Görüntü Yönetmeni: Sertaç
Karan
Yapım: Osmanlı Film / Mehmet
Karahafız, Hasan Çakır
Oyuncular:
Yıldıray Çınar, Arzu Okay, Erol Taş,
Mine Sun, Muazzez Kutoğlu, Oktay Yavuz, Niyazi Er, Salih Vatansever, Zeki
Alpan, Ali Demir
Masalı
Anımsayalım
Bundan
asırlar önce Suriye taraflarından bir köyde bir fakir Kamber yaşarmış. Babası
ölüp yetim köye Daraz Beyleri köyünden gelin gelmiş olan garip anası ile köyde
biçare kalmışlar. Köyde bulunan ve babasının dayısının koyunlarını güdermiş.
Adam Kamber’i çok sever ve üç tane kızı olan adam yeğeninin oğlu olan Kamber’e
“Oğlum benim koyunlarımı güt, ben başka bir yabancı çoban tutmayayım, sen de
kızlarımdan hangisini beğenirsen onu sana nikâhlayayım” demiş.
Bir müddet
bu işi yapan Kamber’in bu arada annesi de vefat etmiş. Kamber tek başına yapa
yalnız kalıvermiş koca köyde. Bu köyde bir de güzelliği dillere destan bir kız
varmış. O da anadan babadan yetim, babaannesi ile birlikte yaşıyormuş.
Kamber’in
yakışıklılığını o da duyar, Kamber de onun güzelliğini duyar ama Arzu’yu nerede
görecek, bir türlü göremez… Ama Arzu onun koyunları suladığı köy çeşmesine bir
gün testisini doldurmaya gider ve Kamber’i çeşme başında yatarken görür.
Testiyi doldurur ve biraz gürültü çıkarır ve Kamber’in uyanmasını sağlar. Ama
Kamber bu kıza bir şey söyleme cesaretini kendinde bulamaz. Kız kolundan
bileziğini çıkarır ve çeşmenin testilik taşına koyar
ve gider. Yarım saat sonra
gelir ve bileziğini bulup bulmadığını, görüp görmediğini Kamber’den şu şekilde
sorar:
“Ben testimi doldurdum/
Doldu diye kaldırdım Yıkılası şu pınarda /Ben bileziğimi çaldırdım. Kamber
cevap verir
Ben pınara varmadım /Elimi
yüzümü yumadım Gözüm kör olsun Arzu /Ben bileziğini bulmadım.
Ama bileziği aslında almış
olan Kamber cesaretlenir kıza bir beyit atar:
Evimizin önü suluk /Su
çekerler tuluk tuluk Bileziğini bulana gelin Arzum /Ne var acaba muştuluk Arzu
da şu cevabı verir hemen:
Evimizin önü suluk /Su çekilsin
tuluk tuluk Bileziğimi sen bulduysan Kamber ağam /Arzu kız sana muştuluk.
Kamber de bileziği verir ve Arzu ile tanışırlar.
Her gün o çeşme başında
buluşurlarmış. Bu durumu Arzu’nun ninesi duyar ve Arzu’yu bu sevdadan
vazgeçirmeye çalışır. Bu arada Kamber’in dayısı da duyar. Bu Kamber’i koyun
çobanlığından uzaklaştırır. Ama Kamber’i yanına çağırıp “Kamber oğlum eğer
başın sıkışırsa maddi manevi senin her zaman destekçin ve yanında olacağım, sen
bana yeğenimin emanetisin” der. Kamber artık Arzu’nun sevdasından dağlarda, köylerde gezer
olur, gözü başka kimseleri görmez. Bir gün Arzu’nun ninesi bunların sevdasına
engel olamayacağını anlayınca Arzu’ya der ki: “Arzu kızım, bugün Kamber’i
yemeğe çağır ona bir yemek yedirelim ve sizin işinizi konuşalım.” Aslında fikri
Kamber’i zehirlemekmiş…
Akşam Kamber sevinçle
Arzu’nun evine gelir ve bakar ki yemekler sofraya konmuş, envai çeşit hepsi
türüm türüm, birbirinden güzel ama Arzu bir kenarda surat asmış duruyor.