Yönetmen: Orhan Aksoy,
Senaryo: Safa Önal,
Foto Direktörü: Orhan
Kapkı,
Yapım: Erman Film/ Hürrem
Erman
Senkron ve Montaj: İsmail
Kalkan, Ses Mühendisi: Yorgo İlyadis, Reji Asistanları: Erdoğan
Avcı, Sami Güçlü, Ar Direktör: Adil Kıbıcı, Set Amiri: Bak,
Soğukpınar, Set Asistanları: Ethen Açıkalın, Mustafa Kıt, Prodüksiyon
Asistanı: Ercüment , kamera Asistanı: Suha Kapkı, Mehmet Varol,
Işık Şefi: Rıdvan Varol, Işık Asistsanı: Mustafa Kıtır, Kazım
Pekmez, Laboratuar Şefi: Hikmet Kuyucuk, Negatif Montaj: Hüsam
Üren, Prodüksiyon Müdürü: Avni Turan, (Ören Film Stüdyolarında renklendirilmiş Süperfon
stüdyosunda seslendirilmiştir)
Oyuncular:
Orhan Gencebay, Perihan Savaş, Selma
Güneri, Nihat Ziyalan, Şükriye Atav, Baki Tamer, İ. Hakkı Şen, Ekrem Dümer,
Hakkı Kıvanç, Ahmet Şenses, Erol Şen, Küçük Yıldız: Azize Gökmoğol, Hüseyin
Salıcı, İhsan Bayraktar, Orhan Çoban
Konu: Serap bir işçi ailesinin kızı, 16
yaşlarındayken zavallı babası hastalanıyor ve yatağa çakılıyor. Kıt kanaat
yaşayan aile de sıkıntıya düşüyor, elde avuçtaki bitince aile yokluğun, açlığın
pençesine teslim oluyor, kira veremez duruma geliyor. Yaşlı Anne çalışamaz
durumda, ir zırha bürünür. kız kardeş de çok küçük. Böylece Serap zorunluluktan
dolayı dikenli hayat yollarına koyuluyor, ailenin dayanağı olmaya ant içiyor.
Iş arıyor, ama bulamıyor. Karabulutlar dağıtıyor bir gün. Serap'ın Nusret
abisiyle karşılaşmasıyla sıkıntılar son buluyor, kederler dağılıyor. Nusret
abisinin saz salonunda şarkıcılık yapmaya başlıyor Serap, karşılığında da yüklü
para kazanıyor.
Serap da hayatı da değişiyor
haliyle, artık mutlu bir yuva, altın çocuklar, şirin kız rüyaları süslemez
oluyor gecelerini Serap'ın. Işıl ışıl güneşin ve temiz havanın yerini kırmızı
yapay ışıklar, cigara dumanı, buram buram alkol ve şehvetten kuduranların
saldırganca yaydığı kokular alıyor. Serap sahneye doluşmuş kavruk çalgıcıların
edepli eşliğinde paraya yürüyor. Nusret abinin kardeşi Cemil de hep gülümseyen,
hep şuh ve ağır makyajlı şarkıcı kadın afişlerinin arasında lambri duvarları
kaplayan başka bir kirli görüntü oluyor. Cemil hoşlanmıyor Nusret abisiyle bu
kısa saçlı, kalın dudaklı genç kızın arasındaki elektrikten, ama çekindiği için
ses çıkaramıyor. Ve bir gün zorla sahip oluyor Nusret abi Serap'a, metresi
yapıyor. Zaman akıyor ve Serap kazandığı parayla anne ve kız kardeşine villa
alıyor şehir dışında, Meral de kolej de yatılı okuyor. Her şeye bedeldir
Serap'ın verdikleri. Zaman tekrar akıyor, Serap'la Nusret işi büyütüyor ve
büyük bir gazino satın alıyorlar. Serap'ın tek amacı var artık; Meral'in
okuması, büyümesi, aşkla sevebileceği biriyle yuva kurması, mutlu olması sözün
kısası. Bir gün Nusret araba kazasına uğruyor ve ölüyor. Gazinoyu Serap'a
bırakmıştır. Cemil ise hissesi verilmiş ve kovulmuştur. Bu sıra Cemil gelip de
almaya kalkınca gazinoyu kızılca kıyamet kopuyor. Ama yağma yoktur, pabuç
bırakmıyor Serap. Çünkü on beş yılını vermiş, alın teriyle hak etmiştir bu
gazinoyu.
Serap
kader ananın karşısına çıkardığı Orhan'a aşık olur. "Mert adam" der
onun için, kollar, gözetir. Şarkıcı yeteneğini görüp sahneye çıkarır. Bu
ilişkiye emek verir, alın teri, göz nuru verir. Yıldız yapacaktır Orhan'ı.
Emeğini akıttığı kız kardeşiyle Orhan yine kader ananın pis bir oyunuyla
karşılaşıp aşık olurlar birbirlerine. İşler, önce karışır, ama finalde geri
adım atacak olan, hep öteki için yaşayan Serap olacaktır. (Vadullah Taş)