Powered By Blogger

13 Ağustos 2016 Cumartesi

BİTİRİMSİN ABi (1967)

Yönetmen Osman Nuri Ergün
Senaryo: Safa Önal
Kamera: Çetin Gürtop
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu


Oyuncular: Sadri Alışık (Kâzım), Sema Özcan (Zeynep), Senih Orkan (Manav), Feridun Çölgeçen (Konsolos), Süleyman Turan: Kâzım’ın arkadaşı), Asuman Arsan (Leyla)


Konu: Görmeyen ama hayata olumlu bakan Zeynep ile insanlardan nefret eden balıkçı Kazım' ın öyküsü.

BİR ŞOFÖRÜN GİZLİ DEFTERİ (1967)

Senaryo ve Yönetmen:A. Remzi Jöntürk
Kamera:Mahmut Demir
Yapım:Duru Film / Süreyya Duru


Prodüksiyon Amiri: Yılmaz Kuzgun, Yardımcısı: Turhan Emli, Rejisör Asistanları: Mehmet A. Cöntürk, Gülten Kartakaya, Nureddin İrişen, Kameraman Yardımcısı: Güngör Tetiker, Set: Çetin Dağdelen, Hasan Budur, Baki Soğukpınar, Kahraman Kongur, Senkron: Rauf Tözüm Işık: Aslan Yıldız,
(Ses Film Stüdyosunda yapılmıştır)


Oyuncular: Cüneyt Arkın, Sema Özcan, Mine Sun, Toron Karacaoğlu, Leman Öztürk, Reşit Çıldam, Turgut Savaş, Necdet Çağlar, Ayton Sert, Necip Tekçe, Ersun Kazançel, Haluk Orçun, Kayhan Yıldızoğlu, Diclehan Baban, Muadelet Tibet, Muazzez Doğan, Nuri Genç,


Konu: Şoför Ali, mahalle komşusu paşa kızı Çileri sever, Paşa kızı Çiler ise evlilik yolu ile zengin çevreye girmek ister, bu yüzden kötü yola düşer ve Ali tarafından kurtarılır. Fakat peşini bırakmayan yeni çevresinde ki kişiler tarafından vurulur.


► “Bir yığın adama laf anlat, bir yığın sarhoşun kahrını çek. Gece şoförlüğü bu işte..” ‘Şoför milletinden Ali bunlar söylüyor…İlk çevrim (1958) ve romandan değişik şekilde burada babası yok. Jenerik ve afişte ‘şöför’ yazılmış. Ama ‘Lütfen Şoförle Konuşmayınız’ yazısı kurallara uygun. Yönetmenin soyadı ‘Cöntürk’ olmuş…Önceki çevrim ve kitapta ‘merhum’ olarak geçen ama önemli bir kişilik olan Kâmil burada yok ve annesinin adı başlangıçta Sabriye sonra Saime olarak geçiyor…Çiler’in babası da bu kez asker değil kuş meraklısıı bir emekli.

Çiler, köpeği ile arabaya bindiğinde dinlediğimiz ‘La Nozzo di Figaro’ (1786) (Mozart); Temiz’in düğünündeki tango ‘Bir Melek Gibi Masum Yüzün’ (Fehmi Ege) ; Çiler, Lulu Pavyon’da Fabrikatör Şahabettin Bey’le otururken duyulan ‘Fascination’ (1932) (Marchetti) ; Ali, arkadaşı Tarzan’a düğün davetiyesini verirken güvercinleri uçuran ‘Manha de Carnaval’ (1959) (Bonfa/Maria) da çok güzeldi… Müzeyyen Senar’ın sesinden ‘Farfara’ ve ‘Hancı’yı dinliyoruz. Çiler de Pavyonda ‘Ayrılanlar İçin’i (1967) (Selçuk / Oğuzcan) söylüyor…‘Pink Panther’ melodisinin bir özelliği var ; Orijinal filminin dışında kullanıldığı hiçbir yere yakışmıyor…‘Sabahsız Geceler’deki (1968) Güzin Özel, bu kez Çiler’in hizmetçisi…Pire, Çiler’in kaçırıldığı araba için 58 ‘şevrole’ demişti. Babacan ise 56 Buick diyor…Silvana Panpani’nin bir elinde kova varken ‘Farfara’ şarkısı ile yaptığı dans görülmeye değer…Almanya’daki sokak kadını “Alles geld. Para, l’argent, money” dediğinde Ali onu tersliyor. Keşke Cüneyt Arkın da 80’ler ve 2000’lerdeki o reklam filmleri için aynı şeyi yapabilseydi… Haluk; “Kadınlarla ve kuşlarla uğraşmak çok zor. Ya kaçıyorlar yada ansızın ölüyorlar.” ( Murat Çelenligil – sinematürk Internet veri tabanı)

 

BİR KATİL SEVDİM (1967)

Yönetmen:Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran
Foto Direktörü: Orhan Kapkı
Yapım: Sarıkaya Film / Aziz Sarıkaya


Oyuncular: Devlet Devrim, Kuzey Vargın, Yıldırım Gencer, Hulusi Kentmen, Feridun Çölgeçen, Devlet Devrim, Hasan Ceylan, Necdet Yakın, Sami Tunç,

Konu: Bir savcı kızıyla bir katilin aşk öyküsü.

BİR DAĞ MASALI (1967)

Senaryo ve Yönetmen Turgut N. Demirağ
(Reşat Nuri Güntekin’in aynı isimli romanından)

Görüntü Yönetmeni Gani Turanlı
Müzik Metin Bükey Ve Orkestrası
Yapım And Film / Turgut Demirağ


Reji Asistanı: Yaşar Şener, Kamera Asistanı: Erdoğan Avcı, Şef Işıkçı: Mazhar Eröz, Senkron: Şerif Gören, Prodüksiyon Amiri: Sabri Arslanlı, Çocuk Korosu Söz ve Müzik: Münir Ceyhan ve orkestrası, 

(And Film Stüdyosunda çevrilmiş Sinefon Stüdyosunda seslendirilmiştir. Renkli kopyalar Belçıka’da Dassonville laboratuarlarında hazırlanmıştır.

Oyuncular: Türkan Şoray (Lale), Murat Soydan (Murat), Kuzey Vargın (Ekrem), Ali Şen (Şükrü Efendi), Mualla Sürer (Müfettiş Nuriye Hanım), Erol Tezeren (Ömer), Mümtaz Ener (Lale'nin Dayısı), Sunay Sun (Sunay), Yavuz Karakaş (Memduh), Muammer Gözalan, Emrullah Çapa, Kadriye Tuna (Nesrin), Sami Hazinses (Sıçan Ali), Turgut Baydar (Ömer'in Kardeşi), Yaşar Şener (Adnan), Haydar Karaer (Astsubay), Ahmet Turgutlu (Kamil), Selahattin İçsel (İmam), Hikmet Gül (Deli), Sıdıka Duruer (Davetli), Oktay Yavuz (Davetli), Turgut Baydar


Konu: Lale, nişanlısı Ekrem ile mutlu bir yaşam sürmektedir. Bir gün nişanlısının kendisini aldattığını öğrenir. Bu duruma kızan Lale okulunu bırakıp Anadolu’ya öğretmen olarak gider. Gittiği köyde Murat adlı bir doktorla arkadaş olur. Bu arkadaşlık masum bir aşka dönüşecektir.


BİR ANNENİN GÖZYAŞLARI (1967)

netmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Sadık Şendil
Kamera: Cahit Engin
Yapım: Gültekin Film / Sırrı Gültekin


Oyuncular: Selda Alkor, Tanju Gürsu, Suzan Avcı, Hüseyin Peyda, Atlan Erbulak, Özdemir Han, Füsun Erbulak, Hüseyin Baradan, Küçük Yıldız: Funda Gelişen


Konu: Zengin bir ailenin kızıyla evlenen, ancakbu evliliğe mani olmak isteyen ve yuvalarını yıkmaya çalışan kişilerin verdikleri uğraş.

BIRAKIN YAŞAYALIM (1967)

Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo:Safa Önal
Kamera:Cahit Engin
Yapım: Gültekin Film / Sırrı Gültekin


Oyuncular: Selda Alkor, Tanju Gürsu, Kuzey Vargın, Hüseyin Baradan, Suzan Avcı, Mine Soley, Atlan Erbulak, Hüseyin Peyda, Özdemir Han, Tanju Okan


Konu: Bir iftira yüzünden hapse düşen bir gencin direniş öyküsü

25 Ocak 2016 Pazartesi

501 NUMARALI HÜCRE “İKİNCİ DEVRE” (1967)

Yönetmen: Nusret Eraslan
Senaryo: Mehmet Altunbay
Kamera: Gani Turanlı
Yapım: Kafkas Film

Oyuncular: Cüneyt Gökçer, Ayten Gökçer, Şahap Akalın, Semih Sergen, Tekin Akmansoy, Atıf Kaptan, İlyas Avcı, Gülsen Alnıaçık, Semih Sergen, Coşkun Kara, Muammer Esi

Konu: Mehmet Altunbay Sovyet Sosyalist Komünist rejiminde dönemin Hava Harp Okulu komutanı iken, bir Azeri Turk subayının bu mertebeye gelmesini hazmedemeyen KGB nin sudan bahanelerle idam ferması çıkartmasının akabinde kendisi ile birlikte olan iki hürriyet mücahidi arkadaşı ile birlikte kaçarak, kendisini anavatanı Türkiye’ye, özgürlüğün kucağına atmasını konu alan bir filmdir. Ordu Foto film merkezi tarafından çekilen film her ne kadar oyuncular profesyonel olsa dahi yönetmenin zayıflığı neticesi istenilen performansa ulaşmadı. Ama 1968 yılında muhteşem bir GALA olmuştu. (Bilgi sayın Oktay Altunbay'dan) “Sinematürk İnternet Sitesi”

BENİM ADIM KERİM (1967)

Yönetmen:Yılmaz Güney
Senaryo Aydın Engin
Kamera: Ali Uğur
Yönetmen Asistanı: Çetin İnanç,
Yapım: Şahinler Film / Nami Dilbaz

Sesleri çeken: Marko Budiris, Negatif Montaj: Oral Özütürk, Senkron: Cevat Sezen, Laboratuvar: Cemil Orhon, Bayram Güzel, Süleyman Koyucu, Set Amirleri: Çetin ve Selahattin Kardeşler,
(Yıldız Film Stüdyosunda seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Yılmaz Güney, Birsen Menekşeli, Tuncel Kurtiz, Erol Taş, Ali Şen, Tuncer Necmioğlu, Levent Özdilek, Danyal Topatan, Sami Tunç, Çetin İnanç, Mete Mert, Nuran Aksoy, Bahri Özkan, Erol Özdilek, Rıdvan Tükel, Hicret Gürsoy, Sami Karşıyakalı, Nuri İşitken,
Konu: Kentte birbiri ardına faili meçhul cinayetler işlenir. Milyarder Rasim Atasoy, bir deniz kıyısında ölü bulunur. İşadamı Ahmet Kargılı, düğünde kurşunlanarak öldürülür. Ardından bir konsomatris kadını vururlar. Polis, bu esrarengiz cinayetler arasında bir bağlantı olup olmadığını araştırır. Bu görev, cinayet masasından Kerim'e (Yılmaz Güney) verilir. Kerim, oğlu Levent'le (Levent Özdilek) yaşayan bir polistir. Oğluyla sorunları vardır. Levent, geçmişte yaşanan bazı ailevi olaylar nedeniyle babasını sevmez. Kerim, yoğun bir çalışma temposu içindedir.
Oğluna fazla vakit ayıramaz. Levent'in isteği üzerine onu yatılı okula verir. Kendini, çevresine sümüklü böcek tüccarı olarak tanıtan Kerim, olaylarla ilgili bazı isimlerin peşindedir. Kuşku üzerine kent dışındaki bir çiftliğe gider. Cinayet şebekesinin elemanları bu çiftlikte yuvalanmışlardır. Öldürülen işadamı, holding imparatoru Ali Ağa'nın çiftliğidir burası. Çiftliği, öldürülmeden önce bir yakınına armağan etmiştir. Çiftlikte tüm bölgelere dağıtılmak üzere eroin imal edilmektedir. Kerim, çiftlikte tanıştığı Nevin'e (Nuran Aksoy), aradığı bazı kişileri sorar. Ondan bazı bilgiler alır. Nevin, şebekeden birinin karısıdır. Kocası böbrek ameliyatı için İstanbul'dadır.
Kerim, aldığı bilgiler ışığında tahkikatı genişletir. Bu kez aradığı kadın Birsen'dir (Birsen Menekşeli). Birsen, öldürülen ünlü milyarder işadamı Ali Ağa'nın kızıdır. Babasının geçmişiyle ilgili yeni bilgiler alır. Ancak, Kerim'in Birsen'le görüşmesi çete elemanlarını pirelendirir. Kendini sümüklü böcek tüccarı olarak tanıtan Kerim'den şüphelenmeye başlarlar. Durum patronlarına iletilir. Bir süreden beri ortalarda görünmeyen Halil (Tuncer Kurtiz), adamlarına emir verir. Halil, çetenin patronudur. Kerim'in ölüsünü ya da dirisini ister. Bu arada Kerim, mektupla esrarengiz bir davet alır. Kerim, bu davete giderken emniyetteki arkadaşlarına, "Eğer geriye dönemezsem, oğluma sahip çıkın," der. Ancak gittiği yeri söylemez. Kerim, arabasına atlayıp yola çıktığında takip edildiğinin farkındadır. Peşinde bir kamyon vardır. Kentin dışında bir köy yakınlarında kıstırılır. Halil'in adamlarıyla çatışmaya girer. Traktörle önü kesilir. Kavgada baygın düşen Kerim, traktörün arkasına bağlanır. Çamurlu yolda sürüklenerek çiftliğe götürülür. Bir kağnı arabası tekerleği üzerine boylu boyunca yatırılır. Bağlıdır. Başında Halil ve Nevin vardır. Nevin üzgün görünür. Zafer sarhoşluğu içinde garip kahkalalar atan Halil, Nevin'e zorla türkü söyletir. Kerim'i türkülü, şarkılı bir törenle yavaş yavaş öldürecektir. )

 Halil, yıllar önceki bir olayı hatırlar. Onun bir sorgulama sırasında nasıl dişlerini söktürdüğünü anlatır. Şimdi sıra ondadır. Kerim'e son arzusunu sorar. Kerim, oğlu Levent'i görmek istediğini söyler. Halil'in adamları Levent'i okuldan alıp, gözleri bağlı olarak getirirler. Gözleri açılır. Babasıyla konuşurken gizli bir işaret alır. Kerim, daha önce çiftliğe geldiğinde bir araba lastiği içine tabancayla bıçak koymuştur. Halil, bir adamına onları vurması için emir verip dışarı çıktığında silah seslerini duyar. Kerim'den kurtulmanın sevinciyle kahkahalar atar. Oysa, içeride vurulan Halil'in adamıdır. Levent, lastik içindeki silahı alıp babasına vermiştir. Kerim, silahıyla dışarı çıktığında Halil kaçar. Göl kıyısında, çamurlar içinde boğuşurlar. Kerim, Halil'i vurup öldürür. Çevre polisler tarafından sarılmıştır. Levent, babasını ilk kez sevdiğini anlar. Kerim, oğluna geçmişteki olayları anlatır. Öğütler verir. Araları düzelmiştir. Kerim, Birsen'i ziyaret eder. Kerim'in etkileriyle sosyetik hayatını değiştiren Birsen, kendini toprağa vermiştir. Tarlada köylü kadınlarıyla omuz omuzadır artık. (Agah Özgüç, “Bütün ilmleriyle Yılmaz Güney” syf,177)

Not: Almanya'da Ulus Video Kurumu tarafından çekilen filmin jeneriğinde, rejisör olarak Kemal Dilbaz adı geçer. Oysa filmin yönetmeni Yılmaz Güney'dir (Filmin oyuncularından Mete Mert'le yapılan 4 Mart 2004 tarihli konuşmamızdan). Kemal Dilbaz, filmin yapımcılarından biridir. Filmin senaryosunu Aydın Engin yazmış, Yılmaz Güney bazı eklemeler yapmıştır (Agah Özgüç a.g.e)

BENİ KATİL YAPTILAR

Yönetmen: Nişan Hançer
Senaryo: Bülent Oran
Kamera: Çetin Gürtop
Yapım: Niva-Film / Nişan Hançer

Oyuncular: Ayhan Işık, Sevda Ferdağ, Hüseyin Baradan, Yılmaz Gruda, Diclehan baban, Ali Seyhan, Hasan Ceylan, Savaş Eşici, Yılmaz Gruda, Küçük Yıldız: Ercan İnangiray

Konu: İntihar eden karısını polis öldürmekle suçlamakta ve bu nedenle de babasını katil zanneden oğlu ondan nefret etmektedir.

BEKAR ODASI (1967)

Yönetmen: Türker İnanoğlu
Senaryo:Safa Önal
Kamera: Çetin Gürtop
Yapım:Erler Film / Türker İnanoğlu

Yönetmen Yardımcısı: Erdal Aksü, Kamera Asistanı: Hüseyin Karındoyuran, Işık Şefi: Ender Film, Mazhar Eröz, Teknik Yönetmen: Mehmet Bozkuş, Sesleri Alan: Marko Buduris, Film Hazırlık Std.: Yıldız Stüdyoları, Negatif Montaj: Oral Özütürk, Mahmut Eskici, Laboratuvar: Cemil Orhon, Bayram Güzel, Süleyman Koyuncu, Erol Yıldırım, Muharrem Gündüz, Prodüksiyon Amiri: Memduh Karakaş,

Oyuncular: Filiz Akın , Sadri Alışık, Vahi Öz, Can Sel, Feridun Çölgeçen, Nevzat Okçugil, Necdet Tosun, Mualla Sürer, Renan Fosforoğlu, Faik Coşkun, Nubar Terziyan, Tevhid Bilge

Konu: Kazım (Sadri Alışık) okuma yazması olmadığı için ehliyet alamamış, otomobil meraklısı ve benzin istasyonunda çalışan bir gençtir. Evlenmek istediği İffet (Filiz Akın) adında bir de sevgilisi vardır. İffet’in annesi Şadiye kızını Kazım’a vermez. Tam kaçarlarken, Şadiye onları görür ve polise şikayet eder. Aslında polis de Kazım’ı aramaktadır. Çünkü ona yüklü bir miras kalmıştır. Hiç beklemediği anda zengin olan Kazım lüks bir araba alır ve birinci sınıf bir otelde yaşamaya başlar. Kaldığı otelin barında şarkıcılık yapan Leyla patronu Cemil’le anlaşıp, Kazım’ı baştan çıkararak paralarına konmak ister. Tam Kazım’ın odasında iken İffet ve annesi Şadiye çıkagelir. Ortalık karışır. Kazım terkedilir. Arkadaşı Süleyman’la otelden ayrılır. Açgözlü patron Cemil onları köşkünde konuk eder ve köşkü satma bahanesiyle borç senedi imzalatır. Oysa bu arada mirasın gerçek sahibi ortaya çıkar. Kazım’ınki sadece isim benzerliğidir. Eski yoksul günlerine dönen iki kafadar, borçları yüzünden tutuklanır. İffet ise Cemil’le konuşmaya gider ve ağzından kaçırdığı sahtekarlığı gizlice teybe kaydeder.Mahkemede suçsuzluğu kanıtlanan Kazım ve Süleyman tahliye edilirler. Kazım eski işine geri dönmüştür. Ama bu kez mutludur. Çünkü sevgilisi İffet’le onu uzun sürecek güzel bir yaşam beklemektedir


BAYTEKİN FEZADA ÇARPIŞANLAR (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Şinasi Özonuk  (Alex Raymond’un çizgi romanından)
Operatör: Fevzi Eryılmaz
Yapım: Onuk Film / Şinasi Özonuk


Reji Asistanı: Güner Özonuk, Işık: Edeka Işık Servisi, Dekor: Kemal Sophban Koloğlu, Kostüm: İstanbul Şehir Tiyatrosu Terzihanesi, Trükaj Efekt: Yüksel Ünsal, Montaj: Cevat Sezer, Süleyman Karakaya, Negatif Montaj: Oral Özütürk, Laboratuar: Cemil Orhon, Ses Mühendisi: Marko Budiris, Müzik: Şinasi Özonuk,


Oyuncular: Hasan Demirtaş (Baytekin), Meltem Mete, Aşkın Dilek, Sevgi Can, Derya Tanyeli, Güner Celme, Nuhbe Işıl, İlhan Hemşeri, Muzaffer Mozayık, Fatin Sakarya, Tandoğan, Tuncer Sevi, Muzaffer Yener, Asım Nipton, Erbil Celme, Ceyhan Arat, Hakkı Kıvanç, Yaşar Şener,


Konu: Doğduğu evin yerinde boş bir arazi bulan Baytekin, tüm resmi aramalara rağmen kendi varlığının sahte olduğu anlaşılır. Tüm hafızası silinmiş olan Baytekin, bir galaksinin aranan şefidir. Ve uzaydan gelen kişiler Baytekin’i dünyadan alaıp ait olduğuı uzaya götürürler. Bilim-kurgu türünde Yeşilçam sinemasında denenmiş az sayıdaki filmlerden biri.

BANA KURŞUN İŞLEMEZ (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Yılmaz Güney
Kamera: Cengiz Batuhan
Yapım: Şafak Film / Alaeddin Perveroğlu (*)


Oyuncular: Yılmaz Güney (Yadigâr), Mine Mutlu (Mine), Ayfer Feray, Sevgi Can, Nihat Ziyalan (Nihat), Abdullah Ataç, Tuncel Kurtiz (Cengiz), Naci Erhun (Naci), Orhan Elmas (Orhan)Feridun Çölgeçen, Behçet Nacar, Sami Tunç, Meltem Mete, Hicret Gürsoy, Mehmet Büyükgüngör, Zeki Sezer, Faik Coşkun, Gönül Öner, Hasan Ceylan, Süheyl Eğriboz, Yaşar Şener, Serap Olguner


KONU: Güney illerinde yaşayan bir köylü güzeli (Mine Mutlu), dört yıldan beri yol gözlemektedir. Her sabah kırlara çıkıp, güneş batana kadar bekler durur. Sevdalısı Yadigar (Yılmaz Güney), iş bulmak için İstanbul'a gitmiş, bir daha dönmemiştir. Oysa köyde ki yavuklusunun haber alamadığı Yadigar, İstanbul'da kabadayı olmuştur. Yasadışı işler çeviren şebeke patronlarından haraç toplamaktadır. Yavuklusu Mine, Yadigar'ı aramak için İstanbul'a gider. İstanbul'da Yadigar'ın bir benzeri vardır. Parasının hesabını bilemeyecek kadar zengin bir fabrikatör olan Mustafa (Yılmaz Güney), öldürülme korkusu içindedir. İki kez ölümden kurtulmuştur. İki muhafızı Nihat (Nihat Ziyalan) ve Naci'nin (Naci Erhun) koruması altında olmasına karşılık hayatı tehlikededir. Parasına ve malına konmak isteyen düşmanlarından biri fabrika müdürü Cengiz'dir (Tuncel Kurtiz). Ayrıca, tansiyon hastalığı nedeniyle özel doktorunun kontrolü altındadır. Ve her türlü tehlikeye karşı önlem almak için hayatını da sigortalamıştır.


Milyarder işadamı Mustafa'nın benzeri Yadigar, Apo (Abdullah Ataç) adlı ünlü mafya liderinin karargahını basıp haraç almak isterken, metresi tarafından vurulur . Apo ve adamları bir çamlıkta mezar kazıp Yadigar'ı diri diri gömerler, Çeteyi izleyen Mustafa'nın adamı sigortacı Orhan (Orhan Elmas), Yadigar'ı mezardan çıkarıp kurtarır. Amacı, Mustafa'nın öldürülmesini engellemek için ikizi Yadigar'ı Onun yerine koyup düşmanlarından korumaktır. Para karşılığında Yadigar'ı bir aylığına kiralar. Mustafa evden dışarı çıkmayacaktır. Mustafa'ya tıpatıp benzeyen Yadigar'a bir ev tutulur. Benzeriyle ilk kez karşı karşıya getirilen Yadigar'a Orhan, onunla ilgili çok özel bilgileri aktarır. Yadigar, Mustafa kimliğiyle köşke yerleşir.


Korumaları ve yalnızca Perşembe günleri kocası Mustafa'nın koynuna girdiği karısı Sevgi (Sevgi Can) de dahil olmak üzere köşkte hiç kimse Yadigar'dan şüphelenmez. Yadigar, sevişme günlerini şaşırsa da, aldığı ilaçların etkisiyle kendine geldiği sanılır.
Yadigar'ın hasretine dayanamayıp İstanbul'a gelen köylü kızı Mine ise, büyük kentte muhabbet tellallarının eline düşmek üzereyken polis tarafından kurtarılmıştır. Yadigar, gazete haberinden durumu öğrenince adamlarıyla Mine'yi aldırır. Mine de bu benzerlik karşısında şaşkındır. Köşkte, hiçbir şey anlamadan hizmetçi olarak çalışmaya başlar. Fabrika müdürü Cengiz'in yılanlı ve saatli bombalı tuzaklarından kurtulan Yadigar'ın, Apo da peşindedir.



Yadigar'ın yaşadığı ortaya çıkınca, Apo adamlarına yanlışlıkla onun yerine benzeri Mustafa'yı öldürtür. Yadigar'ın Orhan'la yaptığı bir aylık anlaşma bitmiştir. Artık yanında çalıştırdığı yavuklusu Mine'ye her şeyi açıklayıp, birlikte köyüne dönmek ister. Köydeki anasını da özlemiştir. Bu arada tüm foyası ortaya çıkan Cengiz de fabrikanın kulesine çıkıp silahıyla intihar eder. Sigortacı Orhan tevkif edilir. Yanlış adam öldürdüklerini anlayan Apo, tekrar adamlarını Yadigar'ın üzerine gönderir. Köşkü terk edip köylerine dönmek üzere Mine trende beklerken garın çevresinde Yadigar sarılmıştır. çatışmada tek tek düşmanlarını öldürür. Tren kalkmak üzereyken Mine'ye ağır yaralı olarak yetişir. Sevgilisinin yanına çöktüğünde Yadigar ölmüştür. “Agah Özgüç “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney
_________________________________________

(*) Film Afişinde yapımcı firmanın Dadaş Film ve yapımcısının da Yılmaz Güney olduğu yazılmaktadır. Ancak Dadaş Filmin sahibi Kadir Kesemen’dir.


Agâh Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü” kitabında Yapımcısının Kadir Kesemen olduğunu belirterek doğru bilgiyi vermektedir. Ancak; “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney” kitabında, yapımcısının Alaeddin Perveoğlu (Şafak Film) olduğunu yazmıştır. Burada “Dadaş Film” Kadir Kesemen isimlerinin yer almasının gerektiğini belirtmekte fayda var. (y.ö

 

BALATLI ARİF (1967)

(HODRİ MEYDAN – YİĞİDİN ÖFKESİ)

Yönetmen: Atıf Yılmaz
Konu ve Senaryo: Ayşe Şasa
Kamera: Rafet Şiriner
Yapım: İrfan Film / İrfan Atasoy,


Reji Asistanı: Zeki Ökten, Ahmet Soner, Işık: Aydın Türkeri, Prodüksiyon Amiri: Şevki Tozunoğlu, Prod. Ast: Yusuf Çağatay, Kamera Asit.: Rafet Bakır, Ses Mühendisi: Necip Sarıcıoğlu, Laboratuar Şefi: İbrahim Üstün, Lab. Ast.: Hüseyin İnci, Şaban Aldemir, Matipo: Şeref Mehtap, Negatif Senkron:
Mustafa Kent, Negatif Montaj Ender Teker,(Lâle Film Stüdyosu’nda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Yılmaz Güney, Nebahat Çehre, Candan İsen, Sami Tunç, Tülin Oray, Uğur Say, Hüseyin Kutman, Birsen Gökgücü, Danyal Topatan, Ersun Kazançel, Ahmet Turgutlu, Hakkı Haktan, Muadelet Tibet, Meral Küçükerol, Lütfi Engin, Mustafa Alabora, Aşkın Dilek, Erdal Özyağcılar, Erdoğan Akduman,


KONU: Arif (Yılmaz Güney), Balat'ın bir kenar mahallesinde annesi ve babasıyla oturan yoksul bir delikanlıdır. Babası Rasim (Hakkı Haktan), atlı arabasıyla yük taşıyıcılığı yapmaktadır. Tıp Fakültesi öğrencisi olan Arifin tek amacı, okulunu başarıyla bitirip bir muayenehane açmaktır. Çok konuşan annesinin dırdırına karşılık gece gündüz derslerine çalışır. Arif, elinden geldiğince fakir fukarayı, özellikle de düşkün çocukları muayene ederek, onlara yardımcı olmaya çalışır. Sevilen, sayılan delikanlının bir adı da Doktor'a çıkar. Fakülte arkadaşlarından zengin kızı Çiğdem (Candan İsen), Arife gönlünü kaptırmıştır. Peşini bırakmaz. Ama Arif, aynı mahallede oturduğu ve kendi gibi yoksul olan Gülşen'i (Nebahat Çehre) sevmektedir.


Derslerinden başını kaldıramayan Arif, Çiğdem'in aşırı ısrarları üzerine onunla gizlice buluşmaya başlar. Bir kenar mahalle kızı olan Gülşen ise, Arifi kendine bağlamak için fal baktırır, büyü yaptırır. Tüm mahalle bu aşk dedikodusuyla çalkalanırken, Arif’in arkadaşı Hamza (Ersun Kazançel), herkesten para toplar. Mahallede düzenleyecekleri mütevazı bir törenle Arif’i Gülşen'e nişanlayacaklardır. Nişan yüzükleri parmaklara takılır, mutludurlar..


Çiğdem bir gün, arkadaşı Feryal (Tülin Oral) ve nişanlısı Erol'la birlikte Arif’e rastlar. Onu arkadaşlarıyla tanıştırır. Hep birlikte eğlenmek için bir gece kulübüne davet ederler. Arif tedirgindir. Özür dileyerek daveti kabul etmez. Ders çalışmak zorunda olduğunu söyler. Ama ok yaydan çıkmıştır. Bu tür eğlence ona göre değildir. Sıkılır, kaçmak ister, bırakmazlar... Gece yarısı Çiğdem'le Arif gruptan ayrılır. Çiğdem, onu müteahhit babasının inşaatına götürür. İkisi de içkilidir. Binanın bir köşesinde sevişirler. Çiğdem kendini teslim etmeye hazırdır. Ancak Arif’in yetişme tarzına ve ahlak anlayışına, Çiğdem'in bu özgür davranışı ters gelmiştir. Kendini toparlar ve bir parka gidip sabaha dek çocuklar gibi konuşurlar. Ertesi gün ise Çiğdem'in ısrarıyla bir kuyumcuya gidip aralarında nişanlanırlar. Daha sonraki günlerde Arif, Çiğdem'in annesi ve zengin babasıyla tanışır. Bu oyun nerede ve nasıl bitecektir, şaşkındır, yanlış bir davranış içinde olduğunun da farkındadır.

Evlenme hazırlığı içinde olup bir fabrikaya girmeyi düşleyen Gülşen, Arif’in Çiğdem'le gizli ilişkisini duyunca yıkılır. Tartışırlar ve Gülşen parmağındaki nişan yüzüğünü fırlatıp atar. Ayrılırlar ... Bir kaza nedeniyle Arifin babası hastadır. Hayat zorlaşmıştır. İş başa düşünce Arif, atı ve arabayı teslim alıp arabacılığa başlar. Çiğdem, babası ve annesiyle, lüks arabalarıyla mahalleye gelir Kızını vereceği adamın gerçek kimliğini araştırıp hakkında bilgi almak için gelmiştir. Mahallede Arif’le karşılaşırlar. Arif, at arabasının üzerindedir. Kamçısıyla, arabacı kıyafetiyle... Şaşkın anne-baba kızlarını alıp mahalleyi terk ederler. Gülşen, Arif’e inat, mahallenin gençlerinden jilet Turan'la (Sami Tunç) evlenmeye kararlıdır. Turan, daha önce de onu babasından istemiştir. Yıldırım nikahıyla evleneceklerdir. Öte yandan Arif’i bir türlü unutamayan Çiğdem, tekrar bir araya gelme umuduyla, ressam arkadaşı Feryal’i araya koyar. Ama sonuç değişmez. Arif, nikah dairesini basar. Birden şok geçiren damat Turan'ın şaşkın bakışları arasında Gülşen'i, kapıda bekleyen at arabasına atıp kaçırır. Arif, yanında beyaz gelinliğiyle Gülşen ve elinde kamçı, kentin caddelerinde arabayı dört nala sürmektedir.

 

AZAP YOLLARI (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Yılmaz Duru
Görüntü Yönetmeni: Ali Uğur
Yapım: Tuğra Film / Yılmaz Duru


Oyuncular: Yılmaz Duru, Figen Say, Erol Taş, Aliye Rona, Necati Er, Kerem Mertoğlu, Kazım Kartal, Gönül Beyhan 


Konu: Yıkılmazların Mehmet, bir kavgada kanlıları tarafından öldürülür, katiller kaçarlar, reisleri ise köyün zorba ağası Şakir ağadır.


 Mehmet'in Ali ve Murat adında iki kardeşi vardır. Anaları Fadime Ana, Mehmet'in öldürülmesinden sonra diğer iki oğlunu aramak için yollara düşer. Murat gözü pek bir avcıdır, ama yeri belli değildir. Ali ise Konya'dadır. Oturak alemlerine katılan Bülbül Fatma'nın arabacılığını yapmakta ve tüm kötü kişilerden korumaktadır. İki genç yakınlaşmışlardır. Bir eğlence sırasında Fatma sarhoş serserilerin saldırısına uğrar, Ali bunlardan birini döver, bunun üzerine Ali'nin peşine düşerler, Ali'de Fatma'yı alır ve kaçarlar, peşlerindeki adamlar tarafından öldürülürler. Fatma Ananın aramaları boşunadır. Azap Yolu'nda Kağnı ve Gramofon Avrat öykülerinden izlere rastlansa da Ses öyküsü filmde anlatılanlara yedirilememiştir. (Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye” sy, 175)

24 Ocak 2016 Pazar

AYRILSAK DA BERABERİZ (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Muzaffer Arslan, Metin Erksan,
Senaryo Muzaffer Arslan, Bülent Oran
Foto Direktörü: Mengü Yigin
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Sine Film / Muızaffer Aslan


Yönetmen Yardımcısı: Şule Güler, Kamera Ast.: Mustafa Kuzu, Prodüksiyon Amiri: Adil Kesici, Set Amiri: Nejat Buvan, Set: Ercüment Saraç, Raif Aydın, Montaj: Özdemir Arıtan, Negatif Montaj, Ali Berkan, Recai Karakaş, Tanaş Petridis, Asistan Rejisör: Semih Tamerler, Işık Direktörü: Kenan Eryılmaz, Ar Direktör: Semih Sezerli, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Şarkılar: Sevim Şengül,
(Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Türkan Şoray (Fatma), Ediz Hun (Harun), Tugay Toksöz (Mehmet), Semih Sezerli (Osman), Selahİ İçsel (Salih baba), Muazzez Doğan (Teyze), Zeki Sezer (Avukat), Mehmet Büyükgüngör (nikâh memuru), Talia Saltı (komşu)


Konu: Mehmet ve Fatma birbirlerini seven iki fakir gençtir. Genç adam çadır tiyatrolarında keman çalmakta, kız ise şarkı söylemektedir. Bir gün ünlü ve zengin bir plak şirketi sahibi bu tiyatroya gelir ve kızı dinler. Kıza plak doldurması için teklifte bulunur.


Kız kabul etmek istemez ama, sevgilisinin ısrarları sonucunda teklife 'Evet' der. zengin plakçı Ediz Hun, bir süre sonra kıza aşık olur ve evlenme teklif eder. Kız, kemancıyı sevdiğini söyleyerek bu teklifi reddeder. Kız, kemancı sevgilisinin destek vermesiyle kısa bir süre sonra tanınmış bir şarkıcı olur. Kızın ünlü olması ve plakçıyla yakınlık kurması kemancııyı aradan çekilmeye iter ve bir gün hiç kimseye bir şey söylemeden ortadan kaybolur. Kız, ümidini kaybetmeden kemancı sevgilisinin geri döneceği günü bekler. Bir tesadüf sonucu köprü altlarında şarkı söyleyen kemancı sevgilisini bulur ve evlenmeye karar verirler. Gerdek gecesi zengin plakçı kemancıyı öldürür ve polise teslim olur. Genç kadın sevgilisinin yasını tutar ve tam bir yıl boyunca evden çıkmaz, kimseyle görüşmez. Evinin perdelerini sıkı sıkıya kapatır ve bir yıl gün ışığı görmeden eviinin bir odasında yaşar. Bu arada adam mahkemede, 'Bilerek isteyerek, o kızı sevdiğim için o adamı öldürdüm' diye suçunu itiraf eder. Bir yıl sonra tam bir cadı haline dönmüş olarak kadın perdelerini dünyaya açar ve hizmetçiden kuaförünü ve manikürcüsünü çağırmasını ister. Bir gecede beyazlamış olan saçını boyatır, tırnaklarını düzelttirir, eski güzel görünümüne kavuşur ve adamı hapishanede ziyarete gider. Adama, "Ben onu değil, seni seviyormuşum. Bunu anlamadığım için onun ölümüne senin de hapishaneye düşmene neden oldum, seni kurtaracağım" dn ve en iyi avukatları tutarak adamı kurtarır. Adam hapishaneden çıkar ve evlenmeye karar verirler. Nikah, bir memur ve iki şahitle birlikte genç kadının evinde yapılır. Evin duvarlarında büyük boy mezar fotoğrafları vardır. Nikahtan sonra genç karı koca üst kattaki yatak odalarına çıkarlar.


Adam soyunur ve yatağa uzanır. Genç kadın da soyunur ve yatağa gelir. Yastığın altından çıkardığı tabancayla adama ateş eder. Adam ilk kurşunu yer ve "Seni seviyorum" der, ikinci kurşunu yediğinde de kadına bakar ve "Seni seviyorum" der, kadın son bir kez daha ateş eder, adam son nefesini verirken son kez "Seni seviyorum" der ve ölür.

 Metin Erksan, prodüktör Muzaffer Aslan'la anlaşmazlığa düşüp yarıda bıraktığı bu filminin sonunu şöyle bitirmek ister. Kemancının mezarının yanında bir mezar daha vardır ve kadın iki mezarın ortasında diz çöküp ağlarken film sona erer.
Metin Erksan'ın senaryosunu yazdığı bu filmi Muzaffer Aslan tamamlar. Prodüktörlerle savaşarak film yapmaya alışık olan yönetmen bu kez karşılaştığı çirkin tavır karşısında mücadele etmeye bile gerek görmez ve filmi bırakır:
“Türkan'ın eve kapanma sahnesinde ben siyah kadife perdeler kullanmak istiyordum. Senaryoyu yazarken de bunu özellikle belirtmiştim. Bir yıl bu perdeler hiç açılmayacak ve kız hiç güneş ışığı görmeyecek. Bu yüzden perdelerin kalın siyah kadife perdeler olmasını istiyordum. Ama bu sahneyi çekeceğiz.


'Perdeleri takın' dedim. Prodüksiyona bakan bir çocuk vardı, 'Muzaffer Bey size haber gönderdi, Metin Bey fon bezlerini perde olarak kullansın diyor' dedi. Siyaha yakın fon bezleri var ben onları perde olarak kullanacakmışım. Kendisi bana söyleyemiyor, prodüksiyon amiriyle söyletiyor. Filmi hemen orada kestim. Türkan'a da Ediz'e de, diğer oyunculara da evlerine gidebileceklerini söyledım. Derhal yazıhaneye gittim, Muzaffer Aslan beni görünce çok şaşırdı. 'Ne oldu Metin Bey?' dedi. 'Ne olduğunu biliyorsunuz dedim. 'Ben size hep yıllarca kibar davrandım. Size abi dedim. Ben laf olsun diye değil, sizi abi olarak gördüğüm için abi dedim. Kadife perdeler üzerinde çok durmuştum, oysa siz bana bütün aramızdaki hukukun dışında bir tavırla prodüksiyon amiriyle haber gönderiyorsunuz. Artık sizinle bir daha yüz yüze gelmek istemem, bir daha iş yapmak istemem. Al senaryoyu, ben filmi burada bırakıyorum' dedim. Senaryoyu da, Yusuf Nalkesen'e bestelettiğim 'Ayrılsak da beraberiz' adlı şarkıyı da ona devrettim. Ertesi gün önce Türkan, daha sonra Ediz, filme devam etmem için rica ettiler ama, kabul edemeyeceğim bir tavırla karşılaştığım için geri dönmedim. Muzaffer Bey, iki gün içinde hemen perdeleri diktireceğini söyledi ama, böyle işler güzellikler içinde yapılır, dostluk içinde yapılır.”
Muzaffer Aslan, senaryoda olduğu halde, bu filmin çok can alıcı bazı sahnelerini çekmez. Metin Erksan, Muzaffer Aslan'ın çekemediği bu sahnelerle filmin çok daha can alıcı olabileceğine inanmaktadır. Gerçi bu sahnelerden birine benzer sahneleri sonradan Muzaffer Aslan da, Osman Seden’le çekerler:


Fakir adam öldükten sonra kız hemen eve kapanmayacak, sevdiği adamın ölümünün kırkıncı gününde ona mevlit okutacaktı. Eskiden kadın mevlithanlar vardı, Müzeyyen Senar onlardan biridir. Kadınlara kadın mevlithanlar mevlitokurdu. Türkan’da sevdiği adamın mevlidini kendisi okuyacaktı. Bu sahne için gazetelere, 'Türkan Şoray Süleymaniye Camiinde mevlit okuyacak' diye ilan verdirecektim. Mevlit ciddi bir iştir, 'Olmadı, yeniden oku' olmaz. Bu yüzden beş altı kamerayla çektirecektim mevlidi. Bir kamera tüm camiiyi alırken, biri üstten, bir diğeri de yakın plandan Türkan'ı alacaktı. Ben bu sahneyi çekemeden filmi bıraktım, Muzaffer de çekernedi ama, daha sonra bir filminde kadın mevlithan olayını tıpkı Osman Seden'in de yaptığı gibi kullandı. “Metin Erksan Sineması, “Birsen Altıner, syf, 84”