Powered By Blogger

30 Ekim 2015 Cuma

HELAL ADANALI CELAL (1965)

Yönetmen: Ertem Eğilmez
Senaryo: Sadık Şendil
Kamera: Ali Uğur
Yapım: Arzu Film / Ertem Eğilmez


Oyuncular: Öztürk Serengil, Ajda Pekkan, Sevda Ferdağ, Vahi Öz, Hüseyin Baradan, M. Ali Akpınar, Mürvet Sim, Mualla Sürer, Necdet Tosun, Eşref Vural


Konu: Biribirine benzeyen ancak biri korkak diğeri cesur iki zıt karakterleri oluşturan iki adamın komedisi.

HAZRETİ EYÜB’ÜN SABRI “*” (1965)

Yönetmen: Asaf Tengiz
Senaryo : Yahya Benekay
Görüntü Yönetmeni: Yılmaz Gürdüz
Yapım: Dede Film / Mahmut Dedehayır


Oyuncular: Hüseyin Peyda, Muhterem Nur, Şadiye Arcıman, Senih Okran, Kadri Ögelman


Konu: Hz Eyüb’ün karısı ve çocuklarıyla olan yaşantısının biyografik bir anlatımı

_______________________________

“*” Hz. İbrahim soyundan gelen bir peygamber. Eyyûb (a.s.)'dan Kuran'da dört yerde bahsedilir ve sabır örneği olarak takdim edilir (en-Nisâ, 4/163; el-En'âm, 6/84; el-Enbiyâ, 21/83; Sâd, 38/41). Tevrat'ta da "Eyyûb" adıyla müstakil bir kitap, Hz. Eyyûb'un kıssasına tahsis edilmiştir.İslâm kaynaklarına göre Havrân bölgesinde yasayan ve çok zengin olup, sayısız malı mülkü, birçok oğlu kızı bulunan Eyyûb (a.s.), kendi toplumuna peygamber olarak gönderilmiştir. Sabah aksam ümmeti ve Allah'a ibâdetle meşgul olan Hz. Eyyûb, Rabbinin bir imtihanına mârûz kalmış, bütün servetini, çocuklarını kaybettiği gibi şeytanın kendisine musallat olması neticesinde kalbi ve dili hâriç bütün vücudunda çıbanlar çıkmış, iltihaplı yaralar açılmış, yaralarına kurtlar dolmuş ve vücudu bozulup kokmaya baslamıştı. Bu durumda kocasına hizmete sebât eden esi "Rahmet"hariç hiç kimse onun yanına yanaşma dığından cemiyetten çekilmek mecburiyetinde kalmış, fakat hiçbir zaman sabrını ve Cenâb-ı Hakk'a bağlılığını kaybetmemiştir
Farklı rivâyetlere göre 3, 7, 13 veya 18 sene gibi epey uzun süren bu sıkıntılı dönemden sonra sabrıyla imtihanı kazanan Eyyûb (a.s.) Cenâb-ı Hakk'ın lütfu ve emriyle ayağını yere vurmuş, fışkıran su kaynağından yıkanıp içerek eski sıhhati ve güzelliğine kavuşmuştur. Ayrıca kendisine yeniden birçok servet ve çocuk da ihsân edilmiştir.


Genellikle kabul edildiğine göre bu imtihana uğradığı sırada yetmiş yaşında olan Hz. Eyyûb, şifâ bulduktan sonra yirmi yıl daha yaşamış, diğer bazı rivâyetlere göre ise hastalığından önceki kadar daha ömür sürmüştür. Kendisinden sonra Bişr adındaki bir oğlu, kavmine peygamberlik yapmıştır. (Kyn: www.dinibil.com)

HAYATIMIN KADINI (1965)

Yönetmen:Ülkü Erakalın
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Operatör: Turgut Ören
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Saner Film / Hulki Saner


Set: Ekrem Ülgey, İlhan Gürdap, Halil Dede


Oyuncular: Türkan Şoray, Erol Tezeren, Gürel Ünlüsoy, Nilüfer Koçyiğit, Ferah Nur, Muzaffer Tema


Konu: Bir iftira sonucu yuvası yıkılan bir kadının dramatik öyküsü

HAK YOLUNDA HAZRETİ YAHYA VE SALOME “*” (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Muharrem Gürses
Foto Direktörü: Cezmi Ar
Yapım: Gürsu Film / Tanju Gürsu


Ouncular: Tanju Gürsu, Sevda Ferdağ, Avni Dilligil, Alev Koral, Atila Gürses, Mehmet Özekit


Konu: Vaftizci Yahya ve salomenin dramatik öyküsü.

______________________________

“*” İncilde gecen bir öykünün kahramanı. İsa'yı vaftiz eden, inanci ve hikmetiyle pek çok insani etkileyen vaftizci yahya, erkek kardeşi Filipus'un karısı Hirodias ile evlenmiş olan kral Hirodes'e "kardeşinin karısını almak sana caiz değildir" der. Kral bu sözleri üzerine Yahya'yı zindanda tutsak eder, fakat kutsal ve değerli bir adam olduğunu düşündüğü için onu öldürtmez. Karısı Hirodias ise Yahya'ya içten içe kin duymaktadir ve bunu bilen kral Hirodes, Yahya'nın karısından korunması için de ayrıca özen gösterir aradan .geçen zaman içinde, kral kendi doğum gününde büyük bir şölen verir. Şölende karısı Hirodias'in kızı Salome, davetlilerin önünde dans eder. Hem davetliler hem de kral bun-dan öyle keyif alırlar ki, kral Salome'ye "dile benden ne dilersen, sana vereceğim" der, ve hatta "benden ne dilersen, ülkemin yarısına kadar sana vereceğim" diye and içer. Salome ne diyeceğini bilemez ve gidip annesine danı-şır. Annesi ondan vaftizci Yahya'nın başını istemesini söyler, kız denileni yapar. "vaftizci Yahya'nın başının tepsi içinde şimdi bana verilmesini isterim"...Kral buna çok kederlenir ama sofrada, konuklarının önünde büyük bir yemin ettiği için, kızın istediğini yapar, baş kıza tepsi içinde sunulur. kız da tepsiyi alıp annesine götürür.

HAREMDE DÖRT KADIN (1965)


Yönetmen: Halit Refiğ
Senaryo: Kemal Tahir, Halit Refiğ
Kamera Memduh Yükman, Mike Rafaelyan
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Birsel Film / Özdemir Birsel, Nüshet Birsel


Reji Asistanları: Şeref Gedik, Turan Ceyhun, Savaş Eşici, Kamera Asistanları: Taner Öz, Tosun Bayrı, Mükremin Şumlu, Ar Direktör: Stavro Yuanidis, Set Amiri: Atalay Saraç, Aksesuar: Nejat Özemre, Set Elemanları: Ayhan Sönmez, Aydın Uslu, Işıklar: Fahri Tekşen, Kenan Eryılmaz, Kostümler: Sabiha Benlier, Ragıp Baher, Horozlu Mağazası, Makyaj: Zeki Alpan, Montaj: Özdemir Arıtan, Senkron: Taner Oğuz, Negatif Montaj: Ali Berkan, Laboratuvar: Mihal Skarpetis, Seslendiren: Tuncer Aydınoğlu, Prodüksiyon Amiri: Semih Sezerli, (Acar Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Cüneyt Arkın (Dr. Cemal), Tanju Gürsu (Rüştü), Nilüfer Aydan (Rahşan), Pervin Par (Gülfem), Sami Ayanoğlu (Sadık Paşa), Birsen Menekşeli (Mihrengiz), Ayfer Feray (Şevkidil), Devlet Devrim (Hizmetçi Dilber), Hüseyin Baradan (Zaptiye Kara Ali), Dursune Şirin (Arap Bacı), Gülbin Eray, Ruki-ye Göreç (Sadberk Hanım), Gani Turanlı (Tercüman), Zeki Alpan (Lazoğlu), Talia Saltı (Hizmetkâr), Özdemir Akın, Hüseyin Yılmaz, Misafir Oyuncu: Önder Somer (Jöntürk )


KONU: Konağında üç karısıyla yaşayan ve dördüncüsüyle de evlenmeye hazırlanan Sadık Paşa'nın (Sami Ayanoğlu) özel olarak hazırlanmış macunları yediği halde çocuğu olmaz. Haremindeki kadınlardan Ruhşan, paşanın yeğeni Dr. Cemal'e (Cüneyt Arkın) aşıktır. Mihrengiz'le Şevkidil ise lezbiyen ilişki içindedirler. Yasak aşk sonucunda Cemal, amcasının kıskanç karılarından bir tarafın-dan öldürülür.

Not: Film Antalya Festivalinde gösterim sırasında bir grup milliyetçi gencin saldırısına uğradı. Nedeni de Osmanlı Paşasının dört karılı olması.


► Refiğ, ikinci döneminin en önemli yapıtı olan Haremde Dört Kadın’la a yüzyılımızın başlarına dönmekle kadın-toplum ilişkilerini, tarihsel bir perspektif içinde eleştiren en olgun örneğini vermektedir. Aslında, 'Haremde Dört Kadın' konumuzu aşan bir önem taşiyor. Aynca, Nijat Özön’ün Akis'teki tipleri, kahramanları, kahramanlar arasındaki ilişkileri çağın dekor ve giyinşlerinin, gelenek ve göreneklerinin, davranışlarının titizlikle verilmesi bakımından bizim ilk gerçek çağ filmimiz. (Giovanni Scognamillo, “Türk Sinemasında 6 Yönetmen”)


► "Türkiye'de gösterildiğinde ne halk, ne aydınlar, ne de basın tarafından gereken ilgiyle karşılanmadı. Halbuki senaryosunu büyük Türk romancısı ve düşünürü Kemal Tahir'le birlikte hazırladığımız Haremde Dört Kadın, O güne kadar yaptığım filimler içerisinde hiç şüphesiz en önemlisiydi. Toplumumuzun, ekonomik ve politik sistemin, kadın-erkek münasebetlerini, ilericilik ve batılaşma hareketlerinin, sanat anlayışının, Osmanlılığa dayanan köklerini göstermeye çalışması, karagözden, orta oyunundan, saray müziğinden, minyatürlerden kaynak alan, uslup araştırmasıyla herhalde daha geniş tartışma konusu edilmesi gereken bir filmdi. (Halit Refig, "Ben de de Kara Sevda var ", Yön, 16 Haziran 1967, sayı. 220)


 As Dergisi’nin sinema yazarları arasında düzenlediği 1965-1969 döneminin en iyi on filmi araştırmasında;


“Haremde Dört Kadın” 5. Seçildi

HARACIMA DOKUNMA (1965)

Yönetmen Hasan Kazankaya
Senaryo: Yücel Uçanoğlu
Operatör Vedat Akdimken
Yapım: Kazankaya Film / Hasan Kazankaya


Sesleri Alan: Marko Buduris, Montaj, Senkron: Diamandi Filmeridis, Laboratuvar: Cemil Orhon, Işık Şefi: Mazhar Ersöz, Operatör Asistanı: Yaşar Memişoğlu, Prodüksiyon Asistanı: Kadri Topçu, Drekoratör: Şener, Set Amiri: Emsal Yıldız, Reji Asistanları: Uğur Duru, Alpay Ziyal, Mustafa Karamanlıoğlu, Prodüktör: Şinasi Önengit,



Oyuncular: Yılmaz Güney (Osman), Gülsüm Kamu (Hayganuş), Handan Adalı (Madam Anjelik), Celal Ersöz (Mehmet), Hakkı Haktan, Hayati Hamzaoğlu (Mengene Arif), Tuncel Kurtiz (Çolak Mahmut) , Danyal Topatan (Rüstem), Asım Nipton (Mustafa), Necip Tekçe, Sami Tunç, Selahattin Ersoy, Faik Coşkun (Niko), Hasan Ceylan, Özdemir Akan,


Konu: Kendi halinde işinde gücünde olan Kara Osman'ın, kardeşinin öldürülmesinden sonra huzuru bozulur. Kolunun altına gizlediği bıçakla, önce Çolak Mahmut'u bulur. Karşılaştıkları kahvede Mahmut'u sandalye darbeleriyle yere yıkarken zaptiyeler gelir. Kavgacıları ayırırlar. Zaptiye müdürü karakolda Osman'ı uyarır. Ardından Mengene Arif de karakola davet edilerek bu çatışmaya son verip us-lanmaları için kulağı çekilir. Ancak tersine, kabadayılar arasındaki gerginlik giderek sertleşecektir. Osman, her gittiği yerde Arife postasını koyar. Arif, Osman'ın peşine adamlarını takar.
.
Arifin Direklerarası'nda kantoculuk yapan Hayganuş (Gülsüm Kamu) adlı bir dostu vardır. Bir gece faytonla evine giderken Süleymaniye’de Osman yolunu keser. Rum dilberini korumalarının elinden alıp, Kurtu-luş'taki Madam Anjelik'in (Handan Adalı) evine götürür. Birlikte sabahlarlar. Dostunun kaçırıldığı haberini alan Arif. adamlarıyla Osman'ı arar. Sık sık gittiği Rüstem'in (Danyal Topatan) kahvesini basar. Kahveyi dağıtıp, sonra da yakarlar. Tulumbacılar yangını söndürmeye çalışırken Osman, arkadaşı Rüstem'i teselli eder. Bunun hesabını er geç soracaktır.


Semtin ileri gelenlerinden Mustafa (Asım Nipton) aralarını bulup onları barıştırmak için harekete geçer. Tek tek ikisiyle de görüşür. Karar verilir. Kabadayılardan oluşan meclis toplantısında kuşluk vakti bir araya geleceklerdir.


Karşılaşmaları oldukça gergin geçer. Birbirlerine hakaret ederler. Aracı meclis önünde uzlaşmaları mümkün değildir. Son karar verilir. Ertesi gün sur dibinde buluşup kozlarını paylaşacaklardır. O gece sur dibi hayli kalabalıktır. Önce Mengene Arif gelir, sonra da Osman. Bıçaklar çekilip saldırıya geçilir. Uzun süren bir boğuşmadan sonra Arif yere yığılırken, Osman kanlı bıçağını lanetle fırla-tıp atar. Zaptiyeler çevreyi sarmıştır. “Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”


 Film, “Haracıma Dokunma’nın devamı olarak aynı mekânlarda iç içe çekilen bu film, “Kabadayının Sonu” adıyla iki ayrı film olarak gösterime girmiştir. Daha sonraki yıllarda iki film birleştirilerek Kabadayının Sonu” adıyla tekrar gösterime girdi.

HACI BABA (1865)

Yönetmen: Vahi Öz, Hayri Gülnar
Senaryo: Necabettin Yal
Kamera: Ali Yaver
Yapım: Cem Film


Oyuncular: Semra sar, Efgan Efekan, Vahi öz, Hulusi kentmen, Hayri Caner, Jale Öz, Devlet Devrim, Hüseyin Baradan, Aysel Tanju, Mualla Sürer, Mürvet Sim, Orhan Erdamar, Nevzat Okçugil, Lamia Yal, Cevat Kurtuluş, Necdet Tosun


Konu: Babasının aşık olduğu kadını iğfal eden adamın ve şarkıcı kadının öyküsü.

GÜNEŞE GİDEN YOL (1965)

Reji ve Senaryo: Halit Refiğ (Alexandre Dumas Fils'in “Monte Kristo Kontu” eserinden uyarlama)
Foto Direktörü: Memduh Yükman
Yapım: Melek Film /  Şahan Haki


Reji Asistanları: Mehmet Aslan, Savaş Esici, Ferhan Üçoklar, Prodüksiyon Amiri: Semih Sarıoğlu, Kameraman: Taner Öz, Set Amiri: Stavro Yuanidis,
(Erman Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Ayhan Işık (Nazmi Özdemir/Çolakoğlu), Selda Alkor (Handan), Muzaffer Tema, (Rauf) Feridun Çölgeçen (Sıtkı), Necdet Çağlar (Murteza), Taner Erhal (Erol), Osman Türkoğlu (Mustafa), Nezihe Güler (Müzeyyen), Selahi İçsel (Arif Keskin), Mehmet Aslan, Nusret Özkaya (Camgöz), Özdemir Akın (Mahkum), Ahmet Koç (Polis), Giray Alpan (Baş Efendi), Haydar Karaer (Mahkum), Muzaffer Yener (Hakim), Savaş Eşici, Erol Tezeren (Aydemir), Striptiz: Luçia Viotto,


Konu: Nazmi babasının yanında çalışan okuldan yeni mezun olmuş bir makine mühendisidir.Zengin armatör Feridun Beyin evine yatını tamir etmeye gittiğinde kızı Handan'a aşık olur.Ancak aralarındaki en büyük engel Muzaffer'dir ve Muzaffer Nazmi'den kurtulmak için Handan'ın kardeşi Erol'u öldürtür. Ve Nazmi hapse girer. Hapisten çıktığında ise tek amacı intikam almaktır ve bunu başarırda.

GÖNÜL KUŞU / GÜNAHKAR (1965)

Yönetmen: Ümit Utku
Senaryo: Yılmaz Güney, Uğur Duru
Kamera: Ali Yaver
Yapım: Kervan Film / Ümit Utku


Oyuncular: Yılmaz Güney, Yıldız Tezcan, Münir Özkul, Avni Dilligil, Mine Soley, Necdet Çağlar, Yavuz Karakaş, Suna Selen, Seden Kızıltunç, Mete Mert


Konu: Zengin bir işadamı, üniversite öğrencisi kızını (Yıldız Tezcan) evlendirmek üzere gazetelere ilan verir. İlginç evlenme ilanı, kızın babasına düşman bir gangster çetesi-nin dikkatini çeker. Gangsterler, hapisten yeni çıkmış bir serseriye (Yılmaz Güney) zengin bir işadamı süsü vererek, kızı babasından isterler.


Bir süre sonra delikanlı kızla evlenir. Gangsterlerin zengin babaya yem olarak kullandıkları genç serseri, gerçekte temiz kalpli bir insandır. Çetenin baskısıyla evlenmek zorunda kaldığı kızı, otele götürdükten sonra onu bırakıp kaçar. Kız otelde rehin kalmıştır. Düğün gecesi, kocasının hediye ettiği pırlanta ve elmasları borcuna karşılık otel sahibine teslim eder. Ancak tüm mücevherler sahtedir. Kızın babasına, telefon edilerek haber verilir.


Genç kız baba evine dönmez. Esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan kocasını arayacaktır. Kocasının kötü bir adam olmadığına inanan kızın amacı, bu işin sırrını çözmektir. Gangsterler de oyunlarını bozan serserinin peşindedirler. Genç kadın, kocasını İstanbul' kumarhane ve batakhanelerinde ararken, çete babasını öldürmek için harekete geçer. Delikanlı çetenin kötü niyetini öğrenince haydutların karşısına çıkar. Ve aileyi çetenin elinden kurtardıktan sonra nikahlı karısına döner. “Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”


 Bazı kaynaklarda ve afişlerde filmin yönetmeni olarak Hayri Gülnar adı geçer. Oysa filmi çeken Ümit Utku'dur. Filmin bazı sahneleri Gülnar ve Uğur Duru tarafından çekilmiştir. Bu film Sıkıyönetim Komutanlığınca toplatıldıktan sonra kaybolmuştur.

GÜZEL BİR GÜN İÇİN (1965)

Yönetmen: Haldun Dormen
Senaryo: Erol Günaydın, Erol Keskin
Kamera: Orhan Çağman
Müzik: Şefik Uyguner
Yapım: HD Film / Haldun Dormen


Dekor: Metin Deniz, Kostüm: Betül Dormen, Reji Asistanı: Tolga Aşkıner, Kamera Asistanı: Cengiz Tacer, Işık Asistanı: Yılmaz Aslancan, Script: Hadi Çaman, Genel Koordinatör: Kâmran Yüce, Prodüksiyon Yöneticisi: Seçkin Bozkaya, Montaj: Yılmaz Atadeniz, Senkron: Mustafa Kent, İsmail Kalkan, Negatif Montaj: Ender Tekzen, Sesleri Alan: Necip Sarıcığlu, 

(Lâle Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Belgin Doruk, Haldun Dormen, Erol Günaydın, Metin Serezli, Tuncel Kurtiz, Altan Erbulak, Fisun Erbulak, Nisa Serezli, Ayfer Feray, Turgut Boralı, Hüseyin Kutman, Tuncer Necmioğlu, Tolga Aşkıner, Bilge Zobu,Yüksel Gözen, Aydemir Akbaş, Suna Keskin, Zeynep Tedü, Güler Kıpçak, Göksel Kortay, İhsan Yüce, Sermet Çağan, Çocuk Sanatçılar: Cihan Erman, Şafak Erman, Zafer Atamer

Konu: Sıradan, kendi hallerinde, iki memur çaresizlikten bir soygun planlarlar. Sonunda soygunu gerçekleştirirler ama yaptıkları eylemden de pişman olurlar. Çaldıkları parayı geri vermek isterlerse de bu parayı bir hırsız çetesine kaptırırlar. Sonunda yaptıkları eylemin cezasını çekmek için hapsi boylarIar. Ne gariptir ki, yaşamlarının en mutlu anlarını da bu hapiste geçirirler


Ödül:


 4. Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (25 Mayıs – 5 Haziran 1967)


► En Başarılı Komedi
► Erol keskin ve Erol Günaydın “En İyi Senaryo”
► Erol Günaydın “En iyi Yardımcı erkek oyuncu”

GURBET TÜRKÜSÜ (1965)

Yönetmen : Hulki Saner
Senaryo; Erdoğan Tünaş
Kamera: Memduh Yükman
Yapım: Saner Film / Hulki Saner


Oyuncular: İzzet Günay, Muzaffer Akgün, Esen Püsküllü, Hayri Esen, Avni Dilligil


Konu: Pavyonda çalışan bir kadınla aşık olduğu gencin öyküsü.

GİZLİ EMİR (1965)

 (YEDİ BELA)

Yönetmen:
Yücel Hekimoğlu
Senaryo: Ali Kılıçoğlu
Foto Direktörü: Çetin Gürtop
Yapım: Yüksel Film / Erol Altınışık
Set Amiri: Fethi Oğuz,


Oyuncular: Orhan Günşıray, Pervin Par, Kenan Pars, Selma Güneri, Hüseyin Peyda, Levent Kral, Tahiye Salem, Necdet Çağlar,


Konu: Azılı iki gangster iken bu işi yapmamaya yemin ederek, soyguncuları yakalayıp adalete teslim eden soyguncuların öyküsü.

GENÇLİĞE VEDA (1965)

Yönetmen : Ümit Utku
Senaryo: Bülent Oran
Kamera: Yılmaz Gürbüz
Yapım: Kervan Film / Ümit Utku


Oyuncular: Yıldırım Gürses (Yıldırım), Esin Gülsoy (Türkân), Mine Soley (Neşe), Necdet Çağlar (Hüseyin), Avni Dilligil (Atıf), Necati Er, Meral Sayın


Konu: Birbirini seven ancak türlü nedenlerle yolları ayrılan ve yıllar sonra tekrar bir araya gelen iki sevgilinin aşkları.

GARİP BİR İZDİVAÇ (1965)

Senaryo ve Yönetmen: Nejat Saydam (Muazzez Tahsin Berkant'ın romanından)
Müzik: Metin Bükey
Kameraman: Melih Sertesen
Yapım Acar film / Murat Köseoğlu


Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu,


Oyuncular: Türkan Şoray (Zeynep Gökalp), Tamer Yiğit (Haluk Gökalp), Süleyman Turan (İzzet), Pervin Par (Handan), Esen Püsküllü (Naciye), Handan Adalı, Semih Sergen (Turhan), Dursune Şirin (Dadı), T. Fikret Uçak (fotoğrafçı), Fadıl Garan (Avukat), Aliye Rona (Saide), Esen Püsküllü, Hüseyin Salıcı,


KONU: Zeynep ve Naciye zengin bir ailenin kızlarıdır. Köşklerinde verilen davetler, partiler eksik değildir. Ancak Zeynep ailenin öz kızı olmayıp, küçük yaşlarda evlat edinilen bir kızdır. Bunu öğrenen kardeşi Naciye, ablasını hor görmeye başlar ve ondan intikam almak ister.


“O zaman daima benim yanımdaydın. En ufak bir işaretimde ayaklarımın dibinde olmaya hazırdın.. Ben sevdiklerimi erişilmezlerden seçerim. ”Handan, eski nişanlısı Haluk’a şimdi ‘cömert’ davranmasının nedenini böyle açıklıyor…Film ne treni nede öleni görebildiğimiz (romanda yok) bir kaza ile başlıyor. Sonradan Haluk, nişan bozulduğu için kendini buradan atmak isteyecektir… Jeyan Mahfi Ayral’ın seslendirdiği Zeynep hep kıskanılan kişi. Naciye, annesinin, Handan kocasının ve Haluk, İzzet’in ona olan ilgisini kıskanıyor. Dadı ile beraberken çok komik bir sahne var. Haluk ve Zeynep evlenmişler. Delikanlı ‘genç kızın hayata dönmesi için’ düğün gecesi kendini, yine, bu kez araba ile (nedense) öldürmek ister.


Ama uçurum olduğunu düşündüğü yer hendek çıkınca yalnızca yaralanıyor.
Ertesi sabah Dadı onun yara bere içindeki halini ‘ilk gecenin’ şiddetine bağlar. Zeynep’e “..Ne yaptın ayol, adamcağız muharebeden çıkmış gibi” diyor…Haluk’un staj yaptığı Çelikkanat Uçak Fabrikası görüntüye gelmiyor. Keşke ‘biricik müttefikimiz’ buraları ve Köy Enstitülerini kapatıp koşa koşa Kore’ye gitmemiz gerektiği konusunda ısrarcı olmasaydı. Handan başlangıçta Haluk ile nişanlı ama Turhan’ı arabaya alıp onu demiryolu köprüsünde bırakır. 


Peppino di Capri’nin ‘Melancolie’ (1964) şarkısı ile dans ederlerken bunu soran delikanlının dili sürçüyor ; “Beni köprünün üstünde bırakıp gittikten sonra nereye gittin?” Toron Karacaoğlu’nun başarılı seslendirmesi ile cümledeki hata önemsizleşmiş…

Abdurrahman Palay’ın seslendirdiği İzzet.. Romanda avukat ve soyadı Ermen. Süleyman Turan, ‘Gençlik Rüzgârı’ (1964) filmindeki ele avuca sığmaz Charlie rolünde çok başarılı olmuştu. Yönetmen aynı kişiliği burada tekrarlatmış. Turhan’ın Zeynep’e ilgisi seyirciyi rahatsız ederken İzzet’in daha da yakın olan davranışları eğlenceli bulunuyor…


Tchaikovsky’nin 6 Numaralı (Pathétique) Senfonisi (1893) 4 sahnede kullanılmış; Kaza sonrasında baygın Haluk eski nişanlısının ismini sayıklarken Handan kanepeye uzanmış, Zeynep ayakta konuşurlarken; Zeynep, araba ile giden Handan’ın ardından bakarken; Haluk için yatak odasının kilidini açarken. Bu melodi İngilizce sözlerle de (1941) (Al Hoffman / Mann Curtis / Jerry Livingston) çok sevilmişti; ‘The Story of a Starry Night’…Naciye’nin ‘
Runaway’ (1961) (Del Shannon/Max Crook) ile dansı çok güzel…  Bu melodi İngilizce sözlerle de (1941) (Al Hoffman / Mann Curtis / Jerry Livingston) çok sevilmişti; ‘The Story of a Starry Night’… Haluk, Kartaltepe BP Benzin İstasyonunda eli cebinde yürürken Alessandro Marcello’nun Obua ve Yaylılar için Re Minör Konçertosu (2. Adagio Bölümü) (1717) var… Erdoğan Esenboğa’nın seslendirdiği Hüseyin Salıcı, Haluk’un kırık kolunu tedavi eden doktor rolünde. 

Kırık bilekteydi ama o omuz filmine bakarak durumu değerlendiriyor…‘Mahşere Kadar’ (1971) filminden anımsadığımız Dr. Anastas’ın evi için iki farklı adres var… Zeynep; (165. sayfa) “Aşk, en beklenmedik bir zamanda ve istesek de istemesek de kendi kendine gelir..” demişti. Zamanımızda, ‘para’ dışında gelen şeyin önemi yok…Haluk, birkaç ay önce uğrunda ölmeye kalktığı Handan’a “Güzellik bir entrika vasıtası olursa..bir çirkinlik haline düşer” diyor. ( Murat Çelenligil)

FİŞEK NECMİ (1965)

 “Kasımpaşa’nın Belalıları”

Yönetmen :
Nişan Hançer
Senaryo: Suavi Sualp
Filmi Çeken Çetin Gürtop
Yapım: Ni-Va Film / Nişan Hançer


Sesleri Alan: Marko Buduris, Montaj ve Senkron: Diamandi Filmeridis, Laboratuvar: Cemil Ohon, Bayram Güzel, Süleyman Koyuncu, Muhittin Gündüz, Erol Yıldırım, Reji Asistanları: Alpay Ziyal, Nezih Tunar, Operatör Asistanı: Hüseyin Karındoyuran, Işık: Ender Işık Servisi, Set Amir: Naci Saraç, Prodüksiyon Amiri: Memduh Karakaş, Eser: Orhan Sabuncu,
(Yıldız Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Ayhan Işık, Bilge Tandoğaç, Gülbin Eray, Suzan Avcı, Fatma Belgen, Necdet Tosun, Asuman Arsan, Mustafa Dağhan, Muammer Gözalan, Attila Yurdesin, Hakkı Kıvanç, Çetin Başaran, Hüseyin Zan, Kerim Öztürk, Hüseyin Gülen, Revü ve Danslar: Beste Kudret Şandra


Konu: Cinayete kurban giden bir kadının mirasına göz koyan adamla, bu konuyu aydınlatmaya çalışan bir polisin öyküsü.