savaş veren bir kadınla, onu seven üç erkeğin aşk
mücadelesi

DEV ADAM (1968)



 
Senaryo ve Yönetmen: İlhan Engin
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım: Pesen Film / Nevzat Pesen

Oynayanlar: Tanju Korel, Nebahat Çehre, Feri Cansel, Meltem Mete, Hüseyin Zan

Konu: Birbirleriyle mücadele eden ajanların macerası.