Powered By Blogger

13 Mart 2018 Salı

KÜÇÜK KOVBOY (1973)


Yönetmen: Guido Zurli
Senaryo: Arpad De Riso, Fuat Özlüer,  
Erdoğan Tünaş
Kamera: Çetin Gürtop
Sanat Yönetmeni : Sohban Koloğlu
Yapım : Erler Film / Türker İnanoğlu

Oyuncular: :İlker İnanoğlu, Cüneyt Arkın, Pascale Petit, Alan Steel, Evelyn Stewart, Erol Taş, Sohban Koloğlu, Ferudun Çölgeçen, Süheyl Eğriboz, İhsan Gedik

Konu: Vahşi Batı'nınbir kasabasında siyahlar giymiş silahşör Keskin (Cüneyt Arkın), Demir Bilek (Alan Steel) adlı haydudu düello için beklemektedir. Keskin, Demir Bilek'in başına konan ödülü almaya kararlıdır. İki adam karşı karşıya gelirler. Tam silahlar ateşlenirken araya bir çocuk girer ve Keskin'in kurşunuyla vurulur. Silahşör yıkılıp, bunalıma girer, kendini içkiye verir ve silahını kullanmaya tövbe eder. Aradan zaman geçer, Okumak için kente gönderilen Yumurcak (İlker inanoğlu) dadısı eşliğinde posta arabasına binmiş, ölen babasından kalan çiftliğine annesini görmeye gitmektedir. Demir Bilek Yumurcak'ı kaçırır ve çiftliğin kahyasına (Erol Taş) haber gönderir.

Haydutlar elli bin dolar fidye istemektedirler. Yumurcak'ın annesi de kasabanın meyhanesine gidip, silahşör aramaya başlar. Bu işe Keskin talip olur ve çiftliğe yerleşir. Artık istemeden öldürdüğü çocuğun da intikamını alma zamanı gelmiştir. Silahlarını kuşanır ve Demir Bilekle tekrar mücadeleye kalkar

KUŞÇU (1973)


Senaryo ve Yönetmen: Vural Pakel
Foto Direktörü: Manasi Filmeridis
Yapım: Özer Film / Enver Özer, Vural Pakel

Kamera Asistanı: Mustafa Kuzu, Rejisör Asistanları: Selma Sonat, Ümit Efekan, Set Ekibi: Ercan Tuman, Azmi Yıldız, Nihat Şimşek, Hüseyin Bilgiç, Prodüksiyon Amiri: Hüseyin Zan, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar, Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, (Acar Film Renkli laboratuarlarında hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Perihan Savaş, Ahmet Arkan, Kenan Özcan, Yavuz Selekman, Hüseyin Zan, Ali Seyhan, Erdoğan Seren, Giray Alpan,

Konu: Kuşçu Murat (Cüneyt Arkın) karısı ve bebeğiyle piknik yapmaktadır. Murat bir süre yanlarından ayrılır. Bu arada karısı ise bir gurup serseri tarafından saldırıya uğrar ve öldürülür. Murat bebeğiyle ortada kalır. Karısını öldüren saldırganları mahkeme salonunda vurarak öldürür ve bebeğiyle beraber hapse girer. Murat hapisten çıktıktan sonra kuşçuluk yapar oğlu ise sokaklarda gazete satar. Ama oğlu bundan ,şikayetçidir ve bunu her fırsatta söyler. Murat çaresizdir. Hastaneden kaçırılan bir kızı geri getirmesi için Murat'a çok paralı bir teklif gelir. Murat ise oğlunu rahat yaşatabilmek ve okutmak için kabul eder. Aslında kaçırılan kız nişanısı tarafından kaçırılmıştır. Murat ikisini de bulur ve geri götürmek için yola çıkarlar. Ama onlar geri dönmek istemezler çünkü öldürülecektirler. Mesele ise aslında miras meselesi. Ve Murat ikisini teslim eder ve parasını alır




KURT KAPANI (1973)


Senaryo ve Yönetmen: T. Fikret Uçak
Kameraman Salih Dikişçi
Yapım: Levent Film / Çetin Dağdelen

Reji Asistanı: Engin Dağdelen, Set Amiri: Orhan Başkan, Teknik Ekip: Cevdet Yener, Çetin uzun, İsmail Alar, Kamera Asistanı: Umur Özlüer, Işık Şefi: Ergun Şimşek, Renk Uzmanı: Turgut Ören, Laboratuar: Hikmet Kuyucu, hayati Akbulut, Montaj: Aleko Aleksandru, Senkron Montaj: Süleyman Karakaya, Negatif Montaj: Bayram Türkkan, Osman Koşkan, Sesleri Alan: Faruk Özar, (Ören Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Tamer Yiğit (Rıfat), Eşref Kolçak (Salih Komutan), Pakize Suda (Zeynep), Tuncer Necmioğlu (Reşit Ağa), Ceyda Karahan (Helen), Attila Ergün (Üstğ. Ali), Leman Akçatepe, Nurettin Kaygısız, Kemal As, Mustafa Doğan, Haydar Karaer, Selâhattin Geçgel (Kaçakçı), Erol Yeşilyaprak (kaçakçı), Giray Alpan (Kaçakçı), Mesude Sunay, Oktar Durukan (Kaçakçı), Sönmez Yıkılmaz, Niyazi Gökdere (kaçakçı), Kadir Kök, Ali Ateş, Ahmet Karatop,

Konu: Trakya yöresinde oğullarını kaçakçılığa itmeye çalışan Bulgarlarla savaşan, bir jandarma kumandanının öyküsü.


KURT YEMİNİ (1973)


Senaryo ve Yönetmen: Semih Evin
Foto Direktörü Paşa Gündoğdu
Yapım: Renk Film / Ünsal Aybek
Esat Toroğlu

Işıklar: Ender Işık Servisi, Işık Şefi: Aydın Yurteri, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar, Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Prodüksiyon Amiri: Erkan Abacı, (Acar Film stüdyosunda renklendirilmiş ve seslendirilmiştir)

Oyuncular: Serdar Gökhan, Fatma Belgen, Yıldırım Önal, Ünsel Aybek, Beyza Başak, Gülistan Güzey, Kayhan Yıldızoğlu, Hamit Yıldırım, Fatma Belgen, İhsan Gedik, Havşar Karain, Reşit Çıldam, Osman Han, Cengiz Karabulut, Nurettin Kaygısız, İbrahim Kurt, Erol Yeşilırmak,

Konu: Bir babanın kaybolan oğlunu araması

KURT DÖLÜ (1973)


Yönetmen: Taner Oğuz
Senaryo: Işık Toroman
Foto Direktörü: Rafet Şiriner
Yapım: Metin Film/Işık Toraman

Ses Teknisyenleri: Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar, İsmail Karataş, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Foto Direktörü Asistanı: Taci Saraç,

Oyuncular: Murat Soydan, Ahmet Mekin, Ayşen Cansev, Ekrem Gökkaya, Semra Yıldız, Atıf Kaptan, Kaan Batur, Tahsin Öncü, Zeki Tüney, Hakkı Kıvanç, Oktay Yavuz, Yaşar M. Çeşme, Hüseyin Zan, Cango Kemal, Ata Saka,

Konu: Aşk ve intikam konularına değinen bir macera filmi.

KORKUSUZLAR (1973)



Senaryo ve Yönetmen: Nejat Okçugil
Kamera: Salih Dikişçi
Müzik: John Barry, / Roy Budd
Yapım: Er Film/Berker İnanoğlu

Oyuncular: Kadir İnanır, Melda Sözen, Atıf Kaptan, Yeşim Okçugil, İhsan Baysal, Hüseyin Zan, Renan Fosforoğlu, Ali Ekdal, Ceyhan Cem, Behçet Nacar, Kudret Karadağ, Osman Han, Yılmaz Kurt, Reşit Çıldam,

Konu: Bir rastlantı sonucu bir soyguna adı karışan kamyon şoförünün kendisini temize çıkarma öyküsü.

KORKUSUZ ADAM (1973)


Senaryo ve Yönetmen: Nuri Akıncı
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Sinetek Film / Nuri Akıncı

Oyuncular: Levent Çakır, Seyhan Gümüş, Sema Yapraki Yaşar Güçlü

KOLSUZ KAHRAMANIN KOLU (1973)


Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Ahmet Üstel
Kamera: Kaya Ererez, / Kenan Kurt
Yapım: Olgun Film / Olgun Eltan

Reji Asistanı: Nilgün Karagülek, Kamera Asistanı: Hüseyin Ererez, Set Teknisyenleri: Nihat Cerit, Ahmet Akgün, Hasan Barutçular, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican Afşar, Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Prodüksiyon Amiri: Yücel Türkoğlu, (Acar Film stüdyosunda hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Öztürk Serengil, Nilüfer Koçyiğit, Hüseyin Zan, Ekrem Gökkaya, Sevda Nur, Sami Hazinses, Cevat Kurtuluş, Zeki Alpan, Turgut Savaş, Nataşa,

Konu: Hamsi Nuri ile Kolsuz kahramanın güldürüsü: Hamsi Nuri (Öztürk Serengil) devamlı işten atılan, aylak biridir.En son olarak çaycılık yaptığı iş hanından kovulur.Aynı pansiyonda kaldığı kız arkadaşı şarkıcı Nermin (Nilüfer Koçyiğit) çalıştığı kulüpte iş bulur.Bu sırada kulübe Çinli meşhur karateci Wangyu gelir ve Nuriye tıpatıp benzemektedir.Çinli cinayete kurban gider ve Nuri şahit olduğu bu olayda yaralanır,bir kolunu kaybeder.Çinli karatecinin sağlam kolu Nuriye nakledilir.Yalnız bu kolun sahibi bir kadın tarafından öpülürse kol gücünü kaybetmektedir.İkinci öpüşte tekrar güçlenmektedir.Bu sırada Çinli bir çete kolu geri almak için Türkiye’ye gelir. Ve Nuri’nin arkadaşı Nermin’i kolu almak için kaçırırlar. O yıllarda moda olan karate filmlerini hiciv eden bir film.

► Öztürk bir han da çay ocağı işletiyor, yani sıradan biri. Gayet laz: Biraz sakar, Bir sürü sululuklar yapıyor. İşten kovuluyor, bir sürü iş deniyor, hiçbir işte dikiş tutturamıyor. Buraya kadar herşey normal. Fakat Yeşilköy havaalanına bir uçak iniyor, Çinli makyajı yapılmış, sarkık bıyıklar. Çekik gözler. Eskişehir'den bir sürü tatar bulmuşlar, ya da Çin lokantalarından garsonları toplamışlar. Sırtlarında karate elbiseleri, Lâtince harflerle "karate" yazıyor. İki sıra halinde ayrılıp saygıyla eğiliyorlar. Kolsuz kahraman uçaktan inecek, saygı ona. Kolsuz Kahraman da Öztürk, yani iki rolde birden oynuyor. Kelli felli sarkık bıyıklı laz Çinli. Bir lüks arabaya biniyor, Çin lokantalarının haraçları konusunda Kürt idris'le bir mesele için kapışacaklar. Fakat Çin'de motorlu taşıt yok. Herkes bisikletli, trafik nedir bilmeyen Kolsuz Kahraman ve maocu arkadaşları araba kazası geçiriyorlar. Kolsuz kahramanı hastahaneye kaldırıyorlar. Obür kolu da ayvayı yemiş. Tesadüf bu ya, bizim Laz Öztürk de bir kaza geçirmiş, hastanede bir sedyede hatta Çinliyle yan yana. Deli doktor sedyede yatan iki adama bakıyor ve benzerliklerine şaşıyor. Kolsuz Kahraman'ın Laz Öztürk iyileşip hastaneden çıkıyor. Yeni takılan kolunda bir acayiplik hissediyor. Kol, eski sahibi Çinli'nin özellikleri taşımakta. Acayip bir kuvvet. Meyhane'de çıkan bir kavgada Laz Öztürk yeni koluyla herkesi marizliyor. Kısa zaman da Laz Öztürk'ün kolu herkesin ilgi odağı oluyor. ..Tabii ölen kolsuz kahramanın Mao’cu arkadaşları Laz Öztürk'ün peşine düşüyorlar, Kolu alıp Çin'e geri götürecekler. İnanılmaz uçuk film, Laz Oztürk'ün zaferiyle bitiyor... Osman Cavcı. “Yanlış Anlaşılmış Filmler”

KİM BU SOYTARI /Soyguncu (1973)


Yönetmen: Oğuz Gözen
Senaryo: Cevdet Yavuzdoğan
(Oğuz Gözen’in bir hikayesinden)
Kamera: Himmet Arı
Müzik: Yurdaer Doğulu
Yapım: Çığ Film/Oğuz Gözen

Oyuncular: Yılmaz Şerif, Nazan Berk, Yaşar Güçlü, İhsan Yüce, Kemal Çapraz, Özkan Altuğ, Atmaca Şenbay, Cavit Karakaya

Konu: Geçmişte ünlü bir kabadayı olan, hapse girip çıktıktan sonra pişmanlık duyup namuslu olmaya karar veren fakat kendisine hiç iş verilmediği için bir kumpanya tiyatrosunda palyaçoluk yapmaya başlayan bir adamın öyküsü. Bu film bazı illerde “Soyguncu” adıyla gösterime girmiş piyasada vasat bir iş yapmıştır.

KIZIN VAR MI DERDİN VAR (1973)


Yönetmen: Halit Refiğ
Senaryo: Safa Önal 
Foto Direktörü: Ali Yaver
Yapım: Erman Film / Hürrem Erman

Çevre Düzeni: Nejat Buvan, Yardımcılar: Ethem Açıkgöz, Mustafa Kıtır, Reji Asistanı: Sami Güçlü, Kamera Asistanı: Umur Özlüer, Ar Direktör: Deniz Mebahar, Prodüksiyon Müdürleri: Fethi Oğuz, Avni Turan, Renk Uzmanı: Turgut Ören, Zihniye Ören, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Montaj: İsmail Kalkan, (Eren Film stüdyosunda renklendirilmiş, Lâle Film stüdyosunda seslendirilmiştir )

Oyuncular: Ayhan Işık, Perihan Savaş, Ünal Emre, Ceylan Ece, Hulusi Kentmen, Ergun Köknar, Turgut Boralı, Ali Şen, Şükriye Atav, Feridun Çölgeçen, Semra Karaca, Hikmet Gül, Mürüvvet İşsever,

Konu: Ailesine danışmadan evlenmeye kalkan bir kızla, ailesi arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkların öyküsü.


 Amerikalı (USA) oyun yazarı Frances Goodrich ve Albert Hackett’in senaryosundan Vincente Minnelli’nin 16 Temmuz 1950 de gösterime giren “Father of the Bride” isimli filminden uyarlama. Filmde başlıca rolleri, Spencer Tracy (1900-1967), Joan Bennett (1910-1990), Elizabeth Taylor (1932) ve Don Taylor (1920-1998) oynamışlardır.




KIZIM (1973)


 “Lekeli Kadın” 


Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran
(“Kızım Duymasın” isimli bir Mısır filminden uyarlama)”
Foto Direktörü: Kriton İlyadis
Yapım: Karagöz Film / Fuat Soner

Yönetmen Asst.: Deniz Önal, Kamera Asst.: Nusret Öz, Işık Direktörü: Aydın Yurteri, Dublaj Yönetmeni: Hayri Esen, Seslendiren: Yorgo İliadis, Renk Uzmanı: Turgut Ören, Laboratuar Şefi: Hikmet Kuyucu, Laboratuar: Hayati Akbulut, Özkan Sevinç, Abdurrahman Tepetam, Senkron: Süleyman Karakaya, Negtif Montaj: Osman Koşkan, Bayram Türkkan, (Ören Film Laboratuarında renklendirilmiştir)
 
Oyuncular: Fatma Girik, Yıldırım Önal, Fatma Belgen, Kenan Pars, Aliye Rona, Nedret Güvenç, Fuat Soner, Mine Sun Altan Bozkurt, Mümtaz Ener, Necmi Altanlar, Kadri Ögelman,

Konu: Kızına mutlu bir gelecek hazırlamak için barlarda çalışan fedakâr bir annenin öyküsü. Genç kız yatılı bir okulda okumakta ve tatil nedeniyle evine döner. Bu arada tanıştığı genç, babasının gidip kızı annesinden istemesini söyler, Ancak baba(yıldırım Önal) kızın annesini, (Fatma Girik) görünce vazgeçer ve döner. Çünkü kadın öncelerden tanıdığı pavyonda çalışan şarkıcı bir kadındır. Oğluna böyle bir ananın kızı yakışmaz.
Kız tekrar okula dönmek üzere evden ayrılır ve annesinin çalıştığı pavyona gider kendi gözleriyle görür. Kızın bütün dünyası yıkılmıştır. Zor durumda kalan Fatma pavyonu bırakır ve kötürüm bir kadının evine ona bakmak için gider. Burada kadının (Nedret Güvenç) kocası tarafından tacize uğrar ancak Fatma adamın kafasına vurduğu vazo ile onu yaralar ve onu terk ederek kaçar. Genç adam yaralı bir vaziyette, yatalak karısından kurtulmak için bu olayı fırsat bilir ve karısını, Fatma’nın kullandığı vazo ile başına vurarak öldürür. Fatma kadının katili olarak tutuklanır.





10 Mart 2018 Cumartesi

KIZGIN TOPRAK (1973)


Senaryo ve Yönetmen: Feyzi Tuna (Osman Şahin'in Musallim ile Kuşde adlı öyküsünden)
Diylog: Tarık Dursun Kakınç
Foto Direktörü: Kaya Ererez
Müzik: Yalçın Tura
Yapım: Kadri Film / Kadri Yurdatap

Oyuncular: Fatma Girik, Tamer Yiğit, Hayati Hamzaoğlu, Hikmet Taşdemir, Talat Gözbak, Tahsin Koray, Sabahat Işık, Giray Alpan, Kudret Karadağ, Orhan Çoban,

Konu: Sultan (Fatma Girik) ile Şirvan (Tamer Yiğit) yarı feodal ilişkilerin egemen olduğu Güney Anadolu'da küçük toprak sahibi mutlu bir çifttir. Toprağın kendilerine verdiği kadarıyla mutlu olup geçimlerini sürdürmeyi yeğlerler. Ama kimi zaman toprak, kuraklığın hüküm sürdüğü dönemlerde azını da vermez onlara. Toprağı ekip biçmekle yaşamlarını sürdürememenin tüm güçlüklerini yaşayan çift sonunda azgın Fırat üzerinde bir sal yapıp geçinme derdi ne düşerler. Şirvan önceleri bunu kabullenmese de Sultan'ın ısrarı üzerine bu işe girer. Bir süre sonra ekonomik durumlarını düzeltir gibi olurlar. Ama bu işten Cello Ağa (Hayati Hamzaoğlu) pek hoşnut kalmaz. Kendi salına karşı bir ırgatın salı hem ekonomik çıkarlarına hem de onuruna dokunur ve adamlarına emir vererek Şirvan'ın salını imha eder. Şirvan bu kötülüğün kimden geldiğini bilir ama, tanığı yoktur, Çaresiz kalır. Kısasa kısas yöntemini uygulayarak o da ağanın buğday ambarını ateşe verir. Ağa güçlüdür ve üstelik tanıkları da vardır. Şirvan'ı şikayet ederek onun hapse girmesine neden olur. Ama Cello Ağa'nın kini ve hırsı bununla da kalmaz, daha da öteye gider; hapisteki Şirvan'ın ham karısını kaçırarak kirletir. O yörelere göre namusu elden giden Sultan'ın tek bir seçeneği vardır: O da kendini asmak. Kabullenir ama kendi cezasını kendinin vermesi için Şirvan'ın hapisten çıkmasını bekler. Beklediği gün gelir Şirvan hapisten çıkıp gerçeği öğrenince ağa ve adamlarıyla bir ödeşmeye girer. O, karısını kirletenlerden öcünü alırken, karısı kendi mezarını kendi kazmaya başlar. Erkeğinin, sevdiği adamın, Şirvan’ın gelip de kendisini öldürmesi için. Şirvan gri döner. Ama ağır yaralıdır. Karısını mezarını kazarken bulur. Hiç istemese de töreler böyle buyurur: Karısını öldürecek namusunu temizleyecektir. Tetiği çeker ve sevdiğini kendi elleriyle kazdığı mezarının başında öldürür, Ama onu yalnız bırakmaz. Yaşarken ulaşamadıkları birlikteliğe ölümde kavuşurlar. “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”

► Osman Şahin gibi bir yazarın, Türk sinemasının özellikle köy filmlerine yeniden eğildiği şu günlerde sinemaya kaynak olması, beklenebilirdi. Bu işi, yönetmen Feyzi Tuna, uzun bir hazırlık döneminden sonra gerçekleştirmiş bulunuyor. Şahin'in "Musallim ile Kuşde" adlı öyküsünden alınma "Kızgın Toprak", okuduğumda, beni de etkilemiş, çarpmış, uzun süre aklımdan çıkmamış bir öyküydü. Şahin, kendine özgü, kısa, özlü, gözleme dayanan şiddet ve acımasızlık yüklü anlatımıyla, hasipten dönen Musallim'le Cello ağanın adamları tarafından kirletilmiş bulduğu Kuşde'rin, trajik sonlarını anlatıyordu. Aslında öykü, Kuşde'nin intikam almağa giden erkeğinin dönüp de kendisin "ilk kurşununa adak etmesi" için beklerken, kendi mezarını kazmasıyla biter... Hikayede gerekli dramatik gücü ve etkiyi sağlayan bu son, sinema için yeterli sayılmayabilir. Bunun için Tuna—Necmioğlu ikilisinin, Musallim ile Kuşde'yi Şahin ile Sultan yaparken, öykünün sonunu da, sinemanın seslendiği çok daha geniş seyirci kitlesinin beklediği biçimde, intikamın rahatlattığı , ölümün şiddeti, kanın kırmızısı ile somutlaştırarak noktalamaları, bağışlanabilir.

Feyzi Tuna'nın "Kızgın Toprak"ta başarılı olduğu yerler var, başarısız olduğu yerler var. Şahin'in öyküsündeki dramatik özü bir ölçüde dağıtıyor. Şahin'in kısa ve çevreden soyutlanmış öyküsünü bir toplumsal tabana oturtmak iyin köyün, köylülerin gösterilmesi, aslında gerekli... Ancak Tuna, gerçek kişileri kullanmış, ama bunları filmin dramatik yapısı içine, inandrıcı biçimde oturtamamış ... Buna karşılık, filmin olumlu yanları da pek yok ... Tuna, ilk 15 dakikada, yok olan bir sinemayı gerçekleştirmeyi, seyirciyi nefesini tutarak perdeye bağlamayı başarıyor. Bu arada, Tuna, öykünün ana anekdotu, vurucu esprisi olan, "kendi mezarını kazan kadın" imajını daha bir güçlendirmek için, Türk sinemasında yanılmıyorsam ilk kez yapılan bir şeyi yapıyor, Aynı bölümü, filmin bir başında, bir sonunda olmak üzere iki kez kullanıyor. Bu yöntem, başarıya ulaşıyor, "Kızgın Toprak"ta Osman Şahin öykülerinin ana öğelerinden biri olan yerel dili arayanlar ise, bulamayacakIar. Tarık Dursun'un hazırladığı konuşmalar, sinemanın, hikayeden çok geniş bir seyirciye seslendiğini düşünerek olsa gerek, Şahin'in o çok yerel konuşma biçimini korumuyor. "Kızgın Toprak" için gerek Feyzi Tuna’nın meslek yaşamında bir aşama, gerekse yılın en ilginç yedi filmlerinden biri denebilir ... Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları”

► ilk kez "iyi" sayılabilecek bir filmle karşımızda Feyzi Tuna ... Kaya Ererez iyi niyetli görüntüler saptamış. Fatma Girik oyunuyla filme bir şeyler katmaya çalışmış. Tüm bunlara karşın "özgün", "tutarlı", "içten" gerçek bir sinema ürünü olamamış "Kızgın Toprak". Geride kalan yalnızca altı iyice çizien, sıkıntı verici trajik olaylardır. Bir yığın kandır. (Bkz.: Oğuz Makal, Klzgın Toprak, Gerçek Sinema, Sayl; 4, Ocak 1974) “Agah Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü”

ÖDÜL:
► Asya ve Afrika ülkeleri Film Festivali'nde (Taşkent) Fatma Girik'e Kadınlar Komitesi Özel Ödülü




KIR ÇİÇEĞİ (1973)



Yönetmen:Mehmet Dinler
Senaryo: Bülent Oran
Kamera: Necati İltaç
Yapım: Renk Film / Ünal Aybek

Oyuncular : Serdar Gökhan, Bahar Erdeniz, Mine Sun, İhsan Yüce, Mürüvvet Sim, Müşerref Çapın, Faik Coşkun,

Konu: Kocasını uçak kazasında kaybeden bir kadının dramatik öyküsü.


KAYNANAM KUDURDU (1973)



Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Sadık Şendil
Kamera Özdemir Öğüt
Yapım: Nur Film/Nuri Yılmaz

Oyuncular: Aydan Adan, Hulusi Kentmen, Münir Özkul, Öztürk Serengil, Suna Pekuysal, Zeki Alasya, Tevhid Bilge, Mualle Sürer, Yasemin Esmer, Tanju Okan, Küçük Yıldızlar: Murat Yılmaz, Şişko Nuri, Lerihcik,

Konu: Ali, denizde boğulmak üzereyken kurtardığı Suna´dan çok etkilenir ve onunla evlenir. Ancak Suna, nikah için imzayı atar atmaz asıl yüzünü göstermeye başlar…


KATRAN BEBEK (1973)


Yönetmen: Günay Kosova
Kameraman: Abdullah Gürek
Renk Uzmanı: Hayati Akbulut
Yapım: Atik Film / Muharrem Atik (Ören Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Levent Çakır, Seyyal Taner, Süleyman Turan, Attila Ergün, Altan Günbay, Cevdet Balıkçı, Gülten Ceylan, Haydar Karaer, Vedat Öz, Yılmaz Kurt, Kadir Kök, Sönmez Yıkılmaz, Yunus Yakışıklı, Cem Erman, Hakkı Haktan, Levent Çakır

► Filmin ilk sahnesinde Jön (Levent Çakır) ve bir çıplak yıldız yatağa uzanmış öpüşmekteler. Filmin bütünüyle alakasız bu sahnesinden sonra, uzun saçlı aslında peruk, hippi gibi bir adam gerilimli bir müzik eşliğinde etrafa şüphe saçarak dolaşmaktadır. Kırmızı Murat 124 marka araba içinde Seyyal Taner adamı izlemekte. Takip ve heyecan dorukta.

Derken bizim hippi ve iki idam karşı karşıya geliyorlar uzun uzun bakışıp telepati kuruyorlar. Hiç konuşmadan bir arabaya binmeye karar veriyorlar. Seyyal öndeki arabayı takip ediyor. Hala filmde tek bir konuşma yok. Aslında böylesi daha iyi çünkü diyaloglar başladığında film başka bir faciaya bürünecek. Yollar, yollar ... Sonunda arabalar Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nun kapısına geliyor. Bekleyen başka adamlar da var tiyatronun kapısında, adamlardan biri bont çanta tutuyor.

Hippi, bir kadının evinde, kadın siyah külotu dışında çıplak. Çantadan çıkardığı paraları kadının çıplak vücuduna serpiştiriyor. Seyyal hala Murat arabada.
Seyyal nihayet iniyor Murat 124'ten, kısa etek ve apartman topuk çizmeler, gayet seksi Çıtı pıtı bir kız. Kandırmışlar körpecik kadını oynatıyorlar bu dandik filmde. O da filmde oynadığını zannediyor. Ama olmazsa olmazlardan. Bu tür kızlar olmazsa olmaz bu filmler.

Film rastgele bağlanmış. Böyle olması da başka bir avantaj katıyor filme, yani anlaşılmaz oluyor ve garip bir gizem bürünüyor filme.

Plaj gibi bir yerdeler. Seyyal 70'lerin bikinisiyle ama seksi Murat 124'ün üzerinde güneşleniyor. Sanki pirelli takvimi pozlarında. Dazlak Cevdet kule gibi bir yerde süperman gibi durmakta. Bu manyak mizansen acayip gerekli bu filme. Filmin jönü Levent, sarı telefon kulübesinden birini arıyor. Aradığı adam filmin başındaki hippi, adı Gabrıel Figaro’ymuş. Tam da sevişmenin İlişkiler karma karışık oldu, kim kimin adamı kim kimin peşinde. Kim kimi telefonda arayıp para vermek istiyor. Boş ver bunun bir önemi yok. Levent, Gabriel'den heykeli istiyor. Cevdet çivili bir hint yatağında kalıbını dinlendiriyor. Beyaz paçalı don giymiş. Anlayacağınız normal diye bir şey yok artık. Her şey sürreal.

Jön Levent Gabriel'le buluşuyor, heykeli alacak, çek verecek. Üçüncü adam geliyor ve tabanca çekiyor, heykeli alıp kaçıyor. Bu sırada Süleyman Turan siyah arabayla gelip Levent'e arabanın arkasına binmesini söylüyor. Polis iş birliği teklif ediyor Levent'e. işler iyice çatallaşıyor. Artık filmi anlamaktan kesin olarak vazgeçiyorum. Fakat şu sahneyi anlatmadan da bu yazıdan vazgeçemiyeceğim.
Seyyal bikinisiyle uyumaktadır, Dazlak Cevdet gelir ve uyuyan kadına taciz de bulunur. Bu sahne Cevdet'in hayatının sahnesidir. Çünkü Cevdet gerçek hayat da da Seyyal'e hastadır. Belki bu filmden para bile almamış bedava oynuyordur. Yıllarca ... Hatta Seyyal sinemayı bıraktıktan sonra bile, şarkıcılığa başladığı dönemlerde Cevdet, Seyyal'in çantasını taşıdı durdu. Böylesine platonik bir aşk duyuyordu ona. Şimdi elimde 1972 yılının ünlü magazin dergisi "Pazar" var. Orada sinemaya yeni başlayan Seyyal'le ilgili bir yazı. Yazının başlığı şöyle: "Beş ayda on film." Seyyal Taner sırım gibi vücuduyla boy gösterdi ... “Osman Cavcı, “Yanlış Anlaşılmış Filmler”