Powered By Blogger

20 Şubat 2018 Salı

SEV DEDİ GÖZLERİM (1972)


Yönetmen: Orhan Aksoy,
Senaryo: Safa Önal,
Foto Direktörü: Orhan Kapkı,
Yapım: Erman Film/ Hürrem Erman

Senkron ve Montaj: İsmail Kalkan, Ses Mühendisi: Yorgo İlyadis, Reji Asistanları: Erdoğan Avcı, Sami Güçlü, Ar Direktör: Adil Kıbıcı, Set Amiri: Bak, Soğukpınar, Set Asistanları: Ethen Açıkalın, Mustafa Kıt, Prodüksiyon Asistanı: Ercüment , kamera Asistanı: Suha Kapkı, Mehmet Varol, Işık Şefi: Rıdvan Varol, Işık Asistsanı: Mustafa Kıtır, Kazım Pekmez, Laboratuar Şefi: Hikmet Kuyucuk, Negatif Montaj: Hüsam Üren, Prodüksiyon Müdürü: Avni Turan, (Ören Film Stüdyolarında renklendirilmiş Süperfon stüdyosunda seslendirilmiştir)

Oyuncular: Orhan Gencebay, Perihan Savaş, Selma Güneri, Nihat Ziyalan, Şükriye Atav, Baki Tamer, İ. Hakkı Şen, Ekrem Dümer, Hakkı Kıvanç, Ahmet Şenses, Erol Şen, Küçük Yıldız: Azize Gökmoğol, Hüseyin Salıcı, İhsan Bayraktar, Orhan Çoban

Konu: Serap bir işçi ailesinin kızı, 16 yaşlarındayken zavallı babası hastalanıyor ve yatağa çakılıyor. Kıt kanaat yaşayan aile de sıkıntıya düşüyor, elde avuçtaki bitince aile yokluğun, açlığın pençesine teslim oluyor, kira veremez duruma geliyor. Yaşlı Anne çalışamaz durumda, ir zırha bürünür. kız kardeş de çok küçük. Böylece Serap zorunluluktan dolayı dikenli hayat yollarına koyuluyor, ailenin dayanağı olmaya ant içiyor. Iş arıyor, ama bulamıyor. Karabulutlar dağıtıyor bir gün. Serap'ın Nusret abisiyle karşılaşmasıyla sıkıntılar son buluyor, kederler dağılıyor. Nusret abisinin saz salonunda şarkıcılık yapmaya başlıyor Serap, karşılığında da yüklü para kazanıyor.

Serap da hayatı da değişiyor haliyle, artık mutlu bir yuva, altın çocuklar, şirin kız rüyaları süslemez oluyor gecelerini Serap'ın. Işıl ışıl güneşin ve temiz havanın yerini kırmızı yapay ışıklar, cigara dumanı, buram buram alkol ve şehvetten kuduranların saldırganca yaydığı kokular alıyor. Serap sahneye doluşmuş kavruk çalgıcıların edepli eşliğinde paraya yürüyor. Nusret abinin kardeşi Cemil de hep gülümseyen, hep şuh ve ağır makyajlı şarkıcı kadın afişlerinin arasında lambri duvarları kaplayan başka bir kirli görüntü oluyor. Cemil hoşlanmıyor Nusret abisiyle bu kısa saçlı, kalın dudaklı genç kızın arasındaki elektrikten, ama çekindiği için ses çıkaramıyor. Ve bir gün zorla sahip oluyor Nusret abi Serap'a, metresi yapıyor. Zaman akıyor ve Serap kazandığı parayla anne ve kız kardeşine villa alıyor şehir dışında, Meral de kolej de yatılı okuyor. Her şeye bedeldir Serap'ın verdikleri. Zaman tekrar akıyor, Serap'la Nusret işi büyütüyor ve büyük bir gazino satın alıyorlar. Serap'ın tek amacı var artık; Meral'in okuması, büyümesi, aşkla sevebileceği biriyle yuva kurması, mutlu olması sözün kısası. Bir gün Nusret araba kazasına uğruyor ve ölüyor. Gazinoyu Serap'a bırakmıştır. Cemil ise hissesi verilmiş ve kovulmuştur. Bu sıra Cemil gelip de almaya kalkınca gazinoyu kızılca kıyamet kopuyor. Ama yağma yoktur, pabuç bırakmıyor Serap. Çünkü on beş yılını vermiş, alın teriyle hak etmiştir bu gazinoyu.

Serap kader ananın karşısına çıkardığı Orhan'a aşık olur. "Mert adam" der onun için, kollar, gözetir. Şarkıcı yeteneğini görüp sahneye çıkarır. Bu ilişkiye emek verir, alın teri, göz nuru verir. Yıldız yapacaktır Orhan'ı. Emeğini akıttığı kız kardeşiyle Orhan yine kader ananın pis bir oyunuyla karşılaşıp aşık olurlar birbirlerine. İşler, önce karışır, ama finalde geri adım atacak olan, hep öteki için yaşayan Serap olacaktır. (Vadullah Taş)




SERSERİ KRAL (1972)


Yönetmen: Yavuz Figenli
Senaryo: Recep Filiz
Kamera: Yılmaz Ceylan
Yapım: Topkapı Film / Yaşar Tunalı

Sesleri Alan: Marko Buduris, Laboratuar Şefi: Cemil Orhon, Labr. Yrd: Erol Yıoldırım, Süleyman Koyuncu, Muharrem Gündüz, Bayram Güzel, İbrahim Eken, Senkron: Süleyman Karakaya, Negatif Montaj: Mahmut Eskici, Bayram Türkkan, Prodüksiyon Amiri: Cavit Karakaya, Teknik Direktörü: Ünal Tunalı, Reji Asistanı: Erol Erdoğan, Operatör Asistanı: Taci Saraç,
Yıldız Film Stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Perihan Savaş, Behçet Nacar, Kuderet Karadağ, Süheyl Eğriboz, Kadir Kök, Günay Güner, Özdemir Akın, Mehmet Yağmur, Nejdet Suvari, Lütfi Engin, Murat Tok,

Konu: Kaçakçılardan haraç alan bir kabadayının öyküsü.

SEN ALIN YAZIMSIN (1972)


Yönetmen:Semih Evin
Senaryo: Bülent Oran
Operatör: Orhan Çağman
Yapım: Osmanlı Film / Mehmet Karahafız, Hasan Çakır

Reji Asistanı: Mesut Çanuk, Kamera Asistanı: Tuna Alper, Prodüksiyon Amiri: Mehmet Gonca

Oyuncular: Engin Çağlar, Esen Püsküllü, Kayhan Yıldızoğlu, Atıf Kaptan, Altan Günbay, Nermin Hoşsöz, Necdet Yakın, Kadri Ögelman, Erol Yeşilyaprak, Rıza Genç, Ahmet Karaca, Zeki sezer, Renan Fosforoğlu, Erten Üçgözen, Şale Çakın, Ahmet Şenses,

Konu: Babası tarafından zorla evlendirilen bir kızla, onu kaçıran bir gazetecinin öyküsü.


SAVULUN GELİYORUM (1972)

 “İstanbul Benden Sorulur”

Senaryo ve Yönetmen: Bilge Olgaç
Kamera: Erhan Canan
Yapım: İfa Film / Fethi Oğuz

Laboratuar Şefi: Cengiz Turalı, Yardımcıları: Kâmil Yücekol, Mehmet Köz, Negatif Montaj: Şehmuz Doğalp, Yardımcısı: Zafer Ateşli, Set Elemanları: Baki Soğukpınar, Mustafa Koçyiğit, Cengiz Üstündağ, Rıfat Çalışkan, Ptrodüksiyon Amiri: Mustafa Pekdoğru, Ar Direktör: C. Cimgü, Funda Işık Servisi Işık Şefi: Haydar Aslan, Reji Asistanları: Engin Asyalı, Cüneyt Sözbir, Kamera Asistanı: Ender Turgut, (İstanbul Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: İrfan Atasoy, Nazan Adalı, Reha Yurdakul, Süheyl Eğriboz, İlknur Taçbaş, Hakkı Kıvanç, Ali Ekdal, Yaşar Güçlü, Yusuf Çağatay, Mustafa Dik, Rahmi Pala, Ufuk Sönmez, Remziye Fırtına, Tevfik Şen, Mustafa Bulut, Mustafa Dik, Mustafa Özkaya, Ahmet Uyanık, Küçük Yıldız: Akın Turan, “Dert Bend Mii” şarkısını okuyan Mine Koşan

Konu: Tövbekar olmuş bir kabadayının öyküsü 


SATILIK KADIN (1972)


Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo: Ahmet Üstel
Kamera: Kriton İlyadis
Yapım: Metro Film / Aram Gülyüz

Oyuncular: Engin Çağlar (Orhan), Feri Cansel (Nevin), Orçun Sonat, Yalçın Gülhan (Tarık), Yeşim Yükselen, Orçun Sonat (Mesut), Atıf Kaptan (Başsavcı), Hasan Ceylan, Güzin Özipek (Erkek Fikret), Aydın Tezel (Avukat). Müşerref Çapın, Hasan Ceylan, Asım Nipton, Cemil Akacan

Konu: Apartman kapıcısının oğluyla aşk yaşayan bir fahişenin öyküsü.

SARI ÖKÜZ PARASI (1972)



Senaryo ve Yönetmen: Nişan Hançer
Kamera: Kaya Ererez
Yapım: Erkan Film/Erkan Abacı

Şarkılar: Ali Avaz, Sevgi Can, Neşe Karaböcek, Ayla Dikmen, Osman Bayşu, Kemal Bedilli,

Oyuncular: Ali Avaz, Sevgi Can, Suna Pekuysal, Hayati Hamzaoğlu, Ergun Köknar, Nur Ay, Enver Dönmez, Yusuf Sezer, Reşit Çıldam, Kemal Çakmaz, Arap Celâl, Yusuf Marangoz, Çocuk Yıldız: Hasan Gazeteci,

Konu: Köyündeki kağnısını, öküzünü satıp parasını İstanbul pavyonlarında yiyen bir ağanın öyküsü.

SAHTEKAR (1972)


Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Volkan Karhan
Kamera Orhan Kapkı
Yapım: Birlik Film/A. Müfit İlkiz

Renk Uzmanı: Mengü Yeğin, Laboratuar: Hasan Özbek, Selahattin Kaya, Abdullah Akdeniz, Negati Montaj: Sezai Elmaskaya, Montaj,Senkron: Mehmet Özdemir, Sesleri Alan: Makro Buduris, Faruk Özar, Set Elemanları: Hüseyin Bilgiç, İbrahim Eroğlu, İbrahim Sobacı, Reji Asistanı: Yaşar Seriner, Kamera Asistanı: Umur Özlüer, Suha Kapkı, Işık Şefi: İbrahim Sabuncu, yardımcıları: İlhami Olcaytu, Emin Aydın, Prodüksiyon: Turgut Gönülalan, Prodüksiyon Asistanı: Cihat Karahan, (Saner Film Stüdyosunda hazırlanmış, Yıldız Film stüdyosunda seslendirilmiştir )

Oyuncular: Yılmaz Güney, Sevda Karaca, Birtane Altınel (Güngör), Yıldırım Önal, Süha Doğan, Mümtaz Ener, Atıf Kaptan, Eriş Akman, Danyal Topatan, Nezihe Güler, Faik Coşkun, Hüseyin Salıcı, Ahmet Semiz, Yılmaz Kurt, Bedri Aydın, Ercan Ocaklı, Gülten Ceylan, Selami Kaplan, Vural Öztürk, Leyla İnan, Ali Uyandıran, Nazmi Keser, Hulusi Korkmaz, Ferit Birol, Gürkan Özmen, Süleyman Çetin, Ali Biliz, Hülya Yüceltürk, Sema Kesici, Renan Fosforoğlu, Mustafa Alabora, Eriş Akman, Yeşim Yükselen, Diler Saraç, Müşerref Çapın, Aydın yamanlar, Engin Ocaklı, Fersa Acar, Gülten Ceylan, Ali Biliz, Hülya Yüceltürk, Ayşe Atakan, Leyla Baykal, Seher Yıldırım, Selma Haseki

KONU: Bir soyguncu çetesi, yeni bir soygun planı için toplanır. Bu kez soygunun yapılacağı yer, özel bir mankenlik ve zerafet okuludur. Okulda öksüz çocuklar adına bir defile düzenlenecek ve o gece manken kızlar, Topkapı müzesinden alınacak tarihi giysileri ve çok kıymetli ziynet eşyalarını teşhir edeceklerdir. Yapılan plana göre kıymetli milyonları aşan bu mücevherler çalınacaktır.

Soyguncu çetesinin reisi (Yıldırım Önal), bu işin beyni olarak çevresinde Kol adıyla tanınan Bülent Akif'i (Yılmaz Güney) görevlendirir. Kültürlü ve kibar bir soyguncudur Bülent. Sahte belgelerle tarih öğretmeni olarak göreve başlar. Sonra da okulun yakınlarında yaşlı bir kadının evini pansiyon olarak kiralar. Yaşlı kadının bir kauçuk fabrikasında muhasebecilik yapan yeğeni Fatma (Birtane Güngör), sempatik, güler yüzlü kiracısıyla ilgilenmekte, ona yardımcı olmak amacıyla sanat tarihi kitaplarından özetler çıkarmaktadır.

Bülent, göreve başladığı okulda öğrencileriyle önce çatışır, sonra da sempatik yaklaşımlarıyla onlarla güzel bir diyalog kurar. Öğrencilerinden, zengin bir işadamının kızı olan Serpil (Sevda Karaca) ile ister istemez duygusal bir ilişkiye girer. Çünkü Serpil, genç adama aşıktır. Buluşurlar, dans ederler, birlikte olurlar.
Bu arada kaldığı pansiyonun sahibi yaşlı kadın, yeğeni Fatma'yı Bülent'le evlendirmenin hayali içindedir. Çünkü, Fatma da Bülent'e aşıktır. Bülent, çevresinde okul maaşıyla geçinen bir öğretmen havası içinde yaşamını sürdürürken kimsesizliği nedeniyle ilgi duyduğu Fatma'ya hediyeler alır. Genç adam gerçekte bir duygu çıkmazı içindedir.

Okulda defilenin yapılacağı gece Bülent, bir soyguncu arkadaşıyla (Süha Doğan) birlikte sahnenin altına dinamit yerleştirir. Topkapı müzesinden tarihi giysiler ve mücevherler bir minibüsle, silahlı muhafızların koruması altında getirilmiş, manken kızlar sahnede gösteriye başlamışlardır. Okulun salonu tıklım tıklım doludur.birden paniğe kapılır. Biraz sonra sahne havaya uçurulacaktır. O çok sevdiği, top oynadığı,

Bülent, bir ara küçük çocukların sahneye çıkarıldığını dehşetle görür. Ve gün boyu şakalaştığı, saçlarını okşadığı çocukların öldürülmesine yüreği razı değildir. Ölecekse kendi ölmelidir.

Birden bağıra bağıra koşar. Kalabalığın içinden sahneye fırlar, çocukları aşağıya indirir. Sonra da sahnenin altına girip iki dinamit lokumunun tellerini koparır. Ancak üçüncüsüne yetişemez. Şiddetli bir patlamayla Bülent paramparça olur. Agâh Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”





SABU KAHRAMAN KORSAN (1972)


Yönetmen: Tarık Tibet
Senaryo: Demet Düzgün
Kameraman: Şener Işık
Yapım : Eti Prodüksiyon

Oynayanlar: Kartal Tibet, Gülgün Erdem, Sadettin Düzgün, Necip Tekçe, Ahmet Sert

Bir prensle Sabu’nun masal dünyasındaki aşkları.

SABU HIRSIZLAR PRENSİ (1972)


Senaryo ve Yönetmen: Tarık Tibet
Kameraman: Mükremin Şumlu
Yapım: Demet Film / Tarık Tibet

Oyuncular: Tarık Tibet, Ülkü Özen, Turgut Özatay, Serap Olguner, Funda Ege, Sadettin Düzgün, Danyal Topatan, Talat Gözbak, Minecik

► Daha önceki yıllarda gördüğümüz masal filmlerinin sayısının bu yıllarda azaldığını görürüz. Çevrilen dört filmin üçü dar bütçeli filmlerdir. Yeşilçam'ın marjinal sinemasında yönetmen-oyuncu-senaryo yazarı-yapımcı kimliği olan Tarık Tibet, Sabu adlı bir kahraman yaratarak masal sinemasına dahil edilebilecek iki adet "Sabu" filmi çekiyor.

RÜYALAR GERÇEK OLSA (1972)


Yönetmen: Hulki Saner
Senaryo: Oksal Pekmezoğlu
Foto Direktörü: Çetin Tunca
Müzik: Hulki Saner
Yapım: Saner Film / Hulki Saner

Set Amiri: Basri Büyükcan, Set Yardımcıları: Haliil Dede, Ömer Bubu, Nasuhi Keçeci, Prodüksiyon Amiri: Şerif Ablak, Prodüksiyon Asistanı: Engin Demirçubuk, Kameraman: Tosun Bayrı, Işık Şefi: İlyas Kurtoğlu, “Rüyalar Gerçek Olsa” şarkısı söz ve Müzik: Hulki Saner, Okuyan: Emel Sayın, Seslendiren: Yorgo İliadis, Renk Uzmanı: Mengü Yeğin, Montaj Senkron: Turgut İnangiray, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Laboratuar Şefi: Metin Eren, Laboratuar: Hasan Ören, Abdullah Akdeniz, Selahattin Kaya, Cihat Demir, Adil Yılmaz, Asistan Rejisör: Oksal Pekmezoğlu, (Saner Film Stüdyosu Renkli laboratuarında hazırlanmış, Süperfon’da seslendirilmiştir )

Oyuncular: Engin Çağlar, Esen Püsküllü, Müjdat Gezen, Kayhan Yıldızoğlu, Saadet Sun, Hulusi Kentmen, Renan Fosforoğlu, Hasan Ceylan, Muzaffer Yenen, Nilgün Ceylan, Haluk Orçun, Hamit Has, Madelet Tibet, Sabahat İzgü, Semra Gonca, Sabahat Işık,

Konu: Orhan’ın yatalak amcası vardır sürekli Doktor başındadır. Orhan’a ölmeden iyi bir kızla evlenmesin ister. Orhan’ın Nesrin adında bir sevgilisi vardır, onun amacı servete konmaktır. Diğer tarafta Orhan’ı karşılıksız seven, Çamaşırcının kızı Zeynep vardır. Sürekli Orhan’ı uzaktan sevmektedir. Evde, Uşak Rıza, Aşçı ve yardımcılar vardır. Orhan""ın sevgilisi yurt dışına gitmek ister, Orhan gitmemesini beklemesini söyler ama o gider. Bu arada Amca iyice fenalaşır ve hemen Orhan""a nişanlısını görmek istediğini söyler. Bu arada Zeyneb’in Orhan’a yanık olduğunu bilen Uşak Rıza nişanlı olarak Zeynep’i tanıştırmasını önerir. Orhan kabul eder. Ve Orhan nişanlısı olarak Amcasına Zeynep’i tanıştırır. Müfit Nesrin’i arayarak derhal dönmesini işlerin karıştığını bildirir. Nesrin döner. Birkaç gün sonra Amca iyileşir, Orhan, Zeynep’e bu oyuna biraz daha idare etmesini ister. Zeynep kabul eder. Orhan ve Rıza Zeynep’e nasıl konuşacağını, oturacağını, yürüyeceğini, yemek yiyeceğini ve konuşacağını öğretirler. Bir parti vardır. Nesrin ve Orhan dans etmektedir. Müfit Zeynep’i dansa kaldırır. Zeynep istemez ama Orhan’ı kıramaz, Müfit Zeynep’i öpmeye çalışır, Zeynep tokat atar ve çıkar. Amca parti verir, konuklar gelmiştir. Amca ile Zeynep merdivenlerden inerler, Zeynep güzelliği ile herkesi şaşırtır, Uşak Rıza ilk başta tanımaz. Amca misafirlere Oğlum ve Gelinim diye tanıştırır. Sanatçı çıkar opera bir parça okur. Nesrin bu durumdan pay çıkarmak ister ve Zeynep’i takdim ederek bir parça söyleyeceğini bildirir. Zeynep istemese de mecburen çıkar şarkısını okur davetliler büyük bir hayranlıkla onu dinler. Şarkı bitiminde bütün erkekler Zeynep’in etrafına gelir ve dans etmek için sıraya girerler. Orhan çok kıskanmıştır. Orhan ve Zeynep oranda dolaşır, gezerler. Orhan ve Rıza Müfit ve Nesrin’e bir oyun oynarlar. Rıza kılık değiştirerek kendisini Zengin bir eski arkadaşı olarak tanıştırır. Her laf arasında Rıza Müfit’e vurur, Müfit de arkadaşının zengin olduğunu duyunca mecburen bu dayaklara katlanır. Nesrin gelir ve Rıza’yı tanır, Bu defa Müfit Rıza’ya vurmaya başlayınca Orhan’ı çağırır, Orhan gelir ve beraber Müfit’i döverler. Zeynep evden ayrılır. Orhan ve Rıza onu her yerde ararlar. Bir evin önünde dururlar. Bir çocuk kapıyı açar, annesinin hasta olduğunu söyler, babası gelir, Orhan iyice üzülmüştür. Evde herkes üzgündür, Orhan artık dayanamayacağını ve şehri terk edeceğini söyler. Bavulları alır, Amcası vapurda kendisini beklemesini söyler. Vapurda Amca ile Orhan konuşur, Zeynep gizlenerek onların yanına gelir, Orhan arkası dönüktür, Amca gider Zeynep yanına gelir, Orhan arkasını döndüğünde Zeynep""i görür. Sarılırlar. Sarılmalarına Amca mani olur. Kaptanı çağırırlar Nikahları kıyılır.




PAPRİKA GADDARIN AŞKI (1972)


(ATEŞLİ KIZ) 

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Vecdi Uygun, Bülent Oran
Kamera: Kaya Ererez
Müzik Direktörü: Baysan Yüksel
Yapım: Nur Plâk Film / Erol Solak

Kurgu: Necdet Tok, Turgut İnangiray, Reji Asistanı: Sabiha İzer, Kamera Asistanı: Hüseyin Ererez, Negatif Kurgu: Sezai Elmaskaya, Laboratuar: Selahattin Kaya, İsmet Tomaçgil, Abdullah Akdeniz, Hasan Örnek, Renk Düzenleme Asst.: Mengü Yeğin, Işık Şefi: Aslan Yıldız, Ses Kayıt: Marko Buduris, Faruk Özar, Prodüksiyon Amiri: Nuri Tuğ, Prodüksiyon Asst.: Hüseyin Çalışkan, Set Amiri: Kahraman Kongur, Şarkılar: Kerem Güney, Belkıs Özener, Leyla Nur, Sait Ergenç, (Saner Film Stüdyosunda renklendirilmiş, Yıldız Film laboratuarında seslendirilmiştir.

Oyuncular: Zeynep Aksu (paprika), Kadir İnanır (Kadir), Lâle Belkıs (Lale), Erol Solak (Gaddar), Tutgut Özatay (Turgut), Nubar Terziyan, Nedret Güvenç (paprika’nın annesi), Aliye Rona (Falcı), Attila Ergün, Hüseyin Zan (Oski), Danyal Topatan, Suna Selen (Gaddar’ın annesi), Feridun Çölgeçen, Oktay Yavuz (kumarbaz), Hasan Ceylan, Faik Coşkun, Arap Celal İhsan Bayraktar (Çingene), Yaşar Şener, Hakkı Kıvanç (Çingene), Arap Celal (Çingene), Cevdet Balıkçı (Çingene), Sabahat Işık, Muzaffer Yenen

► Kadir ve patronu Turgut. Kadir; “Kendi derdimde, içki kadehlerinin içindeyim.”Turgut; “Seviyorsun biliyorum. Sevgini gururuna feda ettiğin bir aşkla seviyorsun. Seviyorsun değil mi?” Kadir; “Evet, çok. Kendimi unutacak kadar çok seviyorum.”Turgut; “Beni dinle öyleyse. Git artık. Sevgini ara, sevgine koş. İçki kadehleri bir yerden sonra ölümü oluyor insanın, sonu oluyor.” Kadri; “Ne yapabilirim?”Turgut; “Seni bekleyen, seninle mutlu olmaya hazır bir insan var. Ona koş.”

‘Paprika’nın en az başarılı Yeşilçam uyarlaması. Beyoğlu’nda bir kumarhane. Sarışın Oski ve Oktay Yavuz da sıkı kumarbazlar ama Kadir tüm paralarını alıyor. O gece Mestan’ın kemanı eşliğinde Çingene güzeli Paprika’nın dansını izliyoruz. Kadir kazandığı ‘serveti’ ona verir. Genç kızın ‘mükâfat’ olarak verebileceği yalnızca öpücüğü varmış. Paprika o kadar alımlı ki Oski de sırnaşır. Sonrası kavga dövüş. Oski yiğit biri değil galiba. Yediği dayağın acısını çıkarmak için Kadir’i arkadan bıçaklatır. Kan revan içindeki kahramanımıza gazino patronu Turgut ve şarkıcı Lale yardımcı oluyor. Bir sağlık merkezine götürmek isterler ama O karşı çıkar; “Hayır, hastane istemem.” Kanunla bir sorunu olduğu ortada ama ne olduğu belirtilmiyor. Kendine gelirken Lale başucundaydı. İlerde hamilelikle sonuçlanacak kısa bir beraberlikleri olacak. Turgut da kediye ciğer emanet eder gibi “Burada kalmanı bana yardım etmeni istiyorum. Gazinoma, iyiliklerime, kötülüklerime, karanlık dünyama, (Lale’yi kastederek) her şeyime ortaksın” demişti.

Bu arada Paprika’yı ve Çergisini tanıyoruz. Rengârenk giysili Çingeneler. Yüzyıllar önce Hindistan’dan başlayan göçleri hâlâ devam ediyor galiba. At arabaları, çadırlar. Küpeli Arap Celal; Ayyaş Yaşar Şener; Hasan Ceylan; Falcı Aliye Rona; ‘Tek Göz’ (ama her sahnede göz bandının yeri değiştiği için hangi gözünün görmediği anlaşılmayan) Atilla Ergün; İspanyol paça pantolonlu kemancı Mestan. Ve elbette Gaddar. ‘Pırlanta gibi bir karısı var’ ama onun gönlü Paprika’da. Paprika. Bir biber tarlasında dünyaya gelmiş. Bu yüzden biraz acımasız. “Kaderim bu benim. Sevgimi nefret olarak belirtmek zorundayım.” Çerçi’nin erkeklerini ‘birbirine katar sonra da kara kara düşünür’. Kazanana dudaklarını verecekmiş. Tek Göz’ü döven Gaddar umutla beklerken bıçak gibi bir yanıt alıyor; “Bana değil lan, bana değil. İçerde uyuklayan karına ispatla sen erkekliğini.”

Turgut bir ‘av partisi’nde Paprika’yı görür. Sonrası ‘Sürtük’ (1965/70) gibi. Karar vermiş onu şöhretli bir şarkıcı yapacak. Tek koşulu (niyeyse) ‘hayatına hiçbir erkek girmeyecek, hiçbir erkeği sevmeyecek’. Beklendiği gibi genç kızı Kadir’e ‘emanet eder’

. Plak anlaşması yapılır. Ama ortalığa atılan plaklar Neşe Karaböcek’in. Artık ‘meşhur bir yıldız’. Romanda sevdiği Rogi Jancsi’yi görmek için Budapeşte’ye giden Paprika’ydı (sf. 122–170). Filmde ise Gaddar, İstanbul’a geliyor. Bu yolculukta ‘şarap sarımsak kokulu, çürük dişli, tahta bacaklı 6 kişiyle yatmak zorunda kalan’ genç kızın başına gelenleri yaşamadığı için çok şanslı. “Besbelli, dünya erkeklerin, sırf erkeklerin dünyasıydı (sf. 132).” [Belki tesadüf, Gazino’ya geldiğinde Paprika ‘Hani Bir Gün Gelecektin’ (Teoman Alpay) şarkısını söylüyordu.]

İşin içine aşk karışınca verilen sözlere pek güvenmemek gerekiyor. Paprika ve Kadir beraber olurlar. Neyse ki Lale’nin hamileliğini olduğu gibi Turgut bunu da anlayışla karşılıyor. Doktor’un nikâh töreni sırasındaki itirazının sonucu ne oldu

 ► Kar içinde İstanbul. Güvercinler, insanlar. Hepsi ‘Ekmek Kavgası’nda. Tertemiz yüzlü bir genç kız, Pınar evde diktiklerini bit pazarındaki tuhafiyeciye satıyor. Bundan sonra bu da zor gibi. Dükkân sahibinde ‘parasızlığın belini büktüğünden’ ve ‘işlerin kötülediğinden’ başka laf yok. “Yeni mal istemiyorum artık. Geçen defa getirdiklerin duruyor daha.” Pınar’ın “Yeni modeller bulurum size” ve “Daha ucuza vereyim” şeklindeki sessiz çığlıkları yararsız; “Kurtarmaz maalesef. Hesabı kapatalım.”

Eczaneye uğramasının nedeni evde anlaşılır. Annesi Güzide Hanım ağır hasta. “Günden güne eriyor zavallı.” Ev sahipleri Remzi ve annesinin gösterdiği özveri az bulunur cinsten. “Hadi bu ay da kira almayalım. Üstelik cebimizde ne varsa verelim ama faydası yok… Bu hastalık başka ,türlü bakım ister… Yiyeceği içeceği en iyi şekilde olacak. Masraf hastalığı bu. Zengin hastalığı bu.” İyi bir hastane, doktor, en son ilaçlar ve bunlar için para, ‘gözü kör olası para’ gerekli.

Çaresiz kalan Pınar, annesinin sözünü ettiği akrabalarına gider. Rahmetli babası Necmi ile Hayri Bey’in oğlu Faruk arasındaki benzerlik şaşırtıcı. Hısım olduklarını anlatıyor ancak dinleyen kim. Delikanlı O’nu ‘para koparmaya’ gelmiş bir yalancı sanır. Gerçeği babasının sözlerinden öğreneceğiz.

Yalancı olan O değil benim. Senelerdir çektiğim vicdan azabını bilemezsiniz. Bir gün her şeyin ortaya çıkacağını biliyordum. Üvey kardeşimdi Necmi. Benim yüzümden sürünerek öldü. Annemiz bir, babalarımız ayrıydı. Bir gün kaybettik annemizi. Çok zengindi.”

Tüm servet iki kardeşe kalır. Necmi, Hayri’den farklı olarak müzik ve karısı Güzide’den başka bir şeyle ilgilenmiyor. Paranın idaresini abiye bırakarak Avrupa’ya giderler.“Necmi ve karısı Viyana’ya gittikten sonra çalışmaya başladım. Kazanmak, daha çok kazanmak başka hiçbir şey düşünmüyordum. Bütün benliğimi inanılmaz bir para hırsı kaplamıştı… En büyük işadamlarından biriydim artık. Üç yıl sonra bir de fabrika sahibi olmuştum.” Bu arada kardeşinin hissesine el koyup para göndermeyi kesmiş.

Bunlara ‘ufak bir çocuk bile inanmaz’ fakat Necmi ne yapsın. Mahkemeden bir sonuç alamayacağı belli. ‘Tahsilini bitirip diplomasını alamadığı için müzik öğretmenliği yapamıyor’. Dert dert üstüne. ‘Meyhane şarkılarını, göbek havalarını bilmiyor milleti coşturamıyor’ diye çalıştığı pavyondan da kovulmuş. Küçük kızı Pınar’a mama bile alacak durumu yok. Kaldıkları otelin sahibi “Borcunu ödemezsen çıkarsın buradan” diye bastırıyor.

‘‘Bu zillete dayanamayıp’ kendini kamyonun altına atar. Kardeşinin ölümüyle fabrikatörün aklı başına gelmiş. Fakat çok geç. Ana kızı otelden atmışlar, aradınsa bul.
Bu sırrın kendisiyle beraber mezara gideceğini düşünürken, 20 yıl sonra günahını affettirmek için ne mümkünse yapacak. Gerçi kızı Aysel “Unutmaya çalış baba…

Hayri Bey, yine kucak dolusu armağanla gelmiş. Amacı genç kızın ‘geçmişte olanları unutması, kalbinin yeniden yaşama sevinciyle dolması’. Sonraki bir gece babasının ‘hissesinin bir kısmı’ olan 500 bin liralık çek verir. Aysel, her zamanki gibi acımasız, küçümseyici. Faruk’un ise en mutlu günleri. Pınar’la birbirlerini sevmişler. Pınar ve Faruk evlenecekler. (Murat Çelenligil – Sinematürk)




BİR PINAR Kİ (1972)


Yönetmen: Nuri O. Ergün
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Ali Yaver
Yapım: Er Film/Berker İnanoğlu

Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu, Işık Şefi: Cengiz Arlı (Ender Işık Servisi), Jenerik: Refik Onubil, Prodüksiyon Asistanı: Metin Ok, Kamera Asistanı: Ünal Uğur, Reji Asistanları: Attila Gökbürü, Ç. İzzet Özkaya,

Oyuncular: Kartal Tibet (Faruk), Atıf Kaptan (Hayri), Arzu Okay (Pınar), Deniz Erkanat (Necla), Kayhan Yıldızoğlu (Banker Cevat), Suna Selen (Güzide), Nazan Adalı (Aysel), Nubar Terziyan Benan Öz (Himetçi), Müşerref Çapın (Nahide), Nezihe Güler, Türker Tekin (Remzi)

18 Şubat 2018 Pazar

PAROLA YILDIRIM (1972)

Senaryo ve Yönetmen: Mehmet Bozkuş
Kamera: Yılmaz Ceylan
Yapım: Birlik Film/ Mehmet Karahafız, Hasan Çakır, Çetin İnanç

Oyuncular: Yıldırım Gencer, Yeşim Yükselen, Figen Han, Süreyya Konda, Adnan Mersinli, Enver Dönmez, Türker İnan, Mennan Hümaşa, Enver Ökkeş, Ali Demir, Haydar Karaer, Yusuf Çağatay, Mustafa Yavuz


Konu: Kirli işler çeviren bir çeteyle masum bir kızı haydutların elinden kurtaran bir hafiyenin öyküsü. 

PARÇALA BEHÇET (1972)



Senaryo ve Yönetmen: Melih Gülgen
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: Tekin Film / Çetin Dağdelen

Oyuncular: Behçet Nacar, Gülgün Erdem, Tijen Doray, Ülkü Ülker, Danyal Topatan

Konu: Cezayir’de hapishaneden kaçarak oğlunu İstanbul’da arayan bir babanın macera dolu erotik öyküsü.


PARA (1972)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Erdoğan Tünaş,
Foto Direktörü: Mustafa Yılmaz
Yapım: Akün Film /( İrfan Ünal

Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Senkron: Mustafa Kent, Negatif Montaj: Hüsam Üren, Işık Şefi: Erol Batıbeki, Ömer Ekmekçi, Reji Asistanı: Nilgün Karagüler, Kamera Asistanı: Abdullah Gücek, Prodüksiyon Amiri: Nuri Tuncal, Sabri Aslankara, Asitan Rejisörü: Zafer Par, (Lâle Film Stüdyosunda seslendirilmiş -ve Ören Film Laboratuarında renklendirilmiştir )

Oyuncular: Tarık Akan (Murat), Perihan Savaş (Aysel), Yalçın Gülhan (Ferit), Sevda Karaca, Tijen Doray, Reha Yurdakul (Murat’ın Abisi), Tuncer Necmioğlu (Aysel’in babası), Hulusi Kentmen (Mahmut), Hikmet Taşdemir, Suna Selen (Yenge), Ali Karagöz, Akif Kilman, Feridun Çölgeçen, Mürüvvet Sim (Terzi), Muazzez Kurdoğlu (Aysel’in annesi), Mine Sun, İlknur Taçbaş, Tevfik Şen, Yılmaz Kurt


Konu: Biri zengin ve diğeri fakir iki erkekle bir kadının öyküsü