Powered By Blogger

12 Kasım 2015 Perşembe

BEYOĞLU'NDA VURUŞANLAR (1966)

Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Vecdi Uygun
Kamera: Kaya Ererez
Yapım: Kazankaya Film / Hasan Kazankaya


Oyuncular: Kartal Tibet, Gönül Yazar, Hayati Hamzaoğlu, Mümtaz Ener, Necdet Çağlar, Güzin Özipek, Enver Dönmez


Konu: Haraç olmak için birbirleriyle kıyasıya mücadele eden kabadayıların öyküsü

BEYOĞLU ESRARI (1966)

Yönetmen:Türker İnanoğlu
Senaryo: Bülent Oran 
Kamera:Çetin Gürtop
Yapım:Erler Film / Türker İnanoğlu


Kamera Asistanı: Hüseyin Karındoyuran, Işık Şefi: Şevket Yılmaz, Sesleri Alan: Marko Buduris, Sanat Yönetmeni: Sohban Koloğlu, Montaj: Mehmet Bozkuş, Negatif Montaj: Oral Özütürk, Mahmut Eskici, Laboratuvar: Cemil Orhon, Erol Yıldırım, Bayram Güzel, Prodüksiyon Amiri: Memduh Karakaş, Set Amiri: Çetin Dağkıran,

Oyuncular: İzzet Günay, Selma Güneri, Öztürk Serengil, Necdet Tosun, Nubar Terziyan, Mine Soley, Feridun Çölgeçen, Necip Tekçe, Faik Coşkun, Mustafa Dağhan, Niyazi Vanlı, Abdullah Ferah, Çetin Başaran, Nusret Camgöz, Lütfü Engin


KONU: Bu film Osman adlı (İzzet Günay) genç ve yakışıklı bir taksi şoförüyle, benzin istasyonunda çalışan güzel Selma’nın (Selma Güneri) öyküsüdür. Aslında her karşılaştıklarında içten içe birbirlerini sevdiklerini bilir, ama belli etmezler. Selma tiyatro sanatçısı olmayı düşlemektedir, Hatta Osman’ı kullanarak girmeye çalıştığı tiyatronun patronu ile kavga etme pahasına bu tutkusunu sürdürür. 


Osman ise, Jale adlı bir bar kadının şoförlüğünü yapmaktadır. Jale, sevgilisi Rıfat ile (Öztürk Serengil) kuyumcu soygununa kalkışır ve bir de cinayet işlerler. Suçu Osman’a yıkacaklardır. Jale Osman’a pavyonda randevu verir. Polis Jale’nin peşindedir. Pavyonda Selma Osman’ı bulur ve olanlardan haberi olmasını sağlar. Pavyondan çıktıklarında arabada Jale’nin cesedi ile karşılaşırlar. Osman bunu kendilerini tanıyan birinin yaptığından şüphelenir. Jale’nin evine gittiklerinde kapıcıdan genç kadının Rıfat isimli bir sevgilisi olduğunu öğrenirler. Osman gizlice adresini bulduğu Rıfat’ın evine girer. Büyük bir çetenin reisi olan Turgut da Rıfat’ın çaldığı değerli kolyenin peşindedir. Turgut’un adamı Rıfat’ın evinde karşılaştığı Osman’la dövüşür. Osman kaçar, Rıfat’ın gemiyle ülkeyi terk edeceğini öğrenir. Bu arada polis arabada Jale’nin cesedini bulmuştur. Selma ve Osman çareyi kaçmakta bulurlar. Bu arada Selma yerini öğrendikleri Rıfat’la saklandığı barda konuşma fırsatını bulur. Jale hakkında bazı bilgiler açıklayacağını söyler. Şüphelenen Rıfat, Selma’yı öldürmeyi planlamaktadır. Turgut ve adamları sıkıştırdıkları Osman’la birlikte Rıfat’ın peşine düşerler. Baskın sonrası kurtulan Selma polise haber verir. Osman izini bulduğu Rıfat’ı yakalayıp ona herşeyi itiraf ettirir. Polisin Rıfat’ı tutuklamasıyla kötü günler sona erer. İki suçsuz sevgiliyi önlerinde birlikte geçirecekleri mutlu bir yaşam beklemektedir

BEYNİMDEKİ ŞEYTAN (1966)

Yönetmen: Mümtaz Alpaslan
Senaryo: Naci Erhun (*)
Kamera Mükremin Şumlu
Yapım: Dost Film / Mümtaz Alpaslan


Dekorlar: D. Ali Demir, Işık Şefi: Naim Bahadır, Kamera Asistanı: Erol Sayıbaşı, Reji Asistanı: Rıski Yıldırım,


Oyuncular: Ünsal Aybek, Devlet Devrim, Talat Gözbak, Mümtaz Alpaslan, Sami Hazinses, Abdullah Ferah, Danslar: Funda Yanar


Konu: Bankadan para çekip sonra arkadaşını öldürerek onun sevgilisiyle ilişki kuran bir adamın hikayesi

_______________________________
(*) Başrollerini Alain Delon (Tom Ripley/Philippe Greenleaf), Maurice Ronet (Philippe Greenleaf), Marie Laforêt (Marge Duval) nin oyandığı ve Patricia Highsmith’in eserinden uyarlanan yönetmen René Clément’in 1960 yılı yapımı Perple Moon "Kızgın Güneş filminden. (www.imdb.com)

BEŞ FINDIKÇI GELİN (1966)

Yönetmen: Hulki Saner
Senaryo: Suavi Sualp (*)
Kamera: Turgut Ören
Yapım: Saner Film / Hulki Saner


Oyuncular: Ediz Hun, Sema Özcan, Yusuf Sezgin, Yılmaz Köksal, Sezer Güvenirgil ve İstanbul Operası Balerinleri


Konu: Beş gelinle beş damadın öyküsü. yedi kardeşe yedi gelin adlı amerikan filminin yerli versiyonu


Filmi izle
_____________________________________

(*) Stephen Vincent Benet’in Hikayesinden (1898-1943), Albert Hackett’in yazdığı (1900-1995), ve 1954 yılında Amerikalı yönetmen Stanley Donen’ın (1924), çektiği, başrollerde, Howard Keel (1919-2004), Jeff Richards (1922-1989), Russ Tamblyn (1934) gibi oyuncuların oynadığı “Seven Brides for Seven Brothers” (7 Kardeşe 7 Gelin), filminden uyarlama. (www.imdb.com)

BEN BİR SOKAK KADINIYIM (1966)

Yönetmen: Ertem Eğilmez
Senaryo:Sadık Şendil
Foto Direktörü: Kriton İliadis,
Yapım: Arzu Film / Ertem Eğilmez, Nahit Ataman


Prodüksiyon Amiri: Vecdi Benderli,


Oyuncular: Fatma Girik, Kartal Tibet, Önder Somer, Nedret Güvenç, Münir Özkul, Mürüvvet Sim, Tugay Toksöz, Devlet Devrim, Tanju Okan, Güzin Özipek, Nezihe Güler, Faik Coşkun, Nuri Tuğ, Ahmet Turgutlu, Natuk Baytan, Nubar Kamçılı, Taliha Saltı, Nermin Özses, Sıdıka Dikses, Remziye Fırtına, Kaya Volkan, Gülgün Erdem, Şeref Gedik, Çocuk Oyuncu: Fikri Berber


Konu: Bir çadır tiyatrosunda dansözlük yapan Funda (F. Girik) kendisinde oldukça yaşlı Kenan bey (Ö. Somer) ile beraber yaşamaktadır. Aralarındaki bağ iki yakın arkadaş olmaktan ileriye gitmemektedir. Funda bir gün tiyatroda Ferdi (K.Tibet) adında bir gençle tanışır ve ona aşık olur. Ferdi de onu sevmiştir ve onu hayatından çekip almak, evlenmek istemektedir, Fakat annesi (N. GÜvenç) asal et düşkünü bir kadındır ve onları ayırı ayı başaracaktır. Funda tekrar tiyatroya dönmüş, Ferdi'de ondan uzaklaşmıştır. Tiyatroda palyaço Güleryüz (M. Özkul) ve madam Nermine (M. Sim) ona yardım etmek isterler fakat onun ölümcül hasta olduğunu öğrenince yıkılırlar. iki dost, Funda'yla Ferdi'yi tekrar bir araya getirmeye çabalar. Funda son anlarını Ferdi'nin kollarında geçirecektir. “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”


Not: Alexandre Dumas fils’in (1824-1895) "La dame aux camélias” Kamelyalı Kadın isimli oyunundan .

BEN BİR KANUN KAÇAĞIYIM (1966)

Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo Özdemir Birsel; Orhan Elmas
Foto Direktörü: Nedim Akanlar
Yapım: Birsel Film / Nüzhet ve Özdemir Birsel


Prodüksiyon Amiri: Arif Eriş, Reji Asistanı: Erdal Aksu, Operatör Asistanı: Ferhat Bakır, Işık Direktörü: Lütfü Cengizler, Laboratuvar: Semih Pekgöz, Montaj ve Senkron: Rauf Tözüm,
(Ses Film Stüdyosunda hazırlanmış, Süperfon stüdyosunda seslendirilmiştir.)


Oyuncular: Tunç Okan (Ekrem), Pervin Par (Sevda), Hüseyin Baradan (Siirtli İbo), Kadir Savun (Murat Reis), Mine Mutlu “Perde Mecmuası 1. cisi” (Ayten), Yılmaz Gruda (Cemil), Nevin Nuray (Gül), Ali Seyhan (Selim), Osman Türkoğlu (Muharrem), Hakkı Haktan , Mahir Özerdem (Tahir)i Haydar Karaer (Komiser), Süheyl Eğriboz (Rıza), Zeki Sezer (Polsi), Giray Alpan, Cevdet Balıkçı, Hüseyin Salıcı (komiser Niyazi), Osman Baş (Kabadayı)


Konu: Polisin aradığı bir kaçağın öyküsü.


Not: Mine Mutlu 1966 yılı “Perde Mecmuası” finalisti olmuş ve sinemaya adım atmıştır.

BAYBORA’NIN OĞLU KARAOĞLAN (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Suat Yalaz
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım: Olcay Film / Suat Yalaz


Reji Asistanları: Fikret Uçak, Tansu Uçak, Prodüksiyon Amiri: Cevat Alkan, Kostümler: Ahmet Sert, Dekor: Sohban Koloğlu, Işıklar: Ender Işık Servisi, Montaj: Turgut İnangiray,




Oyuncular: Kartal Tibet (Karaoğlan), Emel Turgut (Berenis), Reha Yurdakul (Baybora), Hüseyin Peyda (POrtus), Sevinç Pekin (İren), Hayri Caner (Siriel), Ali Şen (Peder Fokas), Esma Engin, M. Ali Akpınar (Balaban), Yavuz Selekman (Küçük Sezar), Engin İnal (Toro), Ergun Köknar (İmparator Aleksandros), Kaan Yalaz, Ahmet Sert, Selahattin Geçgel 


Konu:Babasının Bizansta yaşadığını Cengiz Han’dan öğrenen Karaoğlan babasına ulaşabilmek için gece gündüz yol alır ve konakladığı bir handa, Bizans tahtının varisi Manuel ve sevgilsi ile karşılaşır.

BATTAL GAZİ (1966)

“ÖLÜM KALESİ CENGİ”

Senaryo ve Yönetmen:
Muharrem Gürses
Kamera: Fevzi Eryılmaz
Yapım: Atilla Film / Muharrem Gürses


Oyuncular: Atilla Gürses, Tijen Par, Sevim Emre, Ali Şen, Atıf Kaptan, Diclehan Baban, Devlet Devrim, Tansu Sayın, Aynur Aydan, Sami Ayanoğlu, Eşref Vural, Danyal Topatan, Hasan Ceylan, Yavuz Karakaş, Sadri karan Çetin Tarzan, Fahri Adalı, Necati Er, Misbah Münip, Celal Yonat, Raşit Eyüboğlu, Salahi İçsel, Feriha Eyüboğlu, Semra Sine, Bahri Özkan, Küçük Oyuncu: Hakan Gürses


Battal gazi 8. Yüzyılda yaşadığı tahmin edilen ve hakkında çeşitli inanışlar bırakmış bi kumandandır. Kendisi farklı kaynaklarda Türk, Arap, Anadolu yerli halkından olarak nitelenmiştir. Battal gazi hakkında bugüne ulaşabilmiş kaynaklar olarak bakabileceklerimiz, sadece mesnevi tarzı yazılmış, birbirini hem destekleyen hem de çelişen olgular içeren destanlar ve halkın hafızasında kalmış olan bilgilerdir. destanında ve halk hikayelerinde Yaşadığı tarihle ilgili kesin bir bilgiye sahip olmak istersek şöyle bir sonuca ulaşırız: Battal gazi battal gazinin Arap ordusuyla birlikte İstanbul’u kuşattığı bilinmektedir. Bu kuşatma hem denizden hem de karadan olmuştur. Başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Destanda battal'ın düşmanı imparatorun ismi Leon'dur. Arap komutanına oyun oynayıp kuşatma başladığında İstanbula geçip imparatorluğunu ilan etmiştir. Arap tarihinde 2. İstanbul kuşatmasının tarihi 717-718 dir. Bizans tarihinde de bu aynıdır ve Bizans tarihinde imparator 3. Leon’un tahta çıkma tarihi 717 dir. 

Destandaki Leon'un İm-parator 3. Leon olma olasılığı yüksektir. Yine destanda Battal Gazi'nin kuşatma sırasında yirmili yaşlarında olduğunu göz önüne alır-sak Battal Gazi'nin doğum yılı 690-695 civa-rıdır. Battal Gazi'nin ölüm yılının 740 oldu-ğunda tarihçiler mütabakata varmışlardır.

Battal Gazi hakkındaki genel tarihsel bilgi onun bir Arap kumandanı olduğudur. Hat-ta 'Battal' kelimesi de Arapça kökenli bir sözcüktür. Ancak bu sözcük, Mezopotamya'da genel olarak kullanılmaktadır. Battal Gazi'nin yaşadığı döneme bakacak olursak, Anadolu'da bir Türk veya Arap olgusunun olmadığı zamandır. Hakkındaki kaynaklara, yani mesneviler ve halk hikayelerine bakıldığında, kendisinin; Bizans kilisesinin zulmünden bıkan halkın hakkını savunmak için halktan bir ordu topladığı ve Bizans'la savaştığı görülmekte. Kilise kayıtlarında, Anadolu'nun o zamanki Anadolu halkının din inanışı lanetlenerek anlatılırken, bahsedilen inanç biçimi, 'pir'leriyle, ibadetleriyle, günümüz Alevilerine çok benzemektedir


Kilisenin baskı yaptığı halk da bu halktır. Battal Gazi'nin halkın içinden çıkan bir kahraman olması, dışarıdan gelip de akıncılık yapması düşüncesindan daha yüksek bir ihtimal. O zamanlar ezilen ve dolayısıyla isyan noktasında Battal Gazi'nin etrafında toplanan halk, büyük olasılıkla bugünkü Anadolu Alevileri'dir. Günümüzdeki Battal Gazi'nini yaşatılmasına bakarsak, resmi tarih haricinde, alevi halk tarafından yaşatılmakta. Eskişehir ilinin Seyitgazi ilçesinde bulunan Battal Gazi türbesi, alevi halkın her sene uğradığı yer olma özelliğindedir. O dönemdeki halk, çok büyük ihtimalle yerli halkıdır. Bu konudaki tartışmalar devam etmektedir. (tr.wikipedia.org/wiki/Battal_Gazi)

BASIK ÖKÇELİLER (1966)

 (EŞREFPAŞALI DERLER BİZE)

Senaryo ve Yönetmen:
Haşim Turyan, Cevat Şahiner
Kamera: Yılmaz Akay
Yapım: Tez Film


Oyuncular: Orhan Aklan, Talat Gözbak, Aydan Can, Gülbin Eray, Bilal İnci, Doğu Erkan, Küçük Yıldız : Diba Akpınar


Kabadayılar arasında geçen bir öykü.

BAR KIZI (1966)

Yönetmen: Türker İnanoğlu
Senaryo: Fuat Özlüer
Kamera: Çetin Gürtop
Müzik: Rauf Tözüm
Yapım; Erler Film / Türker İnanoğlu


Yönetmen Yardımcısı: Hüseyin Karaoğlu, Kamera Asistanı: Hüseyin Karındoyuran, Şarkılar: Sevim Şengül, Işık Şefi: Ender Işık Servisi: Mahmut Çakar, Şevket Yılmaz Teknik Yönetmen: Mehmet Bozkuş, Sesleri Alan: Marko Buduris, Negatif Montaj: Oral Özütürk, Mahmut Eskici, Laboratuvar: Cemil Orhon, Bayram Güzel, Prodüksiyon Amiri: Sadri Karan,


Oyuncular: Filiz Akın (Deniz), Ediz Hun (Engin), Turgut Özatay (Kaya), Cahit Irgat, (Baba), Necdet Tosun (Meyhaneci), Feridun Çölgeçen (Nedim), Nevzat Okçugil (Engin’in annesi), Mahmure Handan (Deniz’in annesi)


Konu: Deniz (Filiz Akın) Annesiyle Yaşayan Ve Geçimlerini Sağlamak İçin Barda Şarkıcılık Yapan Bir Genç Kızdır. Ama Annesi Yaptığı İşi Bilmez. Deniz, Uçakta Tanıştığı Ve Zengin Bir Ailenin Oğlu Olan Engin’e (Ediz Hun) Aşık Olmuştur. Ayrılıktan Korkup Ona Da Gerçeği Söylemez. Evlenmeye Karar Verdiklerinde Deniz İşi Bırakacaktır. Fakat Patronu Kaya, Deniz’i Yalanını Annesine Söylemekle Tehdit Edip Bırakmaz. Engin’in Babası Oğlunun Fakir Bir Kızla Evlenmesine Karşı Çıkarsa Da Engel Olamaz. Ama Nikah Günü Deniz’i Barda Gördüğünü Anımsar, Oğluna Anlatır Ve Evliliğe Engel Olur. Deniz İşine Döner. Engin Kendini İçkiye Verir, Yine De Unutamaz. Babası, Kaya İle Birlikte Deniz’e Tuzak Kurar. Otele Yardım Bahanesi İle Çağırdığı Deniz’le Birlikteymiş Gibi Engin’e Görünür. Polisin Oteli Basması İle Deniz Fahişe Muamelesi Görür. Engin Bu Arada Babası İle Kaya’nın Konuşmasına Tanık Olur Ve Gerçeği Öğrenir. Karakola Babası İle Gider Ve Deniz’in “Vesikalı” Olmasını Engeller. Deniz Barışmaz. Daha İyi Bir Yerde Sahneye Çıkar Ve Çok Ünlü Bir Sanatçı Olur. Engin İse Alkolik Olmuştur. Babası Deniz’e Kendini Ve Oğlunu Affetmesi İçin Yalvarır. Deniz Gazino Çıkışında Engin’in Perişan Halini Görür, Sevdiğini Anlar Ve Affeder. Kaya’nın Tüm Engellemelerine Karşın İki Sevgili Bir Daha Hiç Ayrılmamak Üzere Birleşirler…

BANA BELA DERLER (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Cevat Okçugil
Kamera: Necat Okçugil
Yapım: Yılmaz Film / Yılmaz Gündüz


Oyuncular: Fatma Girik, Yılmaz Gündüz, Kuzey Vargın, Sevinç Pekin, Mehmet Ali Akpınar, Mümtaz Ener, Yıldırım Gencer


Konu: Casus bir kadınla bir dedektifin öyküsü.

BABAM KATİL DEĞİLDİ

Yönetmen: Zafer Davutoğlu
Senaryo: Osman F. Seden
Kamera: Necati İltaç
Yapım: Kemal Film/Osman F. Seden


Oyuncular: Fikret Hakan (Fikret), Parla Şenol (Fatoş), Tijen Par, Sevda Ferdağ (Sevda), Kuzey Vargın (Kenan), Kadir Savun (Başkomiser Kadir), Nubar Terziyan, Feridun Çölgeçen (Polis), Ali Seyhan (Fedai), Hüseyin Zan (Kenan), Muammer Gözalan (Emniyet Amiri), Mümtaz Ener (Hakim), Hakkı Haktan (Hakkı), Çetin Başaran (Gardiyan), Gülten Ceylan, Bedros Çiçekyan, Giray Alpan (Polis), İsmet Erten, Zeki Tüney (Recep), Niyazi Vanlı (Polis), Ertuğrul Bilda (Doktor), Hüseyin Salıcı (Hakim)


Konu: Gözü yükseklerde olup zengin bir yaşamı tercih eden Sevda (Sevda Ferdağ) kızı Fatoş (Parlo Şenol) ile bir şirkette işçi olarak çalışan eşi Fikret'i (Fikret Hakan) terk ederek iş adamı Hulusi Bey'in (Nubar Terziyan) yeğeni Kenan'a (Kuzey Vargın) kaçar. Öteden beri gözü Sevda'da olan Kenan, Sevda'yı elde etmek için yanlarında çalışan eşini devamlı Anadolu'ya göndererek karısıyla olan ilişkisini rahat bir ortamda sürdür. Sevda'nın gönlü zengin işadamındadır. Yoksulluk içinde yaşamaktan bıktığı için ne eşini ne de kızını sever. Eşinin patronunun yeğenine kaçtığını gören Fikret deliye dönerek patronunun evini basar. Yaşlı patrondan eşini kaçıran yeğeninin nerede olduğunu öğrenmek ister. Yaşlı adam tüm zorlamalara rağmen kendi evinde saklı olduğunu söylemez. Çatışma anında Kenan ortaya çıkarak amcasını öldürür ve suçu da Fikret'in üzerine atar. Yapılan duruşmada Fikret'in eşi dahil tüm tanıklar aleyhinde konuşunca 24 yıla mahkum olarak Sinop Cezaevi'ne gönderilir.
Sevda ile Kenan daha sonra yine mahkemeye başvurarak Fatoş'un da velayetini almak isterler. Küçük kız ise mahkemede annesini hiç sevmediğini devamlı kendisine eziyet yaptığını ve babasını aldattığını söylemesine rağmen annesine verilir. Hapiste cezasını çeken Fikret ise eşinden sonra çocuğunun da yitirince deliye döner ve hapisten kaçarak ailesini yok eden Kenan'ın peşine düşer. Önce eski eşini bulur ve ona gerçek katillerin kim olduğunu polise bildirmesini söyler. Tehdit altındaki eşi polise gerçeği itiraf ederken Kenan tarafından öldürülür. Eşini tümüyle yitiren Fikret ise Kenan'ın peşine takılarak yarım kalan intikam hesabını tümüyle kapatmak ister.

AYRILIK ŞARKISI

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran
Foto Direktörü  Manasi Filmeridis
Yapım: Melek Film / Şahan Haki


Ar Direktör: Stavro Yuanidis, Kamera Asistanı: Taner Öz, Işık Direktörü: Kenan Eryılmaz, Set Elemanları: Mustafa Buvan, Vedat Yediben, Ergun Sipahi, Montaj ve Senkron: Turgut İnangiray, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Laboratuar Şefi: Hilmi Başcan, Laborantlar: Hayati Akbulut, Gani Maraşlıoğlu, Erdoğan Dolapçı, Seslendiren: Yorgo İliadis, Prodüksiyon Amiri: Semih Sarıoğlu, (Erman Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Cüneyt Arkın (Murat Aşkın), Selda Alkor (Hemşire Leyla), Ajda Pekkan (Gül), Nedret Güvenç (Gül yengesi), Nubar Terziyan (Gül Amca), Suzan Avcı (Dansöz), Zafer Önen (Kamil), Muzaffer Yenen (Fevzi), Meral Sayın (Sunucu), Muzaffer Yenen, Küçük Yıldız: Ercan İnangiray (Levent)


Konu: Anadolu’dan İstanbul’a gelip ünlü bir şarkıcı olan fakirbir gençle, gazinoda tanıştığı genç bir kızla olan aşk öyküsü.

AY YILDIZ FEDAİLERİ (1966)

Yönetmen: Semih Evin
Senaryo Kadri Ögelman,
Operatör Rafet Şiriner
Yapım:Roket Film / Semih Evin


Prodüksiyon Asistanı: Yaşar Şener, Reji Asistanı: Uğur Duru, Yılmaz Akın, Operatör Asistanı: Ferhat Bakır, Ses Kayıt: Marko Buduris, Prodüksiyon: Metin Ok, Sabahattin Koçak, Hüseyin Yenice, Sesleri Alan: Marko Buduris, Laboratuvar Şefi: Cemil Orhon, Laboratuvar: Erol Yıldırım, Bayram
 Güzel, Süleyman Koyuncu (Yıldız Film Stüdyosunda yapılmıştır.)
 
Oyuncular: İzzet Günay (Yüzbaşı Ahmet), Esen Püsküllü (Betarice), Nedret Güvenç (İsmail’in karısı), Erol Taş (İsmail Çavuş), Nusret Özkaya (Koço), Nuran Aksoy (Despina), Necati Er (Hafiye), Kadri Ögelman (yelkenkanat Kadir), Necdet Yakın (şekerci sipsi), Aytaç Yörükaslan (Hrisantos), Rıza Tüzün (emniyet Md.), Asuman Arsan (Kantocu Verjin), Muammer Gözalan (İşgal Komutanı), Özdemir Han (Remzi), Enver Dönmez (Yani), Hüseyin Kutman (Scott, Zeki Tüney (İşgal Subayı), Yaşar Şener, Abdullah Ferah, Erdoğan Seren, Nermin Özses, Erdo Vatan, Ahmet Koç,


Konu: İşgal altındaki şehirde kumandanın kızı Beatrice ve Kantocu Verjin..
Beatrice ; “Adınız Verjin değil mi? Hıristiyansınız. Peki nasıl oluyor da Milliciler arasında bulunuyorsunuz?”


Jenerikte ‘Sakarya Marşı’. İstanbul, 1921-1922.. Tenha sokaklarda yanık sesli şekerci Sipsi’nin söylediği mani ; "Nane verdim ben bir taze geline // Kına yakmış kara gözlüm eline // Kuşak sarmış güzel ince beline // Vay ne güzel naneşeker." Hangi evden geldiği belli olmayan ve insanın içine işleyen bir ut sesi.. Ama, bu güzel şehir yabancı askerlerin işgali altında.


'Esir Şehrin İnsanları'nın tepkileri farklı farklıdır. Yüzbaşı Ahmet Bey’in önderliğindeki bir avuç vatansever 'can pahasına elde ettikleri esliha ve malzemeyi Anadolu'ya sevk etmek' için çırpınırken, bu 'sevkıyata' aracılık etmek isteyen Remzi avans parasına el koymaktan başka bir şey düşünmez. İşgalcilerden yüz bulan Hrisantos da halka eziyet ediyor


Milli kuvvetler, işgalciler kadar bu kişilerle de uğraşmak zorunda. Neyse ki, İngilizlerin denetimine aldırmayan Emniyet Müdürü "Zelil bir hayat sürmektense, şerefle ölmeyi tercih ederim. Vatan çocukları ateşe göğüs gererken bu kadarcık bir tehlikeyi de biz göze alalım" diyerek vatanseverlere yardımcı oluyor. Ahmet, ayrıca, aşıkmış gibi davrandığı casus Despina aracılığı ile İngilizlere 'yanlış malumat' vermektedir.

Bu hareketli günlerin birinde işgal kuvvetleri kumandanının güzel kızı Beatrice, ziyaret için İstanbul'a gelir. Bir süre sonra "Şövalyeler devrinde yaşamak isterdim.. Küçüklüğümden beri buraları, buraların insanlarını merak ederdim. Şarkın sihirli havası cezbederdi beni" diyen genç kız ile Ahmet arasında bir aşk başlar. Filmin sonuna doğru babasına şunları söylüyor; “Romanlarda okuduğum şövalyeler pek zavallı imiş. Kahramanlık nedir, kahramanlar nasıl insanlardır (Milliciler arasındayken) öğrendim. Vatanları için, istiklalleri için çarpışanların asil heyecanını duydum.”


İstanbul'da bunlar yaşanırken, Ankara, düşmana vuracağı son darbe için hazırlanıyor. Daha fazla silaha gereksinim var. Bu amaçla, Karaağaç Cephaneliği basılır. Silahlar, Ararat Vapuru ile Anadolu'ya gönderilir.


Malzemenin kalan kısmı Halıcıoğlu'ndan motorla gidecektir. Ancak, İsmail Çavuş'un karısı, çaresiz bir anında kocasını korumak amacıyla işgalcilere bilgi verir. ‘Sevkıyat’ aksar. (Sonradan, hatasını anlayıp kendisini öldürecektir.) Ahmet yaralı olarak Hrisantos'un eline esir düşer. İşkence, aşağılama. Sipsi'nin uyanıklığı ve yurtseverlerin gayretiyle kurtulur. Cephanenin Anadolu'ya aktarımı, zorlukla da olsa başarılıyor. Bu arada, Ahmet'e Ankara'ya gitme emri gelir. Beatrice, yaşamının en önemli kararlarını verecektir..


Ben de beraber geleceğim.. Seni seviyorum.. Senin yanında olmak istiyorum."
( Murat Çelenligil – sinematürk Internet veri tabanı)

AVARE KIZ (1966)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran
Görüntü Yönetmeni: Memduh Yükman
Yapım: Melek Film/Şahan Haki, Berç Arman Kürkçüyan


Oyuncular: Fatma Girik (Fatma), Ekrem Bora (Ekrem), Ajda Pekkan (Ayla), Turgut Özatay, Reha Yurdakul, Saltuk Kaplangı, Serpil Gül (Fatma’nın Annesi), Meral Sayın, , Nubar Terziyan (Fatma’nın Babası), Necdet Tosun, Necdet Yakın, Dursune Şirin, Cevat Kurtuluş, Hakkı Haktan, Çocuk Oyuncu: Şule Erhan

Konu: Zengin çiftlik sahibi adamın (Saltuk Kaplangı) hamile karısı doğum yapar ikiz kızları olur. Ne var ki akrabası Turgut (Turgut Özatay) kendisine miras kalmayacağı için doğum gecesi iki bebeği de arkadaşlarına kaçırtır. Bu arada çıkan yangında karı-koca ölürler. Fırsattan faydalanan Turgut kız bebeklerden birini mirasa konmak için yanında alıkoyar ve onu büyütür. Diğer yandan ikinci bebeği de Reha (Reha Yurdakul) yol kenarında bir ağaç dibine bırakır. Bandırma-Yalova arasında gitmekte olan olan bir tiyatro grubunun dikkatini çeken bebeğe sahiplenen ekip kıza Fatma adını verirler ve çadır tiyatrosunda çengilik yapmaya başlar:


Öte yandan Fatma’nın ikizi Ayla (Ajda Pekkan), çiftlikte zengin bir hayat sürmektedir. Gelgelelim durumu yakından bilen ve olayları takip eden Reha her iki aileden de santaj yaparak para sızdırmaya başlar. Günün birinde Fatma Ayla’nın ve nişanlısı Ekrem’in (Ekrem Bora) pavyonunda dans ederken Ekrem’in dikkatini çeker. Pavyon sahibi Ekrem Fatma’nın peşini bırakmaz. Pavyon’da çalışmaya başlayan Fatma ile kardeşi olduğunu bilmeyen Ayla ile kıskançlık çatışmaları başlar. Sonunda her iki kız da kardeş olduklarını öğrenirler ve herkes kendi yoluna devam kararı alıp, Ekrem Ayla’da kalırken, Reha ile Turgut birbirlerini vurarak öldürürler. Bundan sonra Fatma’nın tek dostu iç kadehleridir.


Eleştiri: Film çiftlik evinde bir yatak odasında doğum sancısı çekmekte olan bir kadın (Meral Sayın) ile doktorun doğum yaptırabilmesi çabasıyla başlar. Kamera bir cam sehpa altından çekimle doğumda kullanılan aletleri alma çabasını sarf eden doktorun görüntüsüne gider gelir.

Her seferinde aldığı aletler hep aynı iki alettir. Belli ki tek bir çekim yapılmış ve aynı çekim kurgulanarak doktorun doğum yaptırma çabası gerçekleştirilmiştir. Ancak ikiz doğan bebekler sırtlarından birbirlerine yapışık doğmuşlar ve ameliyatla ayrılıp kurtulma şansları da ancak %5 dir. (Bunu doktor söylemekte) Baba Saltuk Kaplangı her ne olursa olsun ameliyatın hemen yapılmasını, hiç olmazsa birinin yaşamasını ister. Doktor gene aynı kurgulamayla iki tane aleti cam sehpadan alır ve ameliyatı çok kısa bir sürede yaparak! iki çocuğu da kurtarır. Şu işe bakın ki böyle zor bir ameliyat, hastanede ekip işi gerektiren çeşitli ekipmanlara ihtiyaç duyulan, önceden röntgenlerinin çekilmesi, konsültasyonların yapılması gereken böyle zor bir ameliyat, çiftlik evinin yatak odasında tek bir doğum doktoru tarafından yapılmıştır. İşte Yeşilçam Sineması’nın gerçekleştirdiği bir doğum ve omuriliğe yapışık iki bebeğin ameliyat! (yalçın özgül)