Senaryo ve Yönetmen:Semih Evin
Eser: Cahit Sürmeli
Kamera: Feridun Kete
Yapım: Roket Film / Semih Evin
Yapım Sorumlusu: Yaşar Şener, Ses Kayıt: Marko Buduris, Işıklar: Ender Işık Servisi (Aydın Yurteri), Laborant: Erol Yıldırım, Bayram Güzel, Montaj: Turgut İnangiray, Ural Özütürk, Senkron: Diamandi Filmeridis. Sesleri Alan: Marko Buduris, Reji Asistanı: Nusret Alptekin, Prodüksiyon Amiri: Yaşar Şener,
(Yıldız Film Stüdyosunda yapılmıştır)
Oyuncular: Eşref Kolçak (Eşref), Gülgün Ok (Gül), Yavuz Caner (Patron), Hüseyin Baradan, Necdet Tosun (Hüsnü), Neriman Köksal (Zehra), Mürüvvet Sim (madam), Jirayir Çarkçı (Ekrem), Kemal Ergüvenç (Kemal), Rıza Tüzün (Rıza Bey), Muammer Gözalan (Komiser), Yaşar Şener (Yaşar), Faik Coşkun (Meyhaneci), Hakkı Haktan (Hakkı), Haydar Karaer (Polis), Zeki Tüney (Sivil Polis), Mustafa Yavuz (Şoför), Hüseyin Zan, Gülgün Erdem, Özdemir Akın, Hakkı Kıvanç, Bahri Özkan, Erten Üçgözen, Bedri Çavuğoğlu, Ali Seyhan, Hüseyin Zan, Selahattin Geçgel
Konu: Senelerce denizin kahrını çekmiş, sıhhati bozulduktan sonra denize çıkamayıp hayatını, rıhtımda çalışarak, namusuyla kazanan’ Kemal ve ‘5 yıl önce barlardan çekip aldığı’ Zehra.. Kemal; “..Geçmişi düşündüm bir an. Geçmişi, beraber geçirdiğimiz günleri. Hep iyi olarak hatırladım seni. İyi ve güzel…Seni düşünürken..kendime sorarım, ‘Oğlum Kemal, sen kimsin? Gençliğini denizlerde tüketmiş garip bir adem. Üstüne üstelik de akşamları kafayı çekersin..Hani elini cüzdanına atınca binlik çıksa neyse o da yok.’ Sen benim neyime tav olursun be kızım? Benim kahrımı neden çekersin? Çeksen de ne kadar sürer bu?”
Zehra; “Bunca senedir kendini tanıyamamışsın sen. Benim tanıdığım Kemal hayatın çilesi ile olgunlaşmış mert, dürüst, iyi kalplidir. Benim tanıdığım Kemal iyilerin en iyisi, mertlerin en merdidir.”
1970’de aynı yönetmen ve ‘Çifte Yürekli’ adıyla tekrar çekilecek olan filmde Kemal’i, evlenmek üzere olduğu Zehra’yı, kardeşi Eşref’i ve akrabadan yakın arkadaşları Madam’ı, Hüsnü’yü, Hüseyin Baradan’ı, seyyar satıcılık yaptıkları ‘ekmek tekneleri, cefâkar dostları’ 34 EE 481 plakalı kamyoneti tanıyoruz. Kemal’in, bunca yıl birlikte yaşamalarına karşın eli ayağı birbirine dolanarak, hem de sevgisini söyleyemeyip ‘komşuların ve etraftakilerin bakışlarını’ gerekçe göstererek yaptığı evlenme önerisi Zehra’yı (ve herkesi) çok sevindirir. “Nikâh.. nikâh kıyıyor bana.”
Ancak, bu babacan denizcinin o günlerde gemideki bir kaçakçılığı anlayıp durumu Armatör Rıza Bey’e iletmesi ve Ekrem Kaptan’ın kovulması ile gelişen olaylar, sonunda, yaşamını yitirmesine neden olacaktır Tatlı sert uyarılar ve ‘vinçten düşen balya’ gibi açıklaması zor olmayan ‘kazalar’ nedeniyle durgunlaşan abisindeki değişimi gözlemleyen Eşref’in ısrarlı soruları hep aynı şekilde yanıtlanır ; “Biraz efkârlandım, hepsi o.. Ne derdim olacak.” Keşke, bir akşam üzeri o güzel çayevinde, Kemal’in söylediklerine önem verseydi; “Eşref.. bak, şu dünyada iki kişiyiz. Şimdi bir de Köroğlu giriyor aramıza. İyi kızdır o. Bana.. bana bir şey olacak olursa onu yalnız koma.”
Eşref ve arkadaşları, “Bu saatte iş vardır” diyerek gittikleri Büyükdere, Yalıboyu’nda ‘şarampole yuvarlanmış’ arabadan, Rıza Bey’in kızı Gül’ü kurtarırlar. Hüsnü’nün, Madam’a “Eşref abim onu kucakladığında baktım bir yakıştılar sorma gitsin” demesinden Gül’ün sevgisi, ‘tükürdüğünü yalamayıp’ Galata Köprüsü’nde kaza süsü verilerek öldürülen Kemal’in intikamıyla dolu olan Eşref’e, ‘buruk bir saadet’ yaşatır. Zor durumda kalan Çete’ye Rıza Bey’in gemisi gerekli. Son bir girişimle kızını kaçırırlar. Eşref, meyhane ve limandaki ipuçlarını bir araya getirerek onları buluyor. Kemal’in, utana sıkıla söylediği ve Zehra’yı göz yaşlarına boğan sözler; "… Yahu, ben sana başka şeyler diyecektim be. Şurda yaşayıp gidiyoruz. İyi güzel ya, ne bileyim, komşular, etraftakiler hatta yoldaki insanlar sana bana bakarlarken..şey..hani onların bakışı var ya kötü gibi geliyor bana. Of be, kıyalım şu nikâhı da olsun bitsin bu iş. Kötü gözle bakmasınlar sana..” (Murat Çelenligil – Sinematürk Internet Veri Tabanı)
Eser: Cahit Sürmeli
Kamera: Feridun Kete
Yapım: Roket Film / Semih Evin
Yapım Sorumlusu: Yaşar Şener, Ses Kayıt: Marko Buduris, Işıklar: Ender Işık Servisi (Aydın Yurteri), Laborant: Erol Yıldırım, Bayram Güzel, Montaj: Turgut İnangiray, Ural Özütürk, Senkron: Diamandi Filmeridis. Sesleri Alan: Marko Buduris, Reji Asistanı: Nusret Alptekin, Prodüksiyon Amiri: Yaşar Şener,
(Yıldız Film Stüdyosunda yapılmıştır)
Oyuncular: Eşref Kolçak (Eşref), Gülgün Ok (Gül), Yavuz Caner (Patron), Hüseyin Baradan, Necdet Tosun (Hüsnü), Neriman Köksal (Zehra), Mürüvvet Sim (madam), Jirayir Çarkçı (Ekrem), Kemal Ergüvenç (Kemal), Rıza Tüzün (Rıza Bey), Muammer Gözalan (Komiser), Yaşar Şener (Yaşar), Faik Coşkun (Meyhaneci), Hakkı Haktan (Hakkı), Haydar Karaer (Polis), Zeki Tüney (Sivil Polis), Mustafa Yavuz (Şoför), Hüseyin Zan, Gülgün Erdem, Özdemir Akın, Hakkı Kıvanç, Bahri Özkan, Erten Üçgözen, Bedri Çavuğoğlu, Ali Seyhan, Hüseyin Zan, Selahattin Geçgel
Konu: Senelerce denizin kahrını çekmiş, sıhhati bozulduktan sonra denize çıkamayıp hayatını, rıhtımda çalışarak, namusuyla kazanan’ Kemal ve ‘5 yıl önce barlardan çekip aldığı’ Zehra.. Kemal; “..Geçmişi düşündüm bir an. Geçmişi, beraber geçirdiğimiz günleri. Hep iyi olarak hatırladım seni. İyi ve güzel…Seni düşünürken..kendime sorarım, ‘Oğlum Kemal, sen kimsin? Gençliğini denizlerde tüketmiş garip bir adem. Üstüne üstelik de akşamları kafayı çekersin..Hani elini cüzdanına atınca binlik çıksa neyse o da yok.’ Sen benim neyime tav olursun be kızım? Benim kahrımı neden çekersin? Çeksen de ne kadar sürer bu?”
Zehra; “Bunca senedir kendini tanıyamamışsın sen. Benim tanıdığım Kemal hayatın çilesi ile olgunlaşmış mert, dürüst, iyi kalplidir. Benim tanıdığım Kemal iyilerin en iyisi, mertlerin en merdidir.”
1970’de aynı yönetmen ve ‘Çifte Yürekli’ adıyla tekrar çekilecek olan filmde Kemal’i, evlenmek üzere olduğu Zehra’yı, kardeşi Eşref’i ve akrabadan yakın arkadaşları Madam’ı, Hüsnü’yü, Hüseyin Baradan’ı, seyyar satıcılık yaptıkları ‘ekmek tekneleri, cefâkar dostları’ 34 EE 481 plakalı kamyoneti tanıyoruz. Kemal’in, bunca yıl birlikte yaşamalarına karşın eli ayağı birbirine dolanarak, hem de sevgisini söyleyemeyip ‘komşuların ve etraftakilerin bakışlarını’ gerekçe göstererek yaptığı evlenme önerisi Zehra’yı (ve herkesi) çok sevindirir. “Nikâh.. nikâh kıyıyor bana.”
Ancak, bu babacan denizcinin o günlerde gemideki bir kaçakçılığı anlayıp durumu Armatör Rıza Bey’e iletmesi ve Ekrem Kaptan’ın kovulması ile gelişen olaylar, sonunda, yaşamını yitirmesine neden olacaktır Tatlı sert uyarılar ve ‘vinçten düşen balya’ gibi açıklaması zor olmayan ‘kazalar’ nedeniyle durgunlaşan abisindeki değişimi gözlemleyen Eşref’in ısrarlı soruları hep aynı şekilde yanıtlanır ; “Biraz efkârlandım, hepsi o.. Ne derdim olacak.” Keşke, bir akşam üzeri o güzel çayevinde, Kemal’in söylediklerine önem verseydi; “Eşref.. bak, şu dünyada iki kişiyiz. Şimdi bir de Köroğlu giriyor aramıza. İyi kızdır o. Bana.. bana bir şey olacak olursa onu yalnız koma.”
Eşref ve arkadaşları, “Bu saatte iş vardır” diyerek gittikleri Büyükdere, Yalıboyu’nda ‘şarampole yuvarlanmış’ arabadan, Rıza Bey’in kızı Gül’ü kurtarırlar. Hüsnü’nün, Madam’a “Eşref abim onu kucakladığında baktım bir yakıştılar sorma gitsin” demesinden Gül’ün sevgisi, ‘tükürdüğünü yalamayıp’ Galata Köprüsü’nde kaza süsü verilerek öldürülen Kemal’in intikamıyla dolu olan Eşref’e, ‘buruk bir saadet’ yaşatır. Zor durumda kalan Çete’ye Rıza Bey’in gemisi gerekli. Son bir girişimle kızını kaçırırlar. Eşref, meyhane ve limandaki ipuçlarını bir araya getirerek onları buluyor. Kemal’in, utana sıkıla söylediği ve Zehra’yı göz yaşlarına boğan sözler; "… Yahu, ben sana başka şeyler diyecektim be. Şurda yaşayıp gidiyoruz. İyi güzel ya, ne bileyim, komşular, etraftakiler hatta yoldaki insanlar sana bana bakarlarken..şey..hani onların bakışı var ya kötü gibi geliyor bana. Of be, kıyalım şu nikâhı da olsun bitsin bu iş. Kötü gözle bakmasınlar sana..” (Murat Çelenligil – Sinematürk Internet Veri Tabanı)