Senaryo ve Yönetmen: Özdemir Birsel
Kamera: Salih Dikişçi
Müzik Direktörü elmi Andak
Yapım: Elvan Film Cahit Uçuk, Özdemir Birsel
Eser: İhsan Yüce,
Prodüksiyon Amirleri: Adil Kıbıcı, Necmi Ataman, Dekorlar: Güler
Peyman, Yüksel Tanık, Adil Kıbıcı, Jenerik: Refik Onubil, Kostümler: İlhan
Denizeri, Makyaj: Zeki Alpan, Ahmet Kos, Şükrü İlter, Funda Işık
Servisi, Şef: İsmet Yurteri, Renk Uzmanı: Turgut Ören, Sesleri
Alan: Faruk Özar, Laboratuar: Hikmet Kuyucu, Hayati Akbulut,
Montaj: Osman Koşkan, Senkron: Süleyman Karakaya Negatif Montaj: Bayram
Türkkan, Reji Asistanı: Korhan Yurtsever, Kamera Asistanı: Sedat
Ülker,
Ören Film renkli Laboratuarlarında hazırlanmış
ve seslendirilmiştir
Oyuncular:
Hakan Balamir (Yunus Emre), Tülin Örsek
(Bacım Sultan), Altan Bozkurt (Uluğ Bey), Müfit Kiper (Taptuk Emre), Şükriye
Atav, Rıza Tüzün, Atıf Kaptan, Ali Şen, Feridun Çölgeçen, Süheyl Eğriboz, Ali
Seyhan, Aydın Tezel, Ahmet Turgutlu, Adil Kıbıcı, Ali Ekdal, Hüseyin Salıcı,
Ahmet Şenses, Ata Saka, İsmail Tosun, Etem Tamburacı, İsmail Önen, Muzaffer
Mozaik, Zeki Alpan, Mustafa Yavuz, Kamer Sadık, Reşat Ateş, Gani baba, İsmet
Yurteri, Abbas bağıroğlu, Ali Öncül, Necmi Ataman, İhsan Özenç,
Konu: Yorucu bir yolculuktan sonra amacına
ulaşıp, Taptuk Emre dergâhını bulan ve bu arada da birbirini seven iki gence
yardım eden Yunus Emre'nin öyküsü.
ÖDÜL:
11.
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde (1974)
► Hakan
Balamir “en başarılı oyuncu”
Bir tarihsel kişiliği sevmek, onun
hayranı veya tutkunu olmak başka şeydir, o kişiliğin sanata yansımasını sevip
sevmemek başka şey. Sözgelimi Atatürkçü olmakla, Atatürk'ün Türkiye yüzeyindeki
çoğu ne yazık ki son derece zevksiz olan heykellerini beğenmenin hiç. bir
ilişkisi olamaz ... "Yunus Emre"ye de her türlü kompleksin ötesinde,
bir "sanat olayı" olarak yaklaşmak gerekir. Böyle yapılınca da,
Özdemir BirseI'in "Yunus Emre" filmi hakkında söyleyecek olumlu bir
şeyler kolay kolay bulunamaz. Özdemir Birsel, Türkiye (ve dünya) üzerindeki milyonlarca
insan gibi Yunus Emre hayranı ve tutkunu imiş ... Birsel'in onlardan farkı,
sinemacı (yapımcı) olması ve bu filme harcayacak bir milyon lirayı bulmuş
olmasıdır. Bizim eleştireceğimiz, BirseI'in Yunus'a yaklaşma, onu ele alma
biçimi değildir. Birsel, Yunus'u tamamen mistik yanıyla ele almış ona tasavvuf
açısından bakmıştır. Konunun uzmanları, bu yaklaşımı en azından eksik
bulabilir, Yunus'un "hümanist" yanının niye bu denli ihmal edildiğini
sorabilirler. Biz, uzmanı olmadığımız bir konuda bu tür bir eleştiriye girecek
değiliz. Bizim yapacağımız eleştiri sinema açısından olacaktır .
Özdemir
Birsel'in büyük yanlışı, ilk senaryoculuk ve yönetmenlik denemesini,
"Yunus Emre" gibi büyük, zor ve iddialı bir filmle yapması olmuştur.
Birsel, bu büyük lokmanın altından kalkamamıştır. Film, günümüzün sinemasının
gerisinde kalmış, durgun, etkisiz, demode bir sinemanın üç saat boyunca seyri
zor bir örneği olup çıkmıştır. Birsel, Yunus sevgisinin gözlerini böylesine
kamaştırmasına mani olmalı, bu filmin çevrilmesini, en azından, sinema
bilgisine güvendiği Yeşilçam ustalarından birine bırakmalıydı. Ortaya çıkan şey
meydandadır ve Yunus sevgisi adına bile bunu savunmak kolay değildir.
Tiyatrosundan sonra Yunus'un sinema denemesi de ne yazık ki başarısızlıkla
sonuçlanmaktadır. B u da Türk tarihinin ve sanatının büyük kişilerine
yaklaşmanın hiç de kolay olmadığını, özel ve büyük sanatçı yetenek ve
duyarlıkları gerektirdiğini göstermektedir. "Yunus Emre"yi bir
dereceye kadar kurtaran sayılı öğelerden biri kuşkusuz Hakan Balamir'in bu
yetenekli oyuncunun zaman zaman yalnızca gözleriyle oynamaya varan duyarlı,
boyutlu oyunu olmaktadır ... “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları”
syf,92