Yönetmen : Temel Gürsu
Senaryo: Sadık Şendil /Erdoğan
Tünaş
Görüntü Yönetmeni: Çetin
Gürtop
Müzik: Hurşit Yenigün
Yapım: Erler Film/Türker
inanoğlu
Yönetmen Yardımcısı: Tolgay
Ziyal, Seçkin Yaşar, IMontaj: Mehmet Bozkuş, Negatif Montaj: Muzaffer
Karataş, şık Şefi: Ali Salim Yaşar, Senkron: Nevzat Dişiaçık,
Cevat Sezer, Sanat Yönetmeni: Sohban Koloğlu, Sesleri Alan: Erkan
Aktaş, Laboratuvar: Mustafa Oruç, Prodüksiyon Amiri: Fehmi Tengiz,
Prodüksiyon Ekibi: Adnan İrkut, Necati Şimşek, (Fono Film Stüdyosunda
hazırlanmıştır).
Oyuncular: Gülşen Bubikoğlu (Güllü), Müjdat Gezen
(Bayram), Münir Özkul (Emin), Adile Naşit, Perran Kutman (Sabahat), Şemsi
İnkaya (Bekir), Asu-man Arsan (Rabiş), Mehtap Ar (Sevim), Sümer Tilmaç, Bilge
Zobu, Sami Hazinses, Damla İra, Şemsi İnkaya, Nevzat Açıkgöz, Yadigar Ejder,
Necip Tekçe, Cevdet Balıkçı, İhsan Gedik, Niyazi Gökdere, Süheyl Eğriboz
Konu: Güllüye, annesi Sabahat ve dayısı Bekir,
Bayram, babası Emin, kız kardeşi Sevim ve halası Rabiş . Sabahat kafayı parayla
iyiden iyiye bozmuştur.
Kazandıklarını
ortak bir kesede topladıklarından, içinden üç kuruş dahi aşıran olsa,
yürütenin gözünü oyar. Ancak, başladı mı davul, zurna, bırakırlar kavgayı,
başlarlar oynamaya... Çok da dertlidir çingene hatunlar kocaların-dan...
Güllü’nün Bayram’ı kadınların peşinde dolaşmaktan, Sabahat’in Münir meyhane
köşelerinde içip içip küfelik olmaktan, Bekir ise paraları kumarda tüketmekten
başka bir işe yaramazlar. Güllü’nün de hayranları az buz değildir. Özellikle de
patron Deli Ömer (Sümer Tilmaç) fena yanıktır Güllü’ye. Bir gün Sabahat’ın
tepesi atar, Münir’i, Bayram’ı, Sevim’i ve Rabiş’i evden kovar.
Sonuç,
Boşanma kararı verilir. O sırada babası ile İstanbul’da bulunan ve Bay-ram’a
tek yumurta ikizi kadar benzeyen Prens Efruz (Müjdat Gezen), gazinoda dinlediği
Güllü’ye aşık olur. Sonrası tam bir kargaşa ve cümbüştür. Deli Ömer
kıskançlığından Efruz sandığı Bayram’ı, kendi ailesi küslüğünden Bayram
sandıkları Efruz’u kaçırırlar. Efruz’la Bayram da birbirlerini görünce
keçileri... Bunca toz duman arasında ortalık yatışınca, polis Deli Ömer’i
tutuklar, Efruz’un babasına gerçeği anlatan Güllü, Bayram’la yeni-den
evleneceğini söyler. Gerçek Efruz, gerçek baba, gerçek Bayram ve Güllü, bir
Sulukule düğününde bir araya gelirler…
► 'Yönetmen'
ve 'oyuncu' güldürülerinin yanı sıra 'şirket' damga-sı taşıyan filmlere iyi bir
örnek, "Gırgıriye'de Cümbüş Var"... Fİlm, önceki 2 film,
"Gırgıriye" ve "Gırgıriye'de Şenlik Var"ın reçetesini
yinelemeye çalışıyor. Yine aynı çevre, Lesmer vatandaş'larımızın çevresi söz
konusu... Salaş gazinolarda çarkı söyleyerek, ayı oynatarak veya 'kap
kalaylayarak' geçinip giden, sık sık kavga eden, ama 'mastika'yı duyar duymaz,
iki eli kanda olsa bırakıp oynamaya başlayan vatandaşlarımız... Gülsen
Bubikoğlu ile Müjdat Gezen, filmin başında kıskançlık yüzünden kavga edip
ayrı-lıyorlar, sonra Gülşen büyük bir gazinoda assolist oluyor. Araya, Müjdat'a
tıpatıp benzeyen bir Arap şeyhinin oğlu giriyor, bir sürü karışıklıktan sonra
sevgililer birbirlerine kavuşuyorlar, vs. 1970'lerde Arzu Film güldürülerinin
açtığı yoldan gidiyor, "Gırgıriye'de Cümbüş Var." Ertem Eğilmez’in,
sonra aynı şirkette Kartal Tibet, Ergin Orbey, Orhan Aksoy gibi isimlerin
yönettiği Arzu Film güldürülerinde, bir büyük 'star' güldürü oyuncusu yerine
birçok oyuncunun oluşturduğu zengin bir kadro, kaba sözlere, argoya yer
vermeyen, aileye yönelik bir tavır, cinselliğin hemen tümüyle dışlanması,
güldürü-nün her zaman belli bir duygusllıkla krışarak pozlanması gibi öğeler
egemendi. "
Canım Kardeşim",
"Oh Olsun", "Sev Kardeşim", "Köyden İndim
Şehire", "Bizim Aile", "Gülen Gözler" gibi filmler ve
"Hababam Sınıfı" serisiyle anımsanan Arzu Film güldürüleri. Sadık
Şendil’in başını çektiği ortak bir senaryo çalışmasının getirdiği düzeyli
malzeme, Eğilmez’in kıvrak, akıcı anlatımına ve her biri görevim yapan
oyunculara dayanıyordu, bu yüzden popüler olduğu ölçüde sevimli, kaliteli bir
güldürünün sanki imgesi olmuştu.
Aynı yöntemi sürdüren Erler
Film güldürüleri Arzu Film’in boş bıraktığı bir alana yerleşmiş gözüküyor.
Ancak bu filmlerin aynı düzeyi tutturduğunu söylemek olanak dışı. Kadro
açısından yine zengin bu filmler.. Söz gelimi Erler Film sahibi Türker
İnanoğlu’nun bizzat yönettiği "Bizim Kız" (1977), Türk sinemasında
belki şimdiye dek kullanılan en zengin oyuncu kadrosuna sahipti. Ama gerek
senaryo aşamasındaki basmakalıp çalışma, gerek Ertem Eğilmez'in yapımcı
/yönetmen olarak eriştiği sinema düzeyine erişememe bu filmleri Arzu Film
güldürüleri düzeyinin gerisinde bırakıyor. Bu açıdan, oyuncular da veya yönetmendeki
değişiklikler, pek önem taşımıyor. Gerçi Kartal Tibet'in yönettiği Gırgiriye
serisinin ilk iki filminin, bu üçüncüsünden çok daha sevimli, sıcak olduğu
söylenebilir. Ama bu belki de o filmlerin daha özgün bir malzemeye
yaslanmasından ileri gelir
Gırgıriye'de
Cümbüş Var", inanılmaz soğuklukta, cansızlıkta bir film... Güldürü
sinemasının iki benzer tip, yanlış anlamalar, iyi/kötü çatışması, eli maşalı
kadın vb. çeşitli öğelerini harman etmeye çalışan film. Oyuncuların çabasına
karşın nedense güldürmüyor Alabildiğine klişeleşmiş durum, tip ve esprilere
biraz yeni, biraz taze bir içerik getirme çabası hiç yok. Filmin tek 'otantik'
gözüken, biraz ilgi uyandıran sahnesi, finalde Bubikoğlu'nun iki Müjdat Gezen
arasında 'kocası' olanı ayırma sahnesi... Ama bir tek ilginç sahne için bir
buçuk saat beklemek, doğrusu değmeyecek bir özveri...”Atilla Dorsay, “12 Eylül
Yılları ve Sinemamız”