Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Duygu Sarıoğlu
Kamera: Gani Turanlı
Yapım: Uğur Film/Memduh Ün
Kurgu: Özdemir Arıtan,
Renklendirme: Recai Karataş, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican
Afşar, Işık Şefi: Erol Batıbeki, Ömer Benerli,
(Acar Film renkli Laboratuarında hazırlanmış ve
seslendirilmiştir.)
Oyuncular:
Fatma Girik, Cüneyt Arkın, Aytaç Arman,
Reha Yurdakul, Aynur Aydan, Yeşim Tan, Kazım kartal, Kenan Karagöz, Muzaffer
Onan, Yusuf Çağatay, Erol Alkaya, Kezban Karagöz, Muzaffer Civan, Metin Pişkin
Konu: Çavuşoğlu ve Hıdıroğlu aileleri arasında
uzun zamandır süren bir kan davası vardır. Yıllarca birçok can alınmıştır.
Çavuşoğulları'ndan Murat (C. Arkın) çocukken ayrıldığı köye yıllar sonra,
fırtınalı ve karlı bir günde doktor olarak geri döner. Kan davasından haberi
olmadan Hıdır Ağa'nın (R.Yurdakul) kız Nazlı'ya (F. Girik) aşık olur. Fakat
gerçek ortaya çıkınca Nazlı da ondan kaçar. Murat'ın tek amacı; bu anlamsız
kavgaya son vermek ve Nazlı'ya kavuşmaktır. Ama hep engeller vardır. En başta
amcaoğlu ve kan davası sürdüren Rüstem (K. Kartal) olmak üzere herkes Murat'ın
bu fikri karşısında dikilirler. iki sevgili bu iş için uğraş verirler ve
aşklarını da sürdürürler. Nazlı Murat'tan hamiledir ve gerçeği ondan saklar.
Rüstem Hıdır Ağa'yı öldürür. Fakat yanlarında kalan Nermin'in (A. Aydan) Hıdır
Ağa'ya verdiği söze uyması ve "babanı Murat öldürdü" demesi Nazlı
için ağır bir darbe olur. Nazlı kısa süre sonra Doğan adını verdiği oğlu ve
Nermin ile İstanbul'a yerleşir. Murat bütün olanlardan habersizdir. Yıllar
sonra Doğan'da (A.Arman) doktor olmak üzeredir ve Leyla (Y.Tan) adlı bir kızı
sevmektedir. Fakat Leyla'nın babası, kızını, babası belirsiz birine vermek
istemez. Nazlı ve Nermin, yıllarca sakladıkları sırrı dökerler ama Nermin'in
verdiği söze uyarak. Bu kez de oğlan, babasına kinlenir. Dr. Murat ise o sırada
Burdur'da meydana gelen depremde çalışmaktadır. Okul tatilinde Doğan'da gönüllü
olarak oraya gider. Orada herkesin çok sevdiği Dr. Murat'la tanışır. Murat
gerçekleri açıklamaz. Oğlu olduğunu yıllar sonra öğrenir ama söylemez. Doğan
İstanbul'a dönünce arkadaşına telefon açıp Leyla'yı oğluna ister. Doğan
habersizdir. Nişan günü eve geldiğinde gerçeği öğrenecek hatta onu vurmaya
kalkacaktır. Bunu yapamaz ama Nazlı, Murat'ı vurur. Nermin gerçeği açıklayınca
Murat'a koşarlar ama ... “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik” ”
Memduh Ün Anlatıyor:
Süreyya Duru'nun 1966
yılında yapmış olduğu, çok hasılat getirmiş bir film olan Cüneyt Arkın'ın
oynadığı Damgalı Adam filminin renkli olarak ikinci çevrimi bu. Filme konu olan
roman Norveçli bir yazarındı. Gemicilikle ilgiliydi. Düşman ailelerin kızı ve
oğlu arasında geçiyordu olaylar. Bitmez tükenmez Romeo Jülyet çeşitlemelerinden
biriydi. Erkek kızla yatıyor, sonra gemisiyle uzun seferlere çıkıyor, seneler
geçiyor, ama dönmüyordu; hamile kalan kadın terk edildiğine inanıyor, doğurduğu
oğlan çocuğunu babasına düşman yetiştiriyordu. Delikanlı yıllar geçtikçe o
kadar kinleniyordu ki, babasını bulduğu zaman öldürmeyi hayal ediyordu
kafasında.
Filmi bugün yeniden
izlediğimde, iç içe iki film duygusu verdi bana. Birinci yandaki üslup, ikinci
yanda tamamen kayboluyor, Senaryo cidden kötü; zaman aşamaları, yadırgatacak
kadar sert, tempo da ikinci yarıda düşüyor.Final sahnesini biraz kestiğimi
hatırlıyorum. Cüneyt kendisini oğluna vurdurtmak için senin anan oynaktı
diyordu; çıkartmıştım bunu kopyalardan. Geriye dönüşler de çok gerekli gelmedi
bana şimdi izlerken. Aytaç Arman'ın nişanlısıyla dans ederken, özellikle de
Fatma'nın kendini hayal ettiği geriye dönüş çok kötüydü. Oysa Aytaç ile kız
dönerken dans edenler Fatma ile Cüneyt haline gelip sonra tekrar Aytaç ile
Yeşim Tan'a dönüşse çok daha iyi olurmuş.
Fatma'yla
Cüneyt'in arasındaki aşkın bir olgunlaşma zamanı da iyi çözülememiş. Filmi 30
gün civarında çektim. Yağmur ve fırtınalı sahnelerden bazılarını,
Büyükdere'deki Bilezikçi çiftliğinde görüntüledim derelerin, dağların, taşların
gözüktüğü sahneleriyse Antalya'da. Dahili sahnelerin bir bölümü dekorda, bir
bölümü de Orhan Günşiray'ın kayınvalidesinin Yeniköy'deki Filmi çok zor
koşullarda tamamladık. Hava açıktı belki, ama soğuk bayağı ısırıyordu.
Fatma'nın öldürülme korkusuyla kaçtığı ve dereyi, zorlukla geçip kıyıya çıktığı
sahnede soğuktan elleri tutmaz olmuştu. Morarmış ve uyuşmuştu, ama inatla hala
iyi oynayamadığını, yeniden .ekmemizi istiyordu. İyi oynadın desek de dinlemedi
bizi, o kıyamette bir daha girdi dereye. Çekim sonrasında Fatma'yı nasıl
ısıttığımızı hatırlamıyorum. “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor” Vadullah Taş ”