Powered By Blogger

25 Nisan 2018 Çarşamba

AŞKIMLA OYNAMA (1979)



Yönetmen: Naki Yurter
Senaryo: Recep Filiz
Kamera Dinçer Önal
Yapım: Sun Film/Erol Şenbecerir

Teknik Yönetmen: Kaya Ören, Montaj: Mustafa Kul, Senkron: Aram Keskinay, Işık: Ergun Şimşek, Set: Ercan Duman,

Oyuncular: Zerrin Doğan, Tarık Şimşek, Meltem Işık, Funda Gürkan, Recep Filiz, Cesur Barut, Pınar Çorumlu, Aylin Berkay, Baki Tamer, Gülten Kaya, Burcu Çiler, Ayşen Selvi, Cem Eser, Oktay Durukan, Nuri Tuğ, Berrin Baran, Perihan Ateş, Meltem Işık,

Konu: Eniştesi tarafından kötü yola düşürülmek istenen bir kızla, gazeteci delikanlının Aşk öyküsü

AŞKIN GÖZYAŞI (1979)


Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Osman F. Seden
Görüntü Yönetmeni: Suat Kapkı
Yapım: Emek Film/Nazmi Özer

Işık Şefi: Kahraman Kongur, Nurettin Uygarlı, Set Ekibi: Cumali Cimcü, Ömer Bubu, Mustafa Albayrak, Renk uzmanı: Hasan Örnek, Seslendiren: Erkan Esenboğa, Laboratuar: İsmet Tomaçgil, Selahattin Kaya, Hayrettin Çakmak, Etem Yalçın, Negatif Montaj: Ömer Sevinç, Prodüksiyon Müdürü: Cihad Karahan, Reji Asistanı: Zafer Par, Kamera Asistanı: Süha Kapkı, (Yeni Stüdyoda hazırlanmış ve renklendirilmiştir)

Oyuncular: Vahdet Vural, Canan Perver, Münir Özkul, Ekrem Bora, Hüseyin Peyda, Adile Naşit, Diler Saraç, Baki Tamer, Ekrem Dümer, Demircan Doğan, Cem Özer, Hakkı Kıvanç, Tevfik Şen, Ata Saka, Orçun Hançer,

AŞKI BEN Mİ YARATTIM (1979)


Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca
Yapım: Gülşah Film/Selim Soydan

Set Teknisyenleri: Bedri Uğur, İbrahim Uğurlu, Şeref Yılmaz, Nusret Yılmaz, Işık Yönetmeni: İbrahim Sabuncu, Yapım Yönetmeni: Selahatin Koca, Yardımcısı: Azmi Yıldız,, Kurgu: İsmail Kalkan, Asistanı: Arif Özserin, Kamera: HüSeyin Ererez, Yönetmen Yardımcısı: Muzaffer Hiçdurmaz,

Oyuncular: Orhan Gencebay, Müjde Ar, Serpil Şafak, Necdet Yakın, Ya: vuz Karakaş, Asuman Arsan, Orhan Elmas, Seyfettin Karadayı, Ekrem Dümer, Sırrı Elitaş, Zeki Tüney, Mehmet Yağmur, Yusuf Çağatay, Bedri Uğur, Apti Algül, Muzaffer Civan, Nizam Ergüden, Niyazi Gökdere, Zeki Sezer, Garibe Gündem, Çetin Başaran, Sokak Çocukları: Badi, Kolsuz, Sosyete, Şeşbeş, Garip, Çino,

Konu: Orhan başlık parasıyla mal gibi satılan sevdiği kız Senem'i düğünde acıktı gözlerle uzaktan izler. Senem (Müjde Ar) de ona yalvaran ve ağlayan gözlerle bakar. Dayanamaz Orhan ve dalar gerdek odasına sevdiğini kurtarmak için. Karısını para verip de alan köy ağası, Senem'i Orhan'a kaptırmak istemez. Çıkartır tüfeğini ve tetiği çeker. Tam o sırada araya giren Senem'e isabet eden kurşun, Orhan'ın kollarında can vermesine neden olur genç kızın. O hırsla tüfeği kapan Orhan da ağayı öldürür.

Sonra hapishane hayatı başlar. Mutsuzdur, hayatından bezmiştir. ama orada da sevdirmiştir kendini Orhan. Sayılı günler çabuk geçer ve tahliye olup köyüne döner. sevdiğinin mezarına gittiğinde, ağanın kardeşleri hemen bulurlar Orhan'ı.
Şarkıcı olma umuduyla sazını alıp İstanbul'un yolunu tutar Orhan. Gittiği bir gece kulubünde, sevdiği kızın tıpatıp benzerini görecek ve şok olacaktır. Bu kızın adı Mehtap'tır (Müjde Ar). Orhan bu hayat kadınına sabit şaşkın gözlerle bakarken polis baskını olacak ve Mehtap muayenesi olmadığı için" kendisin-den yardım isteyecektir. Söylenene bir anlam veremese de yardım eder Görmüş geçirmiş biri olduğu her halinden belli olan Mehtap ise "sana plak yaptıracağım" bahanesiyle söğüşleyecektir Orhan'ın bütün parasını. kaptırıp "hem aç hem de açıkta, kalan Orhan; gittiği bir kahvede şarkı söyleyip herkesi kendine hayran bıraktıktan, kapı kapı iş arayıp da bulamadıktan sonra daha önce ondan para isteyen sokak çocuklarıyla vakit geçirmeye başlar. Cam siler, karnını doyurmak için hırsızlık yapar, sokakta yatar. Bir gün talihi yüzüne güler az da olsa. Kahvede onu çok beğenen Recai baba bir pavyonda iş ayarlar Orhan'a. Orhan şarkısını bitirmeden Mehtap’ı görür bir masada konsomasyon yaparken. Parasını almak için kadının üzerine saldırınca o işten de olur. Çaldığı parayı, bir randevu evinde, vücudunu satarak geri vermeye çalışan Mehtap'ı, yine son anda odaya dalarak dışarı çıkartan Orhan parasını kadına helal edince bu hareketi kadının yüreğine dokunur ve hayat kadını evinin kapısını açar.

Recai baba sayesinde plak dolduran Orhan'ın şarkıları herkesin diline dolanır, minibüslerin camlarına boy boy posterleri asılır; köşeyi dönme noktasına gelir. Ancak amacı bu değildir onun. Yaşam savaşı veren, bir parça ekmek için her yolu deneyen insanları düşünür ki; BU INSANLAR ONU SEVEN VE KÖŞEYI DÖNDÜREN INSANLARDIR, HALKTIR. Bir tomar parayı, yatı, katı, arabayı görmez gözü, halkı için halk konserleri vermek ister.

Seveni çok olduğu kadar, Orhan'ın düşmanı da çoktur artık. Sahneye çıkmak, bir avuç sarhoş uğursuzu eğlendirmek istemez. Gazino sahiplerinin tekliflerini geri çevirir. Sarhoş eğlendirmek yerine halk kon-serleri verecek sevenleriyle alçakgönüllü mekanlarda buluşacak. İlk konserini vermek için sahneye çıkacağı esnada, üzerine saldırıp ellerini ezen gazino sahibinin adamları dışında, kanlıları da vardır dışarıda onu öldürmek için bekleyen Halkın sevinçli ve acıklı bakışları arasında kanlı elleriyle sazını çalıp şarkı söylemeye çalışan Orhan; "Beni buraya halk getirdi, sazım sözüm halk için, insanlık için, garipler için, sevenler için, yeni bir dünya için," diyerek hayat görüşünü de ortaya koyar. Ve sonunda tarih tekerrür edecektir, bu sefer tüfekle Orhan'ın arasına girip kollarında ölen Zeliha olacaktır. Orhan da haklı olarak "Batsın bu dünya" diyecektir. (Vadullah Taş)

Eleştiri: “Bu tür filmlerde müziğin, sözlerin içerdiği bezginlik, bıkkınlık, kadercilik, ve teslimiyet duygularıyla belli bir toplumsal eleştiri, belli bir toplumcu tutum arayışını bağdaştırmak asıl sorun oluyor. Gerçi Gencebay, halk konserlerinde Sazım Sözüm Müziğim Sizin için…Yeni bir dünya için. Batsın bu dünya’ diyerek müziğiyle düzeni değiştirme özlemleri arasında ilginç bir köprü kurmaya çalışıyorsa da, bu kadarı kuşkusuz yeterli değil. Hele hele Erdoğan Tünaş’ın senaryoları ile film yapmak, peygamberlerin bile başaracağı muci-zelerden değil…(Attila Dorsay Cumhuriyet Gazetesi 16 Kasım 79)

AŞK ŞARABI (1979)


Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Senaryo: Adem Ayral
Görüntü Yönetmeni: Abdullah Gürek
Yapım: Sezer Film/(Berker İnanoğlu

Oyuncular: Zerrin Egeliler, Şemsi İnkaya, Alpay İzer, Nizam Ergüden, Kamer Baba (Sadık), Remziye Fırtına

Konu: Cinsel Gücünü Artırmak İçin Bir Aşk İksiri Bulan Bir Manyağın Öyküsü.


AŞK PENCERESİ (1979)



Senaryo ve Yönetmen: Aykut Düz
Foto Direktörü Salih Dikişçi
Yapım: Aykut Film/Aykut Düz

Oyuncular: Hadi Çaman, Filiz Ateş, Zafir Seba, Özcan Özgür, Meral Banu, Yüksel Gözen, Pınar Çorumlu, Zeki Şanlı, Ekrem Erkek,

Konu: Hadi, aklı sürekli sevişmekte olan Bir sevgili ile birlikte yaşamaktadır. Bir gün yine sevişirlerken Hadi sevgilisini kazara öldürür. Olayı komşuları olan ve yalnız yaşayan kadın görür. Hadi komşu kadına sığınır ve olayı örtbas ederler. Ancak aralarında gelişenlere de Mani olamazlar.


AŞK KÖRFEZİ (1979)



Yönetmen: Naki Yurter
Senaryo: Recep Filiz
Kamera Erhan Canan
Yapım: Filiz Ticaret/Recep Filiz

Oyuncular: Kazım Kartal, Figen Han, Harika Öncü, Ata Saka, Nilgün Ceylan, Pınar Çorumlu, Yılmaz Kurt, Recep Filiz, Tevfik Şen.
Kaya Ören Stüdyolarında hazırlanmıştır

Konu: “Karısının katillerini arayan bir gençle, dört kadının öyküsü.


AŞK KADINI (1979)


Senaryo ve Yönetmen: Engin Temizer
Görüntü Yönetmeni: Abdullah Gürek
Yapım: Ce-Ba Film / Nihat Cerit

Oyuncular:
Sabahan, Neval Seval, Nilgün Ceylan  Kazım Kartal, Ata Saka

Konu: Karısı ile geçinemeyen bir manavın, pavyon kadınıyla kurduğu ilişki ve onunla yaşadığı büyük aşkı.

AŞK GECESİ (1979)



Yönetmen: Naki Yurter
Kameraman Sedat Ülker
Yapım: Gaye Film/Erdoğan Tilav

Senkron ve Negatif Montaj: Zeki Sivaslı, Ses Mühendisi: Faruk Özar, Set: Ercan Tuman, Salim Burgulu, Prodüksiyon Amiri: Hüseyin Baydar, (Ören Film Stüdyosunda hazırlanmış ve renklendirilmiştir)

Oyuncular: Müge Güler, Levent Günsel, Meltem Işık, Emel Canser, Cesur Barut, Zafer Doğan, Baki Tamer,

Konu: İki aşk arasında kalıp ve sonunda sevdiği mimar sevgilisine dönen bir kızın aşk öyküsü”


AŞK BÜYÜSÜ (1979)


Yönetmen: Naki Yurter
Senaryo: Recep Filiz
Kamera Erhan Canan
Yapım: Sezer Film/Berker İnanoğlu

Oyuncular: Tarık Şimşek, Figen Han, Harika Öncü, Pınar Çorumlu, Nilgün Ceylan, Tevfik Şen, Recep Filiz

Konu: Toprağı elinden alınmak istenen bir kadınla, ona yardımcı olan bir delikanlı ve bir yaşlı balıkçının öyküsü”.


AŞK BEBEĞİ (1979)


Senaryo ve Yönetmen: Alev Akakar
Görüntü Yönetmeni: Abdullah Gürek
Yapım: Kader Film/Alev Akakar

Oyuncular: Zerrin Egeliler, Harika Öncü, Cesur Barut, Gülten Kaya,

Konu: İki kız kardeşle ilişki kuran bir erkeğin aşk öyküsünü konu alan dönemin seks filmlerinden biri.

ARZU (1979)



Senaryo ve Yönetmen: Semih Servidal
Kamera Erhan Canan
Yapım: Dal Film/Semih Servidal

Renk Uzmanı: Kamil Kutay, Montaj: Cesur Kutay, Işık: Enis Özaydın, (Kaya Ören Stüdyolarında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Sabahan, Yaşar Yağmur, Peri Zat, Kazım Eryüksel, Baykal Kent, Gonca Gül, Duygu Ceylan, Doğan Kamuran, Gonca Duygu, Turgut Özatay, Çetin Başaran, Niyazi Gökdere, Ali Demirel, Ahmet Servidal, Tevfik Atakan, Alpay Ziyal, Nizam Ergüden, Tevfik Atakan,

Konu: Tecavüze uğradıktan sonra randevu evine düşen bir kızın birerkek tarafından bataktan kurtarılması.

ANKARA PEŞİMİZDE (1979)


Yönetmen Hasan Karcı
Senarist : Hasan Karcı
Görüntü Yönetmeni: Aram Keskinay
Yapım: Başkent Film

Işık Şefi ; Kahraman Kongur  Metin Devrim

Oyuncular: Sönmez Yıkılmaz, Hüseyin Ererez, Alpay Ziyal; Suna Sezer, Süheyl Eğriboz

Konu: Filmde hapisten kaçan dört mahkumun yakalanmamak için verdikleri mücadele konu edilir.

ANASINA BAK KIZINI AL (1979)


Yönetmen: Naki Yurter
Senaryo: Recep Filiz
Görüntü Yönetmeni: Sedat Ülker
Yapım: Gaye Film/Erdoğan Tilav

Oyuncular: Dilber Ay (Kezban), Zafer Doğan (Kâmil), Emel Canser (Leman), Yılmaz Şahin (Osman), Recep Filiz (Dayı bey), Tevhit Bilge (Kezban’ın amcası), Çetin Başaran (Şair Kemal)

Konu: Üvey bir anne ile kızının arasında geçen olayların öyküsü.

ANAHTAR (1979)


Yönetmen: Naki Yurter
Senaryo: Recep Filiz
Kamera Salih Dikişçi
Yapım: Birlik Film/Müfit İlkiz

Kurgu: Cevat Sezer, Renk Uzmanı: Kamil Kutay, Senkron: Recep Pala, Set: Yaşar Davutoğlu, Işık: Enis Özaydın, (Kaya Ören Stüdyolarında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Cesur Barut, Funda Gürkan, Yüksel Gözen, Ayşen Selvi, Sami Tunç, Çetin Başaran, İhsan Gedik, Nazan Kutlu, Gündüz Akar

Konu: Esrar kaçakçılarını yakalamak üzere görevlendirilen bir polisim maceraları.


ALMANYA ACI VATAN (1979)


Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Zehra Tan
Müzik: Rahmi Saltuk
Görüntü Yönetmeni: İzzet Akay
Yapım: Fatoş Film/Selim Soydan

Reji Asistanı: Muzaffer Hiçdurmaz, Kamera Asistanı: Cem Moldav, Prodüksiyon Amiri: Halil Dede, Set Ekibi: İlyas Akarsu, Bedri Uğur, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Laboratuar Şefi: Selahattin Hoşses, Senkron: Mevlut Koçak, Montaj: Şerif Gören, (Yeni Lale Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Rahmi Saltuk, Mine Tekgöz, Fikriye Korkmaz, Bedri Uğur, Suavi Eren. Bigi Schöner, Orhan Alkan, Seda Sevinç, Karl Wenzel, Fehmi Uğur, Sabahat Gönül, Veysel Pala,

Konu: Sadece para kazanmayı amaçlayıp bir robot haline gelen fabrika işçisi Güldane ile, formalite icabı evlendiği kocasının Almanya öyküsü. Almanya-dan köyüne iznini geçirmek üzere gelen Güldane (Hülya Koçyiğit) Mahmut (Rahmi Saltuk) ile tanışır. Almanya düşleriyle yaşayan Mahmut, para ve arazi karşılığında Güldane'ye evlenme teklif eder. Mahmut'un amacı böyle bir formalite evliliği sayesinde Almanya'ya gidip yerleşmektir. Ve evlenip birlikte otomasyon düzenine karşı çıkıp isyan eder Almanya'ya giderler. Para biriktirmekten başka bir şey düşünmeyen Güldane Almanya'ya vardıklarında Mahmut'u terk eder. Mahmut tek başına yabancı bir ülkede kalırken, Güldane çalıştığı fabrikada giderek robotlaşır. Alman polisi aylak aylak dolaşan Mahmut'u yakalayıp karısına teslim ederler. Bu beraberlik yeni bir şey getirmez. Çünkü Güldane'nin kocasına karşı ilgisizliği devam eder. Ama sonunda kendisini uzun bir süreden beri rahatsız eden bir Türk’ten kurtulmak için Mahmut'a yaklaşmak zorunda kalır. Böylece aralarındaki gerginlik sona erip gerçekten karı-koca olurlar. Ve Mahmut sadece karısının parasıyla birahanelere gider, çapkınlık yapar. Güldane'nin hamileliği karşısında ise Mahmut bir vurdum duymazdır. Bütün bu olaylardan sonra Güldane kocasının bu tavrına ve özellikle de kendini bir makine haline getiren otomasyon düzenine karşı çıkıp isyan eder.

* Köye iznini geçirmeye dönen Güldane, Berlin' e dönüşünde yanında kuru fasulye, nohut, sucuk, vs. ile birlikte Mahmud'u da getirir: Almanya düşleri gören Mahmud, köyde Güldane'yi kendisiyle formalite gereği evlenmeye kandırmış, böylece Almanya'ya girebilmiştir. Güldane, bu işe para karşılığı yanaşmıştır, onun için Berlin' e gelince Mahmud'u yapayalnız ortada bırakıverir. İki Türk kızıyla birlikte oturmaktadır Güldane: Biri şen şakrak, "kendi hayatını yaşıyan", onun için namus bekçisi. Türk işçileriyle başı derde giren bir kızdır. Bunların diğeri eve kapanmış, bir "prens" beklemektedir... Güldane'nin tek istediği ise paradır: Olabildiğince kazana-rak bir köşeye koymak...

Diğer yandan, tıpkı "Otobüs"teki Türk işçisi gibi bir süre büyük Batı kentinin görkemli, ürkütücü ve kendisine ilgisiz yaşamını bir karabasan gibi duyumsayan Mahmut, sonunda arkadaşlarını bulur. Güldane'ye karşı ilgisi, kızı korumaya, sonunda onunla yatmaya dek gider. Ama Mahmut, tipik bir Türk erkeğidir, bencil, kadına karşı sorumsuz, kadına yukardan bakan... Birahanelerde içki içip tombul Alman kızları tavlamayı öğrenince Güldane'ye ilgisi azalır. Öylesine ki Güldane'nin gebeliği onu hiç ilgilendirmez, giderek kızdırır... 

Güldane önce aldırmak istediği çocuğunu korumaya karar verir. Bu arada, Alman fabrikasındaki çalışmanın boğucu tek düzeliği, otomasyonun yaygınlaşması sonucu makinanın insanın yerini almasına karşı belli belirsiz duyduğu öfke de somutlaşır. Tüm bunlar, onu Almanya'yı bırakıp vatanına dönmeye yöneltir... Ama bunu yapacak mıdır, yoksa artık alıştığı, bildiği bu düzende ülkesinde bulamadığı güvenceyi sağlamak için robotluğu kabullenip bir süre daha kalacak mıdır?

"Almanya Acı Vatan" Almanya'daki Türk işçileri gibi toplumu yakından ilgilendiren bir konuda sinemamızın anlaşılmaz ve bağışlanmaz sessizliğine son veren, konuya ("Almanyalı Yarim" gibi bir kaç kötü örneğin ve çok kendine özgü bir Yapım olan "Otobüs"ün başarısının dışında) ilk kez ciddi ve boyutlu biçimde eğilen bir film... Diğer yandan, odak noktası olarak bir kadın işçinin alınması, bir kadın olan senaryo yazarına (Zehra Tan'a) öyküsüne daha ger-çek gözlemlerle yaklaşmak ve önemli şeyler söyle-mek fırsatını vermiş.

"Almanya Acı Vatan"ın hızlı anlatımı, sanki nefes nefese temposu içinde birçok şeye dokunuluyor, birçok şey gösteriliyor. Alman sanayinde verimliliği alabildiğine artırmak için çalışmanın git gide mekanikleşmesi, insanın robotlaşması, gerekirse kolayca gözden çıkarıl-ması... Türk kırsal kesiminde egemen olan feodal dönem kalıntısı ahlak anlayışının, kadın erkek ilişkilerinin, çağdaş Batı sanayi toplumlarının ahlak anlayışıyla çarpışınca paramparça olması, ama yerine konacak bir değer sistemi bulun-madığından karmaşanın sürüp gitmesi... Yeni düzene uymada kadınca içgüdülerini kullanarak daha başarılı, daha verimli olan kadının yanı sıra, feodal yaşamın kalıntılarına büsbütün yapışarak boşlukta kalan, uyumsuzluk içinde kıvranan erkek... Bozuk bir toplum yapısının kendisini savurduğu bu yabancı ellerde 15 yıldır başarıyla yaptığı çöpçülük görevi dolayısıyla "yılın çöpçüsü" seçilen ve Alman ilgililerinden ödül alırken iç burucu bir konuşma yapan Türk işçisi... Vs. vs...


"Almanya Acı Vatan", tüm bunlara ve başka şeylere değiniyor. Şerif Gören bir kez daha kıvrak, akıcı bir sinemayı gerçekleştiriyor. Ne yazık ki Gören, bu denli hızlı bir anlatımın, nefes nefese bir kurgunun, bitmez tükenmez zoom'ların 1970'lerde, giderek 1960'larda kalan bir sinema anlayışı olduğunu, günümüzde sinemanın artık bu biçimsel oyunlara rağbet etmeyen, daha sabırlı, daha incelemeci, olayların ve kişilerin üstünde daha uzun biçimde duran bir sinema olduğunu bilmiyor. Bu yüzden dokunduğu, değindiği onlarca şeyin çoğu, gerçek bir tortu bırakmadan siliniyor, seyircinin belleğinden..

Ama haksızlık etmeyelim. "Almanya Acı Vatan"dan yine de bazı şeyler kalıyor. Özellikle Türk erkeğinin kadına karşı feodal kalıntısı koşullanmışlığı... Mahmut'un hastaneen yeni çıkmış, çocuğunu aldırmaktan vazgeçmek gibi önemli bir karar almış Güldane'nin çantasına sarılarak kumar parası alması, Alman kızıyla yatakta yakalandığında üste çıkarak Güldane'yi azarlaması gibi bölümler, insana tokat gibi çarpıyor. Türk çöpçüsüne ödül verilmesi bölümü ise tümüyle çok etkileyici...

"Almanya Acı Vatan" sonuç olarak, dürüst, ciddi, önemli bir çaba... Amacına tam erişemese bile bir hayli yaklaşıyor. Hülya Koçyiğit çok iyi, ilk filminde Rahmi Saltuk, senaryoda tam belirginleşmemiş kişiliğine karşın aksamıyor, ama filmin en önemli başarısı, Almanya'da çalışan gerçek Türk işçilerinin bir bölümünden aldığı çok başarılı sonuç... Şerif Gören, bir dönem İtalyan sinemasının bu yöntemini ustalıkla yeniliyor ve gerçek işçilerle profesyonel oyuncula-rın karmasından seyirciyi hiç yadırgatmayan şaşırtıcı bir sonuç alıyor... (Atilla Dorsay, 12 Eylül Yılları ve Sinemamız, syf, 142)

* Rahmi Saltuk, oyuncu olarak başarılı değil bizce. Acemiliği batan sona kadar sürüp gidiyor. Ama Hülya Koçyiğit'in o çok değişik Güldane'si sanırız meslek yaşamının en önemli başarılarından biri...Koçyiğit, canlı duyarlıklı bir işçi kızını çok büyük bir ustalıkla oynuyor. Abartmaya kaçmadan çizdiği bu kişilik Gören'in filmine de işçiyi daha bir boyutlu yansıtma olanağı veriyor. Gören bu noktada Akad'ın ustalığına erişmiş görünüyor. Bütün olarak Gören'in sineması, Atıf Yılmaz'ın akıcı, rahat anlatımıyla kolayca boy ölçüşebilecek düzeyde. (Nezih Coş Aydınlık, 9 Şubat 1980)

* Almanya Acı Vatan", bir başyapıt olmamakla beraber görülmesi gereken bir film. Ticari ödünler verilmiştir ama, gene de filmin belli bir özgünlüğü vardır. En azından işçiler kendilerini oynamışlardır, en azından "Otobüs"ten beri beş yıldır boş kalan bir alana bir adım atılmıştır, az şey değildir bunlar. (Hakkı Alacakaptan- Milliyet Sanat Dergisi, S.1, 1 Şubat 1980)