Powered By Blogger

13 Mayıs 2015 Çarşamba

KAYBOLAN GENÇLİK (1955)


Yönetmen Faruk Kenç
Senaryo Günal Kardeşler
Operatör Muzaffer Pekgüleryüz
Yapım İstiklal Film / Cahit Günal

Müzik: Kadri Şençalar

Oyuncular: Bülent Oran, Özcan Tekgül, Muhterem Nur, Mümtaz Alpaslan, Gönül Serap, İhsan Aşkın


KONU
: Film kötü yola düşenleri anlatır. Bir barda çalışan şarkıcı kadınla, dürüst ve temiz üniversiteli bir gencin arasındaki ilişkiyi inceler.

KATİL BENİM (1955)


Yönetmen Lütfü Ö. Akad
Senaryo Osman F. Seden
Fotogrofi Kriton İliadis
Yapım Osman F. Seden


Prodiksiyon Şefi: Yüksel Tanık, H. Sarıkaya, Muavinler: Zeki Tezcan, Doğan Aydın, Cumhur Özcan, Dekorlar: Zare Cirityan, Işıklar: Necati İltaç, Reji Asistanı: Zeki Dinçsoy, Laboratuar: Semih Pekgöz, Senkron: Turgut İnangiray, Seslendiren: Rauf Tözüm, (Erman Film Stüdyosunda seslendirilmiştir)


Oyuncular: Ayhan Işık, Turan Seyfioğlu, Neşe Yulaç, Pola Morelli, Rıza Tüzün, Saime Arcıman, Haşim Gülyurt, Mehdi Yeşildeniz, Adile Sarıkaya,
Oyuncular: Bülent Oran, Özcan Tekgül, Muhterem Nur, Mümtaz Alpaslan, Gönül Serap, İhsan Aşkın


KARDEŞ KURŞUNU (1955)


Yönetmen Lütfİ Ö. Akad
Senaryo Osman F. Seden
Fotografi Kriton İlyadis
Yapım Kemal Film Osman F. Seden


Prodüksiyon Şefi: Yüksel Tanık, Hüseyin Sarıkaya, Muavinler: Zeki Tezcan, Doğan Saydın, Cumhur Özcan, Dekorlar: Zare Cirityan, Işıklar: Necati İltaç, Reji Asistanı: Zeki Dinçsoy, Laboratuar: Semih Pekgöz, Senkron: Turgut İnangiray, Seslendiren: Rauf Tözüm, 

(Erman Film Stüdyosunda seslendirilmiştir)

OYUNCULAR: Ayhan Işık (Orhan), Neşe Yulaç (Nevin), Turan Seyfioğlu (Muzaffer), Pola Morelli (Aliye), Rıza Tüzün (Hikmet Bey),Haşim Gülyurt (Necdet), Hamdi Şarlıgil (Polis), Saime Arcıman (Mualla), Mehdi Yeşildeniz, Adile Sarıkaya,

KONU: Erkekleri birbirine düşüren şuh ve kötü ruhlu Aliye ile üvey kızı Nevin’in sonu mutsuzlukla biten dramatik öyküsü.


► Osman F. Seden'in hem hikayesini hem de senaryosunu yazdığı "Kardeş Kurşunu” erkekleri birbirine düşüren şuh ve kötü kadın Aliye ile üvey kızı Nevin ‘in sonu mutsuzlukla biten dramatik öyküsünü anlatmaktaydı. Film, eleştirilere maruz kalmış ve yine sansüre uğramıştı.


Filmin gösterilmesine, 11.2.1955 günlü ve 18 sayılı Merkez Film Kontrol Komisyonu kararıyla, sadece, "Hikmet Bey'in evinde iki kadının Nevin'in odasına gitmek hususunda teşviki sahnesinde, 'yukarıda odasında' dedikleri andan merdiven başında görüldükleri sahneye kadar iki kadınla Ali'nin bulundukları sahnenin tamamen çıkarılması kaydiyle" izin verilmişti.


 Filme basından gelen en acımasız eleştiriyi, yine Burhan Arpad , yapmıştı. “Muhteva ve fikir bakımından bu derece menfi ve kötü tesirli olan ‘Kardeş Kurşunu'nun teknik ve temsil bakımından da hiçbir özelliği ve başarısı yok Ama olsaydı bile yine şiddetle hırpalar ve 'kötü film', 'zararlı film' derdik. Ana hatları ile bile beşeri olamayan ve üstelik kadını labildiğine 'aşağılık mahluk' addeden bu 'Kardeş Kurşunu', herhangi bir memlekette gösterilseydi kadın cemiyetle-ri, kadın birlikleri şiddetle protesto mitingleri yapar ve filmi yasak ettirirlerdi." “Gülşah Nezaket Maraşlı, “Osman Fahir Sedenle Türk Sinemasında Düet” syf, 137

► Sahneye koyucu Lütfi Akad’a gelince gerileme yolunda…Her şeye rağmen, filme kendinden bir şeyler katabilmiş. Ama, hep birbirine benzeyen konuları işlemesi ise düz. (Bumin Güney “Fikret Hakan” Seyrettiğimiz Türk Filmleri, Yeditepe Dergisi, 15 Mart 1955)


KARACAOĞLAN “*” (1955)


Yönetmen Avni Dilligil
Senaryo Melih Başar
Operatör Kenan Erginsoy
Yapım Halk Film / Fuat Rutkay


Oyuncular: Muhterem Nur, Bülent Ufuk, Belkıs Fırat, Hasan Aşkın, Fikret hakan, Ali Korkut, Avni Dillgil


Konu: Halk aşığı Karacaoğlan’ın hayat hikayesi...


______________________________

“*” Karacaoğlan: 17’nci yüzyılda yaşadığı sanılıyor. Göçebe Türkmen obalarında yetişti. Asıl adının İsmail, Halil ya da Hasan olduğu yolunda görüşler var. Hatta aynı mahlasla şiirler yazmış birçok Karacaoğlan’ın varlığı bile savunuluyor. Ahmet Kutsi Tecer ve Şükrü Elçin’in araştırmaları, yaşamının büyük bölümünü Rumeli’nde geçiren ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde Avusturya seferine katılan bir Karacaoğlan’ın varlığını ortaya koyar. Fuad Köprülü ve Cahit Öztelli gibi araştırmacılar da, 17’nci yüzyılda yaşadığını savunuyor. Bu araştırmacılara göre Karacaoğlan, şiirlerinde Abaza Hasan Paşa’nın öldürülmesi, Köprülü Fazıl Ahmed Paşa’nın Avusturya seferi gibi bu döneme ait tarihsel olaylardan söz eder. Karacaoğlan’ın şiiri aşk ve doğa üzerinde kuruludur. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi ve ölüm en çok değindiği konulardır. Şiirlerinde sıkça adları geçen Elif, Zeynep ve İsmikan adlı kadınların sevgilileri olduğu sanılıyor. Duygularını, yaşadıklarını, düşüncele-rini içten, gerçekçi ve özgün bir şiir yapısı içinde anlatır. Karacaoğlan, Türk aşık edebi-yatına yepyeni bir söyleyiş biçimi getirdi. Doğa benzetmelerine sık sık başvurur. Çok yalın ve temiz bir Türkçe kullanır. Şiirlerinin iki ana teması aşk ve doğadır. Ayrılık, gur-bet, sıla özlemi ve ölüm de işlediği konular arasında yer alır. Duygularını, düşüncelerini, yaşadıklarını gerçekçi ve içten bir biçimde, açık ve anlaşıır bir dille yansıtırken şiirinde özgün bir yapı kurdu, âşık edebiyatına yeni bir söyleyiş biçimi yerleştirdi. Gerçeklere yönelik bir anlayışla ördüğü şiirinde ait olduğu göçebe halkın geleneklerini yansıttı, için-de yaşadığı ve yurt edindiği doğayı betimledi. Kendisinden sonra gelen birçok ozanı derinden etkiledi. Bu olumlu etkiler günümüz Türk şiirine kadar uzanır. Şiirlerini ilk kez Nüzhet Ergun derleyip yayınladı. Cahit Öztelli’nin Karacaoğlan-Bütün Şiirleri adlı derle-mesi de önemli Karacaoğlan araştırmalarından. Birçok şiiri bestelendi.

KARA SEVDA (1955)


Yönetmen Seyfi Havaeri
Senaryo Tekin Akpolat, Seyfi Havaeri
Operatör Lazar Yazıcıoğlu
Yapım Hedef Film


Oyuncular: Muhterem Nur, Erdoğan Oker, Münir Ceyhan, Nuri Genç, Atalay Özçakır, Hikmet Serçe,


Konu: Bir çiftlik sahibinin kızıyla, birlikte büyüdükleri kahyanın oğlunun bir kara sevda öyküsü.


NOT: 1949 yılında Seyfi Havaeri tarafından çekilen “Gönülden Yaralılar” filminde işlenen aşk ve macera öyküsü, biraz daha genişletilerek “Kara Sevda” adı altında yenilenmiştir.


9 Mayıs 2015 Cumartesi

KANLARI İLE ÖDEDİLER (1955)


Senaryo ve Yönetmen Osman F. Seden
Fotografi Kriton İlyadis
Yapım Kemal Film / Osman F. Seden,

(Day Film Stüdyosu'nda seslendirilmiştir.)

Montaj: Sezai Elmaskaya, Laboratuvar: Faruk Özar, Senkron: Adrine Muradyan, Işıklar: Necati İltaç, Kamera Asistanı: Kenan Kurt, Dekorlar: Zare Girityan, Prodüksiyon Şefi: Yüksel Tanık, Prodüksiyon Asistanı: Macit Doğudan, Sesleri Çeken Yorgo İliadis, Reji Asistanı ve Dublaj: Nuri Ergün, Ar Direktör: Sami Dandır, Müzik: Fehmi Ege ve Orkestrası , Kadri Şençalar Saz heyeti


Oyuncular: Eşref Kolçak, Neriman Köksal, Talat Artemel, Mualla Kaynak, Kenan Pars, Kadir Savun, Kenan Mun, Oya Sensev, Toma Balcı


Konu: Kenar bir mahallede yaşayan mütevazi bir ailenin iki oğlu arasına giren nikahsız fettan kötü bir kadının sebep olduğu kıskançlık, şiddet ve sonu kanla biten hikayeleri konu ediliyor


► 1955 yılına gelindiğinde, iyi bir ikili oluşturarak birlikte başarılı yapıtlara imza attıkları Lütfi Ö. Akad'la yollarını ayırmış olan Seden, bu filmlerde gösterdiği performansla kendini kanıtlamış, hem başarılı bir yapımcı hem de iyi bir senarist olduğunu ispat etmişti.


Bundan sonrasında ise o, sergilediği yenilikçi tavrıyla çevresinde umutlarla karşılanan bir sinemacı olarak baba yadigarı Kemal Film'de yönetmenliğe başladı.
İlk yönetmenlik deneyimi için yine yaşanmış bir olaydan yola çıkan Seden, olaya bir film çekiminden dönerken, Kastamonu - Sinop arasındaki bir kır kahvesinde bizzat şahit olmuş, olayın ayrıntılarını ahaliden dinlemiş ve "Kanlarıyla Ödediler” ismiyle sinemaya aktarmak üzere İstanbul'a döner dönmez senaryo hazırlığına başlamıştı.


Aynı kadına aşık olan ve bu kadın yüzünden birbirlerine düşman kesilen iki kardeş ve onların arasında kalarak oğullarını barıştırmaya çalışan bir babanın "hikayesi, oldukça başarılı bir şekilde, Türk filmciliğinde o güne kadar görülmeyen bir hareketlilikle sinemaya aktarılmıştı.


 Kanlarıyla Ödediler", polisiye melodramın bütün özelliklerini içinde barındıran bir çalışmaydı. Filmde iki günahkar oğul yüzünden kahrolan baba, aynı kadın yüzünden birbirine düşman olan iki kardeş, fedakar eş, kötü kadın, yatalak kız kardeş öğeleri işlenmişti. Filmin sonunda iki kardeşin baltalı mücadelesinin de aşarak oldukça ilkel bir sine ma anlayışının ürpertilerini verdiği için, Seden bu ilk denemesinde sinema sanatı bakımından pek başarılı olmuş sayılmazdı. Ancak oyun cu yönetiminde, çekimde ve kurguda, edindiği deneyimlerin ışığında belli bir çizginin üstüne de çıkabilmişti.

Seden, "Kanlarıyla Ödediler" filmine konu olan ve "ilkel" diye nite lendirilen olayı oldu-ğu gibi perdeye aktarmış, olayın hararetini bütün çıplaklığıyla verdiği için, daha ilk filminde "sadizm"Ie suçlanmıştı. Hayatı bo-yunca çektiği filmleriyle "sadist" yahut "biçimci" olarak görüler Seden'in bu yaptığı, aslında olayları bütün çıplaklığı ile perdeye yansıtmaktan başka bir şey değildi.
Kanlarıyla Ödediler çok acayip bir konuydu. İki kardeş baltalarla birbirine saldırıyor falan filan. Vahşet dediler ... Vahşet diyorsun ama masa başında fetva vermekle olmuyor bu iş. Ben bunu gözümle gördüm. Kastamonu-Sinop arasındaki yolda ben bunu gördüm. Ben bunun hikayesini dinledim, şehire getirdim. Ama hikayeyi orada yaptım. Tabii yaşanmış bir hikaye olduğu için ve ben de çok değişik bir tarzla anlattığım için ilgi çekti.


Yani o zamanki durağan sinema gibi değildi Şelale gibi akıyordu film. Bu çok büyük sükse yaptı. Kemal Film'in yerli film sahasında imparatorluğu o şekilde kurulmuş oldu."
Şüphesiz ki bu fiImde daha sonraki yıllarda da karşımıza çıkan bir Seden buluyoruz. Çok iyi bildiği Amerikan sinemasının etkisi altında kalmış, çok hareketli, özellikle son 30 dakikası çok hızlı bir sinema örneği olan bir melodramı çekiyordu. "Kanlarıyla Ödediler", bir prototip olarak sonraki Osman Seden'in güdümlerinde sık sık rastlayacağımız bütün unsurları veriyordu. 


Melodramlar, çatışmalı kişiler, intikamlar. hızlı bir anlatım, biçime kayan anlatım. En önemlisi, sonradan daha da genişleteceği tematiğini kuruyor:

 Bir yanda iyi delikanlılar vardır: bunların olmaz denilecek kadar saf sevgilileri vardır. Öte yanda kötüler. Delikanlıları ya kandırarak ya da sosyoekonomik bazı zorunlulukların pençesine düşürerek çığırından çıkaran kötüler. Çığırından çıkarılan delikanlılar değilse, mutlak onun sevdiği kızdır. Ya da kız kötüdür de, sonradan ortaya çıkar kötülüğü. Oğlan bilmeden tuzaklara düşer. Delikanlıların tümünün de kötüdür sonları. Gerçeği sezdikleri, iyinin ve güzelin bilincine vardıkları anda kurşunlanırlar ya da kötü bir iş yaparlar. Onları bekleyen ölümdür. Düşmanlarının kurşunudur. Polisin eline düşmektir, herhalde idamdır sonları sağ kalanların da. (“Gülşah Nezaket Maraşlı, “Osman Fahir Sedenle Türk Sinemasında Düet” syf, 139 )



KANLI PINAR (1955)


Senaryo ve Yönetmen Çetin Karamanbey
Foto Direktörü Mengü Yeğin
Yapım Maden Film Akif Maden


Oyuncular: Yılmaz Duru, Türkan Sülün, Hulusi Kentmen, Renan Fosforoğlu, Asuman Çintay, Hasan Ceylan, Faik Coşkun, Emel Bulan, Muazez Arçay, Suzan Biimer


Konu: Kötü ruhlu bir ağa ve birbirini seven iki gencin dramatik aşk öyküsü.

KANLI NİGAR (1955)

“KARAGÖZ-HACİVAT” (*) 

Yönetmen Settar Körmükçü
Senaryo Osman F. Seden
Operatör Kriton İlyadis
Yapım Kemal Film / Osman Seden


Oyuncular: Melahat İçli (Nigar), Muazzez Arçay (Dev anası Safinaz), Dursine Şirin (Arap bacı), Cevat Kurtuluş (Beberuhi), Saadettin Erbil (Laz), Nubar Terziyan (Ermeni), Osman Alyanak (Arnavut), Kadir Savun (Tarçınızade), Osman Türkoğlu (Bekçi), Salih Tozan (Hacıvat), Mehmet Karaca (Karagöz), Renan Fosforoğlu (Yahudi)


Konu: Erkeklerin peşinde koştuğu Nigar ile onun kızlarının öyküsü.
Not: Bu film kayıplar listesi arasında yer almaktadır.
Osmanlı döneminde İstanbul'da randevuevi işleten Cihanyandı Kanlı Nigâr'ın, kendini ve bu yola düşürenlerden aldığı intikamın öyküsü.


Not: Kanlı Nigar Filmi 1933, 1955, 1968 ve 1981 yıllarında 4 kez filme aktarılmış bir filmdir


________________________________

“*” Film adının “Kanlı Nigar” olması nedeniyle sansüre uğramışsa da adı “Karagöz-Hacivat” olarak değiştirilmiş ve gösterime girebilmiştir. Sansür Tarihi: 23.12.1954 Sayı 282 (kyn: Gülşah Nezaket Maraşlı)


KADININ FENDİ “ASLAN BACANAK” (1955)


Senaryo ve Yönetmen Orhan Erçin
Operatör Manasi Filmeridis
Yapım Güven Film / Yoakim Filmeridis


Montaj ve Senkron: Diamandi Filmeridis, Ses Mühendisi: Rauf Tözüm, Laboratuar: Semih Pekgöz, Işık: Eryılmaz Kardeşler, Operatör Asistanı: Yılmaz Akay, Prodüksiyon Müdürü: Adnan Uygur, Müzik Derleyen-Besteleyen: Metin Bükey, Nazif Girgin (Keman), Yaşar Işın (Keman), Nuri Şenleyli (Kanun), Kemal Güleşoğlu (Fagot), Mustafa Demir (Piyano), Mustafa Kandıralı (Klarnet), Ömer Güntaş (Obua), Yaşar Anlı (Darbuka), Metin Bükey (Ut), (Erman Film stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Orhan Erçin (Çeto), Gönül Bayhan, Tevhit Bilge, Reşid Baran (Molla), Necdet Mahfi Ayral, Özcan Tekgül, Renan Fosforoğlu, Nasip Cihangirli, Mürvet Sim, Toto Karaca, Vahi Öz, Feridun Çölgeçen, Dursune Şirin, Rasih Ertuğ, Adnan Uygur, Faik Coşkun, Sadri Karan, Osman Türkoğlu, Necabettin Yal, Danslar: İnci Birol, Türkan Şamil, Şarkılar: Süheyla Panseller (“Kalaycı” şarkısı), Adanalı Celal “Gazel”


Konu: Kalaycılı yapan iki kardeşin İstanbul’daki bir panayır yerinde yaşadıkları macera.


KADIN SEVERSE (1955)


Senaryo ve Yönetmen Atıf Yılmaz “*”
Filmi Çeken Mike Rafaelyan
Müzik Asım Güzey
Yapım Lale Film /Cemil Filmer


Ar Direktör ve Dekoratör: Sohban Koloğlu, Işık Operatörü: Kostantin S. Psaros, Reji Asistanı: Nejat Saydam, Kamera Asistanı: Çetin Gürtop, Işık Asistanı: Erol Batıbeki, Ses Mühendisi: Esat Toroğlu, Montaj: Isak Dilman, Senkron: Mustafa Kent, Fuat Akömer, Laboratuar: İbrahim Üstüner, Nihat Sevinç, Negatif Kurgu: Alis Serabyan , Prodüksiyon sorumlusu: Abdullah Ataç

Oyuncular: Muzaffer Tema, Gülistan Deniz (Güzey), Hadi Hün, Leyla Altın, Agah Hün, Renan Fosforoığlu, İbrahim Delideniz, Osman Alyanak, Alev Elmas, Mina Kazmira, Özkan Gürol,


Konu: 1948. Uludağ. ‘Görülmemiş bir kar fırtınası hüküm sürüyor’. Bodur dağ (filmde çam) ağaçları arasında ‘yayvan, yassı bir bina’. Belediyenin kazazedeler için yaptırdığı sığınak. ‘Uzun boylu, geniş omuzlu, kıvırcık saçlı bir adam’ kendini güçlükle içeri atıyor. Birazdan imdat çığlığını duyduğu bir kadını içeriye taşıyacak.
Nevin. 15-16 yaşlarında. Yabancı bir adamla ilk kez yalnız kalıyor. Önce istemez ama Ferit’in, üstelik bir doktor olarak ısrarları sonucunda ıslak giysilerini çıkarır. (Kahramanımızın kendininkileri çıkarmayıp, genç kızınkiler için ısrarcı olması da ilginçti.)


Sonra genç kız uyurken dakikalar boyu ‘Froydizm’ adlı kitabı okur; “İnsanları bir açlık bir de aşk (aslında cinsellik ama film buna ‘aşk’ diyerek olası tepkileri yumuşataya çalışmış) idare eder..”
Nevin’in güzelliği ile ‘kemiklerinin içine ka-dar titrediğini hisseden’ Ferit, ‘aklıselimin ve eğitiminin yardımıyla arzularına mukavemet etmeye çalışır ama artık bu akışın önünde duracak kuvveti kalmıyor’. Sonrasında yaptıklarını, yine Sigmund Freud mazur göstermeye çalışır;
Her şeyi irade hakimiyetine bağlamak yanlış bir düşünüştür. İnsanı bütün zaaflarıyla, sadece insan olarak kabul etmek lazım.”


Nevin, ‘Froydizm’ kitabı arasındaki resimde Ferit’i karısıyla görünce oradan kaçıyor. 5 yıl sonra.. Dr. Ferit, Beyoğlu’ndaki muayenehanesinde. İki (romanda bir) sene önce ‘feci bir otomobil kazasında karısını ve hafızasının bir kısmını kaybetmiş’. Hastalarından biri de Prof. Kemal Engin’in güzel karısı Ley-la. Onu ilk kez gördüğünde ‘sanki evvelden tanıyormuş hissine kapılır’. Nedenini sonra anlayacağız. Genç kadın uyuyamıyor, sinir buhranları geçiriyor. 37 yaşında ve 20 yıllık evli. Londra’da eğitimini sürdüren yetişkin bir kızı var. Konuşmaları sırasında kocasını, evliliklerinin ilk yılında, üstelik çocuklarının beşiği dibinde (romanda Alman) hizmetçi/dadı ile yakaladığını anlıyoruz.


Yakınlıkları doktor hasta ilişkisini aşıyor. Büyü-kada’daki karşılaşma Sedef Adasında bir-birlerinin olmalarıyla sonuçlanır.
O günlerde Leyla’nın kızı uçakla (romanda trenle) İstanbul’a gelir. Onu görünce şaşırı-yoruz. Çünkü bu genç kız filmin başında gördüğümüz Nevin.
Sonrası aile için çok zor. Kemal Bey, karısının ilişkisini öğrenir. Boşanmaya karar verirler. Nevin, annesinin ‘aşığı’ ile konuşmaya gi-dince başından aşağı kaynar su dökülmüş gibi olur. Ama ‘kısmi hafıza kaybı nedeniyle’ Ferit onu ‘hatırlamıyor’. Her şeyi anımsaması için genç kızın onu Çamlıca tepelerine (filmde Uludağ’daki kulübeye)götürmesi gerekecektir.


“Hakikati şimdi anlıyorum. Kalbimde yaşayan meğer o değil senmişsin. Annen sadece senin bir gölgenden ibaretmiş.” Bu sözleri bir rastlantı sonucu duyan Leyla, Ferit’in onu aylar önce “Sizi sonsuzluğa götürüyo-rum. Ebediyete kadar gider bu yol” diyerekgötürdüğü Sedef Adasında [‘Akasyalar Açarken’ (1963) filminde yapacağına ben-zer şekilde] yaşamına son verir.


Leyla’nın mahkemedeki konuşması;
“Muhterem Hakim bey, biraz da aile dediğiniz müessesenin en bedbaht azası olan kadınlarla meşgul olun.. Erkekler hodkâmdırlar (bencildirler). Kendi zevklerini, arzularını her şeyin üstünde tutarlar. Yavaş yavaş ihmal etmeye başlarlar. Bir zaman gelir ki, artık düşündükleri bile yoktur sizi..O zaman cildinizle ruhunuz arasında bir yol açılır. Bütün ıstıraplarınızı bu yoldan dökmeye başlarsınız. İnanın bana muhterem Hakim bey, günah bizim değil kocalarımızındır.” (Benzer şekilde Ferit, Şoför İsmail’e “..Yoldan çıkan kadınların günahı biraz da söz dinlemeyen kocalarındır” demişti. (Kyn: Murat Çelenligil – Sinematürk Internet veri tabanı)


_____________________________________

NOT: Sohban Koloğlu.. Erman Şener’in ‘efsane dekor’ dediği Dağ Evi’ni nasıl yaptığını anlatıyor. 50 küsur yıllık sinema sanatçısı. 2500’den fazla filmde (sanat yönetmeni, oyuncu, dekorcu olarak) katkısı var. Kadın Severse’nin unutulmaz dekoru için Turgut Demirağ’ın Ant Film platosu Lale Film tarafından kiralanmış. Yapımcı Cemil Filmer’in korusundan 7-8 metre boyunda 15 tane çam ağacı getiriliyor. Kullanılan malzeme; 2 kamyon tuz, 200 kilo naftalin, 3 tane büyük fabrika aspiratörü ve buz sarkıtlar için mum. Ahşap evin duvarları yönetmenin isteğiyle, filmin çekimini kolaylaştırmak için hareketli yapılmış. “Basılmamış gazete kâğıdını iki tahta arasında odun hızarıyla biçtirdim. Tozu toprağı ayırıp ufak kâğıt parçalarını çuvallara doldurdum. Arasına, parlasın diye naftalin attım. Binanın etrafına engebeler, fon için de karlı dağ resimleri yaptım.” Üç aspiratör, kar fırtınasında kullanılacak kâğıt ve naftalin anafor yapacak şekilde yerleştiriliyor. Bu yapay afet, sete gelen Esat Mahmut Karakurt’u şaşırtır. Sohban Koloğlu’nun şakası Aman Hocam, içeri girme. Naftalin var, insanın sıhhatine zararlıdır.” Filmin başında ve sonunda gördüğümüz bu evde Ferit neler buluyor ; ‘İçi odun dolu bir ocak, sedir, minder, sandalyeler, battaniye, çay, şeker, kahve, porselen bardaklar, ecza dolabı, çıra, kibrit, gaz lambası’ (romanın yazıldığı yıllarda petrol lambası deniyormuş). Zamanımızda belediyelerin kazazedelere böyle bir yer yapmaları düşünülebilir mi, (Yazan: Murat Çelenligil “editör” – Sinematürk Internet veri tabanın



KADER MAHKUMLARI (1955)

 “Babaların Günahı" 

Senaryo ve Yönetmen Abdurrahman Palay
Yapım Halk Film / Fuat Rutkay


Oyuncular: Hümaşah Hiçan (Göker), Atıf Kaptan, Abdurrahman Palay, Danslar: Semiramis

KADER (1955)


Yönetmen Necil Ozan
Senaryo Oğuız Özdeş
Operatör Şevket Kıymaz
Yapım Kurt Film / Mehmet Arancı


Oyuncular: Kenan Artun, Belgin Doruk, Nezihe Becerikli, Meral Polat, Ahmet Tarık Tekçe, Mualla Mukadder Atakan, Birsen Özkara, Muazzez Arçay

İLK ve SON (1955)


Yönetmen Atıf Yılmaz
Senaryo Sadık Şendil
Foto Direktörü Mike Rafelyan
Yapım Sonku Film / Cahide Sonku


Oyuncular: Cahide Sonku, Nuri Altınok, Şaziye Moral, İsmail Galip Arcan, Nurhan Nur, Temel karamahmut, Osman Alyanak, Nubar Terziyan


Konu: Çiftlik sahibi bir Kadın ve kâhyası arasındaki aşk konu edilmektedir.


► Filmin yapımcısı Cahide Sonku geçimsiz, her zaman kendi dediğinin yapılmasını isteyen bir kadındı. Filmin çekimleri sırasında zaman zaman Yılmaz’la ters düşmekte ve bu nedenle de Atıf Yılmaz’ın kurguda bazı sahneleri atabileceği düşüncesiyle müdahaleden de çekinmezdi. Sami Ayanoğlu’na ilave bir final sahnesi çektirip filme eklemek istemiş, hatta filmin afişlerine ve jeneriğine Sami Ayanoğlunun adını yönetmen olarak yazdırmıştır. (Atıf Yılmaz, “Bir Sinemacının Anıları”)

IZDIRAP ŞARKISI (1955)


Senaryo ve Yönetmen Orhan Dilmen
Görüntü Yönetmeni Coşkun Taşan
Yapım Ahmet Üstel /Kobra Film


Reji Asistanı: A. Conkbayır, Montaj: Ali Berlkan, Efektör: Refik Toçu, Sahne Şefi: Mehmet Çakar, Laboratuar: Mihal İskarpetis, Recai Karataş, Ses Mühendisi: Lami Kamil. Müzik: Selahattin Pınar,
Filmdeki Şarkıları Besteleyen: Selahattin Pınar, Güfteler: Vecdi Bingöl, Baki Süha Ediboğlu, Piyanoda: Fevzi Aslangil, Şarkılar: Sabite Tur Gülerman, Muzaffer Birtan, Dansöz: Türkan Şamil

Oyuncular: Sadri Alışık, Muhterem Nur, De-niz Tanyeli, Ayhan Batu, Mümtaz Ener, Belkıs Fırat, Kenan Büke, Toto Karaca, Nobar Terziyan, Asuman Arsan,

IRZ DÜŞMANLARI (1955)


Yönetmen Nuri Akıncı
Senaryo Fuat Day, Behlül Dal
Foto Direktörü Muzaffer Güleryüz
Yapım Akar Film / Nuri Akıncı


Oyuncular: Gülistan Güzey, Muhip Arcıman, Ali Korkut, Atıf Kaptan, Mustafa Dağhan, Kemal Kan


Konu: Çiftlik ağasıyla göz koyduğu kız arasındaki dramatik aşk öyküsü