Powered By Blogger

22 Ekim 2015 Perşembe

LEKELİ AŞK (1964)

Senaryo ve Yönetmen : Ülkü Erakalın
Foto Direktörü: Cahit Engin
Yapım :Sibel Film/Müfit İlkiz


Oyuncular: Neriman Köksal, Ekrem Bora, Nebahat Çehre, Gürel Ünlüsoy, Nilgün Esen, Necdet Çağlar, Semih Sezerli, Feridun Çölgeçen, Aliye Rona


Konu: “Bir ana-kızın öyküsü ele alınmış “Ekrem Bora, Nebahat Çehre’nin annesi Neriman’la aşk yaşamaktadır. Öte yandan genç ve yakışıklı delikanlı Gürel Ünlüsoy Nebahat’a aşıktır. Ancak çeşitli entrikalarlakötü kadın Aliye Rona, Nebahat Çehre’yi Erkem’in kucağına iter. Fırsatı iyi değerlendiren Ekrem, anne ve kızı idare etmekte ve durumdan memnundur. Ancak evlenmek üzere olan Gürel bu Lekelenen Aşkı karşısında ne yapacağını bilemez ve kızdan ayrılır. Sonunda durumu fark eden Neriman, Ekrem ile ilişkisine son verir, ve kızının Gürel’le beraber olmasını sağlar.

KURŞUNUM İMZAMDIR (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Şinasi Özonuk
Kamera: Fethi Mürenler
Yapım: Erol Film / Barazettin Erol


Oyuncular: Yılmaz Duru, Suzan Avcı, Gönül Bayhan, Senih Orkan, Gönül Bayhan, Nusret Özkaya, Eşref Vural, Osman Alyanak, Mustafa Dağhan, Hakkı Kıvanç, Dinçer Arıkan, Ersun Kazançel, Kemal Kan, Nilgün Gençtürk


Konu: Kanun kaçakçıları ile bir polisin mücadelesi.

KÖYE GİDEN GELİN (1964)

Yönetmen : Ülkü Erakalın
Senaryo: Vural Sözer
Eser: Rakım Çalapala
Kamera: Şevket Kıymaz
Yapım: Ülkü Film/Ülkü Erakalın


Oyuncular: Fatma Girik, Tanju Gürsu, Sadri Alışık, Gönül Yazar, Kenan Pars, Semih Sezerli, Zuhal Tan, Asım Nipton, Handan Adalı, Muazzez Arçay


Konu: Adana’da zengin ve sosyetik bir hayat süren kadının köydeki yaşantısı.

KORKUNÇ ŞÜPHE (1964)

Yönetmen : Ertem Göreç
Senaryo: Safa Önal
Kamera: Kaya Ererez
Yapım: Divan Film / Selahattin Yazgan


Oyuncular : Tanju Gürsu, Filiz Akın, Neriman Köksal, Atıf Kaptan, Yavuz Yalınkılıç, Doğu Erkanlı, Asım Nipton


Konu: Şüphelendiği karısını yok yere öldüren ve katil olan adamın öyküsü.

KOÇUM BENİM (1964)

Senaryo ve Yönetmen : Osman F. Seden
Kamera: Necati İltaç
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden, Şakir Seden


Sanat Yönetmeni: Bihat Bilge,

Oyuncular: Ayhan Işık. Fatma Girik, Efgan Efekan, Ajda Pekkan, Süleyman Başturan (Turan), Öztürk Serengil, Hüseyin Güler, Mür-vet Sim, Hulusi Kentmen, Nubar Terziyan.


Sansür Tarihi: 28.12.1963; Sayı: 173


Konu: Milyoner Hulusi Bey'in (H. Kentmen) Avrupa'da okuyan iki torunu Leyla (F. Girik ve Selma A. Pekkan), eğitimlerini tamamlayıp İstanbul'a dönmüşlerdir. iki şımarık genç kız hoppa ruhludur. Günün birinde kendini fakir tanıtan bir genç ve serseri bir taksi şoförüyle tanışırlar. Ali (A. lşık), Leyla'yı sevmiş; Şoför Tayfur'da (Ö. Serengil) Selma'yı... Fakat dedeleri torunlarını Tarık (E. Efekan) ve Süleyman (S.Turan) adlı iki zengin aile çocuğuyla evlendirmek ister.


Not: Bu film, 1963 yılında çekilmişse de sansüre uğradığından ancak 1964 yılında gösterime giriyor. Film, Kemal Film'in kayıplar listesindedir.

KOÇERO (1964)

Dağların Taçsız Kralı

Yönetmen: Ümit Utku
Senaryo: Ümit Utku, Yılmaz Güney
Görüntü Yönetmeni: Ali Yaver
Yapım: Kervan Film/Ümit Utku


Oyuncular: Yılmaz Güney, Muhterem Nur, Hüseyin Baradan, Sevim Emre, Muharrem Gürses, Renan Fosforoğlu, Jale Öz, M. Ali Akpınar, Nilgün Utku, Danyal Topatan, Fatoş Serpil, Enver Dönmez, Hayri Gülnar, Mustafa Yavuz


Konu: Çevresinde 'Dağların Kurdu' adıyla anılan Koçero (Yılmaz Güney), fakir köylülerin sevdiği bir eşkıyadır. Toprak sahibi zalim ağalardan ve tefecilerden aldığı paraları köylülere dağıtır. Fakir köylünün kanını sömürenlerin daima karşısındadır. Muhtaç köylünün koruyucusu, zalimlerin ise acımasız celladıdır.


Seveni olduğu gibi düşmanı da çok olan Koçero bir ihbar sonucu, dağlarda pusu kuran jandarmaya yakalanıp hapse girer. Koçero'nun hapiste olmasından yararlanan düşmanlarından büyük toprak ağası Beşiro (Muharrem Gürses) eline geçen fırsatı değerlendirir. Koçero'nun kız kardeşini kaçırır. Çiftliğine götürüp tecavüz eder. Koçero, bu acı haberi alınca hapisten kaçar. Köylünün kanını emen Beşiro'ya, hayatı boyunca unutamayacağı bir ders verecektir. Düşmanını çiftliğinde kötü bir durumda, suçüstü yakalar. Beşiro, masum köylü kızlarını zorla toplayıp oturak âlemi yapmaktadır. Bu ani baskın sonucunda Koçero, Beşiro'nun kulaklarını keser, bacaklarını kırar. Hem kız kardeşinin hem de köylülerin intikamını almıştır.


Bu olaydan sonra haklarını koruduğu köylülerin gözünde giderek büyüyen Koçero, tekrar dağlara çıkar. Bölgede Koçero adını kullanıp köylüleri soyan bir eşkıya çetesiyle hesaplaşmak zorundadır. Ve civar köylerden bir adam Koçero'ya bir soygun teklifinde bulunur. Tarım işçilerine dağıtılmak üzere kasada saklanan maaşlara el koyacaklardır. Koçero bu teklife karşı çıkar. Alın teriyle kazanılan paraya el koymak, köylüden yana olan Koçero gibi bir eşkıyaya yakışmaz. Ama adam teklifinde direnir. Ve parayı yine fakir köylülere dağıtmasını önerir.

Bu öneri Koçero'nun aklına yatar. Ne var ki kurulan tuzağın farkında değildir. Soygunu gerçekleştirecekleri sırada, Koçero'nun çevresini jandarmalar sarar. Onu bu işe kışkırtan adam, aslında toprak ağalarının maşasıdır. Jandarmalara ihbar ederek Koçero'yu tuzağa düşürmüştür. Koçero, büyük bir çatışmaya girer ve kaçamaz. Ölmekten başka çaresi yoktur. “Agâh Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”


 Güney'in kayıp filmlerden biri olan Koçero'nun 16 mm.lik yıpranmış ve bazı sahneleri eksik kopyası bulunduysa da, yeniden izlenmesi mümkün olmadı. Ve 1970'li yıllarda Koçero, bir yapımevi tarafından “Bela Arayan Adam” takma adıyla yeniden piyasaya sürüldü.

KOCAOĞLAN (1964)

Yönetmen: Ziya Demirel
Senaryo: Ziya Demirel, Orhan Asena
Görüntü Yönetmeni: Orhan Çağman
Yapım: Fer Film / Fahriye Tamkan


Oyuncular: Yılmaz Güney, Evrim Fer, Şeref Gürsoy, Kenan Pars, Senih Orkan, Ali Şen, Hayri Caner, Mürüvvet Seyfioğlu, Ozan Gürsoy, Şarkılar: Sevim Şengül,


Konu: Bir gün kasabaya gezginci bir çadır tiyatrosu topluluğu gelir. Topluluğun en güzel kızı Belma'dır (Evrim Fer). Kasabanın tüm delikanlıları ve ileri gelenleri kızın peşindedir. Belma'nın tutkunlarından biri de yörenin delisi Kocaoğlan'dır (Şeref Gürsoy).


Zararsız ama zekâ yoksunu, iri yapılı Kocaoğlan, kaval çalarak sürekli tiyatrocu kızın peşinde dolaşır. Kasabanın serserileri genç kadını dağa kaçırmak isterler, ancak Koca-oğlan her defasında onları engeller.

Kasabada kimseye yüz vermeyen Belma, bu kez hukuk öğrencisi Kemal'e (Yılmaz Güney) aşık olmuştur. Kasabada bu ilişkinin duyulması tepkiyle karşılanır. Yörenin belediye başkanı, Kemal'i çağırıp derhal kasabayı terk etmesini söyler. Kemal önce direnir, sonra da gitmeye karar verir. Belma'nın Kocaoğlan'la gönderdiği mektubu alan Kemal, trenden inip tekrar kasabaya döner. Tiyatro topluluğunun patronu, bazı çıkarlar uğruna Belma'yı bazı kişilere yem olarak kullanmaktadır. Belediye başkanı da Belma'yla ilgilenmektedir. Birlikte dolaşırlarken karşılarına Kocaoğlan çıkar. Kıskançlık krizi sonucu başkanın üzerine atılır. Ve Belma'yı güçlü kollarına alarak, zorla dağa kaçırır. Olay kasabada duyulunca polisler Kocaoğlan'ın peşine düşerler. Kocaoğlan, dağa kaçırdığı kızı boğarak öldürür.


Kemal üzgündür. Polisler dağda, Kocaoğlan'ın çevresini sararlar. Kemal polislerin arasından fırlayıp Kocaoğlan'ın yanına varır. Kocaoğlan'ın elinde belediye başkanının silahı vardır. Belma'nın yerdeki cesedine bakıp ağlamaktadır. Sonra Kemal'a dönüp, başkanla ilişki kuran Belma için, "O kötü oldu, kötü..." der. Kemal, Kocaoğlan'ın elindeki silahı alır. Polisler onu götürürlerken Kemal de Belma'nın cesedini kollarına alıp dağdan iner...”Agâh Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney” syf, 70”

KOCATEPE'NİN ÜÇ SÜVARİSİ (1964)

Yönetmen: Yavuz Yalınkılıç
Senaryo: Macit Doğudan
Foto Direktörü: Kaya Ererez
Yapım: Sev - Ar Film


Oyuncular: Birsen Menekşeli, Yıldırım Gencer, Mehmet Bahadır, Zekai Genç, Muzaffer Nebioğlu, Vahi Öz, Hüseyin Güder, Niyazi Vanlı, Necabettin Yal, Nusret Özkaya, Fahri Sabedil, Ali Seyhan


Konu: İstiklal Savaşı’nda düşmana karşı mücadele bir avuç Türk’ün kahramanlık öyküsü

KİMSE FATMA GİBİ ÖPEMEZ (1964)

Yönetmen: Zafer Davutoğlu
Senaryo: Osman F. Seden
Kamera: Kenan Kurt
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım: Kemal Film/Osman F. Seden


Yönetmen Asistanı: Orhan Aykanat, Kamera Asistanı: Kenan Davutoğlu, Ses: Tuncer Necmioğlu, Montaj: Arif Özalp, Negatif Montaj: Ali S. Berkant, Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Dekor: Saim Nahit Bilge, Işık: İlhan Aslım, Prodüksiyon Amiri: Yüksel Tanık, (Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır).


Oyuncular: Fatma Girik (Fatma), İzzet Günay (Kemal), Öztürk Serengil (Tayfur), Neriman Köksal (Jale), Vahi Öz (Hurşit), Hulusi Kentmen (Necati), Efkan Efekan (Erdal), Serpil Gül (Zühre), Serap Acar, Sevil Candan, Nilgün Esen, Süleyman Turan (Osman), Talât Gözbak, Mürüvvet Sim (Ülfet), Nubar Terziyan


Konu: Jale hanıma (Neriman Köksal) yurtdışındaki akrabasından yüklü bir miras kalır. Aslında bu miras, sürekli sakat olduğu yazılan ve bu sayede para çekilen kızı Fatma'ya (Fatma Girik) bırakılmıştır. Oysaki Fatma gayet sağlıklıdır ve eğitimi için Avrupa'ya gitmiştir. Miras olayı nedeniyle geri döner. Miras işlerini Kemal (izzet Günay) adlı genç bir avukat takip eder. Fatma bakıcı kadın ve sakat çocuk olarak iki ayrı kimlikte Kemal'in karşısına Çıkar. Bu arada Necati (Hulusi Kentmen) ve Hurşit (Vahi öz) adı fabrikatör iki yaşlı çapkın Jale hanımla evlenmek için yarışa girişirler. Rekabet öylesine kızışır ki, Hurşit kızları Zühre (Serpil Gül) ve Zeynep (S.Acar) ile Necati de kızları Oya (Sevii Candan), ve Sevda'yı (N. Esen) yanına alarak Jale hanımın köşküne yerleşirler. Köşkte curcuna başlar. Zaten çapkın bir genç olan Kemal bu kızların peşine düşer. Sadece Zühre Kemal'e yüz vermez. Çünkü o, Mürüvvet dadının oğlu Erdal'a (Efkan Efekan) aşıktır. Bir süre sonra Kemal, yalnızca Fatma'yı sevdiğini fark eder. Sonunda gerçekler ortaya çıkar, akrabadan kalan miras da bir hayır kurumuna bağışlanır. “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”

KIZGIN DELİKANLI (1964)

Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Vedat Türkali
Foto Direktörü: Çetin Gürtop
Yapım: Göksel Film / Göksel Arsoy


Sesleri Çeken:
Tuncer Aydınoğlu, Senkron: Arif Özalap, Taner Oğuz, Negatif Montaj: Ali Berkan, Osman Bilen, Laboratuvar: Mihal Skarpetis, Recai Karataş, Erkal Tamer, Tanaş Petridis, Işıklar: Cengiz Arlı, Prodüksiyon Asistanı: Ali Işık, Müzikler: Sezen Cumhur Önal, Metin Bükey, Ar Direktör Niyazi Er, Fethi Oğuz, Asistan Rejisör: Nuri Alpan, Kameraman: Hüseyin Karındoyuran, Prodüksiyon Amiri: Doğan Arsoy,
Acar Film Stüdyosunda Hazırlanmış ve seslendirilmiştir


Oyuncular: Göksel Arsoy, Türkan Şoray, Mümtaz Alpaslan, Hüseyin Peyda, Hüseyin Baradan, Mümtaz Ener, Suna Pekuysal, Sami Hazinses, İlhan Hemşeri, Selahattin İçsel, Murat Tok, Nuri Alpan,

Konu: Murat Amerika'dan ziraat mühendisi olarak dönmüş amacı ise babası öldüğü zaman kendisine kalan mirasın akrabalarınca gasp edildiği malları almaktır.İlk başlarda kaba kuvvet kullansa da ileride hayatının aşkı olucak avukat Sevil'in ricası üzerine bir daha kaba kuvvet kullanmaz. Ancak ileri ki güblerde anlar ki akrabaları çevre köyleride almıştır.Ve burada ki halkı sömürmektedirler.Murat halkı bilgilendirerek onları haklarını aramasını söyler.

KIRK KÜÇÜK ANNE (1964)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Sadık Şendil “*”
Kamera: Mustafa Yılmaz, Şevket Kıymaz
Yapım: Efe Film/Ertem Eğilmez


Sanat Yönetmeni: Stavro Yuanidis, Yapım Sorumlusu: Vecdi Benderli, Yönetmen Yardımcısı: Fevzi Tuna, Kamera Asistanı: Feridun Kete, Rafet Ateş, Işık Şefiş  Erol Batıbeki, Ses Kayıt: Yoro İlyadis,

Oyuncular: Fatma Girik (Fatma/Fatoş), Göksel Arsoy (Çetin), Birsen Menekşeli (Birsen), Aziz Basmacı (Ömer), Ahmet Tarık Tekçe (Ahmet Tarık), Nurlan San, Sevil Candan, Devlet Devrim, Zuhal Tan, Yıldız Kafkas, Ahmet Turgutlu (Sütçü), Aziz Basmacı, Kenan Büke, Mürüvvet Sim (Flotild Şirinyan) Muala Sürer, Gülderen Ece (Aysel), Necdet Tosun, Vahi Öz (Hasan), Deniz Selen, Gülgün Erdem, Selma Durmuş, Semra Durmuş, Zeki Alpan, Candan Sabuncu, Memduh Alpar (Rüknettin Bey)


KONU: 64’ün yaz sonu. Haydarpaşa Garına Anadolu’dan gelen (az çok okuyup yazmış) Çetin’le bambaşka şeylere tanık oluyoruz. Delikanlının karşıya geçtiği motorda Pina Motel’de eğitim gören genç kızlar da var. Öğretmenleri Flotild Şirinyan ile İstanbul’u gezmeye gelmişler.


Kızlar Şehir Palas Oteline yerleşir. Dönercinin önünde yutkunmasından ve son lirasını mazgala düşürdüğü için III. Ahmet çeşmesi-nin yakınındaki simitçiye simidi geri verme-sinden, ne kadar zor durumda olduğunu anlıyoruz.
Bu arada bir genç kadın, bebeğini aynı otelde kalan kocasına bırakıp kaçar. “Artık tahammülüm kalmadı.. Son ümidi de kırılan her insanın yapacağı şeyi yapmaya karar verdim. Zerre kadar vicdanın varsa çocuğumuza iyi bak. Aysel.”Kendisini denize atarken son anda, Çetin engel olur ve ‘olmayan parası ile’ onu ‘mis gibi bir döner’ yemeğe götürür . Aslında İstanbul’a Hasanköylü akrabasını aramaya gelmiştir Çetin, Yemek parasını ödeyeme-yince karakolluk olur lokanta sahibi ile.


Sorgulama sırasında Çetin’in aradığı adamın komiser olduğu anlaşılır. “Bizim Başkomiser Ahmet Tarık Beyin hemşiresi özel bir eğitim kampında müdiredir. Yarın ondan bir mektup yazarız bu iş olur biter.. Ama dur, Müdire Hanım evde kalmıştır, çocuklardan nefret eder..Bizim tarafta bir sütnine var, 5-10 lira verdin mi (Bay Bebek’e) kendi çocuğu gibi bakar.”


Elinde Ahmet Tarık’ın yazdığı ‘tavsiye mektubu’ ile Pina Motel Kız Kampına gelir. Müdire Hanım onu diğer hocalarla tanıştırır; Şan hocası Şeyda Bülbüler; Lisan ve kültür hocası Flotild Şirinyan (oysa filmin başında, kızlar onun tarih hocası olduğunu söylemişlerdi); Hem jimnastik hocası hem de disiplin amiri, eski bir sporcu Maraton Ömer. Çetin, ‘hasta olan’ edebiyat öğretmeninin yerine ders verecektir. Öğrenciler ise, belki bir yanlış anlama ile, önceki ve çok sevdikleri öğretmenlerinin onun yüzünden kovulduğunu düşünürler. Artık onları tutabilene aşkolsun. Fatoş’un önderliğinde ‘yeni gelen zibidiyi doğduğuna pişman etmek için’ ne lazımsa yaparlar. Banyodayken suyunu kesmek; Yoğurt savaşında her tarafını bulaştırmak. Film kızlar ve öğretmen arasında geçen bir diyaloglarla devam ederken, Fatma ve Çetin hafiften hafiften birbirlerine aşık olmaya başlamışlardır bile. Fatma diğer yanda bir gazinodan şarkıcı olarak teklif almıştır. Ancak Çetin kıskançlığı ile Fatma’ysa bir türlü rahat vermez.
Sonra işler karışır ; Sütanne Ayşe Teyze (“Memleketime gidiyorum. Kocam hastalanmış. Telgraf çekti”), der ve Bay Bebek’i Çetin’e okula geri getirir. Kızlar durumu anlarlar ama köprünün altından çok sular akmış ve artık öğretmenlerini sevmektedirler. Hem bebeği hem de öğretmenlerini koruyorlar. Çocuğunu bıraktığına pişman olan Aysel, karakoldan durumu öğrenip kampa gelir. Durum daha zorlaşır ama sonunda her şey tatlıya bağlanır.

__________________________

“*” Jean Guitton’un (1901-1999) bir oyunundan Ernest Pagano’nun (1901-1953), senaryosundan Busby Berkeley’in (1895-1976), rejisiyle 26 Nisan 1940 yılında Amerika’da (USA) gösterime giren “40 Little Mothers” filmden aynı isimle uyarlama. Başlıca rolleri, Eddie Cantor (1892-1964), Judith Anderson (1897-1992), Ralph Morgan (1883-1956) oynamış-lardır.

KRAL ARKADAŞIM (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden
Kamera: Kenan Kurt
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden,


Seslendiren: Tuncer Aydınoğlu; Laboratuvar: Mihaif Skarpedis; Montaj: Arif Özalp, Taner Oğuz; Neg. Montaj: Ali S. Berkan; Dekor: Saim Nahit Bilge; Işıklar: İlhan Aslim; Set Amiri: Hasan Nurdan; Kamera Asist.: Kenan Davutoğlu, Prod. Asist: Cemil Paskap; Işık Asist: Kazım Çakırman, Muzaffer Durusoy, Prod. Temsilcisi: Adnan İrkut; Prod. Amiri: Yüksel Tanık
(Kemal Film Platosu'nda Çekilmiş, Acar Film Stüdyosu'nda Hazırlanmış ve Seslendirilmiştir)


 Oyuncular: Ayhan fşık (Ayhan Güneş), Tîjen Par (Hülya), Kadir Savun (Kadir Ağa), Nubar Terziyan (Nurettin Erman), Erol Tezeren (Erol), Süleyman Turan (Turan), Nebahat Çehre (Selma), Suna Pekuysal, Saadettin Erbil (Kâmil), Ahmet Tarık Tekçe, Sevil Candan, Mürüvvet Sim, Fikret Uçak, Abdullah Ferah, Ahmet Açan, Faruk Panter, Hasan Ceylan, Haydar Karaer, Sefahattin İçsel, Savaş Tuğ, Ahmet Kostarika, Faruk Panter

Konu: Çok zengin olan Nurettin Erman (Nubar Terziyan), sanayi bölgesinde olduğunu iddia ettiği bir mahalleyi, toptan satın almak ister. Adamları aracılığıyla mahallelinin aklını çelerek arsalarını satmaya iknaya çalışır. Aynı mahallede oturan Avukat Ayhan Güneş (Ayhan Işık) ve aynı evde yaşadığı amcası Kadir (Kadir Savun) ile amcazadeleri, Turan (Süleyman Turan) ve Erol (Erol Tezeren) ise, bu adamların dolandırıcı olduklarını söyleyerek mahalleliyi arsalarını satmaktan vaz geçirir. Nurettin Bey ile Ayhan arasında kıyasıya bir çekişme başlar. Nurettin Bey, buraların sanayi bölgesi olduğuna mahalleliyi inandırmak için, büyük bir gazetede çalışan kızı Hülya'dan (Nebahat Çehre) kendisini haklı çıkaracak bir haber yazmasını ister. Ancak Hülya, doğruyu yakalamaya çalışan dürüst bir gazeteci olduğunu, bu yüzden karşı tarafı da dinlemek istediğini söyler. Bu nedenle ablası ve Almanya'dan gelerek babasıyla ortaklık kuracak olan adamın iki kızıyla birlikte mahalleye yerleşir. 

Ancak kim olduklarını açıklamazlar. Hülya, mahalleliyle teker teker konuşur ve yavaş yavaş babasının haksız olduğuna inanmaya başlar. Ablası Selma ise baştan beri babasının tarafındadır. Turan'ı kandırarak kendine aşık eder, sonra da babasına götürür. Çok zengin olan Nurettin n Bey, parayla Turan'ı kendi tarafına çekmekte hiç zorlanmaz.Bu arada Ayhan ile Hülya'nın ilişkileri de ilerler. Ayhan, Hülya'ya evlenme teklif eder, ancak kız biraz zaman ister. Nurettin Bey'in adamları mahalleliyi toplar, Ayhan'ın kendilerinden rüşvet istediğini, bunun için de araya Nurettin Bey'in kızlarını koyduğunu, kendilerini kandırıp parmağında oynattığını söyler. Hülya'nın gerçek kimliğini öğrenerek şaşkına dönen Ayhan, bu uydurulanlara itiraz eder ama aksini de ispat edemez.

Çünkü Turan da Nurettin Bey'in adamlarının arasında yer almıştır. Halk buna çok öfkelenir. Ayhan'ın evini ve yazıhanesini taşa tutar. Arsalarını da satmaya karar verirler. Hülya, bütün bu olanlardan haberi olmadığından bavulunu toplayıp Ayhan'a gelir. Masum olduğunu ablasının kendisini kullandığını ve Ayhan'ı çok sevdiğini söyler. Ancak Ayhan inanmaz ve onu kovar. Mahallede satışlar başlar. Ayhan karşı çıksa da onu kimse dinlemez. Nurettin Bey'in adamları, Ayhan'ı bu işten vazgeçmesi için epeyce hırpalarlar. Turan, gözünün önün-de ağabeyine yapılan muameleye tahammül edemez, ancak Selma tarafından yine alıkonulur. Zaten onların yanında artık iyice para ve güç delisi olmuştur. Erol, Nurettin Bey'in planlarını öğrenir. Ve bir gece planların yazılı olduğu evrakları almak üzere, Alman kızların da yardımıyla gizice köşke girer. Her şeyi ispat edecek olan bu evrakları alıp Ayhan'a götürecektir. Evrakları alır, ancak kaçarken Nurettin Bey'in adamları tarafından yakalanarak vuru!ur. 


Nurettin Bey, evrakları geri alır. Fakat bu kez karşısına kızları Selma ile Hülya dikilir. Hülya, zorla evrakları babasından alır ve hemen Ayhan'a götürür. Nurettin Bey'in adamları kızı takip ederler. Kızın Ayhan'ın evine girdiğini görünce, onlar da peşinden giderek eve girerler. Silahlar konuşur. Bu sırada, yaptıklarından pişman olan Turan ve Selma da çıkagelir. Çatışmada Turan vuru-larak yaralanır. Nihayet polis gelir ve suçluları yakalar. Her şey ortaya çıkar, mahalleli de bu dolandırıcılardan kurtulmuş olur. Erol Alman kızla, Turan Selma ile Ayhan da Hülya ile evlenerek mutlu sona ulaşılır. “Gülşah Nezaket Maraşlı, “Osman Fahir Seden’le Türk Sinemasında Düet”, syf, 174 ”

KEŞANLI ALİ DESTANI (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Atıf Yılmaz “Haldun Taner'in aynı isimli müzikal oyunundan ”
Kamera: Çetin Gürtop
Müzik: Yalçın Tura
Sanat Yönetmeni: Duygu Sağıroğlu
Yapım : Gün Film/Memduh Ün, - Atıf Yılmaz, Haldun Taner


Oyuncular: Fikret Hakan, Fatma Girik, Danyal Topatan, Aydemir Akbaş, Küçük Sadık, Mualla Sürer, Hayati Hamzaoğlu, Hüseyin Baradan, Mehmet Ali Akpınar, Nusret Ersöz, Sami Hazinses, Osman Türkoğlu, Faik Coşkun, Osman Alyanak, Eşref Vural, Hayri Caner, Suha Doğan, Orhan Elmas, Feridun Çölgeçen, Mürüvvet Sim, Aziz Basmacı. Hakkı Haktarı. Selahattin Içsel, Taliha


Konu: Ali, Sineklidağ’da oturan bir gençtir. Zilha isminde bir kızı çok sever. Birgün Zilha’nın amcası öldürülür ve suçu Ali’nin üzerine atarlar. Zilha’nın amcası da mahallenin belalılarından biridir. Herkesten haraç toplar ve kimse tarafından sevilmez. Ali bir türlü suçsuzluğunu ispat edemez. Mahallenin en sevilmeyen adamını öldürdü diye herkes tarafından sevilir ve mahallede ünlenir. Hapishaneden çıkınca muhteşem bir karşılama töreni hazırlanır. Herkes ona sevgi gösterir. Ali mahallesine gelir gelmez, mahallenin muhtarlığına adaylığını koyar. Ali seçimleri kazanır ve muhtar olur. Mahallede kısa sürede çok şey değiştirir. Haraç olayını kaldırır ve mahalleyi bir düzene koyar. Zilha amcasını öldürdü diye Ali’ye yüz vermez. Ali kıskançlığından çatlamaktadır. Bu arada, Ali’yi sevmeyen kişiler yavaş yavaş ortaya çıkmakta ve arkasından sessizce kuyusunu kazmaktadırlar. Bülent Bey adıyla anılan zengin birisi mahalleye gelir. Mahallede bir işi vardır. Mahallede gezerken Zilha’yı görür. Zilha’yı görünce çok şaşırır. Çünkü eski eşi Nevvare’ye çok benzemektedir. Nevvare kızını ve Bülent Bey’i terk etip, başkasına kaçmıştır. Kızıda Zilha’ya inanılmaz bir yakınlık duymuştur. O yüzden, Bülent Bey Zilha’yı evinde çalışması için ikna eder. Zilha’yı evine götürür. Ali bunu duyunca çok sinirlenir ve Zilha’yı Bülent Bey’in evinden almaya gider. Bu arada Bülent Bey’in eski eşi Nevvare, evini çok özlemiş ve evine dönmüştür. Ali, kapıyı çaldığında , kapıya Nevvare çıkmıştır ve Zilha diye yanlışlıkla Nevvare’yi kaçırır. Sonunda onun Zilha olmadığını anlar, fakat iş işten geçmiştir. Bu arada, Zilha’nın amcasının gerçek katili ortaya çıkmıştır. İsmi de Cafer’dir. Cafer’den Ali’yi öldürmesini isterler. Çünkü Ali gerçekten çok şeyler başardığı için bunu çekemezler. Durumu geç de olsa anlayan Zilha, Ali’nin yanına döner ve barışırlar. Beraber mutlu bir hayat süreceklerini zannederler, fakat Cafer Ali’yi öldürmekte kararlıdır. Cafer evin önüne gelir ve Ali’den evden çıkmasını ister. Ali tam evden çıkarken Cafer ateş eder ve Ali vurulur. O acıyla Ali silahı tuttuğu gibi Cafer’i öldürür. Bu sefer Ali gerçekten katil olur. Böylece Ali tekrar hapishaneye döner, ama Keşanlı Ali Destanı ömür boyu sürecektir.

ÖDÜL

 1. İzmir Film şenliği’nde (1965),


► “En başarılı ikinci film,
► Yalçın Tura, “En başarılı müzik”
► Fikret Hakan “En başarılı oyuncu”


 2. Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (24 Mayıs – 4 Haziran 1965)


► “En Başarılı İkinci Film,
►Atıf Yılmaz, “En Başarılı Yönetmen”

► Fikret Hakan ve Fatma Girik “En Başarılı Oyuncu.

Jüri Üyeleri: Nejat Duru, Nurhan Nur, Sabahattin Ataker, Davut Ergün, Mehmet Dinler, Dr. Ak, Bn. Tolunay, Bn. Turgay, Dr. Burhanettin Onat.


 İlk kez bir tiyatro uygulamasına yanaşan Atıf Yılmaz’ın başlıca endişelerinden biri de Keşanlı'nın sayesinde epik bir sinemaya varmak, Haldun Taner'in sahnedeki başarısını, kısmen aynı unsurları, şarkıları, müzikli konuşmaları, dansları, seyirciye dönüp doğrudan doğruya hitap etmek öğesini kullanarak, kısmen de değişik bir anlatım ve şekillerle sinemada tekrarlamaktı. Filminde bunu bir dereceye kadar başarıyor. Keşanlı'nın ilk bölümleri değişik bir hava taşıyan takdim yazılarından başlayarak gecekondunun yıkılması, Keşanlı'nın destana uygun şekilde şişman polise tanıtılması Keşanlı'nın hapisten çıkıp Sinekli'ye geliş ve karşılanması, duygulu, anlayış dolu bir mizahla veriliyor. Sinekli'de Yılmaz kasabalarını bulur gibi oluyor, aynı hava içinde insan kalabalığını hareket ettiriyor, coşturuyor, yan tipleri, karikatüre fazlaca yönelmeden çiziyor. Oysa, bunun bir de sonrası var ve bir western düellosunu hicveden, Keşnlı Çakal Rüstem karşılaşmasının ötesinde, yönetmen aynı canlılığı tutturamıyor, tiyatro düzenine kapılıyor, mekanik bir vodvile sürükleniyor. Üstelik, uygulamanın en eksik tarafı, etrafında yaratılan destanın raconuna göre hareket etmeye zorlanan, son anda bilinçlenen Ali'nin insan olarak dramına varılmıyor, dram açıklanmıyor. “Burçak Evren, “Adı, Atıf Yılmaz”

 

KEŞANLI (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Abdurrahman Palay
Görüntü Yönetmeni: Ali Yaver
Yapım: Kurt Film / Mehmet Arancı


Oyuncular: Tanju Gürsu, Hülya Koçyiğit, Öztürk Serengil, Abdurrahman Palay
Bu film hakkında başkaca bilgiye ulaşılamamıştır.

KELEBEKLER ÇİFT UÇAR (1964)

Yönetmen: Tarık Dursun K.
Senaryo: Orhan Hançerlioğlu
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Uludağ Film / Ayla Kaya


Oyuncular: Ahmet Mekin, Ayla Kaya, Sadri Alışık, Sevda Ferdağ, Hayri Caner, Hüseyin Baradan, Vahi Öz, Ferah Nur, Eşref Vural, Ersun Kazançel, Asım Nipton


Konu: ile ilgili olarak bir kaynağa rastlana-mamıştır