Powered By Blogger

5 Şubat 2018 Pazartesi

ÜÇ ÖFKELİ ADAM (1971)

Senaryo ve Yönetmen: Erdoğan Tokatlı “Auguste Le Breton’un “Du Rififi Chez Hommes” isimli romanından uyarlama
Kamera: Fevzi Eryılmaz
Yapım: E.DE.KA Film/Fehmi Eryılmaz

Oyuncular: Eşref Kolçak, Bilal İnci, Sevgi Can, Süleyman Turan, Osman Alyanak, Cevdet Çağlar, Ergun Rona, Mümtaz Alpaslan, Enver Dönmez, Türkan Erdem


Konu: Çevrelerine korku salan üç serseriyle, kabadayı Deli Murat'ın öyküsü. 

ÜÇ KIZGIN CENGAVER (1971)

Senaryo ve Yönetmen: Turgut N. Demirağ
Kameraman: Manasi Filmeridis
Yapım: And Film / Turgut N. Demirağ

Oyuncular: Cihangir Gaffari, Melike Demirağ, Sevda Karaca, Erdo Vatan, Beyza Başar, Suphi Tekniker, Melike Çamay, Erol Taş, Danyal Topatan, Sami Hazinses, Necip Tekçe, Nuri Kırgeç, Nilgün Esen, Nevzat Karagöz, Tuncay Yenice, Atıf Kaptan


Konu: Üç cengaverin kahramanlık öyküsü. 

ÜÇ KABADAYI (1971)

Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo: Asaf Tengiz
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: Şahin Film / Şahin Koçak
Teknik Direktör: Tuna Polat,

Oyuncular: Ahmet Mekin, Safiye Yankı, Süleyman Turan, Behçet Nacar, Oktay Durukan, Tuncer Necmioğlu, Hulusi Kentmen, Nesrin Kaptan, Feridun Çölgeçen, Necip Tekçe, Kadri Ögelman, Tijen Doray, Semiha Yankı, Dündar Aydınlı


Konu: Mahallede haraç toplamak isteyen kabadayılarla, onlara karşı koyan üç arkadaşın öyküsü. 

ÜÇ ARKADAŞ (1971)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo Duygu Sağıroğlu Memduh Ün
Hikaye Aydın G. Aarakon
Fotoğraf Direktörü: Çetin Tunca
Eser: Turgut Ören
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün

Müzik: Metin Bükey, Okuyan: Mediha Şen, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican Afşar, Prodüksiyon Şefi: Sabri Aslankara, Rejisör Asistan: Namık Karakılıç, Kamera Asistanı: Mustafa Kuzu, Işık Şefi: Erol Batıbeki, Aslan Yıldız, Ömer Ekmekçi, Set Ekibi: Kadir Özel, Mustafa Köyük, Necmettin Çoban, Ar Direktör: Duygu Sağıroğlu,

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Gül Peri), Kadir İnanır (Murat), Müşfik Kenter (Artin), Halit Akçatepe (Mustafa Mıstık), Mürüvvet Sim (Deli Hürmet), Tufan Giray (Kenan), Kayhan Yıldızoğlu (Murat), Altan Günbay (Osman Büyükbulut), Renan Fosforoğlu, Memduh Ün, Ekrem Dümer, Doğan Tamer, Kenan Karagöz, Yusuf Çağatay, Orhan Çoban

KONU: Parklarda çengelli iğne satarak geçimini sağlayan, gözleri görmeyen bir kız, üç arkadaş tarafından tesadüfen yardım görür ve evlerine sığınır. Genç kızın gözlerinin açılması ihtimali büyük paralara kalmaktadır. Film bu paranın aranmasıyla birlikte gelişir. (Üç Arkadaş'ın ilk çekimi 1958 yılında yapılmıştır).

► ilk "Üç Arkadaş"ın Türk sinemasındaki yerini kim bilmez, bu filmin sinemacılarla sinema yazarları arasındaki "pembe devir"in en ılık günlerinde sinemamıza getirdiği umutları kim hatırlamaz? Bütün eski defterlerin tekrar tekrar elden geçtiği bir devirde, Ün, ünlü filminin yeni bir versiyonunu yine kendi çekmiş, birincisinden tam 14 yıl sonra... "Üç Arkadaş'ta o gün bugündür Türk sinemasının kazandıkları ile, saplandığı kalıplaşmaların tam bir bileşimi yer alıyor: Kuşkusuz daha sağlam bir teknik, daha akıcı bir sinema dili, eski filmin tüm oyuncularının (Muhterem Nur’dan unutulmaz Salih Tozan'a) yeri kalbimizde baki olmakla birlikte yenisinde de kusursuz bir oyun: Hülya Koçyiğit'ten en Ama günümüzün kötü alışkanlıkları da: yine göz alıcı tuvaletler içinde sahnede söylenen şarkılar, yerli-yersiz kavga sahneleri, yer yer dozu kaçan bir santimantalizm... Fransız şiirli-gerçekçiliğinin en parlak günlerinin havasını taşıyan birinci filmin anısına, sinema tarihindeki yerine ve önemine pek bir şey eklemeyen bir "Üç Arkadaş" bu, rahatlıkla izlenmesine ve mevsimin ilgiye değer yerli filmlerinden biri sayılmasına rağmen ... “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 78 ”

Memduh Ün Anlatıyor:
Üç Arkadaş'a kadar olan yönetmenlik yaşantımda, bir filmimi ikinci kez hiç çekmemiştim. İşte her şeyin bir ilki oluyor. Akün Filmin sahibi İrfan Ünal sürükledi beni, bu kötü serüvene. O günlerde dosttuk İrfan Ünal'la. yazıhanelerimiz karşı karşıya olduğu için sık sık bir araya gelir konuşurduk. İrfan aynı zamanda lale sinemasının da ortaklarındandı. Yerli film oynardı Lale'de O günlerde vizyona giren filmler iki ayrı blok halinde gösteriliyordu. Biz bunların her birine 'kombin' diyorduk. Yani bir tarafta Lale sinemasına bağlı olan toplam on sinema, öbür tarafta da Lüks ve ona bağlı olan dokuz on sinema yer alıyordu. Lale konbininin yöneticisi rfan Ünal'dı. Lale ve ona bağlı sinemalar daha çok Hülya Koçyiğit'li, Türkan Şoray'lı, Filiz Akın'lı salon filmleri, Lüks sinemasına bağlı sinemalar ise daha çok, avantür filmleri gösteriyordu. Lale ve Lüks kombinlerinin yapımcıları farklıydı. Ben daha çok serüven ve köy filmi çektiğim için Lüks ayağında yer alıyordum. Tabii hasılatlar Lale ayağındaki sinemalarda daha yüksek oluyordu.

Bir gün İrfan Ünal. Memduh ağabey, senin filmlerin çok sert, Arkadaşı yeniden çek, başrolde de büyük star Hülya Koçyiğit'i oynat bizim tarafa alalım seni dedi. Olmaz dedim, çünkü o heyecanı yeniden duyamam. Bu kez renkli olacak, yeni oyuncularla çekeceksin senaryoda boşluklar varsa onları da kaparsın, seneler geçti üzerinden, bunlar büyük ticari potansiyel diye devam etti. Ben her ne kadar olmaz dedimse de İrfan teklifini daha sonra defalarca yineleyerek beni filmi çekmeye ikna etti. Ben bu filmi sadece maddi getirisini düşünerek çektim.
Üç Arkadaş'ı tekrar izlediğimde, senaryosu ilkine göre biraz daha iyi geldi. Ama birinci filmdeki sihri ve siyah beyazın getirdiği atmosferi çok aradım. Bunu renkli filmde kesinlikle sağlayamamışım. Birinci çekimdeki heyecanı uyamadığım ve yeni bir yorum getiremediğim için de zaman zaman aynı açılardan, aynı şekilde çekmişim planları.

Filmin çekim süresi 30 gündü. Ticari başarısı ilkine göre sönüktü, büyük şehirlerde 7, kırsal alanlarda 6 civarındaydı.

Filmi Anadoluhisarı'nda çektim. Köşkün haricisi, dahilisi Anadoluhisarı'ndaydı. Köşk harap durumdaydı ve sahibi, köşkün sadece bir köşesinde yaşıyordu. Filmin ana mekanı Anadoluhisarı görsel bir yer, ama Ortaköy'den daha görsel bir semt değil. Ortaköy meydanı, o güzel camisi, iskelesi, ortadaki platformu ve sahilde sıralanan kahveleriyle çok daha zengin.

Kameraman çetin Tunca çok uyumlu, çok başarılı bir fotoğraf direktörü, mükemmel de bir insandı. Filmde iyi anlaştık. verimli bir iş birliği içindeydik. Bu filmde çok etkili bir atmosfer yakalayamamamın suçunu ona değil, kendime yüklüyorum. Ben her şeye müdahale ederim çünkü. Kullandığım objektiflerden de rahatsız oldum bu filmde.


Daha büyük fuayeli objektifler kullanarak, geri planları pek netleştirmeyerek, renkli bir dünya getirebilmek için uğraşmışız; camlara renkli kağıtlar koymuşuz Oysa arka planlar hafif flu kalsa daha başka, daha şiirsel bir dünya olabilirmiş diye düşünüyorum şu anda. “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor”, Kabalcı Yayınları, Ağusotos 2009 - İstanbul ” 



UNUTULAN KADIN (1971)

Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Bülent Oran
Görüntü Yönetmeni: Orhan Kapkı
Yapım: Akün Film / İrfan Ünal

Yönetim Asistanı: Zeki Ökten, Asistan: Erol Avcı, Kamera Asistanı: Firuzan Nurtan, Müzik Direktörü: Nevzat Sümer, Şarkılar: “Şahane Gözler” - Teoman Alpay, “Kıskanıyorum” – Hulki Saner, Set Ekibi: Kahraman Kongur, Nejat Elvan, Nurettin Akgül, Prodüksiyon Amiri: Nuri Tunçel, Ar Direktör: Secat Kırmacı, Negatif Montaj: Hüsam üren, Laboratuar Şefi: Hikmet Kuyucu, Işık Şefi: Haydar Aslan, Montaj Senkron: Osman Koşkan, Senkron: Mustafa Kent, Renk Uzmanı: Turgut Ören, Seslendiren: Necip Sarıcıoğlu, (Ören Film Renkli laboratuarında Hazırlanmıştır. Lale Film Stüdyosunda seslendirilmiştir.

Oyuncular: Türkan Şoray, Kadir İnanır, Metin Serezli, Gülistan Güzey, Nubar Terziyan, Aynur Aydan, Ali Taygun, Birtane Güngör, Küçük Yıldız: Dilek Akçen, Şarkılar: Belkıs Özener


Konu: Güzelliğiyle zengin adamların kalbini çalıp daha sonra onların para ve değerli eşyalarını çalan genç ve çok güzel bir kadın olan Zeynep yine aynı amaçla yaklaştığı Kenan'a aşık olur ve evlenirler. Fakat beraber çalıştığı adamlar Zeynep'in peşini bırakmazlar ve onu sık sık rahatsız ederler. Çaresiz kalan Zeynep mutluluğunu bozmamak ve kötü geçmişinin ortaya çıkmaması için cinayet işler. 

UMUTSUZLAR (1971)

Senaryo ve Yönetmen: Yılmaz Güney
Görüntü Yönetmeni: Gani Turanlı
Müzik: Yalçın Tura
Yapım: Akün Film / İrfan Ünal

Oyuncular: Yılmaz Güney (Fırat), Filiz Akın (Çiğdem), Hayati Hamzaoğlu (Hayati), Nihat Ziyalan (Nihat), Memduh Ün (Memduh), Kâzım Kartal (Tahta Bacak), Tuncer Necmioğlu (Tuncer), Mehmet Büyükgüngör (Mehmet), Eriş Akman, Şükriye Atav (Fırat’ın annesi), Ceyda Karahan, Yeşim Tan, Hikmet Taşdemir (Parmaksız), Refik Kemal Arduman, İhsan Gedik, Hakkı Kıvanç (Tahtabacakın adamı), Asım Nipton, Mustafa Alabora, Gani Turanlı, Nizam Ergüden (Niyazi), Mustafa Yavuz (Malatyalı Sabri), Leman Akçatepe (Çiğdem’in annesi), Muzaffer Civan, Mustafa Alabora, Asım Nipton (Asım Baba)

Konu: Balerin Çiğdem (Filiz Akın) hayat standardı ortanın üstünde bir ailenin kızıdır. Annesi ve babasıyla birlikte hayatını sürdürmektedir. Dalgındır, sessizdir ve büyük bir korku içindedir. Sevdiği bir erkek vardır ki, bale salonunda, makyaj odasında hep onu düşünmektedir. Sevdiğinin adı Fırat'tır (Yılmaz Güney).

Belinde kurşunu namluya verilmiş silahıyla, peşinde adamlarıyla dolaşır Fırat. İstanbul’dan sorulur Fırat çevresine korku salan bir mafya babasıdır, ömrü hapishanelerde geçmiştir.

Çiğdem arkadaşı Yeşim'e (Yeşim Tan) Fırat'ı anlatır. Onunla oyunu izlemeye geldiklerinde tanışmışlardır. O günden sonra güller gönderilir Çiğdem'e. Bir gün sahneye çıktığında gözleri seyirciler arasında olması gereken Fırat'ı arar, ama Fırat yoktur. Artık ne gülleri gelir ne de kendisi. Oysa Çiğdem öylesine alışmıştır ki Fırat'a dayanamaz, sıcak bakışlı adamı arar, sorar, soruşturur Oysa üç kurşunla sırtından vurulan Fırat hastane odasındadır, hemen hastaneye koşar. Ve burada Fırat'ın gerçek kimliğini öğrenir. O bir gangster, daima ölümün eşiğinde dolaşan biridir.

Ayrı dünyaların insanları olmalarına karşılık, yine de Çiğdem ondan vazgeçemez. Her sabah ölüm korkusuyla uyanır. Onu düşündüren, silahıdır. Fırat, Çiğdem ve silah... Üçü birarada nasıl yaşayacaklardır? İmkansız bir aşktır bu Çiğdem için. Fırat'a göre ise Çiğdem, 'yaşamın devamlı kanayan kırmızı bir gülü'dür...
Bir gece Çiğdem sıkıntıyla uyanıp perdeyi araladığında dışarıda beyaz giysiler içindeki Fırat'ı görür. Hemen sabahlığını sırtına geçirir ve sokağa fırlar. Sokağa çıktığında Fırat'ı göremez, Fırat yok olmuştur. Hayal mi görmüştür yoksa? Hayır; Fırat oradadır, birbirlerine sarılırlar. Çiğdem bir süre sonra Fırat'ın evindedir artık. Duvarlarda Çiğdem'in büyütülmüş resimleri. Fotoğrafların birinde kurşun izleri vardır. Fırat her ayrı olduğu gün için bir kurşun sıkmıştır Çiğdem'in büyütülmüş fotoğrafına. "En son dün alnına bir kurşun sıkmak istedim, yapamadım, öldüremedim seni, anladım ki sensiz olmuyor," diyerek Çiğdem'e olan sevgisinin boyutlarını anlatır Fırat.

İstanbul'un sayılı kabadayılarından Tahta bacak (Kazım Kartal) Fırat'ın en azılı düşmanıdır. Onun kariyerinde gözü vardır, bilmektedir ki Fırat ölmeden İstanbul'un Fırat çevresine korku salan bir mafya babasıdır, ömrü hapishanelerde geçmiştir.

Çiğdem arkadaşı Yeşim'e (Yeşim Tan) Fırat'ı anlatır. Onunla oyunu izlemeye geldiklerinde tanışmışlardır. O günden sonra güller gönderilir Çiğdem'e. Bir gün sahneye çıktığında gözleri seyirciler arasında olması gereken Fırat'ı arar, ama Fırat yoktur. Artık ne gülleri gelir ne de kendisi. Oysa Çiğdem öylesine alışmıştır ki Fırat'a dayanamaz, sıcak bakışlı adamı arar, sorar, soruşturur Oysa üç kurşunla sırtından vurulan Fırat hastane odasındadır, hemen hastaneye koşar. Ve burada Fırat'ın gerçek kimliğini öğrenir. O bir gangster, daima ölümün eşiğinde dolaşan biridir.

Ayrı dünyaların insanları olmalarına karşılık, yine de Çiğdem ondan vazgeçemez. Her sabah ölüm korkusuyla uyanır. Onu düşündüren, silahıdır. Fırat, Çiğdem ve silah... Üçü birarada nasıl yaşayacaklardır? İmkansız bir aşktır bu Çiğdem için. Fırat'a göre ise Çiğdem, 'yaşamın devamlı kanayan kırmızı bir gülü'dür...

Bir gece Çiğdem sıkıntıyla uyanıp perdeyi araladığında dışarıda beyaz giysiler içindeki Fırat'ı görür. Hemen sabahlığını sırtına geçirir ve sokağa fırlar. Sokağa çıktığında Fırat'ı göremez, Fırat yok olmuştur. Hayal mi görmüştür yoksa? Hayır; Fırat oradadır, birbirlerine sarılırlar. Çiğdem bir süre sonra Fırat'ın evindedir artık. Duvarlarda Çiğdem'in büyütülmüş resimleri. Fotoğrafların birinde kurşun izleri vardır. Fırat her ayrı olduğu gün için bir kurşun sıkmıştır Çiğdem'in büyütülmüş fotoğrafına. "En son dün alnına bir kurşun sıkmak istedim, yapamadım, öldüremedim seni, anladım ki sensiz olmuyor," diyerek Çiğdem'e olan sevgisinin boyutlarını anlatır Fırat.

İstanbul'un sayılı kabadayılarından Tahta bacak (Kazım Kartal) Fırat'ın en azılı düşmanıdır. Onun kariyerinde gözü vardır, bilmektedir ki Fırat ölmeden İstanbul'un bacak’ı Tahta bacak kiralık katillerinden Parmaksız'ı (Hikmet Taşdemir) görevlendirirse de sonuç alamaz. Bu kez Tahta Bacak ve adamları, Fırat'la Çiğdem'in buluştUğU bağ evini sarmışlardır. Fırat pencereden baktığında durumu anlamıştır. Kellesi namlunun ucundadır... En baştan beri silahı bırakması, silahla kendisi arasında bir tercihte bulunması konusunda baskı yapan Çiğdem'e sorar. "Silahımı bırakırsam seni çok sevdiğime inanacak mısın?"

Fırat, silahını Çiğdem'e teslim edip dışarıya çıkar. Kısa bir süre sonra dışarıdan silah sesleri gelir. Çiğdem pencereye koştuğunda Fırat’ı tahta bacak ve adamlarının arasında kıvrılarak yattığı yerde görür. Çiğdem'in çığlıkları gecenin karanlığında yankılanmaktadır artık "Fıraaaat. Fıraaat. .. “Agâh Özgüç, “Bütün filmleriyle Yılmaz Güney”, syf, 324”

Notlar: Filiz Akın'ın sinema hayatındaki en düzeyli filmlerinden biri, belki de en önemlisidir. O yıllardaki kocası, yapımcı-yönetmen Türker İnanoğlu, Filiz Akın'ın bir Yılmaz Güney filminde oynamasını istemedi. Ancak güçlükle ikna edilerek Filiz Akın'ın bu filmde oynanması sağlandı. Filiz Akın'ın bale sahnelerindeki koreografik düzenlemeler Eriş Akman tarafından gerçekleştirildi. Filmin müziklerini Yalçın Türe besteledi. Yılmaz Güney bir açıklamasında, "Umutsuzlar, prodüktör baskısı olmadan, istediğim gibi çektiğim bir film... "dedi. Güney ayrıca şu açıklamayı da yaptı: "Umutsuzlar bir görev filmidir. Bu görev Türk sinemasını beğenmezlikten gelen, çoğunluk yabancı filmleri seçen kişileri kendi ölçüleri içinde, etkileyip yerli film, bağlamaktır. (Agâh Özgüç)

Ödül:
► 3. Adana Altın Koza Film FestivaIi (1971)
► en iyi 3. film',

► Gani Turanlı 'en iyi görüntü yönetmeni'. 



TURİST ÖMER BOĞA GÜREŞÇİSİ (1971)

Yönetmen: Hulki Saner
Foto Direktörü: Cengiz Tecer
Yapım: Saner Film / Hulki Saner

Yönetmen Ast: Oksal Pekmezoğlu, Set Amiri: Basri Büyükcan, Set Yardımcıları: Sonay Kanat, Ekrem Ulgey, Halil Dede, Prodüksiyon Amiri: Şerif Ablak, Prod. Yardımcıları: Kadir Akgün, Ergin Demirçubuk, Renk Uzmanı: Mengü Yeğin, Senkron-Montaj: Turgut İnangiray, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Laboratauar Şefi: Kim.Müh. Metin Eren, Laboratuar: Hasan Örnek, Abdullah Akdeniz, Selahattin Kaya, Cihat Demir, Adil Yılmaz, Sesleri Alan: Yorgo İliadis, (Saner Film stüdyosu renkli laboratuvarında hazırlanmış, Süperfon stüdyosunda seslendirilmiştir).

Oyuncular: Sadri Alışık, Erol Büyükburç, Feri Cansel, Fatma Belgen, Mualla Sürer, Oksal Pekmezoğlu, Kudret Karadağ, Muzaffer Civan, Sempatik cücemiz: Dursun Ceylan, Ahmet Turgutlu, Sedat Demir, Zeki Alpan, Hasan Ceylan, Hüseyin Zan, Mustafa Yavuz, Anjelik, Niyazi Vanlı, Ayten Denemeç, Reşit Çıldam

Konu: İspanyol şarkıcı Rodrigez konser vermek üzere İstanbul’a gelmiştir. Bir gün otelin önünde hayranlarına imza verirken cüzdanını düşürür, farkına varmaz. Saf, iyi kalpli neşeli ve beş parasız Turist Ömer oradan geçmektedir ve cüzdanı bulur. Araya sora cüzdandaki adresi bulur. Fakat adrestekiler taşınmıştır. Bu arada Sinyor Rodrigez gazeteye kayıp cüzdanı için ilan vermiş, cüzdanı getirene İspanya seyahati vaat etmiştir. Parkta yanında oturan ihtiyar bir adamın gazetesinden Turist Ömer bu ilanı okur ve Rodrigez’e cüzdanını teslim eder. İspanya’ya gideceğine bir türlü inanamaz. Rodrigez İspanya’nın güzel bir memleket olduğundan ve kendisinin de orada tanınmış bir şarkıcı olduğundan bahseder. Turist’i beraberinde İspanya’ya götürür Rodrigez, Onu her gün gezdirmektedir. Bir gün boğa güreşleri yapılan arenaya götürür. Turist hayatından çok memnundur. Ama boğalardan ödü kopar. Sevgilisi Manolya’dan bahseden Rodrigez ona hediye almak için bankaya uğramalar gerektiğini söyler. O içerdeyken turist onu arabada bekleyecektir. Fakat bankadan çıkan iki soyguncu tehditle turistin arabasına binerler ve oradan hemen uzaklaşırlar. Soyguncular Turist’e hemen İspanya’yı terk etmesini yoksa kendisini öldüreceklerin söylerler. Soyguncular Turist’i sınıra bırakmışlardır.

Polis Müdürü onu tespit etmiştir ve peşindedir. Turist ne yapar eder kaçar Bir barın kapısından girer ve İspanyol kıyafeti giymiş olarak çıkar. Ama Polis Müdürü yine de Onu uzaktan uzağa izlemektedir. Büyük meydanda Rodrigez ile karşılaşırlar. Rodrigez şaşırır ama Polis Müdürü de yanlarına gelince Turist’in meşhur bir boğa güreşçisi olduğunu söyler. Rodrigez, Turist ile birlikte Manolya’nın evine gelir, bahçede büyük bir eğlence vardır. Bu Panço ile Manolya""nın nişanıdır. Rodrigez Manolya ile buluşur. Manolya ailesinin zoru ile nişanlandığını ve onu kaçırmasını ister. Polis Müdürü de oradadır. Turist""e Pazar günü arenada olacağını hatırlatır. Manolya’nın annesi onun II.El Cordobes olduğunu duyunca hayranlık gösterir. Pazar günü gelir çatar. Büyük arena hınca hınç doludur. Manolyalar locada yerlerini almışlardır. Ailece bir aradadırlar. Rodrigez, Turist’i zorla arenaya indirir. Matador kıyafeti ona pek de yakışmıştır. Arenaya çıkar. Boğa çok azar, Turist devamlı kaçar. Gizli bölmelere girer bir kovalamaca başlamıştır. Bu sırada Turist yaralanan yardımcı matadorlardan birini kloroformla bayılttıklarını görür. Aklına bir fikir gelir. Kloroformlu bezle boğayı bayıltır. Turist kazanmıştır. Bütün arena alkış içindedir. Herkes onu tebrik eder. Polis Müdürü karşısındadır. Turist bıkmıştır artık "Hadi gidelim ağabey" deyince Polis Müdürü "Senin suçsuzluğun anlaşıldı, hırsızlar teslim oldu" der. Hepsi memnundur. Turist, huysuz anneye döner. "Bu kızı bana Manolya’yı da Rodrigez’e veriyor musun" diye bağırır. 



TOTO KRALI (1971)

Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo: Oksal Pekmezoğlu
Foto Direktörü Kenan Kurt
Yapım: Ara Nazar

Seslendiren: Yorgo İliadis, Renk Uzmanı: Mengü Yeğin, Montaj: Turgut İnangiray, Senkron: Mehmet Özdemir, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Laboratuar Şefi: Metin Eren, Lanoratuar: Hasan Örnek, Abdullah Akdeniz, Selahattin Kaya, Adil Yılmaz, Jenerik: Metin Şanlı, Yunus T. Akçurin,
(Saner Film Stüdyosu renkli laboratuarlarında hazırlanmış
Süperfon’da seslendirilmiştir)

Oyuncular: Sadri Alışık, Neriman Köksal, Meltem Mete, Kayhan Yıldızoğlu, Yeşim Yükselen, Sedat Demir, Hasan Ceylan, Hüseyin Zan, Ali Seyhan, Hüseyin Güler


Konu: Rüyasında sonuçları gören bir adamın öyküsü. Kendi halinde basit bir hayat süren şoför Sadri maç hastası bir adamdır. Arkadaşları maça giderken, o karısından izin alamadığı için gidemez. Bir gün arabasına müşteri olarak binen iki kişi spor toto oynamaktadırlar fakat tahmin ettikleri sonuçlsr normal sonuçlardır. Sadri bu maçları sürpriz sonuçlarla oynamasını önerir ve sonuçta tahminler doğru çıkar. Ve bundan sonra Sadri artık toto tahmininden at yarışı tahminlerinde ve hatta kumarhanede kart ve rulet oyunlarında aranan insan olmuştur. 



TOPHANELİ MURAT (1971)

Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Çetin İnanç
Kamera: Özdemir Öğüt
Yapım: Lamek Film / Kemal Demircioğlu

Oyuncular: Kadir İnanır, Piraye Uzun, Nükhet Epeli, Melek Görgün, Münir Özkul, Suna Pekuysal, Özdemir Han


Konu: Bir taksi şoförüyle bir genç kızın aşk öyküsü. 

TEHLİKEYİ SEVERİM (1971)

Senaryo ve Yönetmen: Melih Gülgen
Kamera: Fehmi Eryılmaz
Yapım: E.De.Ka Film/Fehmi Eryılmaz

Oyuncular: Cihangir Gaffari, Behçet Bacar, Yaprak, Deniz Çimenli, İhsan Gedik, Hüseyin Zan, Ahmet Karaca


Konu: Şehir suyunu zehirleyen bir 

TARKAN VİKİNG KANI (1971)

Yönetmen: Mehmet Aslan
Senaryo: Sadık Şendil
Eser: Sezgin Burak
Foto Direktörü: Cahit Engin
Yapım: Arzu Film/Ertem Eğilmez, Nahit Ataman
Tuna Film/Teoman Tümer

Yönetmen Yrd Yardımcısı: Muzaffer Hiçdurmaz, Aykut Düz, Kamera : Erdoğan Engin, Sanat Yönetmeni : Basri Büyükcan, Prodüksiyon Amiri: Yılmaz Kanat, Can Kunt, Prodüksiyon Asistanı: Kadir Akgün, Ahmet Keskin, Işık Şefi Hüseyin Özşahin, Teknisyenler : Ekrem Gülgey, Halil Dede, İlhan Curdap, Set Amiri: Sonay Kanat, Ar Direktör: Basri Büyükcan, Sesleri Alan : Tuncer Aydınoğlu, Prodüksiyon Amiri: Yılmaz Kanat,


Oyuncular : Kartal Tibet (Tarkan), Seher Şeniz (Çin Prensesi), Eva Bender (Viking kralının kızı), Fatma Belgen (Atilla’nın kızı), Bilal İnci, Tarık Şimşek, Atıf Kaptan, Yusuf Sezer (Viking), Refik Kansev (Viking), Deniz Çimen (Viking), Osman Han (Aybars), Ahmet Sert (Hancı), Hüseyin Alp (Dev Orso), Yeşim Tan, Tarık Şimşek (Erik), Arap Celâl (Davulcu), İbrahim Kurt (Frank) Muzaffer Civan (kırbaçcı), Kamer baba (Forsa), Mustafa Yıldız (forsa)

KONU: Filmde herkesin peşinde olduğu şey bu sefer bir insandır; Atilla'nın kızı Yonca Hatun (Fatma Belgen). Viking'lerin her yere saldırdığı ve hatta Çinlilerle anlaşma yaptığı bir dönemde, Yonca Hatun bir Çin kalesine sığınır. Viking Reisi Toro (Bilal İnci) kaleye saldırır, Kurt'u vurur, Yonca Hatun ile kaledeki kadınları esir alır, kaleyi de yakar ve Tarkan'ı da yaralar.


Yonca Hatun'u Çin İmparatorunun kızı Lotus'a (Seher Şeniz) teslim etmek niyetinde olan Toro kendisini tasvip etmeyen Kral Gero'yu (Atıf Kaptan) ahtopota kurban eder. Bu arada sağlığına kavuşan Tarkan Vikingler'in peşine düşer.Viking kalesine Kral Gero'nun kızı Ursula (Eva Bender) ve kadın savaşçılar dönerler. Toro Ursula'yı Ahtopota kurban etmek isterse de Dev Orso (Hüseyin Alp) kızı kurtarır. Tarkan gene Vikinglere esir düşer. Sonra Kurt tarafından kurtarılır. Sonunda da Tarkan Toro'yu öldürür 



TANRI ŞAHİDİMDİR (1971)

Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden
Foto Direktörü: Kenan Kurt
Yapım: Süper Film / Halil Dilmen

Prodüksiyon: Mehmet Güler, Reji Asistanı: Arif Erkuş, Kamera Asistanı: Özer Korkmazlar, Set Amiri: Necati Bostancı, Yardımcılar: Ruhi şahin, Halil Nurdan, Mehmet Doğrul, Işık Şefi: İlhan Aslım, Işık Asistanı: Celal Şahin, Yusuf Avcı, Dekorlar: Hasdan Nurdan, Renk Uzmanı: Turgut Ören, Montaj ve Senkron: Osman Koşkan, Negatif Montaj: Hüsam Üren, sesleri Alan: Yorgho İliadis, (Ören Film renkli laboratuVarında hazırlanmış)

Oyuncular: Kartal Tibet (Ahmet), Sezer Güvenirgil (Zeynep/Perihan), Önder Somer (Fabrikatör Nihat), Cavidan Dora (Melahat), Aliye Rona (Perihan’ın annesi), Ekrem Dümer, Zeki Sezer, Kadir Savun, Mümtaz Ener (İsmail), Feridun Çölgeçen (Polis Müdürü), Hayri Caner, Zeki Tüney, İhsan Gedik, Hakkı Kıvanç, Haydar Karaer, Nezihe Güler, Mustafa Yavuz, Ali Demir, Cemil Paskap, Memduh Ünsal, Erdoğan Seren; Asım Nipton, Küçük yıldız: Müslüm Ertuhi,


Konu: Ekmeğini kamyon şoförlüğü yaparak kazanan ve aile düşmanlığı yüzünden sevdiği kızı alamayan bir gencin fiziki açıdan sevgilisine çok benzeyen ancak ahlak ve düşünce yapısı itibarıyla tamamen ters yapıda birisi ile yaptığı evlilik sonucu yaşamak zorunda kaldığı acı, üzücü olaylar ve sonuçta yaşanan aile faciası. 

TAMAM MI CANIM (1971)

 (GIDIKLAMA CANCAĞZIM – PİYANGOCU SADRİ) 

Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo: Ahmet Üstel
Kamera: İlhan Arakon
Yapım: Ferhan Film/Ferhan Üçoklar

Oyuncular: Sadri Alışık, Sevda Ferdağ, Altan Günbay, Atıf Kaptan, Erol Keskin, Meltem Mete, Feridun Çölgeçen, Hasan Ceylan


Konu: Bir gazinonun sahibinin sevgilisine aşık olan adamın güldürüsü. 

TALİHSİZ GELİN (1971)

Yönetmen: Tarık Tibet
Senaryo: Ali Fuat Kalkan
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Demet Film / Tarık Tibet

Oyuncular: Tarık Tibet, Bican Deniz, Sadettin Düzgün, 1971Nusret Özkaya, Leyla başar, Rahmi Pala, Sabahat Işık, Mehmet Bilici, A. Fuat Kalkan, Hidayet Ayrekin, Gül Seven, Nusret Özkaya


Konu: Sevdiği kızda gözü olan bir ağayla, tecavüz eden düşmanlarından intikam alan bir köy delikanlısının öyküsü 

ŞİMDİ SİLAH KONUŞACAK (1971)

 PEKOS BİLL

Senaryo ve Yönetmen: Kayahan Arıkan
Kamera: Fevzi Eryılmaz
Yapım: Ayar Film / Orhan Ayar

Oyuncular: Arzu Okay, Müfit Noyan, Yıldırım Önal, Behçet Nacar, Atilla Ergün, Yaşar Güçlü, Serpil Gül, Necip Tekçe, Kemal Coşkun, Niyazi Vanlı, Enver Dönmez, Danyal Topatan,
Konu: Çizgi film kahramanı Pekos Bil’in sinemaya uyarlanan yerli versiyonu olam macera ve aşk filmi.