Powered By Blogger

13 Mart 2020 Cuma

HARAM (1983)


Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden
Görüntü Yönetmeni: Kaya Ererez
Kamera: Hüseyin Ererez
Yapım: Mine Film/Kadri Yurdatap

Yönetmen Yardımcıları: Arif Erkuş, Mehmet Saltoğlu, Fotoğraf: Erdoğan Ererez, Set Ekibi: Mehmet İnci, Turgut Pelit, Ekrem Çınaroğlu, Işık Şefi: Aslan Yıldız, Işık Ekibi: Recep Biçer, Gürcan Küçüker, Ses Mühendisi: Erkan Taş, Laboratuvar: Adnan Şahin, Mustafa Oruç, Eşleme: Nevzat Dişiaçık, Cevat Sezer, Negatif Kurgu: Muzaffer Karataş, Prodüksiyon: Fikret Ertuğrul, (Fono Film Stüdyosunda hazırlanmıştır),

Oyuncular: Hülya Avşar, Salih Güney, Fikret Hakan, Neriman Köksal, Suzan Avcı, Diana Taylor, Arzu Aytun, Niyazi Gökdere, Erol Emerle, Niyire Aker, Erdoğan Seren,

KONU: Beklenmedik olaylar sonucu iki erkek arasında kalıp, sonunda tır şoförü sevgilisiyle kaçmaya karar veren bir işçi kızın öyküsünü anlatan filmde, namus ve ahlak anlayışında temelde bir şey değişmediğinden, çaresiz kalan kahraman için ölüm kaçınılmaz oluyor.

GÜNEŞİN TUTULDUĞU GÜN (1983)

Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Turgay Aksoy
Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay
Yapım: Anadolu Filmcilik / Ömer Vargı

Yönetmen Yardımcıları: Turgay Aksoy, Aliye Turagay, Kamera Asistanı: Erdal Kahraman, Set Ekib: Necip Koçak, Halil Dede, Bedri Uğur, Işık Ekibi: Süleyman Çekiç, Kadir Çil, Erdinç Koç, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Sesleri Alan Erkan Esenboğa, Montaj: Şevket Uysal, Negatif Montaj: Özkan Yardımcı, Telesine Marg Video Stüdyoları: Temel Güner, Emin Zenger, Yapım Görevlisi: Selahattin Koca, Yapım Asistanı: Asım Par,
(Lale film stüdyosunda hazırlanmış ve Yeni stüdyoda seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Müjde Ar, Bülent Bilgiç, Selahattin Fırat, Gülşen Girginkoç, Günay Girik, Fatoş Çelik, Fatma İpek, Berç Güler, Necdet Yakın, Tuncer Sevi, Mustafa Yavuz, Nermin Özses, Demircan Türkdoğan, Tuncay Akça

Konu: Film, yoksulluktan kurtulmak için kötü yola düşen bir genç kızın hikâyesini anlatmaktadır. Sevgi, lüks bir giyim mağazasında tezgâhtarlık yapmaktadır. Geçim derdindeki ailesinden bunalan Sevgi zengin bir hayatın özlemini duymaktadır. Evlenmek istediği sevgilisi ise ailesinden korktuğu ve işsiz olduğu için onu oyalamaktadır. Yaşadığı sefaletten kurtulmak isteyen Sevgi, yaşlı bir adamın aracılığıyla zengin erkeklerle birlikte olur. Fuhuş yaparak kazandığı parayla ailesine ve erkek arkadaşına yardım etmeye başlar. Ancak gerçekler ortaya çıkacaktır. (Celil Civan)

 * ..Onca feleğin çemberinden geçen Sevgi'nin baba dayağından sonra evini terk edip doğru dürüst kalabileceği bir ortama gidebileceği yerde kalkıp da o izbe çöplükte melodramatik sonuna çanak tutması ya da işsiz, üniversite mezun gazeteci adayı Sevgilisi Ali'ye (Bülent Bilgiç) . başvurmaması biraz tutarsız ve iğreti  kaçıyor. Bu kolay tartışılabilir finaline karşın yine de Şerif Gören'in bu son filmi, tüm yetersizliklerinin ve kuruluğunun. ötesinde kemikleşmiş Yeşilçam kalıplarının dışına çıkamayan kıytırık ve uyuntu filmlerle bir kefeye konulamayacak denli  başarılı ve düzeyli bir çalışma. Görülmesi desteklenmesi gereken bir film. Bkz.: Sungu Çapan, Milliyet Sanat Dergisi, S.: 92. 25 Mart 1984)


GÜNAHKAR (1983)


Senaryo ve Yönetmen : Yücel Uçanoğlu
Görüntü Yönetmeni: Abdullagh Gürek
Yapım: Yaşam Film/Gazanfer Dirlik

Oyuncular: Deniz Akbulut, Salih Güney, Oya Aydoğan, Hakan Korkmaz, Bilun Nazlıhan, Coşkun Göğen, Eray Özbal, Recep Filiz, Nejat Gürçen, Mehmet Samsa

Konu: Film, toplum içinde var olma savaşı veren iki kadının yaşadıklarını konu alır. Nurten bir nakliye firmasında çalışan Eşref’le evlendikten sonra dansözlüğü bırakır. Ancak Eşref adam yaralama suçundan hapse girince, Nurten ve Eşref’in kardeşi Sevgi için zor günler başlar. Bir yandan tacizler, öte yandan parasızlık iki kadını bunaltır. Nurten, sonunda arkadaşı Nurhayat’ın yaptığı dansözlük teklifini kabul etmek zorunda kalır. Ancak Nurten’in girdiği yeni çevrede Sevgi’yi pek çok tehlike beklemektedir. (Hasan Sakın)

GÜNAH (1983)


Yönetmen: İbrahim Tatlıses
Senaryo: İhsan Yüce
Görüntü Yönetmeni: Kaya Ererez
Yapım: Mine Film/Kadri Yurdatap

Oyuncular: İbrahim Tatlıses, Derya Tuna, Şükriye Atav, Ekrem Çınaroğlu,

Konu: Film, bir otobüs şoförüyle kan davasından kaçan bir dansöz arasındaki aşkı konu edinir. Yaşar bir otobüs firmasında şehirlerarası otobüs şoförlüğü yapmaktadır. Urfa’dan İstanbul’a yaptığı seferlerden birinde otobüste bulunan kadın yolculardan biri Yaşar’ın dikkatini çeker. Tedirgin tavırlı bu kadın İstanbul’da otobüsten indiğinde gidecek bir yeri yoktur. Bununla birlikte Yaşar’ın yardım teklifini de geri çevirir. Ancak kadının ortadan kaybolmasıyla birlikte Yaşar’ın aklı kadında kalır. Kadını tesadüfen birkaç defa görürse de bir türlü ulaşamaz. Bu arayış bir süre devam eder. Aradığı kadını bir gazinoda dansözlük yaparken bulan Kadir, hayal kırıklığı yaşar. Ancak hayata tutunma çabası ikiliyi birbirine daha da yakınlaştıracaktır. (Hasan Sakın)

GÜL AĞACI (1983)


Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo: Yavuz Figenli
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: İlkay Film/Yavuz Figenli

Oyuncular: Ümit Tokcan, Bahar Öztan, Kazım Kartal, İhsan Yüce

Konu: Sevdiği erkek hapishaneye düşünce çeşitli maceralara kapılan talihsiz bir kızın dramatik öyküsü.

12 Mart 2020 Perşembe

GİZLİ KUVVET (1983)


Yönetmen: Picconi Greviye
Senaryo: Nihat Cerit,Kunt Tulgar, Giani Grea, Emel Tulgar
Kamera: Necati İltaç
Yapım: Türk-İtalyan ortak yapımı

Oyuncular: Kunt Tulgar, Gordon Mitchell, Süleyman Turan, Salih Kırmızı, Ugo Vumero, Suzan Gül, Baykal Kent, Barbra Bouchet, Lorenza Banaccarsi, Erol Taş, Hüseyin Peyda, Orhan Günşıray, Yaşar Şener, İhsan Gedik, Oktar Durukan, Süheyl Eğriboz

KONU: Film, İstanbul’daki kaçakçılığı yöneten büyük bir şebekeye karşı mücadele eden bir polisin öyküsünü anlatır. Murat, polis teşkilatının başarılı memurlarından biridir. Parlak kariyeri sonucunda ödüllendirilen Murat terfi alır. Terfi haberini aldığı gün işlenen bir cinayet sonucunda iki polis öldürülür. Olayı çözmek üzere görevlendirilen Murat aynı gün bir kaçakçılık ihbarını değerlendirir ve yaptığı baskınla kaçakçılığı son anda önler. Ancak polisin hareketleri çete tarafından çoktan duyulmuş ve Murat’ın ölüm emri verilmiştir. Çeteye dair Murat’ın elindeki tek ipucu ise Asım isimli bir adamdır. (Hasan Sakın)

GIRGIRİYEDE CÜMBÜŞ VAR (1983)


Yönetmen : Temel Gürsu
Senaryo: Sadık Şendil /Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop
Müzik: Hurşit Yenigün
Yapım: Erler Film/Türker inanoğlu

Yönetmen Yardımcısı: Tolgay Ziyal, Seçkin Yaşar, IMontaj: Mehmet Bozkuş, Negatif Montaj: Muzaffer Karataş, şık Şefi: Ali Salim Yaşar, Senkron: Nevzat Dişiaçık, Cevat Sezer, Sanat Yönetmeni: Sohban Koloğlu, Sesleri Alan: Erkan Aktaş, Laboratuvar: Mustafa Oruç, Prodüksiyon Amiri: Fehmi Tengiz, Prodüksiyon Ekibi: Adnan İrkut, Necati Şimşek, (Fono Film Stüdyosunda hazırlanmıştır).

Oyuncular: Gülşen Bubikoğlu (Güllü), Müjdat Gezen (Bayram), Münir Özkul (Emin), Adile Naşit, Perran Kutman (Sabahat), Şemsi İnkaya (Bekir), Asu-man Arsan (Rabiş), Mehtap Ar (Sevim), Sümer Tilmaç, Bilge Zobu, Sami Hazinses, Damla İra, Şemsi İnkaya, Nevzat Açıkgöz, Yadigar Ejder, Necip Tekçe, Cevdet Balıkçı, İhsan Gedik, Niyazi Gökdere, Süheyl Eğriboz

Konu: Güllüye, annesi Sabahat ve dayısı Bekir, Bayram, babası Emin, kız kardeşi Sevim ve halası Rabiş . Sabahat kafayı parayla iyiden iyiye bozmuştur.

Kazandıklarını ortak bir kesede topladıklarından, içinden üç kuruş dahi aşıran olsa, yürütenin gözünü oyar. Ancak, başladı mı davul, zurna, bırakırlar kavgayı, başlarlar oynamaya... Çok da dertlidir çingene hatunlar kocaların-dan... Güllü’nün Bayram’ı kadınların peşinde dolaşmaktan, Sabahat’in Münir meyhane köşelerinde içip içip küfelik olmaktan, Bekir ise paraları kumarda tüketmekten başka bir işe yaramazlar. Güllü’nün de hayranları az buz değildir. Özellikle de patron Deli Ömer (Sümer Tilmaç) fena yanıktır Güllü’ye. Bir gün Sabahat’ın tepesi atar, Münir’i, Bayram’ı, Sevim’i ve Rabiş’i evden kovar.

 Sonuç, Boşanma kararı verilir. O sırada babası ile İstanbul’da bulunan ve Bay-ram’a tek yumurta ikizi kadar benzeyen Prens Efruz (Müjdat Gezen), gazinoda dinlediği Güllü’ye aşık olur. Sonrası tam bir kargaşa ve cümbüştür. Deli Ömer kıskançlığından Efruz sandığı Bayram’ı, kendi ailesi küslüğünden Bayram sandıkları Efruz’u kaçırırlar. Efruz’la Bayram da birbirlerini görünce keçileri... Bunca toz duman arasında ortalık yatışınca, polis Deli Ömer’i tutuklar, Efruz’un babasına gerçeği anlatan Güllü, Bayram’la yeni-den evleneceğini söyler. Gerçek Efruz, gerçek baba, gerçek Bayram ve Güllü, bir Sulukule düğününde bir araya gelirler…

► 'Yönetmen' ve 'oyuncu' güldürülerinin yanı sıra 'şirket' damga-sı taşıyan filmlere iyi bir örnek, "Gırgıriye'de Cümbüş Var"... Fİlm, önceki 2 film, "Gırgıriye" ve "Gırgıriye'de Şenlik Var"ın reçetesini yinelemeye çalışıyor. Yine aynı çevre, Lesmer vatandaş'larımızın çevresi söz konusu... Salaş gazinolarda çarkı söyleyerek, ayı oynatarak veya 'kap kalaylayarak' geçinip giden, sık sık kavga eden, ama 'mastika'yı duyar duymaz, iki eli kanda olsa bırakıp oynamaya başlayan vatandaşlarımız... Gülsen Bubikoğlu ile Müjdat Gezen, filmin başında kıskançlık yüzünden kavga edip ayrı-lıyorlar, sonra Gülşen büyük bir gazinoda assolist oluyor. Araya, Müjdat'a tıpatıp benzeyen bir Arap şeyhinin oğlu giriyor, bir sürü karışıklıktan sonra sevgililer birbirlerine kavuşuyorlar, vs. 1970'lerde Arzu Film güldürülerinin açtığı yoldan gidiyor, "Gırgıriye'de Cümbüş Var." Ertem Eğilmez’in, sonra aynı şirkette Kartal Tibet, Ergin Orbey, Orhan Aksoy gibi isimlerin yönettiği Arzu Film güldürülerinde, bir büyük 'star' güldürü oyuncusu yerine birçok oyuncunun oluşturduğu zengin bir kadro, kaba sözlere, argoya yer vermeyen, aileye yönelik bir tavır, cinselliğin hemen tümüyle dışlanması, güldürü-nün her zaman belli bir duygusllıkla krışarak pozlanması gibi öğeler egemendi. "

Canım Kardeşim", "Oh Olsun", "Sev Kardeşim", "Köyden İndim Şehire", "Bizim Aile", "Gülen Gözler" gibi filmler ve "Hababam Sınıfı" serisiyle anımsanan Arzu Film güldürüleri. Sadık Şendil’in başını çektiği ortak bir senaryo çalışmasının getirdiği düzeyli malzeme, Eğilmez’in kıvrak, akıcı anlatımına ve her biri görevim yapan oyunculara dayanıyordu, bu yüzden popüler olduğu ölçüde sevimli, kaliteli bir güldürünün sanki imgesi olmuştu.

Aynı yöntemi sürdüren Erler Film güldürüleri Arzu Film’in boş bıraktığı bir alana yerleşmiş gözüküyor. Ancak bu filmlerin aynı düzeyi tutturduğunu söylemek olanak dışı. Kadro açısından yine zengin bu filmler.. Söz gelimi Erler Film sahibi Türker İnanoğlu’nun bizzat yönettiği "Bizim Kız" (1977), Türk sinemasında belki şimdiye dek kullanılan en zengin oyuncu kadrosuna sahipti. Ama gerek senaryo aşamasındaki basmakalıp çalışma, gerek Ertem Eğilmez'in yapımcı /yönetmen olarak eriştiği sinema düzeyine erişememe bu filmleri Arzu Film güldürüleri düzeyinin gerisinde bırakıyor. Bu açıdan, oyuncular da veya yönetmendeki değişiklikler, pek önem taşımıyor. Gerçi Kartal Tibet'in yönettiği Gırgiriye serisinin ilk iki filminin, bu üçüncüsünden çok daha sevimli, sıcak olduğu söylenebilir. Ama bu belki de o filmlerin daha özgün bir malzemeye yaslanmasından ileri gelir

Gırgıriye'de Cümbüş Var", inanılmaz soğuklukta, cansızlıkta bir film... Güldürü sinemasının iki benzer tip, yanlış anlamalar, iyi/kötü çatışması, eli maşalı kadın vb. çeşitli öğelerini harman etmeye çalışan film. Oyuncuların çabasına karşın nedense güldürmüyor Alabildiğine klişeleşmiş durum, tip ve esprilere biraz yeni, biraz taze bir içerik getirme çabası hiç yok. Filmin tek 'otantik' gözüken, biraz ilgi uyandıran sahnesi, finalde Bubikoğlu'nun iki Müjdat Gezen arasında 'kocası' olanı ayırma sahnesi... Ama bir tek ilginç sahne için bir buçuk saat beklemek, doğrusu değmeyecek bir özveri...”Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”





GECENİN SONU (1983)


Yönetmen Natuk Baytan
Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca
Yapım: Ödül Film/Erol Şenbecerir

Oyuncular : Tarık Akan, Çiğdem Tunç, Ahmet Mekin, Nubar Terziyan, Sırrı Elitaş, Talât Gözbak, Hikmet Taşdemir, Gönül Ser, Ali Erdal, İnci Eray, Hülya Kutlubay, Dilber Kızılhisar, Sabahat Işık, Coşkun Göğen, Şükrü Rodop, Nejat Gürçen, I. Hakkı Şen, Nubar Terziyan, Erkut Tansel, Ali Güney, Yılmaz Kurt, İsmet Pekcan,

Konu: Film, ünlü birer kabadayı olan baba ve oğlun yıllar sonra kavuşmasını konu alır. Ünlü kabadayı Hasan eroin kaçakçısı Osman hesabına çalışmaktadır. Yıllarca kirli işlere adı karışan Hasan karısının da ısrarıyla mafyadan ayrılmaya karar verir. Ancak bu karar Osman’ın bütün plânlarını altüst eder. Bu nedenle Hasan’ın karısını öldürterek onu istemediği bir cinayete sürükler. Uzun bir süre cezaevinde kalan Hasan, tahliye olduğunda artık yaşlanmıştır. Üstelik piyasada pek çok yeniyetme kabadayı vardır. Bunların arasından sivrilen Kadir uyuşturucu tüccarlarına korku salmaktadır. Hasan önce Kadir’le çatışacaktır. (Hasan Sakın)


GECELERİN KADINI (1983)


Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden (
Foto Direktörü: Salih Dikişçi
Yapım: Can Film/Can Özer

Yardımcı Yönetmenler: Arif Erkuş, Nursal Gökyol, Set Ekibi, Ergun Sımsıkı, Işık Şefi: Hayrullah Kara, Bayram İrvül, Kamera Asistanı: Erdal Kahraman, Işık Şefi: Turgut Köze, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Montaj-Senkron: İsmail Kalkan, Negatif Montaj: Gültekin Çavuş, Suat İşlek, Laboratuar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Fehmi Acar, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, (Yeni Lale Stüdyosu’nda hazırlanmış, Yeni Stüdyo’da seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Banu Alkan, Faruk Peker, Metin Serezli, Suna Selen, Yüksel Gözen, Diana Taylor, Eray Özbal, Bülent Bilgiç, Deniz Dümer, Yüksel Gözen,

Konu: Sevdiği erkeğin Şam’da öldürül-düğünü öğrenince tüm yaşantısı alt üst olan ve kötü yola düşen kadının trajik öyküsü.

► Sahil kasabası motel, boktan bir diskotek. Dans, özenti gençlik ayakları. Üst baş dökülüyor. O zamanki kılıklar şimdiki doğu bloğu ülkelerin vatandaşları gibi rüküş ve fakir. Tecavüzcü Coşkun çaktırmadan esrar sarıyor. Kötü bunlar kötü, yoz bunlar. Esrarı zuladan çaktırmadan uzatıyor. Faruk Peker esrarı çekiyor, oohh diyor. Kameraya doğru üflüyor, sanki esrar reklamı. Gözler bayılıyor, yanındaki genç kıza uzatıyor. "Çeksene", "Hayır" diyor kız. "Yanında ben varım hayatım." Kız esrarlı sigarayı çekiyor. Başı dönüyor, Faruk Peker "Ben kızı oteline bırakayım" diyor ve kızla birlikte çıkıyorlar. Arkadan diğer arkadaşları da geliyor. Yani tecavüz grubu. Ağaçlıklı bir yerde, kamuya açık alanda kızı kamulaştırıyorlar. Coşkun'u bu seks kesmiyor, "Kızı öldürelim abi" diyor. "Gider konuşursa hepimiz yanarız." Coşkun kızı öldürüyor. Bir de öldürdükten sonra sevişiyor.

Kızın yüzüne bir gazete kağıdı örtmüşler polis telsizleri ... Komiser cin, her şeyi anlıyor. "Uyuşturucu sonra da tecavüz." Ka-mera kızın kolyesine yaklaşıyor, (niye acaba?) polis tekrar konuşuyor. "Kızın kimliğini araştırın."

Faruk Peker'in vicdanı hür, irfanı hür. Eskisi gibi takılmakta. Bodrum yat limanında bir teknede Banu Alkan seksi bikinisiyle güneşlenmekte. Gayet tanga baldır bacak, güneş gözlüğü. Faruk bu yabancı kadına hasta oluyor, zaten akşam barda da rastlaşacaklar. Bakışlar, bakışlar ... Araya deniz, Bodrum Kalesi. Akşam barda Banu yine dekolte bir elbi-se giymiş, göğüsler lambur lumbur, nasıl hasta olmazsın hele Faruk Peker gibi dam salaksan. Yoo aslında bardaki elbise sandığımız şey meğer gecelikmiş. Banu kafayı yemiş gecelikle çıkmış. Faruk hedefe kitleniyor. Şak yanaşıyor. Birazdan konuşacaklar. ..
"Sizi buralarda ilk görüyorum ... Daha önceleri. .. "

"Evet yeni geldim ... Ama siz buraların en çapkın adamı olmalısınız. Öyle söylüyorlar."
Faruk bir sigara yakıyor. "Yok canım abartmışlar."
"En çapkın ve en hızlısı" ve devam ediyor iğnelemeye.
"Zavallı genç kızların kalbini çalan ve onları insafsızca ... " cümlenin sonunu tamamlamıyor. Faruk Peker şaşırıyor, ne demek istiyor bu kadın. "Ne demek istiyorsunuz?"
Banu acı acı gülüyor. "Hiçbir şey demek istemedim." Faruk biraz geriliyor Banu devam ediyor konuşmaya. "Gerçekten yakışıklısınız sizden uzak durmak lazım."
Faruk rahatlıyor. "Sizde çok güzelsiniz." "Bütün genç kızları bu şekilde mi tavlarsınız."

Faruk içkisini fondip yapıyor ve bardan çıkıyor. Şimdiye kadar hiçbir kadın onunla böyle konuşmamıştı, neydi bu cesaret. "Yo, yo ondan etkilendim mi ne?"

Yine bıktırıcı manzaralar, bir yat denizde yol almakta, Bodrum Kalesi'ne zum. Turistik eşyalar. Banu bu sefer başka bir bikini tanga karışımı moda acayip bir şey giymiş. Ben bu mayoları Banu Alkan'dan başka kadının üzerinde görmedim. Kamera zum yapıyor. Banu'ya yapsa iyi, sapık kameraman kalçalara yaklaşıyor.
Faruk Peker balık adam, ahtapot yakalamış dipten çıkıyor. Kıyıda filmi seyreden bir kalabalık. Artistleri tanımışlar. Banu'nun sandalı devriliyor. Faruk balık adam kılığında hemen yardıma gidiyor. Banu'yu kucaklayıp kıyıya çıkartıyor. Kalabalık gülüyor. Faruk'la Banu arasında bir yaklaşma başlayacak. "Hayatımı kurtardınız az kalsın boğuluyordum." Hala kucakta, "Hiçbir önemi yok, bunu kim olsa yapardı". Banu manalı manalı bakıyor sonra "Belki de geçmişte işlediğiniz bir günahı ödediniz." Anananann! Ne demek istedi şimdi? Kim bu kadın? Yoksa tecavüzden sonra öldürülen kızı biliyor mu? Kim olursa olsun ondan hoşlanıyorum. Bakışlar, bakışlar ... "Geçmişte ne günahım olabilir ki?" Dan! Dan! müzik vurgusu, tekrar bıktırıcı bakışlar, "Herkesin mutlaka geçmişte bir günahı vardır demek istedim."

Kalabalık Bodrumlu yerliler artistlere bakmakta. Faruk'ta IQ düşük hala bu kadının intikamcı kadın olduğunu anlamadı. Faruk'un evi mi? Bir yerde öpüşüyorlar, sonra bir vazonun çiçeklerinin arkasında sevişiyorlar. Böylece Banu'nun yağlı kalçaları görünmüyor.

Sabahın olduğunu nasıl anlayacağız ... Tabii ki güneş doğarken bir çekim, yine Bodrum Kalesi. Yatlar, Banu ve Faruk balkanda çay içiyorlar. Plan, deniz manzarası. Banu ve Faruk el ele marinada yürüyorlar. Plan değişiyor, Halikarnas'ın oralarda yine el ele. Biri sesleniyor "Hey Faruk!" Faruk dönüp bakıyor. Tecavüzcü Coşkun. Banu'nun şüpheli bakışları heriften kıl kapıyor. Müzik, zum, yakın plan tecavüzün yakın planı. En pis haliyle Coşkun yavşıyor. "Yengemle tanıştırmayacak mısın?" Faruk fena bozuluyor. Bu sefer ciddi, bu kadından etkilendi. "Bozulma abi ya, ne dedim ki?" Coşkun uzuyor. Banu peşinden bakıyor. "Kim bu adam?" "Fazla samimiyetim yok, itin biri." Bu cevap Banu'yu tatmin etmiyor.
Bir manzarada yemek yiyorlar. Masada masraf olmasın diye fazla bir şey yok. Çaydan viski. Su, peçete, çatal, tabak. Allah ne verdiyse. Ha, çiçek de var. Figüran garson elleri arkada beklemekte, o da filmde çıkmakta. Suratında anlamsız bir ifade. Faruk soruyor. "Bana kendinden bahsetsene, hikayeni merak ediyorum" Banu hikayesini özet anlatıyor….mütevazi bir hayatım vardı, ta ki kız kardeşim öldürülünceye kadar…." Faruk morarıyor. "Ne kız kardeşin mi öl-dürüldü. Dan! Dan! Dan! müzik kalp ritmi. Yakın gözler, kindar bakışlar. "Nen var senin, biraz tedirgin gibisin?" "Yok, yok bir şey." En en ennnnnnn! Yakalandın.

Akşam yine sevişiyorlar, Banu çarşafa dolanmış kaba etleri yanlardan fışkırmış. Faruk, Banu'nun çantasını karıştırıyor. Böyle bir kötü huyu var. Çantadan bir fotoğraf çıkıyor. Dan! baltayı taşa vurduk. Demek bu kadın ablası. Şimdi bilmezlikten geleceğim ve oyuna devam. Banu uyanıyor, ne , kadar da neşeli mutlu oysa Faruk betlerde. "Yüzünden düşen bin parça sevgilim:" "Yok bir şey iyiyim." Banu yine acayip bikinisiyle havuza giriyor. Faruk tecavüzcü Coşkun'la buluşuyor, durumu anlatıyor. Sonra fırçalıyor? "Hep senin yüzünden, öldürmeyecektin onu." Coşkun işi kökünden halletmek istiyor. Büyük Ortadoğu planı gibi. "Onu da öldürelim gibi." Fena fikir değil: halbuki ne kadar sevmişti Banu'yu. Düşüncelere dalıyor. Şimdi film hiç hak et-mediği halde psikolojik gerilim kazanıyor. Sevdiği kadını öldürebilecek mi? Flaşback, Banu'yla sevişmeler el ele yürümeler. Şimdi Banu bilmezlikten geliyor, yani senaryoyu bilmiyormuş gibi yapıyor. Faruk terliyor. Birlikte bir uçurumun kenarına geliyorlar, elinde tabanca Coşkun kayaların arkasında. Faruk aniden hüngür hüngür ağlıyor. ",Hayır , hayır.' yapamayacağım ... Ben bir caniyim, Banu seni öldüreceğim. Kız kardeşine esrar içiren bendim, ama öldüren ben değildim affet beni." Kayaların arkasından Coşkun çıkıyor. Tabancayı uzatıyor, Faruk Banu'yla Coşkun'un arasına giriyor "yapma dur." Sonra Coşkun'un üzerine atlıyor, iki yumruk Ah. Coşkun geri geri giderken uçuruma yuvarlanıyor. "AAAAHHHH!" Faruk ve Banu sarılıyorlar. "Affet beni Banu!", "Sen bana sevmeyi öğrettin." Güneş batıyor ... Ve Banu ta-bancayı çekiyor. "Ama kız kardeşimin intikamını almaya yemin etmiştim" diyor. Bir el tabanca sesi. Faruk yerde yatıyor. Son yazmakta.

Not: Yukarıdaki filmin konusunu, afişine bakıp yazdım eğer böyle bir konusu varsa tamamen tesadüfidir. “Osman Cavcı, “Yanlış Anlaşılan Filmler”


[1]  Robert E. Sherwood’un hikayesinden, S.N.Behrman’ın senaryosunu yazdığı ve Mervyn LeRoy’un yönettiği 1940 yapımı “Waterloo Bridge” Waterloo Köprüsü filminin Türkçe uyarlaması. Filmin baş  rollerinde Vivien Leigh (1913-1967), Robert Taylor (1911-1969) oynamışlardır.




FUTBOLİYE (1983)



Senaryo ve Yönetmen : Osman Fahri Seden
Kamera: Kaya Ererez
Yapım: Mine Film/Kadri Yurdatap

Oyuncular: Aydemir Akbaş, Bahar Öztan, Ali Şen, Bülent Kayabaş, Hüseyin Kutman, Konuk oyuncu: İbrahim Tatlıses,

Konu: Bir futbol takımında on yıldır yedekte bekleyen Hüsnü, aynı zamanda çaycı olarak çalışmaktadır. Hüsnü, ikiz kardeşi Hüsniye'nin çalıştırdığı basketbol takımından Bahar'a aşıktır. Hüsnü'nün takımı küme düşmek üzereyken, başkan Yugoslavya'dan futbolcu getirmek için girişimlerde bulunur.



FERYAT (1983)





Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Önder Film/Sungur Esen

Oyuncular: Mahmut Tuncer, Yaprak Özdemiroğlu, Eşref Kolçak, Neriman Köksal, Diler Saraç, Atilla Ergün, Figen Han, Nazan Ayaz

Konu: Hapisteyken sevgilisine arkadaşı tarafından tecavüz edilen adamın intikamı.

ESİR (1983)



Senaryo ve Yönetmen: Rahmi Kafadar
Kamera: Yılmaz Ceylan, Dinçer Önal
Yapım: Kutaş Film Türk/ İran Ortak Yapımı

Oyuncular: Sait Seyit, Deniz Akbulut, Erol Taş, Eşref Kolçak, Kadir Savun, Baki Tamer, Kudret Karadağ, Hakkı Kıvanç, Süheyl Eğriboz,

Konu: Film, Kuzey Kore savaşına katılan bir Türk subayının maceralarını konu edinir. Türk ordusundan Kartal isimli bir teğmen özel görevle Kuzey Kore’ye gönderilir. Görevi Birleşmiş Milletler’e ait esirleri ölüm kamplarından kurtarmaktır. Ancak Kartal’ın Kore’de esir düşmesiyle kamuoyunun son umutları da kırılır. Bununla birlikte ölümden son anda kurtulan Kartal bir süre sonra esir kamplarına ulaşarak gizlice esirlerin arasına karışır. Kartal, Kore’de tam anlamıyla bir ölüm kalım mücadelesi verecektir. (Hasan Sakın)

ERKEKÇE (1983)






Senaryo ve Yönetmen: Çetin İnanç
Görüntü Yönetmeni: Sedat Ülker
Kurgu: Necdet Tok
Yapım: Anıt Film/Mehmet Karahafız

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Nilgün Saraylı, Kazım Kartal, Sami Hazinses, Ali Şen, Hüseyin Peyda, Oktar Durukan, Nuri Kırgeç, Feryal Feray, serdar Bora, Necla Fide, Savaş Ustay, Türker Tekin, Nejat Gürçen, Fuat Onan

Konu: Yakın bir arkadaşının şüpheli ölümünü araştıran bir adamın mafya ile karşı karşıya gelmesini ve gelişen komik aynı zamanda ürkütücü olayları konu alan bir film.

EN BÜYÜK ŞABAN (1983)


Yönetmen : Kartal Tibet
Senaryo: Suphi Tekniker
Kameraman: Rafet Şiriner
Yapım: Cem Filmcilik/Yahya A. Kılıç

Reji Asistanları: Ahmet Sezerel, Ayşegül Gökçe, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Negatif Montaj: Gültekin Çavuş, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşses, Işık: İsmet Yurtçu, Set Ekibi: Cengiz Ökten, Hüseyin Kını, Mehmet Şenkal, Abdurrahman Menay, Prodüksiyon Amiri: Ekrem Gökkaya, (Yeni lale film stüdyosunda hazırlanmış Yeni stüdyoda seslendirilmiştir).

Oyuncular: Kemal Sunal, Kamran Usluer, Reha Yurdakul, Nilgün Bubikoğlu, Dinçer Çekmez, Hikmet Karagöz, Dinçer Çekmez, Ayten Erman, Zafer Önen, Yadigar Ejder, Hüseyin Kutman, İbrahim Kurt, Ziya Çelik,

Konu: Şaban bir an önce köşeyi dönmek için İstanbul'a gelir ve bu arada sokaklarda çiçek satan bir kızla tanışır. Kızdan çok etkilenir. Bir gece parkta otururken kendini ağaca asmak üzere olan zengin bir iş adamını kurtarır. İş adamı Faik çok alkollüdür önce Şaban'ı sahiplense de sabah ayıldığında hatırlamaz çünkü Faik'te unutma hastalığı vardır. Bir gece Faik gene sarhoşken Şaban'a beş milyon para verir. Şaban da bu parayı gözlerini açtırmak için Hülya'ya verir ama ertesi gün Faik Şabanı gene hatırlamaz.


EN BÜYÜK YUMRUK (1983)


Senaryo ve Yönetmen: Çetin İnanç
Kamera: Sedat Ülker
Yapım: Anıt Film / Mehmet Karahafız

Montaj-Senkron: Necdet Tok, Renk Uzmanı: Aslan Tektaş, Reji: Yardımcısı: Yılmaz Eşsiz,
(Kunt Film Stüdyosunda hazırlanmıştır).

Oyuncular: Cüneyt Arkın (Murat), Meral Orhonsay (Gazeteci Selin), Hüseyin Payda (Memduh Karaca), Kazım Kartal (Çetin), Nejat Gürçen (Cahit), Baykal Kent (Altan), İbrahim Kurt (Onur), Sönmez Yıkılmaz, Yavuz Selekman (Onur Bekiroğlu), Necati Bilgiç (Ramazan Gül), Kadir Kök (Samet), Ahmet Uz (Sefa), Mehmet Uğur (Yavuz Çakır), Melih Çardak (Tolga), Yavuzer Çetinkaya (Arda), Akif Kilman (Özcan), Cevdet Özalaş, Kudret Kara-dağ (Oğuz), Kuzey Vargın (Abdülkadir), Cengiz Nezir (Kaya), Orçun Sonat (Bakkal Sait), Salih Kırmızı (İsmet)

Konu: Murat (Cüneyt Arkın) yıllar sonra gözlerinin önünde öldürülen oğlunun intikamını almak için geri döner. Ancak oğlunu öldüren mafya bundan rahatsızdır. Mafya o kadar insan öldürmüştür ki kim olduğunu hatırlamaz bile. Ve Murat'ı bulup öldürmek için harekete geçerler. Onun için de Murat'i tanıyan ve yerini söylemeyen herkesi öldürürler. Aslında Murat bir polistir. Bu arada haraç alma ve uyuşturucu kacakçılığı da yapılmaktadır. Murat'ın patronu ise ondan bu işi çözmesini ve deliller toplamasını ister. Bu işi yapanların patron ise Murat'ın bir zamanlar kuru ekmeği paylaştıkları arkadaşı Memduh tur. Ama Murat buna inanmaz. Murat'ın patronu ise ondan ıspatlamasını ister. Ve Murat harekete geçer. Memduh bundan rahatsız olur ve Murat'ı araştırmaya başlar. Polis olduğunu öğrenince de ortadan kaldırmak icin o da harekete geçer ama başaramazlar. Murat böylece oğlunun da intikamını almıştır.