Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo Duygu Sağıroğlu
Memduh Ün
Hikaye Aydın G. Aarakon
Fotoğraf Direktörü: Çetin
Tunca
Eser: Turgut Ören
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Uğur Film / Memduh
Ün
Müzik: Metin Bükey,
Okuyan: Mediha Şen, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican Afşar,
Prodüksiyon Şefi: Sabri Aslankara, Rejisör Asistan: Namık Karakılıç,
Kamera Asistanı: Mustafa Kuzu, Işık Şefi: Erol Batıbeki, Aslan
Yıldız, Ömer Ekmekçi, Set Ekibi: Kadir Özel, Mustafa Köyük, Necmettin
Çoban, Ar Direktör: Duygu Sağıroğlu,
Oyuncular:
Hülya Koçyiğit (Gül Peri), Kadir İnanır
(Murat), Müşfik Kenter (Artin), Halit Akçatepe (Mustafa Mıstık), Mürüvvet Sim
(Deli Hürmet), Tufan Giray (Kenan), Kayhan Yıldızoğlu (Murat), Altan Günbay
(Osman Büyükbulut), Renan Fosforoğlu, Memduh Ün, Ekrem Dümer, Doğan Tamer,
Kenan Karagöz, Yusuf Çağatay, Orhan Çoban
KONU: Parklarda çengelli iğne satarak geçimini
sağlayan, gözleri görmeyen bir kız, üç arkadaş tarafından tesadüfen yardım
görür ve evlerine sığınır. Genç kızın gözlerinin açılması ihtimali büyük
paralara kalmaktadır. Film bu paranın aranmasıyla birlikte gelişir. (Üç
Arkadaş'ın ilk çekimi 1958 yılında yapılmıştır).
► ilk
"Üç Arkadaş"ın Türk sinemasındaki yerini kim bilmez, bu filmin
sinemacılarla sinema yazarları arasındaki "pembe devir"in en ılık
günlerinde sinemamıza getirdiği umutları kim hatırlamaz? Bütün eski defterlerin
tekrar tekrar elden geçtiği bir devirde, Ün, ünlü filminin yeni bir versiyonunu
yine kendi çekmiş, birincisinden tam 14 yıl sonra... "Üç Arkadaş'ta o gün
bugündür Türk sinemasının kazandıkları ile, saplandığı kalıplaşmaların tam bir
bileşimi yer alıyor: Kuşkusuz daha sağlam bir teknik, daha akıcı bir sinema
dili, eski filmin tüm oyuncularının (Muhterem Nur’dan unutulmaz Salih Tozan'a)
yeri kalbimizde baki olmakla birlikte yenisinde de kusursuz bir oyun: Hülya
Koçyiğit'ten en Ama günümüzün kötü alışkanlıkları da: yine göz alıcı tuvaletler
içinde sahnede söylenen şarkılar, yerli-yersiz kavga sahneleri, yer yer dozu
kaçan bir santimantalizm... Fransız şiirli-gerçekçiliğinin en parlak günlerinin
havasını taşıyan birinci filmin anısına, sinema tarihindeki yerine ve önemine
pek bir şey eklemeyen bir "Üç Arkadaş" bu, rahatlıkla izlenmesine ve
mevsimin ilgiye değer yerli filmlerinden biri sayılmasına rağmen ... “Atilla
Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 78 ”
Memduh Ün Anlatıyor:
Üç Arkadaş'a kadar olan
yönetmenlik yaşantımda, bir filmimi ikinci kez hiç çekmemiştim. İşte her şeyin
bir ilki oluyor. Akün Filmin sahibi İrfan Ünal sürükledi beni, bu kötü
serüvene. O günlerde dosttuk İrfan Ünal'la. yazıhanelerimiz karşı karşıya
olduğu için sık sık bir araya gelir konuşurduk. İrfan aynı zamanda lale
sinemasının da ortaklarındandı. Yerli film oynardı Lale'de O günlerde vizyona
giren filmler iki ayrı blok halinde gösteriliyordu. Biz bunların her birine
'kombin' diyorduk. Yani bir tarafta Lale sinemasına bağlı olan toplam on
sinema, öbür tarafta da Lüks ve ona bağlı olan dokuz on sinema yer alıyordu.
Lale konbininin yöneticisi rfan Ünal'dı. Lale ve ona bağlı sinemalar daha çok
Hülya Koçyiğit'li, Türkan Şoray'lı, Filiz Akın'lı salon filmleri, Lüks
sinemasına bağlı sinemalar ise daha çok, avantür filmleri gösteriyordu. Lale ve
Lüks kombinlerinin yapımcıları farklıydı. Ben daha çok serüven ve köy filmi
çektiğim için Lüks ayağında yer alıyordum. Tabii hasılatlar Lale ayağındaki
sinemalarda daha yüksek oluyordu.
Bir gün
İrfan Ünal. Memduh ağabey, senin filmlerin çok sert, Arkadaşı yeniden çek,
başrolde de büyük star Hülya Koçyiğit'i oynat bizim tarafa alalım seni dedi.
Olmaz dedim, çünkü o heyecanı yeniden duyamam. Bu kez renkli olacak, yeni
oyuncularla çekeceksin senaryoda boşluklar varsa onları da kaparsın, seneler
geçti üzerinden, bunlar büyük ticari potansiyel diye devam etti. Ben her ne
kadar olmaz dedimse de İrfan teklifini daha sonra defalarca yineleyerek beni
filmi çekmeye ikna etti. Ben bu filmi sadece maddi getirisini düşünerek çektim.
Üç Arkadaş'ı tekrar
izlediğimde, senaryosu ilkine göre biraz daha iyi geldi. Ama birinci filmdeki
sihri ve siyah beyazın getirdiği atmosferi çok aradım. Bunu renkli filmde
kesinlikle sağlayamamışım. Birinci çekimdeki heyecanı uyamadığım ve yeni bir
yorum getiremediğim için de zaman zaman aynı açılardan, aynı şekilde çekmişim
planları.
Filmin çekim süresi 30
gündü. Ticari başarısı ilkine göre sönüktü, büyük şehirlerde 7, kırsal
alanlarda 6 civarındaydı.
Filmi Anadoluhisarı'nda
çektim. Köşkün haricisi, dahilisi Anadoluhisarı'ndaydı. Köşk harap durumdaydı
ve sahibi, köşkün sadece bir köşesinde yaşıyordu. Filmin ana mekanı
Anadoluhisarı görsel bir yer, ama Ortaköy'den daha görsel bir semt değil.
Ortaköy meydanı, o güzel camisi, iskelesi, ortadaki platformu ve sahilde
sıralanan kahveleriyle çok daha zengin.
Kameraman çetin Tunca çok
uyumlu, çok başarılı bir fotoğraf direktörü, mükemmel de bir insandı. Filmde iyi
anlaştık. verimli bir iş birliği içindeydik. Bu filmde çok etkili bir atmosfer
yakalayamamamın suçunu ona değil, kendime yüklüyorum. Ben her şeye müdahale
ederim çünkü. Kullandığım objektiflerden de rahatsız oldum bu filmde.
Daha büyük fuayeli objektifler
kullanarak, geri planları pek netleştirmeyerek, renkli bir dünya getirebilmek
için uğraşmışız; camlara renkli kağıtlar koymuşuz Oysa arka planlar hafif flu
kalsa daha başka, daha şiirsel bir dünya olabilirmiş diye düşünüyorum şu anda.
“Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor”, Kabalcı Yayınları, Ağusotos 2009 - İstanbul ”