Yönetmen: Necat
Okçugil
Senaryo: Safa Önal
Foto Direktörü: Nedim
Akanlar
Yapım: İstanbul Ticaret
/Nejat Okçugil Ender Işık Servisi, Şef: Aydın Yurderi, Jenerik Refik
Onubil, Reji Asistranı: Nilgün Karagüler, Kamera Asistanı: Himmet
Arı, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Montaj Şefi: Özdemir Arıtan,
(Acar Film Renkli laboratuarında hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)
Oyuncular:
Sadri Alışık, Freri Cansel, Muzaffer
Tema, Benan Öz, Kayhan Yıldızoğlu, Mualla Sürer, Ali Ekdal, Nubar Terziyan,
Renan Fosforoğlu, Kudret Karadağ, Özden Sayın, Oktay Yavuz, Osman Han, Rıza
Genç, Ekrem Dümer, Cemal Ertokuş , Ali Demir, Naci Fidan, Semih Gürbüz, Cevat
Uz, Meziyet Nakkaş, Nermin Özses, Zeki Sezer,
►‘Ambarlı
Köyünden Balıkçı Osman. Ayaklarında bazen lastik çizme bazen arkasına basılı
pabuçlar. Üzerinde soba borusu gibi pantolon. Belde ucu sarkık kuşak. Yaka
bağır açık gömlek (Sadri Alışık, keşke, sağ bileğindeki altın künyeyi
çıkarsaydı). Bazen de çok ‘lüks’ gözüken yağmurluk. Ama içinde, o yıllar için
‘lüks’ olmayan ‘umut’. Sevgilisi ‘ve de aynı zamanda’ Zücaciyeci Sabri’nin kızı
Mualla’yı tren raylarının oraya gezmeye götürdüğü bir gün şunları anlatmıştı;
“..Bütün dava bir kayıkta. Bir kayık satın aldım mı tamamdır. Kira kayığıyla
balıkçılık pek fazla kâr bırakmıyor son günlerde..Bin iki yüz lira istiyorlar.
Benimse ancak 130 lira birikmişim var. Ama üzülme be Konca Mualla, bin iki yüz
lira dediğin para sayılmaz bizler için. Biriktirmesi bir sene bile sürmez. Hem
kendim balık tutacağım hem de saati 2 buçuk liradan kiraya vereceğim..Yevmiye
kazancım 50 lirayı buldu mu dayanacağım babanın kapısına ‘pek muhterem
Zücaciyeci (o, ‘züccaciyeci’ diyor) Sabri bey abimiz Allah’ın emri ve de
peygamberin kavliyle kızınız Mualla’nın desti izdivacına talibim’ diyeceğim.” Tuttuğu
balıkları mahalledeki Fethullah abisine satıyor. Arada bir de, arkadaşlarıyla
deniz kenarındaki Akıncı Gazinosunda kafa çekiyorlar. Evlere şenlik, her an
öfkeli (adını öğrenmediğimiz) bir anası ve bir de varsıl mı varsıl (Osman
bilmiyor ama kaçakçı) üvey abisi var. Sustuğunu görmediğimiz anne, filmin
sonlarına doğru Meral’e “Ben rahmetli iki kocamı da el pençe divan durdurmuş,
ağızlarına gözlerine kilit vurdurmuş kadınım. Sen kim oluyorsun a çöplük
civcivi” diyor. Kayık için gerekli parayı ‘borç olarak’ alacağı umuduyla
gittiği Zekeriya’nın evinde pek hoş karşılanmaz.
Osman; “Çok iyiyim de
abiciğim, benim ayrıca bir maruzatım var. Demek istiyorum ki yani her sabah
vakti 20 lira kayık kirası dokunuyor biraz. Bizim Tacettin Abi ile konuştum,
birkaç tane teknesi vardır, dedi ki ‘oğlum bin iki yüz elli lirayı peşin bastır
hangi tekneyi istersen al git’ dedi yani bana. Bilmem..”
Abisinin “Bu aralar elim pek
sıkışık. 5–6 işe yüz binlerce lira yatırdım… Kazık kadar adamsın. Borçla,
harçla, ianeyle yaşama artık. Çalış para kazan” ve yengesinin “Evimize bir defa
da para istemek için gelme” sözlerinden sonra süklüm püklüm oradan ayrılır.İ
şler bir kez ters gitmeye görsün. “Sana meyveli bir gazoz, pudra şekerli bir
muhallebi ikramı en birinci vazifemdir” dediği Muallasının başka biriyle
evleneceğini de Fethullah’dan duyar. Oysa Sabri için ‘ilerde aileye girince
daha da samimi olaraktan kendisiyle kadeh bile tokuşturacağını’ söylüyordu
Osman; “Evleniyor muymuş?”
Fethullah; “Duymadın mı?”
Osman; “En geç benim gibiler duyarmış, öyle derler.”
Bir gün,
evine değil de iş yerine gittiği abisinin, adamlarıyla konuşmasına biçim biri
olduğunu anlar; “Rıdvan nalları dikeli bir ay oluyor. O kaçak mal işinden
borçlanmıştı. Ödeyemeden vurdular salağı. Kız kardeşiyle kaçtır konuştum, 350
bin lira alacağımı istedim. ‘Abimin borcundan bana ne’ diyor. Adı Meral. Meral
Nurdan. Beyaz Gül Gazinosunda şarkıcı. Asıl iş Rıdvan’ın (kardeşine) bıraktığı
milyonluk pırlantalı zümrütte. Onu ele geçirdik mi tamamdır.” Neden sonra
Osman’ın orada olduğunu anlayan Zekeriya onu kovar. Balıkçının intikamı yumuşak
atın çiftesine benzeyecektir; “..Dur, şimdi seyret Osman’ı. Bak neymiş Osman.
İbreti âlem için öğreteceğim ben sana.”Önce Meral’i bulur. Onu abisinin
adamlarından kaçırıp köyüne getirir. Güzel Meral’i yalnız abisinden değil
annesinden de(!) korumak zorunda kalır. Meral ve mücevher kurtulur ama genç kız
mutluluğu Osman’da bulacaktır.”(Yazan: Murat Çelenligil, Sinematürk editörü)