Powered By Blogger

26 Mart 2020 Perşembe

GİZLİ YARA (1985)


Yönetmen: Şahin Gök
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı
Yapım: Topkapı Film/Yaşar Tunalı
Kamera Asistanı: Mahmut Yumuşak, Yardımcı Yönetmen: Jan Brindizi, Prodüksiyon Amiri: İbrahim Öner, Işık Düzeni: Bülent Eryılmaz, Montaj-Senkron: İsmail Kalkan, Negatif Montaj: Ali Berkan, Set Ekibi: Baki Soğukpınar, Sadi Tutucu, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, (Sineray Film Stüdyolarında hazırlanmıştır. )

Oyuncular: Mahmut Tuncer, Zümrüt Cansel, Merih Fırat, Eray Özbal, Nubar Terziyan, Suzan Avcı, İsmail Hakkı Şen, Tayfun Çulban, Fikret Fırat,

Konu: Film, iki gencin engellerle dolu aşkını konu alır. Ünlü fabrikatör Sami Bey artık yaşlanmış ve kızı Hülya’yla birlikte sakin bir hayat yaşamaya başlamıştır. Bu sırada tanıştığı Cavidan adlı bir kadına âşık olan Sami Bey ani bir kararla evlenir. Cavidan’ın asıl amacı Sami Bey’in bütün malvarlığına el koymaktır. Evlilik sonrası Sami Bey’in yengesi Neriman ve oğlu Mahmut ziyaret için İstanbul’a gelir. Ancak Neriman’ın gelmesiyle birlikte evin huzuru bir anda kaçar. Neriman, aslında Sami Bey’in evlatlık olarak yetiştirdiği Hülya’ya öteden beri kin beslemektedir. Evlatlık olduğunu bilmeyen Hülya ise Neriman’dan gerçekleri öğrenince evi terk etmeye kalkar. Hülya bu süreçte Mahmut’a olan aşkıyla hayata tutunur. Ancak Neriman bu ilişkiyi de bir yolunu bularak koparmayı başaracaktır. (Hasan Sakın)

GAZİNO BÜLBÜLÜ (1985)


Yönetmen: Engin Temizer
Senaryo: Aydemir Akbaş
Kamera Sedat Ülker , Abdullah Gürek
Yapım: Burak Film/Sungur Esen, İbrahim Mertoğlu
Yapım Yönetmen: Fikret Ertuğrul, Erol Emerle,

Oyuncular: Aydemir Akbaş, Bülent Kayabaş, Sami Hazinses, Ayşen Gruda, Tulu Çizgen, Merih Fırat, Necla Fide, Baykal Kent, Sami Hazinses, Ayben Er-man, Oktar Durukan, Necdet Kökeş, Ahmet Açan, Mesut Sürmeli, Renan Fosforoğlu Tuna Özlem, Hikmet Karagöz,

Konu: Filmde, evini geçindirmeye çalışan bir adamın yaşadıkları konu edilir. Mahmut, minibüs şoförlüğü yaparak karısı ve üç baldızının ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Ancak hayat pahallılığı yüzünden çok zorluk çeker. Bir gün yakın bir arkadaşının kirasına zam geldiğini öğrenir. Kendi kirasına da zam gelmesinden korkar. Ev sahibinden saklanır. Bu süreçte Mahmut’un başına gelmedik olay kalmayacaktır. (Meltem İşler Sevindi)

GARİBAN BEŞLER (1985)


Senaryo ve Yönetmen: Yunus Yılmaz
Görüntü Yönetmeni: Hüseyin Ererez
Yapım: Özben Film/Fuat Özben

Oyuncular: Serkan Özben, Eser Işık, Levent Çakır, Arzu Aytun, Yadigar Ejder, Haluk Sunal, Yılmaz Cesur

Konu: Film, para kazanmak amacıyla İstanbul’a gelen beş arkadaşın başından geçenleri konu alır. Serkan, Kazım, Veli, Şakir ve Kemal çalışmak amacıyla İstanbul’a gelen beş arkadaştır. Önceleri ağır işlerde çalışarak geçinmeye çalışan gençler zamanla birbirinden kopar. Geçen zaman içinde Serkan ve Kazım hayallerine kavuşsa da şans diğer üç arkadaşın yüzüne gülmez. Bir süre birbirinden haber alamayan gençlerin yolları yıllar sonra kesişir. Bu sırada ekonomik sıkıntılar yaşayan Kemal, evliliğini ertelemek zorunda kaldığı için sorunlar yaşamaktadır. Evlilik için gereken parayı Serkan ve Kazım’dan isteyen Kemal karşılık bulamaz. Bununla birlikte Kazım parayı temin etmek için Kemal’e bir teklif sunar. Buna göre Kemal, Kazım’ın sevgilisinin evini soyacaktır. Kemal bu teklife dirense de girdiği darboğaz nedeniyle soygunu yapmak zorunda kalır. Ancak soygun gecesi işler Kemal’in plânladığı gibi gitmez. Soygunla birlikte Kemal’in üstüne bir cinayet suçu da yüklenir. (Hasan Sakın)





EROİN HATTI (1985)


Senaryo ve Yönetmen: A. Remzi Jöntürk
Görüntü Yönetmeni:Salih Dikişçi,
Kamera: Şener Işık,
Yapım: Pınar Filmcilik/Halis Şenol

Oyuncular: Bulut Aras, Meral Orhonsay, Yusuf Sezgin, Yıldırım Gencer, Aykut Sözeri, Funda Fırat, Mualla Umay, Kuzey Vargın, Ahmet Gergin, Levent Çakır, Kazım Kartal, Meral Boduroğlu, Hayati Hamzaoğlu, Nil Uzun, Nejat Gürçen, Ahmet Gergin,

Konu: Film, çaldıkları uyuşturucuyla birlikte polisten kaçan üç gencin başından geçenleri konu alır. Türkiye’nin Batı sınırında büyük çaplı uyuşturucu kaçakçılığı yapılmaktadır. Uyuşturucu ticaretini yöneten büyük çeteler o sırada gümrükten kaçırılmaya çalışılan yüklü miktarda eroinin peşindedir. Eroinin yüklendiği araç son olarak Tilki Selim ile Koç Ali’nin eline geçer. İkili, Bebek lakaplı üçüncü bir kişiyi de alarak eroinle birlikte doğuya doğru kaçmaya başlarlar. Ancak bu arada Tilki Selim farkında olmadan başkomiser Yıldırım’ın ağabeyini de öldürmüştür. Ankara’ya kadar izi sürülen çete burada kayıplara karışır. Ancak bir yandan diğer çeteler, öbür yandan polis Tilki Selim ve arkadaşlarının peşindedir. (Hasan Sakın)

EKMEK ELDEN SU GÖLDEN (1985)


Senaryo ve Yönetmen: Yavuz Yalınkılıç
Foto Direktörü Erhan Canan
Kamera : Dinçer Önal,
Yapım: Türk-Kan Film / Sabri Demirdöğen

Oyuncular: İlyas Salman, Leyla Önder, Erol Günaydın, Hadi Çaman, Hayri Caner, Asuman Arsan, Ayben Erman, Füsün Yeğen, Sümer Tilmaç,

Konu: Filmde, ortağının kızına âşık olan bir adamın hikâyesi anlatılır. Mahir, ortağı Yasin’in kızı Mehfoş’u sever. Yasin de kızını Mahir ile evlendirmek ister. Ancak Mehfoş sosyeteden bir adamla nişanlanır. Yasin kızını ikna edebilmek için Mahir’i, Mehfoş’a beğendirmeye karar verir. Ne var ki bu durum Mahir’in başına birçok iş açacaktır. (Meltem İşler Sevindi)


DUYAR MISIN FERYADIMI (1985)


Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Bülent Oran
Kamera Orhan Kapkı
Müzik: Gülden Karaböcek
Yapım: Akman Film/Hamdi Akman

Prodüksiyon Müdürü: Volkan Yiğitoğlu, Teknik Ekip: Adnan Gürkonak, Ahmet Gürkonak, Fikret Güryalçın, Işık Şefi: Rıdvan Varol, Kamera Asistanları: Orhan Temizkan, Hikmet Hacı, Renk Uzmanı: Selahattin Kaya, Montaj, Senkron: Aram Keskinay, Negatif Montaj: Yusuf Aldırmaz, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Gültekin Çavuş, Yönetmen Asistanı: Sevgi Akman, (Lale Film Stüdyosunda renklendirilmiş, Yeni Stüdyoda hazırlanmıştır )

Oyuncular: Gülden karaböcek, Mesut Engin, Münir Özkul, Erol Günaydın, Ali Şen, Leyla Altın, Erden Güvenç, Diler saraç, Handan Adalı, Ayla Oranlı, Gürel Ünal, Adnan Gökçeoğlu, Seyfi Tetik, Agop Ay, Küçük Özcan, Orhan Pekyaman, Engin Coşkun, Erdoğan, Üçkaya, Erden Güvenç,

Konu: Üvey anne elinde ezilen yoksul bir genç kızın (Gülden Karaböcek) başından geçen ve şöhrete giden yolu anlatan dramatik olayların öyküsü.

DUL BİR KADIN (1985)


Senaryo ve Yönetmen: Atıf Yılmaz “Necati Cumalı’nın “Bir Sabah Gülerek Uyan” isimli oyunundan ”
Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz
Müzik: Attila Özdemiroğlu , Yalçın Tura “Filmde yer alan “Sonbahar” Şarkısının sözleri, Melih Cevdet Anday’a aittir.
Yapım: Mine Film/Kadri Yurdatap

Yönetmen Yardımcısı: Leyla Özalp, Kamera Sorumlusu: Cem Molvan, Ses Efektleri: Hüseyin Kuzu, Fotoğraflar, Grafik Çalışmalar ve Sanat Yönetmeni: Şahin Kaygun, Kurgu-Eşleme: Nevzat Dişiaçık, Negatif Montaj, Ömer Aksu, Laboratuvar: Adnan Şahin, Zekeriya Şahin, Seslendirme: Erkan Aktaş, Yardımcısı: Eyüp Yıldız, Işıklandırma: Aslan Yıldız, Gürcan Küçükler, Oktay Uyan, Set Ekibi: Turgut Pelit, Metin Erdoğdu, Bekir Aslan, Yapım Yönetmeni: Ahmet Akdoğan, Hüseyin Kuzu, (Fono Film stüdyosunda hazırlanmıştır).

Oyuncular: Müjde Ar, Nur Sürer, Yılmaz Zafer, Deniz Türkali, Şükran Güngör, Aslan Altın,Tiraje, Erden Güvenç, Yasemin Koşal, Nazan Ayas, Ali Erdemci, Füsun Demirel, Ezgi Anıl, Macide Karaali, Selda Tosun, Orhan Aklaya, Savaş Akova, Bülent Polat, Ferdi Artuner, Ebru Oğuz (İnci),

Konu: Kocası yıllar önce ölen Suna, evli bir erkekle sonu belirsiz bir ilişkiyi sürdüren Ayla ve dört kocadan boşanmış, beşincisini arayıp duran antikacı Gönül bir araya gelir, günümüz Türkiye'sinde kadın-erkek ilişkileri, kadının en burjuva çevrelerde bile nasıl halâ sömürüldüğünü, “mal”: olduğu üstüne görüş değiş-tokuşu yaparlar... Sonra Suna. 'sanat fotoğrafçısı' Engin'i görür ve 'güvercinler uçar gönlünde. Yıllardır erkekten uzak kalmış kadınla, genç, serüvenci, kendinden aşırı emin ve hafif sadist fotoğrafçı arasındaki ilişki, Ayla'nın sorumsuz evli sevgilisiyle ilişkisinden daha mutlu sonuçlanmayacak ve iki kadın, kendilerini çocuklu ve erkeksiz bir dünyada avutmak zorunda kalacaklardır.

► "Dul Bir Kadın", Atıf Yılmaz'ın bu yeni döneminin de, artık ulaştığı anlatım ustalığının da lirik bir dışavurumu. Anlatım açısından hiçbir kusur ve eksik içermeyen, olgun çağındaki bir yönetmenin Özenli, incelikli bir ürünü. Yılmaz, Şahin Kaygun'un da katkısıyla filmde önemli yer tutan fotoğraf sanatını ilk kez bir Türk filminin dokusuna bu denli zevkli, özenli biçimde yerleştirmeyi başarıyor. Sevişme sahnelerinde, gerek söz, gerekse görüntü olarak oldukça 'cüretli' şeyler denemesine karşın yine bayağılığı, zevksizliğe düşmemeyi, hep 'esletik' kalmayı biliyor. Ancak "Dul Bir Kadın" önemli bir filmi saymak kolay değil. Kişileri pek yaşamı-yor, sanki bir yaz günü veya bir Bodrum tatiliyle birlikte geçip gidiyorlar. Filmin kadın-erkek ilişkileri üstüne "bildirisi”sini dile getiren Gönül’'ün sonunda beşinci kocayı da tavlayan bir 'sosyete gülü' olması, acaba bu bildiriye ne denli katkıda bulunuyor? Suna gibi oldukça akıllı gözüken bir kadın, baştan bir avare, bir sorumsuz olduğu görülen Engin gibi bir gence nasıl kapılıyor? Filmde hiç bir 'olumlu erkek' tipinin olmaması, ve Onno Tunç'un müziğine özel bir övgü... “Atilla Dorsay “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

► Dul Bir Kadın'da üç tane kadın var bence. Biri uzun ve kendine göre mutlu bir evlilik geçirmiş, çocuk sahibi bir insan. İkincisi hayatında yer alan ama mutsuz bir beraberliğin içindeki bir insan. Üçüncüsü de okumuş, Batı'ya gitmiş, Batı'da sanat yapmaya başlamış, ötekilere göre bir açıdan daha çok kimlik kazanmış görünen ama yine de kendi toplumuyla bağ kuramadığı için dışarıya çıkma çareleri arayan bir insan. Bunların içinde en silahsızı Suna tipi. Silahsızlığı hayatın içine girmemiş olmasından geliyor. Fakülteyi bitirmiş, zengin ve iyi bir evlilik yapmış ve bütün hayatı o zannetmiş. Suna toplumda tek başına kalıp bir ilişkiye girince ne yapacağını bilemiyor. Onun için en kolay teslim olanı da o oluyor. Ama hikayenin belli bir yerinden sonra, daha deneyimli, ileriye doğru daha ümitli, daha silahlı olarak filmi bitiriyor. Ayla da kendine göre birtakım ilişkileri koparıyor. Ondan sonra daha mutlu oluyor. Gönül ise yurtdışını seçiyor, evlenip gidiyor.

Filmde Ergun’un simgelediği erkek karekteri ise; aydın olmaya çaİışan kadına karşı sınıfsal bir düşmanlık da duyan, alt sınıftan gelmiş bir fotoğrafçı. Her toplumda sanatçılık insanın sınıf değiştirmesinde en kolay şey. Bizim toplumumuzda da öyle. Ergun da fotoğrafçılıkla bir yere gelmiş, yakışıklı fakat hiçbir şeyi doğru değerlendiremeyen, kavram kargaşası içinde olan bir insan. Kötü bir insan değil ama çaresiz, kendini doğru dürüst bir yere oturtamamış bir insan. Ne düşmanlıkları ne de sevgileri bilinçli oluyor. Duygusal bir yapısı var. Kadını sevdiği için ona düşman oluyor. Bu düşmanlık belki de sınıfsal olarak duyduğu düşmanlıktır. Bir tarafta kadını daha güçlü gördüğü için, onu ezme eğilimi içinde, öyle karmaşık ve çok çaresiz bir tip. Sanat yapmaya uğraşan aydın bir kişilik. (Atıf Yılmaz) “Emine Demiray’ Bknz: “Adı Atıf Yılmaz”

DÖNME SEVGİLİM DÖNEMEZSİN (1985)


Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Erdoğan Tokatlı
Görüntü Yönetmeni: Şener Işık
Yapım: Artuğ Filmcilik /Yeni Stüdyoda hazırlanmıştır

Oyuncular: Adnan Şenses, Şehnaz Dilan, Turgut Özatay, Reha Yurdakul, Zeynep Erman, Müfit İlkiz, Süheyl Eğriboz, Çocuk Yıldız: Arda Zor

Konu: sevdiği kıza göz koyan sonrada tecavüz ederken yakaladığı bir adamı öldüren kamyon şoförünün hikayesi.


DORUK (1985)


Yönetmen : Melih Gülgen
Senaryo: Mehmet Aydın
Kamera: Hüseyin Özşahin
Yapım: Gülgen Film/Melih Gülgen

Genel Koordinatör: Hüseyin Baradan, Yapım Görevlisi: Yılmaz Kanat, Prodüksiyon Ekibi: Sonay Kanat, Cenap Kuşçu, Hüseyin Ergüder, Yusuf Hacet, Kamera Asistanı: Varol Özşahin, Reji Asistanı: Süreyya Tezer, Işıklar: Ender Işık Servisi, Jenerik: Oktay Şener, La-boratuar: Selâhattin kaya, Hikmet Kuyucu, Montaj: Melih Gülgen, Sesleri Alan: Necip Sarıcaoğlu, Asistan: Gültekin Çavuş, Negatif Monraj: Mahmut Eskici, Senkron Revizyon: Süleyman Karakaya, (Lâle Film Stüdyosu’nda yıkanmış, Yeni Stüdyo’da seslendirilmiştir.)

Oyuncular : Orhan Gencebay, Cüneyt Arkın, Müge Akyamaç, Hüseyin Baradan, Yılmaz Kanat, Oğuz Bora, Ha-san Terzi, Cengiz İçten,

Konu: Orhan ve Cemil, tarihi eser kaçakçılarını dolandırarak yüklü bir paraya konarlar. Zenginlik hayalleri kuran iki kafadar parayı kumar masasında kaybedince yeni planlar yapmaya başlarlar. Bir rastlantı sonucu aralarına katılan ressam Çiğdem’i de aralarına alırlar. Her ikisi de genç kıza aşık olsa da hislerini belli etmezler. Ve iki kafadar kendileri kadar çılgın Çiğdem ile birlikte yeni bir maceraya atılır. Cemil bir geziden elinde gerçek bir hazine haritasıyla dönünce hayal tüccarları bu kez define avına çıkar.


DOMDOM KURŞUNU (1985)


Senaryove Yönetmen: A. Remzi Jöntürk
Kamera: Hüseyin Ererez
Yapım: Polat Film/Remzi Jöntürk

Oyuncular: İsmail Canses, Bahar Öztan, Levent Çakır, Yıldırım Gencer, Eşref Kolçak, Cem Erman, Feryal Feray


DELİYE HERGÜN BAYRAM (1985)




Yönetmen: Ümit Efekan
Senaryo: İhsan Yüce
Görüntü Yönetmeni: Erhan Canan
Yapım: Fedai öztürk/Burç Film

Oyuncular: İlyas Salman, Özlem Onur-sal, Münir Özkul, Ayşen Guruda, Şemsi İnkaya, Diler Saraç, Barış Altay, Benek Aksoy

Konu: Yaşadıkları köyden büyük kente göç eden iki kan davalı ailenin güldürüsü.


ÇİLELİ DAMAT (1985)


Yönetmen Arif Erkuş
Senaryo: Hıulki Saner
Görüntü Yönetmeni: Abdullah Gürek
Yapım Saner Film / Hulki Saner

Kurgu Ses Düzeni: Şenol Şentürk, Set Teknisyenleri: Ömer Bubo, Bayram İlvur, Işık Şefi: Sadullah Baş-kurt, Yardımcıları: Sami Boztunç, Ergun Sımsıkı, Prodüksiyon Amirle-ri: Erdoğan Uçkaya, Ziya Ilgaz, Prodksiyon Müdürü: Şerif Ablak, Kamera Asistanı: Mesut Çağdaş, Yardımcı Yönetmen: Kenan Uluergüven, Müzik Direktörü: Cengiz Tekin, (Öz Prodüksiyon stüdyolarında hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Ercan Turgut, Pembe Mut-lu, Ayşen Gruda, Bülent Kayabaş, Tevhid Bilge, Baykal Kent, Aysel Kiper, Zeynep Erman, Hülya Erçay,

Konu: Ercan bir kız lisesinde İngilizce öğretmenliği yapmakta ve geceleri de gazinoda şarkıcı olarak sahneye çıkmaktadır. Ancak okuldaki öğrencilerden Pembe Mutlu ile aralarında başlayan ilişki, evlilikle son bulur. Ercan Turgut’un zirvede olduğu dönemlerde çekilen şarkılı filmlerden biri.


ÇIPLAK VATANDAŞ (1985)


Senaryo ve Yönetmen: Başar Sabuncu
Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay
Yapım: Uzman Film/Ferit Turgut, Kadir Turgut
Yönetmen Yardımcıları: Faruk Turgut, Aslan Kaçar, Teknik Yönetmen: Zafer Par, Sanat Yönetmeni: Gülsün Karamustafa, Sanat Danışmanı: Sadık Karamustafa, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Seslendirme Yönetmeni: Levent Dönmez, Basın Danışmanı: Meltem Bayar, Müzik: Melih Kibar, Kurgu: Mevlüt Koçak Yapım Sorumlusu: Fikret Ertuğrul,

Oyuncular: Şener Şen, Nilgün Akçaoğlu, Candan Sabuncu, Pekcan Koşar, Zihni Küçümen, Kamuran Usluer, Bige Zobu, Salih Kalyon, Ertuğrul Bilda, Renan Fosforoğlu, Erdinç Bora, Erhan Dilligil

Konu: İbrahim geçim sıkıntısına daha fazla dayanamamıştır. Bir çok işte çalışmaktan artık iyice yıpranan ve hayaller görmeye başlayan İbrahim en sonunda bir kriz geçirip sokaklarda çıplak olarak koşmaya başlar. Sonra polis tarafından yakalanır ve hastaneye kaldırılır ancak bu esnada bir gazeteci fotoğraflarını çeker. Daha sonra hikayesini öğrendiğimiz İbrahim’in aynı anda bir çok iş yaptığını aslında devlet memuru olduğu halde limonculuk, bulaşıkçılık, amigoluk, bozacılık vs... yaptığını öğreniriz. Hepsinde de zamanla kendini çok geliştiren İbrahim buna rağmen 4 çocuğuna bir tane daha eklenmesi, mevcut çocuklarının ayakkabıları, giysileri, yeni doğan çocuğunun maması, her şeye sürekli gelen zamlar, ev sahibinin evden atmak istemesi gibi nedenlerle geçinememiştir. Daha doğrusu yetirememiştir. 

Bu hikayeler gazetede yayınlanınca İbrahim bir halk kahramanı olmuştur. Çünkü herkes aynı sıkıntıların içindedir. Hastaneden çıkınca da herkesin ondan faydalanmak istemesi yüzünden sıkıntılar içine girmiştir. Hükümet ve işveren kanadı olayın üstünü kapatmak için bir takım iyilikler yaparken İbrahim'e şartlar koşmuşlardır. Gazetede, televizyonda gözükmemek gibi. Ama gazete patronunun ve reklam şirketinin baskılarıyla ve de yine aynı sıkıntılara düşeceği korkusuyla bu şartları yerine getiremez çıplak vatandaş. Bu sefer de gazeteci ve reklam şirketi tarafından sömürülmeye başlar. Türlü reklamlarda oynar ve adına gazetede onun adına başkası tarafından yazılan bir anı köşesi konulur. Sonunda hükümet bunun kötü örnek teşkil ettiğini fark edip İbrahim’i tekrar akıl hastanesine yatırmaya çalışacaktır. Çünkü her yerden yeni çıplak vatandaşlar haberleri geliyordur. Sonunda bir şekilde gazete patronu ve reklam şirketini de ikna edip ki onların da işçilerinin soyunmak istemesi işten bile değildir; İbrahim'i kurban ederler hep birlikte.

ÖDÜL:

Sinema Yazarlarının "en iyi on film" seçiminde (1986),
►"Çıplak Vatandaş" 6.cı oldu.

* Çıplak Vatandaş" ta aksayan yanlar ve bölümler yok değil kuşkusuz... Film, yarısında biter, yeni bir film başlar gibi oluyor. Başar Sabuncu'nun daha önceki senaryo çalışmalarından, "Talihli Amele" ve "Namuslu"dan açık izler de var. (Ancak bir sanatçının belli temalara bağlılığını, yapmak İstediğinde bir devamlılığı gösteren bu olguya tümüyle olumsuz yaklaşmak mı gerekir?) Ne var ki "Çıplak Vatandaş'ta Başar Sabuncu'nun başarı hanesine yazılacaklar çok daha fazla, çok daha önemli. sinemanın yalnız 'usta'lara bırakılacak çok kötü bir şey olmadığım anımsatıyor, genç sinema heveslilerine umut veriyor. "Çıplak Vatandaşta sinema dili olarak temelde aksayan hiçbir şey yok. Kimi zor sahnelerde (İbrahim'in yarı çıplak sokaklarda koşuşturduğu sahneler) biraz zorlanmış, belli. Ama bunun dışında tiplemesi, oyuncu yönetimi, plan uzunlukları, çerçevelemeleri, ışıklandırması, kurgusu hemen hiç aksamayan bir film.

Sabuncu, bir zamanlar Vedat Türkali’nin senaryolarında yaptığı gibi dramatik düzeydeki olaylar dizisiyle yetinmiyor, bunların ardındaki siyasal/toplumsal güçlerin, mekanizmaların zincirlerine de el atmayı deniyor. Film, bu açıdan alçak gönüllü bir güldürü boyutlarında bile olsa, oldukça iğneli bir siyasal taşlamaya dönüşüyor, ekonomik düzenin tekerine taş koymaya kalkan bir 'sade vatandaş'ın başına neler gelebileceğini göstererek, düzene etkili bir eleştiri getiriyor. .”Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız

* Sinemamızın ve güldürü filmlerimizin bugünkü durumu bağlamında değerlendirildiğinde Çıplak Vatandaş ve benzeri filmler kuşkusuz belli bir çizginin üzerinde kalıyor. Ama, bunlara bir de genel güldürü kavramı açısından baktığımızda akla değişik sorular da geliyor. Popüler güncel olayları gırgıra alan filmler ne kadar kalıcı olabilir? Örneğin, filmde, muhalefet lideri olarak Necdet Calp'ı anıştıran bir tip var. Ama olaylar filmin çekiminden daha hızlı gelişti ve bu tip daha film gösterilmeden eskilere karıştı. Kolay bir Calp alegorisi yerine ülkemizdeki muhalefet geleneğinin göçle devam eden kan davalı iki ailenin mantığındaki gülmece yakalanmaya çalışılsa daha derinlikli bir güldürü yaratılmaz mıydı acaba? Politik şahsiyetlere göndermeleri ve reklamları alaya alma kadar, Şener Şen'in yaptığı işleri karıştırdığı o nefis bölümde olduğu gibi yaşamın kendi içindeki gülmeceye önem verilse, "ciddi" toplumumuzu gülen bir topluma dönüştürmeye daha fazla katkıda bulunulmaz mı? (İbrahim Altınsay, Küçük adamın dramı: Çıplak Vatandaş, Hürgün, 1 Kasım 1985) “Agah Özgüç, “Türk Filmleri

ÇALINAN HAYAT (1985)


Senaryo ve Yönetmen: Sırrı Gültekin
Kamera Orhan Kapkı
Yapım: Mutlu Film/Fatih Pekmutlu, Müfik İlkiz

Prodüksiyon Amiri: Ali Rıza, Yardımcıları: Fikret Güryalçın, Adnan Gürkaynak, Laboratuvar: Kısmet Stüdyosu, Sesleri Alan: Gültekin Çavuş, Taner Akvardar, Montaj, Senkron: Aram Kızıltuğ, Negatif Montaj: Yusuf Aldırmaz, Kamera Asistanı: Himmet, Reji Asistanı: Leyla Altın, (Yeni Stüdyoda hazırlanmış ve seslendirilmiştir )

Oyuncular: Adnan Şenses, Meral Boduroğlu, Turgut Özatay, Münir Özkul, Şelale Demir, Çetin Başaran, Cevdet Balıkçı,

Konu: Filmde, birbirine çok benzeyen iki insanın yer değiştirmesi konu edilir. Yoksul olan Adnan aç olduğu bir gün intihar etmeye karar verir. Tam intihar edeceği anda karşısına bir miktar para çıkar. Bu sayede fikrini değiştirir ve bir yere giderek karnını doyurur. Bu esnada karşısına kendisine tıpatıp benzeyen bir iş adamı çıkar. Başı belada olan iş adamı Adnan ile yer değiştirmek ister. Adamın teklifini kabul eden Adnan’ın hayatı değişecektir. (Meltem İşler Sevindi)

CANDAN SEVMELİ (1985)


Yönetmen: Zafer Par
Senaryo Zafer Par, Osman Gül
Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay
Yapım: Uzman Film/Ferit Turgut, Kadir Turgut

Çevre Düzeni: Ömer Bubu, Sabit Çolakel, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Kurgu : Mevlut Koçak, Laboratuvar: A. Tümay Rızai, Armağan Köksal, Seslendirme Yönetmeni: Esen Günay, Müzik : Gökhan Güney, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Eşleme: Sedat Karadeniz, Negatif Kurgu: Ali Berkan, Işık Düzeni: Metin Erdoğdu, İsmet İlvur, Yapım Sorumlusu: Asım Par, Yönetmen Yardımcısı: Faruk Turgut, Görüntü Yardımcısı: Süha Kapkı, (Sineray Film Stüdyosu ve laboratuvarlarında hazırlanmıştır

Oyuncular: Gökhan Güney, Nilgün Akçaoğlu, Ayşegül Ünsal, Raik Alnıaçık, Nazlı Aydıncık, Ercan Boncuk, Doğan Yalçınkaya, Alim Kantarlı, Şerif Kaya, Adnan Kantarlı, Ömür Serel, Serkan Sarıca, Cengiz Tünay,

Konu
Filmde, çocuk sahibi olmak isteyen bir adamın yaşadıkları anlatılır. Ünlü şarkıcı Gökhan’ın karısı Şermin ile mutlu bir evliliği vardır. Ancak çok istemelerine rağmen çocukları olmaz. Aile doktorları taşıyıcı anne yoluyla çocuk sahibi olmayı teklif eder. Bunun üzerine gizli bir anlaşma yaparlar ve bir taşıyıcı anne bulunur. Ne var ki Gökhan anlaşmayı bozarak taşıyıcı anneyi bulmaya çalışacaktır. (Meltem İşler Sevindi)