Powered By Blogger

29 Eylül 2015 Salı

DOKUZ DAĞIN EFESİ (1958)

“ÇAKICI GELİYOR “*”
Senaryo ve Yönetmen Metin Erksan
Operatör Şevket Kıymaz
Yapım Birsel Film / Özdemir Birsel


Fon müziklerini idare eden: Fikret Otyam, Şarkılar: Ahmet Yamacı, Türküler: Aziz Şenses, Reji Asistanı: Fikret Uçak, Tarihi Aksesuar: Ali Bayırlar, Montaj Senkron: Kenan Davutoğlu, Negatif Montaj: Ali Berkan, Laboratuvar: Mihal Skarpedis, Matipo: Recai Karataş, Ses Mühendisi: Lâmi Kâmil


Oyuncular: Fikret Hakan, Serpil Gül, Kadir Savun, Erol Taş, Hayri Esen, Hayati Şen, Rifat Aydınlı, Hayati Hamzaoğlu, Sadettin Erbil, Yılmaz Gruda, Osman Türkoğlu , Ah-met Bozkurt, İhsan Özokur, Ahmet Bozkurt, Osman Şahin, Zarif Eriş,


“*” Dokuz Dağın Efesi” adıyla gösterime giren bu film 1. Türk Film Festivali’nde (1959) “Jüri Özel Armağanı aldı.

► Metin Erksan, "Hicran Yarası" ile aynı yıl, yani 1958 yılında "Dokuz Dağın Efesi"ni çeker. Filmde Osmanlı hükümetine karşı isyan edip dağa çıkan Çakıcı Mehmet Efe'nin serüveni an-latılır. 19. asrın sonlarına doğru Ege halkı eşkıyalardan bıkmıştı. Hükümet çeteleri im-ha eder. Ünlü eşkıya-lar öldürülür. Öldürülen eşkıyaların arasında Çakıcı’nın babası Çakırcalı Ahmet de vardır. Çakıcı Mehmet Efe, babasını öldüren Hasan Çavuş'tan inti-kam almak için dağlara çıkar, Ekberoğlu'nun kızıyla aşk yaşar, aftan yararlanır yüze iner, yeni olaylar onun yeniden dağa çıkmasına yol açar ve sonunda su testisi su yolunda kırılır.

Yönetmenin "Dokuz Dağın Efesi" filmini çektikten hemen sonra, 15 Haziran 1959 tarihli Vatan Gazetesi'nde "Çakıcı Efsanesi ve Gerçeği" başlığıyla bir yazısı yayınlanır. Bu yazıda Çakıcı gerçeğinin filmdeki gibi olmadığını vurgular. Çakıcı'nın aslında İngiliz oligarşisini koruyan bir ajan olduğunu fakat bu gerçeğin filmde yansıtılmadığını, sansür kurulunun böyle bir filme izin vermeyeceğini belirtir. Yönetmen, bu konuyu 10 Mart 1973'te Ulusal Sinema tartışmalarının yapıldığı açık olurumda yeniden gündeme getirdiğinde yine aynı başlıkların altını ısrarla çizer:


“Ben Çakıcı filmine başlarken, filmden sonra yazdığım gibi Çakıcı'nın (bilinçsiz olarak diyece-ğim, çünkü elimizde fazla bir delil yok) ingiliz devletinin aleti ve casusu olarak dağlar-da gezdiğini biliyordum. Bizim, yalnız son zamanlar-da diye-meyeceğim, çok eskiden beri edebiyatımıza arız olan kötü bir şey vardır. Nerede, ne kadar eşkıya varsa, onu halk kahramanı diye tanıtırlar. Çakıcı da bu şekilde istismar edilmiş ve bazı yazarlar ve çevreler tarafından halk kahramanı diye yutturulmak islenmiş. Ve de basit eşkıyalığının yanı sıra -basitlikleri de çıkıyor- İngiliz emellerine alet olduğu için, da-ha başka bir yerlere geliyor. Çakıcı dağa çık-madan önce belki sosyal bir tip. toplumsal bir tip ve Çakıcıyı dağa çıkaran amiller de birta-kım etkenler. Dağa çıktıktan sonra, tabii asos-yal bir tip oluyor, toplum dışı bir tip oluyor.


Metin Erksan, 15 Haziran 1959 yılında Vatan Gazetesi’nde yayımlanan yazısında kaynağın büyük çoğunluğunun adını verdiği halde "Sen bu konuyu etüt etmemişsin, üzerinde iyi çalışmamışsın" eleştirilerinden kurtulamaz. Metin Erksan, sa-dece bu eleştiriye maruz kalmaz, sinema yazarları, sinema eleştirmenleri tara-fından Elia Kazan'ın "Viva Zapata" filminin etkisinde kalmakla da itham edilir:


Üslubumu incelerken başvurdukları kay-nak batının sinema ürünleriydi. Yani onlar üslubumu benzetecek bir şey arıyor-lar, nereden hareket ettiğimi bilemiyorlardı. Eğer önlerinde ıViva Zapata' gibi bir örnek olmasaydı Çakıcı'yı Al Capone'a benzete-ceklerdi. Nitekim benzettiler de... ‘Billy the Kid' dediler. Bunda yanılıyorlardı. Zeybek-lik, ne Billy the Kid'in yaptığı gibi geleneği olmayan ferdi bir eşkıyalık, ne de Zapata gibi sosyal yönü ağır basan toplu bir halk hareketiydi


Metin Erksan, sinema eleştirmenlerinin bakmadıkları bir noktaya değinerek, Elia Kazan'ın genlerinde Anadoluluk olduğunu vurguluyor ve "Dokuz Dağın Efesi"ni "Viva Zapata "ya benzetirken bu noktanın üzerinde de durulması gerektiğini söylüyor:


“Elia Kazan, İstanbul doğumlu ama, kökleri Kayseri'de. Yani, Çakıcı, Köroğlu hikayeleriyle büyümüş. Vakti zamanında Cumhuriyet Gazetesi'nin genel yayın yönetmenliğini yapan Cevat Fehmi Bey, Elia Kazan'a bir piyesini göndermiş. Cevat Fehmi Bey'e Elia Kazan'ın babasından eski Türkçe bir cevap gelmiş. Diyormuş ki; 'Cevat Bey, şu anda oğlum turnede. Benden, gelen mektupları cevaplamamı istedi. Bunun için mektubunuza ben cevap veriyorum. Piyesinizi okudum, çok beğendim. Elia geldiği zaman o da okuyacak. Mektubunuza çok memnun oldum. Bizim evde Türkçe konuşulur, ben eski Türkçe yazarım. Bundan sonra mektuplarınızı İngilizce değil, Türkçe yazın.'


Bu yüzden :Viva Zapata, Türk özellikler taşıyan bir filmdir. Dünyanın hiçbir filminde 'Viva Zapata'daki kadının "Atı öldürün' dediği gibi bir sahne yoktur.

Kadınlar Ruhu öldürün diyor Ceset geliyor, insanlar Zapa ta değil" diyorlar. Bizim sinema eleştirmenleri Elia Kazan'ın Anadolu kökenli oluşundan söz etseler, benzeşeceğimizi de kabul etmek zorunda kalacaklar. Filmde Zapata'ya benzeyen bir tek sahne vardı. Filmin başında Çakıcı’nın babası Çakırcalı namaz kılarken öldürülür. Çakırcalı Ahmet, gerçek hayatta da böyle öldürülmüştür. Yani ben biyografiyi bire bir uyguladım, mizansen yapmadım. Elia Kazan ise harikulade bir mizansen yapmış, Zapata'yı secde eder gibi öldürmüş. Eğer Elia Kazan; Anadolulu olmasaydı o mizan-seni yapamazdı. . Metin Erksan "Dokuz Dağın Efesi'ni şimdi çekse çok daha başka çekeceğini, Çakıcı efsanesinin arkasındaki bütün gerçekleri hiç eksiksiz verebileceğini açık yüreklilikle söylüyor. "Elia Kazan ve John Steinbeck bile Mek-sika ihtilalini tam anlamıyla Viva Zapata'da yansıtamamışken, ben nasıl yansıtabilirdim diyerek kendini savunan Metin Erksan, 1955 yılında ülkemizi ziyarete gelen Elia Kazan'a filminin gerçekleri yansıtmadığını söyler:

Meksika ihtilalini anlatan çok fazla araştırma, inceleme okudum. Bu kitaplara göre Meksika ihtilali 1910-1929 yıllan arasında sürmüştür. Tabii ihtilal bu süre içinde aynı hızla devam etmemiştir. Esas olarak 1910-1913 arasında hızlıydı. Panço Villa, Francesko Madero ve Emanuet Zapata öldürülmüşlerdir. 

Okuduklarıma göre sizin yaptığınız film gerçekleri yansıtmıyor. Meksika ihtilali sizin filminizdeki gibi geçmemiştir... 1910-1913 yılına kadar Meksika'da ingiliz malî sermayesi egemendi. Daha sonra ise Amerikan malî sermayesi Meksika'yı ingiliz emperyalizminden devralmak istedi. (Birsen ALTINER “Metin Erksan Sineaması)

DOKSAN DOKUZ MUSTAFA (1958)

Senaryo ve Yönetmen: Sami Ayanoğlu
Foto Direktörü:Lazer Yazıcıoğlu
Yapım: Tual Film / Hasan Tual


Oyuncular: Hayati Hamzaoğlu, Gönül Bay-han, Saliha Tekneci


Konu: Kumaş Mağazası sahibi Fuat (Hayati Hamzaoğlu) ile Cuba Pavyon' un yıldızı Melahat (Gönül Bayhan) aşk yaşamakta-dırlar. Ne varki Fuat evli ve iki çocuklu-dur. Babasına ve ailesine çok düşkün ders-lerinde çok başarılı ilkokul öğrencisi 99 No. lu Mustafa (Cumhur Kersin) ile Annesi (Saliha Tekneci) durumu kabullenemezler. Mustafa Melahat ile görüşecek onu baba-sından ayrılmaya ikna edecek ve babasını yeniden kazanacaktır

DİKENLİ YOL (1958)

Yönetmen Nişan Hançer
Senaryo: Müjdat Özer
Foto Direktörü: Şevket Kıymaz
Yapım Barboros Film / Zinnur Otyam


Senkron: Mehmet Bozkuş, Negatif Montaj: A. Siyavuş Berkan, Asistanı: Bahattin Acınur, Laboratuvar: Mihal Skarpetis, Recai Karataş, Işıklar: Demirtaç Film, Ses Mühendisi: Lâmi Kâmil, Dublaj Rejisörü: Tarık Gürcan, Müzikleri Besteleyen: Zeki Duygulu, Şarkıları Okuyan: Hamiyet Duygulu, Mehmet Arslan, (Acar Film Stüdyosunda Hazırlanmış ve seslendirilmiştir)


Oyuncular: Ahmet Mekin, Muzaffer Nebioğlu, Sunay Uslu, Erol Taş, Hüseyin Kaşif, Kadri Ögelman, Madelet Tibet, Mualla Sürer, Asım Nipton, İnanç Arunkan, Zeki Çan, Niyazi Anlı, İbrahim Dede, Erol Taş, Şüktrü Kaçar, Danslar: Alev Okay


 Konu: 1958 Yılı Kartal'ın Soğanlık Mahallesi (O zamanlar Köy) pardon Soğanlık Köyü. Hüseyin Ağa (Kadri Ögelman) komşusu Dursun Ağa'nın (Faik Çoşkun) hayvanlarının tarlasına girerek ekinlerine zarar vermesinden şikayetçi. Aralarında köy kahvesinde sık sık tartışma yaşanıyor. Dursun Ağa'nın tatlı dili dolayısiyle her seferinde tatlıya bağlanıyor. Hüseyin Ağa aksi ve hırçın bir ihtiyar. Oğlu Ahmet (Ahmet Mekin) ile de tartışıp onu evden kovuyor. Ahmet de evi terk edip İstanbul'a çalışmaya gidiyor. Diğer taraf-tan Hüseyin Ağa'nın güzel kızı Ayşe'de (Sunay Uslu) gözü olan Dursun Ağa'nın oğlu Hasan (Hüseyin Kaşif) kızı tenhalarda de-vamlı sıkıştırıyor. Karşılık bulamayınca kızı istetiyor. Ama ne kızın varmaya gönlü var, ne de babasının vermeye gönlü var. Hasan iyilikle olmayan bu işi zorla yapmaya çalışmaktadır

DİKENLİ ÇİT (1958)

Yönetmen Hicri Akbaşlı
Senaryo Veli Akbaşlı
Foto Direktörü Ali Uğur
Yapım Aypar Film / Nevin Aypar


Oyuncular: Nevin Aypar, Attila Dinçer, Faik Coşkun


Konu: Dramatik bir aşk filmi.

DERTLİ IRMAK (1958)

Yönetmen Muzaffer Arslan
Senaryo: Hamdi Değirmencioğlu (Yusuf Karataylı’nın “Yaşar Kemal” bir eserinden)
Kamera Faruk Özar
Müzik: Ahmet Yamacı
Yapım As Film / Muzaffer Arslan


Oyuncular: Fikret Hakan, Leyla Sayar, Hulusi Kentmen, Kemal Edige, Altan Karındaş, Semih Tamerler

DAR SOKAKLAR (1958)


Senaryo ve Yönetmen Hüseyin Peyda
Görüntü Yönetmeni Ali Uğur,  Faruk Özar
Yapım Örmen Film / Hüseyin Peyda


Oyuncular: Hüseyin Peyda, Cihan Işık, Erdoğan Öker, Orhan Erçin, Sadri Karan

DAHA ÇEKECEK MİYİM (1958)

Yönetmen: Seyfi Havaeri (Namık Kılıçoğlu’nun bir ederinden
Kamera: Kâzım Koşkan
Müzik Kasım İnaltekin
Yapım: İyi Film Namık Kılıçoğlu


Oyuncular: Belgin Doruk, Baki Tamer, Hadi Hün, Mualla Kavur, Metin Serezli, Leman Akçatepe, Mualla Sürer, Kemal Ergüvenç,


Konu: "Genç bir kadın olan Serpil, gayri meşru olarak doğan kızını bir yetim yurduna bırakır. Yıllar sonra Gönül genç bir kız olarak yurttan ayrılır. Yurdun hademesi Feride, Gönül'ü yanına alır. İş arayan Gönül bulamaz. Feride, Gönül'ü erkeklere pazarlama-ya kalkınca, genç kız evden kaçar. Bulduğu ilk işten patronu tecavüz etmeye kalkınca Gönül onu vurup yine kaçar, yakalanır, mahkeme olayın ortaya çıkması nedeni ile Gönül'ü serbest bırakır. GönüI milyoner CemaI Bey’in yanında iş buIur. Gönül'ü kızı gibi seven CemaI Bey onu köşke yerleştirir. Cemal Beyin genç kardeşi Melih ilk görüşte Gönül’e aşık olur. Gönül'e şirketin muhasebe müdürü Halis de aşıktır. Bu arada Serpil hanım yıllar sonra kızını aramaya başlar ve izini bulur. Melih ve Halil, Gönül ile evlenmek istemektedirler, Gönül Melih'i seçer. Serpil köşke gelince işler karışır, Gönül, Cemal beyin kızıdır, Gönül bu durum karşısında yıkılır, Melih amcası olmaktadır, Cemal bey Gönül'ü Halis ile evIendirir.

ÇOBAN KIZI (1958)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo Atıf Yılmaz
Kamera Turgut Ören
Yapım Yakut Film / Arşavir Alyanak, Uğur Film/  Memduh Ün


Oyuncular: Muhterem Nur, Suzan Avcı, Baki Tamer, Reha Yurdakul, Abdurrahman Palay, Mehmet Özekit, Metin Serezli,


Konu: Şehirli bir adama aşık olan köydeki çoban kızının, kent yaşamına alışamaması nedeniyle yaşadığı dramatik öykü

CİVAN ALİ “Çingenem” (1958)

Senaryo ve Yönetmen  Semih Evin
Görüntü Yönetmeni Coni Kurteşoğlu
Yapım Roket Film / Semih Evin


OYUNCULAR: Eşref Kolçak, Sadettin Erbil, Özen Tutucu, Mualla Sürer, Suzan Avcı, Sedat Demir, Şarkılar: Nevzat Ekmekçi


KONU: Kimsesiz bir kızla ona yardım eden bir delikanlının öyküsü

CANAVAR KADIN (1958)

Senaryo ve Yönetmen: “*” Hüseyin Peyda
Foto Direktörü Faruk Özarı
Yapım Örmen Film / Hüseyin Peyda


Oyuncular: Hüseyin Peyda, Cihan Işık, Erdoğan Oker, Orhan Erçin, Sadri Karan


Konu: Kanun kaçağı olan ve bu nedenle de yurt dışında Cezayir'de yaşayan bir gencin maceralı öyküsü


_____________________

 “*” Henri La Barthe’nin bir eserinden yine Henri La Barthe’nin senaryolaştırdığı ve Julien Barthe’nin 1937 yılında çevirdiği, ancak 1941 yılında Fransa’da gösterime giren başrollerini Jean Gabin (1904-1976), Lino Noro (1900-1985), Mireille Balin (1909-1968) ve Lucas Gridoux (1986-1952) gibi zamanın önemli Fransız oyuncularının oynadığı “Pêpê le Moko (Cezayir Batakhanekleri) isimli filmden uyarlama. (www.imdb.com)

CANAVAR KADIN (1958)

Yönetmen: Cahit Günal
Senaryo Orhan Elmas
Kamera: Hayrettin Işık
Yapım İstiklal Film /Cahit Günal


Oyuncular: Orhan Elmas, Gönül Bayhan, Suzan Avcı

Konu: Pavyona düşen bir kadının buradaki yaşam öyküsü.

BU VATAN BİZİMDİR (1958)

Senaryo ve Yönetmen Nejat Saydam (Nihad Sami Banarlı’nın “Kızıl Çağlayan” isimli oyunundan)
Kamera Hayrettin Işık
Yapım Duru Film /  Naci Duru


Oyuncular: Nevin Aypar, Ahmet Mekin, Senih Orkan, Ahmet Tarık Tekçe


Konu: Anadolu'da geçen bir kahramanlık öyküsü.

BİR YUDUM SU (1958)

Yönetmen Hüsnü Cantürk
Senaryo Şefik Gürmeriç
Foto Direktörü Hayrettin Işık
Yapım Kulüp Film / Hüsnü Cantürk


Oyuncular: Pervin Par, Ahmet Mekin, Muzaffer Nebioğlu, Mualla Sürer, Muazzez Arçay, Selahattin İçsel, Celal Gökkaya, Behsat Baklaya, Ayşe Gül

BİR İNSANLIK MESELESİ/ ALLAH KORUSUN (1958)

Senaryo ve Yönetmen Vala Önengüt
Foto Direktörü Lazar Yazıcıoğlu, Mike Rafelyan
Yapım Bahtiyar Film / Vala Önengit


Oyuncular: Fikret Hakan, Nevin Aypar, Atıf Kaptan, Suat Taner


► Filmin yönetmeni, ünlü seslendirme sanatçılarından Vala Önengüt. Bir görüşmemizde, adı geçen filmi kabullenmeyip "ben çekmedim" derken, oyunculardan Fikret Hakan karşıt bir açıklamayla şöyle diyor: "Önengüt'’ün çektiği 'Bir İnsanlık Meselesi'nde başrolü Suat Taner adlı bir genç oynuyordu. Bir ara beni çağırdılar. Bu kez bez ben oynamaya başladım. Bir anlaşmazlık çıkıp yarım kaldı, bilemiyorum. Geçmişteki bu olay biraz karışık Bir İnsanlık Meselesi"nin durumu bize göre biraz değil tam karışık. (“Orhan Ünser “Kelimelerden Görüntüye”, syf,83

BİR ŞOFÖRÜN GİZLİ DEFTERİ (1958)

Senaryo ve Yönetmen: Atıf Yılmaz (Aka Gündüz’ün aynı isimli romanından)
Operatör Turgut Ören
Yapım Duru Film / Süreyya Duru


Oyuncular: Eşref Kolçak (Şoför Erol), Çolpan İlhan (Çiler), Nurhan Nur (Temiz), Nilüfer Sezer, (Eftelya) Saime Bekbay (Mehtap), Ahmet Tarık Tekçe (Sıtkı), Kemal Ergüvenç (Şefik), Kadir Savun (Kazım), Eşref Vural (Baba Nuri), Faik Coşkun (Erol), Selahattin İçsel (Erol), Hikmet Serçe (Erol’un annesi), Araksi Hebo (Genelev patronu),


Konu: Şoför Ali, mahalle komşusu paşa kızı Çileri sever, Paşa kızı Çiler ise evlilik yolu ile zengin çevreye girmek ister, bu yüzden kötü yola düşer ve Ali tarafından kurtarılır. Fakat peşini bırakmayan yeni çevresinde ki kişiler tarafından vurulur.


Aka Gündüz'ün bu romanı sinemalaşırken; aynı mahallede oturan yoksul şoför ile paşa kızı, şoförlükten yanında çalıştığı kişinin or-taklığına yükselen Ali ve lüks peşinde koşarken randevuevine düşen Çiler (randevuevinde Çilek) olur; bilinen (ve karşılaştırılan) kişilikleri, olayları ve şiddeti ile bir küçük insan ve kenar mahalle melodramı-dır film. “Orhan Ünser “Kelimelerden Görüntüye”, syf,83

► Her kalp bir çatlak vazodur. Ne kadar aşk doldurursan doldur, bir gün gelir sıza sıza biter.” Merhum Kâmil Usta böyle dermiş. Ama Erol’un kalbindeki ateş, belki birbirlerine kavuşamadıklarından aylar yıllar sonra bile ‘kabuk bağlamış bir yara halinde’ devam eder… Aka Gündüz ‘memleketin şoförlerine ithaf ettiği’ eseri için ‘Ankara Şoförler Cemiyeti’nin yardımını görmüş. Romandaki Kâmil Usta, Sina Cephesinde tifüsten ölmüş. Kitaptaki anne, oğlunun öldüğünden habersiz ve Erol’un yardım olarak verdiği paraları o gönderdi sanıyor… 


Kahramanımızın babası bir emekli. Memurluk günlerinden tek farkı ceket yerine pijama giyiyor. Ütülü gömleği ve kravatı yerli yerinde. Rakısını ‘çeşmibülbül kadehi’ ile içiyor. Kardeşi Temiz, ismi gibi bir genç kız. Abisinin en iyi arkadaşı Kazım ile evleniyor…

Çiler, ‘Emekli bir generalin mağrur kızı.’ Erol, uğruna adam bile öldürdüğü bu güzel kızı ancak, ölmeden biraz önce öpebiliyor; Harika bir Eftalya rolündeki Nilüfer Sezer; Kırk tarakta bezi olan celep Faik Coşkun; Aksaray’a gitmek isteyen yaşlı kadın rolündeki Zenne Necdet’e benzeyen sanatçı; Kedisi için 50 kuruşluk artık et alan mahalleli; Sadettin Erbil’in seslendirdiği Baba Nuri; Gazanfer Özcan’ın sesi ile Pire Mahmut; Muzaffer Akgün’ün söylediği ‘Gidiyom Gidemiyom’ (Hüseyin Çakır) türküsü... İşte bunlar bu karakterler filmde rol alan.