Powered By Blogger

15 Ocak 2018 Pazartesi

YAŞAMAK NE GÜZEL ŞEY (1969)

Senaryo ve Yönetmen : Halit Refiğ
Kamera: Ali Uğur
Müzik: Metin Bükey, Fecri Ebcioğlu
Yapım: Cihangir Film /Ali Dilber
Şarkılar: Belkıs Özener,

Oyuncular: Selda Alkor (Mualla May), Engin Çağlar (Özcan Çağlar), Öztürk Serengil (Şükrü Güler), Fatma Karanfil (İnci), Eva Bender (Monica/Meral Tunç), Turgut Boralı (Rıfkı), Reha Yurdakul (Rıza), Aydemir Akbaş, Nevin Er, Mürüvvet Sim, Sinan Emre, Yusuf Sezer, Faik Coşkun


Konu: Ününü yitirmiş eski bir oyuncunun ayrıldığı şarkıcı karısı ve oğlu ile çıktığı Anadolu turnesinin komedisi. Film Halit Refiğ’in ilk müzikal filmi olup büyük bir başarı kazanamamış olmasına rağmen, kötü eleştiriler de almadı. İlk müzikal denemesi olması açısından hoşgörü ile karşılandı. 

YAŞAMAK HAKKIMDIR (1969)

Senaryo ve Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Kamera: Dinçer Önal
Yapım: Amaç Film / Yücel Uçanoğlu

Oyuncular: Tamer Yiğit, Esen Püsküllü, Turgut Özatay, Piraye Uzun, Baki Tamer, Nurhan Nur, Özcan Bilge, Oktar Durukan, Atilla Ergün


Konu: İşlemediği bir suç yüzünden başı derde giren gencin öyküsü. ► Yönetmen Fritz Lang’ın yönettiği bu film; genelde Amerikan adalet düzenini eleştirdiği ve onun kimi aksaklıklarını gerçekçi bir şekilde ortaya koyduğu film, Atıf Yılmaz'ın elinde toplumsal sorun/gerçeklerden soyutlanmış sıradan bir serüven filmine dönüşüverir. Yılmaz bu filmin yorumundan çok, biraz da sansürün kısıtlayıcı yönüyle, biçimsel yanlarıyla, sinemasal anlatımındaki hareketliliği ön plana çıkarmayı yeğler. (Burçak Evren) 

YARIN BAŞKA BİR GÜNDÜR (1969)

Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo Bülent Oran
Fotoğraf Direktörü: Melih Sertesen
Yapım: Acar Film / Murat Köseoğlu

Reji Asistanları: Namık Karakılıç, Set Amiri: Zeki Dinçöz, Kamera Asistanı: Taner Öz, Aksesuar: Nazım Akbulut, Dekorlar: Hilal Uysal, Necati Demir, Ali, Karakılıç, Set Ekibi: Özen Uysal, Hasan Aslan, Işıklar: Cengiz Arlı, Ahmet Ateş, Mustafa Yörük, Rıfat Yurtçu, Süsleme İşleri: Türksan Duvar Kağıtları, Aksesuar: Masis Çelik Eşya ve Aytaç Çocuk Arabaları, Fabrika Çalışmaları; E.C.A., Ses Teknisyenleri: Tuncer Aydınoğlu, Bican Afşar, Ümit Efekan, İsmail Karatay, Stüdyo Teknisyenleri: Recai Karataş, Arif Özalp, Tanaş Petridis, Osman Bilen, Adnan Açıkalın, Nevzat Dişiaçık, Altan Sertesen, Saadettin Özmutlu, Hüseyin Demirayak, Montaj: Özdemir Arıtan, Müzikleri hazırlayan, Tuncer Aydınoğlu, Metin Bükey, Beste: Teoman Alpay, Ar Direktör: Semih Sezerli, Şarkılar: Esin Engin, Sevim Şengül, Prodüksiyon Amiri: Melih Üstüngör

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Gül Fatma Kunt), Murat Soydan (Ali), Tanju Gürsu (Bülent Kunt), Reha Yurdakul (Kamil Kunt), Nevgün Ulukut (Sevil), Ekrem Gökkaya (Jigolo Necdet), Nezihe Güler, Asım Nipton (Gül Fatma’nın babası), İsmail Varol, Osman Gürgeç, Mesude Eker (Gül Fatma’nın annesi), Tanju Şarman, Muammer Gözalan (Doktor Muzaffer), Abbas Temiser, Hüseyin Salıcı (Pavyon sahibi), Hüdai Varmanoğlu, Küçük Oyuncular: Tuncay Torun, Semra İlften, Cem Demirel,


Konu: ...İş adamı, Kamil bey..." tatil de oğlu Bülent'i " suda yüzerken boğulmaktan kurtaran öksüz çoban Ali'yi minnet duyup acıyarak çocukları ile büyütmek üzere evine getirir. Çoban Ali, Bülent ve Sevil ile kardeş gibi büyür... Canı sıkılan, Ali gazinoya gidip orada tanıdığı şarkıcı kız Gül Fatma ile Bülent'i tanıştırır.. Bülent uçarı ve çapkındır. Hemen o an kıza aşık oldum diyerek, onu Ali den devamlı kıskanır onunla birlikte olmakta ister, kardeş gibi bir arada büyüyen iki genç Gül Fatma ya ikisi birden aşık olur.. ama Ali minnet borcu olduğu için aşkına feda edecek, kendisini seven Sevil'le evlenecektir. 




YARALI KALP (1969)

“DEMİRHANE MÜDÜRÜ” 

Yönetmen : Remzi Jöntürk
Senaryo: Bülent Oran
Eser: Georges Ohnet
Foto Direktörü: Necati İltaç
Yapım: Duru Film /Naci Duru

Prodüksiyon Amiri: Yılmaz Kuzgun, Çetin Dağdelin, Rejisör Asistanı: Celâl Ersöz, Kamera Asistanı: Kâzım Çakır, Set Amiri: Burhan Yeşildağ, Foto: Mustafa Ak Ergül, Milli Oyunlar: Siirt Ekibi, Kostüm: Defile Giyim Evi, Işık Servisi: Nermin Candan, Suat Ergil, Sözleri ve Batılılar Eşliğinde Baysan Yüksel, Defile Faize Sevim, Mankenler: Yelda Gürani, Gülen Yetkin, Gül Barut,
(Acar Film Renkli Laboratuarında hazırlanmış Ses Film Stüdyosunda seslendirilmiştir)

Oyuncular: Filiz Akın (Şermin İnan), Ediz Hun (Selim İnan), Metin Serezli (Ekrem), Müjgan Ağralı (Ayla), Kadir İnanır, Ali Şen (Üzeyir), Kayhan Yıldızoğlu, Naşide Yılmaz, Mualla Kavur, Nermin Kuran, Reşit Çıldam, Ahmet Sert, Faruk Panter, Sadiye Arcıman, Şaziye Moral, Harika Çocuk: Volkan Yıldırım

Konu: Soylu ve oldukça varlıklı bir ailenin kızı Şermin (Filiz Akın) cömertçe harcadığı parasının tükendiğinden habersizdir. Çünkü annesi Nihai Hanım'ın Mısır'dakmirastan beklentisi olan oldukça yüklü para ilgili davayı kaybederler. Nihai hanım maddi durumlarının çıkmaza girdiğini kızı Şermin'e söylemez, onun cömertçe harcamalarını bir süre borç alarak karşılar ve sonunda köşkleri ipotek olur. Öte yandan Şermin'in eskisi denli varlıklı olmadığını gören nişanlısı Ekrem (Metin Serezli) ondan kaçar ve kurtuluşu yeni zenginlerden kösele fabrikası sahibi Üzeyir Gönlübol'un (kızı Kadriye ile evlenmekte bulur. Şermin'in ailesinin avukatlığını yapan Müşvik Bey (Kayhan Yıldızoğlu) öteden beri ermin'e aşık olan mühendis Selim'in (Ediz Hun) maddi açıdan güç duruma düşen aileyi kurtaracağına inanır ve iki aileyi tanıştırır. Ama Şermin kendisine aşık olan Selim'e kaba davranıp onun ilgisini karşılıksız bırakır. Ama Selim Bey buna rağmen Şermin'lerin ipotekteki köşkünün satılmasını engeller.

Şermin gerçeği öğrendiği zaman dünyası değişir, zengin, şımarık ve küstah tavrını değiştirerek kendisini gerçekten sevenlerle diyalog kurmaya başlar. Bu diyalog ona bir başka dünyanın kapılarını açmakta gecikmez 



YANIK KAVAL (1969)

Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın
Operatör: Şevket Kıymaz
Yapım : Sarıkaya Film / Aziz Sarıkaya

Oyuncular: Tanju Korel, Sezer Güvenirgil, Neriman Köksal, Kadir Savun, Sevda Nur, Handan Adalı, Diclehan Baban, Hasan Ceylan, Uğur Kıvılcım,


Konu: Anadolu turnesine çıkan bir tiyatro grubunun macerası. 

YALNIZ ADAM (1969)

Senaryo ve Yönetmen: Seyfi Haveri
Kamera : Ali Uğur
Yapım : Eren Film / Ali Uğur

Oyuncular: Engin Çağlar, Zühal Aktan, Müjgan Ağralı, Aliye Rona, Renan Fosforoğlu, Haydar Karaer


Konu: Okul arkadaşı iki gencin yıllar sonraki aşkları. 

VATANSIZLAR (1969)

Senaryo ve Yönetmen: Yavuz Figenli
Eser: Murat Akovalıgil
Operatör: Mustafa Yılmaz
Yapım: Aksel Film / Murat Akovalıgil

Oyuncular: Engin Çağlar, Piraye uzun, Feri Cansel, Hayati Hamzaoğlu, Turgut Özatay, Erol Taş, Danyal Topatan

Konu: Önemli evrakları yurt dışına kaçıran bir şebekenin macerası.


VATAN VE NAMIK KEMAL (1969)

Yönetmen ve Senaryo: Duygu Sağıroğlu
Görüntü Yönetmeni: Orhan Kapkı,
Memduh Yükman
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün 
Sanat Yönetmeni: Niyazi Er,

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Fatma Girik, Yıldırım Önal, Atıf Kaptan, Ahmet Turgutlu, Altan Günbay, Serap Olguner, Hüseyin Baradan, Baki Tamer, Adnan Uygur, Aydemir Akbaş, Aytaç Yörükaslan, Adnan Mersinli, Haydar Karaer, Selahattin içsel, Yavuz Selekman, Reşit Çıldam, Murat Tok, Günay Güner, Levent Çakır, Muzaffer Yenen, Osman Han, Mehmet Yağmur, Erol Yeşilyaprak


Konu: "Cahide Sonku- Sami Ayanoğlu- Telat Artemel üçlüsünün yönettiği ilk Vatan ve Namık Kemal filminin (1951), sinema değeri nedir, bilmiyorum ama, o çocukluk yıllarımda büyük bir etkisi olmuştu üzerimde. Sanırım o kuşak için, bu unutulmaz. Bunca yıl sonra bu filmi aynen yapmanın, yeniden yapımların alıp yürüdüğü Türk sineması için garipsenecek bir tarafı yok aslında. Hele bugün, değişmesi gerekli düzen, sömürü, sosyal adalet, gibi sözlerin, iş başında bulunanlarca, o yıllarda, yani 1870'lerrde Namık Kemal'in, vatan, millet, hürriyet, sözlerinin padişah yönetimi üzerinde uyandırdığı dehşete benzer bir korkuyla karşılandığı düşünülürse, böyle bir ela alma, savunabilir bile. Ne var ki, film, anlayış bakımından 1870'lere kıyasla hiç bir yenilik getirmiyor. En ağdalı bir biçimde söylenmiş, vatan, millet, sözleri Namık Kemal ve herkes tarafından tekrarlanıp duruyor, filmin son bölümleri ise vaktiyle Cüneyt Gökçer'in yapamadığı akrobatik numaralarla tipik bir Cüneyt Arkın filmi haline getiriliyor. Bununla birlikte, filmin özenle çekilmiş, özellikle dış sahnelerde ve savaş bölümlerinde belli bir düzeye erişmiş bulunduğunu bertelim." Burçak Evren, “Fatma Girik, İki Ünlü Kadın” 



VATAN BORCU (1969)

Yönetmen: Ümit Utku
Senaryo: Selahattin Burçkin
Görüntü Yönetmeni: Enver Burçkin
Yapım: Kervan Film / Ümit Utku

Oyuncular: Nuri Sesigüzel, Zeynep Aksu, Kuzey Vargın, Nedret Güvenç, Süheyl Eğriboz, Necip Tekçe, İnci Eroğlu, Kayhan Yıldızoğlu, Behçet Nacar, Faik Coşkun, Mahmure Handan, Fatoş Yavuz


Konu: Askerlik yapan bir gençle sevgilisi arasındaki aşk. 

ÜMİT DÜNYASI (1969)

Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo: Safa Önal
Foto Direktörü: Kriton İlyadis
Yapım : Metro Film / Aram Gülyüz

Oyuncular: Sema Özcan, Murat Soydan, Suzan Avcı, Zafer Önen, Mete Mert, Meltem Mete, Hakkı Haktan, Refik Üfler, Nevzat Okçugil, Memduh Ünsal, Muzaffer Yenen,


Konu: Yanlışlıkla aldığı ve içi para dolu bir çanta yüzünden başı derde giren bir adamın öyküsü. 

ÜÇ NAMUS BEKÇİSİ VE HRISANTOS (1969)

Senaryo ve Yönetmen: Kayahan Arıkan
Kamera : Fahri Danışman
Yapım : Akasya Film

Oyuncular: Altan Bozkurt, Hülya Tuğlu, Lami Ateş, Gülgün Erdem, Fazlı Balkan, Faruk Panter, Abdullah Ferah, Mehmet Ali Akpınar, Ferhan Tanseli, Enver Dönmez, Süheyl Eğriboz, Kemal Coşkun

Konu: İstiklal Savaşı sıralarında geçen bir kahramanlık öyküsü,


UYKUSUZ GECELER (1969)

Yönetmen: Orhan Aksoy
Senaryo: Ahmet Üstel (Kerime Nadir’in bir romanından)
Kamera: Mike Rafaelyan
Yapım : Erman Film / Hürrem Erman

Yönetmen Yardımcısı: Erdoğan Avcı, Kurgu: Diamandi Filmeridis, Yapım Sorumlusu: Semih Sezerli, Kamera Asistanı: Muzaffer Turan, Sedat Ülker, Işık Şefi: Rıdvan Varol, Işık Ekibi: Celal Yassıtaş, Mustafa Koçyiğit, Uğur Şimşek, Ses Kayıt: Yorgo İlyadis, Prodüksiyon Ekibi: Adil kıbıcı, Nuri Tuncel, Turgut Kayalan, Set Ekibi: Mustafa Buvan, Mustafa Arda, Ahmet Şenses,

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Cemile), Ediz Hun (Ercüment), Pervin Par (Nevin), Münir Özkul (Tahsin), Muzaffer Tema (Ercüment’in babası) Nedret Güvenç (Ercüment’in annesi), Gülistan Güzey, Figen Han (Necla), Aydın Tezel (gazino patronu), hasan Yıldız (üniversite öğrencisi), Vahit Volkan (fedai), Mehmet Büyükgüngör (öğretmen), Kudret Karadağ (fedai), Hakkı Kıvanç (garson), Zeynep Eren (Nalân), Tanju Sayın (Nesrin), Orhan Çoban (garson), Zeki Sezer Mümtaz)

Konu: Tatil bitmiş. Ercüment’in içi içine sığmıyor. ‘Konservatuarına, arkadaşlarına ve Ona, 4 ay sonra ilk defa göreceği Cemile’ye kavuşacak.’ Genç kız okulun en başarılı öğrencilerinden. ‘Üzüm gibi simsiyah gözler’ ‘O can dayanmaz güler yüzlülüğü’ Henüz bu ilginin pek farkında değil gibi görünüyor.Cemile derslere tam zamanında gelememektedir. Cemile’nin , müzik hocası Mehmet Büyükgüngör “Kızım sen hiçbir zaman vaktinde derse gelmeyecek misin?” diye yakınmakta ve her seferinde de Ercüment’in ‘Vesait meselesi’; ‘Yollar tıkalı’; ‘Derse zaten yeni başlamıştık’ diye gönüllü avukatlığı bir işe yaramaz. İkisi de sınıftan çıkartılır.

Deniz kenarında dolaşmaya çıkan gençler ‘birbirlerini yakından tanıma fırsatını bulurlar’. Ercüment’in bölümü piyano. ‘Cihangir’deki ufak fakat çok rahat bir dairede kiracı’.Babası, Balıkesir’de ve her üzücü haberde yataklara düşen anne.
Genç kızın ailesi Antalya’da. Burada dayısının yanında kalıyor. “Tüccar. Vaziyeti çok iyi. Arabası falan da var.

Balık ekmekli sahne. Ercüment, coşmuş, bir yıl öncesinden söz ediyor; “Seni ilk gördüğüm gün üzerinde kırmızı bir bluz vardı. Sana öyle yakışıyordu ki. Ama bir müddet sonra onu giymez oldun. Buna bayağı üzüldüm. Sene sonuna kadar ‘bir gün mutlaka giyecektir’ diye bekledim.” Biraz sonra bardaktan boşalırcasına yağan yağmur. Cemile’nin canı çay istemiş. Bir pastane yerine delikanlının ‘hemen arka sokaktaki’ evine giderler.

Salona girince şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükleniyoruz. Duvarda genç kızın yağlı boya tablosu asılı. “Modele ihtiyaç yok. Senin yüzünü o kadar iyi biliyorum ki gözlerim kapalı bile çizebilirim.” Üstelik başka resimleri de varmış. “Yanımda olmadığın zaman onlara bakarak seni seyredebilmek imkânını buluyorum.” Dahası piyanodaki nota kâğıdında “Cemile’ye ithaf; Uykusuz Geceler” yazılı.
Günler sonra okul çayında dans ediyorlar. Arkadaşları Nesrin ve özellikle Necla hayretler içinde. Ercüment eskiden bu tip toplantılardan ‘kaçarmış’.

Genç kızın oradan ayrılışı ‘Cinderella’ gibi apar topar. Tek fark Kül Kedisi saat 12 olmadan itmek zorundaydı, Cemile 6’da. O gece her şeyi öğreneceğiz. Ercüment’le ‘dayımın’ dediği gösterişli apartmana kadar gelir. Sonra yan sokaktaki döküntü bir eve yollanıyor. Elbiselerini değiştirip doğru Beyoğlu’ndaki Melek Kervansaray. [Burasını ‘Vesikalı Yarim’de (1968) Şen Saz olarak görmüştük.]

‘Çargâh Sirto’ (Anonim). ‘Tüccar’ dayısı Tahsin aslında saz heyetinde Udi. Çanta, elbise ve pabuç da gazinonun solisti Nimet’ten ödünç alınmış. Emanetleri bıraktıktan sonra, bu kez, koştura koştura Bomonti’deki ‘Neyir Triko’. Yaşlı adamın sözleri; “Zavallı yavrucak, bir yandan sabahlara kadar fabrikada çalışır bir yandan okumaya uğraşır. Harap olup gidiyor.”Anne babası ölünce dayısı yanına almış. Yakındığı tek şey ‘mektepteki durumu’. Kendisini ‘çok zengin bir ailenin kızı olarak’ tanıtmış. “Ercüment… Hakikati öğrenirse belki benden uzaklaşır. Bunu düşünmek bile uykularımı kaçırıyor.”Selim Bey’in telgraf çekerek oğlunu Balıkesir’e çağırmasıyla genç kızın şarkıcılığa başlaması aynı günlerde. Patron Aydın Tezel’le yaptığı ‘münakaşadan sonra’ Nimet işi bırakmış. Müşteriler neredeyse salonu yıkacaklar. Tahsin’in önerisi ile sahneye Cemile çıkar. Yeni adı ‘Yıldız Ateş’.Balıkesir’de ise işler biraz karışık. Ercüment’i uzaktan akraba Nevin’le evlendirmek istiyorlar. Cemile’nin ‘Gazino ve Meyhaneler Bülbülü’ olduğu daha İstanbul’a döndüğü gün yetiştirilir. Neyse ki her şeyi olgunlukla karşılıyor. Asıl fırtına genç kızı ailesiyle tanıttırmaya götürdüğünde kopar. Ama delikanlı evlenmekte kararlı. Engel olmak için Selim Bey’in İstanbul’a gelmesi gerekecektir. Cemile, içinde nişan yüzüğü olan bir veda mektubu bırakıp gider. Karnında Ercüment’in çocuğu Can. 6 yıl sonra. Delikanlı Nevin’le nişanlı Birkaç gün içinde evlenecekler. Belki bir rastlantı ‘Sunar Tiyatro ve Konser Heyeti’ turne için Balıkesir’e gelir. Can’ı gören Nevin her şeyi anlayıp aradan çekiliyor Romanda Ercüment ‘istikbalini eline almış, yaşı otuza dayanmış bir genç’ İstanbul ve Viyana konservatuarları mezunu. Filmden farklı olarak piyano değil keman hocası ve çiftlikleri de Balıkesir değil Bursa’da. Evlenmesi için ısrar eden arkadaşı Şefik’in daveti ile Elazığ’a gidiyor. ‘Eğer kalbi boş ise hem mesleğine hem de seviyesine uygun üç aday’ varmış. Hamra, mandolin; Kevser, piyano çalıyor. Efser de soprano. Fakat kahramanımız ‘acı bir aşkın yaralarını hâlâ taşıyor’. Bu nedenle ‘evlenme konusunda hiçbir tasavvuru yok’. Ama ‘ay ışıklarıyla yıkanan sarı saçlarını ve bir fildişi minyatürü andıran kusursuz profilini’ görünce Hamra ile nişanlanmaya karar verir. Bu plan Perçenç (Akçakiraz) köyüne yaptıkları bir gezi sırasında tuzla buz olacaktır. Yol üzerindeki Kesrik köyünde ‘bütün vücudu adeta taş kesilerek bir çığlık atar’; “Cemile! Benim Cemile’m!” 8 yıl önceki kalp ağrısı. O zamanlar ikisi de konservatuarda öğrenci. “ Cemile, dayısı ile Bankalar’da bir tavan arasında; Ercüment, Tozkoparan’da Madam Siranuş’un pansiyonunda kalıyor. Tahsin, Gelincik Gazinosu’ndaki Saz Heyetinde Kanun ustası. İçmediği gün yok. Genç kızın babası ve kardeşleri Akbaba’da (Beykoz). Derslerinde çok başarılı ama bir müddet sonra ‘meyhane çalgıcılarıyla’ piyano çalmaya başlar. Nedenini şöyle açıklıyor; “Sadece dayım değil anam, babam, kardeşlerim bütün ailem bir Cemile’ye muhtaç. Sonradan kardeşlerinin yatılı okul taksitleri nedeniyle şarkıcılığa başlar. Sahne adı ‘Jale’. Bu arada gazinonun sahibi kemancı Rasih evleneceğini söyleyerek genç kıza sahip olmuş. İlerde bu sözünden dönecektir; “Sevişmek için mutlaka bir kanun boyunduruğuna mı girmek lazım? Ben serbestliğimi hiçbir şeye değişeceklerden değilim .” Cemile, Ercüment’in Bursa’da olduğu bir sırada ‘kalantor bir gençle’ evlenip Anadolu’da bir yere gider.


Kahramanımız belli etmemeye çalışmıştı ama durumu anlayan Hamra, filmdeki Cemile’nin yaptığı gibi nişan yüzüğünü bir mektupla geri verir. Ercüment Tozkoparan’daki odasına döndüğünde sevdiği Onu bekliyordu.. (Yazan: Murat Çelenligil) 



TÜTÜNCÜ KIZI EMİNE (1969)

Yönetmen: Muharrem Gürses
Senaryo: İrfan Sabuncu
Kamera: Cengiz Batuhan
Yapım: Uğural Film / Alaattin Perver

Oyuncular: Nuri Sesigüzel, Birsen Menekşeli, Erol Taş, Ülkü Özen, Kemal Aydan, Sırrı Elitaş, Türkan, Abdullah Ferah, Nusret Özkaya, Enver Dönmez, Suzan Uçaner, Kemal Aydan

Konu: Saf bir köylü kızının, büyük şehirdeki yaşantısı.


TURİST ÖMER ARABİSTAN’DA (1969)

Senaryo ve Yönetmen: Hulki Saner
Kamera: Mengü Yeğin
Yapım: Saner Film / Hulki Saner

Oyuncular: Sadri Alışık (Turist Ömer), Feri Cansel (Nermin), Ferit Şevki (Ferit), Gülgün Erdem (Fikret), Reha Yurdakul (Gazino Müdürü), Yusuf Sezer, Hakkı Kıvanç, Necdet Tosun, Necdet Sezer, Mualla Sürer, Süheyl Eğriboz, Tarık Şimşek, Ekrem Gökkaya, Mehmet Ali Akpınar (Sihirbaz), Hüseyin Salıcı (meyhaneci), Nermin Özses (müşteri), Kudret Karadağ, Muzaffer Civan, Çolpan İlhan, Şarkılar: Belkıs Özener

Konu: "Turist Ömer kendi halinde hiçbir sorumluluk sahibi olmayan, gününü gün eden bir kişidir. Her işe karışır, herkes tarafından istenmemektedir. Pavyonda kumar oynanmaktadır. Kavga çıkar. Pavyon Müdürü Pavyonu ele geçirmek için adamları ayarlar ve Patronu öldürüp, cesedini dışarıya atarlar. Diğer taraftan Pavyona girmek isteyen Turist Ömer’i Bekçi içeri bırakmaz. Hakaret eder, Ferit yanlarına gelir, durumu öğrenir. Ferit Bekçiyi döver ve arka kapıdan girmeyi önerir, giderken Pavyon sahibinin cesedini görürler. Cebindeki defteri alır, Turist Ömer de ceketini çıkartır kendisi giyer ve içeri girerler. Kumar oynarlar, Ferit hile yapan bir adamı döver, çıkarlar bekçi selam durur. Cesedin yanına gelen Ferit ve Turist Ömer’e ateş edilir. Ferit bir Emniyet Amiridir, ama Turist Ömer’e söylemez ve cinayeti çözmek için defterde yazılı adresleri araştırmaya başlar. İlk olarak Pavyonu arar ve müdür kendisini almak için bir bayan gönderir, Ferit Pavyona gider. Müdür tekerlekli sandalyede oturmaktadır. Orada bulunan Sihirbazın şüpheli hareketleri dikkatini çeker ve yarım bir tablo görür. Müdür adamları Ferit’i öldürmeye çalışır ama Ferit haklarından gelir. Ferit İhsan’dan şüphelenir, ofisine gider. Arkası dönük koltuktadır. Ferit koltuğu çevirdiğinde İhsan’ı öldürülmüş görür. Cebinde Mısır’a uçak bileti vardır. Biletleri alır. Ferit, Turist Ömer ile Mısır’a gelir. Araştırmalarına orada yapacaklardır. Ferit aynı zamanda çapkındır da, Turist Ömer ona isim listesinden Klopatra’ya gitmek istediğini söyler Ferit de Fikret isminde birine gidecektir. Klopatra yaşlı bir kadındır. Fikret ise genç ve güzel bir bayandır. Ferit Fikret’i bulur konuşurlar ve sevişirler. Turist Ömer sokaklarda adres arar, çöllere düşer, sonunda Klopatra’nın yerini bulur. Klopatra’yı görünce çığlık atar, çünkü Klopatra yaşlı ve çirkin bir kadındır. Turist Ömer oradan kaçar. Ferit gece kulübünde bir dansözle konuşur, ölen Pavyon sahibinin sevgilisidir. Adamlar gelir Ferit""e saldırır. Ferit hepsini döver. Kız evinin adresini verir. Ferit eve geldiğinde kızı vurulmuş olarak bulur. Bu arada Turist Ömer’e adamın biri Ferit’e verilmek üzere bir paket verir. Pakette saatli bomba vardır.

Ferit eve gelmiştir, bir şeyler arar ve orada pavyonda gördüğü tablonun yarısını görür. Bir sesler duyar ve ışığı kapatır saklanır. Gelen Turist Ömer dir karanlıkta başkası zannederek dövmeye başlar. Ferit ışığı yaktığında Turist Ömer’i görünce şaşırır. Turist Ömer elindeki paketi verir. Ferit inceler sesler duyunca paketi dışarı atar ve bomba patlar. Ferit ile Turist Ömer İstanbul’a gelirler. Pavyona gidip diğer resme bakmak ister Sihirbaz bırakmaz ve dövüşürler. Ferit konuşturacakken uzaktan biri ateş eder Sihirbaz ölür. İşlerine devam etmek için Sihirbazın ölmediğini göstermek için Ferit Sihirbazın kıyafetlerini giyer ve pavyona gösteriye gider, gösteri yapar ve odasına gider. Ferit yatağına yatıyormuş gibi süs verir ve gizlenir. Müdür tekerlekli sandalyeden kalkar ve yürür merdivenlerden çıkar Ferit’in odasına gelir. Yatağa ateş edecekken, Ferit ışığı yakar ve Müdüre silahını doğrultur. Müdür eğer kısa sürede aşağıya inmezse adamlarının Şarkıcıyı öldüreceklerini söyler. Ferit elinde silah Müdür önde aşağıya inerler. Şarkıcıyı dinlerler, Ferit kargaşa yaratmak için yan masada oturan bayana çerez atar. Bayan sinirlenir, Müdürün attığını düşünerek ona saldırır. Ferit kargaşadan faydalanarak adamları dövmeye başlar. Müdürü de etkisiz hale getirir. Filmin sonunda Turist Ömer sahilde dolaşır. Polisler gelir Turist Ömer sen misin diye sorarlar, bizimle karakola geleceksin diye ısrar ederler. Turist Ömer neden geleceğini sorar. Bu arada Ferit ve Şarkıcı gelirler. Polislerin hepsi selam durur. Tursit Ömer durumu anlar. O da kendi selamın verir. Ferit ve Şarkıcı giderler." 



TEL ÖRGÜ (1969)

Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo : Sadık Şendil
Kamera: Ali Uğur
Yapım : Hisar Film / Özdemir Birsel

Sesleri Alan: Lemi Kâmil, Laboratuar Şefi: Semih Peköz, Yardımcısı: İbrahim Güzel, Montaj: İsmail Kalkan, Senkron: Adrine Muradyan, Negatif Montaj: Ali Berkan, Reji Asistanı: Fikret Tınaz, Kamera: Güngör Tetiker, Prodüksiyon Asistanı: Eşref Yenikapı, Prodüksiyon Amiri: Stavro Yuanidis, Nevzat Altındal (Ses Film stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir)

Oyuncular : Ayhan Işık, Zeynep Aksu, Reha Yurdakul, Hüseyin Baradan, Hulusi Kentmen, Kazım Kartal, Mine Sun, Avni Dilligil, Mualla Sürer, Hüseyin Zan, Zeki Tüney, Nezihe Güler: Cihat Alpan, Cengiz Kızıltuğ, Küçük Yıldız: Hakan Seçilmiş


Konu: Bulgar zulmünden kaçan Türklerinin öyküsü.. Kaçmaya karar veren Ayhan, Zeynep, Avni baba huduttan kaçmak için Kocabıyık Hüseyin’i tutarlar ama Hüseyin’in Zeynep’te gözü vardır, sınırdan kaçarken Bulgar devriyesine haber verip, Ayhan’ı ağır şekilde yaralayıp, Zeynep’i, Avni babayı Türkiye’ye kaçırır.. Taş ocaklarında esir hayatı yaşayan Ayhan’ın tek gayesi Türkiye’ye kaçmaktır