Powered By Blogger

23 Ekim 2024 Çarşamba

SEVDAM GÖZLERİNDE KALDI (2016)

 

 Yönetmen: Ahmet Yenilmez, Senaryo:  Ahmet Yenilmez, Özge Aras, Görüntü Yönetmeni: Alper Özcan, Günay Uysal (Müzik), Selçuk Mutlu (Kurgu), Selda Bayman (Yardımcı Yönetmen), Neslihan Altıntaş (Reji Koordinasyon), Atilla Özdemir (Yönetmen Yardımcısı), İnci Güler (Reji Ekibi), Uğur Gürel (Sanat Yönetmeni), Buğra Yenilmez (Yapım Koordinatörü), Mustafa Yılmaz  (Uygulayıcı Yapımcı),  Özgür Düşmez (Yapım Amiri), Ebru Kuzu (Yapım Asistanı), Hüseyin Yılmaz (Yapım Asistanı), Hatice Gülmüş (Yapım Asistanı), Tamer Gende (Set Amiri), eskin Ak (Focus Puller), Kadir Saklı (D.I.T. Operatörü), Selçuk Mutlu (Kurgu Yönetmeni), Ferhat Yüksel (Post-Prodüksiyon Sorumlusu), Murat Sercan Subaşı (Renk Düzenleme), Abdüssamed Gedik (Jenerik Tasarım), Onur Özşeker (Işık Şefi), Güler İşler (Kostüm Sorumlusu), Sevda Kılıç (Kostüm Sorumlusu), Esra Okumuş (Makyaj), Zübeyde Kuşkapan (Makyaj), Ceren Kuşkapan (Özel Makyaj), Soner Koç (Ses Tasarım), Soner Koç (Final Miks), Alican Taze (Muhasebe),  Abdüssamed Gedik (3D Animasyon), Yapım:  Yenilmez Sanat Merkezi/Ahmet Yenilmez


Oyuncular: Burak Alp Yenilmez (Zafer), Hümeyra Çetin (Cemre), Mehmet Ali Tuncer (Osman), Nejat Yıldız (Doğu), Yusuf Aytekin (Murat), Hayrettin Batur, Nermin Mert, Gökçen Çatlı, Naşit Özcan, Hasan Kaçan, Ahmet Yenilmez (Mahir), Pervin Mert, lker Taze, Mustafa Yılmaz, Besim Demirkıran (Ali),



Konu: 70'li yılların sonu, İstanbul Üniversitesi öğrencisi Mahir, aynı zamanda Ülkücü hareketin tanınan simalarından biridir. Belgin, aynı üniversitenin aynı bölümünde birinci sınıf öğrencisi. Ülkücü harekette "bacı, ağabey ya da kardeş" hukukuna rağmen, Mahir ile Belgin söz dinletemezler yüreklerine!Sirkeci’de "Can Pastanesi"nde bir araya gelirler. Söylenecek her şeyi gözler demektedir aslında, dile sadece ikrar kalmıştı! Atılan bomba susturur dili, kör eder Mahir'in gözünü, koparır Mahir'in eline uzanan Belgin'in elini,kolunu! Yarım kalmış istikbal, yarım kalmış gözlere emanet edilmiş sevda! 12 Eylül 1980 ihtilali de kalan tüm bağları koparmış, bilinen adreslerin kapısına mühürlü kilitler vurulmuştur! Mahir, sığınır Şeyh Edebali’nin dergahına. Zafer bir deli oğlan, her sabah annesinin mezarına uğrar sonra da getirdiği gazeteleri okur Mahir'e. Mahir özelikle de rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu haberlerini ayırtır. Cemre, Zafer'in hayatının tek sevdası, Zafer'in huyunda suyunda; ancak Cemre'nin hayalleri büyük, Zafer'in hayaliyse bir kokoreç tezgahı! Büyük hayaller küçük şehirlere sığmaz, bırakır Zafer'i küçük hayaliyle ve İstanbul'un yolunu tutar! Eli kolu kalkmaz, dili dönmez olur Zafer'in! Mahir'in burnuna gelir Zafer'in yanan yüreğinin kokusu, Mahir kokuyu takip eder, bulur yanan yüreği su serper, serpmesine ancak; Bilecik'in bütün duvarları "Haberciliğe düşen Cemre" afişleriyle doludur! Zafer : Gitti Mahir : Döner Zafer : Dönmedi Mahir : O zaman bekleyen gider. Nereye gitti? Zafer : İstanbul İşte bu şehrin sokaklarında iki ateş: Mahir'in Belgin'i, Zafer'in Cemre'si! Cemre hızlı trenle gitmişti. Mahir ve Zafer kara tren ile çıkarlar yola. Yakalayabilir mi kara tren, hızlı treni? Hızlı yaşanan, hızlı tüketilen ve hızla tükenilen bu zamanda 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder