Powered By Blogger

26 Ağustos 2016 Cuma

ZEHİRLİ ÇİÇEK (1967)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Osman F. Seden
Kamera: Nedim Akanlar
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden


Müzik Direktörü: Yıldız Tezcan,


Oyuncular: Yıldız Tezcan, Efgan Efekan, Reha Yurdakul, Sevinç Pekin, Senih Orkan, Ayfer Feray, Nubar Terziyan, Feridun Çölgeçen, Erol Günaydın, Ferah Nur, Atıf Kaptan, Küçük Yıldız: Ömercik


Konu: Babası tarafından evden kovulup sonra da şarkıcı olan bir kızın dramı.


FİLMİ TAM İZLE

ZALİMLER DE SEVER (1967)

Senaryo ve Yönetmen: İlhan Engin
Foto Direktörü: Memduh Yükman
Yapım: Melek Film / Şahan Haki,


Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Deniz), İzzet Günay (Murat), Salih Güney (Ali), Sevinç Pekin (Aysel), Önder Somer (Tilki), Reha Yurdakul, Figen Han, Zafer Önen, Hayri Karakaş, Necip Telçe, Vahit Volkan, Haydar Karaer, Ercan İnangiray, Mustafa Yavuz, Mustafa Ayvaz


Konu: Pavyoncu kabadayı Topal Murat'la, bir gece klübünde şarkıcılık yapan Deniz'in aşk öyküsü


“Acımasızlığın geçerli yöntem olduğu Beyoğlu. Topal Murat her yeri haraca bağlamış. Bir yerden para mı alınacak, önce adamları Tilki Önder Somer, Zafer Önen, Hayri Necip Tekçe, Vahit Volkan, Mustafa Yavuz geliyor. Murat’ın ortaya çıkışı saniyeler sonra ve yürek hoplatan “Calvera’s Return” (1960) (Elmer Bernstein) melodisi ile. Tilki’nin Sami’ye söylediklerinden bir takıntısı olduğu anlaşılıyor; “Otur yerine. Patron kendisinden uzun adamlardan hoşlanmaz. Otur da kısa görün. Yoksa bizim çocuklar budayıverir seni ha.”


Gazinosunda, o dönem için çok yeni bir görüntüleme sistemi var. Odasından çıkmadan gazinoda olanları gözleyebiliyor.
Filmin başında Mustafa Yavuz, RasimHaydar Karaer’e ait gazinoda işlerin tıkırında olduğu bilgisini getirmiş. ‘Mekânına’ çağırdığı gazino sahibi istediği kadar ‘bu parayı’ verecek durumda olmadığını anlatmaya çalışsın ilk uyarı; ‘Bir ters bir düz tokat’. “İnanmazsanız bu gece teşrif edin, görün.” Rasim’in gazinosuna yine o bildik tantanalı gidiş. Fakat orada beklemediği bir şeyle karşılaşıyor.


Şarkısı yarıda kesilen Deniz işi bırakır. Bu kez Mustafa Yavuz’a ‘bir ters bir düz tokat’; “Bu bana verdiğin yanlış haber için değil, kızı işsiz bıraktığın için.”
Genç kız belli ki gazino dünyasında yeni. Herkesi tir tir titreten Murat’ı tanımadığı gibi 5 dakika içinde 4 kez ‘züppe’; 2 kez ‘münasebetsiz’; bir kez de ‘pis’ diye hitap ediyor.


‘Uzat Elini Artık’ı Birsen Armağan’ın sesiyle iki kez söylemiş. Filmde başka şarkısı yok. Bu eseri 1969’da Süheyl Denizci Orkestrası eşliğinde Gönül Turgut da yorumlayacaktır. Sami’nin tek amacı ‘son bir iş’ çevirip çocuklarına 3-5 kuruş bırakmak. Artık esrar mı silah mı ne kaçakçılığı yapacaksa.


Arkadaşı da çok güvenilirmiş hani. Mustafa’ya bundan kimseye söz etmemesini söylemişti. O da yememiş içmemiş daha o gece Murat’a durumu anlatmış. Sonrasında kaçakçılık sırasında yine beraberler. Yaşar Şener de onlarla.
Ali ‘kız istemeye’ gelmiş. Füsun’un babası Vedat Bey “Delikanlı seni tahkik ettirdim. Çalıştığın yeri, işini, aile hayatını, her şeyi öğrendim” diyor. Sonraki cümlesi; “Otur. Sigara içiyor musun?” Ali “Doğrusu içiyorum. Çok nadir de içki içerim” yanıtını verir. Aslında İlhan Engin-’in Ali’ye “Her şeyi öğrendiğinizi söylemiştiniz.


Deniz köşke gitmeye pek istekli değil. Murat’ın sözleri kişiliği gibi sert; “Birçok meselelerde ben kimsenin fikrini almam. Kafama koyduğumu yaparım.

Bugün de sizi dinleyecek durumda değilim. Ama babanızın acısı beni nazik olmaya zorluyor… Hatırınız için hayatımda ilk defa reye koyacağım bu meseleyi.” Orada papağandan başka hayvanların da olacağını öğrenen Metin’in oyu ile gidilmesi kararı çıkar. Köşke girişleri ‘Lawrence of Arabia’daki (1962) ‘Overture’ (Maurice Jarre) ile. Beş çalışan sıraya dizilir; Uşak, Aşçı Ali Demir, Bahçıvan Ahmet, Ayşe ve Vesile.

Ayrıca özel şoförü ve 5 adamı. Sorumluluklarını yüklendiği iki kardeş. Sonuç olarak Murat’ın hatırı sayılır bir geliri var. Ancak bu servet ‘haraç’tan geldiği için seyirciyi mutlu etmiyor.


Not: Filmin yapım yılı tüm kaynaklarda 1967. Ancak Deniz’in (yağmur altında uzun süre kaldığı için) zatürree olduğu sahnede duvardaki takvimde 1 Ekim Salı yazılıydı. 1967’de 1 Ekim Pazar gününe denk geliyor. 68’de ise Salı’ya. Ayrıca Murat’ın siyahî garson ile dertleştiği sahnedeki ‘Capsule in Space’in (John Barry) yer aldığı ‘You Only Live Twice’ (1-2 ülke dışında) 67’nin sonba-harında gösterime girmiş. Bunlar filmin 68’de çevrilmiş olabileceğini düşündürdü. ( Murat Çelenligil – Sinematürk veri tabanı)


 

YOLSUZ MEMET (1967)

Yönetmen: Asaf Tengiz
Senaryo: Vecdi Uygun
Kamera: Hayrettin Işık
Yapım: Tengiz Film / Asaf Tengiz


Oyuncular: Fikret Hakan, Safiye Filiz, Suzan Avcı, Senih Orkan, Ali Şen, Hüseyin Baradan, Şaziye Moral, Ersun kazançel, Faik Coşkun

YILMAYAN ADAM (1967)

Senaryo ve Yönetmen: İlhan Engin
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım: And Film / Turgut Demirağ


Oyuncular: Ayhan Işık, Sibel Göksel, Erol Taş, Turgut Özatay, Senih Orkan, Ayfer Feray, Sami Hazinses, Ahmet Turgutlu, Mümtaz Ener


Konu: Yıllar önce hapse attırdığı beş kanun kaçağıyla, jandarma komutanının nikah günündeki hesaplaşması
.

YIKILAN YUVA (1967)

Yönetmen: Orhan Aksoy
Senaryo: Bülent Oran
Operatör: Kenan Kurt
Yapım: Akün Film/ İrfan Ünal, Recai Akçaoğlu


Müzik: Haramiler Orkestrası, Set Amiri: Basri Büyükcan, Set Elemanları: Sonay Kanat, Halis Özer, Cemil Demirkol, Ömer Demir, Işıklar: Fehmi Eryılmaz, Kamera Asistanı: Salih Dikişçi, Işık Asistanı: Yusuf Küçüköner, Prodüksiyon Direktörü: Semih Sezerli, Reji Asistanları: Tolgay Ziyal, Erdal Aksü, Laboratuvar: Recai Karataş, Sedat Tuncel, Montaj: Özdemir Arıtan, Negatif Montaj: Ali Berkan, Senkron: Arif Özalp, Seslendiren: Tuncer Aydınoğlu, Kamera: Kenan Kurt, Acar Film stüdyosunda hazırlanmıştır.


Oyuncular: Cüneyt Arkın, Filiz Akın, Peri Han, Süleyman Turan, Semih Sezerli, Natuk Baytan, Şenay Ülkü, Hulusi Kentmen, Muammer Gözalan, Ahmet Kostarika, Zeki Sezer, Hüseyin Kutman, Hakkı Kıvanç, Lütfi Engin, Çocuk Yıldız: Ömercik (Ömer Dönmez “D. 1959”)

Konu: Doktor Ekrem (Cüneyt Arkın) evli bir çocuğu olan ünlü bir kalp uzmanıdır. Mesleğinden başka hiçbir şey düşünmez. Eşi Jale ise (Peri Han) ailesinden çok kendini düşünen, eşinin kendisine sağladığı olanakları cömertçe harcayan bir kişidir. Ekrem eşinin bu tür sorumsuz davranışlarından rahatsız olmasına karşılık evliliğini sürdürmeyi dener. Eşi ise onun kendisinden çok işine zaman harcamasını bir türlü kabullenemez. Ama kendisiyle ilgilendiği zaman da eşini hep düş kırıklığına uğratır. Ekrem'i ailesine tek bağlayan ise küçük oğlu Murat'tır. Bir gün Ekrem, bir kaza sonucu bacağından yaranmış şarkıcı Ayla Sirmen'le (Filiz Akın) tanışır. Filiz tam anlamıyla bir yaşam kadınıdır. Kısa sürede Ekrem'in dünyasını değiştirmenin üstesinden gelir. Ekrem, ailesinde bulamadığını Filiz'in kendine özgü tavırlarında ve onun çevresinde bulmaya başlar. Ama her adımı Ekrem'i bir felakete doğru sürükler. Artık Ekrem, eski Ekrem değildir. Buna kendisi de inanır ve bir başka kişiliği oynamaya yaşamaya başlar





 

YIKILAN GURUR (1967)

Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Sadık Şendil
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım: Hisar Film / Özdemir Birsel

Eser: Özdemir Birsel, Prodüksiyon Amiri: Arif Eriş, Müzik Direktörü: Metin Bükey, Set Amiri: Stavros Yuanidis, Işık Şefi: Mazhar Eröz, Kamera Asistanı: Muzaffer Turan, Laboratuvar Şefi: Semih Pekgöz, Asistanı: İbrahim Güzel, Seslendiren: Lâmi Kâmil,


Ses Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir


Oyuncular: Ayhan Işık, Belgin Doruk, Vahi Öz, Mualla Sürer, Çolpan İlhan, Hüseyin Baradan, Suna Pekuysal, Me-riç Başaran, Hüseyin Zan, Ali Seyhan, Faik Coşkun, Ahmet Turgutlu, Nubar Kamçılı,


Konu: Annesinin zorlamasıyla evlendiği Belgin’in prenses olduğunu öğrenmesiyle hayatı yıkılan bir elektrik tamircisinin öyküsü... Prenses Belgin’de Ayhan’ın sevgisini kazanmak için yaşadığı görkemli yaşantısını terkederek, yurt dışında yaşayan baldız kılığına bürünüp, Ayhan’ın yanına gelecektir...bir yanda buz gibi soğuk prenses diğer yanda içten sımsıcak bir baldız.. artık aşk kaçınılmazdır


YARIN ÇOK GEÇ OLACAK (1967)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Osman F. Seden
Kamera: Necati İltaç
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden


Oyuncular: Ediz Hun, Selda Alkor, Tanju Gürsu, Sezer Güvenirgil, Yıldırım Gencer, Tugay Toksöz, Tunç Oral, Sevinç Pekin, Devlet Devrim, Süleyman Turan, Sevda Nur, Mümtaz Ener, Erol Günaydın, Engin İnal, Füsun Erbulak, Buket Sokullu, Engin İnal


Konu: Yaşadıkları normal hayatı beğenmeyip, kötü yollara düşen kızların dramı

YAPRAK DÖKÜMÜ (1967)

Yönetmen:Memduh Ün
Senaryo:Halit Refiğ, Memduh Ün(Reşat Nuri Gültekin’in bir Eserinden)
Diyalog: Orhan Kemal
Kamera:Yücel Uçanoğlu, Mine Cezzar
Filmi Çeken Mustafa Yılmaz
Müzik: Metin Bükey ve Arkadaşları
Yapım: Uğur Film/Memduh Ün,


Sesleri Alan: Tuncer Necmnioğlu, Prodüksiyon Amiri: Adnan Uygur, Prodüksiyon Yrd: Orhan Çoban, Ar Direktör: Stavro Yuanidis, Reji Asistanları: Yücel Uçanoğlu, Mine Cezzar, (Acar Film Stüdyolarında Hazırlanmıştır.


Oyuncular: Cüneyt Gökçer Ali Rıza), Ediz Hun (Şevket), Fatma Girik (Leula), Semiramis Pekkan (Necla), Gürel Ünlüsoy (Kenan), Nurhan Nur (Fikret), Esin Gülsoy (Ferhunde), Güzin Özipek (Hayriye), Funda Postacı (Ayşe), Suha Doğan (Muzaffer), Orhan Elmas (Doğan), Meriç Başaran (Leman), Faik Coşkun, Selahattin içsel (Cevdet), Eşref Vural (Tahsin), Recep Yurdeşen, Mem-duh Alpar (Saffet), Taliha Saltı (Naciye), Hakkı Haktan (Kahveci Hüseyin), Nezihe Güler, Semiha Kocamemi, Müşerref Çapın (Müşerref), Mesut Sürmeli (Av. Hulusi), Zeki Alpan, Niyazi Er, Sevinç Pekin, Nermin Özses, Meral Kurtuluş, Niyazi Başak, Adnan Uygur, Sıdıka Duruer, Ço-cuk Oyuncu: Reyhan Tuğsavul, Funda Postacı,


KONU: Yaprak Dökümü; toplumun değişen koşullarına ayak uyduramayıp, fazilet, dürüstlük gibi kavramlara sıkı sıkıya sarılan, muhafazakar Ali Rıza Bey'in dramını, ekonomik etkenlerin, bu ailenin fertleri üzerine yarattığı çözülmeyi, dağılmayı ve parçalanmayı anlatır. Yokluğa düşen, köklü bir ailenin, hiçbir direnç göstermeden bu koşullara yenik düşme-lerinin acılarla kuşatılmış bir serüvenidir film.

Kalabalık ailesinin yükünü çekemeyen ve başka bir dünyada yaşayan eşinin kışkırtmasıyla zimmetine para geçirmek zorunda kalıp hapse düşen iyi ama pısırık bir oğul. Lüks yaşama özenip, farklı bir yaşama uymaya çalışırken, ailenin düzenini yıkarak, bir başka yaşamın içinde; randevu evinde kendini bulan kızlar. Çocuklarıyla babaları arasında köprü kuramayan varlığı ile yokluğu belli olmayan iyi niyetli ama çaresiz bir anne. Ailesinin dağılıp param parça olmasını yalnızca izlemekle yetinen inmeli bir baba. Hepsi yaşama direnemeyip, silik kalmış, beceriksizlikleri ve zayıf kişilikleri nedeniyle cezalandırılıp, yaprak dökümüne uğ-ramış gibidirler ... “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”


ÖDÜLLER:
 4. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (25 Mayıs – 5 Haziran 1967)
► Fatma Girik “ en başarılı oyuncu”


Jüri Üyeleri: N. Nazif Tepedelenlioğlu, Claude Mathiss, Faruk Timurtaş, Aclan Sayılgan, Orhan Çağman, Ayfer Feray, Temiz Gürses, Hikmet Türkmen, Charles Courtnay, Muharrem Ergin, Orhon M. Arıburnu, Aram Gülyüz, Emine Işınsu, Orhon Batı, Tarık Buğra.


Memduh Ün Anlatıyor:
Yaprak Dökümü’nü okuduğumda da etkilenmiştim. Batılaşmanın getirdiği yanlış anlamaların, yaşanan değe kargaşa-sının aileleri nasıl yozlaştırdığını şahane sergiliyordu. Yaprak Dökümü daha önce çekilmiş ve çok iyi iş yapmıştı.
Tretmanı Halit Refiğ hazırladı. Ama farklı bir final düşünmüştük. Kitapta baba kızıını randevuevinde görmüyordu. Halit'in eklediği bir sahneydi bu. Filmin ticari başarısı ilki kadar büyük olmadı ama 8 numaralık iş yaptı yine de. Oysa ilk film çok ilkel bir filmdi.


Basında çıkan eleştirilerde filmin tiyatro koktuğu söylendi. Film Antalya Festivali'ne katıldı, ama berbat bir seçici kurul vardı orada. Yılmaz Duru'nun imamlı bir filmine verdiler büyük ödülü. Antalya Belediye Başkanı Avnı Tolunay koyu sağcıydı jüriyi o oluşturuyordu. Yılmaz Güney'In başrolünü oynadığı, Lütfi Akad'ın Hudutların Kanunu adlı ünlü filmi de dereceye girememişti Cüneyt Gökçer'in oyunu tiyatro kokuyordu. Ama Cüneyt Gökçer'i seçtiğimde bunu göze almıştım. Cüneyt Gökçer filmde canlandırdığı karakterin tam aksi, batılılaşmanın en ucunda bulunan bir adamdı. Takke giydiremedim kendisine, paltosunu zımparalıyorduk eskisin diye. Niyazi Er yapıyordu zımparalama işlemini. Devlet Tiyatroları genel müdürüydü, bu nedenle bitpazarından bir şey alıp giydiremedik kendisine yenisini yaptırdık, ama eskitiyorduk.


Randevuevine girerken kafasında gördüğümüz fötr şapkayı özellikle çok eski seçmiştik Yamru yumru bir şeydi. Planın çekim öncesi , ben kameramana bir şeyler anlatırken ·geriye dönüp bir baktım Cüneyt Gökçer parmaklarını tükürüklemiş, şapkayı düzeltiyor. Sözün kısası Cüneyt bey rolü giymedi, yalnızca oyunculuk sezgileriyle ve yeteneğiyle oynamaya çalıştı. Yani hissetmedi taaa içinde.


Tam tersi bir adam çünkü. Filmde aslında pek sorun yaşamamıştım onunla çalışırken. Ama küçük bir numara çekmiştim çekimlerin başında. Gökçer tiyatroda bir yetke olduğu için dahaen başta üzerinde baskı kurarsam daha rahat çalışırım diye düşünmüştüm. Settekilere tembih ettim, filme başlarken, çocuklar ben aranızdan birkaç kişiye kötü bağıracağım, ama alınmayın sakın, bunu Cüneyt Gökçer'e gözdağı vermek için yapıyorum dedim. Sert biriydim zaten, aksi ve naletliğimle tanınmıştım Yeşilçam'da. Ve gözünün üstünde kaşın var diye verdim veriştirdim özellikle Fatma'ya. Gökçer dehşete düştü bunu görünce. Pek sesi çıkmadı çekimlerde. paltonun zımparalanması, bere, takke giymeyi reddetmesi ve şapkayı tükürükle düzeltmesi dışında. “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor”, Kabalcı yayınları Ağustos 2009-İstanbul ”


YARALI KUŞ (1967)


Yönetmen: Mehmet Aslan
Senaryo: Vecdi Uygun
Kamera: Cengiz Batuhan
Yapım: Cen-Av Film / Hüseyin Cender, Suzan Avcı

Yönetmen yard: Birsen Kaya, Kamera Asistanı: Salih Dikişçi, Negatif Kurgu: Oral Özütürk, Laboratuvar Şefi: Cemil Orhon, Laboratuvar: Muharrem Gündüz, Erol Yıldırım, Bayram Güzel, Işık Şefi: Aslan Yıldız, Işık: Sami Boztunç, Senkron: Cevat Sezer, Şarkılar: Gülderen Gül, Nesrin Fırat,

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Zeynep), Kuzey vargın (Dr. Metin), Turgut Özatay, Suzan Avcı (Sevim), Tugay Toksöz (Ömer), Selahi İçsel, Ali Demir, (gazinocu), Derya Tanyeli, Hakkı Kıvanç (tecavüzcü), Nezihe Gülerr (Metin’in annesi, Sema Yaprak, Küçük Yıldızlar: Hikmet Olgun, Ufuk Enünlü,

25 Ağustos 2016 Perşembe

YANIK KALPLER (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Duygu Sağıroğlu,
Kamera:Orhan Kapkı,
Yapım:Efes Film/Mualla Özbek


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Kuzey Vargın, Tanju Korel, Suzan Avcı, Feridun Çölgeçen, Danyal Topatan, Ersun Kazançel,

YAĞMUR ÇİSELERKEN (1967)

Yönetmen: O. Nuri Ergün,
Senaryo: Safa Önal,
Kamera: Necat Okçugil,
Müzik: Rauf Tözüm,
Teknik Direktör: Samim Utku,
Yapım: Er Film/Berker İnanoğlu


Işık Şefi: Aydan Yurteri, Senkron ve Montaj: Ajako Aleksandru, Laboratuvar: Cavit Korkmaz, Abdullah Akdeniz, Yaşar Gök, Sesleri Alan: Rauf Tözüm, Kamera Asistanı: Şener Işık, Prodüktör Amiri: Sadri Karan, Ar Direktör: İsmail Konca, Teknik Direktör: Samim Utku,
Saner Film stüdyosunda hazırlanmış, Süperfon da seslendirilmiştir


Oyuncular: Hülya Koçyiiğit, Ekrem Bora, Turgut Özatay, Müjgan Ağralı, Sunay Sun, Gülgün Erdem, Nevzat Okçugil, Necdet Tosun, Asım Nipton, Kayhan Yıldızoğlu, Muammer Gözalan, Sadri karan, İsmet Erten, Çetin Başaran, İhsan Bayraktar, Refik Onubi,l, Ahmet Atmaca, Küçük Yıldız: Ufuk Enünlü,


Konu: Ekrem Ünver. Ecza fabrikası ve ‘Son Gece’de (1967) Doamnela Mihailescu’nun olarak göreceğimiz bir köşkü var. Herhalde filmin sonu ile olan 15 yıllık fark anlaşılsın diye arabası biraz eski; 50 model Citroen 15 Six. ‘34’le başlayan plaka (34 EL 670) ve 60’lar için bile çok yeni olan alttan çevirmeli telefon bu ortamı bozuyor ama olsun. Onu çok seven Hülya ile evli. Çapkınlıkta dur durak nedir bilmiyor. Evliyken böyleyse bekârken nasıldı acaba?


Hülya.. Belli ki yoksul bir aileden. Babası, Başaran Oto Tamirhanesinin sahibi. Filmde adı yok ama tabeladaki isimlerden biri ‘M. Özkan’. Ekrem’den ayrılmak isteyen kızına şunları söyler ;


“..Seni aç mı bırakıyor çıplak mı. Dövüyor mu küfür mü ediyor. Ee, bunun için boşanılır mı? Kadın ol da elinde tut. Tanışmalarının 3. yıldönümünde, genç kadın çok güzel bir sofra hazırlamış, kocasını bekliyor. [Üzerindeki giysiyi ‘Ölmek mi Yaşamak mı’ (1966) filminden anımsıyoruz. Yusuf, “Main Title/Lara’s Theme” (1965) (Jarre) (Doctor Zhivago) eşliğinde onu ‘Çemberlitaş Kız Talebe Yurdu’na getirdiğinde giyiyordu.] Mari ile beraberliği uzadığından , Ekrem saat 19’da değil ancak 23.35’de gelir.


Durumu, ‘bütün gayretine rağmen işten kurtulamadığını’ söyleyerek ‘idare etmeye’ çalışır. Masada, Hülya’nın aldığı kol düğmeleri. O geceki özür dileme ve a arama..Kadının hüneri, evi erkeğe sevdirmektir..Bir tek evladımsın. Bıçağın kemiğe dayandığını görürsemben bırakmam ayırırım. Ama, yazık, yık-ma yuvanı..” Daha sonra, gelişen olaylarla kızı intihar girişiminde bulununca bu kez Ekrem’e ‘hayat dersi verecektir’ ; “Biz de genç olduk. Biz de çapkınlık yaptık. Ama rahmetli karımın bir gün ruhu duymadı. Bir gün bile üzülmedi.” affetmenin ardından ertesi gün en olmayacak şey olur. Hülya onun ceketinde, kuşkularını haklı çıkartan bir not buluyor; “Siparişiniz mucibince hazırladığımız salon ve yatak takımı bitirilerek dün taşındı. İçki dolabı ise ancak haftaya hazır olacak. Faturayı ayrıca takdim..” Mobilya mağazasından ‘teslimatın yapıldığı’ adresi alır; Maçka, Valide Çeşmesi, Kuyubaşı Sokak, 3 numarada ise Turgut var. Genç kadını, Ekrem’in ‘eve attığı yavrulardan biri’ sanır. Hülya, ne kadar kocasını yakalamaya geldiğini anlatamaya çalışsa da Turgut’un saldırısından kurtulamaz;


“..Ayağıyla gelmiş kısmeti kaçırır mıyım hiç. Kıymetini bilmemiş, harcamış seni. Meheldir o herife” Sonrası karabasan gibi. İlaçla kendini öldürmek ister. Kızılay Ana Çocuk Sağlığı’nda ve ‘son anda’ kurtarılır. Ama, doktorun söyledikleriyle bir yıkım daha; “..Hamilesin.” Tekrar babasına sığınmak istediğinde Ekrem’in kaza geçirdiğini ve İlk Yardım’da yattığını (ama çekimler yine Ana Çocuk Sağlığı’nda yapılmış) öğrenir. İyileşene kadar yardımcı olup onu terk ediyor. Babası üzüntüden ölür. (İsmi, mezarında bile yok. 9 yıl sonraki mezarlık sahnesinde başucundaki tahta-da ‘ada parsel alınmıştır’ yazıyordu.)


Yıllar sonra.. Besler Bisküvi Fabrikasında (hem de çift vardiya çalışan) yoksul (varsılı, üstelik 80’den sonra olur mu hiç) bir işçi; Hülya. Kızı Kader’le ‘Ekmek Kavgası’nda. Ekrem (işinde ilerleyip 2. fabrikasını da açmış) ve Turgut’un onu görmeleri aynı günlerde olur. Ekrem evini onlara verir. Turgut’sa, birini öldürdüğü için verilen 10 yıllık cezasını yeni bitirmiş. Ama bu kez de öldürdüğü adamın kardeşlerinden kaçmak zorunda. Anlaşılacağı gibi Hülya’dan para sızdırıyor. Nedenini öğrenmek isteyen Kader’e söyledikleri; “..Senin için veriyor o paraları. Senin sayende kazanıyorum. Keşke senin gibi birkaç tane çocuğum olsaydı. Ömrümün sonuna kadar bey gibi yaşardım.”Ekrem’in, Turgut‘..evden taşındığı için’ yapamadığını 15 yıl sonra Hülya yapıyor.


Hülya; “Suçlu değilim ama günahım var. Kirliyim artık. Yaşayamam bu lekeyle, yaşayamam. Dünü unutamam. Kendi yüzüme bile bakamam. (İlaç şişesine bakarak) Kurtulmalıyım. Asıl sen ölmelisin Ekrem. Katilim sensin. Ama erkeksin. Erkek olunca günah değil bu, leke değil. Ama kadın için…”(Murat Çelenligil – Sinematürk Internet veritabanı)


 

YA SEV YE ÖLDÜR (1967)

Senaryo ve Yönetmen: Duygu Sağıroğlu,
Kamera: Cengiz Tacer,
Yapım : Efes Film Mualla Özbek 


Oyuncular: Fatma Girik, Kuzey Vargın, Peri Han, Demir Karahan, Yüksel Alkaya


Konu: Aldatıldığını sanıp intihar eden bir adamla, kendisine evlenme teklifi yapan genci öldürüp kocasının öcünü alan Feride'nin öyküsü

VAHŞİ ÖLÜM (1967)

Yönetmen: Veli Akbaşlı,
Senaryo:Bülent Oran,
Eser:Aka Gündüz,
Kameraman:Orhan Kapkı


Oyuncular: Sibel Göksel, Tugay Toksöz, Esen Püsküllü


Konu: Babaları öldürülen iki genç kızın dramatik öyküsü.

YANIK KALPLER (1967)

Senaryo ve Yönetmen:Duygu Sağıroğlu,
Kamera:Orhan Kapkı,
Yapım:Efes Film/Mualla Özbek


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Kuzey Vargın, Tanju Korel, Suzan Avcı, Feridun Çölgeçen, Danyal Topatan, Ersun Kazançel,

ÜVEY ANA (1967)

Yönetmen: Ülkü Erakalın,
Senaryo: Hamdi Değirmencioğlu, Bülent Oran, (Aka Gündüz’ün bir eserinden)
Foto Direktörü: Orhan Kapkı,
Yapım : Duygu Film/Ülkü Erakalın


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Ekrem Bora, Nilüfer Koçyiğit, Tamer Yiğit, Turgut Özatay, Ayfer Feray, Nevin Nuray, Aliye Rona, Bedia Muvvahit

Konu: Kızına mürebbiye olarak gelen Hülya’ya aşık olan Ekrem, çevresinin baskısına rağmen Hülya ile mutlu bir evlilik yapar. Nilüferin hasta olduğunu, babasından saklayarak, sık sık doktor tamerle birlikte olmaya başlarlar, artık Ekrem şüpheler içindedir...