Yönetmen: Zeki Ökten
Senaryo: Selim İleri (Vural Pakel’in öyküsünden)
Görüntü Yönetmeni: Ali
Yaver
Yapım: Özer Film/Enver
Özer
Oyuncular:
Kadir İnanır, Selma Güneri, Tufan Tümer,
Bülent Kayabaş, Refik kemal Arduman, Aydan Adan,
Konu: Sınır boyunda askerlik yaparken, bir
kaçakçı kafilesiyle çatışmaya giren jandarma eri (K. İnanır), kaçakçılardan
birini öldürür. Terhis olduktan sonra İstanbul’da öldürdüğü kaçakçının evini ve
kör karısın bulan genç adam, kadına aşık olur ve kocasının katili olduğunu bir
türlü söyleyemez.
► “Öyküyü ilk keşfeden Yılmaz Güney’miş.
Öykü “Öldürdüğüm Adam” adlı çeviri bir oyundan gelmekteydi. Zeki’nin yardımcısı
Vural Pakel aynı zamanda senaryolar yazıyordu ve Öldürdüğüm Adam isimli öyküden
birkaç sayfalık öykü meydana getirmişti. Ben ise bana anlatılmış konu etrafında
senaryoyu kurmaya başladım. En az üç kez yazdım “Askerin Dönüşü” nü. Vural
Pakel ile uzak-yakın en küçük bir ilişkisi olamazdı. Ne var ki, filmin
jeneriğinde Vural Pakel ismini okuyunca çok şaşırdım. Ben söz konusu yapımcının
bir öyküsünü senaryolaştırmış oluyordum... Bugün olsa, çelebiliğe vurur,
gülümser geçerdim. Ama o sıralarda pek ağırıma gitmişti. Zeki’ye demediğimi
bırakmadım. Çoğu haksız sözlerdi. Şüphesiz daha çok çalışmalarımız olabilirdi,
sevgili arkadaşım diretseydi. Sanırım Zeki’yle bu son çalışmamız oldu. ” (Selim
İleri)
“Duygusal Düzeyden Bilinç
Düzeyine”
"Askerin
Dönüşü", görüldüğü gibi, sinemamızın içinde dönenip" durduğu konu
kalıplarının dışına çıkmaya, yeni insancıl boyutlar getirmeye çalışan bir
film... Film, Ali'nin iki değişik düzeydeki gelişimi ile yönlenmektedir.
Bunlardan biri, "Duygusal düzey"deki bir "Vicdan azabı"
olayıdır. Gereksiz yere, görev için bile olsa bir an içinde yok edilen bir
insan yaşamının, tanınmayan, bilinmeyen, hiçbir kişisel düşmanlık duyulmayan
bir insanın öldürülmesinin getirdiği bu tür bir duygu, bir anlamda
"klasik"tir, çok işlenmiştir. Ancak, Ali'nin asıl serüveni, başka bir
düzeydeki bilinçlenmesidir. İstanbul'da, sayısız Amerikan veya Alman pazarı,
"butik" vs. çevresinde yürütülen gündelik yaşamımızın bir parçası
haline geldiğini anlamasıdır ki, hem Doğu'daki zavallı kaçakçının, yoksulluğun
itişiyle giriştiği eylemdeki görece (nisbi) suçsuzluğunu ona gösterecek, hem de
düzeni yargılamaya yöneltecektir. Yine bu bilinçlenmedir ki, Ali'nin
vicdanında, hareketinin ağırlığını günden güne arttırır. Ali'nin
"keşfettiği" gerçekler, aslında toplumumuzun sık sık gazete
sayfalarına yansıyan gündelik gerçekleridir. Toplumdaki saygın yerlerinin
ardında, ara sıra kaçak malların başında suç üstü yakalanan
milyonerlerimiz" kaçak olduğu bilinen Amerikan sigaralarını fütursuzca
tüttüren bakanlarımız, bir türlü devlet ve kamu yararına çözümleyemediğimiz,
kangren olmuş bir sigara tüketimi sorunumuz, piyasayı kaplamış ve nasıl
geldiği, ekonomimize nelere mal olduğu bilinmeyen bir yabancı, gereksiz ve lüks
mal bolluğu davamız yok mudur? . "Askerin Dönüşü" bu sorunları
doğrudan doğruya hedef almak, yasa dışının neredeyse yasa haline geldiği bir
toplum yapısını irdelemek niyetinde değildir gerçi... Bu durumu bir yan motif
olarak saptar; ancak bir olgu olarak saptanan, gösterilen bu durum, Ali'nin temele
oturtur, yalnızca kişisel ve öznel bir duygu olmaktan çıkarıp, toplumsal bir
gözlemle besler... Ve ondan sonra, Ali'nin girişimleri, daha bir anlam ve
içerik kazanır. Film, bir yerden sonra, duygusal düzeye döner çünkü... Ali'nin,
ölenin karısıyla, babasıyla olan ilişkileri, insancıl ve ince ilişkilerdir. Bir
babaya ölen oğlunu unutturmak, bir kadın için, ölen kocasının anısına bağlı bir
kadın için yeniden sevgi ve mutluluk ufukları açmak, bir vicdan sorumluluğunu
çözümlemek için başvurulan bir yolda, bir kadın gerçekten sevmeye, bir çevrede
gerçek rahatlığı, uyumu, erinci bulmaya ulaşmak... İşte bütün bunlar, duygusal
düzeydeki bu Selim İleri dünyası / kurgusu, Zeki Ökten'in elinde gerçeklik,
inandıncılık kazanır... Kadir İnanır ve özellikle, çok zor bir rolde Selma Günerl'nin
oyuncu başarılarının da fılme katkıları kuşkusuz büyüktür. “Atilla Dorsay
“Sinemamızın Umut Yılları”,
FİLMİ İZLE