Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Kemal Tahir (Bedri Eser takma adıyla)
Filmi Çeken Mustafa Yılmaz
Müzik: Hasan Mutlucan
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün
(Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)
Seslendiren: Tuncer Atdınoğlu, Montaj: Özdemir Arıtan, Senkron: Taner Oğul, Arif Özalp, Laboratuvar: Mihjal Skarpetis, Recai Karataş, Negatif Montaj: Ali Berkan, Prodüksiyon Müdürü: Melih Altınışık, Prod. Md. Yrd.: Sabri Aslankaya, Set Ekibi: Nizam Ergüder, Zafer İnan, Hayrettin Esen, Işık Direktörü: Erol Batıbekıi, Işık Asistanı: Haydar Esen, Nejdet Kökeş, Reji Asistanı: Yunus Saltuk,
Oyuncular: Fatma Girik (Halime), Ayhan Işık (Murat), Talât Gözbak (Osman Ağa), Baki Tamer, M. Ali Akpınar (Ayı Hıdır), Enver Dönmez (Ökkeş), Danyal Topatan (Hükümlü), Hasan Mutlucan (Osman’ın Arkadaşı), Cenk Güner (Parlak), Emire Erhan (Emine), Osman Türkoğlu (Arnavut Kahya), Danyal Topatan, Memduh Ün (Savcı), Semih Tugay (Memo), Çocuk Oyuncu: Semih Turgay
KONU: Kamyonuyla uzak şehirlere nakliye işi yapan Murat (A, Işık), yiine böyle bir iş için yola çıkar. Çok sevdiği karısı Halime (F. Giirik) ve küçük oğlu Memo köyde yine yalnız kalacaklardır. Murat bu kamyonu Osman ağanın yardımı ile almıştır. Fakat Murat'ın çok güvendiği Osman ağa (T. GÖzbak), adamları Zülfü ve Hıdır ile Murat-'ın da yokluğundan istifade ederek güzel karısı Halime'ye tecavüz ederler. Bu tecavüz olayından sonra Halime kendini kaybeder. Olaydan haberi olmayan köylü ise Halime'nin delirdiğini düşünmektedir. Sonunda Murat köye döner. Karısına ve oğluna kavuştuğu için çok mutludur ama daha eve girdiğinde güzel karısının kendini astığını görünce yıkılır. Olayın etkisinde kalan Murat zamanla durumu çözmeye başlar. Tesadüfen Zülfü ve Hıdır'ın isimlerini öğrenir. Osman ağa ise korkuya kapılır. Çünkü Murat hala onu suçsuz bilmekte ve ondan yardım istemektedir. Osman ağa Zülfü ve Hıdır'ı kullanarak bir tuzak hazırlar ama Murat ikisini de öldürür. Murat da yaralanır ama gerçeği de öğrenir. Jandarma Murat'ı yakalar. Bakımı yapılıp iyileştikten sonra Necati çavuş onu başka bir yere nakleder. Murat bu sırada kaçar. Çünkü namusu için alınacak bir kan daha vardır. Sıra Osman ağaya gelmiştir. Murat onu da sazlarıniçinde çamura batırarak öldürür. “ Burçak Evren “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”
ÖDÜL
3. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (24 Mayıs – 4 Haziran 1966)
Jüri Üyeleri: Julien Jenger, Claude Mathiss, Harry Keith, Nejat Duru, Turgut Demirağ, Orhon M. Arıburnu, Kemal Baysal, Dr. Alyanak, Mücahit Beşer, Ümit Deniz, Dr. Burhanettin Onat, Baykan Tözgen, Ethem Soykan, Ata Karatay.
► Memduh Ün “ en başarılı yönetmen”
► Mustafa Yılmaz “ en başarılı kameraman”
As Dergisi’nin sinema yazarları arasında düzenlediği araştırmada 1965-69 yılları arasının
► “En iyi 10 filmi” kapsamında “Karanlıkta Uyananlar” ile beraber 10. Sırada yer almıştır.
Memduh Ün Anlatıyor:
Altmışların ortalarında gazetelerin birinde Halit Çapın'ın bir röportajını okumuştum; zabıtaların tezgahını devirdiği, işportacılık yapan bir zavallıyı anlatıyordu. Astsubaydan atılma biriydi adam, bir çocuğu vardı. Karısına köyün ağası adamlarıyla tecavüz etmiş, kadın bunu kaldıramamış kendini asmıştı. Astsubay birliğinden izin alarak gelmiş Ağa'nın dışındaki tecavüzcüleri öldürmüş hapse düşmüştü. Bir gün sıranın kendisine geleceğini bilen ağa peşini bırakmamış, kiralık katili bir komployla hapse sokmuş, ama daha uyanık olan astsubay eskisi kiralık katili de öldürmüştü. Sonra ağa ile astsubayın ailesi arasında bir kan davası başlamış, karşılıklı tarlalar yakılmıştı. Afla cezaevinden çıkan astsubay eskisi kan davasından kurtulmak için yeğenini alıp lstanbul'a göçmüştü.
İlginç olan şey, bir süre sonra adamın mitoman, yani yalancılık hastası olduğunun ortaya çıkmasıydı. Yani bütün bu öyküler uyduruktu. Ama bu röportaj bir film üretme düşüncesi uyandırmıştı bende. Halit Refiğ bir tretman hazırlamıştı. Kemal Tahir'le aram çok iyiydi Sık sık evine gider görüşürdük, Halit Refiğ tapardı ona. Kemal Ağabey önce sinemaya bulaşmış. bazı senaryolar yazmıştı, Atıf'ın çektiği, İki Gemi Yan Yana ve Beş Kardeştiler, gibi. Ben Halit'in yazdığı tretmandan, Kemal ağabeyin bir senaryo üretmesini rica etmiştim kabul etmişti. Gelen senaryoyu kendime göre değiştirdim tabii, diyalogları biraz uzun yazmıştı çünkü. Çekim sürecinde de keserek biçerek filmi çektim. Kemal Tahir'in ismi jenerikte Bedri Eser diye geçiyor. Kendisi öyle arzu etmişti. Filmi Antalya'da çektim. Yalnızca Ayhan Işık'ın cezaevinden kaçtığı sahneyi İstanbul'da görüntülemiştik. İki talihsizlik yaşanmıştı çekimler boyunca. İlkinde, Ayhan'ın Perge harabelerinde, Mehmet Ali Akpınar'ın öldüğü sahnenin bazı planları laboratuarda kaybolmuştu. Yedikule surlarında tamamladım eksikleri. İkinci talihsizliğimiz ise yağmurlara rastlamamızdı. Dahili çalışmalar sürecinde sık sık elektrikler kesiliyor ve saatler sonra geliyordu. Havalar düzeldikten sonra içli dışlı bütün sahneleri çekmiştim. Yalnızca final sahnesi kalmıştı. Ayhan, Talat Gözbak'ı dövüp öldürecekti. Ama ertesi gün yeniden yağmur başladı. İki üç gün sürdü, dinmedi. Ayhan'ın verdiği süre bitmişti.
Ayhan bizden ayrı, Antalya'nın en iyi otelinde kalıyordu. Ekip olarak biz ikinci sınıf bir otele yerleşmiştik. Ayhan dönüş hazırlıklarını yapmış, biletini almıştı. İlkeleri çok katıydı. Daha öncelerde de sözünü ettiğim gibi Ayhan belli tarihler verir, kendisine film aralarında dinlenme zamanı ayırırdı. Talat Gözbak'la de tatsız bir şey yaşadım çekimlerde. Çiftlikte Ayhan ile Talat'ın yan yana yürüdükleri uzunca bir plan vardı. Şaryonun üzerine çıkmış, vizörden bakıyor, oyunları ayarlıyordum. iki üç prova sonra Talat, ben artık prova yapamam dedi, siz şaryonun provasını yapın, ben çekimde oynarım. Bayağı bozulmuştum. İlk kez geliyordu böyle bir şey başıma. Bak Talat’cığım, ben gerektiğinde yirmi otuz kere de prova yapabilirim, senin işine geliyorsa bu filmde oyna, gelmiyorsa hemen İstanbul'a dönebilirsin dedim. Hiç ses çıkarmadı. İki üç prova daha yapıp tamamladık. Filmi Antalya'nın Serik ilçesinde çektim. Serik, yakınlarındaki Perge harabeleriyle ünlü bir ilçe. Çok sinematografik bir yer. Ayhan'ın Mehmet Ali Akpınar'la. Hasan Mutlucan'ı öldürme sahnesini Perge Harabelerinde görüntüledim. Film 8-9 arası iş yaptı. Çekim süresi de yağmurlara rastladığımız için 30-32 gün civarında sürmüş olabilir .. “Vadullah Taş, Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor”,
Senaryo: Kemal Tahir (Bedri Eser takma adıyla)
Filmi Çeken Mustafa Yılmaz
Müzik: Hasan Mutlucan
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün
(Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)
Seslendiren: Tuncer Atdınoğlu, Montaj: Özdemir Arıtan, Senkron: Taner Oğul, Arif Özalp, Laboratuvar: Mihjal Skarpetis, Recai Karataş, Negatif Montaj: Ali Berkan, Prodüksiyon Müdürü: Melih Altınışık, Prod. Md. Yrd.: Sabri Aslankaya, Set Ekibi: Nizam Ergüder, Zafer İnan, Hayrettin Esen, Işık Direktörü: Erol Batıbekıi, Işık Asistanı: Haydar Esen, Nejdet Kökeş, Reji Asistanı: Yunus Saltuk,
Oyuncular: Fatma Girik (Halime), Ayhan Işık (Murat), Talât Gözbak (Osman Ağa), Baki Tamer, M. Ali Akpınar (Ayı Hıdır), Enver Dönmez (Ökkeş), Danyal Topatan (Hükümlü), Hasan Mutlucan (Osman’ın Arkadaşı), Cenk Güner (Parlak), Emire Erhan (Emine), Osman Türkoğlu (Arnavut Kahya), Danyal Topatan, Memduh Ün (Savcı), Semih Tugay (Memo), Çocuk Oyuncu: Semih Turgay
KONU: Kamyonuyla uzak şehirlere nakliye işi yapan Murat (A, Işık), yiine böyle bir iş için yola çıkar. Çok sevdiği karısı Halime (F. Giirik) ve küçük oğlu Memo köyde yine yalnız kalacaklardır. Murat bu kamyonu Osman ağanın yardımı ile almıştır. Fakat Murat'ın çok güvendiği Osman ağa (T. GÖzbak), adamları Zülfü ve Hıdır ile Murat-'ın da yokluğundan istifade ederek güzel karısı Halime'ye tecavüz ederler. Bu tecavüz olayından sonra Halime kendini kaybeder. Olaydan haberi olmayan köylü ise Halime'nin delirdiğini düşünmektedir. Sonunda Murat köye döner. Karısına ve oğluna kavuştuğu için çok mutludur ama daha eve girdiğinde güzel karısının kendini astığını görünce yıkılır. Olayın etkisinde kalan Murat zamanla durumu çözmeye başlar. Tesadüfen Zülfü ve Hıdır'ın isimlerini öğrenir. Osman ağa ise korkuya kapılır. Çünkü Murat hala onu suçsuz bilmekte ve ondan yardım istemektedir. Osman ağa Zülfü ve Hıdır'ı kullanarak bir tuzak hazırlar ama Murat ikisini de öldürür. Murat da yaralanır ama gerçeği de öğrenir. Jandarma Murat'ı yakalar. Bakımı yapılıp iyileştikten sonra Necati çavuş onu başka bir yere nakleder. Murat bu sırada kaçar. Çünkü namusu için alınacak bir kan daha vardır. Sıra Osman ağaya gelmiştir. Murat onu da sazlarıniçinde çamura batırarak öldürür. “ Burçak Evren “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”
ÖDÜL
3. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (24 Mayıs – 4 Haziran 1966)
Jüri Üyeleri: Julien Jenger, Claude Mathiss, Harry Keith, Nejat Duru, Turgut Demirağ, Orhon M. Arıburnu, Kemal Baysal, Dr. Alyanak, Mücahit Beşer, Ümit Deniz, Dr. Burhanettin Onat, Baykan Tözgen, Ethem Soykan, Ata Karatay.
► Memduh Ün “ en başarılı yönetmen”
► Mustafa Yılmaz “ en başarılı kameraman”
As Dergisi’nin sinema yazarları arasında düzenlediği araştırmada 1965-69 yılları arasının
► “En iyi 10 filmi” kapsamında “Karanlıkta Uyananlar” ile beraber 10. Sırada yer almıştır.
Memduh Ün Anlatıyor:
Altmışların ortalarında gazetelerin birinde Halit Çapın'ın bir röportajını okumuştum; zabıtaların tezgahını devirdiği, işportacılık yapan bir zavallıyı anlatıyordu. Astsubaydan atılma biriydi adam, bir çocuğu vardı. Karısına köyün ağası adamlarıyla tecavüz etmiş, kadın bunu kaldıramamış kendini asmıştı. Astsubay birliğinden izin alarak gelmiş Ağa'nın dışındaki tecavüzcüleri öldürmüş hapse düşmüştü. Bir gün sıranın kendisine geleceğini bilen ağa peşini bırakmamış, kiralık katili bir komployla hapse sokmuş, ama daha uyanık olan astsubay eskisi kiralık katili de öldürmüştü. Sonra ağa ile astsubayın ailesi arasında bir kan davası başlamış, karşılıklı tarlalar yakılmıştı. Afla cezaevinden çıkan astsubay eskisi kan davasından kurtulmak için yeğenini alıp lstanbul'a göçmüştü.
İlginç olan şey, bir süre sonra adamın mitoman, yani yalancılık hastası olduğunun ortaya çıkmasıydı. Yani bütün bu öyküler uyduruktu. Ama bu röportaj bir film üretme düşüncesi uyandırmıştı bende. Halit Refiğ bir tretman hazırlamıştı. Kemal Tahir'le aram çok iyiydi Sık sık evine gider görüşürdük, Halit Refiğ tapardı ona. Kemal Ağabey önce sinemaya bulaşmış. bazı senaryolar yazmıştı, Atıf'ın çektiği, İki Gemi Yan Yana ve Beş Kardeştiler, gibi. Ben Halit'in yazdığı tretmandan, Kemal ağabeyin bir senaryo üretmesini rica etmiştim kabul etmişti. Gelen senaryoyu kendime göre değiştirdim tabii, diyalogları biraz uzun yazmıştı çünkü. Çekim sürecinde de keserek biçerek filmi çektim. Kemal Tahir'in ismi jenerikte Bedri Eser diye geçiyor. Kendisi öyle arzu etmişti. Filmi Antalya'da çektim. Yalnızca Ayhan Işık'ın cezaevinden kaçtığı sahneyi İstanbul'da görüntülemiştik. İki talihsizlik yaşanmıştı çekimler boyunca. İlkinde, Ayhan'ın Perge harabelerinde, Mehmet Ali Akpınar'ın öldüğü sahnenin bazı planları laboratuarda kaybolmuştu. Yedikule surlarında tamamladım eksikleri. İkinci talihsizliğimiz ise yağmurlara rastlamamızdı. Dahili çalışmalar sürecinde sık sık elektrikler kesiliyor ve saatler sonra geliyordu. Havalar düzeldikten sonra içli dışlı bütün sahneleri çekmiştim. Yalnızca final sahnesi kalmıştı. Ayhan, Talat Gözbak'ı dövüp öldürecekti. Ama ertesi gün yeniden yağmur başladı. İki üç gün sürdü, dinmedi. Ayhan'ın verdiği süre bitmişti.
Ayhan bizden ayrı, Antalya'nın en iyi otelinde kalıyordu. Ekip olarak biz ikinci sınıf bir otele yerleşmiştik. Ayhan dönüş hazırlıklarını yapmış, biletini almıştı. İlkeleri çok katıydı. Daha öncelerde de sözünü ettiğim gibi Ayhan belli tarihler verir, kendisine film aralarında dinlenme zamanı ayırırdı. Talat Gözbak'la de tatsız bir şey yaşadım çekimlerde. Çiftlikte Ayhan ile Talat'ın yan yana yürüdükleri uzunca bir plan vardı. Şaryonun üzerine çıkmış, vizörden bakıyor, oyunları ayarlıyordum. iki üç prova sonra Talat, ben artık prova yapamam dedi, siz şaryonun provasını yapın, ben çekimde oynarım. Bayağı bozulmuştum. İlk kez geliyordu böyle bir şey başıma. Bak Talat’cığım, ben gerektiğinde yirmi otuz kere de prova yapabilirim, senin işine geliyorsa bu filmde oyna, gelmiyorsa hemen İstanbul'a dönebilirsin dedim. Hiç ses çıkarmadı. İki üç prova daha yapıp tamamladık. Filmi Antalya'nın Serik ilçesinde çektim. Serik, yakınlarındaki Perge harabeleriyle ünlü bir ilçe. Çok sinematografik bir yer. Ayhan'ın Mehmet Ali Akpınar'la. Hasan Mutlucan'ı öldürme sahnesini Perge Harabelerinde görüntüledim. Film 8-9 arası iş yaptı. Çekim süresi de yağmurlara rastladığımız için 30-32 gün civarında sürmüş olabilir .. “Vadullah Taş, Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor”,