Yönetmen: Atıf
Yılmaz
Senaryo: Umur
Bugay
Foto Direktörü: Erdoğan
Engin
Yapım: Uğur
Film/Memduh Ün
Senaryo yardımcısı:
Güner
Namlı, Yönetmen Yardımcısı: Yaşar Seriner, Kameraman: Orhan Oğuz,
Kurgu: S. Karakaya, Set Yönetimi: Sonay Kanat, Kadir Yılmaz, Cengiz
Ökten, İlyas Kürtoğlu, Aydınlatma Yönetmeni: Erol batıbeki, Yardımcıları:
H. Marangoz, M. Aydoğmuş, Yapım Yönetmeni: Feyzi Barlas, Yardımcısı: Rıza
Şenışık, Renk Uzmanı: Türker Vatan, Sesleri Alan: Necip
Sarıcıoğlu, (Yeni Stüdyoda renklendirilmiştır).
Oyuncular: Zeki Alasya, Metin Akpınar, Güngör Bayrak, Şevket Altuğ, Erol
Kardeseci, İhsan Yüce. Erol Keskin, Yük-sel Gözen, Ahmet Kostarika, Seyhan Gümüş,
Gülten Kaya, Çetin Tolbaş, Reşit Çıldam, Murat Tok, Niyazi Er, Cemal Gonca,
Ersun Kazançel, Ahmet Sert, Yusuf Çağatay,
Konu: Küçük bir Anadolu kasabasının iki amansız rakibi Abbas ile
Vakkas'ın öyküsü. Hasip ile Nasip, iddiasız, ama güldürmeyi başaran yerli
güldürü filmin örneği. Asıl önemlisi, Umur Bugay'ın zeki ve politize olmak gibi
iki önemli avantaja sahip bir senaryo yazarı olarak varlığını önemini
kanıtlayan bir film. (Atilla Dorsay, 1976)
* Atıf Yılmaz, "İşte Hayat"tan sonra ikinci kez Umur Bugay'ın
bir senaryosunu uyarlıyor. Sonuç, "İşte Hayat" taki kadar değilse de,
ona yakın bir başarı... Bugay, Yılmaz ikilisi, bu kez, Kabare Tiyatrosu türü
bir anlayışı sinemada uygulamayı denemişler... Küçük bir Anadolu kasabasının
iki amansız rakibi Abbas ile Vakkas'ın öyküsÜ, kisa çizgiler ve (Yılmaz'ın daha
önce "Güllü Geliyor Güllü’de Karadeniz ailesinin geçmişini vermek için kullandığı
gibi) "fotoğraflar" ve o dönemin çok kısa, ama vurucu bir
eleştirisini getirerek veriliyor. Sonra, yine aynı yöntemle oğullan Halis ile
Muhlis'e geçiliyor. Bu kez, sinemasal bir kaç bölümle, "İngiliz'ci"
Halis'le "Alaman'cı" Muhlis'in çekişmelerinde İkinci Dünya Savaşı
Türkiye'sinin bazı olguları taşlanı-yor. Günümüzün kuşağında, iki
kahra-manımız, bu kez Hasip ile Nasip kişiliğiy-le çıkıyorlar
karşımıza…Rekabetleri her alanda sürüp gidiyor. Ticarette, siyaset-te (ikisi de
kasabanın belediye başkanı olmak istiyorlar), aşkta (aynı kıza aşık oluyorlar),
vs ...
Bugay'ın akıcı, esprilerle, buluşlarla, "gülüt"lerl
kaynayan bir senaryosu var. Özellikle ilk yanda filmin ritmi çok hızlı. İkinci
yarıda filmin kuşkusuz asıl amacı olan siyasal allegori güç kazanıyor. Burada,
Hasip ile Nasip'te 2 usta ve çok yetenekli kabare oyuncusu, Zeki Alasya le
Metin Akpınar tüm ustalıklarını gösteriyor, Günümüzün 2 politik liderinin usta
işi birer hicvini getiriyorlar... Sonunda ikisi de yeniliyor, diğer adaya
karşı... Ancak başka bir lideri, giderek akılcılığı ve dürüstlüğü temsil ettiği
anlaşılan bu adayın (Erol Keskin) film de hiç işlenmemiş olmas, kuşkusuz filmin
amaçladığı tüm siyasal içeriği zayıflatıyor ...
"Hasip ile Nasip", iddiasız, ama ilginç ve
genellikle güldürmeyi başaran bir popüler, yerli güldürü örneği... Asıl
önemlisi, Umur Buugay'ın, "zeki" ve "politize" olmak gibi
iki önemli avantaja sahip bir senaryo yazarı loolarak varlığını ve önemini
kanıtlayan bir film... “Atilla TV'deki Gülünüz, Güldürünüz" programındaki
soğukluk 've bayağılıklar, eğlence programlarındaki sözüm ona
"skeçler" toplumumuzda her alandaki yozlaşmanın gülmece alanındaki
uzantısı .. Ama Türk toplumunda gerçek gülmece ustaları da var. Yazında olsun
sahnede olsun, perdede olsun Alasya/Akpınar ikilisi bunlardan ...
Özellikle Zeki Alasya, taşıdığı sonsuz ifade, mimik zenginliği ve
espri yeteneğiyle, bence yalnız Türkiye'nin değil, dünya-nın sayılı güldürü
ustaları arasına girebilir... Alasya / Akpınar ikilisinden Türk sineması ne
yazık gereği gibi yararlanamıyor. Yaptıklan gerçi hemen her zaman belli bir
düzeyin üstünde kalıyor .. Son filmleri de aslında öyle..İstanbul'un kenar
semtlerinden iki arkadaşın öyküsü bu. Zeynel, en büyük emeli polisliğe geç-mek
olan bir mahalle bekçisi... Belalı karısından bıkmış, gencecik oğlunu
yetiştirmeye uğraşan ve önüne ne iş gelirse yapan bir garip ...
İki arkadaşın gündelik yaşam uğraşları, sevinçleri üzüntüleri
sevgileri, ile gelişiyor film... Zaman zaman sözcük oyunlarından, durumlardan,
yanlış anlaşılmalardan gelen klasik güldürü ögeleri, yeterli bır akarışım ve
sağlam bir güldürme mekanizmsı oluşturamıyor. O zaman da yönetmen, ikilinin
kişisel güldürme yeteneklerine ve özellikle Alasya'nm mimiklerine bırakıyor
işi...
Seyirci bu kadarına da gülüyor gerçi... Özellikle
Alasya'nın Louis de Funes'le Oliver Hardy (Lorel Hardi'nin şişmanı) karışımı
kişiliği oyunu, seyirciyi sürüklemeye yetiyor Bu kadarı, ne var ki, bu filmi ve
benzerlerini sinemamıza ve güldürüye yeni bir şeyler katabilecek düzeye
getirmeye yetmiyor. Mahallenin, yan tipleriyle birlikte çizimindeki başarıya,
finalin ekonomik uygusalığına ışaret edelım.