Senaryo ve Yönetmen Çağan
Irmak Görüntü Yönetmeni Gökhan Tiryaki Yapımcı Timur Savcı Yapım
Koordinatörü: Engin Acuner, Uygulayıcı Yapımcı: Başak Abacıgil, Kurgu:
Bora Gökşingöl ,Sanat Yönetmeni: İsmail Durmaz, Kostüm Tasarım: Pelin
Aksu ,Yapım Sorumlusu: Sezgin Acuner, Yönetmen Yardımcı: Uğur
Karaaslan, Focus Puller: Serkan Gülgüler, Online Kurgu ve Negatif
Kayıt; Çağlar Özlek, Makyaj: Müge Duran Acuner, Oyuncu Seçimi: Sıla
Yücel, Oyuncu Eğitmeni: Bora Erbek, Müzik: Aytekin Ataş
Oyuncular:
Deniz Celiloğlu (Temmuz), Aras Bulut İynemli (İhsan), Gürkan Uygun, Sumru
Yavrucuk, Aslı Enver (Beste), Uğur Güneş (Serhat), Zuhal Gencer Erkaya
(Feride),
Konu: Hayatındaki
seçimleri Temmuz’u babası ile karşı karşıya getirir, maddi hiçbir destek
beklemeksizin kendi hayatını yaşamak isteyen ve evinden ayrılan Temmuz, ruhunu
meslek olarak seçtiği heykeltraşlıkla arındırır. Hayatını devam ettirmek için
çocuk romanları için çizerlik yapan Temmuz’un hayatı, sevgilisinden aldığı bir
email ile allak bullak olur. Sevgilisi tarafından terk edildiğini öğrenen
Temmuz aynı zamanda da işini kaybetmiştir .Hayatı ile yüzleşen Temmuz, dibe
vurmuş, yaşama küsmüştür. İhsan ise, bedensel dezavantajı sebebiyle, hayatını
annesine bağlı yaşamak zorunda genç bir adamdır. Gerçekleştiremeyeceği
hayallerinin yanı sıra annesinin sırtında bir yük olmaktan da mutsuz olan
İhsan’ın kurtuluşu ile ilgili tek bir fikri vardır. Ta ki Temmuz’la karşılaşana
dek..Temmuz ve İhsan ha yatlarının çöküşünde, dibe vurdukları bir anda
karşılaşır ve bu karşılaşma Temmuz’u hayatı, sanatı, umudu yeniden tanıyacağı,
İhsan’ı ise hayata yeniden tutunacağı bir dostluğa, başlangıca sürükler. .
Farklı iki yaşamın birleşmesine sebep olan bu tesadüfî buluşma Temmuz’u
İstanbul’un hiç bilmediği bir köşesine ve hiç tanımadığı bir ailenin içine
sokacaktır.
ÖDÜL:
19. Sadri Alışık Ödülleri2014)
►Ekrem Bora umut veren oyuncu ödülü : Aras
Bulut İyemli
u Filmlerini
izlerken sizi yavaş yavaş içine çeken ve kendinizi kaptırdığınız, içinizi
titreterek ağlatan, bazen sınırlarında gezse de ajitasyon yapmayan yetenekli
bir auteur yönetmen Çağan Irmak. ” Babam
ve Oğlum ” gibi hıçkırarak ağladığımız filmleri ve ” Issız Adam ” gibi
neredeyse bir fenomene dönüşen hikayeleri ve kahramanları ile onun artık
Türkiye sinemasına hatırı sayılır bir etkisi olduğunu kabul edelim. Hiç
durmadan üreten, sinema dışında dizileri ile de adından söz ettiren Çağan Irmak
şimdide ” Tamam mıyız ? ” ile bizimle.
Detaylı değinmek istediğim çok yönlü ve
çok katmanlı hikayesi yanında müzikleri de Çağan Irmak’ ın önceki filmlerinde
olduğu gibi dikkate değer görünüyor. Fikret Kızılok’ tan ” Düşler “, Aytekin
Ataş’tan ” Söylenmemiş ” ve Tıklayarak
sizinde dinleyebileceğiniz Jason Mraz’ dan harika ” Life Is Wonderful “.
Unutmadan bir de jenerikte tamamını
dinleyeceğiniz Sıla’dan ” Tamam mıyız ? “.
Rüyalarında İhsan’ ın ( Aras Bulut İynemli
) kendisine seslendiğini görmekte olan, neşeli, bohem bir stilde yaşayan,
totemlere takık ve ziyadesiyle özgüvenli karakterimiz heykeltıraş Temmuz (
Deniz Celiloğlu ) filmin daha ilk dakikalarında farkettiğimiz üzere gay’ dir.
İhsan ise doğuştan iki kol ve bacağından yoksun bir çocuk. Rüyalar ve mistik
bir buluşma… Kader bu iki karakteri neden bir araya getirmiştir ? Fedakâr bir
anne ve gaddar bir baba ile yasamak zorunda olan İhsan için hayat yorucudur.
Temmuz ise kendisini terk eden sevgilisinin yokluğuna alışmaya çalışmaktadır.
Çağan Irmak birbirinden uzak görünen bu
iki karakterin hayat mücadelesindeki benzerliklerden hareketle, ” gay olmak “
durumuna yaklaşımın toplumdaki izlerini kovalayarak, gay olmanın kişisel
kabulü, ailedeki yansıması ve toplumun
bakışına odaklanıyor. Toplumun bazı
katmanlarında aşağılanan bazı katmanlarında ise kabul edilmiş olsa da yaşanan
zorlukların neler olabileceğine değinen filmin senaryosu akıcı ve akılda
kalıcı.
Temmuz’ un sosyal kabulden yoksunluğu ve
zorlukları ile İhsan’ ın engelli olması birbiriyle dikkat çekici derecede
örtüşerek gay olmanın ve gay olarak varlığını sürdürmenin zorluklarına işaret
ediyor. İhsan’ ın fiziksel eksikliğini etkili bir araç olarak değerlendiren /
kullanan yönetmen, Temmuz’ un ruhsal ve toplumsal yoksunluğunu realize ediyor.
Böylece gay olmanın kişisel bir tercih olduğu savıyla baskıcı ve dışlayıcı olan
toplumsal bakışa, bu durumun bir tercih olmadığını doğmakla başladığını izaha girişiyor.
Başarılıda oluyor. Temmuz ile empati kuran her izleyici, Temmuz’ un
suskunluğunu kıstırılmışlığını ve babasına haykırarak zirvesini yapan isyanı 487nı anlıyor ve hissediyor.
Deniz Celiloğlu’ nun arada bir tekleyen ve
abartılı oyunculuğu dışında oyunculuklar dozunda ve yeterli. Açıkçası anne
karakterinin aniden mafyavari bir karaktere bürünmesi ve İhsan’ ın annesini işe
aldıkları ve Temmuz’ un bunu İhsan’ a açıkladığı sahne gibi hazmı biraz
sıkıntılı sahneler olmasa senaryoya da diyeceğimiz yok.
Bir ağlatma üstadından, ustalık zamanların
da bir yönetmenden hüzünlü dakikalar ve yeni bir ağlatma denemesi.
İyi seyirler….