Araştıran ve Derleyen: Yalçın ÖZGÜL 2024 Şubat ayı sonuna kadar Blog'a aktarılan film sayısı 7642 adet olmuştur. Film aktarımı devam ediyor.
18 Şubat 2018 Pazar
ÖLDÜREN TAKİP (1972)
Senaryo ve Yönetmen: Feridun
Kete
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: Kımız Film / Feridun
Kete
Oyuncular:
Yıldırım Gencer, Piraye uzun, Baki
Tamer, Yaşar Güçlü, Tevfik Şen
Konu: Hapisten çıkınca intikam almak için iz
süren bir adamın öyküsü.
ÖLDÜREN ŞARKI (1972)
Senaryo ve Yönetmen: Oğuz Gözen
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Süper Film / Halil Dilmen
Oyuncular: Dursun Salkım, Safiye Yankı,
Sami Tunç, Erol Taş, Şule Çakın, Altan Günbay, Baki Tamer, Feridun Çölgeçen
Konu: Kabadayılar dünyasında
önemli bir yere gelen bir şarkıcı gençle, fakir bir kızın öyküsü.
Not: Film ticari başarı açısından vasattan
öteye gidememiş olup, negatifleri de kayıplar listesindedir
ÖLDÜREN ÖRÜMCEK / Üç Tatlı Bela (1972)
Senaryo ve Yönetmen: Selahattin Hiçdurmaz
Foto Direktörü: Selahattin Hiçdurmaz
Yapım: Sakarya Film / Selahattin Hiçdurmaz
Teknik Yönetmen: Necdet Tok,
Oyuncular: Yaşar Güçlü, Gülgün Erdem,
Okan Demir, Danyal Topatan, Feridun Çölgeçen
Konu: Köyden İstanbul'a gelen iki
kardeşin öyküsü.
ÖLDÜREN DARBE /KARATE (1972)
Senaryo ve Yönetmen: Cevat
Okçugil
Kamera: Şener Işık, Tuncay
Ural
Yapım: Alev Film
Oyuncular:
Gülgün Erdem, Çetin Dağlar, Turgut
Özatay, Tijen Doray, Ali Ekdal, Talat Gözbak, Sadettin Düzgün, Nesrin Nur,
Lütfi Engin, Oktay Yavuz, Hakkı Kurt, Cemal Ertokuş
Konu: Karatecinin öyküsü
ÖFKE (1972)
Senaryo ve Yönetmen: Naki
Yurter
Kamera: Muzaffer Turan
Yapım: Hülya Film / Naki
Yurter
Oyuncular:
Levent Çakır, Tijen Doray, Oktay Yavuz,
Ayşin Atav, Doğan Tamer, İhsan Bayraktar, Kazım Kartal, Nur Ay, Yusuf Sezer,
Yasemin Aksu, Lütfi Engin, Mustafa Doğan, Mehmet Yağmur, Abidin Görsev, Küçük
Yıldız: Harika
Konu: Abisini ve yengesini öldüren iş
ortağından intikam alan bir gencin öyküsü.
OĞLUM (1972)
Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo: Ahmet Üstel
Kamera: Kriton İlyadis
Yapım: Melek Film / Şahan
Haki
Oyuncular:
Ayhan Işık, Feri Cansel, Fatma Belgen,
Aytaç Arman, Altan Günbay, Suphi Tekniker, Cemil Can Bıçakçı, Ekrem Gökkaya,
Ahmet Turgutlu, Necdet Kökeş, Hasan Ceylan, İlknur Işık,
Konu: Hayat kadınına aşık olan oğlunu
kurtarmaya çalışırken kendisi aşık olan yarış atları yetiştiricisi bir babanın
hikayesi
OCAK SÖNDÜRENLER (1972)
Senaryo ve Yönetmen: Hidayet
Pelit
Kamera: Paşa Gündoğdu
Yapım: Pelit Film / Hidayet
Pelit
Oyuncular:
Melek Görgün, Müfit Noyan, Atilla Ergün,
Ateş Osman, Yeşim Yükselen, Nesrin Kaptan, Bülent Aydın, Hakan Bahadır. Zeyno
Çilem, Hidayet Pelit, Ayten Aykan,
Konu: İntihar etmek isteyen bir genç kız ve
onu kurtarana bir adamın öyküsü.
O AĞACIN ALTINDA (1972)
Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Sadık Şendil
Foto Direktörü: Paşa Gündoğdu
Müzik Direktörü: Metin Bükey
Yapım: Hisar Film / Özdemir
Birsel
Set
Ekibi: Arif Yalabık, Ali Öğer, Hasan Barutçular,
Prodüksüyon Asistanı: Mehmet Gülver, Kamera Asistanı: Soner Saygılı,
Işıklar: Funda Işık Servisi, Şef: İsmet Yurtçu, Abdurrahman Baştuğ, Jenerik:
Refik Onubil, Renk Uzmanı: Turgut Ören, Sesleri Alan: Marko
Buduris, Faruk Özer, Montaj Senkron: Aleko Aleksandru, Negatif
Montaj: Hüsamettin Üren, Müzik Direktörü: Çetin Bükey, Şarkılar: Belkıs
Özener, Eyüp Uyanıkoğlu,
Ören Stüdyosunda hazırlanmış, Yıldız Stüdyosunda
seslendirilmiştir
Oyuncular:
İzzet Günay, Mine Mutlu, Adnan Şenses,
Münir Özkul, Halit Akçatepe, Hulusi Kentmen, Sevinç Pekin, Handan Adalı, Renan
Fosforoğlu, Sedat Demir, Faik Coşkun, Maritza, Arif Eriş, Muammer Gözalan,
Mehmet Yağmur, Nurettin Kaygısız, Niyazi Gökdere, Niyazi Başak, Hamza Abimiz,
Konu: Yoksul bir çevreye giren bir milyoner gencin aşk öyküsü.
NAMUS KURŞUNU (1972)
Foto Direktörü: Suat Kapkı
Yapım: Osmanlı Film/ Mehmet Karahafız, Hasan Çakır
Oyuncular: Tugay Toksöz, Ceyda Karahan,
Necdet Çağlar, Mine Sun, Kadri Ögelman, Ali Seyhan, Yusuf Sezer, Nermin Özses,
Sibel Güç, Asuman Arsan, Erol Yeşilyaprak
Konu: Namus uğruna savaş veren bir
gencin maceralı öyküsü.
NAMUS (1972)
Foto Direktörü: Cahit
Engin
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Uğur Film / Memduh
Ün
.
Sesleri Alan: Tuncer
Aydınoğlu, Bican Avşar, İsmail Karataş, Montaj: Özdemir Arıtan,
Lanboratuar: Recai Karataş, Prodüksiyon Müdürü: Adnan Uygur, Prodüksiyon
Amiri: Sabri Aslankara, Ar Direktör: Güven Öktem, Set Amiri: Erdil
Demirbağ, Set Ekibi: İlyas Kürtün, Necmettin Çobanoğlu, Mehmet Aslan. Reji
Asistanı: Namık Karakılıç, Fatoş Oran, Kamera Asistanı: Ali Güven,
Işık Direktörü: Aslan Yıldız (Acar Renkli Laboratuarında hazırlanmış ve
seslendirilmiştir)
Oyuncular:
Fatma Girik, Önder Somer, Reha Yurdakul,
Perihan Savaş, Atıf Kaptan, Tanju Şarman, Mine Soley, Ahmet Turgutlu, İlknur
Taçbaş, Kenan Karagöz, Renan Fosforoğlu, Faik Coşkun
Konu: Milyoner çiftlik sahibi Kemal beyin
(A.Kaptan) İstanbul'da yaşayan Orhan (Ö. Somer) adında şımarık bir oğlu vardır.
Baba parasıyla gününü gün eden Orhan günün birinde baba zoruyla çiftliğe gelince,
kahya Ali ağanın (R.Yurdakul) kızları Zeynep (F. Girik) ve Ayşe'ye (P.Savaş)
göz koyar. Ayşe çiftlikten Murat (T. Şarman) ile sözlü olduğu için daha çok
Zeynep ile ilgilenecektir Orhan. Orhan kısa zamanda Zeynep'i iğfal edecek ve
İstanbul'a dönecektir. Zeynep hamiledir ve namusuna düşkün bir adam olan
babasına nasıl anlatacağını bilememektedir. Bir gün Kemal bey hastalanınca
onunla beraber Zeynep'te İstanbul'a gelir. Kemal bey tüm gerçeği öğrenince
oğluyla Zeynep'i evlendirmek ister fakat geçirdiği kalp krizi sonucu ölür.
Orhan yine eski hovarda hayatına dönmüştür. Zeynep'i de başından atmış ve genç
kadının pavyona düşmesine neden olmuştur. Ali usta kızının kötü olduğunu
duyunca İstanbul'a gelir. Fakat Orhan ve Zeynep hemen sahte bir düğün yaparak
onu aldatmaya çalışırlar ama başaramazlar. Zeynep babasıyla beraber çiftliğe
döner. Bu arada kız kardeşi Ayşe Murat ile evlenmiş ve hamile kalmıştır.
İstanbul'da hovardalık yapan Orhan çiftlik dışında tüm servetini kaybettiği
için geri dönmüştür. Bu sefer de gözünü Ayşe'ye dikmiştir tam tecavüz edecekken
Zeynep tarafından öldürülecektir. “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”
Duygu Sağıroğlu'nun "Namus"u, kendini
meydana getiren öğelerin tümünü birden aşarak, göründüğünden çok daha önemli
bir film olup çıkıyor.. Öncelikle Sağıroğlu, filmini anlatırken sağlam bir
sinema dilini oluşturmayı bilmiş ...
Örneğin Türk sinemasının
genellikle dikkatsiz olduğu kurguda Sağıroğlu, çeşitli planlar arasında,
hikayenin dramatik örgüsüne uygun kusursuza yakın bir bağıntı kurmuş ... Bu
anlatım, zaman zaman belli bir estetik araştırmasına da uzanan sürekli bir
gerilim yaratıyor filmde... Bu durumda, anlatılanların yüz bininci kez
seyirciye sunulan pespaye melodram kalıplarına tıpatıp uygunluğu, tiplemenin
klişeleşmişliği, iyilerin kar beyazlığındaki saflığı yanında kötülerin sapına
dek, canavarlığa uzanan anlamsız nedeni açıklanmayan) kötülükleri, (bunun tek
istisnası, altın yürekli pavyon kızıdır), yerli bir konuda sırıtan "God
father" aşırması müzik gibi öğelerin artık bir anlamı kalmıyor. Değil mi
ki Sağıroğlu Orhan'ın (Önder Somer) sonda Zeynep (Fatma Girik) tarafından
vahşice öldürüldüğü sahnede, seyircisini, bu öldürmeyi onaylama çığlıklarıyla
ayağa kaldırabiliyor, "Namus" amacına ermiş bir filmdir ve kuşkusuz
iyi de iş yapacaktır ... Ama salt "amaç-sonuç" bağıntısı çerçevesinde
ve salt sinema dili açısından ele alındığında ilginç olan film, bunun dışında
da önemli bir yan taşıyor. Sağıroğlu'nun yaptığı, sonuç olarak, sınıfsallığı
apaçık meydanda olan, seyircisine (amaçladığı seyirciye) sınıf bilincini kesin
ve katı biçimde duyuran bir filmdir. Sağıroğlu'nun aralarında olduğu
"Ulusal sinemacılar" istedikleri kadar "Türk toplumunda sınıf
yoktur" diye dursunlar, Sağıroğlu, ya onları düşüncesinde olduğu için
bilinçsiz şekilde, veya onlara tam olarak katılmadığı için bilinçli şekilde
pekala sınıfsal bir içeriği olan bir film yapmıştır. Bu içerik, gerçi pek
grotesk biçimde yapılmaktadır, Anadolu köylüsü tümüyle Ali Ağa ve iki kızı
saflığında olmadığı gibi, (Kemal Tahir ve Necati Cumalı okumak yeterlidir)
şehirli de elbette ki Orhan beyin çevresi değildir: Olayların ve kişilerin
ortaya en bayağı, kaba ve gerçek dışı hatlarıyla konmuş olması, her ne kadar
aydın gözüyle Namusu bayağı bir melodram çizgisine indiriyorsa da filmi amaçladığı
seyirci açısından önemli ve etkileyici bir film yapmaktadır... Böylece Namus,
kuşkusuz yönetmenini de aşarak ve belki de ona rağmen "sınıfsal" bir
film olmaktadır ve bu tür filmler aşağılansa da, küçümsense de, bu işlevi kendi
çaplarında yerine getirebildikleri ölçüde, diyalektik gelişimin paralelindeki
kendilerine özgü yeri alacaklardır ... “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut
Yılları” syf, 72 ”
MÜTHİŞ DARBE (1972)
Senaryo ve Yönetmen: Yunus Yılmaz
Kamera: Selahattin Hiçdurmaz
Yapım: Sakarya Film / Selahattin Hiçdurmaz
Oyuncular: Yaşar Güçlü, Gülgün Erdem,
Danyal Topatan, Kazım Kartal, Enver Dönmez, Özcan Bilge
Konu: Sapık bir katilin öyküsü
MUSTAFAM “ELİF İLE MUSTAFA” (1972)
Senaryo: İlhan Engin
Foto Direktörü Rafet Şiriner
Yapım: Pesen Film / Nevzat Pesen
Işık Şefi: Mazhar Işık (Ender Işık Servisi), Prodüksiyon
Amiri: Yavuz Işıklar, Reji Asistanları: Aldoğan Işıklar, Gül
Kurtulan, Kamera Asistanı: Taci Saraç, Renk Uzmanı: Mengü Yeğin, Laboratuar:
Hasan Örnek, Abdullah Akdeniz, Selâhaddin Kaya, Cihat Demir, Adil Yılmaz, Montaj–
Senkron: İsmail kalkan, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, (Saner Film renkli laboratuarında
hazırlanmış, Süperfon’da seslendirilmiştir=
Oyuncular: Yıldıray Çınar, Esen
Püsküllü, Erol Taş, Reha Yurdakul, Erol Keskin, Leman Akçatepe, Osman Alyanak,
Hikmet Taşdemir, Zeki Tüney, Cemil Cem, Bıçakçı, Ufuk Sönmez, Salih Vatansever,
Asuman Kızıltan, İbrahim Kurt, Kamer Baba, Küçük Yıldız: Bülent Seferoğlu,
Konu: Güzel sesi olan kasabalı bir
gencin öyküsü
MURAT İLE NAZLI (1972)
Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Duygu Sarıoğlu
Kamera: Gani Turanlı
Yapım: Uğur Film/Memduh Ün
Kurgu: Özdemir Arıtan,
Renklendirme: Recai Karataş, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican
Afşar, Işık Şefi: Erol Batıbeki, Ömer Benerli,
(Acar Film renkli Laboratuarında hazırlanmış ve
seslendirilmiştir.)
Oyuncular:
Fatma Girik, Cüneyt Arkın, Aytaç Arman,
Reha Yurdakul, Aynur Aydan, Yeşim Tan, Kazım kartal, Kenan Karagöz, Muzaffer
Onan, Yusuf Çağatay, Erol Alkaya, Kezban Karagöz, Muzaffer Civan, Metin Pişkin
Konu: Çavuşoğlu ve Hıdıroğlu aileleri arasında
uzun zamandır süren bir kan davası vardır. Yıllarca birçok can alınmıştır.
Çavuşoğulları'ndan Murat (C. Arkın) çocukken ayrıldığı köye yıllar sonra,
fırtınalı ve karlı bir günde doktor olarak geri döner. Kan davasından haberi
olmadan Hıdır Ağa'nın (R.Yurdakul) kız Nazlı'ya (F. Girik) aşık olur. Fakat
gerçek ortaya çıkınca Nazlı da ondan kaçar. Murat'ın tek amacı; bu anlamsız
kavgaya son vermek ve Nazlı'ya kavuşmaktır. Ama hep engeller vardır. En başta
amcaoğlu ve kan davası sürdüren Rüstem (K. Kartal) olmak üzere herkes Murat'ın
bu fikri karşısında dikilirler. iki sevgili bu iş için uğraş verirler ve
aşklarını da sürdürürler. Nazlı Murat'tan hamiledir ve gerçeği ondan saklar.
Rüstem Hıdır Ağa'yı öldürür. Fakat yanlarında kalan Nermin'in (A. Aydan) Hıdır
Ağa'ya verdiği söze uyması ve "babanı Murat öldürdü" demesi Nazlı
için ağır bir darbe olur. Nazlı kısa süre sonra Doğan adını verdiği oğlu ve
Nermin ile İstanbul'a yerleşir. Murat bütün olanlardan habersizdir. Yıllar
sonra Doğan'da (A.Arman) doktor olmak üzeredir ve Leyla (Y.Tan) adlı bir kızı
sevmektedir. Fakat Leyla'nın babası, kızını, babası belirsiz birine vermek
istemez. Nazlı ve Nermin, yıllarca sakladıkları sırrı dökerler ama Nermin'in
verdiği söze uyarak. Bu kez de oğlan, babasına kinlenir. Dr. Murat ise o sırada
Burdur'da meydana gelen depremde çalışmaktadır. Okul tatilinde Doğan'da gönüllü
olarak oraya gider. Orada herkesin çok sevdiği Dr. Murat'la tanışır. Murat
gerçekleri açıklamaz. Oğlu olduğunu yıllar sonra öğrenir ama söylemez. Doğan
İstanbul'a dönünce arkadaşına telefon açıp Leyla'yı oğluna ister. Doğan
habersizdir. Nişan günü eve geldiğinde gerçeği öğrenecek hatta onu vurmaya
kalkacaktır. Bunu yapamaz ama Nazlı, Murat'ı vurur. Nermin gerçeği açıklayınca
Murat'a koşarlar ama ... “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik” ”
Memduh Ün Anlatıyor:
Süreyya Duru'nun 1966
yılında yapmış olduğu, çok hasılat getirmiş bir film olan Cüneyt Arkın'ın
oynadığı Damgalı Adam filminin renkli olarak ikinci çevrimi bu. Filme konu olan
roman Norveçli bir yazarındı. Gemicilikle ilgiliydi. Düşman ailelerin kızı ve
oğlu arasında geçiyordu olaylar. Bitmez tükenmez Romeo Jülyet çeşitlemelerinden
biriydi. Erkek kızla yatıyor, sonra gemisiyle uzun seferlere çıkıyor, seneler
geçiyor, ama dönmüyordu; hamile kalan kadın terk edildiğine inanıyor, doğurduğu
oğlan çocuğunu babasına düşman yetiştiriyordu. Delikanlı yıllar geçtikçe o
kadar kinleniyordu ki, babasını bulduğu zaman öldürmeyi hayal ediyordu
kafasında.
Filmi bugün yeniden
izlediğimde, iç içe iki film duygusu verdi bana. Birinci yandaki üslup, ikinci
yanda tamamen kayboluyor, Senaryo cidden kötü; zaman aşamaları, yadırgatacak
kadar sert, tempo da ikinci yarıda düşüyor.Final sahnesini biraz kestiğimi
hatırlıyorum. Cüneyt kendisini oğluna vurdurtmak için senin anan oynaktı
diyordu; çıkartmıştım bunu kopyalardan. Geriye dönüşler de çok gerekli gelmedi
bana şimdi izlerken. Aytaç Arman'ın nişanlısıyla dans ederken, özellikle de
Fatma'nın kendini hayal ettiği geriye dönüş çok kötüydü. Oysa Aytaç ile kız
dönerken dans edenler Fatma ile Cüneyt haline gelip sonra tekrar Aytaç ile
Yeşim Tan'a dönüşse çok daha iyi olurmuş.
Fatma'yla
Cüneyt'in arasındaki aşkın bir olgunlaşma zamanı da iyi çözülememiş. Filmi 30
gün civarında çektim. Yağmur ve fırtınalı sahnelerden bazılarını,
Büyükdere'deki Bilezikçi çiftliğinde görüntüledim derelerin, dağların, taşların
gözüktüğü sahneleriyse Antalya'da. Dahili sahnelerin bir bölümü dekorda, bir
bölümü de Orhan Günşiray'ın kayınvalidesinin Yeniköy'deki Filmi çok zor
koşullarda tamamladık. Hava açıktı belki, ama soğuk bayağı ısırıyordu.
Fatma'nın öldürülme korkusuyla kaçtığı ve dereyi, zorlukla geçip kıyıya çıktığı
sahnede soğuktan elleri tutmaz olmuştu. Morarmış ve uyuşmuştu, ama inatla hala
iyi oynayamadığını, yeniden .ekmemizi istiyordu. İyi oynadın desek de dinlemedi
bizi, o kıyamette bir daha girdi dereye. Çekim sonrasında Fatma'yı nasıl
ısıttığımızı hatırlamıyorum. “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor” Vadullah Taş ”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)