Powered By Blogger

2 Ekim 2015 Cuma

PAMUKÇU KIZI “*” (1959)

Yönetmen Muharrem Gürses
Senaryo İrfan Sabuncu
Operatör Cezmi Ar
Yapım Filkoş Film / İrfan Sabuncu


Oyuncular: Pervin Par, Muharrem Gürses, Saltuk Kaplangı, Nebile Teker, Orhan Erdamar, Necdet Tosun, Memduh Karakaş, Attila Gürses, Hasan Mutlu


Konu: Pamuk işçilerinin yaşam koşullarını anlatan bu filmde pamuk tolayıcısı bir ırgatın kızı olan Halime’nin öyküsü.
_____________________________

* Bazı kaynaklarda isim “Pamukçu Güzeli Halime” olarak geçmekte ise de, filmle ilgili afişte filmin adı “Pamukçu Kızı” olarak yer almaktadır. (5555 afişle Türk Sineması, Türker İnanoğlu)

ÖMRÜMÜN TEK GECESİ (1959)

Senaryo ve Yönetmen Dr. Arşavir Alyanak (Esat Mahmut Karakurt’un aynı isimli romanından)
Operatör Turgut Ören
Müzik Baki Çallıoğlu
Yapım Melek Film / Şahan Haki, Kaçuni Haki


Oyuncular: Belgin Doruk, Kenan Pars, Reha Yurdakul, Fatma Girik, Saltuk Kaplangı, Özel Türkbaş Batu, Ahmet Tarık Tekçe, Nubar Terziyan, Mualla Kaynak, Işık Toroman, Osman Türkoğlu, Sadri karan, Faik Coşkun


Konu: Orta yaşlı bir maden mühendisi olan Ekrem Turgut (K.Pars) aynı zamanda çapkın biridir. Son çapkınlığında gözlerinin önünde bir cinayet işlenmiştir. Bu iki kadının kıskançlık sonucunda birbirlerini öldürmesi ile so-nuçlanmıştır. Ekrem büyük azabının içinde şehri terk edip başka bir yerde çalışmaya başlar. Bu maden . çalışmalarını yapacağı yerdeki büyük bir çiftlikte Gülseren (B.Doruk) adında bir kadın ile tanışır ve aşık olur. Gülseren Ekrem'in çalıştığı madenin sahibi Rıza bey (R.Yurdakul) ile nişanlıdır ama kendisini Ekrem'den alama-maktadır. Ayrıca Ekrem'i kaldığı evin kızı Gülgonca'da (F.Girik) sevmektedir. Bir süre sonra Ekrem ve Gülseren birbirlerine aşık olurlar ve evlenmeye karar verirler .. Tam bu sırada Gülseren'in Avrupa'da okuyan Ağabeyi ıhsan (S.Kaplangı) gelir ve ortalığı karıştırır. Çünkü Ekrem için ölen kadınlardan biri bu iki kardeşin kız kardeşleri Gülderen'dir. Gülseren bunu öğrenince Ekrem'den ayrılır

ÖMRÜM BÖYLE GEÇTİ (1959)

Yönetmen Muzaffer Arslan
Senaryo Hamdi Değirmencioğlu
Foto Direktörü Cezmir Ar
Yapım As Film / Muzaffer Aslan


Oyuncular: Gülistan Güzey, Kenan Pars, Pervin Par, Göksel Arsoy, Öztürk Serengil, Evrim Fer, Halide Pişkin, Şaziye Moral, Çocuk Yıldız: Zeynep Değirmencioğlu, Şarkılar: Alaeddin Yavaşça, Ayla Doğanay

ÖLÜRÜM AYRILMAM “Çitlenbik” “*“

Yönetmen Süha Doğan
Senaryo Sadık Şendil
Foto Direktörü Lazar Yazıcıoğlu
Yapım Başak Film


Oyuncular: Kenan Pars, Leyla Altın, Altan Erbulak, Üftade Kimi, Atıf Kaptan

______________________________

 “*” Süha Doğan 1958 yılında “Çitlenbik” adıyla çektiği filmi, ertesi sene “Ölürüm de Ayrılmam” adıyla filme çekmiştir.

ÖLÜM GECESİ (1959)

Yönetmen İhsan Tomaç
Yapım İzmir Film


Oyuncular: Kemal Deliorman, Orhan Erdamar, Ayşe Gül, Kumru Fesci, Halide Pişkin, Ufaklık: Ahmet Erkut, Şarkı ve Besteler: A. Gazi Ayhan, Yıldız Ayhan, Nigâr Uluerer


Not: Bu film ile ilgili bulunan kaynak sadece Film afişindeki bilgilerdir. Başkaca bir kaynağa rastlanamadı

NİNNO “*” (1959)

Yönetmen Kemal Kan
Senaryo Kemal Kan, Ahmet Mekin
Foto Direktörü Rıza Erman
Yapım Ateş Film  / Vural Erman


Oyuncular: Orhan Günşıray, Leyla Sayar, Reha Kral, Özdemir Han


Konu: İnsanlardan kaçan bir yabani kızı Ninno’nun öyküsü.

____________________

*” Urfa’nın yöresel türküsünün adı, sözleri ise şöyle:


evlerinin önü yonca/yonca kalkmış dam boyunca / anası gül, kızı gonca/ninno yarim ninno /
esmer yarim ninno/ninno ninno / hele ninno olasan/allahindan bulasan /eğer anay vermezse/evde bekar galasan / evlerinin önü bağla/güvercinler döner takla / al beni goynunda sakla/ninno yarim ninno / esmer

MERHAMETSİZ GENÇLİK “KATİLLER KRALI” (1959)

Senaryo ve Yönetmen Çetin Karamanbey
Kamera Çetin Karamanbey
Yapım Aslan Film / Çetin Karamanbey


Oyuncular: Oktar Durukan, Nuray Uslu, Şükran Sabuncu, Ömer Hayyam, Cihat Özsu, Orhan Alkan, Çağatay Uygur, Kadir Savun


Konu: Türkiye’yi heyecanlandıran araba hırsızlarıyla bir grup gencin öyküsü

MERHAMET (1969)

Yönetmen Ural Ozon, Fikret Uçak
Senaryo Ural Ozon
Kamera Mengü Yeğin
Yapım Aslan Film / Çetin karamanbey


Oyuncular: Oktar Durukan, Nuray Uslu, Şükran Sabuncu, Ömer Hayyam, Cihat Özsu, Orhan Alkan, Çağatay Uygur, Kadir Savun


Konu: Bir aile dramı

KIRIK PLAK (1959)

Yönetmen Osman F. Seden
Eser Zeki Müren
Senaryo Bülent Oran
Fotoğraf Direktörü Kriton İliadis
Kamera Yavuz Gönenç
Müzik Zeki Müren
Yapım Kemal Film / Osman F. Seden


Güfte ve Besteler: Zeki Müren; Montaj: Mehmet Bozkuş; Neg. Montaj: Ali Siyavuş Berkan; Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Recai Karataş; Kamera Asist.: Kenan Kurt; Dekorlar: Zare Cirityan; Yön. Asist.: Nubar Terziyan; Aksesuar: Ali Kan, Cemil Paskap; Işıklar: Necati İIktaç; Işık Asist: İlhan Aslım, Fikret Güryalçın; Ses Müh: Lami Kamil; Prodüksiyon Asist: Yüksel Tanık; Prodüksiyon Amiri: Adnan İrkut; Set Amiri: Hasan Danabaşoğlu;
Şarkılar: Kırık Plak, Beyaz Gül, Elveda, Öpücük, Bir Tatlı Yalan, Ayrılık Valsi, Bir Tatlı Tebessüm, Bu Hazan Yine Kalbim; Çalanlar: Şükrü Tunar, Ercüment Batanay, İsmail Şençalar, Fevzi Aslangil, Ahmet Yatmaz, Yorgo Bacanoz, Nazif Girgin, İsmail Tezelli, Hasan Erkoç, Paraskko, Metin Bükey, Necdet Gezer, Yaşar Anlı;


Oyuncular: Zeki Müren, Belgin Doruk, İzzet Günay, Ayfer Feray, Hayri Esen, Ahmet Tarık Tekçe, Nubar Terziyan, Mualla Sürer, Hüseyin Kaşif, Asim Nipton, Ziya Metin, Behzat Balkaya, Muammer Gözalan, Güney Dinç, Osman Türkoğlu, Mehdi Yeşildeniz, İlhan Hemşehri

Konu: Zeki Müren, çıkışı olmayan bir ikilem içinde bocalamaktadır. Nermin (Ayfer Feray), ona hamilik etmiş olan geçkince, evli bir sosyete kadını, Leyla (Belgin Doruk), öğrencisi ve gizlice nişanlandığı genç, güzel ve iffetli kız. Nermin zayıf karakterli kocasının kıskançlığına ve itirazlarına rağmen Zeki'yi kontrol altında tutmakta, onun hem sanat hayatını hem de özel hayatını yönetmektedir. Zeki'yi cinsel bakımdan açıkça istismar etmektedir. Zeki Müren nihayet kararını verir, şöhretini suistimal eden bu yoz karıkocadan yüz çevirecek, piyanoda yetenekli bu genç kız ile evlenecektir. Nişan haberinin duyulduğu akşam, Nermin "iyi ayrılmak" bahanesiyle Zeki'yi ve Leyla'yı verdiği bir partiye gelmeye ikna eder, Zeki'ye zehir içirip, ses tellerini harap eder. Uzun zamandır bekledikleri radyo konserinde Zeki'nin kavrulan ses telleri onu yarı yolda bırakır. Şöhreti büyük bir yara almıştır. Nermin' den hesap sormak üzere evine gittiğinde, Nermin'in kocası bunu fırsat bilir, Nermin'i öldürür ve silahı ceset karşısında şok geçiren Zeki'nin önüne atar. Hitchcock'tan ödünç alınmış bir aydınlat-mayla kocanın yüzü yakın çekimlerde hep gölgeler içinde gösterilmiştir zaten. Dehşet içinde kalan hizmetçilerin çığlıklarının cinayet zanlısı olarak damgaladığı Zeki, nasıl bir oyuna geldiğini anladığında çok geçtir; kendini evden dışarı atar ve otomobiliyle kaçar. Otomobile nasıl girdiğini ve arka koltukta sızıp kaldığını tam göremediğimiz bir hayranı uyanıp da müdahale edince telaşlı Zeki kaza yapar. Hayranı ölür, kendisi kurtulur. Kimliğinden sıyrılmak için, birisinden giysilerini satın alır ve İstanbul' dan uzaklaşır. İkinci perde taşrada bir meyhanede açılır. Zeki, sesinden arta kalan hırıltılarla bir 49'luk sipariş edip içmeye başlar... 


Zeki Müren ilkfilmlerini çevirmeye başladığında, hızlı ilerlemek isteyen yapımcıların onu dublaja sokmamaya çalıştıkları rivayet edilir. Bunun da çaresi, zor bir sahneyle dublaja başlamak ve sanatçıyı yıldırmaktır. Ne var ki, sırası geldiğinde Zeki Müren, "Ben hazırım, efendim" deyip işini mükemmel bir biçimde yapar. Bu sahnelerde de, Müren'in, hırıltıları bile mükemmel bir biçimde çıkardığına tanık oluyoruz. Pikapta bir Zeki Müren plağı dönmeye başlar. Ona kaybettiklerini hatırlattığı için kendi şarkısının verdiği acıya katlanamaz, plağı kırar (filmin adı bu sahnede konmuş olur). Meyhanenin diğer müşterileri bu "kendini Zeki Müren sanan" serseriyi döverler. Zeki, O sıırada 'Şen Anadolu' kumpanyasında çalışan ve sonradan sivil polis olduğunu öğreneceğimiz Ali (Nubar Terziyan) ve çalıştığı kumpanyanın sahibi Ruhi'nin (Ahmet Tarık Tekçe) dikkatini çeker. Bu iki karanlık tip, ona yardımcı olacakmış gibi yapıp, hem geriye kalan parasını çalarlar hem de şantaj yapıp, Zeki'yi onlar için çalışmaya zorlarlar. Böylece Zeki, Zeki Müren'in taklidi olarak seyirciye sunulur. Her gece ibiş kılığında, başında külahı, seyircilerin alaylarının, hakaretlerinin bastırdığı kısık sesiyle şarkı söylemeye çalışır. İbiş Zeki Müren' den beklenen, Sanatçı Zeki Müren'i beceriksizce taklit etmesidir. İbiş'in başarısı, Zeki Müren'in başarısızlığında yatar. Bu çadır tiyatrosu kılıklı kumpanyanın seyircisi Zeki Müren'in diğer seyircilerine, dinleyicilerine benzemez. İstanbul' da verdiği konserlerde seçkin bir seyircinin efendiliği dikkat çeker. Radyo yayınlarındaysa, dinleyicileri, mazbut ev hanımları, bir de mapushane koğuşunda yatan kader kurbanları olarak gösterilir. Hepsinin dinleyişlerinde bir 'icabet' duygusu vardır. Ama şimdi ibiş kılığına sokulmuş Zeki'nin karşısına çirkin bir seyirci çıkmıştır. Seyirci öncesi, seyirci müsveddesi bir seyircidir bu. Çarpık ağızları Zeki'ye gülmek için aralandığında, yüzlerinin karanlık kovuğunun içinden çürük dişleri belirir. Kasıtlı olarak çirkinleştirilmiş erkeklerden yine dişleri bozuk olmak üzere, kumpanyada oluşan kitle bir de çalışan kadınlar vardır.

Zeki'nin düştüğü halden zevk almakta, acıyla kıvranırken, hatta hıçkırıklara boğlurken, taşkınca, katıla katıla gülmektedir. Bu seyircinin neden zevkle aşağılayacağı bir İbiş'e ihtiyacı vardır Nihayet Zeki bir gün sahnede yığılır kalır. Ali onu doktora götürür ve Zeki ameliyatla sesine yeniden kavuşur. Giderek artan bir coşkuyla ve yükselen tonla muayenehanede sesini dener. Ali, etraftan duyulacağından endişe ederek, ona sesini saklamasını söyler; gerçek kimliğinin ortaya çıkması başını belaya sokacaktır. Yine de Zeki sabredemez, seyirciden intikamını alır; aynı akşam hırıltılarla başladığı şarkısının orta yerinde, tam alayların, hakaretlerin doruğa ulaştığı bir anda, şarkıya Zeki Müren sesiyle devam eder. Çirkin seyirci ağzını kapar, birden büyür ve Zeki Müren'e hayranlıkla bakakalır. Zeki Müren taklidinin gerçekten Zeki Müren olduğu ortaya çıkınca, seyirciler arasında bulunan takipteki polisler Zeki'nin peşine düşerler. Ali'nin yardımıyla Zeki İstanbul'un yolunu tutar. Bu arada İstanbul' da Lale, Zeki'nin en yakın arkadaşının pençesine düşmek üzeredir. İstanbul' da herkes Zeki'nin öldüğünü düşünmektedir. Bu nedenle, Ali, evlenme arifesindeki Lale'ye Zeki'nin ona her zaman verdiği bir çiçeği uzatınca Lale hayalet görmüş gibi olur.Yine, verdiği ilk piyana konserinde, Zeki gizlice girdiği salonda ona sesiyle eşlik etmeye başlayınca yüzünde bir dehşet ifadesi belirir. Bir an Lale'nin Zeki'yi istemeyeceğini sanırız. Zeki'nin sesi ölümün ötesinden gelen ve bedeni olmayan bir ses olarak ulaşır Lale'ye Neden sonra kendisini toparlayıp, sevinçle kendini Zeki'nin kollarına atar. Bunu, seçkin bir seyirci topluluğunun önünde yapar. Taşranın çadır tiyatrosunun kalabalığını oluşturan çirkin seyirciden sonra, musikiden anlayan ve sanatçıyı takdir etmeyi bilen güzel seyirci, onca badireyi atlatıp birbirine kavuşan bu sanatçı çiftin kontrollü arzularını tebessümleriyle onaylar. (Nezih Erdoğan) “Altyazı Aylık Sinema Dergisi, sayı 82”

KIBRIS’IN BELASI KIZIL EOKA/Vatan Uğruna (1959)

Senaryo ve Yönetmen Nişan Hançer
Operatör Şevket Kıymaz
Yapım Tef Film


Oyuncular: Sezer Sezin, Kenan Artun, Sadri Alışık, Kemal Edige, Hulusi Kentmen, KenanPars, Nuri Genç, Niyazi Vanlı


Konu: Kıbrıs Rum katliamı sırasında gelişen olayları anlatan bir film. Kuzey Kıbrıs’ın işgalinden sonra yapılan Kıbrıs Antlaşması gereği filmin gösterimi yasaklandı. Bunun üzerine film Vatan Uğruna adıyla gösterime girdi

KIBRIS ŞEHİTLERİ (1959)

Senaryo ve Yönetmen Behlül Dal
Kameran Ali Uğur
Yapım Antiş Film / Behlül Dal


Oyuncular: Öztürk Serengil, Mine Coşkun, Salihe Tekneci, Atıf Kaptan, Teoman Atalay, Küçük Yıldız: Zühal Dal


Konu: Kıbrıs’ta geçen bir kahramanlık öyküsü. kaçırılan bir babanın dramatik yaşantısı

KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ (1959)

Yönetmen Abdurrahman Palay
Eser Abdurrahman Palay
Senaryo İrfan Sabuncu
Operatör Turgut Ören
Yapım  Filkoş Film / İrfan Sabuncu


Oyuncular: Gülistan Güzey, Abdurrahman Palay, Özen Tutucu, Kemal Kan, Erdoğan Gemicioğlu, Necdet Tosun, Rüya Gümüşata


Konu: Baştan çıkarılan evli bir adamın öykü-sü.

KARIMIN AŞKI (1959)

Yönetmen Seyfi Havaeri
Senaryo Namık Kılıçoğlu
Kamera Kazım Koşkan
Beste ve Müzik Kasım İnaltekin
Yapım İyi Film / Namık Kılıçoğlu


Oyuncular: Muzaffer Nebioğlu, Gülay Gençay, Hayrettin Akbay, Muammer Gözalan, Melike Cemal, Mualla Sürer, Ah-met Tağmat, Hülya Gözalan, Turgut Aktaş, Hikmet Serçe, Meliha Yalçın, Sıtkı Akçatepe, Mürüvvet Sim, Zafer Önen

KARA SEVDALI YARİM (1959)


Senaryo Yönetmen T. Fikret Uçak
Senaryo Necati Dalgakıran
Operatör Muzaffer Hepgüler
Yapım Çan Film / Zeki Çan


KARACAOĞLAN'IN KARA SEVDASI (1959)

Yönetmen Atıf Yılmaz
Senaryo Atıf Yılmaz, Yılmaz Güney, Halit Refiğ, Yaşar Kemal,(Yaşar Kemal'in bir hikayesinden)
Operatör Mikeal Rafaelyan
Müzik Sabahattin Kalender, Ruhi Su
Yapım Erman Film / Hürrem Erman


Oyuncular: Tijen Par, Nuri Altınok, Kadir Savun, Talat Gözbak, Seden Kızıltunç, Hayri esen, Danyal Topatan, Sami hazinses, Muazzez ArsoyKonu: Saz şairi Karacaoğlan’ın aşk öyküsü. Türkmen obalarının yaşayış biçimlerinin, gelenek ve göreneklerinin içine yerleştirilen bir sevda öyküsü çerçevesini odaklayan film, düz anlatımı ve kimi sahnelere egemen olan belgesel görüntüleriyle dönemin sinema normlarını aşan farklı bir çalışmanın örneğidir.


►Atıf Yılmaz’ın anlatımı filmin senaryosu ile uyuşmamışsa da dikkate değer bazı özellikler taşıyor. Bilhassa folklör unsurunun filmin içinde önemli bir yer tutması ve bu bakımdan Atıf Yılmaz’ın gerçekten imrenilir bir başarıya ulaşmış olması “Karacaoğlan’ın” en ilgi çekici tarafını teşkil ediyor. (Tuncan Okan)


► Şengün Kılıç Hristidis, Bu film hakkında Halit Refiğ ile yaptığı söyleşide şunlara yer vermekte.


“Alageyik'in başarısından sonra ertesi yıl yine bir Atıf Yılmaz filmi, yine bir Yaşar Kemal hikayesi: Karacaoğlan’ın Kara Sevdası”. Bu sefer Alageyik'le katiyen kıyaslanmayacak bir ön çalışma yapıldı. Yine dörtlü senaryo çalışması oldu. Bu sefer Yılmaz Güney oynamıyor filmde ama ikinci asistan. Çok özenli bir müzik çalışması, türkülerin Ruhi Su tarafından seslendirilmesi, çok özenli bir mekan seçimi, her şey Alageyik'tekinin tersine, olması gerektiği gibi yapıldı. Hatta film çalışmaları sırasında Ruhi Su büyük ölçüde bizimle oldu. Oyuncular, devlet tiyatrosu oyuncuları. Film gösterime girdi, büyük fiyasko. İşletmeler, Ruhi Su'nun söylediği türkülere attılar suçu. Ruhi Su'nun sesine seyircilerin yakınlık duymadığını söylediler. Film piyasadan çekildi, türküler bu kez Aydın Gün tarafından seslendirildi, yeni kopyalar basıldı. O değişiklik de bir şey fark ettirmedi.


Neden tutmadı film sizce?


- Çok konuştuk bu konuyu. En çok konuşulan şu oldu: Alageyik bir halk hikayesinden yola çıkmakla beraber, esas itibariyle harekete dayanan bir filmdi. Karacaoğlan'ın Karasevdası ise, halk hikayesinden yola çıkmakla beraber esas itibariyle, hareket unsuru epey az, halk edebiyatı ve halk kültürünün özenle süslenerek işlenme gayretiydi. ilkinin başrolünde o tarihte hiç tanınmamış olan Yılmaz Güney oynuyordu ama seyirci onu benimsedi, tipi de halk kahramanını canlandırmak için uygundu. Buna karşılık seyirci, Karacaoğlan rolünde Devlet Tiyatrosu'nun muteber oyuncularından Nuri Altıınok'u benimsemedi. Müziklerden beklenen etki de olmadı. O tarihte Karacaoğlan rolünü Orhan Gencebay oynamış olsa idi durum ne olurdu, bilemiyorum. Karacaoğlan'ın Karasevdası'ndan sonra bir daha kimse Nuri Altınok'a başrol oynatmadı