Senaryo ve Yönetmen: Yılmaz Güney
Görüntü Yönetmeni: Gani Turanlı
Müzik: Yalçın Tura
Yapım: Akün Film / İrfan Ünal
Oyuncular: Yılmaz Güney (Fırat), Filiz
Akın (Çiğdem), Hayati Hamzaoğlu (Hayati), Nihat Ziyalan (Nihat), Memduh Ün
(Memduh), Kâzım Kartal (Tahta Bacak), Tuncer Necmioğlu (Tuncer), Mehmet
Büyükgüngör (Mehmet), Eriş Akman, Şükriye Atav (Fırat’ın annesi), Ceyda
Karahan, Yeşim Tan, Hikmet Taşdemir (Parmaksız), Refik Kemal Arduman, İhsan
Gedik, Hakkı Kıvanç (Tahtabacakın adamı), Asım Nipton, Mustafa Alabora, Gani
Turanlı, Nizam Ergüden (Niyazi), Mustafa Yavuz (Malatyalı Sabri), Leman
Akçatepe (Çiğdem’in annesi), Muzaffer Civan, Mustafa Alabora, Asım Nipton (Asım
Baba)
Konu: Balerin Çiğdem (Filiz Akın)
hayat standardı ortanın üstünde bir ailenin kızıdır. Annesi ve babasıyla
birlikte hayatını sürdürmektedir. Dalgındır, sessizdir ve büyük bir korku
içindedir. Sevdiği bir erkek vardır ki, bale salonunda, makyaj odasında hep onu
düşünmektedir. Sevdiğinin adı Fırat'tır (Yılmaz Güney).
Belinde
kurşunu namluya verilmiş silahıyla, peşinde adamlarıyla dolaşır Fırat.
İstanbul’dan sorulur Fırat çevresine korku salan bir mafya babasıdır, ömrü
hapishanelerde geçmiştir.
Çiğdem arkadaşı Yeşim'e
(Yeşim Tan) Fırat'ı anlatır. Onunla oyunu izlemeye geldiklerinde
tanışmışlardır. O günden sonra güller gönderilir Çiğdem'e. Bir gün sahneye
çıktığında gözleri seyirciler arasında olması gereken Fırat'ı arar, ama Fırat
yoktur. Artık ne gülleri gelir ne de kendisi. Oysa Çiğdem öylesine alışmıştır
ki Fırat'a dayanamaz, sıcak bakışlı adamı arar, sorar, soruşturur Oysa üç
kurşunla sırtından vurulan Fırat hastane odasındadır, hemen hastaneye koşar. Ve
burada Fırat'ın gerçek kimliğini öğrenir. O bir gangster, daima ölümün eşiğinde
dolaşan biridir.
Ayrı dünyaların insanları
olmalarına karşılık, yine de Çiğdem ondan vazgeçemez. Her sabah ölüm korkusuyla
uyanır. Onu düşündüren, silahıdır. Fırat, Çiğdem ve silah... Üçü birarada nasıl
yaşayacaklardır? İmkansız bir aşktır bu Çiğdem için. Fırat'a göre ise Çiğdem,
'yaşamın devamlı kanayan kırmızı bir gülü'dür...
Bir gece Çiğdem sıkıntıyla
uyanıp perdeyi araladığında dışarıda beyaz giysiler içindeki Fırat'ı görür.
Hemen sabahlığını sırtına geçirir ve sokağa fırlar. Sokağa çıktığında Fırat'ı
göremez, Fırat yok olmuştur. Hayal mi görmüştür yoksa? Hayır; Fırat oradadır,
birbirlerine sarılırlar. Çiğdem bir süre sonra Fırat'ın evindedir artık.
Duvarlarda Çiğdem'in büyütülmüş resimleri. Fotoğrafların birinde kurşun izleri
vardır. Fırat her ayrı olduğu gün için bir kurşun sıkmıştır Çiğdem'in
büyütülmüş fotoğrafına. "En son dün alnına bir kurşun sıkmak istedim,
yapamadım, öldüremedim seni, anladım ki sensiz olmuyor," diyerek Çiğdem'e
olan sevgisinin boyutlarını anlatır Fırat.
İstanbul'un
sayılı kabadayılarından Tahta bacak (Kazım Kartal) Fırat'ın en azılı
düşmanıdır. Onun kariyerinde gözü vardır, bilmektedir ki Fırat ölmeden
İstanbul'un Fırat çevresine korku salan bir mafya babasıdır, ömrü
hapishanelerde geçmiştir.
Çiğdem arkadaşı Yeşim'e
(Yeşim Tan) Fırat'ı anlatır. Onunla oyunu izlemeye geldiklerinde
tanışmışlardır. O günden sonra güller gönderilir Çiğdem'e. Bir gün sahneye
çıktığında gözleri seyirciler arasında olması gereken Fırat'ı arar, ama Fırat
yoktur. Artık ne gülleri gelir ne de kendisi. Oysa Çiğdem öylesine alışmıştır
ki Fırat'a dayanamaz, sıcak bakışlı adamı arar, sorar, soruşturur Oysa üç
kurşunla sırtından vurulan Fırat hastane odasındadır, hemen hastaneye koşar. Ve
burada Fırat'ın gerçek kimliğini öğrenir. O bir gangster, daima ölümün eşiğinde
dolaşan biridir.
Ayrı dünyaların insanları
olmalarına karşılık, yine de Çiğdem ondan vazgeçemez. Her sabah ölüm korkusuyla
uyanır. Onu düşündüren, silahıdır. Fırat, Çiğdem ve silah... Üçü birarada nasıl
yaşayacaklardır? İmkansız bir aşktır bu Çiğdem için. Fırat'a göre ise Çiğdem,
'yaşamın devamlı kanayan kırmızı bir gülü'dür...
Bir gece Çiğdem sıkıntıyla
uyanıp perdeyi araladığında dışarıda beyaz giysiler içindeki Fırat'ı görür.
Hemen sabahlığını sırtına geçirir ve sokağa fırlar. Sokağa çıktığında Fırat'ı
göremez, Fırat yok olmuştur. Hayal mi görmüştür yoksa? Hayır; Fırat oradadır, birbirlerine
sarılırlar. Çiğdem bir süre sonra Fırat'ın evindedir artık. Duvarlarda
Çiğdem'in büyütülmüş resimleri. Fotoğrafların birinde kurşun izleri vardır.
Fırat her ayrı olduğu gün için bir kurşun sıkmıştır Çiğdem'in büyütülmüş
fotoğrafına. "En son dün alnına bir kurşun sıkmak istedim, yapamadım,
öldüremedim seni, anladım ki sensiz olmuyor," diyerek Çiğdem'e olan
sevgisinin boyutlarını anlatır Fırat.
İstanbul'un
sayılı kabadayılarından Tahta bacak (Kazım Kartal) Fırat'ın en azılı
düşmanıdır. Onun kariyerinde gözü vardır, bilmektedir ki Fırat ölmeden
İstanbul'un bacak’ı Tahta bacak kiralık katillerinden Parmaksız'ı (Hikmet
Taşdemir) görevlendirirse de sonuç alamaz. Bu kez Tahta Bacak ve adamları,
Fırat'la Çiğdem'in buluştUğU bağ evini sarmışlardır. Fırat pencereden
baktığında durumu anlamıştır. Kellesi namlunun ucundadır... En baştan beri
silahı bırakması, silahla kendisi arasında bir tercihte bulunması konusunda
baskı yapan Çiğdem'e sorar. "Silahımı bırakırsam seni çok sevdiğime
inanacak mısın?"
Fırat, silahını Çiğdem'e
teslim edip dışarıya çıkar. Kısa bir süre sonra dışarıdan silah sesleri gelir.
Çiğdem pencereye koştuğunda Fırat’ı tahta bacak ve adamlarının arasında
kıvrılarak yattığı yerde görür. Çiğdem'in çığlıkları gecenin karanlığında
yankılanmaktadır artık "Fıraaaat. Fıraaat. .. “Agâh Özgüç, “Bütün
filmleriyle Yılmaz Güney”, syf, 324”
Notlar: Filiz Akın'ın sinema
hayatındaki en düzeyli filmlerinden biri, belki de en önemlisidir. O yıllardaki
kocası, yapımcı-yönetmen Türker İnanoğlu, Filiz Akın'ın bir Yılmaz Güney
filminde oynamasını istemedi. Ancak güçlükle ikna edilerek Filiz Akın'ın bu
filmde oynanması sağlandı. Filiz Akın'ın bale sahnelerindeki koreografik
düzenlemeler Eriş Akman tarafından gerçekleştirildi. Filmin müziklerini Yalçın
Türe besteledi. Yılmaz Güney bir açıklamasında, "Umutsuzlar, prodüktör
baskısı olmadan, istediğim gibi çektiğim bir film... "dedi. Güney ayrıca
şu açıklamayı da yaptı: "Umutsuzlar bir görev filmidir. Bu görev Türk
sinemasını beğenmezlikten gelen, çoğunluk yabancı filmleri seçen kişileri kendi
ölçüleri içinde, etkileyip yerli film, bağlamaktır. (Agâh Özgüç)
Ödül:
► 3. Adana Altın Koza Film
FestivaIi (1971)
► en iyi 3. film',
► Gani Turanlı 'en iyi
görüntü yönetmeni'.