Powered By Blogger

13 Ocak 2018 Cumartesi

GÜNAH BENDE Mİ (1969)



Senaryo ve Yönetmen: Nevzat Pesen
Görüntü Yönetmeni : Manasi Filmeridis
Yapım : Pesen Film Nevzat Pesen

Oyuncular: Türkan Şoray (Nüvit), Engin Çağlar (Haluk), Fatma Karanfil (Ümran), Meltem Mete, Cenk Er (Piyer), Hayati Hamzaoğlu, Erol Tezeren, Şaziye Moral, Aydın Tezel, İhsan Gedik, Kudret Karadağ, Muzaffer Civan, Mahmure Handan (hala), Müfit Kiper (Roman), Oktay Yavuz, Nizam Ergüden, Mehmet Büyükgüngör

Konu: Haluk teğmen olarak orduda göreve başlar. Eve döndüğünde hasta babası ondan, başka bir erkeğe aşık olup kaçan annesini bulup intikamını almasını ister. Bir süre sonra Haluk savaşta Rus birliklerine esir düşer. burada kendisine daha önce yardım ettiği pilot Boris ile karşılaşır. İki askerin hayatları müthiş bir sırla kesişmektedir.

► Bu, sana ait bir günah olmayacaktır.”
Ahmet Giray Bey (bıyıklı Muzaffer Yenen) ölmeden önce oğluna ‘annesini baştan çıkaran adamı öldürmesini vasiyet ediyor’. Haluk bir cinayet işleyecek ama ‘günah ona ait olmayacak’. Bunu niye kendisinin yapmayıp oğlundan istediği belli değil. General Ra mon’a ‘karısını elinden aldı’ diye kızıyor oysa anlattıklarına bakılırsa bizimki de aynı şeyi yapmış; “Onu alıp Türkiye’ye getirdim. Evlendik. Ama memleketindeyken seviştiği kendi vatandaşlarından bir genç subay peşini bırakmadı.”

Haluk, annesinin adını bilmiyor. Resmini de babasının vefatından biraz önce görebilir. Ahmet Giray Bey en önemli şeyleri son dakikaya bırakmış. Ama ‘zamanlanması’ iyi değil galiba. Oğluna, öldüreceği kişinin ad ve adresini söyleyemeden son nefesini verir.
Yönetmen, artık neden çekindiyse, olayların Rusya’da geçtiğini belirtmeye cesaret edememiş. Haluk’un annesinin Rus, babasının Rusya’da sefir olduğunu; Esirlerin Sibirya’ya götürüldüğünü söyleyemiyor. Piyer’in kitapta ‘Voronikof’ olan soyadını ‘Ramon’ yapmış.

Kahramanımız romanda Piyer’in kaçmasına izin verirken, filmde bu ‘vatan hainliği’ belli belirsiz işlenmiş. Oysa çok önemli. Çünkü Piyer’in, sonraki yardımları hep bu ‘şükran borcu’ nedeniyle.
Filmde bir, romanda iki Hala var. Büyük Hala’nın kızı Hadiye, Haluk’tan 8 yaş büyük. Yaramazlıklarını ve can yakıcı şakalarını hoş görürmüş. Delikanlıya babasının vasiyetini aktarır. Bir müddet sonra veremden ölüyor.
Küçük Hala, önceleri karşı çıksa da kızının evlenmesine razı olur. Nüvit, Haluk’tan 5 yaş küçük. “Ortadan biraz uzun boy. Kusursuz bir endam. Alnına ve şakaklarına dökülen bukleler. İki yıldız gibi ela gözler, ince kırmızı dudakları arasında bir sıra inci ” Haluk sırf ‘bunları görebilmek için Onu güldürmeye uğraşır dururmuş’. Piyer’in getirdiği kurukafanın Nüvit’e ait olduğunu da ‘dünyada eşi bulunmayan, güzel dişlerinden’ anlıyor.

O zamanın moda hastalığı; Verem. Muhtar da Hadiye gibi ‘müteverrim’. “Avrupa’da tahsil yapmış uzak bir akraba. Bir heykeltıraş.” Teverrüm ederek (vereme yakalanarak) İstanbul’a dönünce Hala’nın ısrarıyla yalıya ‘postu sermiş’
Muhtar, belki hastalığından belki utancından, Onlar boşandıktan bir müddet sonra ölür.

Avukat Ali Rıza Bey için yalnızca ‘siyasi sürgün’ deniyor. Rusya’da doğup büyümüş bir Türk. Moskova Üniversitesi’ni bitirmiş. Bir iftira ile Kansk’a sürülmüş. ‘Sürgün’ ama konakta yaşıyor ve üç uşağı (biri Josef rolündeki Mehmet Büyükgüngör) var. Böylesi, günümüzde varsıl kişilerin bile harcı değil. Avukat, Avrupa’daki o tren kazasında ölüyor.

Nüvit, sevdiğini kurtarmak için Ramon’u kendisinin öldürdüğünü söyler. Gerekçe olarak General’in telefonla çağırıp tecavüze kalkıştığı yalanını uyduruyor. Kendini savunamayacak bir ölü için ne ağır bir suçlama. Romanda ise Haluk, Kont Voronikof’u öldürdüğüne dair Piyer’e bir mektup yazmıştı. Nüvit yalvarıp yakararak affedilmesini sağlıyor.

Film ‘bilmemek’ üzerine kurulu. Ümran babasının; General Ramon, karısının eski kocasının ve İstanbul’da kalan oğlunun; Ali Rıza Bey, Nüvit’in ilk kocasının adını/adlarını bilmiyor.

Mart ayında, Kandilli’deki çekimlerde kurukafa ile ilgili çok güzel bir şaka var. Engin Çağlar “Herhalde dünya üzerinde kendi kurukafasını seyreden ilk hanım sizsiniz Türkan Hanım” deyince Türkan Şoray “Öyle ama film bitmeden acele karar vermeyin. Belki son anda bir değişiklik olur, senaryo değişir şimdi benim olan kurukafa bakarsınız sizin oluverir” yanıtını vermiş. Gerçekten de senaryo değil ama yönetmende bir değişiklik var. Ertem Göreç’in yerini Nevzat Pesen alır


 

GÜLTEKİN AMAZONLARA KARŞI (1969)



Yönetmen: Mehmet Aslan
Senaryo: Nuri Kırgeç (Abdullah Ziya Kozanoðlu’nun romanı ve Şahap Ayhan’ın
çizgi romanından)
Kamera: Fevzi Eryılmaz
Yapım: Sibel Film / Müfit İlkiz

Oyuncular : Tanju Korel, Figen Say, Nilgün Danişmen, Atilla Ergün, İnge Opel, Melek Görgün, Hüseyin Sayar, Nuri Kırgeç

GÜLNAZ SULTAN (1969)



Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden
Kamera: Kenan Kurt
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden

Oyuncular: Sevda Ferdağ, Ediz Hun, Esen Püsküllü, Tanju Gürsu, Erol Taş, Diclehan Baban, Ferudun Çölgeçen, Mehmet Ali Akpınar, Ahmet Mekin, Turgut Özatay, Hüseyin Peyda, Tanju Korel

Konu: İki kardeşini ve onun yardakçılarını cezalandıran Gülnaz Sultan’la Kraliçe Elena’nın öyküsü.

GÜL AYŞE (1969)



Senaryo ve Yönetmen: Abdurrahman Palay
Kamera: Ali Yaver
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu

Oyuncular: Nuri Sesigüzel, Mine Mutlu, Hayati Hamzaoğlu, Benan Öz, Hüseyin Baradan, Necdet Tosun, Nevzat Okçugil, Özkan Yılmaz, Sadri Karan, Kayhan Yıldızoğlu, Zeki Tüney, Mahmure Handan, Osman Tırt

Konu: Hapisten kaçan kanun dışı bir babayla, onu yakalama görevini üzerine alan polis oğlunun macera dram öyküsü

GURBETTE ÖLENLER (1969)



Yönetmen: Zafer Davutoğlu
Senaryo : Safa Önal
Foto Direktörü: Feridun Kete
Yapım : Hürriyet Film / Faruk Gerçek
7
Oyuncular : Yıldız Tezcan, Ahmet Mekin, Sevda Nur, Erden Güvenç, Diclehan Baban, Yılmaz Köksal, Güzin Özipek, Aydın Tezel, M. Ali Akpınar, Yavuz Karakaş

Konu: Namus cinayeti üzerine hapis yattıktan sonra birbirlerine kavuşan aşıkların öyküsü.